SDN Üyeleri, Gezi Parkı Eylemi için ne düşünüyorlar? Tartışıyoruz!

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...

Karargaht

Dekan
Katılım
14 Kasım 2007
Mesajlar
9,235
Reaksiyon puanı
112
Puanları
63
Başbakan'ın kibir dolu açıklaması sonrası , ılımlı ve sağduyulu açıklamalar bekleyen borsa 1 saat içerisinde %8 düştü. Arınç borsayı toparlıyor, başbakan düşürüyor.


Bak işte abicim hep tek taraflı.. .

Tamam başbakan hatalı, borsayı düşünmüyor diyelim.

Peki bütün olaylardan sonra, bak eylem demiyorum "olaylardan" sonra borsa tarihin en büyük düşüşlerinden birini yaşadı.

Bugün başbakan suçluysa dünde gezi parkında ki polisler dahil herkes suçlu.
 

reyes123

Asistan
Katılım
16 Haziran 2009
Mesajlar
131
Reaksiyon puanı
6
Puanları
0
paylaşıldı mı bilmiyorum helal olsun çarşı'ya
[video=youtube;TzRoj8BXgAg]http://www.youtube.com/watch?v=TzRoj8BXgAg[/video]
 

Uranos

Profesör
Katılım
11 Nisan 2012
Mesajlar
3,845
Reaksiyon puanı
15
Puanları
0
Bak işte abicim hep tek taraflı.. .

Tamam başbakan hatalı, borsayı düşünmüyor diyelim.

Peki bütün olaylardan sonra, bak eylem demiyorum "olaylardan" sonra borsa tarihin en büyük düşüşlerinden birini yaşadı.

Bugün başbakan suçluysa dünde gezi parkında ki polisler dahil herkes suçlu.

Başbakan düşürünce hatalı , eylemciler ''olaycılar'' düşürünce vatan haini ilan edilecekler nerdeyse.
 

efka_vasi

Asistan
Katılım
27 Haziran 2011
Mesajlar
355
Reaksiyon puanı
0
Puanları
16
Dertleri özgürlükleri, yaşam tarzlarına ve hayatlarına yapılan baskı vs.

Hangi özgürlüğünüz kısıtlandı, hangi hayatınıza baskı var ?

Saat 22'den sonra alkol satışının yasaklanması içki içmeyin demek mi oluyor?

Ulu orta milletin içinde öpüşmek mi hayat tarzınız?
 

tambjk

Profesör
Katılım
10 Mayıs 2011
Mesajlar
3,263
Reaksiyon puanı
16
Puanları
38
Bak işte abicim hep tek taraflı.. .

Tamam başbakan hatalı, borsayı düşünmüyor diyelim.

Peki bütün olaylardan sonra, bak eylem demiyorum "olaylardan" sonra borsa tarihin en büyük düşüşlerinden birini yaşadı.

Bugün başbakan suçluysa dünde gezi parkında ki polisler dahil herkes suçlu.

Borsa düşecek, yabancı sermaye ekonomimizi hortumlayacak korkusuyla, herşeyi sineye çekip, hiçbirşey yok, herşey güllük gülistanlıkmış gibi evlerine geri geri dönmelerini mi istiyorsun?

Sorunun en kaynağına inersek o insanlar isyan ve sivil itaatsizlik noktasına gelmişse bunun sorumlusu bellidir. Bu sorumlu kişi hadi bir hata yaptı diyelim, sürekli uyarılmasına ve istekler iletilmesine rağmen kulaklarını tıkayıp ben belirim dedi. Bari bu isyan noktasındayken geri adım atıp ortamı yumuşatacak, kucaklayıcı açıklamalar yapsın.

Başbakan kendi kibrini, o meydanların haklarından ve ülke menfaatlerinden üstün görüyor.

O halkın borsa iniş çıkışı gibi olaylara müdahale etme yada bu hassasitte davranma mecburiyeti yok bu görev için bir hükümet var ve sorumluluklarını yerine getirmiyor.

Nasıl ilk başta o masum eylemcilerilere orantısız güç kullanılarak şafak baskınları yapıldı, polis operasyonları kötü yönetildi diyoruz.

Şimdide polisin bu yanlış müdahalesi sonrası olaylar bambaşka bir boyut almışken, hükümet hatalarına bir yenisini daha ekleyip, polisi kötü yönettiği gibi yetmiyormuş gibi cereyan eden olayları da kötü yönetiyor.
 

kosasker

Profesör
Katılım
24 Aralık 2008
Mesajlar
3,195
Reaksiyon puanı
49
Puanları
48

Aynı şekilde bizim polisinde göz açtırmaması gerekiyor. İngilizler nasıl yaptı ise, bizimkiler de politik davranmalı.

LONDRA OLAYLARI ÖLÜMLE BAŞLADI

4 Ağustos 2011'de Londra'da İngiliz polisi, 29 yaşındaki Mark Duggan'ı trafikteki bir tartışmanın ardından çıkan olayda vurarak öldürmüştü. 2 gün sonrasında Londra ayaklandı. 16 yaşındaki genç bir kız, olayları başlatıp, provoke ettiği gerekçesiyle polisten orantısız şiddet gördü. Bu olay tepkileri iki katına çıkardı.

