- Katılım
- 29 Haziran 2007
- Mesajlar
- 64,455
- Reaksiyon puanı
- 530
- Puanları
- 0
Mardin taş evleri ve farklı inançları birbiriyle yaşatma destanı yalnız dünyanın değil uzaylıların da gözünü ülkemize çeviriyor. Murathan Mungan büyüklere böyle bir masal anlatmıştı yıllar önce, Nurdan Turan çocuklar için benzeri bir öykü kurguladı.
Nurdan Turan, neredeyse iki neslin onun kitapları ile büyüdüğü çocuk edebiyatının önemli kalemlerinden. İki üniversite bitirmiş gazeteci, bir süre muhabirlik muhabirlik yaptı. Aynı zamanda anaokulu öğretmenliği, yazarlık ve aile şirketinde yöneticilik de yapıyor.
Bunca yetenek ve unvanına rağmen rağmen o asıl ününü çocuklara yazdığı kitaplarla sağladı.
Üç erkek çocuk büyüten ve üç torun sahibi olan Nurdan Turan, Sevgiyle Büyüyen Fasulyeler, Sordum Sarı Çiçeğe, Aranan Kitap, Gizemli Salyangoz, Yusufçuk, Gülen Ayva, Neval Anne, Nur Ana gibi masal tadında öykülere imza atmakla kalmadı, tarihi zenginliklerimizi günümüz çocuklarının algı ve beğenisine yönelik kurmacalarla harmanlayarak çocuk edebiyatında önemli bir kulvarın en yetenekleri isimleri arasında yer aldı. Tsunami Sandığı, Mevlana İnternette, Rüya kapanı, Kapadokya'nın Sırları, Gılgamış, Zaman Çadırı, Serdar'ın Zaman Yolculuğu Trigotlar, Uzay Aracı, bu alanda ürettiği eserler arasında yer aldı.
Bilimkurgu öğeleri ve uzay fonu hikayelerinin vazgeçilmez arka fonu olarak hep dikkat çeken Nurdan Turan, 2008 yılında kaleme aldığı Uzaylı Ulya Topkapı Sarayı'nda adlı çalışması ile bilimkurgu çocuk öykücülüğünde ne denli ustalaştığını gözler önüne sermişti.
Uzaylı Çocuk Ulya; Topkapı Sarayı'nda, Nuran Turan'ın metnini kaleme aldığı, Gökçe Akgül'ün resimlediği özgün bir çalışmaydı. Köle tüccarları tarafından kaçırılıp topkapı sarayına getiren 9-10 yaşlannda zenci çocuk Ute ile beyinsel iletişim kurarak onun mutsuluğuna çare arayan uzaylı çocuk Ulya aslında hafta sonu ödevini tamamlamak için 300 yıl ileriden geliyordu.
Geçmiş ve gelecek arasında Topkapı Sarayı üzerinden kurulan köprüden geçerken çocuklar, sünnet elbiseleri, ziyafet sofraları, cambazlar, sihirbazlar, masal anlatıcılar, kuklacılar, gölge oyuncuları ile tanışıyor ve tarihi bilgilerin arka planlarını oluşturuyorlardı.
Erdem Yayıncılık 2 yıl aradan sonra Uzaylı Çocuk Ulya'nın 2. macerasını sundu okurlara. Uzaylı çocuk Ulya bu kez Mardin'de çıkıyor karşımıza.
İstanbul'dan sonra neden Mardin diye sormaya gerek var mı? Ya da böyle bir soru sorulursa cevap vermek ne kadar gerekli. Göreni büyüleyen taş evleri, taş oymacılığı, telkari sanatı, tarihi kalıntılarının yanı sıra dünyaya farklı inançların bir arada kardeşlik içinde nasıl yaşaması gerektiğinin destanını yazan Mardin'den daha anlamlı ve gizemli bir mekan olabilir mi dünyada bir uzaylı için. Hatırlarsanız Murathan Mungan da yıllar önce 3 Aynalı 40 Oda adıl eserinde büyüklere masal anlatırken bir uzaylıyı bu kente indirmeyi tercih ediyordu.
İki yıl önceki serinin ilk kitabında 300 yıl öncesinin İstanbul'una gelen Ulya, dünyada tanık olduğu olaylardan ve tanıdığı insanlardan o kadar etkilemiş ki özlemini önce uzay kütüphanesinde buraya ait eserlerle gidermeyi deniyor. Sonda kütüphanede buhuduğu kitap sayesinde kendisini yeniden dünyada ama bu kez İstanbul'da değil Mardin'de bulur.
Ulya bu kez, ayrı dillere ve kültürlere sahip ama yüreklerinin dilleri aynı olan insanlarla sevgiyi tanıyor. Ve ilk eserinde olduğu gibi bu kez de tarih ile gelecek arasında bir köprü oluşturmayı ihmal etmiyor. Yalnız Ulya değil okurlar da öğreniyorlar Mardin'in dünyaya armağanı olan güzelliklerini...
Kısacası Uzaylı Çocuk Ulya Mardin'deki maceraları ile 8 yaş üstü çocuklara fantastik ve tarihi bir macera ile eğlenirken öğrendirmeyi vaad ediyor.
Erdem Yayınları'ndan çıkan ve çocukların keyifle okuyacağı kitabın ikincisi de ilki gibi Nuran Turan'ın kaleminden çıkmış ve Gökçe Akgül'ün illitürasyon resimleriyle renklenmiş.
Uzaylı Çocuk Ulya; Topkapı Sarayı'nda, Nuran Turan'ın metnini kaleme aldığı, Gökçe Akgül'ün resimlediği özgün bir çalışmaydı. Köle tüccarları tarafından kaçırılıp topkapı sarayına getiren 9-10 yaşlannda zenci çocuk Ute ile beyinsel iletişim kurarak onun mutsuluğuna çare arayan uzaylı çocuk Ulya aslında hafta sonu ödevini tamamlamak için 300 yıl ileriden geliyordu.
Geçmiş ve gelecek arasında Topkapı Sarayı üzerinden kurulan köprüden geçerken çocuklar, sünnet elbiseleri, ziyafet sofraları, cambazlar, sihirbazlar, masal anlatıcılar, kuklacılar, gölge oyuncuları ile tanışıyor ve tarihi bilgilerin arka planlarını oluşturuyorlardı.
Erdem Yayıncılık 2 yıl aradan sonra Uzaylı Çocuk Ulya'nın 2. macerasını sundu okurlara. Uzaylı çocuk Ulya bu kez Mardin'de çıkıyor karşımıza.
İstanbul'dan sonra neden Mardin diye sormaya gerek var mı? Ya da böyle bir soru sorulursa cevap vermek ne kadar gerekli. Göreni büyüleyen taş evleri, taş oymacılığı, telkari sanatı, tarihi kalıntılarının yanı sıra dünyaya farklı inançların bir arada kardeşlik içinde nasıl yaşaması gerektiğinin destanını yazan Mardin'den daha anlamlı ve gizemli bir mekan olabilir mi dünyada bir uzaylı için. Hatırlarsanız Murathan Mungan da yıllar önce 3 Aynalı 40 Oda adıl eserinde büyüklere masal anlatırken bir uzaylıyı bu kente indirmeyi tercih ediyordu.
İki yıl önceki serinin ilk kitabında 300 yıl öncesinin İstanbul'una gelen Ulya, dünyada tanık olduğu olaylardan ve tanıdığı insanlardan o kadar etkilemiş ki özlemini önce uzay kütüphanesinde buraya ait eserlerle gidermeyi deniyor. Sonda kütüphanede buhuduğu kitap sayesinde kendisini yeniden dünyada ama bu kez İstanbul'da değil Mardin'de bulur.
Ulya bu kez, ayrı dillere ve kültürlere sahip ama yüreklerinin dilleri aynı olan insanlarla sevgiyi tanıyor. Ve ilk eserinde olduğu gibi bu kez de tarih ile gelecek arasında bir köprü oluşturmayı ihmal etmiyor. Yalnız Ulya değil okurlar da öğreniyorlar Mardin'in dünyaya armağanı olan güzelliklerini...
Kısacası Uzaylı Çocuk Ulya Mardin'deki maceraları ile 8 yaş üstü çocuklara fantastik ve tarihi bir macera ile eğlenirken öğrendirmeyi vaad ediyor.
Erdem Yayınları'ndan çıkan ve çocukların keyifle okuyacağı kitabın ikincisi de ilki gibi Nuran Turan'ın kaleminden çıkmış ve Gökçe Akgül'ün illitürasyon resimleriyle renklenmiş.
(Haber 7)

