Kendimle alakalı bir itirafta bulunmak istiyorum. (Dalga geçecek olanlar mesaj atmasın, konu ciddidir.)

Bu konuyu okuyanlar

Assad Najjar

Profesör
Katılım
18 Ocak 2019
Mesajlar
1,673
Reaksiyon puanı
2,305
Puanları
113
Yaş
30
Ben insanlardan mümkün olduğunca uzak durmayı tercih eden birisiyim, buna ailem de dahil.

İnsanlarla konuşmak yerine sürekli olarak kendi kendimle konuşmayı tercih ediyorum, bunu etrafımdaki insanlardan farkedenler oldu, bana "Sen kendi kendine mi konuşuyorsun?" diye sorduklarında "Sen yanlış duymuşsundur." diyorum.

Bu şekil yapmamın sebebi, yalnız yaşamamın, beni, iletişim kurmaya nazaran daha az üzüyor olması.

Bu forumda "Eğleneceğiz." dediğime bakmayın, o benim maske takmış halimdir. İşte o maskenin ardındaki gerçek ise yukarıda yazdığım gibidir.

Bu forumda beni, daha önceden permaban yemiş bir üyeyle karıştıranlar var; ama inanın bana, ben o değilim.

Diğer bir gerçek ise daha önceden tam iki kez intihar girişiminde bulunmuş olmam. Bir ara özel bir hastanede bir psikologla görüşmüşlüğüm oldu; ama o da işin içinden çıkamadı.

Dün akşam forumda kırılgan olduğuma dair mesaj atmıştım, o da gerçektir.

Bu forumda ilk mesajımı birkaç gün önce forumun açığından yararlanarak "Siyaset" bölümüne atmıştım. Aslında bu bölüm için 100 mesaj kuralı olduğunu bilmiyordum, bundan ötürüdür ki birden bölüme erişimim gidince ve bu bölümde de aldığım tepkilerden ötürü panik yaptım; çünkü bir an için ceza aldığımı düşündüm bölüme erişimim kesilince.

Panik yapınca İçerik Ekibi'den konuyu oluşturan üye olan Dilara Kaya hanıma özür mahiyetinde mesaj attım, aldığım tepkilerden ötürü korkmuştum çünkü.

Özetle benim hikayem bu millet, buraya kadar okuduysanız beni tanımış oldunuz.
 

babapuro

Asistan
Katılım
11 Temmuz 2020
Mesajlar
311
Reaksiyon puanı
137
Puanları
43
Yaş
23
Ben insanlardan mümkün olduğunca uzak durmayı tercih eden birisiyim, buna ailem de dahil.

İnsanlarla konuşmak yerine sürekli olarak kendi kendimle konuşmayı tercih ediyorum, bunu etrafımdaki insanlardan farkedenler oldu, bana "Sen kendi kendine mi konuşuyorsun?" diye sorduklarında "Sen yanlış duymuşsundur." diyorum.

Bu şekil yapmamın sebebi, yalnız yaşamamın, beni, iletişim kurmaya nazaran daha az üzüyor olması.

Bu forumda "Eğleneceğiz." dediğime bakmayın, o benim maske takmış halimdir. İşte o maskenin ardındaki gerçek ise yukarıda yazdığım gibidir.

Bu forumda beni, daha önceden permaban yemiş bir üyeyle karıştıranlar var; ama inanın bana, ben o değilim.

Diğer bir gerçek ise daha önceden tam iki kez intihar girişiminde bulunmuş olmam. Bir ara özel bir hastanede bir psikologla görüşmüşlüğüm oldu; ama o da işin içinden çıkamadı.

Dün akşam forumda kırılgan olduğuma dair mesaj atmıştım, o da gerçektir.

Bu forumda ilk mesajımı birkaç gün önce forumun açığından yararlanarak "Siyaset" bölümüne atmıştım. Aslında bu bölüm için 100 mesaj kuralı olduğunu bilmiyordum, bundan ötürüdür ki birden bölüme erişimim gidince ve bu bölümde de aldığım tepkilerden ötürü panik yaptım; çünkü bir an için ceza aldığımı düşündüm bölüme erişimim kesilince.

Panik yapınca İçerik Ekibi'den konuyu oluşturan üye olan Dilara Kaya hanıma özür mahiyetinde mesaj attım, aldığım tepkilerden ötürü korkmuştum çünkü.

