ashabulyemin
Profesör
- Katılım
- 6 Aralık 2008
- Mesajlar
- 3,389
- Reaksiyon puanı
- 20
- Puanları
- 0
[h=2]
ÖYLE RAHATIZ Kİ
Son derece temiz, sade özentisiz[/h]

ÖYLE RAHATIZ Kİ
Son derece temiz, sade özentisiz elbiselerin vardı senin.
Başına bir külah üzerine sarılmış bazen beyaz, bazen de siyah renkli bir sarık olurdu. En sevdiğin renk beyazdı senin. Sizlere beyaz elbiseyi tavsiye ederim. Dirileriniz beyaz elbiseyi giysin. Ölülerinizi de beyaz ile kefenleyin. Zira o sizin giyeceklerinizin en hayırlısıdır. demiştin. Biz beyazı sen sevdiğin için daha çok sevdik efendim .
Bu günkü ümmetin bizler
Senin sevdiğin ve sevmediğim bütün renkleri kullanır olduk
Efendim,
üstüne giyindiğin elbiselerin genellikle iki parçaydı. Rida ve izar. Uzun gömlek giyerdin kamış adı verilen. Bu gömleği daha çok tercih ederdin. Gerektiğinde bunun üzerine de cübbe, hırka giyerdin. Hırkaların beyaz, siyah, sarı veya yeşil renkti. En sevdiğin elbisen hibere-i yemaniydi senin. Yemende pamuktan dokunan kırmızı çubuklu yeşil bir kumaştan yapılmıştı bu elbise
Bu günkü ümmetin bizler
Artık marka elbiseler, kravatlar, flarlar ile giyiniyoruz .
Efendim,
ayaklarına naleyn adı verilen bir sandalet giyerdin. Parmak arası.
Bu günkü ümmetin bizler
Adıdas, nike, vs. gibi ayakkabıları tercih ediyoruz.
Efendim,
Gümüşten yapılmış mühür bir yüzüğün vardı. Ahrete göç edinceye kadar sağ parmağına taktığın. Bu mühür şeklindeki yüzüğün üstünde, üç satır halinde MUHAMMED, RASULULLAH yazılıydı. Birinci satırda MUHAMMED, ikinci satırda RESUL, üçüncü satırda ALLAH cc. Kelimeleri yer almaktaydı.
Bu günkü ümmetin bizler .
Takılarımızın üzerinde, parti amplemleri, kafataslı resimler, korkunç figürler olanları kullanıyoruz artık.
Efendim,
En sevdiğin kılıcın bedir savaşının ganimetleri ile elde edilen Zülfikar dı. yiğit dediğin ali gibi, kılıç dediğin Zülfikar gibi olur demiştin hani bir gün. Sonra da ali ye hediye etmiştin zülfikarı. Senin kılıçlarının kabzaları gümüşten di.
Bu günkü ümmetin bizler..
Ellerimizde beyzbol sopaları, bilardo ıskataları ile uğraşıyoruz artık.
Efendim
İlk defa uhud harbi sırasında kendi paranla satın aldığın bir ata binmiştin. Atının adı SEKB idi.
Bu günkü ümmetin bizler
Babalarımızın, bizlere aldığı son model araçlara bile binmek istemiyoruz, daha iyisi çıktı diye
Efendim
Başında siyah bir sarık olurdu çoğu zaman. Sarığının ucunu arkadan kürek kemiklerinin arasına salıverirdin. Ruhun bedenden ayrıldığı vakit vücudunda yamalı bir rida ve kalın iplikten dokunmuş bir izarın vardı senin.
Bu günkü ümmetin bizler
Başımızda bilmem hangi partiye giderken şeytan boynuzlu şapkalar, yılbaşında ucu sivri yukarı doğru çıkan renkli huniler veya partilerimizin bizlere dağıttığı kağıttan güneşlikler var artık
Efendim
Öyle güzel kokardın ki, Medine sokaklarından senin geçtiğin hemen anlaşılırdı. Gelişin kokunla belli olurdu. Terin gül kokardı senin. Yanında gerektiğinde sürünmek için sükke adı verilen bir koku kutusu. Dünyada sana sevdirilen üç şeyden biri güzel koku, diğeri kadın, NAMAZ ise, gözünün nuru idi
Bu günkü ümmetin bizler
Bizim kokularımızı artık, ecnebiler belirler oldu hangi kızı daha iyi tavlarız diye koku bakar olduk. Her gün yıkansak terimizin kokusu yanına kimse gelemez oldu. Eşimiz ile evimiz ile uğraşmıyoruz artık, gözlerimiz dışarıda radar oldu. Ey NEBİ eğer namazları bilmek istersen, sabah yok, öyle yok, ikindi işteyiz, akşam eve giden yoldayız, yatsıda ise çok yorgun uykudayız .
Efendim
Sen yoklukların ve yoksullukların efendisisin.
Biz, yalancı dünyanın zavallı ölüleriyiz.
Sen, bir çölün rüyasıydın.
Biz, o rüyanın bekçileri olmak istiyoruz artık. Eğer kabul edersen
Efendim
Biz kuş tüylü yatakların çocuklarıyız. Şehirlerin soylu efendileri
Çoğu zaman ihtişamlı yaşamlarda kaybolan
Ve senin yanında aslında bir hiçtik biz .
Bir hiç, kocaman bir hiç .
Efendim
Ama yinede, bu günkü ümmetin her ne olursa olsun
SENİ ÇOK SEVİYOR
SENİ ÇOK SEVİYORUZ .