Nurdan Turan, neredeyse iki neslin onun kitapları ile büyüdüğü çocuk edebiyatının önemli kalemlerinden. İki üniversite bitirmiş gazeteci, bir süre muhabirlik muhabirlik yaptı. Aynı zamanda anaokulu öğretmenliği, yazarlık ve aile şirketinde yöneticilik de yapıyor.
Bunca yetenek ve unvanına rağmen rağmen o asıl ününü çocuklara yazdığı kitaplarla sağladı.
Üç erkek çocuk büyüten ve üç torun sahibi olan Nurdan Turan, Sevgiyle Büyüyen Fasulyeler, Sordum Sarı Çiçeğe, Aranan Kitap, Gizemli Salyangoz, Yusufçuk, Gülen Ayva, Neval Anne, Nur Ana gibi masal tadında öykülere imza atmakla kalmadı, tarihi zenginliklerimizi günümüz çocuklarının algı ve beğenisine yönelik kurmacalarla harmanlayarak çocuk edebiyatında önemli bir kulvarın en yetenekleri isimleri arasında yer aldı. Tsunami Sandığı, Mevlana İnternette, Rüya kapanı, Kapadokya'nın Sırları, Gılgamış, Zaman Çadırı, Serdar'ın Zaman Yolculuğu Trigotlar, Uzay Aracı, bu alanda ürettiği eserler arasında yer aldı.
Bilimkurgu öğeleri ve uzay fonu hikayelerinin vazgeçilmez arka fonu olarak hep dikkat çeken Nurdan Turan, 2008 yılında kaleme aldığı Uzaylı Ulya Topkapı Sarayı'nda adlı çalışması ile bilimkurgu çocuk öykücülüğünde ne denli ustalaştığını gözler önüne sermişti.
Uzaylı Çocuk Ulya; Topkapı Sarayı'nda, Nuran Turan'ın metnini kaleme aldığı, Gökçe Akgül'ün resimlediği özgün bir çalışmaydı. Köle tüccarları tarafından kaçırılıp topkapı sarayına getiren 9-10 yaşlannda zenci çocuk Ute ile beyinsel iletişim kurarak onun mutsuluğuna çare arayan uzaylı çocuk Ulya aslında hafta sonu ödevini tamamlamak için 300 yıl ileriden geliyordu.
Geçmiş ve gelecek arasında Topkapı Sarayı üzerinden kurulan köprüden geçerken çocuklar, sünnet elbiseleri, ziyafet sofraları, cambazlar, sihirbazlar, masal anlatıcılar, kuklacılar, gölge oyuncuları ile tanışıyor ve tarihi bilgilerin arka planlarını oluşturuyorlardı.

