- Konuyu başlatan
- #31
Murataltug
Dekan
- Katılım
- 15 Ekim 2017
- Mesajlar
- 5,873
- Reaksiyon puanı
- 3,096
- Puanları
- 293
- Yaş
- 39
Cahit Zarifoğlu Sözleri
Tek güvencemiz Allah’tır. Başka güvencemiz yoktur.
Nereye kadar kendinden kaçabilirsiniz. Ya bir daha geri dönemezsen…
Neden diye sormayın hemen… Onu ben kendi kendime de açıklayabilmiş değilim henüz
Sen benim en şok saklandığım, sen benim durup durup saplandığım.
Allah, taşıyamayacağımız derdi ömrümüze, yaşayamayacağımız aşkı gönlümüze vermesin.
Kapı aralığından baktığımda görebildiğim en güzel şeydir yaşamak.
Bir şehir kadar kalabalıktır bazılarının yalnızlığı.
Hayalimin ayağı yere değmiyor henüz. Onun gerçekleşmesine dayanacak, onun yükünü kaldıracak topraklarım yok.
Kalbinizi yumuşatın, ama iradeniz sert olsun. Kelimelerinizi yumuşatın ama nüfuzunuz kuvvetli ve derin olsun.
İnsan kendi mutlu olma imkânını görebilmeli. Mutluluksa filmlerin, romanların içinde değil, kendi yaşadığımız basit hayatın içindedir
Ve önemli olan yaşanılan “an”dır.
Ölü kalbimiz dirileydi hakka dönüp sadakayla yıkanaydık dünyaya hiç meyletmeyeydik.
O sabah ezan sesi gelmedi camimizden. Korktum bütün insanlar için, bütün insanlık adına.
Alnı secdeye inen insanların sesleri birbirine bağlanabilirse, ancak o zaman sokaklar, meydanlar ardına kadar açılır.
Ehli takva olun, ehli secde olun. Farzları alenen yerine getirin. Nafileleri kendi nefsinizden bile gizleyin.
Ve önemli olan ‘an’dır. Onu; ibadet, sabır, anlayış, tevazu ve merhamet ile anlamlı hale getirmek mutluluğun ta kendisidir.
Diline bir düğüm at ve otur. Dinle. Gıybet ve dedikodu, münakaşa ve cedel, su-i zanlarla dolu söz varsa ya durma ayrıl, ya da engelle.
Bakıyorsunuz, zulmedilenlerin tek ortak özelliği var; Müslüman oluşları ve zulmedenlere bakıyorsunuz, onların da bir tek özelliği var; Kâfir oluşları
Düşünün bakalım, televizyon karşısında muhallebi gibi gevşemiş bir Müslümanda, değil cihad etmek, acaba kalkıp bir farzı ifa edecek kuvvet kalmış mıdır?
Biz, sakalları şiirle karışık, yüreği Allah’la barışık adamları sevdik.
Hocam çok ileri gidiyorsun, seni sürerler diyorlar hoca kürsüsünden haykırıyordu: Söylesinler nereye sürecekler? Allah’ın rahmetinin erişemeyeceği yer mi biliyorlar?
Takdir-i ilahi deyip teselli bulmuşlar elbet demişler bize bir yük taşıyan, Allah bir tane daha kısmet eder.
Bazı insanların hayvandan bile aşağı olması mümkün, eğer kalbinden merhametin zerresi kalmamışsa.
Şu küçücük kalpte nice hakkın yüklü.
Bir incelik gösterin, incinmesin yüreğim.
Değil mi ki, kavuşmalarımız topal ayrılıklarımız koşar adım.
Bir kalbiniz vardır, onu hatırlayınız
Şimdi bir aşk sahyası salacağım havalara .Derler ki bu adam isyan basıyor damarlara
Zulmedince kendim, lütfedince sen, seni andım hamdettim sana taptım
Bazen var'ı
Anlarsın yok ile
Son bir söz daha
Bir yalvarış kırıntısı olmalı
Duyanı olmayan Allah’tan başka.
İnsan gittikçe daralan dünyasında neden mutsuz. Herkes artık gereğinden fazla büyüyor da onun için mi?
On yedi yaşlarındaki delikanlıların bile iki kat yaşlıların ki kadar yürekleri dolu.
Hicret Taze Güçlü bir kandır damarlarımda
Merhamet capcanlı bir kuştu insan kalplerinde
Bazen ilk cümle ile her şey söylenmiş gibidir. Yazacak tek kelime daha bulamazlar...
Niye yazıyorum ki bunları. İçimiz bir dolap değil ki açıp bakalım. Açıp gösterelim. Yine de anlatıyoruz ama.
Gelecektim. Ama daha bir kötü hatıram olsun istemedim.
Bir şehir kadar kalabalıktır bazıları
Bir dehliz kadar karanlıktır bazıları
Konuşurlar İsterler Susarlar
Küçücük oluşlarda, bir dolu ufak sıkıntının altında ufalandık durduk.- ve umutsuzluğun kapımızdan ayrılmaması için
az mı çabaladık.
Demek ki dedi gerçek olmasa bile cesaret ölümü korkulacak olmaktan çıkarabiliyor...
Her az konuşan öz konuşmuş olmayabilir, yanılmayın. Az konuşanları bir şey sanmayın sırf az konuştuğuna bakarak.
Bazıları vardır ki az konuşurlar ama o bile çoktur.
Ağustos böceklerinin de bir görevi var. Evet durmadan şarkılar söylüyorlar, ama azıksız kaldıkları yok. Yiyip içiyorlar ve hiç de karıncalarla çatışmıyorlar...
çehov bütün öyküleri 4
iyiler de kötüler de bir arada yatıyorlar. Burada hepsinin değeri bir.
Kıyamet borusu çalana değin uyuyacaklar. Toprakları bol olsun, Tanrım rahmet eylesin!
Bütün ölümlü varlıkların sonu bu.
Evet, hepimizin sonu ölüm.
Ah, aman aman! İşimiz-gücümüz kötülük yapmak, kurnazlık düşünmek Durmadan günah işliyoruz!
Lanetlenmiş, doymak bilmez, aç gözlü bir ruh taşıyorum ben! Ulu Tanrı'yı kızdırdım,
bana ne bu dünyada, ne öbür dünyada huzur var. Solucanların toprağa gömülmesi gibi boğazıma dek günaha gömülmüşüm.
hepimizin sonu ölüm.
Dervişten dervişe fark var. Gerçek dervişler Tanrı yolunda ruhlarını yüceltirler, bir de öyleleri var ki, gömütlükte yollarını şaşırıp şeytanları bile güldürürler. İnsan böylelerine düşmeye görsün, baltayla kelleni uçururlar
vallahi öğrencileri sigara içerken yakalayınca eli-ayağı kesilir, korkudan beti benzi atar, hemen disiplin kurulunu toplayarak çocuğa okuldan uzaklaştırma cezası verdirirdi.
Toplum kuralları böyleydi
kötülüğün kökeni ne kadar anlaşılmaz olursa onunla boğuşma yöntemi de o derece katı, acımasız oluyordu.