6 Ağustos'ta Londra'da başlayan protestolar 48 saat sonra dalga dalga İngiltere'nin diğer kentlerine yayıldı.

Tam 5 gün boyunca protestocular, önlerine çıkan kamu ve özel mülkiyeti ateşe verdi, saldırılar düzenledi, yağmaladı. Yağmayla birlikte insanlar Londra'da sokağa bile çıkamaz hale geldi.

POLİS GÖZ AÇTIRMADI, ELEKTRO ŞOKLU SİLAHLAR KULLANILDI, 5 KİŞİ ÖLDÜ

Polis şiddetinde 5 kişi hayatını kaybetti, 16 kişi ağır yaralandı. Yaralılardan biri 75 yaşındaki bir kadındı. Polis dayağı ön plandaydı, dayak yiyerek hastanelik olanlar da vardı. Orantısız güç kullanımı noktasında sadece gazla değil, plastik mermi ve elektro şoklu tabancayla müdahale edildi. İngiliz polisi göstericileri, vücutlarına elektrik vererek, şoklayarak, durdurdu.

3 BİNDEN FAZLA KİŞİ GÖZ ALTINA ALINDI

10 Ağustos'ta şiddet olayları kontrol altına alındı. Tam 3100 kişi göz altındaydı. Ayın 15'inde göz altındaki 3100 kişiden 1000'i mahkemeye çıkarıldı.

SUÇ ORANI ARTTI, ASAYİŞ BOZULDU

Protesto süreci boyunca İngiltere'deki acil servis ihbarlarında yüzde 300 artış gözlendi. Sadece Londra'da tam 3443 suç işlendi.

5 günün ekonomik bilançosu ise 200 milyon Pound zarar olarak kayıtlara geçti.

Olayın rakamsal boyutları böyleydi, toplumsal sonuçları ise daha yıkıcı oldu. Özellikle Londralılar büyük bir psikolojik yıkım yaşadı, polisin sert müdahaleleri ve hükümetin buna arka çıkması, güvensizliği beraberinde getirdi. Yağmacıların ortaya çıkması suç oranının artması, güvenlik kaygısına neden oldu. Londra olayları İngiltere genelinde çetecilik, holiganizm gibi sonuçlar doğurdu.

BAŞBAKAN POLİSİN ARKASINDAYDI

İngiltere Başbakanı David Cameron olaylar başladığında İtalya'da tatildeydi. Tatilini yarıda bırakıp ülkesine döndü, parlamentoyu topladı. Şiddet ve orantısız güç kullanan polisin arkasında durdu, emniyet güçlerine destek verdi. Buna karşın göstericileri sert dille eleştirdi.

INTERNET'İ YASAKLAYACAKLARDI

Londra olayları İngiltere'de "Blackberry Olayları" olarak da bilinir. Bunun nedeni protestocuların eylem yerlerini belirleme ve buluşma için Blackberry mesajları kullanmalarıydı. Blackberry ile birlikte diğer sosyal paylaşım ağları da devredeydi. İngiltere Başbakanı otoritesine o kadar sahip çıktı ki, İngiltere gibi bir ülkede, sosyal paylaşım ağlarına sınırlama getirebilecekleri uyarısında bile bulundu.

Bir tarafta Londra diğer tarafta Taksim olayları. Yukarıda verilen bilgiler İngiliz resmi kaynaklarından alıntılar. Bilançosu da ortada, polisin ne kadar ileri gittiği de. Sadece bilgi değil görüntüler de mevcut. Taksim'de biber gazının İngiltere'deki karşılığı öldürücü silah, elektro şok ve dayak. Başbakan Erdoğan'ın "twitter denen bela" yorumuna İngiliz Başbakanının "interneti sınırlayalım" teklifi.

Kaynak: http://www.haber7.com/guncel/haber/1035677-taksim-londraya-bile-benzemiyor

İyi hatırlıyorum, Türkiye vatandaşlarının yoğun yaşadığı bölgeye yağma için gelenleri, bizimkiler tartaklamıştı.

Senaryo aynı, insanları kışkırtacak bir olayı bul ve bunun üzerinden devam et.
 

tambjk

Profesör
Katılım
10 Mayıs 2011
Mesajlar
3,263
Reaksiyon puanı
16
Puanları
38
Hangi özgürlüğünüz kısıtlandı, hangi hayatınıza baskı var ?

Saat 22'den sonra alkol satışının yasaklanması içki içmeyin demek mi oluyor?

Ulu orta milletin içinde öpüşmek mi hayat tarzınız?

