Sana Bir Hediyem Var

tarumoloji

Profesör
Katılım
12 Mayıs 2009
Mesajlar
1,255
Reaksiyon puanı
44
Puanları
228
Sana bir hediyem var

Evet, 2010 KPSS sonrası ortaya çıkan iddialardan yalnızca bu sınava girenler değil tüm ülke haberdar oldu gün be gün büyüyen ve ciddileşen şaibeler sayesinde. Aslında medyada bu kadar yer alması sınavzedeleri de bir bakıma sevindirdi zira komşu teyzeye, nineye, dayıya bilimum meraklı ahaliye dert anlatmaya çalışmaktan kurtulmuş oldular.
KPSS nedir, ne işe yarar, kim girer bu sınava? Okuyup adam olma sevdasıyla yanıp tutuşmuş, tüm imkanlarını bu uğurda zorlamış, yeri gelmiş Clark Kent gibi parttime çeşitli işlerde çalışmış parttime ise süperman rolüne bürünüp tüm o devasa kitapları yalayıp yutmuş, işine yaramayacağını bildiği halde birçok lüzumsuz konuyla didişmiş, bin parçaya bölünmüş hayatlar yaşamak zorunda kalan üniversite mezunu pırıl pırıl gençler…
İstedikleri tek şey, yıllarca emek verdikleri çabalarının karşılığı olarak hakettikleri işlere yerleşebilmekti.
İddialar doğrultusunda ‘kopya‘ söylemine de bir açıklık getirmek lazım. Soruları önceden ele geçirmek suretiyle haksız başarı elde etmek başka, sınav esnasında kopya çekmek başka.Şimdi bunca insanın tek hatası onlara soruları hediye decek bir arkadaşları olmaması mıydı? B.S. ve ona soruları verdiği söylenen B.K. gözaltına alındı ve serbest bırakıldı.
Ne iyi arkadaşlar var yahu(!)
Ama gel gelelim herkes doğru arkadaşlar seçemiyor. Bizim arkadaşlarımız bize en çok kitap,çiçek,böcek hediye ettiler; hiçbir zaman potansiyelimizin üzerinde bir ‘gelecek’ sunacak kadar bonkör(!) olmadılar.
Sürecin yavaş ilerlemesi ve yetkili kurumlarca tatmin edici, tutarlı bir açıklama yapılmıyor olması ise sınava girenleri bölünmeye itmiş durumda ne yazık ki. Atanabilecek yeterli puanı alan bir kesim, sınav iptal edilmesin biz mağdur oluyoruz derken; öte yandan azımsanamayacak sayıda, yine gecesini gündüzüne katarak birçok şeyden fedakarlık ederek çalışmış olan; hayallerini ve hayatını bu sınav için yıllarca ertelemiş olanlar ise malum ‘kopyacılar‘ın tek tek tespitinin ve ayıklanmasının mümkün olmadığını gördüğünden dolayı sınavın iptalini tek çözüm olarak görmekte ve bu nedenle de ne yazık ki fırsatçılıkla suçlanmakta. Şu bir gerçek ki kimse bu sınavda haksız başarı elde etmiş kişilerin tek tek bulunup ayıklanabileceğine güvense, sınavın iptalini, bir daha o stresi yaşamayı istemez.
Ama kangren olan hastayı kurtarmanın tek yolu o uzvu kesip atmaksa o da kaçınılmaz tek çözüm yoludur.Bu nedenle sınavın iptalini isteyen kesmin yaptığı şeyin adı fırsatçılık değil; gerçekçi olmak ve adalet uğruna elini taşın altına koyabilmeyi göze almaktır.Aslında yönetmelikler de gayet açık; sınavdan önce soruların sızdığının belirlenmesi durumunda sınavın iptali kaçınılmaz diyor.Dolayısı ile geçmişte de görülmüş emsal davalar mevcutken tartışmak anlamsız oluyor.
KPSS bir puan sınavı değildir bilindiği gibi.Bu sınav bir sıralama sınavıdır ve bir kişinin bile sınav sonucunun değişmesi durumunda tüm sıralama değişir. Sınav sorunlu olduğu gibi sınav sonucuyla yapılan işe alımlar da bir o kadar enteresandır. Örneğin öğretmenlik atamalarında, bazı branşların taban puanı 0,21,40 vs olabildiği gibi bazı branşlarınsa 80 ve üzeridir.