Canlı varlıkların her ortama çabucak uyum sağlama alışma, kendini yeni durumlara uydurarak rahata erme gibi bir özelliği vardır;
her ortama çabucak uyum sağlama
özelliği olmasa insanoğlu düşünce etkinliğinin mantık dışı sonuçlar doğuracağını hissederek rahatı kaçardı.
üç yanlış hareket yapmış bulunuyorsun: Sigara içiyorsun, başkasının tütününü alıyorsun, yalan söylüyorsun. Üç suç birden!..
Herkes yalnız kendine ait olan şeyden yararlanmalıdır. Eğer başkasının malını alırsa kötü bir insan olur.
Tütünün sağlığa büyük zararı vardır, sigara içenler içmeyenlerden daha erken ölürler
Ölüm anneleri, amcaları öbür dünyaya götürüyor; çocuklar, kemanlar ise bu dünyada kalıyordu.
Ölüler yıldızlara yakın yaşıyorlar, oradan bizlere bakıyorlardı. Bu ayrılığa dayanabiliyorlar mıydı
Eskiden, benim zamanımda bu gibi sorunlar kolayca çözülürdü. Çocuğun sigara içtiği görülünce bir güzel sopa çekilirdi.
iradeliler, korkaklar sigara içmeyi hemen bırakırlar, ama gözü pekler, zeki çocuklar tütünü çoraplarının içinde saklarlar, samanlıkta içerdi.
gözü pekler, zeki çocuklar tütünü samanlıkta içerdi.Samanlıkta sopayı yerlerse bu sefer ırmak kıyısında devam ederlerdi.
Çocuk eğitiminde annelerin yeri doldurulamaz, çünkü çocuklarla birlikte aynı şeyi hissederler, onlarla birlikte göz yaşı döküp kahkaha atarlar.
İnsanlar ilkelken az kafa yoruyorlar, o nedenle sorunları cesurca çözüyorlardı. Şimdi bizler gereğinden fazla düşünüyoruz, mantığımız bizi kemirip bitiriyor...
İnsanlar geliştikçe, daha ince düşünüp ayrıntılara girdikçe daha kararsız, daha kuşkucu oluyorlar
Masalın konusu ne denli sade, alçak gönüllü olursaçocuğu o derece çok etkiliyordu.
Yunanlılar Tiksinti verici, gereksiz insanlar... Yeryüzünde boşu boşuna yer kaplıyorlar. Bir işe yarasalar bari...»
Madem dünyaya getirdin, iyi yetiştireceksin. Daha çocukken öğüt vermeliydin, kocaman adam olunca sözünü dinler mi?
inançsız bilim insanı yüceltmediği gibi en aşağılık bir hayvandan daha aşağı kılar
her zaman olduğu gibi ortalık henüz karanlık olduğu halde gökyüzü parlak yıldızlarla pırıl pırıl aydınlanmıştı.
Durgun, sessiz havada baharın, bayramın kokusu hissediliyordu.
Dinsizin hakkından imansız gelirmiş derler
Böyle karılar çoktur! Ne utanmaları vardır, ne arlanmaları kenger sakızı gibi yapıştı Böylelerini eşek cennetine yollamalı!
Bağışla gitsin oğlunu!. İnsanı öz babası bağışlamazsa kim bağışlar?
Duygusuz insan olur mu?
Bir zamanlar herkes gibiydim, derdim-üzüntüm yoktu. Şimdi insana benzer tarafım kalmayınca en çok istediğim, bağışlamaları...
Sonra bir şey daha var: Doğru yolda olanları herkes bağışlar, marifet günahkarları bağışlamak!
Günah işlememişse yaşlı ablanı bağışlamak neye yarar? İnsan böylelerini değil, beğenmediklerini, acıdıklarını bağışlamalı
Felaket, Anam beni günahkar doğurmuş, günahkar yaşadım, günahkar öleceğim!.. Tanrı ben günahkar kulunu bağışlasın
Babacığım dini bütün, yüreğinde Tanrı korkusu taşıyan, kutsal kitap okumuş bir adamdı.
Babacığım Birinin parasını eksik vermek, hakkını yemek, Tanrı esirgeye, aldatmak aklının ucundan geçmezdi; köylüler kendisine büyük saygı gösterirlerdi
zengin olmak derttir insanın başına.
Paran yok mu, derdin de yok demektir. Paran varsa hırsızlar çalmasınlar diye hep cebini kollarsın. Zengin adamın bu dünyada yaşaması zor...
iş işten geçmiş. Söz bülbül değil ki kafesten kaçtıktan sonra yakalayasın.
Masum bir yavrunun öldürülmesi kolay mı, böyle bir işe ancak sarhoşlar ile kafadan sakatlar kalkışırlar.
Kadın gözü atmacadan daha keskindir, derler. Doğrudur, çok keskindir kadınların gözü...
Dünyamızda pek çok bilmecemsi, karanlık olgu var; günlük yaşantıda açıklanması zor olaylara rastlıyoruz,
öyle garip ölümlerle karşılaştım ki, nedenini ancak ispiritizmacılar, gizemciler açıklamaya kalkışırlar; aklı başında, zihni duru kişiler ise ellerini iki yana açıp şaşakalırlar.
Aydın, okumuş bir hanım tanırdım. Bu kadının ölümü durup dururken, tam önceden söylediği gün gerçekleşti. Şu tarihteöleceğim, dedi, tam o tarihte öldü.
Nedensiz olay olmaz, Ortada bir ölüm olduğuna göre bir de nedeni vardır.
Ölmeme çok kalmadı Doğum yapar yapmaz öleceğim. Böyle genç yaşta ölmek istemezdim ama, ne yapalım, yazgım böyleymiş...
Doğum zor bir olaydır, bazan ölümle sonuçlanır;
Çeyrek saatte, acı çektirmeden, yavaş yavaş öldüren zehir var mı,
otuz yaşlarında, sağlam yapılı, sağlıklı, tombul gerdanlı, ince dudaklarından gülümseme eksik olmayan, pembe yanaklı, gür sesli, civelek bir kadındı. Aslında ne güzel sayılırdı, ne de genç...
Böyle durmadan düşünülür mü? Düşün, düşündüşün... insan çıldırır
Bir bayan sizinle konuşurken susmak nezaketsizliktir.
Amma da sümsüksünüz ha! Tıpkı fok balığına benziyorsunuz. Hep oturur, susar, düşünürsünüz. Filozofmusunuz, nedir
bir genç yaşamalı, zıplamalı, gevezelik etmeli, kadınlara kur yapmalı, aşık olmalı.
Çok gururlu insanlar yalnızlığı severler, böyle susarlar,
insan becerikli, sevimli, güler yüzlü olmalı, Bu da bir mutluluk duygusu
mutluluk duygusu İnsanın tüm yaşamını verebileceği, uğrunda sonsuz acılara katlanabileceği bir duyguydu bu...
