Pencerede bekleyen kadınlar

*SiRiNe*

Dekan
Katılım
22 Kasım 2007
Mesajlar
5,336
Reaksiyon puanı
2
Puanları
0
Anneanne bir saattir gözlerini cep telefonundan ayıramayan torununa baktı.
Bekliyor musun?
Evet, dedi genç kadın, onu bekliyorum.
Şöyle bir durdu anneanne, ayaklarını altına toplarken mırıldanır gibi konuştu.
Biz pencerede beklerdik, dedi; pencereden bakan kadınlardık hepimiz...
yildizlar.gif
Upuzun bir tarih yavaş yavaş silinip gidiyor muydu yoksa?
Şimdi o pencereler küçülmüş minik bir dijital ekranın içine sığışmıştı.
Belli bir saat gelince gözler o ekrana odaklanıyor, ışığının yanması bekleniyordu.
Zaten artık kimsenin dünyası pencereden görünenden ibaret değildi.
"Dünya" ekrandı çoktandır.
Televizyon ekranı, bilgisayar ekranı, cep telefonu ekranı...
yildizlar.gif
Yazımın girişindeki konuşma bana aktarılınca hemen aklıma Camille Laurens'in "Aşkın Romanı" adlı yapıtı geldi.
O kitapta "pencerede bekleyen kadınlar" üzerine bir bölüm olacaktı, hatırlıyordum.
Açtım, buldum. O da ninesinden, anneannesinden ve annesinden söz ederek açmıştı konuyu.
Şöyle anlatıyordu Camille Laurens...
"Pencerede bekleyen kadınlar soyunun üçüncü kuşağındanım. Ninem bir şey yapmadan duramıyordu. Camın yanında gözlerini kaldırmadan dikiş dikiyordu... Anneannem, öğleden sonraları en sevdiği koltuğunda oturur, pencereden dışarı bakardı. Dizlerinin üzerinde örgüsü dururdu. Ama o hiç kıpırdamadan otururdu. Sanırım bir taraftan da düşünüyordu. Hayatını, aşkı, bizi...
Sonra annemin, perdenin arkasından kulesindeki prenses gibi Andre'yi bekleyip gözetlediğine tanık oldum. Pencerede çok kalmıyordu. Annem onu merdivenin başında karşılıyordu.
Bana gelince...
Ben tek bir kare cam için yanıp tutuşuyorum.
Ah! Ayakta burnu cama dayalı dikilmiş annesini bekleyen bir çocuk gibi aşkı bekleyeceğim o pencere kenarını ve o zamanı bana bir verseler!.."
yildizlar.gif
Beklemek...
Başlı başına sevmektir.
Hatta ne zaman ki erkek de beklemeye başlar; içindeki "dişi" yan ortaya çıkar; aşıktır kesin!
Ama erkekleri bir kenara bırakıp yine kadınlara dönelim; pencerede bekleyen kadınlara...
Bir yandan "yol gözleyen" bir yandan hayatı yeniden yeniden gözden geçiren kadınlar var mı hâlâ?
Gün içinde haberleşmeyi sürekli kılan, kimsenin birbirinden habersiz kalmasına izin vermeyen o aygıtlar var ya...
"Bekleme"yi kalbin derinliklerinden koparıp kısa endişelere indirgeyen o aygıtlar...
Belki de sevme ve sevilmeyi yeniden şekillendiriyorlar.
Farkında mıyız?

Haşmet BABAOĞLU
 

meçhul_yolcu

Profesör
Katılım
7 Ekim 2008
Mesajlar
1,118
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
Sevdiğinin yokluğuna gömülmeden özleyemezsin
Özlerken bir daha tanır, bir daha seversin
Parmaklarıyla saçını geri atışını
O kuytu gözleriyle sana bakışını
Ekmek kesişini, su içişini
Kafesteki kuşu avucuna alışını
İnce bilekleriyle, narin, küçük ayaklarını
Konuşurken, gözlerindeki anlamı bütünleyen
Ağzını, dudaklarını,
Her kolyeye değer katan gerdanını
Ayak parmakları ucunda odaya süzülüşünü
Güzelliğini, alımını
Hiç görmemiş gibi, yeniden görürsün
Henüz tanımamış da
Tanıyacakmış gibi yokluğunu
Yüreğinde duyarak özlersin, O 'nu,
Henüz yaşanmamış bir düş gibi
Hep varmış da, hiç olmamış gibi
Ararsın O 'nu...
Özlem beklemektir,
Beklemek sevmek,
Bilirim,
Çaresi yoktur başka

paylaşım için teşekkürler yüreğine sağlık *SiRiNe* kardeşim.
2648.jpg

beklenen kuşu vurmalı mı?:Dille suyunu çıkarıcam:D
tekrar teşekkürler.
 
Üst