Özetle benim hikayem bu millet, buraya kadar okuduysanız beni tanımış oldunuz.
o kadar ayrıntılı yazmamamışsın intihar etmeye kalkıştın sebeb? kırılgansın bumu?
 

babapuro

Asistan
Katılım
11 Temmuz 2020
Mesajlar
311
Reaksiyon puanı
137
Puanları
43
Yaş
23
Ben insanlardan mümkün olduğunca uzak durmayı tercih eden birisiyim, buna ailem de dahil.

İnsanlarla konuşmak yerine sürekli olarak kendi kendimle konuşmayı tercih ediyorum, bunu etrafımdaki insanlardan farkedenler oldu, bana "Sen kendi kendine mi konuşuyorsun?" diye sorduklarında "Sen yanlış duymuşsundur." diyorum.

Bu şekil yapmamın sebebi, yalnız yaşamamın, beni, iletişim kurmaya nazaran daha az üzüyor olması.

Bu forumda "Eğleneceğiz." dediğime bakmayın, o benim maske takmış halimdir. İşte o maskenin ardındaki gerçek ise yukarıda yazdığım gibidir.

Bu forumda beni, daha önceden permaban yemiş bir üyeyle karıştıranlar var; ama inanın bana, ben o değilim.

Diğer bir gerçek ise daha önceden tam iki kez intihar girişiminde bulunmuş olmam. Bir ara özel bir hastanede bir psikologla görüşmüşlüğüm oldu; ama o da işin içinden çıkamadı.

Dün akşam forumda kırılgan olduğuma dair mesaj atmıştım, o da gerçektir.

Bu forumda ilk mesajımı birkaç gün önce forumun açığından yararlanarak "Siyaset" bölümüne atmıştım. Aslında bu bölüm için 100 mesaj kuralı olduğunu bilmiyordum, bundan ötürüdür ki birden bölüme erişimim gidince ve bu bölümde de aldığım tepkilerden ötürü panik yaptım; çünkü bir an için ceza aldığımı düşündüm bölüme erişimim kesilince.

Panik yapınca İçerik Ekibi'den konuyu oluşturan üye olan Dilara Kaya hanıma özür mahiyetinde mesaj attım, aldığım tepkilerden ötürü korkmuştum çünkü.

Özetle benim hikayem bu millet, buraya kadar okuduysanız beni tanımış oldunuz.
ama yine saol internette eğlenmeye çalışan biri gibisin
 

kmurat

Dekan
Katılım
8 Şubat 2014
Mesajlar
8,488
Çözümler
3
Reaksiyon puanı
3,711
Puanları
113
İnsanlar insanlarla mutlu olurlar. İnsanlarla yaşamayı öğrenmelisin. Ne kadar uzak kalırsan, hayatından o kadar kaybedersin. Zaten hayat ta çok kısa aslında.
 
Katılım
24 Şubat 2020
Mesajlar
6,632
Reaksiyon puanı
6,381
Puanları
113
Bunu yaptığınız için tebrik ediyorum sizi. Genelde (Benim gördüğüm kadarıyla) insanlar itiraf konularına pek de bir şeyler yazmıyorlar. Ama siz sağlam bir şeyler yazmışsınız. Gerçekten itiraf etmişsiniz. Ve aklıma bir soru takıldı, insanlardan tam olarak neden uzak kalırsınız?
 

TRTURKEYTR

Profesör
Katılım
10 Haziran 2016
Mesajlar
2,753
Reaksiyon puanı
2,375
Puanları
113
Bu arada forumun açığı diye bir şey yok.
Konu daha önce gündem kategorisinde açılmış, sizde o bölümdeyken mesaj yazmışsınız. Konu daha sonra siyaset kategorisine taşınınca, 100 mesajın altında siyasette mesaj yazmış oldunuz.
 

TheTruthHurts

Profesör
Katılım
5 Kasım 2018
Mesajlar
4,312
Reaksiyon puanı
3,139
Puanları
113
Ben insanlardan mümkün olduğunca uzak durmayı tercih eden birisiyim, buna ailem de dahil.

İnsanlarla konuşmak yerine sürekli olarak kendi kendimle konuşmayı tercih ediyorum, bunu etrafımdaki insanlardan farkedenler oldu, bana "Sen kendi kendine mi konuşuyorsun?" diye sorduklarında "Sen yanlış duymuşsundur." diyorum.