Erdem Yayıncılık 2 yıl aradan sonra Uzaylı Çocuk Ulya'nın 2. macerasını sundu okurlara. Uzaylı çocuk Ulya bu kez Mardin'de çıkıyor karşımıza.
İstanbul'dan sonra neden Mardin diye sormaya gerek var mı? Ya da böyle bir soru sorulursa cevap vermek ne kadar gerekli. Göreni büyüleyen taş evleri, taş oymacılığı, telkari sanatı, tarihi kalıntılarının yanı sıra dünyaya farklı inançların bir arada kardeşlik içinde nasıl yaşaması gerektiğinin destanını yazan Mardin'den daha anlamlı ve gizemli bir mekan olabilir mi dünyada bir uzaylı için. Hatırlarsanız Murathan Mungan da yıllar önce 3 Aynalı 40 Oda adıl eserinde büyüklere masal anlatırken bir uzaylıyı bu kente indirmeyi tercih ediyordu.
İki yıl önceki serinin ilk kitabında 300 yıl öncesinin İstanbul'una gelen Ulya, dünyada tanık olduğu olaylardan ve tanıdığı insanlardan o kadar etkilemiş ki özlemini önce uzay kütüphanesinde buraya ait eserlerle gidermeyi deniyor. Sonda kütüphanede buhuduğu kitap sayesinde kendisini yeniden dünyada ama bu kez İstanbul'da değil Mardin'de bulur.
Ulya bu kez, ayrı dillere ve kültürlere sahip ama yüreklerinin dilleri aynı olan insanlarla sevgiyi tanıyor. Ve ilk eserinde olduğu gibi bu kez de tarih ile gelecek arasında bir köprü oluşturmayı ihmal etmiyor. Yalnız Ulya değil okurlar da öğreniyorlar Mardin'in dünyaya armağanı olan güzelliklerini...
Kısacası Uzaylı Çocuk Ulya Mardin'deki maceraları ile 8 yaş üstü çocuklara fantastik ve tarihi bir macera ile eğlenirken öğrendirmeyi vaad ediyor.
Erdem Yayınları'ndan çıkan ve çocukların keyifle okuyacağı kitabın ikincisi de ilki gibi Nuran Turan'ın kaleminden çıkmış ve Gökçe Akgül'ün illitürasyon resimleriyle renklenmiş.

