habibineccar
Asistan
- Katılım
- 15 Mart 2009
- Mesajlar
- 273
- Reaksiyon puanı
- 0
- Puanları
- 0
Peygamber Efendimiz (Sallâllâhü Aleyhi ve Sellem)in Fazîlet ve Üstünlüğü
Bu mektup, beşerin en hayırlısı olan Peygamber Efendimiz (Sallallâhü Aleyhi Vesellem)in övgüsü hakkındadır.
O’nu tasdik edip inananların, ümmetlerin en hayırlısı; onu tekzip edip yalanlayanların ise insanların en şerlisi olduğunu beyan eder.
(Bu mektup ayrıca) Peygamber Efendimiz’in sünneti seniyyesine tabi olmaya teşvik hakkındadır. Salât, selâm ve tahiyye Onun ve Âli’nin üzerine olsun.
Kıymetli mektubunuz en değerli vakitte elimize ulaştı ve onu okumakla şerefyâb oldum. Elde etmiş olduğunuz Fakr-u Muhammedî mirası üzerine Allâh-ü Teâlâ’ya hamd ve şükürler olsun. Ona ve ehline duâlar ve selâmlar olsun… Dervişlere sevgi beslemek ve onlarla irtibat halinde olmak, bu (size miras kalan) “fakr”in bir neticesidir.
Mektubumuzun cevabı olarak; Arabın ve Acemin en hayırlısı olan büyük ceddinizin (Salâtların en tamamı, saygıların en ekmeli Onun ve âlinin üzerine olsun) faziletine dair Arapça ibâreyle rivayet edilen birkaç cümleyi yazıya dökmekten başka ne yazayım bilmiyorum.
Bu mektubu ahirette kurtulmaya vesile kılıyorum. Ben bu mektupla Nebî Aleyhissalâtü Vesselam’ı medhetmiyorum. Aksine Ondan bahsetmekle sözlerimi medhetmiş oluyorum.
Şiir: Sözlerimle Muhammed’i övmedim
Bilakis Muhammed’le sözlerimi övdüm…
Hatadan korunmak ve muvaffâkiyet Allah’ın yardımıyladır, diyerek söze başlıyorum. Allah’ın Resûlü Muhammed (Sallallâhü Aleyhi Vesellem) âdemoğlunun seyyidi, efendisidir. Allâh-ü Teâlâ Hazretlerine, öncekilerin ve sonrakilerin en kıymetlisidir.
(Kıyâmet günü) Kabrin kendisine açılacağı ilk kimsedir. İlk şefaat edecek olan ve şefaati ilk olarak kabul edilecek olandır.
Cennet kapısını ilk çalacak olan, Allâh’ın da kendisine kapıyı açacağı ilk kimsedir.
Kıyâmet gününde Âdem Aleyhisselam’ın ve diğerlerinin altında olacağı Livaü’l-Hamd sancağını taşıyandır. O (Sallallâhü Aleyhi ve Sellem) kendisinin de buyurduğu gibi: “(Biz dünyaya) en son gelenleriz. Kıyamet gününde ise en önde gelenler olacağız.”
“Ben bir söz söylüyorum; onda gurur yoktur. Ben Allâh’ın habibiyim. Peygamberlerin öncüsüyüm. Övünmek için söylemiyorum. Ben Peygamberlerin sonuncusuyum. Bunda da övünmek yok.
Ben Abdülmuttalib’in oğlu Abdullah’ın oğlu Muhammed’im. Allâh-ü Teâlâ mahlûkâtı yarattı ve Beni onların en hayırlılarının arasında kıldı. Sonra onları da iki fırkaya ayırdı ve beni fırka olarak onların en hayırlıları arasında kıldı. Sonra onları kabilelere ayırdı. Ve beni en hayırlı kabileye koydu.
Sonra onları evlere ayırdı ve beni en hayırlı eve koydu. Beyt olarak ben onların en hayırlısıyım. Şahıs olarak da ben onların en hayırlısıyım.
Diriltildikleri zaman insanların (kabirden) ilk çıkanı ben olacağım. Allâh’ın huzûruna geldiklerinde ben onların öncüsüyüm.
Sustuklarında onların hatibi (sözcüsü) benim. Alıkonulduklarında onların şefaatçileri benim. Ümitsizliğe kapıldıklarında ben onların müjdecisiyim. Kerem sancağı ve anahtarlar o gün benim elimde olacaktır. Ben Rabbimin katında Âdemoğlunun en kıymetlisiyim.