Ne yiyeceğime, ne içeceğime, nerede ne zaman içeceğime, milli içeceğime, sevgilimle aramdaki münasebete, yatak odama, çocuk sayıma, haber alma özgürlüğüme, protesto yapma özgürlüğüme, isyan etme özgürlüğüme, günah işleme özgülüğüme, şehrimin çehresindeki ve geleceğindeki yapılaşmadaki söz hakkıma, dostuma düşmanıma, dinime, milliyetime, ırkıma, mezhebime, dilime, tarihime, eğitimime herşeyime karışıyor, ben yaptım oldu yada ben karar verdim olacak mantığıyla ülkemin yönetim şekline kadar sürekli bir müdahale içerisinde kendileri. Sürekli gerekli gereksiz bir gerginlik, sürekli üst perdeden hakaret. Çapulcu, akolik, ayyaş, dinsiz, edepsiz şeklinde yakıştırmalar. Huzurum yok arkadaşım, demokrasinin d'sinden anlamıyor, tereciye tere satmaya kalkıyor, 3-5 yılda bir sandığa gitmek sanıyor, sürekli bir gerginlik ve huzursuzlık var ülke gündeminde. Dünyanın hiçbir ülkesi Türkiye kadar gergin bir ülke değildir, insanların sabrı taşıyor bir noktadan sonra. İnsanları birbirine düşman etti, burada bile birbirimizi yiyorsak sorumlularından biri de başbakan tabi tek sorumlusu değil, onunla aşık atmaya çalışan tüm siyasiler bunun sorumlusu. Sürekli gerilimi tırmandırıp, kitleleri istedikleri noktalara çekmeye çalışmalarından bıktım usandım artık. Asker vesayetini yıktı, yerine kendi polis vesayetini kurdu, bu nasıl bir şiddet ve öfkedir kendi hankına karşı, bu nasıl bir tahammülsüzlüktür. Kısır çekişmeler içerisinde bu ülkenin enerjisini doğru kanalize edemiyor ve birbirime yönlendirip bizi birbirimize çarpıştırıyor.
 

aloisnebel

Profesör
Katılım
30 Ağustos 2012
Mesajlar
2,523
Reaksiyon puanı
4
Puanları
38
[video=youtube;Zlm5vHco_GA]https://www.youtube.com/watch?feature=player_embedded&v=Zlm5vHco_GA[/video]

Boğaziçi Caz Korosu'ndan :D
 

tambjk

Profesör
Katılım
10 Mayıs 2011
Mesajlar
3,263
Reaksiyon puanı
16
Puanları
38
carsi-dan-tesekkur-mektubu-3353253.Jpeg

[h=1]Çarşı'dan teşekkür mektubu[/h][h=2]Gezi Parkı eylemlerine damgasını vuran Beşiktaş'ın taraftar grubu Çarşı, bir teşekkür yazısı yayınladı.[/h]
Gezi Parkı direnişinde büyük rol oynayan, mizahıyla ve yaratıcılığıyla eylemlere katılan herkesin sempatisini kazanan Çarşı grubu bir teşekkür mektubu yayınladı:

"Bir bahçeye giremezsen
Durup seyran eyleme
Bir gönül yapamazsan
Yıkıp viran eyleme...

Gördüğü şiddet yüzünden yaralanmış tüm insanlarımıza geçmiş olsun der, yaşamını yitirmiş olan insanlarımızın ailelerine ve yakınlarına başsağlığı dileriz. Mekanları cennet olsun, hatıraları yaşasın...

İstemeden de olsa kimilerine bir zararımız dokunmuşsa... Geride bıraktığımız tek bir çöp için dahi halkımızdan ve dünyadan en onurlu işini en az ücret karşılığı yapan tüm temizlik işçilerimizden özür dileriz...

Bilenler bilir bizi; gerektiği zaman özür dileyenleri severiz.

Hayatı futbol değil, futbolu hayata feda edenler olarak, yaşadığımız bu süreç zarfında, çocukluğumuzdan beri vurmalı çalgıların ustası analarımıza...

Kapısını arkadan sürgülemeyen semtimizin güzel sakinlerine...

"Direnmeye gittim gelicem" diyen esnafına...

"Semt bizim aşk bizim" şarkısının hakkını verirken, yere düşen insanlara korkusuzca kalkan olan delikanlılarımıza...

Seccadesini sedye yapan cami imamına, su taşıyan kilise papazına... Başka renklere gönül verip rekabetini maneviyata saklayanlar... Dualarını iyi niyetlerini bizden esirgemeyen Antartika'daki penguenlere... Şerefini patronlarına devreden medyaya karşı kalemini kırıp onurlu tavır sergileyen basının tüm emekçilerine...

Duyarlılıklarını esirgemeyen sanatçı, Yazar/şair ve düşünürlere... Emekçi ve emeklilere... Starbuck'ın alnının ortasına "Yaşasın tam bağımsız Kurukahveci Mehmet Efendi" yazan zekâya...

"Sinirlenince çok güzel oluyorsun Türkiyem" diyen dikkate, haksızlığın, kibrin fırlattığı taşlara karşı göğsünü siper eden kadınlarımıza...

Gönüllü doktor ve avukatlarımıza... "Bi başına çoraplarını bile giyemez, eksantirik kitaplar dışında kitap, dergi okumaz; etliye, sütlüye, dertliye, asgari ücrete, evin ekmeğine karışmaz, yanında bomba patlasa umurunda olmaz" denilen velakin herkese çalımını atıp röveşatasını yapan gençliğimize...

Selam veren tüm dostlara... Yolda bize eşlik eden Beşiktaş sahilinin martılarına ve gölgesini bizden esirgemeyen ağaçlara teşekkür ederiz..."