Uzaylı Çocuk Ulya; Topkapı Sarayı'nda, Nuran Turan'ın metnini kaleme aldığı, Gökçe Akgül'ün resimlediği özgün bir çalışmaydı. Köle tüccarları tarafından kaçırılıp topkapı sarayına getiren 9-10 yaşlannda zenci çocuk Ute ile beyinsel iletişim kurarak onun mutsuluğuna çare arayan uzaylı çocuk Ulya aslında hafta sonu ödevini tamamlamak için 300 yıl ileriden geliyordu.
Geçmiş ve gelecek arasında Topkapı Sarayı üzerinden kurulan köprüden geçerken çocuklar, sünnet elbiseleri, ziyafet sofraları, cambazlar, sihirbazlar, masal anlatıcılar, kuklacılar, gölge oyuncuları ile tanışıyor ve tarihi bilgilerin arka planlarını oluşturuyorlardı.

Erdem Yayıncılık 2 yıl aradan sonra Uzaylı Çocuk Ulya'nın 2. macerasını sundu okurlara. Uzaylı çocuk Ulya bu kez Mardin'de çıkıyor karşımıza.

İstanbul'dan sonra neden Mardin diye sormaya gerek var mı? Ya da böyle bir soru sorulursa cevap vermek ne kadar gerekli. Göreni büyüleyen taş evleri, taş oymacılığı, telkari sanatı, tarihi kalıntılarının yanı sıra dünyaya farklı inançların bir arada kardeşlik içinde nasıl yaşaması gerektiğinin destanını yazan Mardin'den daha anlamlı ve gizemli bir mekan olabilir mi dünyada bir uzaylı için. Hatırlarsanız Murathan Mungan da yıllar önce 3 Aynalı 40 Oda adıl eserinde büyüklere masal anlatırken bir uzaylıyı bu kente indirmeyi tercih ediyordu.

İki yıl önceki serinin ilk kitabında 300 yıl öncesinin İstanbul'una gelen Ulya, dünyada tanık olduğu olaylardan ve tanıdığı insanlardan o kadar etkilemiş ki özlemini önce uzay kütüphanesinde buraya ait eserlerle gidermeyi deniyor. Sonda kütüphanede buhuduğu kitap sayesinde kendisini yeniden dünyada ama bu kez İstanbul'da değil Mardin'de bulur.
Ulya bu kez, ayrı dillere ve kültürlere sahip ama yüreklerinin dilleri aynı olan insanlarla sevgiyi tanıyor. Ve ilk eserinde olduğu gibi bu kez de tarih ile gelecek arasında bir köprü oluşturmayı ihmal etmiyor. Yalnız Ulya değil okurlar da öğreniyorlar Mardin'in dünyaya armağanı olan güzelliklerini...

Kısacası Uzaylı Çocuk Ulya Mardin'deki maceraları ile 8 yaş üstü çocuklara fantastik ve tarihi bir macera ile eğlenirken öğrendirmeyi vaad ediyor.
Erdem Yayınları'ndan çıkan ve çocukların keyifle okuyacağı kitabın ikincisi de ilki gibi Nuran Turan'ın kaleminden çıkmış ve Gökçe Akgül'ün illitürasyon resimleriyle renklenmiş.
(Haber 7)