Benim düşündüğüm şu: Köylü kısmı az konuşursa, kocakarı işleriyle uğraşırsa, içine kapanıp tek başına yaşarsa bil ki, sonu kötüdür.
yalan söylüyorsam Tanrı cezamı versin, tövbe etmeden öleyim,
Bu dünyada her yerde servet yatıyor ama yerin altına gömülü olduktan sonra neye yarar?
bunca servet harman elentisi ya da koyun gübresi gibi kimseye bir yararı dokunmadan yok olup gidiyor
Tepelerin kıpırtısızlığında, sessizliğinde yüzyılların ağırlığı ile insanlara karşı kayıtsızlık hissediliyordu.
binlerce yıl geçecek, milyarlarca insan ölecek, onlarsa ölenlere hiç acımadan, yaşayanlara ilgisiz
kıpırtısız sessiz duracaklar;
Neden gömü arıyorlardı, para-pul her gün ölebilecek bu insanların nesine gerekti
Hintli fakirler gibi kımıldamadan duruyorlar, derin derin düşünüyorlardı.
Bunca derde, üzüntüye mal olan şu bir dakikalık zevke kapıldığı için kendi kendine tüm yüreğiyle sitem etti.Dünyaya gelmek suç mu?
Biz ne alçak yaratıklarız! Sefasını biz sürüyoruz, cefasını çocuklar çekiyor!
Yürekdeki vicdan sızısı sevindirici, ılık, hüzün verici bir duygu...
Ne zaman bir kadınla ya da genç kızla kol kola yürümek görevi bana düşse kendimi kocaman bir kadın kürkünün asıldığı çengel gibi hissederim
erkekte önlemli olan akıldır.
Kızlar da içlerini çekip gözlerini yere indiriyorlar. Erkeklerde aklın güzellikten önce geldiğini kabul ettikleri belli.
Yüreğimde fokur fokur bir nefret kaynıyor, bir dakika daha geçse patlamayacağım konusunda kimseye güvence veremem
Sevdiğiniz kız size sonsuz dostluğunu sunsa ona ne karşılık verirdiniz
Hepsinin canı cehenneme, benimle bir çocuk gibi oynamalarına izin vermeyeceğim! Ben sinirli bir adamım, şaka yapmaya gelmem!
Sinirliliğin sonu iyi değildir
Kısacası, iblislere yaraşır bir sabah. Günün tarihini verirsek, 7 Ağustos 1887 Tam güneşin tutulduğu gün.
Şunu da belirteyim ki, astronom olmasak bile her birimiz güneşin tutulmasından büyük yararlar sağlayabiliriz.
güneşin tutulmasından Ne gibi yararlar, sağlayabiliriz. 1)Güneşin ve ayın çaplarını saptamak, 2)güneş yuvarlağının resmini çizmek, 3)böyle bir günde havanın ısısını ölçmek,
güneşin tutulmasından Ne gibi yararlar, sağlayabiliriz. tutulma sırasında hayvanlar ile bitkileri gözlemek, kendi izlenimlerimizi kaydetmek
Güneş tutulması neden olur? diyorum ki: Aydede yörüngesinde dönerken güneşin ve dünyanın merkezlerini birleştiren doğrunun üzerine gelirse güneş tutulması gerçekleşir
Hepsi saçma! insan ilerde neler olacağını bilemez. Ayrıca siz gökyüzüne çıkmadığınıza göre ayda, güneşte neler olup bittiğini nasıl bilebilirsiniz
Sinirli bir adam olduğumu, tepem atarsa elimden bir kaza çıkacağını bu kızın artık anlaması gerekir
insanın sabrıyla oynamak kötü bitebilir. Sonunda korkunç bir şey olursa suçlusu ben değilim.
Kimsenin şaka yapmasına alay etmesine izin veremem! Kahrolası bir huyum var, sinirlendiğim zaman sakın kimse yanıma yaklaşmasın! Çünkü ne yapacağım belli olmaz
Bir kadına «sizi sevmiyorum» demek bir yazara «iyi yazmıyorsunuz demek kadar uygunsuz kaçar
Sinirli, ters bir adamım ben, elimden her an bir kaza çıkabilir. Öyle bir şey yaparım ki, ondan sonra ayıkla pirincin taşını!
Sinirli, tepesi atmış bir adamı nikah masasına oturtmak, kudurmuş bir kaplanın kafesine elini sokmak kadar tehlikelidir.
evlendim işte... Herkes evliliğimizi kutluyor, bana iyice sokulup şöyle söylüyor: Artık benimsin Söyle, seviyor musun beni?
Ama nedense iyi düşünceler hep geç geliyor insanın aklına. Neden dersiniz!
Sucuk gerçekten berbattı. Çiğnediğim lokmayla baş etmem için zincire vurulmuş iri bir köpeğin dişlerine sahip olmam gerekiyordu
dilenciler gibi kir-pas içinde yaşarlar. Halkımız genelde yoksuldur, boğazlarına dek kör inançlara batmıştır, okumayı sevmezler
Öğrenciler ömrümün sonunda dek unutamayacağım kişilerdir Yalnız yatacak yer, yiyecek vermekle kalmadılar; gerçek yaşam yoluna yönelttiler beni,
Öğrenciler ömrümün sonunda dek unutamayacağım kişilerdir
düşünmeyi öğrettiler, yaşamın amacını gösterdiler. hepsi akıllı, olağanüstü insanlar
öğretmenlik sorumluluk isteyen, zor bir meslekti. Çocuğun kötülüğe, boş inançlara eğilimini engellemek; bağımsız, dürüstçe düşünmesini sağlamak; son derece güçtü
öğretmenlik zor bir meslekti. Çocuğa dinsel konuları, kişilik, özgürlük gibi aşılamak son derece güçtü Gübre böceğini gül yaprağına alıştıramazsın.
Gübre böceğini gül yaprağına alıştıramazsın.
zavallı bir baba gibiyim Adetim kurusun! Kusurlarımı gizlemek istediğim zaman suçu masum çocuklarıma atarım.
Şükür sana, Tanrım! Üç oğlum var, üçü de birbirinden iyi.Mükemmel, eşi bulunmaz çocuklar.
Üç oğlum var, üçü de birbirinden iyi. Hiçbiri ağzına içki koymaz, hepsi de ağırbaşlı, iş bilir, akıllı insanlar.
Benden kötülükten başka bir şey görmediniz. Ben yolunu şaşırmış, ahlaksız bir adamım... Şimdi, Tanrı'ya şükür, eski azgınlığım kalmadı, büsbütün sünepenin biri olup çıktım.
çocuklar, sonuna dek dayanın! Babanızı sayarsanız ömrünüz uzun olur. Gösterdiğiniz bu çilekeşiik karşılığında Tanrım ömrünüzü artıracaktır
Cahil ve küstahtır ama iyi bir kadındır. Göğsünde yumuşak, sıcak bir yürek taşır.
basit, gösterişsiz bir yaşam süreriz, İçimiz dışımız birdir, sizin gibi göz boyamayı sevmeyiz.
yalnız yaşayan bir adamım, kimsecikleri tanımıyorum. Kimseyle dostluk bağım olmadığına göre kimin yanına gider, derdimi kime açabilirim?
Benim için güzelliğin, yüz görünüşünün fazla bir önemi yoktur, hani nasıl derler, yüz güzelliği insana su içirmez...
güzel kadın insanın başına dertler açar. önemli olan kadının dış değil, asıl iç yapısı, gönül zenginliği,
Benim inancım, önemli olan dış görünüş değil, asıl iç yapısı, başka bir deyişle gönül zenginliği,
kadının fazla akıllı olması fazla işe yaramaz, çünkü akıllı, zeki kadın türlü türlü düşünceler taşır, değişik ülkülerin peşine takılır.