Etrafımda, bembeyaz saklı inciler gibi bin tane hizmetçi dolaşır. Kıyâmet günü, ben nebîlerin imamı, onların hatibi ve şefaatçileri olacağım. Bunda övünmek yok.”
Şayet Peygamber Efendimiz olmasaydı, Sübhan olan Allah mahlûkâtı yaratmaz ve rabliğini de izhar etmezdi. Âdem (Aleyhisselam) su ile toprak arasında iken, O (Aleyhissalâtü Vesselâm) peygamber idi.
Şiir:
Bu zat her kimin işinde öncüsü olursa,
Günahlar kaydında ve esaretinde kalmaz asla.
Hiç şüphe yok ki, beşerin efendisi olan böyle bir peygamberi tasdik edenler, elbette ümmetlerin en hayırlısı olurlar. Allâh-ü Teâlâ’nın: “Siz insanlar için çıkartılmış en hayırlı ümmetsiniz.” (Ali İmran: 110) kavli şerifi de, onların vakitlerinin sermayesi (kazancı) ve hallerini anlatan vesikaları olur.
Efendimiz (Aleyhissalâtü Vesselâm)’ı yalanlayanlar ise; âdemoğlu’nun en şerlisi olur. Allâh-ü Teâlâ’nın: “Bedevîler küfür ve nifak bakımından en şiddetli kimselerdir.” (Tevbe, 97)
kavli şerifi de onların hallerini gösteren bir delildir.
Peygamber Efendimiz’in sünneti seniyyesine ve (Onun getirdiği) kabul görmüş şeriata tabi olmak devletiyle şereflenen kimseye ne mutlu…
Bu gün, Efendimiz Aleyhissalâtü Vesselam’ın dininin hak olduğunu tasdik etmekle beraber yapılan az bir iş, çok büyük işler mesâbesinde kabul edilir. Bunda şaşılacak bir şey yok. Ashâb-ı Kehfi görmez misin ki, ulaştıkları derecelere bir tek hasene vasıtasıyla ulaştılar.
O hasene de; inatçı din düşmanlarının istilâsı sırasında, kalplerindeki yakînî iman nûru sebebiyle Allah düşmanlarından kaçıp hicret etmeleridir.
Bu (ne gibidir?) düşmanların galip olduğu ve muhâliflerin (memleketi) istilâ ettiği bir zamanda, askerlerden sâdır olan az bir hareketin çok büyük bir kabul ve itibar görmesi gibidir. Öyle ki; emniyet ve huzur anında bu hareketin kat kat fazlası (yapılsa) bu kadar itibar görmez.
İşte bunun gibi Efendimiz (Aleyhissalâtü Vesselâmın) Âlemlerin Rabbinin sevgilisi olması hasebiyle, hiç şüphe yok ki Onun ümmeti de, Ona uymaları sebebiyle mahbûbiyet mertebesine ulaşır.
Çünkü seven kimse, sevdiğinin özelliklerinden birini bir şahısta görünce zarûrî olarak onu da sever. (Niçin?) O kişi sevdiğinin ahlak ve özelliklerine büründüğü için.
Öyleyse Peygamber Efendimize muhalif olanların halini sen buna kıyas et.
Bir Şiir:
Muhammed reisdir tüm âlemlerin başına,
Taş ve toprak saçılsın düşmanlarının başına
Eğer zahirî hicret nasip olmazsa, kemâliyle batınî hicrete riâyet etmek gerekir. Zâhirde (görünüş itibariyle) insanlarla beraber olmak; bâtında (iç âleminde) ise, onlarsız (yalnız) olmak gerekir. “Umulur ki Allah bunun ardından farklı bir iş meydana getirir.” (Talak: 1)
Nevruz mevsimi geldi. Malum olduğu üzere memleket ahâlisinin bu günlerde akılları karışık, halleri de dağınık oluyor. Eğer Allah’ın irâdesi müsaade ederse bu haller geçtikten sonra buluşmak nasip olur. (Mektubuma son veriyorum zira) Sözü fazla uzatmak bıkkınlık verir.
Sübhan olan Allah sizleri kıymetli ecdâdınızın yolu üzerine sâbit kılsın. Selâm, kıyâmet gününe kadar sizin ve onların üzerine olsun…
Sallallahüaleyhivesellem irsadrorum
Peygamber Efendimiz (Sallâllâhü Aleyhi ve Sellem)in Fazîlet ve Üstünlüğü
Peygamber Efendimiz (Sallâllâhü Aleyhi ve Sellem)in Fazîlet ve Üstünlüğü - itibarHaber Forum
İmâm-ı Rabbani Hazretleri bu mektubu, Seyyid Nakip Şeyh Ferid’e yazmıştır.