(NTV)

http://skorer.milliyet.com.tr/carsi-dan-tesekkur-mektubu/besiktas/detay/1719487/default.htm
 

Snipertr

Profesör
Katılım
12 Ekim 2011
Mesajlar
1,033
Reaksiyon puanı
6
Puanları
38
[video=youtube;qPzX5lshh0Y]http://www.youtube.com/watch?feature=player_detailpage&v=qPzX5lshh0Y[/video]
 

efka_vasi

Asistan
Katılım
27 Haziran 2011
Mesajlar
355
Reaksiyon puanı
0
Puanları
16
Ne yiyeceğime, ne içeceğime, nerede ne zaman içeceğime, milli içeceğime, sevgilimle aramdaki münasebete, yatak odama, çocuk sayıma, haber alma özgürlüğüme, protesto yapma özgürlüğüme, isyan etme özgürlüğüme, günah işleme özgülüğüme, şehrimin çehresindeki ve geleceğindeki yapılaşmadaki söz hakkıma, dostuma düşmanıma, dinime, milliyetime, ırkıma, mezhebime, dilime, tarihime, eğitimime herşeyime karışıyor

Hayır arkadaşım hayır.. Olayı abartmışsın.. Çünkü sosyal bir ortamda olduğunu unutmuşsun bunları yazarken.. Senin ne içeçeğine, ne yiyeceğine uzatmıyayım.. karışılmıyor. Sen karışıldığını zannediyorsun.. Bir ülkede yaşıyorsan bir takım düzenlenmelerin olacağını unutmamalısın. Adam 3 çocuk yapın dedi diye yapmak zorunda değilsin, bazı şeyler üzerinde düzenleme yapılıyor diye YAPAMAZSIN anlamını çıkaramazsın milli içeceğimizi söyledi diye milli içeceğin onun söylediği olmak zorunda değil.. şu anda yaptığın zaten özgür protesto ve isyanındır. Burada bunları söylemen açıklıyor olman özgürlüğündür herkeste olduğu gibi.. Ülkemizde her dinden insan var iyisi var kötüsü var ama kimse tepene dikilip müslüman olmak zorundasın demiyor. ırk, tarih bunları değiştirme gibi bir şansımız yok zaten. İnternetin var istediğin yerden istediğin haberi alabilirsin.

ben yaptım oldu yada ben karar verdim olacak mantığıyla ülkemin yönetim şekline kadar sürekli bir müdahale içerisinde kendileri. Sürekli gerekli gereksiz bir gerginlik, sürekli üst perdeden hakaret. Çapulcu, akolik, ayyaş, dinsiz, edepsiz şeklinde yakıştırmalar. Huzurum yok arkadaşım, demokrasinin d'sinden anlamıyor, tereciye tere satmaya kalkıyor, 3-5 yılda bir sandığa gitmek sanıyor, sürekli bir gerginlik ve huzursuzlık var ülke gündeminde. Dünyanın hiçbir ülkesi Türkiye kadar gergin bir ülke değildir, insanların sabrı taşıyor bir noktadan sonra. İnsanları birbirine düşman etti, burada bile birbirimizi yiyorsak sorumlularından biri de başbakan tabi tek sorumlusu değil, onunla aşık atmaya çalışan tüm siyasiler bunun sorumlusu. Sürekli gerilimi tırmandırıp, kitleleri istedikleri noktalara çekmeye çalışmalarından bıktım usandım artık. Asker vesayetini yıktı, yerine kendi polis vesayetini kurdu, bu nasıl bir şiddet ve öfkedir kendi hankına karşı, bu nasıl bir tahammülsüzlüktür. Kısır çekişmeler içerisinde bu ülkenin enerjisini doğru kanalize edemiyor ve birbirime yönlendirip bizi birbirimize çarpıştırıyor.

Sürekli gerginlik neden çıkıyor biliyormusun? Muhalefetin düzgün muhalefet olmadığından dolayı. Nedenini önceki sayfada açıkladım. Ülkemizde düzgün muhalefet yok malesef birbirlerine laf yetiştireceklerine laf atmada yarışacaklarına projelerde yarışsalar bu gerginliklerin hiçbiri olmaz. Keşke karşılıklı oturup ülke menfaatleri çerçevesinde konuşabilseler ülkeyi yönetenler ve muhalefet kimsenin sokağa çıkıp isyan etmesine gerek kalmaz. Yapılan işlere körü körüne itiraz edersen eğer tepkisini alırsın. Demokrasi 4 yılda bir sandığa gitmek değilse demokrasinin gereğini muhalefetin yapması gerekir. Madem 4 yılda bir seçim var hükümete yardım edersin ki hataları olduğunda hata yaptığını söylediğinde tepki almayasın. Zaten seçim zamanı propoganda zamanı gelince hükümetin yaptığından ettiğinden daha doğru bir şekilde haberin olacağından milletin karşısına oy için çıktığın zaman elindeki daha objektif kozların olur ki insanları kendine doğru yoldan çekmiş olursun.. Neyse daha fazla uzatmıyayım..
 