Bir erkek karısının Fransızca, Almanca gibi yabancı diller konuşmasından hoşlanır elbet; gelgelelim düğme dikmesini bilmiyorsa bütün bilgiler neye yarar
ağırbaşlı, olumlu bir adamım, soyluca düşünürüm, karımın da benim gibi kararlı, sert olmasını, benim kendisi için velinimet ve ailede birinci kişi olduğumu anlamasını isterim.
Anlaşılan, nefret de aşk gibi kolay kolay unutulmuyor... Durun, bakayım! Galiba horozlar ötüyor. Hepinize iyi geceler!
Gün günden beter.
Doğru, her yerde azaldı.
Şöyle bir bir düşünülürse Bu dünyanın işine akıl ermez. İnsan düşündükçe bazan gülesi geliyor
Dedim ya, gün günden beter. kuşlar azdı zaten, bu yıl daha da azaldı, aradan beş yıl geçince hiç kalmayacak.
Anladığım kadarıyla çok geçmeden bırak av kuşunu, kümes hayvanı bulamayacağız evlerde.Her şey kötüye gidiyor. Bunun sonu felaket.
Güzel dünyamızın yıkım günü yakın.Bu dünyayı biz kurmadık, Tanrı nasıl isterse öyle olur,
acınası bir durum! ağaç kuruyunca ya da şurada bir inek ölünce için sızlarsa dünyanın yok olup gitmesine gönlün nasıl razı olur?
Oysa öyle çok güzellik var ki! Bak şu güneşe, gökyüzüne ormana, ırmağa, türlü türlü yaratığa! Bütün bunlar bir arada yaratılmış, birbirine çatılmış, bir bütün oluşturulmuş!
Her şey yerli yerinde, her şeyin bir anlamı var. Şimdi bütün bu güzellikler yok olacak, öyle mi
Denizlerde, göllerde, ırmaklarda
Denizlerde, göllerde, ırmaklarda
balık yıldan yıla tükeniyor. turna balıkları latalar, çapak balıkları, aynalı sazanlar levrekler nerede
rastlarsan yat-kalk dua et!
Kaya balığı soyuna kıtlık girdi. Yıldan yıla azaldıklarına göre bir gün gelecek, tümüyle yok olacak
şimdi yağmurlar yağdığında bile doğru-dürüst su akmıyor. Her yerde felaket bastırdı dünyamızı.ormanlar dyok oluyor. Bir yandan kesiyorlar, bir yandan yakıyorlar,
Şurada bir fidan yükselmeye görsün, hemen dayıyorlar baltay
bir yandan kuruyor, ama yenisi yetişmiyor.
Evet, efendim... Ben kuru ekmekten başka bir şey istemem, çünkü ekmek bizim başlıca besinimizdir
şimdiki köylüler taze somun yanına çay isterler, votka isterler, gün batımından doğumuna uyumak isterler, hastalık uydurup türlü türlü şımarıklık yaparlar... Nedendir bütün bunlar?
Yürekleri kurumuş
Adları bey ama ne gösterişleri var, ne görkemleri... Yürekleri kurumuş mübareklerin; sanlarını unutmuşlar
Tanrı güçlerini aldı, züğürtlükleri ondan...
Tanrı'nın isteğine kim karşı koyabilir ki?
Nedendir, dersin, bütün bunlar? Çok günah işliyoruz, Tanrı'yı büsbütün unuttuk, onun için... Böyle giderse elbette kötü son gelir.
Kendimizi bilmenin, aklımızı başımıza toparlamanın zamanı şimdi., yaşantımız gitgide sarpa sarıyor, yaşamak günden güne zorlaşıyor. yoksulluk diz boyu...
hayvanlarımız ölüyor, hastalıklar artıyor... Eksiklerimiz bitmiyor bir türlü.Batacaksa bu dünya bir an önce batsın! Boş yere uzatmanın, eziyet etmenin bir anlamı yok!
Yeryüzü, orman, gök... bütün şu varlıklar bir uyum, düzen içinde yaratılmış, bu işte büyük bir akıl var. Gelgelelim hepsi de boş yere yok olup gidecekler.
En çok da insanlara acıyorum
Ne yapacağımı çok iyi biliyorum.» Aile onurumuz çiğnenip beş paralık oldu, alnıma kara bir leke sürüldü. şerefli bir yurttaş olarak öcümü almalıyım. Önce aşığını öldürürüm, sonra kendi canıma kıyarım..
Şu enfes tabanca Smith-Wesson Ateşli silahlar teknolojisinin en gelişmiş ürünüdür. Altı yüz adım uzaktan on ikiden vurursunuz,
Şu, kabzasındaki işlemenin güzelliğine bakın! En moda markadır Smith-Wesson
Adamın hayranlık dolu yüzüne bakınca Smith-Wesson marka bir tabancası olsa seve seve alnına bir kurşun sıkacağını düşünürdü.
Böylelerini köpek gibi gebertmek gerekir
Yabancı dövizlere karşı paramızın değeri çok düşük, gümrük vergisi ise saatten saate artıyor, gene de,
Devletimizi eleştirmemekle birlikte, ben bile isyan ediyorum.
Paramızın değerini düşürüp gümrük vergilerini öylesine artırdılar ki, Böylelerini köpek gibi gebertmek gerekir
şimdi tabanca almak yalnız zenginlerin harcı! Yoksullara fosforlu kibritler ile Tula silahları kaldı. Tula silahları baş belası! Bununla karınızı vurmaya kalksanız kurşun dönüp sırtınıza saplanır.
Öç almanın tadı şuradaydı ki, yaptığın işin meyvelerini görürdün. Sen tabut içinde yatarken bir şey görüp bilmezsen öç almanın ne anlamı kalırdı?
kendimi öldürecek olursam beni fazla duygusal davranmakla suçlayabilirler. Üstelik kendimi niçin öldüreyim ki?
intihar etmek korkaklık sayılır
geçenlerde bir subay Smith
Wesson almıştı. Bununla karısının aşığına ateş edince neler olduğunu tahmin edebiliyor musunuz Kurşun adamı delip geçmiş,
bir subay Smith Wesson almıştı.
sırayla karısının aşığını delip geçmiş, süs köpeğini öldürmüş, ardından karısını sakatlamış. Bu son derece etkili atış şirketimize onur kazandırmıştır.
Ah, mösyö, zamanımızdaki ahlak bozukluğu beni nasıl öfkelendiriyor, bir bilseniz
Başkasının karısını sevmek kendinin olmayan sigarayı içmek ya da başkasının kitabını okumak gibi sıradan bir şey oldu şimdi ahlak bozukluğu
eylül ayları geceler hep böyle soğuktur, ama güneş doğar doğmaz soğuktan eser kalmaz.