Bu mektup, beşerin en hayırlısı olan Peygamber Efendimiz (Sallallâhü Aleyhi Vesellem)in övgüsü hakkındadır.
O’nu tasdik edip inananların, ümmetlerin en hayırlısı; onu tekzip edip yalanlayanların ise insanların en şerlisi olduğunu beyan eder.
(Bu mektup ayrıca) Peygamber Efendimiz’in sünneti seniyyesine tabi olmaya teşvik hakkındadır. Salât, selâm ve tahiyye Onun ve Âli’nin üzerine olsun.
Kıymetli mektubunuz en değerli vakitte elimize ulaştı ve onu okumakla şerefyâb oldum. Elde etmiş olduğunuz Fakr-u Muhammedî mirası üzerine Allâh-ü Teâlâ’ya hamd ve şükürler olsun. Ona ve ehline duâlar ve selâmlar olsun… Dervişlere sevgi beslemek ve onlarla irtibat halinde olmak, bu (size miras kalan) “fakr”in bir neticesidir.
Mektubumuzun cevabı olarak; Arabın ve Acemin en hayırlısı olan büyük ceddinizin (Salâtların en tamamı, saygıların en ekmeli Onun ve âlinin üzerine olsun) faziletine dair Arapça ibâreyle rivayet edilen birkaç cümleyi yazıya dökmekten başka ne yazayım bilmiyorum.
Bu mektubu ahirette kurtulmaya vesile kılıyorum. Ben bu mektupla Nebî Aleyhissalâtü Vesselam’ı medhetmiyorum. Aksine Ondan bahsetmekle sözlerimi medhetmiş oluyorum.
Şiir: Sözlerimle Muhammed’i övmedim
Bilakis Muhammed’le sözlerimi övdüm…
Hatadan korunmak ve muvaffâkiyet Allah’ın yardımıyladır, diyerek söze başlıyorum. Allah’ın Resûlü Muhammed (Sallallâhü Aleyhi Vesellem) âdemoğlunun seyyidi, efendisidir. Allâh-ü Teâlâ Hazretlerine, öncekilerin ve sonrakilerin en kıymetlisidir.
(Kıyâmet günü) Kabrin kendisine açılacağı ilk kimsedir. İlk şefaat edecek olan ve şefaati ilk olarak kabul edilecek olandır.
Cennet kapısını ilk çalacak olan, Allâh’ın da kendisine kapıyı açacağı ilk kimsedir.
Kıyâmet gününde Âdem Aleyhisselam’ın ve diğerlerinin altında olacağı Livaü’l-Hamd sancağını taşıyandır. O (Sallallâhü Aleyhi ve Sellem) kendisinin de buyurduğu gibi: “(Biz dünyaya) en son gelenleriz. Kıyamet gününde ise en önde gelenler olacağız.”
“Ben bir söz söylüyorum; onda gurur yoktur. Ben Allâh’ın habibiyim. Peygamberlerin öncüsüyüm. Övünmek için söylemiyorum. Ben Peygamberlerin sonuncusuyum. Bunda da övünmek yok.
Ben Abdülmuttalib’in oğlu Abdullah’ın oğlu Muhammed’im. Allâh-ü Teâlâ mahlûkâtı yarattı ve Beni onların en hayırlılarının arasında kıldı. Sonra onları da iki fırkaya ayırdı ve beni fırka olarak onların en hayırlıları arasında kıldı. Sonra onları kabilelere ayırdı. Ve beni en hayırlı kabileye koydu.
Sonra onları evlere ayırdı ve beni en hayırlı eve koydu. Beyt olarak ben onların en hayırlısıyım. Şahıs olarak da ben onların en hayırlısıyım.
Diriltildikleri zaman insanların (kabirden) ilk çıkanı ben olacağım. Allâh’ın huzûruna geldiklerinde ben onların öncüsüyüm.
Sustuklarında onların hatibi (sözcüsü) benim. Alıkonulduklarında onların şefaatçileri benim. Ümitsizliğe kapıldıklarında ben onların müjdecisiyim. Kerem sancağı ve anahtarlar o gün benim elimde olacaktır. Ben Rabbimin katında Âdemoğlunun en kıymetlisiyim.