goki

Asistan
Katılım
15 Eylül 2007
Mesajlar
235
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
ortalığı karıştırdığımı söyleyecekler biliyorum ama bu ülkede on yıllarca bu insanlara zulm yapıldı ve onlar sokaklara dökülüp hiçbir yeri talan etmediler. bu konuyu bir kere daha açmıştım şimdi sırası değil ortalığı karıştırma demişti bi arkadaş bilmem sırası geldimide bu gidişle zulm gören bu insanların sırası hiç gelmeyeceğe benziyor. lütfen tepki vermeden önce biraz düşünün.
vidyoyu izleyin sonrada bunlar sizin eşlerinize annelerinize kızkardeşlerinize yapılsaydı ne hissederdiniz?

https://www.facebook.com/video/video.php?v=104371272937647

not: amacım kimseyle tartışmak değil.
 

-Hewal-

Dekan
Katılım
27 Haziran 2008
Mesajlar
5,206
Reaksiyon puanı
11
Puanları
0
Her şey üç kuruşluk Dünya menfati için gerisi boş yalan dolan.

Mevlana bir gün sevenleriyle kıra
çıkmış.
O esnada sürü halinde köpeklere
rastgelmişler.
Hayvancıklar öyle sevimli, öyle hoş
muhabettle şakalaşıyorlarmışki... ve güzelce oynaşıyorlarmış ki...
Mevlana'da bu sevimli ...manzarayı bir
süre seyretmiş. O sıra da içlerinden
biri:
"-Köpeklerin,
birliği,dirliği,...muhabbeti ne güzel. Aralarındaki hoşgörü ve saygı bize
güzel örnek" demiş.
Mevlana, bu sözün sahibinden, hemen
gidip kasaptan birkaç kemik
getirmesini istemiş.
Kemikler gelince; ''bu kemikleri köpeklere atın'', demiş.
Kemikler atılır atılmaz köpeklerin
sevgiyle oynaşmaları birden bitmiş.
O an kıran kırana bir kemik kapma
mücadelesine başlamışlar.
Biraz önce birbiriyle oynaşan köpekler, o an kapışyorlarnış.
Mevlana yanındakilere;
"Biraz önce burada gördüğünüz
muhabbet, köpek muhabbetiydi.
Köpeklerin muhabbeti, aralarına bir
kemik düşünceye kadardır!..."
 

TBM

Dekan
Katılım
28 Ekim 2008
Mesajlar
6,587
Reaksiyon puanı
358
Puanları
83
bundan sonraki geziparkı direniş adı altında yapılan aslında olmayan her şey bu ülkeyi parçalamak ekonomiyi(her alanda) çökertmek için yapılmaya başlandı bilmem farkında mısınız !

- - - Mesaj Güncellendi - - -

arada ülkelerin provokatif ajanları saklı
 
Katılım
12 Mart 2011
Mesajlar
35,210
Reaksiyon puanı
10,325
Puanları
113
Eylemciler 12 yaşındaki çocuğu köprüden ittiler



66201314540210829820_2.jpg



Adana'da Gezi Parkı'ndaki olayları protesto bahanesiyle yapılan gösteriler sırasında eylemcilerin kağıt toplayıcısı bir çocuğu köprüden ittikleri ortaya çıktı.


Adana'da dün Taksim Gezi Parkı'ndaki olaylarla ilgili gösteriler sırasında kağıt toplayıcısı bir çocuğun eylemciler tarafından köprüden itilerek düşürüldüğü bildirildi.

Köprüden düşmesi sonucu bacağı kırılan 5. sınıf öğrencisi Ferdi Şenol (12), Adana Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde tedavi altına alındı.

Baba Nizamettin Şenol, gazetecilere yaptığı açıklamada, oğlunun kendilerinin bilgisi dışında bazı zamanlar harçlık kazanmak için atık kağıt topladığını anlattı. Dün gece eve gelmeyen oğlunun hastaneye kaldırıldığını polislerden öğrendiklerini ifade eden Şenol, "Akşam eve gelmeyince korktuk. Gece polisler arayarak Ferdi'nin hastanede olduğunu söyledi. Oğlum, Kasım Gülek Köprüsü civarında tanımadığı kişilerin kendisini iterek düşürdüğünü anlattı. Kimseyle derdimiz, husumetimiz yok. Ferdi, okul harçlığını çıkarmak için bazen kağıt toplamaya gidiyordu" diye konuştu.

Vali Hüseyin Avni Coş da hastanede ziyaret ettiği Ferdi Şenol'un sağlık durumu hakkında yetkililerden bilgi aldı.

Coş, hastane girişinde gazetecilere yaptığı açıklamada, dünkü gösteriler sırasında bir çocuğun köprüden aşağı atıldığına dair bilgi alınması üzerine hastanede yapılan araştırmalarda Ferdi Şenol'un Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde tedavi altına alındığının anlaşıldığını bildirdi.