Kimeydi kızgınlığı? insanlara mı, yoksulluğuna mı, güz gecelerine mi
oğlanları evlendirdik, çok şükür, şimdi de kızı gelin ediyoruz. Edi ile büdüyüz artık evde. Çocuklar yuvadan uçtu, cascavlak kaldık,
Tek güvencemiz Allah’tır. Başka güvencemiz yoktur.
Nereye kadar kendinden kaçabilirsiniz. Ya bir daha geri dönemezsen…
Neden diye sormayın hemen… Onu ben kendi kendime de açıklayabilmiş değilim henüz
Sen benim en şok saklandığım, sen benim durup durup saplandığım.
Allah, taşıyamayacağımız derdi ömrümüze, yaşayamayacağımız aşkı gönlümüze vermesin.
Kapı aralığından baktığımda görebildiğim en güzel şeydir yaşamak.
Bir şehir kadar kalabalıktır bazılarının yalnızlığı.
Hayalimin ayağı yere değmiyor henüz. Onun gerçekleşmesine dayanacak, onun yükünü kaldıracak topraklarım yok.
Kalbinizi yumuşatın, ama iradeniz sert olsun. Kelimelerinizi yumuşatın ama nüfuzunuz kuvvetli ve derin olsun.
İnsan kendi mutlu olma imkânını görebilmeli. Mutluluksa filmlerin, romanların içinde değil, kendi yaşadığımız basit hayatın içindedir
Ve önemli olan yaşanılan “an”dır.
Ölü kalbimiz dirileydi hakka dönüp sadakayla yıkanaydık dünyaya hiç meyletmeyeydik.
O sabah ezan sesi gelmedi camimizden. Korktum bütün insanlar için, bütün insanlık adına.
Alnı secdeye inen insanların sesleri birbirine bağlanabilirse, ancak o zaman sokaklar, meydanlar ardına kadar açılır.
Ehli takva olun, ehli secde olun. Farzları alenen yerine getirin. Nafileleri kendi nefsinizden bile gizleyin.
Ve önemli olan ‘an’dır. Onu; ibadet, sabır, anlayış, tevazu ve merhamet ile anlamlı hale getirmek mutluluğun ta kendisidir.
Diline bir düğüm at ve otur. Dinle. Gıybet ve dedikodu, münakaşa ve cedel, su-i zanlarla dolu söz varsa ya durma ayrıl, ya da engelle.
Bakıyorsunuz, zulmedilenlerin tek ortak özelliği var; Müslüman oluşları ve zulmedenlere bakıyorsunuz, onların da bir tek özelliği var; Kâfir oluşları
Düşünün bakalım, televizyon karşısında muhallebi gibi gevşemiş bir Müslümanda, değil cihad etmek, acaba kalkıp bir farzı ifa edecek kuvvet kalmış mıdır?
Biz, sakalları şiirle karışık, yüreği Allah’la barışık adamları sevdik.
Hocam çok ileri gidiyorsun, seni sürerler diyorlar hoca kürsüsünden haykırıyordu: Söylesinler nereye sürecekler? Allah’ın rahmetinin erişemeyeceği yer mi biliyorlar?
Takdir-i ilahi deyip teselli bulmuşlar elbet demişler bize bir yük taşıyan, Allah bir tane daha kısmet eder.
Bazı insanların hayvandan bile aşağı olması mümkün, eğer kalbinden merhametin zerresi kalmamışsa.
Şu küçücük kalpte nice hakkın yüklü.
Bir incelik gösterin, incinmesin yüreğim.
Değil mi ki, kavuşmalarımız topal ayrılıklarımız koşar adım.
Bir kalbiniz vardır, onu hatırlayınız
Şimdi bir aşk sahyası salacağım havalara .Derler ki bu adam isyan basıyor damarlara
Zulmedince kendim, lütfedince sen, seni andım hamdettim sana taptım
Bazen var'ı
Anlarsın yok ile
Son bir söz daha
Bir yalvarış kırıntısı olmalı
Duyanı olmayan Allah’tan başka.
İnsan gittikçe daralan dünyasında neden mutsuz. Herkes artık gereğinden fazla büyüyor da onun için mi?
On yedi yaşlarındaki delikanlıların bile iki kat yaşlıların ki kadar yürekleri dolu.
Hicret Taze Güçlü bir kandır damarlarımda
Merhamet capcanlı bir kuştu insan kalplerinde
Bazen ilk cümle ile her şey söylenmiş gibidir. Yazacak tek kelime daha bulamazlar...
Niye yazıyorum ki bunları. İçimiz bir dolap değil ki açıp bakalım. Açıp gösterelim. Yine de anlatıyoruz ama.
Gelecektim. Ama daha bir kötü hatıram olsun istemedim.
Bir şehir kadar kalabalıktır bazıları
Bir dehliz kadar karanlıktır bazıları
Konuşurlar İsterler Susarlar
Küçücük oluşlarda, bir dolu ufak sıkıntının altında ufalandık durduk.- ve umutsuzluğun kapımızdan ayrılmaması için
az mı çabaladık.
Demek ki dedi gerçek olmasa bile cesaret ölümü korkulacak olmaktan çıkarabiliyor...
Her az konuşan öz konuşmuş olmayabilir, yanılmayın. Az konuşanları bir şey sanmayın sırf az konuştuğuna bakarak.
Bazıları vardır ki az konuşurlar ama o bile çoktur.
Ağustos böceklerinin de bir görevi var. Evet durmadan şarkılar söylüyorlar, ama azıksız kaldıkları yok. Yiyip içiyorlar ve hiç de karıncalarla çatışmıyorlar...
çehov bütün öyküleri 4
iyiler de kötüler de bir arada yatıyorlar. Burada hepsinin değeri bir.
Kıyamet borusu çalana değin uyuyacaklar. Toprakları bol olsun, Tanrım rahmet eylesin!
Bütün ölümlü varlıkların sonu bu.
Evet, hepimizin sonu ölüm.
Ah, aman aman! İşimiz-gücümüz kötülük yapmak, kurnazlık düşünmek Durmadan günah işliyoruz!
Lanetlenmiş, doymak bilmez, aç gözlü bir ruh taşıyorum ben! Ulu Tanrı'yı kızdırdım,
bana ne bu dünyada, ne öbür dünyada huzur var. Solucanların toprağa gömülmesi gibi boğazıma dek günaha gömülmüşüm.
hepimizin sonu ölüm.
Dervişten dervişe fark var. Gerçek dervişler Tanrı yolunda ruhlarını yüceltirler, bir de öyleleri var ki, gömütlükte yollarını şaşırıp şeytanları bile güldürürler. İnsan böylelerine düşmeye görsün, baltayla kelleni uçururlar
vallahi öğrencileri sigara içerken yakalayınca eli-ayağı kesilir, korkudan beti benzi atar, hemen disiplin kurulunu toplayarak çocuğa okuldan uzaklaştırma cezası verdirirdi.
Toplum kuralları böyleydi
kötülüğün kökeni ne kadar anlaşılmaz olursa onunla boğuşma yöntemi de o derece katı, acımasız oluyordu.
Canlı varlıkların her ortama çabucak uyum sağlama alışma, kendini yeni durumlara uydurarak rahata erme gibi bir özelliği vardır;
her ortama çabucak uyum sağlama
özelliği olmasa insanoğlu düşünce etkinliğinin mantık dışı sonuçlar doğuracağını hissederek rahatı kaçardı.