Şimdi böyle bir uygulama mevcutken 50,60,70 puan alan kişiler bile atanma ihtimali varsa sınav iptal edilmesin diyor, çalıştık hakkımızla aldık diyor. Öte yandansa yine bütün bir sene hayatını sınava endeksli yaşamış adaylar sırf bu ‘kopyacılar‘ın standart sapmayı yükseltmiş olmasından dolayı hakettiği puanı alamamış oluyor (ki onların da hiç azımsanamayacak puanları var) ama onların mağduriyeti göz ardı ediliyor. Geçen gün aldığı puan çok da yüksek olmayan fakat atanmasına yetecek olan biriyle bu konu üzerinde konuşuyorduk.O iptalden yana değil haliyle.Dedim ki nasıl ayıklayacaksın hepsini,ayıklanır bir şekilde dedi…Konu döndü dolaştı ve bu arkadaş en sonunda aynen şu cümleyi kurdu:’ Aman canım ayıklayabildiklerini ayıklasınlar; kalan 100 200 kişi de kalırsa kalsın n’apalım‘.
Peki dedim, ya o kişilerden biri senin yerine atanırsa yine aynı fikirde mi olacaksın?
Sustu…
Sınavın iptaline veya bu konuya dair bir çözüme yargı karar verecek elbette. Fakat haktan hukuktan bahsederken de kendimizi kurtarma peşinde koşarsak yapılan yanlışa ortak olmaktan başka bir şey yapmış olmayız. Sonuç ne olursa olsun şu an fikirsel boyutta birlik olup birlikte çaba göstermek zorundadır tüm mağdurlar.
Soruların ilk gittiği kişi olarak tespit edilen B.S. bulundu, ifadesi alındı vs. Peki çok merak edilen o 350 tane tam yapan muhterem insan nerede? Neden bu kişiler araştırıldığında birçok ortak yönleri olmasına rağmen(karı-koca,nişanlı,aynı evi paylaşan kişiler;sosyal paylaşım sitelerinde ‘hayran‘ oldukları şahıslar(!), çalıştıkları kurumlar vs) hala ısrarla araştırdık ortak nokta bulamadık denmekte?
Milli Eğitim Bakanlığı her sene yapacağı öğretmen alımı sayısını, Maliye Bakanlığı’nın kendisine ayırdığı bütçe dahilinde belirlediğini belirtiyor. Bu sene 30 bin öğretmen alacağım diyen bakanlık yetkilileri neden maliyenin kendilerine 70 bin kişilik alım için bütçe ayırdığı halde 30 bin alım yapmaktan yana bu da ayrı bir soru işareti! Üstelik de 30 binin büyük bir kısmını daha önce atanmış olan sözleşmeli öğretmenlikten kadroya geçenler dolduruyor; haliyle de 30 bin alım yapılmış olmuyor.Basında sürekli yer alan ‘yine bir ton öğretmen alınıyor‘ şeklinde hatalı haberler yüzünden öğretmenler de etrafına karşı dillerinde tüy bitinceye kadar açıklamalar yapmak zorunda kalıyor.
Bayramlarda düğünlerde insan içine çıkmaktan utanır hale geliyor. Öğretmenlerimizi bu duruma maruz bırakan yetkili mercilerin bu konuda bir an önce sağlıklı bir çözüm yoluna gitmeleri, bakanlığın da yaptığı uygulama hatalarını bir an önce düzeltmesi ve mevcut sözleşmeli öğretmenleri koşulsuz kadroya geçirip elindeki 70 binlik kadroyu da kullanarak yaşatılan mağduriyeti acilen telafi etmesi gerekmektedir. Aksi halde umudu tükenen, güveni sarsılan tüm öğretmen ve memur adaylarının mesleki yaşantılarında idealist bir yaklaşımdan çok uzak olacağı acı bir gerçektir.
Bizim milletimiz çoğu kez bana dokunmayan yılan bin yaşasın zihniyetiyle hareket eder; umursamaz kendisini bağlamayan durumları. Bu sınav sorunu da ne yazık ki halkın büyük çoğunluğunca yalnızca öğretmenlerin veya alan mezunu diğer arkadaşların sorunuymuş gibi algılanıyor. Bu durumda da söyleyecek çok bir şey kalmıyor. Vakit uyanma vakti.
Yılan artık pencerenizden içeri bakmakla yetinmiyor. Yılan artık bebeğinizin beşiğinde! Çocuklarınızın geleceğini hırsızların eline bırakmayın!


skyturk
 
Üst