Bu olaydan büyük üzüntü duyduklarını, bir komiserin de köprüden düşmek suretiyle ciddi şekilde yaralandığını belirten Coş, şunları söyledi:

"Dünkü gösteriler sırasında 12 yaşındaki bir çocuğun maalesef Kasım Gülek köprüsünden aşağı atıldığına dair bilgi aldık. İlk ifadesinde, bilgilerden ve diğer bulgulardan bu çocuğun göstericiler taafından köprüden aşağı atıldığı maalesef öğrenildi. Hem çocuğumuza, hem komiserimize Allah'tan acil şifa diliyoruz. Herkesin dikkatli olması lazım. Demokratik hakların şiddete başvurulmadan kulanılması gerekiyor. Şiddet, vahşet olduğu zaman bunun adı demokrasi, demokratik hak olmaz, bu nedenle fevkalede dikkatli olmalıyız. Çünkü bazı iyi niyetli olmayan kişiler de bu işe karışıyor. Nitekim dün polisin uyarılarını uymayan, taşkılık yapan, sağa sola saldıran bir grup da gözaltına alındı. Gözaltına alınan bu grubun bir çok adi suçtan kaydının bulunduğunu öğredik. Dikkat edilsin, bu gösterilere katılan herkes iyi niyetli değil, bazıları da bulanık suda balık avlamaya, kardeşliği, birlik ve beraberliği zedelemeye çalışıyor"

Gazetecilerin, bazı doktorların çocuğun göstericiler tarafından itildiği konusunda yanlış yönlendirme yapıldığını söylediklerini belirtmesi üzerine Coş, bunun adli bir olay olduğunu, olayın nasıl meydana geldiğini kolluk kuvvetleri ve cumhuriyet savcısının soruşturduğunu ifade etti.

Doktorların tedaviyle ilgili rapor vermekle yükümlü olduğunu dile getiren Coş, şöyle devam etti:
"Hiç kimse görev ve yetki tecavüzünde bulunmasın. Herkes görev sınırları içerisinde kalsın, kimse o doktor bakarım ona da. Doktorların böyle bir görevi yok. Olayın nasıl meydana geldiği konusunda bilgi vermek doktorlara ait bir görev değildir. Yani bu gazetecilerin görevini benim üstlenmem gibi birşey."


kaynak
 

Uranos

Profesör
Katılım
11 Nisan 2012
Mesajlar
3,845
Reaksiyon puanı
15
Puanları
0
Her gün üzerinden geçtigim köprü,o köprüde birisinin seni itekleyip aşagı düşcegi bir yer yok ki.

Çocugun boyu kadar demir parmaklıklar var kaldırıp atmaları gerekiyor anca , nasıl inanacam şimdi ben bu habere.
 

sunelan

Doçent
Katılım
2 Nisan 2010
Mesajlar
546
Reaksiyon puanı
1
Puanları
18
Her gün üzerinden geçtigim köprü,o köprüde birisinin seni itekleyip aşagı düşcegi bir yer yok ki.

Çocugun boyu kadar demir parmaklıklar var kaldırıp atmaları gerekiyor anca , nasıl inanacam şimdi ben bu habere.

Gazetecilerin, bazı doktorların çocuğun göstericiler tarafından itildiği konusunda yanlış yönlendirme yapıldığını söylediklerini belirtmesi üzerine Coş, bunun adli bir olay olduğunu, olayın nasıl meydana geldiğini kolluk kuvvetleri ve cumhuriyet savcısının soruşturduğunu ifade etti.

zaten böyle bir açıklama var. içeriğide okusaydın keşke :)
 

Uranos

Profesör
Katılım
11 Nisan 2012
Mesajlar
3,845
Reaksiyon puanı
15
Puanları
0
Gazetecilerin, bazı doktorların çocuğun göstericiler tarafından itildiği konusunda yanlış yönlendirme yapıldığını söylediklerini belirtmesi üzerine Coş, bunun adli bir olay olduğunu, olayın nasıl meydana geldiğini kolluk kuvvetleri ve cumhuriyet savcısının soruşturduğunu ifade etti.

zaten böyle bir açıklama var. içeriğide okusaydın keşke :)

Okudum orayıda ama bu haber yalan yanlış yayılacak.
 

thepolice2

Doçent
Katılım
8 Ocak 2011
Mesajlar
875
Reaksiyon puanı
1
Puanları
0
Türkiyenin Polis Devleti olduğunu bir kez daha ortaya koydu bu olay. Ama son yakındır…
 
Katılım
12 Mart 2011
Mesajlar
35,210
Reaksiyon puanı
10,325
Puanları
113
Türk polisi gelişmiş ülkelere göre nerede duruyor?


6620131345233212216_2.jpg



Türkiye'deki olaylarda polisin orantısız güç kullanması her zaman tartışma konusu oldu. Polisin uyguladığı şiddet zamanla "orantısız güce" evrilirken, göstericilerinki de "orantısız şiddet"e dönüştü. Peki Türkiye bu konuda 'gelişmiş' ülkelere kıyasla nerede duruyor?

Türkiye'de toplumsal olaylar ne zaman vuku bulsa öncelikli gündem polisin uyguladığı orantısız güç oluyor. Polis ve göstericilerin karşı karşıya gelmesi ile yükselen tansiyon her iki tarafta da şiddeti körükleyebiliyor. Sonuç olarak konu dönüp dolaşıp demokrasiye ve demokratik ülkelere geliyor. Kıstas demokrasi olunca tartışmaların ardı arkası kesilmiyor.