üç yanlış hareket yapmış bulunuyorsun: Sigara içiyorsun, başkasının tütününü alıyorsun, yalan söylüyorsun. Üç suç birden!..
Herkes yalnız kendine ait olan şeyden yararlanmalıdır. Eğer başkasının malını alırsa kötü bir insan olur.
Tütünün sağlığa büyük zararı vardır, sigara içenler içmeyenlerden daha erken ölürler
Ölüm anneleri, amcaları öbür dünyaya götürüyor; çocuklar, kemanlar ise bu dünyada kalıyordu.
Ölüler yıldızlara yakın yaşıyorlar, oradan bizlere bakıyorlardı. Bu ayrılığa dayanabiliyorlar mıydı
Eskiden, benim zamanımda bu gibi sorunlar kolayca çözülürdü. Çocuğun sigara içtiği görülünce bir güzel sopa çekilirdi.
iradeliler, korkaklar sigara içmeyi hemen bırakırlar, ama gözü pekler, zeki çocuklar tütünü çoraplarının içinde saklarlar, samanlıkta içerdi.
gözü pekler, zeki çocuklar tütünü samanlıkta içerdi.Samanlıkta sopayı yerlerse bu sefer ırmak kıyısında devam ederlerdi.
Çocuk eğitiminde annelerin yeri doldurulamaz, çünkü çocuklarla birlikte aynı şeyi hissederler, onlarla birlikte göz yaşı döküp kahkaha atarlar.
İnsanlar ilkelken az kafa yoruyorlar, o nedenle sorunları cesurca çözüyorlardı. Şimdi bizler gereğinden fazla düşünüyoruz, mantığımız bizi kemirip bitiriyor...
İnsanlar geliştikçe, daha ince düşünüp ayrıntılara girdikçe daha kararsız, daha kuşkucu oluyorlar
Masalın konusu ne denli sade, alçak gönüllü olursaçocuğu o derece çok etkiliyordu.
Yunanlılar Tiksinti verici, gereksiz insanlar... Yeryüzünde boşu boşuna yer kaplıyorlar. Bir işe yarasalar bari...»
Madem dünyaya getirdin, iyi yetiştireceksin. Daha çocukken öğüt vermeliydin, kocaman adam olunca sözünü dinler mi?
inançsız bilim insanı yüceltmediği gibi en aşağılık bir hayvandan daha aşağı kılar
her zaman olduğu gibi ortalık henüz karanlık olduğu halde gökyüzü parlak yıldızlarla pırıl pırıl aydınlanmıştı.
Durgun, sessiz havada baharın, bayramın kokusu hissediliyordu.
Dinsizin hakkından imansız gelirmiş derler
Böyle karılar çoktur! Ne utanmaları vardır, ne arlanmaları kenger sakızı gibi yapıştı Böylelerini eşek cennetine yollamalı!
Bağışla gitsin oğlunu!. İnsanı öz babası bağışlamazsa kim bağışlar?
Duygusuz insan olur mu?
Bir zamanlar herkes gibiydim, derdim-üzüntüm yoktu. Şimdi insana benzer tarafım kalmayınca en çok istediğim, bağışlamaları...
Sonra bir şey daha var: Doğru yolda olanları herkes bağışlar, marifet günahkarları bağışlamak!
Günah işlememişse yaşlı ablanı bağışlamak neye yarar? İnsan böylelerini değil, beğenmediklerini, acıdıklarını bağışlamalı
Felaket, Anam beni günahkar doğurmuş, günahkar yaşadım, günahkar öleceğim!.. Tanrı ben günahkar kulunu bağışlasın
Babacığım dini bütün, yüreğinde Tanrı korkusu taşıyan, kutsal kitap okumuş bir adamdı.
Babacığım Birinin parasını eksik vermek, hakkını yemek, Tanrı esirgeye, aldatmak aklının ucundan geçmezdi; köylüler kendisine büyük saygı gösterirlerdi
zengin olmak derttir insanın başına.
Paran yok mu, derdin de yok demektir. Paran varsa hırsızlar çalmasınlar diye hep cebini kollarsın. Zengin adamın bu dünyada yaşaması zor...
iş işten geçmiş. Söz bülbül değil ki kafesten kaçtıktan sonra yakalayasın.
Masum bir yavrunun öldürülmesi kolay mı, böyle bir işe ancak sarhoşlar ile kafadan sakatlar kalkışırlar.
Kadın gözü atmacadan daha keskindir, derler. Doğrudur, çok keskindir kadınların gözü...
Dünyamızda pek çok bilmecemsi, karanlık olgu var; günlük yaşantıda açıklanması zor olaylara rastlıyoruz,
öyle garip ölümlerle karşılaştım ki, nedenini ancak ispiritizmacılar, gizemciler açıklamaya kalkışırlar; aklı başında, zihni duru kişiler ise ellerini iki yana açıp şaşakalırlar.
Aydın, okumuş bir hanım tanırdım. Bu kadının ölümü durup dururken, tam önceden söylediği gün gerçekleşti. Şu tarihteöleceğim, dedi, tam o tarihte öldü.
Nedensiz olay olmaz, Ortada bir ölüm olduğuna göre bir de nedeni vardır.
Ölmeme çok kalmadı Doğum yapar yapmaz öleceğim. Böyle genç yaşta ölmek istemezdim ama, ne yapalım, yazgım böyleymiş...
Doğum zor bir olaydır, bazan ölümle sonuçlanır;
Çeyrek saatte, acı çektirmeden, yavaş yavaş öldüren zehir var mı,
otuz yaşlarında, sağlam yapılı, sağlıklı, tombul gerdanlı, ince dudaklarından gülümseme eksik olmayan, pembe yanaklı, gür sesli, civelek bir kadındı. Aslında ne güzel sayılırdı, ne de genç...
Böyle durmadan düşünülür mü? Düşün, düşündüşün... insan çıldırır
Bir bayan sizinle konuşurken susmak nezaketsizliktir.
Amma da sümsüksünüz ha! Tıpkı fok balığına benziyorsunuz. Hep oturur, susar, düşünürsünüz. Filozofmusunuz, nedir
bir genç yaşamalı, zıplamalı, gevezelik etmeli, kadınlara kur yapmalı, aşık olmalı.
Çok gururlu insanlar yalnızlığı severler, böyle susarlar,
insan becerikli, sevimli, güler yüzlü olmalı, Bu da bir mutluluk duygusu
mutluluk duygusu İnsanın tüm yaşamını verebileceği, uğrunda sonsuz acılara katlanabileceği bir duyguydu bu...
