Malatya'da, fotoğraf çekmek için kayısı bahçelerinin arasında dolaşıyorum. Uzaklardan bir teyze salına salına geliyor ve "Gasteci misin oğlum?" diyor. "Yok teyzecim... Bahçeniz çok güzelmiş, annem buraları hep merak ediyor da fotoğrafları ona göndereceğim." diyorum. Torununa sesleniyor, bana bir bardak Oralet getiriyor ufaklık. İlk yudumumla beraber gözlerim doluyor. Köylerde geçen çocukluğumun yegane tadı, köy kahvesinin tahta sandalyeleri, sigara dumanı, çırağın sakarlıkları, hece kartonları, tebeşir tozu, misketlerim, mavi Bmx bisikletim, gazoz kapaklarım, kibrit kutularım, kamıştan ve defter kaplarından uçurtmalarım, şekerli leblebi tozu, göz yaşartan sakız... Bir iki damlayı tutamıyorum, koskoca adam elimde oralet ağlıyorum.
Yazi bana ait degil. Bi arkadas paylasmis nette. Okuyunca cok ilgimi cekti ve paylasmak istedim...
Yazi bana ait degil. Bi arkadas paylasmis nette. Okuyunca cok ilgimi cekti ve paylasmak istedim...