O dediğiniz karşı-devrim olmasın!

La Edri

Asistan
Katılım
10 Kasım 2006
Mesajlar
232
Reaksiyon puanı
2
Puanları
0
O dediğiniz “karşı-devrim” olmasın!

MİLLİYET Spor “3 büyüklerin devri bitiyor mu?” dosyası açınca otomatik olarak ‘Anadolu ihtilali’ ruh çağırma seanslarına geçildi. ‘Ali Sami Alkış ruhu’ diye de adlandırabilecek bu iyi niyet temennilerinin ana kavramları da malum, ‘değişim’, ‘dönüşüm’. Ha unutmadan bir de Mehmet Özdilek’in atlamadığı ‘vizyon’ var!
Öyle ya ülke kaç yıldır ‘değişim’ denen büyülü kavramla yatıp, onunla kalkıyor. Dün artık Anadolu’nun ‘zihinsel devrim’in’den söz ediliyordu Vatan gazetesinde. Abdullah Avcı, “Yeni nesil antrenörler devrim yaptı. Aradaki fark kapanıyor. 5-0, 6-0, 7-0 gibi skorlar rafa kalkıyor” diyordu.
Şimdi mesele böyle de okunabilir elbette, ama ‘genç hoca’lar devriminden söz ederken, yine her zaman yaptığımız gibi ‘içeri’ bakmaktan öte bir şey yapmıyoruz.


fft16_mf923761.Jpeg
Bu haberin olduğu sayfanın karşısındaki sayfada Fenerbahçeli Niang’ın isyanı vardı. Özel olarak Galatasaray derbisinde başına gelenleri, genel olarak Türkiye’deki futbolu eleştirirken, “Saha içinde o kadar şiddetli darbelere ve tekmelere maruz kalıyoruz ki” diyordu. Ve önemli bir şeyin altını çiziyordu; “Özellikle defansların oyun kuralları dışında gerçekleştirdikleri sertlikler var ve buna müsamaha ediliyor. Çok ilginç.” Ve Niang röportajı hayli acıklı biçimde bitiriyordu; “Profesyoneliz, elbette buna da uyum sağlayacağız!”
Yani diyor ki “tekmeden kaçmayı bir şekilde öğreneceğiz.”

Bizim ligin geneline müdafaaya kapalı, rakibi sertlikle yıldırmaya gayret eden, “oynatma, oynama“ anlayışının hâkim olduğunu söylemek sanırım abartılı kaçmaz.
O nedenle ligin dengesi ‘yukarıdakilerin’ aşağı inmesiyle değişiyor. Yoksa ‘aşağıdakiler’ yeni ve yaratıcı bir anlayışla yukarı çıkıyor değiller.
Öyle olsaydı ‘cumhur’ Anadolu’da statlara akıyor olurdu. Ama rakamlar ‘cumhur‘u hep evde, kahvede gösteriyor!
Düşünün, ligin şampiyonu, Şampiyonlar Ligi maçlarında rakip kaleye bile gidememiş... UEFA’daki tek temsilcisi ilk ciddi rakibi karşısında ne yapacağını şaşırmış halde oynuyor. Şimdi böylesi bir ülkede futbolda ‘devrim’den söz etmek fazlasıyla iyimserlik olmaz mı?
Geldiğimiz noktada bir ‘Anadolu devrimi’nden söz edeceksek buna sanırım ancak ‘karşı-devrim’ diyebiliriz.

Cem Dizdar
 

komoon

Profesör
Katılım
10 Nisan 2008
Mesajlar
2,933
Reaksiyon puanı
8
Puanları
218
her haberin , yazının , yorumun arasında Niang'ın sakatlığını , sert fauller, tekmeler iliştiriliyor.
haklılar Turkiyede futbol çok sert özellikle savunma oyuncuları sert oynuyor. Lakin,
keşke bu haberler , yazılar sadece niang sakatlanınca yazılmasa idi. geçen yıl ve hala devam eden GS nin bir yerde isyanına neden olan sakatlıklar zamanında da yazılabilseydi...işte o zaman gerçekten "futbol yazarı, habercisi v.s." olurdunuz şimdiki biraz taraftarlık oluyor...
 

La Edri

Asistan
Katılım
10 Kasım 2006
Mesajlar
232
Reaksiyon puanı
2
Puanları
0
Cem Dizdar’ın, cuma günü bu sayfalarda yazdığı yazı önemli. Kaçıranların internetten bulup okumalarını tavsiye ederim.

Cem, kamuoyunda ‘Anadolu devrimi’ olarak nitelendirilen değişime farklı bir yönden bakıyor ve “O dediğiniz karşı devrim olmasın” diye soruyordu yazısında.
Sertlik sınırlarını zorlayan, kural dışılığa normalleştiren ‘oynatmama’ öncelikli oyun (!) tarzıyla sağlanan başarının ‘Anadolu Devrimi’ olarak sunulmasının yanlış olduğunu ve bunun ancak bir karşı devrim olabileceğini söylüyordu.

Ertesi gün ise sayfaları Alanzinho’nun bir demeci kapladı. Niang’ın tekmelerden doğan sakatlığı sonrası yaptığı şikayetine Brezilyalı Ali’nin söyledikleri ilginç: ‘Ben alıştım, Niang da alışır’.
Burada ilginç olan Niang’ın şikayet ettiği oyuncunun bir Avustralyalı, Lucas Neil
Geçen yıl aynı sahada oynanan maçta, Baros’un sakatlandığı pozisyonda tepki çeken de Roberto Carlos’tu. Daha sonra Roberto Carlos’a yumruk savuran da Keita...

Yani bu yerli ve yabancı, Anadolu ve İstanbul ayrımlarını aşan bir durum, bir ‘iklim’... Müsamaha iklimi...

Gelen her yabancı hücum oyuncusundan bu şikayetleri duymak mümkün, ama hiçbir savunmacının şikayetçi olduğunu duymadık. Hatta yabancı savunmacılara takılan ‘kasapvari’ lakaplar sanki daha fazla. Artık misal kızmasınlar-Abdülkerim ya da Bülent yok. Artık Bilica ve Neill var.

İşte bu müsamaha ikliminden kaynaklanıyor. Yasak olmayınca koyveriyorlar. olması. Geçen yıl aynı sahada oynanan maçta, Baros’un sakatlandığı pozisyonda tepki çeken de
Roberto Carlos’tu. Daha sonra Roberto Carlos’a yumruk savuran da Keita...

Yani bu yerli ve yabancı, Anadolu ve İstanbul ayrımlarını aşan bir durum, bir ‘iklim’... Müsamaha iklimi...
Gelen her yabancı hücum oyuncusundan bu şikayetleri duymak mümkün, ama hiçbir savunmacının şikayetçi olduğunu duymadık. Hatta yabancı savunmacılara takılan ‘kasapvari’ lakaplar sanki daha fazla. Artık misal kızmasınlar-Abdülkerim ya da Bülent yok. Artık Bilica ve Neill var.
İşte bu müsamaha ikliminden kaynaklanıyor. Yasak olmayınca koyveriyorlar.

Mehmet Demirkol
 
Üst