Benim düşündüğüm şu: Köylü kısmı az konuşursa, kocakarı işleriyle uğraşırsa, içine kapanıp tek başına yaşarsa bil ki, sonu kötüdür.
yalan söylüyorsam Tanrı cezamı versin, tövbe etmeden öleyim,
Bu dünyada her yerde servet yatıyor ama yerin altına gömülü olduktan sonra neye yarar?
bunca servet harman elentisi ya da koyun gübresi gibi kimseye bir yararı dokunmadan yok olup gidiyor
Tepelerin kıpırtısızlığında, sessizliğinde yüzyılların ağırlığı ile insanlara karşı kayıtsızlık hissediliyordu.
binlerce yıl geçecek, milyarlarca insan ölecek, onlarsa ölenlere hiç acımadan, yaşayanlara ilgisiz
kıpırtısız sessiz duracaklar;
Neden gömü arıyorlardı, para-pul her gün ölebilecek bu insanların nesine gerekti
Hintli fakirler gibi kımıldamadan duruyorlar, derin derin düşünüyorlardı.
Bunca derde, üzüntüye mal olan şu bir dakikalık zevke kapıldığı için kendi kendine tüm yüreğiyle sitem etti.Dünyaya gelmek suç mu?
Biz ne alçak yaratıklarız! Sefasını biz sürüyoruz, cefasını çocuklar çekiyor!
Yürekdeki vicdan sızısı sevindirici, ılık, hüzün verici bir duygu...
Ne zaman bir kadınla ya da genç kızla kol kola yürümek görevi bana düşse kendimi kocaman bir kadın kürkünün asıldığı çengel gibi hissederim
erkekte önlemli olan akıldır.
Kızlar da içlerini çekip gözlerini yere indiriyorlar. Erkeklerde aklın güzellikten önce geldiğini kabul ettikleri belli.
Yüreğimde fokur fokur bir nefret kaynıyor, bir dakika daha geçse patlamayacağım konusunda kimseye güvence veremem
Sevdiğiniz kız size sonsuz dostluğunu sunsa ona ne karşılık verirdiniz
Hepsinin canı cehenneme, benimle bir çocuk gibi oynamalarına izin vermeyeceğim! Ben sinirli bir adamım, şaka yapmaya gelmem!
Sinirliliğin sonu iyi değildir
Kısacası, iblislere yaraşır bir sabah. Günün tarihini verirsek, 7 Ağustos 1887 Tam güneşin tutulduğu gün.
Şunu da belirteyim ki, astronom olmasak bile her birimiz güneşin tutulmasından büyük yararlar sağlayabiliriz.
güneşin tutulmasından Ne gibi yararlar, sağlayabiliriz. 1)Güneşin ve ayın çaplarını saptamak, 2)güneş yuvarlağının resmini çizmek, 3)böyle bir günde havanın ısısını ölçmek,
güneşin tutulmasından Ne gibi yararlar, sağlayabiliriz. tutulma sırasında hayvanlar ile bitkileri gözlemek, kendi izlenimlerimizi kaydetmek
Güneş tutulması neden olur? diyorum ki: Aydede yörüngesinde dönerken güneşin ve dünyanın merkezlerini birleştiren doğrunun üzerine gelirse güneş tutulması gerçekleşir
Hepsi saçma! insan ilerde neler olacağını bilemez. Ayrıca siz gökyüzüne çıkmadığınıza göre ayda, güneşte neler olup bittiğini nasıl bilebilirsiniz
Sinirli bir adam olduğumu, tepem atarsa elimden bir kaza çıkacağını bu kızın artık anlaması gerekir
insanın sabrıyla oynamak kötü bitebilir. Sonunda korkunç bir şey olursa suçlusu ben değilim.
Kimsenin şaka yapmasına alay etmesine izin veremem! Kahrolası bir huyum var, sinirlendiğim zaman sakın kimse yanıma yaklaşmasın! Çünkü ne yapacağım belli olmaz
Bir kadına «sizi sevmiyorum» demek bir yazara «iyi yazmıyorsunuz demek kadar uygunsuz kaçar
Sinirli, ters bir adamım ben, elimden her an bir kaza çıkabilir. Öyle bir şey yaparım ki, ondan sonra ayıkla pirincin taşını!
Sinirli, tepesi atmış bir adamı nikah masasına oturtmak, kudurmuş bir kaplanın kafesine elini sokmak kadar tehlikelidir.
evlendim işte... Herkes evliliğimizi kutluyor, bana iyice sokulup şöyle söylüyor: Artık benimsin Söyle, seviyor musun beni?
Ama nedense iyi düşünceler hep geç geliyor insanın aklına. Neden dersiniz!
Sucuk gerçekten berbattı. Çiğnediğim lokmayla baş etmem için zincire vurulmuş iri bir köpeğin dişlerine sahip olmam gerekiyordu
dilenciler gibi kir-pas içinde yaşarlar. Halkımız genelde yoksuldur, boğazlarına dek kör inançlara batmıştır, okumayı sevmezler
Öğrenciler ömrümün sonunda dek unutamayacağım kişilerdir Yalnız yatacak yer, yiyecek vermekle kalmadılar; gerçek yaşam yoluna yönelttiler beni,
Öğrenciler ömrümün sonunda dek unutamayacağım kişilerdir
düşünmeyi öğrettiler, yaşamın amacını gösterdiler. hepsi akıllı, olağanüstü insanlar
öğretmenlik sorumluluk isteyen, zor bir meslekti. Çocuğun kötülüğe, boş inançlara eğilimini engellemek; bağımsız, dürüstçe düşünmesini sağlamak; son derece güçtü
öğretmenlik zor bir meslekti. Çocuğa dinsel konuları, kişilik, özgürlük gibi aşılamak son derece güçtü Gübre böceğini gül yaprağına alıştıramazsın.
Gübre böceğini gül yaprağına alıştıramazsın.
zavallı bir baba gibiyim Adetim kurusun! Kusurlarımı gizlemek istediğim zaman suçu masum çocuklarıma atarım.
Şükür sana, Tanrım! Üç oğlum var, üçü de birbirinden iyi.Mükemmel, eşi bulunmaz çocuklar.
Üç oğlum var, üçü de birbirinden iyi. Hiçbiri ağzına içki koymaz, hepsi de ağırbaşlı, iş bilir, akıllı insanlar.
Benden kötülükten başka bir şey görmediniz. Ben yolunu şaşırmış, ahlaksız bir adamım... Şimdi, Tanrı'ya şükür, eski azgınlığım kalmadı, büsbütün sünepenin biri olup çıktım.
çocuklar, sonuna dek dayanın! Babanızı sayarsanız ömrünüz uzun olur. Gösterdiğiniz bu çilekeşiik karşılığında Tanrım ömrünüzü artıracaktır
Cahil ve küstahtır ama iyi bir kadındır. Göğsünde yumuşak, sıcak bir yürek taşır.
basit, gösterişsiz bir yaşam süreriz, İçimiz dışımız birdir, sizin gibi göz boyamayı sevmeyiz.
yalnız yaşayan bir adamım, kimsecikleri tanımıyorum. Kimseyle dostluk bağım olmadığına göre kimin yanına gider, derdimi kime açabilirim?
Benim için güzelliğin, yüz görünüşünün fazla bir önemi yoktur, hani nasıl derler, yüz güzelliği insana su içirmez...
güzel kadın insanın başına dertler açar. önemli olan kadının dış değil, asıl iç yapısı, gönül zenginliği,
Benim inancım, önemli olan dış görünüş değil, asıl iç yapısı, başka bir deyişle gönül zenginliği,
kadının fazla akıllı olması fazla işe yaramaz, çünkü akıllı, zeki kadın türlü türlü düşünceler taşır, değişik ülkülerin peşine takılır.