Etrafımda, bembeyaz saklı inciler gibi bin tane hizmetçi dolaşır. Kıyâmet günü, ben nebîlerin imamı, onların hatibi ve şefaatçileri olacağım. Bunda övünmek yok.”
Şayet Peygamber Efendimiz olmasaydı, Sübhan olan Allah mahlûkâtı yaratmaz ve rabliğini de izhar etmezdi. Âdem (Aleyhisselam) su ile toprak arasında iken, O (Aleyhissalâtü Vesselâm) peygamber idi.
Şiir:
Bu zat her kimin işinde öncüsü olursa,
Günahlar kaydında ve esaretinde kalmaz asla.
Hiç şüphe yok ki, beşerin efendisi olan böyle bir peygamberi tasdik edenler, elbette ümmetlerin en hayırlısı olurlar. Allâh-ü Teâlâ’nın: “Siz insanlar için çıkartılmış en hayırlı ümmetsiniz.” (Ali İmran: 110) kavli şerifi de, onların vakitlerinin sermayesi (kazancı) ve hallerini anlatan vesikaları olur.
Efendimiz (Aleyhissalâtü Vesselâm)’ı yalanlayanlar ise; âdemoğlu’nun en şerlisi olur. Allâh-ü Teâlâ’nın: “Bedevîler küfür ve nifak bakımından en şiddetli kimselerdir.” (Tevbe, 97)
kavli şerifi de onların hallerini gösteren bir delildir.
Peygamber Efendimiz’in sünneti seniyyesine ve (Onun getirdiği) kabul görmüş şeriata tabi olmak devletiyle şereflenen kimseye ne mutlu…
Bu gün, Efendimiz Aleyhissalâtü Vesselam’ın dininin hak olduğunu tasdik etmekle beraber yapılan az bir iş, çok büyük işler mesâbesinde kabul edilir. Bunda şaşılacak bir şey yok. Ashâb-ı Kehfi görmez misin ki, ulaştıkları derecelere bir tek hasene vasıtasıyla ulaştılar.
O hasene de; inatçı din düşmanlarının istilâsı sırasında, kalplerindeki yakînî iman nûru sebebiyle Allah düşmanlarından kaçıp hicret etmeleridir.
Bu (ne gibidir?) düşmanların galip olduğu ve muhâliflerin (memleketi) istilâ ettiği bir zamanda, askerlerden sâdır olan az bir hareketin çok büyük bir kabul ve itibar görmesi gibidir. Öyle ki; emniyet ve huzur anında bu hareketin kat kat fazlası (yapılsa) bu kadar itibar görmez.
İşte bunun gibi Efendimiz (Aleyhissalâtü Vesselâmın) Âlemlerin Rabbinin sevgilisi olması hasebiyle, hiç şüphe yok ki Onun ümmeti de, Ona uymaları sebebiyle mahbûbiyet mertebesine ulaşır.
Çünkü seven kimse, sevdiğinin özelliklerinden birini bir şahısta görünce zarûrî olarak onu da sever. (Niçin?) O kişi sevdiğinin ahlak ve özelliklerine büründüğü için.
Öyleyse Peygamber Efendimize muhalif olanların halini sen buna kıyas et.
Bir Şiir:
Muhammed reisdir tüm âlemlerin başına,
Taş ve toprak saçılsın düşmanlarının başına
Eğer zahirî hicret nasip olmazsa, kemâliyle batınî hicrete riâyet etmek gerekir. Zâhirde (görünüş itibariyle) insanlarla beraber olmak; bâtında (iç âleminde) ise, onlarsız (yalnız) olmak gerekir. “Umulur ki Allah bunun ardından farklı bir iş meydana getirir.” (Talak: 1)
Nevruz mevsimi geldi. Malum olduğu üzere memleket ahâlisinin bu günlerde akılları karışık, halleri de dağınık oluyor. Eğer Allah’ın irâdesi müsaade ederse bu haller geçtikten sonra buluşmak nasip olur. (Mektubuma son veriyorum zira) Sözü fazla uzatmak bıkkınlık verir.
Sübhan olan Allah sizleri kıymetli ecdâdınızın yolu üzerine sâbit kılsın. Selâm, kıyâmet gününe kadar sizin ve onların üzerine olsun…
Sallallahüaleyhivesellem irsadrorum
Peygamber Efendimiz (Sallâllâhü Aleyhi ve Sellem)in Fazîlet ve Üstünlüğü
Peygamber Efendimiz (Sallâllâhü Aleyhi ve Sellem)in Fazîlet ve Üstünlüğü - itibarHaber Forum