Türkiye'de dünden bugüne, polisin "şiddet kullanması" "orantısız güce" evrilirken, göstericilerin de kullandığı taş, sopa, silah gibi araçlar yerini "orantısız şiddete" havai fişeklere, molotoflara, polis aracı, ambulans devirmelere, toplu taşıma araçlarının camlarını kırıp sprey ile boyama vb. faliyetlere bıraktı.

Çıkan çatışmaların sonucu olarak, polis tarafında sorumlular hakkında soruşturmalar açılır ya da mülki amirlerin görev yerleri değiştirilirken, göstericiler tarafında da gözaltılar ve yargılanmalar olur.

Hiçbir gerekçe polisin yasal eylemlerde orantısız güç kullanmasını meşrulaştırmazken, hiçbir protesto gerekçesi de protestocuların polise ve kamu malına şiddet kullanımını meşrulaştırmaz.

Gezi Parkı'nda polis ve göstericiler arasındaki çatışmalar gelinen noktayı yeniden gözler önüne serdi. Yine demokrasi konusundaki eksikler gündeme getirildi. Demokrasinin beşiği olan Batılı ülkelere referanslar verilerek göndermeler yapıldı.

Polisin orantısız güç kullanımını ne yönetenlerin ne de yönetilenler tasvip etmiyor. Hiçbir kötü örnek de bir başka kötü örneği hafifletmiyor. Tıpkı sui-misalin emsal olmaması gibi...

Peki protestocuların öve öve yere göğe sığdıramadığı demokrasilerde toplumsal olaylarda neler oluyor, polisin güç kullanımı nasıl gerçekleşiyor? İşte cevabı...

6620131346026265260_3.jpg


Tarih 26 Eylül 2012. İspanya'nın Başkenti Madrid'de binlerce protestocu, İspanya Meclisi önünde kemer sıkma politikalarını ve seçilmiş liderlere güven kaybını protesto ediyordu. Başbakan Mariano Rajoy'un daha fazla kemer sıkma kararı öncesi "Kongreyi işgal et" eylemi başlamıştı. Polis göstericilere müdahele etti. Polisin müdahalesi son derece sertti. Coplar ve plastik mermilerle göstericiler dağıtılmak istendi. En az 60 kişi yaralandı 35 kişi tutuklandı.

6620131346276275279_3.jpg


Tarih 20 Ekim 2011... Tarihi darboğazdaki Yunanistan ikinci kemer sıkma politikasının hazırlığını yapıyordu. Konu meclise geldi. 154 vekil evet, 141 vekil hayır oyu verdi. Pakette ücret kesintilerinin yanı sıra emekli aylıklarının da sınırlanması söz konusuydu. Ülkede genel grev kararı alındı. 100 bin insan başkent Atina'daki protestolara katıldı.

Çevik kuvvet polisi kanserojen göz yaşartıcı gaz kutuları ve sersemletici bomba ile protestoculara müdahale edince protestocular da taşlarla yanıt verdi ve gösteriler hızla şiddete dönüştü.

6620131346444013017_3.jpg



Tarih 16 Eylül 2011... İtalya'nın başkenti Roma'da kapatalizmi, kemer sıkma politikalarını protesto eden ve Wall Street eylemlerine destek veren İtalyan protestocuların da öfkesi polisin müdahalesi ile zirveye çıktı. Onlarca kişi yaralandı. Protestocular arabaları ateşe verdi, polise şişe fırlattı, alışveriş merkezlerinin ve bankaların camlarını kırdı. İsyan olayları karşısında polisin müdahalesi yine çok sert oldu. İtalyan polisi Roma'da göz yaşartıcı gaz ve tazyikli suyla göstericileri dağıtmaya çalıştı. Onlarca yaralının yanı sıra yüzlerce gözaltı da gerçekleşti.


6620131347046015018_3.jpg



Gezi parkı eylemleri süresinde 4-5 kez açıklama ihtiyacı hisseden ve itidalli olma çağrısı yapan ABD ise wall street eylemlerini çoktan unutmuşa benziyor.

Zuccotti Parkında, ahlaksız kapitalizm anlayışını ve aşırı kâr hırsını protesto etmek isteyen göstericiler Wall Street'i işgal et eylemi başlatınca, demokrasi havarisi kesilen ABD'nin polislerinin gösterdiği şiddet dünyayı bile hayret içerisinde bıraktı. Yüzlerce gözaltı ve yaralanma oldu. Sadece 17 Eylül 2012 yılında 185 kişi gözaltına alındı.

İster gelişmiş ister az gelişmiş ülkelerde olsun toplumsal gösteriler kontrolden çıkmaya fazla müsait olduğu için beklenmedik sonuçlar verebiliyor.