Bir erkek karısının Fransızca, Almanca gibi yabancı diller konuşmasından hoşlanır elbet; gelgelelim düğme dikmesini bilmiyorsa bütün bilgiler neye yarar
ağırbaşlı, olumlu bir adamım, soyluca düşünürüm, karımın da benim gibi kararlı, sert olmasını, benim kendisi için velinimet ve ailede birinci kişi olduğumu anlamasını isterim.
Anlaşılan, nefret de aşk gibi kolay kolay unutulmuyor... Durun, bakayım! Galiba horozlar ötüyor. Hepinize iyi geceler!
Gün günden beter.
Doğru, her yerde azaldı.
Şöyle bir bir düşünülürse Bu dünyanın işine akıl ermez. İnsan düşündükçe bazan gülesi geliyor
Dedim ya, gün günden beter. kuşlar azdı zaten, bu yıl daha da azaldı, aradan beş yıl geçince hiç kalmayacak.
Anladığım kadarıyla çok geçmeden bırak av kuşunu, kümes hayvanı bulamayacağız evlerde.Her şey kötüye gidiyor. Bunun sonu felaket.
Güzel dünyamızın yıkım günü yakın.Bu dünyayı biz kurmadık, Tanrı nasıl isterse öyle olur,
acınası bir durum! ağaç kuruyunca ya da şurada bir inek ölünce için sızlarsa dünyanın yok olup gitmesine gönlün nasıl razı olur?
Oysa öyle çok güzellik var ki! Bak şu güneşe, gökyüzüne ormana, ırmağa, türlü türlü yaratığa! Bütün bunlar bir arada yaratılmış, birbirine çatılmış, bir bütün oluşturulmuş!
Her şey yerli yerinde, her şeyin bir anlamı var. Şimdi bütün bu güzellikler yok olacak, öyle mi
Denizlerde, göllerde, ırmaklarda
Denizlerde, göllerde, ırmaklarda
balık yıldan yıla tükeniyor. turna balıkları latalar, çapak balıkları, aynalı sazanlar levrekler nerede
rastlarsan yat-kalk dua et!
Kaya balığı soyuna kıtlık girdi. Yıldan yıla azaldıklarına göre bir gün gelecek, tümüyle yok olacak
şimdi yağmurlar yağdığında bile doğru-dürüst su akmıyor. Her yerde felaket bastırdı dünyamızı.ormanlar dyok oluyor. Bir yandan kesiyorlar, bir yandan yakıyorlar,
Şurada bir fidan yükselmeye görsün, hemen dayıyorlar baltay
bir yandan kuruyor, ama yenisi yetişmiyor.
Evet, efendim... Ben kuru ekmekten başka bir şey istemem, çünkü ekmek bizim başlıca besinimizdir
şimdiki köylüler taze somun yanına çay isterler, votka isterler, gün batımından doğumuna uyumak isterler, hastalık uydurup türlü türlü şımarıklık yaparlar... Nedendir bütün bunlar?
Yürekleri kurumuş
Adları bey ama ne gösterişleri var, ne görkemleri... Yürekleri kurumuş mübareklerin; sanlarını unutmuşlar
Tanrı güçlerini aldı, züğürtlükleri ondan...
Tanrı'nın isteğine kim karşı koyabilir ki?
Nedendir, dersin, bütün bunlar? Çok günah işliyoruz, Tanrı'yı büsbütün unuttuk, onun için... Böyle giderse elbette kötü son gelir.
Kendimizi bilmenin, aklımızı başımıza toparlamanın zamanı şimdi., yaşantımız gitgide sarpa sarıyor, yaşamak günden güne zorlaşıyor. yoksulluk diz boyu...
hayvanlarımız ölüyor, hastalıklar artıyor... Eksiklerimiz bitmiyor bir türlü.Batacaksa bu dünya bir an önce batsın! Boş yere uzatmanın, eziyet etmenin bir anlamı yok!
Yeryüzü, orman, gök... bütün şu varlıklar bir uyum, düzen içinde yaratılmış, bu işte büyük bir akıl var. Gelgelelim hepsi de boş yere yok olup gidecekler.
En çok da insanlara acıyorum
Ne yapacağımı çok iyi biliyorum.» Aile onurumuz çiğnenip beş paralık oldu, alnıma kara bir leke sürüldü. şerefli bir yurttaş olarak öcümü almalıyım. Önce aşığını öldürürüm, sonra kendi canıma kıyarım..
Şu enfes tabanca Smith-Wesson Ateşli silahlar teknolojisinin en gelişmiş ürünüdür. Altı yüz adım uzaktan on ikiden vurursunuz,
Şu, kabzasındaki işlemenin güzelliğine bakın! En moda markadır Smith-Wesson
Adamın hayranlık dolu yüzüne bakınca Smith-Wesson marka bir tabancası olsa seve seve alnına bir kurşun sıkacağını düşünürdü.
Böylelerini köpek gibi gebertmek gerekir
Yabancı dövizlere karşı paramızın değeri çok düşük, gümrük vergisi ise saatten saate artıyor, gene de,
Devletimizi eleştirmemekle birlikte, ben bile isyan ediyorum.
Paramızın değerini düşürüp gümrük vergilerini öylesine artırdılar ki, Böylelerini köpek gibi gebertmek gerekir
şimdi tabanca almak yalnız zenginlerin harcı! Yoksullara fosforlu kibritler ile Tula silahları kaldı. Tula silahları baş belası! Bununla karınızı vurmaya kalksanız kurşun dönüp sırtınıza saplanır.
Öç almanın tadı şuradaydı ki, yaptığın işin meyvelerini görürdün. Sen tabut içinde yatarken bir şey görüp bilmezsen öç almanın ne anlamı kalırdı?
kendimi öldürecek olursam beni fazla duygusal davranmakla suçlayabilirler. Üstelik kendimi niçin öldüreyim ki?
intihar etmek korkaklık sayılır
geçenlerde bir subay Smith
Wesson almıştı. Bununla karısının aşığına ateş edince neler olduğunu tahmin edebiliyor musunuz Kurşun adamı delip geçmiş,
bir subay Smith Wesson almıştı.
sırayla karısının aşığını delip geçmiş, süs köpeğini öldürmüş, ardından karısını sakatlamış. Bu son derece etkili atış şirketimize onur kazandırmıştır.
Ah, mösyö, zamanımızdaki ahlak bozukluğu beni nasıl öfkelendiriyor, bir bilseniz
Başkasının karısını sevmek kendinin olmayan sigarayı içmek ya da başkasının kitabını okumak gibi sıradan bir şey oldu şimdi ahlak bozukluğu
eylül ayları geceler hep böyle soğuktur, ama güneş doğar doğmaz soğuktan eser kalmaz.
Kimeydi kızgınlığı? insanlara mı, yoksulluğuna mı, güz gecelerine mi
oğlanları evlendirdik, çok şükür, şimdi de kızı gelin ediyoruz. Edi ile büdüyüz artık evde. Çocuklar yuvadan uçtu, cascavlak kaldık,