EFENDİM ..
Selam ve saygılarımı sunuyorum.
Hayatı gönül gözü ile yorumlayan kardeşiniz Mustafa ÇELİK .
Son derece temiz, sade özentisiz elbiselerin vardı senin.
Başına bir külah üzerine sarılmış bazen beyaz, bazen de siyah renkli bir sarık olurdu. En sevdiğin renk beyazdı senin. Sizlere beyaz elbiseyi tavsiye ederim. Dirileriniz beyaz elbiseyi giysin. Ölülerinizi de beyaz ile kefenleyin. Zira o sizin giyeceklerinizin en hayırlısıdır. demiştin. Biz beyazı sen sevdiğin için daha çok sevdik efendim .
Bu günkü ümmetin bizler
Senin sevdiğin ve sevmediğim bütün renkleri kullanır olduk
Efendim,
üstüne giyindiğin elbiselerin genellikle iki parçaydı. Rida ve izar. Uzun gömlek giyerdin kamış adı verilen. Bu gömleği daha çok tercih ederdin. Gerektiğinde bunun üzerine de cübbe, hırka giyerdin. Hırkaların beyaz, siyah, sarı veya yeşil renkti. En sevdiğin elbisen hibere-i yemaniydi senin. Yemende pamuktan dokunan kırmızı çubuklu yeşil bir kumaştan yapılmıştı bu elbise
Bu günkü ümmetin bizler
Artık marka elbiseler, kravatlar, flarlar ile giyiniyoruz .
Efendim,
ayaklarına naleyn adı verilen bir sandalet giyerdin. Parmak arası.
Bu günkü ümmetin bizler
Adıdas, nike, vs. gibi ayakkabıları tercih ediyoruz.
Efendim,
Gümüşten yapılmış mühür bir yüzüğün vardı. Ahrete göç edinceye kadar sağ parmağına taktığın. Bu mühür şeklindeki yüzüğün üstünde, üç satır halinde MUHAMMED, RASULULLAH yazılıydı. Birinci satırda MUHAMMED, ikinci satırda RESUL, üçüncü satırda ALLAH cc. Kelimeleri yer almaktaydı.
Bu günkü ümmetin bizler .
Takılarımızın üzerinde, parti amplemleri, kafataslı resimler, korkunç figürler olanları kullanıyoruz artık.
Efendim,
En sevdiğin kılıcın bedir savaşının ganimetleri ile elde edilen Zülfikar dı. yiğit dediğin ali gibi, kılıç dediğin Zülfikar gibi olur demiştin hani bir gün. Sonra da ali ye hediye etmiştin zülfikarı. Senin kılıçlarının kabzaları gümüşten di.
Bu günkü ümmetin bizler..
Ellerimizde beyzbol sopaları, bilardo ıskataları ile uğraşıyoruz artık.
Efendim
İlk defa uhud harbi sırasında kendi paranla satın aldığın bir ata binmiştin. Atının adı SEKB idi.
Bu günkü ümmetin bizler
Babalarımızın, bizlere aldığı son model araçlara bile binmek istemiyoruz, daha iyisi çıktı diye
Efendim
Başında siyah bir sarık olurdu çoğu zaman. Sarığının ucunu arkadan kürek kemiklerinin arasına salıverirdin. Ruhun bedenden ayrıldığı vakit vücudunda yamalı bir rida ve kalın iplikten dokunmuş bir izarın vardı senin.
Bu günkü ümmetin bizler
Başımızda bilmem hangi partiye giderken şeytan boynuzlu şapkalar, yılbaşında ucu sivri yukarı doğru çıkan renkli huniler veya partilerimizin bizlere dağıttığı kağıttan güneşlikler var artık
Efendim
Öyle güzel kokardın ki, Medine sokaklarından senin geçtiğin hemen anlaşılırdı. Gelişin kokunla belli olurdu. Terin gül kokardı senin. Yanında gerektiğinde sürünmek için sükke adı verilen bir koku kutusu. Dünyada sana sevdirilen üç şeyden biri güzel koku, diğeri kadın, NAMAZ ise, gözünün nuru idi
Bu günkü ümmetin bizler
Bizim kokularımızı artık, ecnebiler belirler oldu hangi kızı daha iyi tavlarız diye koku bakar olduk. Her gün yıkansak terimizin kokusu yanına kimse gelemez oldu. Eşimiz ile evimiz ile uğraşmıyoruz artık, gözlerimiz dışarıda radar oldu. Ey NEBİ eğer namazları bilmek istersen, sabah yok, öyle yok, ikindi işteyiz, akşam eve giden yoldayız, yatsıda ise çok yorgun uykudayız .
Efendim
Sen yoklukların ve yoksullukların efendisisin.
Biz, yalancı dünyanın zavallı ölüleriyiz.
Sen, bir çölün rüyasıydın.
Biz, o rüyanın bekçileri olmak istiyoruz artık. Eğer kabul edersen
Efendim
Biz kuş tüylü yatakların çocuklarıyız. Şehirlerin soylu efendileri
Çoğu zaman ihtişamlı yaşamlarda kaybolan
Ve senin yanında aslında bir hiçtik biz .
Bir hiç, kocaman bir hiç .
Efendim
Ama yinede, bu günkü ümmetin her ne olursa olsun
SENİ ÇOK SEVİYOR
SENİ ÇOK SEVİYORUZ .
EFENDİM ..
Selam ve saygılarımı sunuyorum.
Hayatı gönül gözü ile yorumlayan kardeşiniz Mustafa ÇELİK .