Türkiye bu konuda bir hayli yol kat etti. Gerek polislerin eğitimi gerekse toplumsal olaylarda kullanılan müdahale araçları gelişti. Toplumsal olaylarda ve müdahale sürecinde zaman zaman sertlikler yaşansa da ne ABD, ne İngilitere ne İspanya ne de Almanya bu konuda Türkiye'ye örnek gösterebilecek durumda değil.


kaynak
 

tambjk

Profesör
Katılım
10 Mayıs 2011
Mesajlar
3,263
Reaksiyon puanı
16
Puanları
38
Hayır arkadaşım hayır.. Olayı abartmışsın.. Çünkü sosyal bir ortamda olduğunu unutmuşsun bunları yazarken.. Senin ne içeçeğine, ne yiyeceğine uzatmıyayım.. karışılmıyor. Sen karışıldığını zannediyorsun.. Bir ülkede yaşıyorsan bir takım düzenlenmelerin olacağını unutmamalısın. Adam 3 çocuk yapın dedi diye yapmak zorunda değilsin, bazı şeyler üzerinde düzenleme yapılıyor diye YAPAMAZSIN anlamını çıkaramazsın milli içeceğimizi söyledi diye milli içeceğin onun söylediği olmak zorunda değil.. şu anda yaptığın zaten özgür protesto ve isyanındır. Burada bunları söylemen açıklıyor olman özgürlüğündür herkeste olduğu gibi.. Ülkemizde her dinden insan var iyisi var kötüsü var ama kimse tepene dikilip müslüman olmak zorundasın demiyor. ırk, tarih bunları değiştirme gibi bir şansımız yok zaten. İnternetin var istediğin yerden istediğin haberi alabilirsin.



Sürekli gerginlik neden çıkıyor biliyormusun? Muhalefetin düzgün muhalefet olmadığından dolayı. Nedenini önceki sayfada açıkladım. Ülkemizde düzgün muhalefet yok malesef birbirlerine laf yetiştireceklerine laf atmada yarışacaklarına projelerde yarışsalar bu gerginliklerin hiçbiri olmaz. Keşke karşılıklı oturup ülke menfaatleri çerçevesinde konuşabilseler ülkeyi yönetenler ve muhalefet kimsenin sokağa çıkıp isyan etmesine gerek kalmaz. Yapılan işlere körü körüne itiraz edersen eğer tepkisini alırsın. Demokrasi 4 yılda bir sandığa gitmek değilse demokrasinin gereğini muhalefetin yapması gerekir. Madem 4 yılda bir seçim var hükümete yardım edersin ki hataları olduğunda hata yaptığını söylediğinde tepki almayasın. Zaten seçim zamanı propoganda zamanı gelince hükümetin yaptığından ettiğinden daha doğru bir şekilde haberin olacağından milletin karşısına oy için çıktığın zaman elindeki daha objektif kozların olur ki insanları kendine doğru yoldan çekmiş olursun.. Neyse daha fazla uzatmıyayım..

Abi muhalefetin değil projesini, sesini bile duyduğum yok, ne basın önem veriyor nede kendileri dikkat çekmeyi başarabiliyor. Bu nedenle o dediğine katılmıyorum. Bu yukarıda saydıklarımın hiçbirini muhalefet gündeme getirdimedi, başbakanın kendisi getirdi. Basını ne zmn açsam baksam, sürekli başbakanın üst perdeden gerilim dolu, azarlamaları, gündem germeler, alakalı alakasız herşeyi muhalafete bağlamaları, sanırsın ülkeyi muhalefet yönetiyor. Hepsi birbirine küs, o kadar kavga ediyorlarki birbirlerinin yüzüne bakacak durumları yok ama bunu kasıtlı olarak yapıyorlar, gerilimden besleniyorlar. Ben körü körüne itiraz etmiyorum, bu hükümetin beğendiğim icraatları da oluyor ama genel anlamıyla yaratmak istediği ülke, demokrasi ev özgürlük yönündeki icraat ve açıklamaları beni rahatsız ediyor. Demokrasinin gereği muhalefet kendince birşey yapıyor ama bu ülkede hiçbir siyasi parti tarafından temsil edilemeyen büyük bir kesim var. Muhalefet dediğimiz iktidar karşıtlarının toplanma yeri olduğunda bunların farklı farklı düşünceleri bir parti politikası içerisinde eritilemiyor. Ha bu hükümet muhalefete kulak asıyor mu? Asmıyor, umursamıyor, elindeki güç ile istediğini yapabildiği için canı ne isterse onu yapıyor ve bunun adına da demokrasi diyor. Muhalefet zaten demokrasinin gereği olarak yapılır ama başbakanın eleştirilmeye ve muhalefete tahamülü yok, yok etmek, farklı sesleri kısmak için iktidarın tüm gücünü orantısız bir şekilde kullanıyor. Bunun en güzel örneği o meydanlardaki protestoculara yapılan müdahale. Bunun gibi en ufak masumane pankart tutan yada slogan atının, polisler tarafından nasıl karga tulumba göz altına alındığını hatırlayın. Mesele muhalefet meselesinden ziyade, iktidar. Muhalefet illaki bir siyasi parti olması gerekmiyor, o meydandaki gençlerde muhalefetttir.
Demokrasi çoğunluğun isteği doğrultusunda özgürlüklerin kısıtlanması değil, çoğunluğa rağmen azınlığın özgürlüklerin korunması ve her kesimin özgürlüğünün mümkün olduğunca genişletilmesidir birazda.
 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
Üst