Bu şekil yapmamın sebebi, yalnız yaşamamın, beni, iletişim kurmaya nazaran daha az üzüyor olması.

Bu forumda "Eğleneceğiz." dediğime bakmayın, o benim maske takmış halimdir. İşte o maskenin ardındaki gerçek ise yukarıda yazdığım gibidir.

Bu forumda beni, daha önceden permaban yemiş bir üyeyle karıştıranlar var; ama inanın bana, ben o değilim.

Diğer bir gerçek ise daha önceden tam iki kez intihar girişiminde bulunmuş olmam. Bir ara özel bir hastanede bir psikologla görüşmüşlüğüm oldu; ama o da işin içinden çıkamadı.

Dün akşam forumda kırılgan olduğuma dair mesaj atmıştım, o da gerçektir.

Bu forumda ilk mesajımı birkaç gün önce forumun açığından yararlanarak "Siyaset" bölümüne atmıştım. Aslında bu bölüm için 100 mesaj kuralı olduğunu bilmiyordum, bundan ötürüdür ki birden bölüme erişimim gidince ve bu bölümde de aldığım tepkilerden ötürü panik yaptım; çünkü bir an için ceza aldığımı düşündüm bölüme erişimim kesilince.

Panik yapınca İçerik Ekibi'den konuyu oluşturan üye olan Dilara Kaya hanıma özür mahiyetinde mesaj attım, aldığım tepkilerden ötürü korkmuştum çünkü.

Özetle benim hikayem bu millet, buraya kadar okuduysanız beni tanımış oldunuz.
Seni tanımıyorum ama bence çok cesursun. Ben olsam bunları anlatamazdım,her ne kadar birbirimizi tanımıyor olsak bile....
 

Assad Najjar

Profesör
Katılım
18 Ocak 2019
Mesajlar
1,673
Reaksiyon puanı
2,305
Puanları
113
Yaş
30
Öncelikle okuduğunuz için teşekkür ederim, başlamadan önce çayınızı/kahvenizi alın; çünkü okuyacağınız metin uzun olacak.

Şimdi benim bu hayatta en çok korktuğum iki şey nedir biliyor musunuz?

1-Başarısız olmak
2-İnsanları kırmak

Hele ki ilkinden aşırı korkarım. Öncelikle şimdi yazacağım şeyleri kesinlikle ego kasmak için yazmayacağım, yanlış anlaşılmasın. Arkadaşlar ben abartmıyorum ilkokul 4'ten lisenin bitimine kadar istisnasız her sene dersaneye gitmiş adamım. Bugüne kadar hiçbir dersaneye de beş kuruş ödemedim. Çünkü bilenler bilir, o zamanlar dersanelerin bursluluk sınavları olurdu, istisnasız hepsini kazandım, bu şekilde gittiklerimin hepsine ücretsiz olarak gitmiştim.

Okuduğum şehirde o kadar popüler hale gelmiştim ki dersanenin birisi sırf öğrencileri olayım diye bana cumhuriyet altını teklif etmişti; ama ben o dersaneyi beğenmediğimden gitmemiştim.

Ortaokuldayken ben ne yapardım, biliyor musunuz? Sınıftaki herkes beden eğitimi dersine giriyorken, ben girmiyordum, hocaya "Hocam ben ders çalışacağım." diyordum.

Velhasıl kelam, ben ineklememin karşılığını fen lisesine girerek almıştım. Arkadaşlar, ben lisede daha da çok ineklemeye başlamıştım; çünkü o dönem gittiğim dersaneden bir hocam bana aynen şöyle demişti: "Sen zaten sınavlarda iyi skor yapıyorsun, senin bir sonraki amacın dereceye oynamak olmalı."

Benden sürekli daha fazlası bekleniyordu, adeta bir makine gibi görülüyordum ben millet.

İşte ben sürekli başarılı olmaya alışınca mükemmeliyetçi hale geldim. Yani tabiri caizse tanrı kompleksine girdim. Hiçbir zaman aldığım puanlar beni tatmin etmiyordu, mesela 90 aldıysam, "Neden 100 almadım?" diye sinir krizleri geçiriyordum.

Ve en sonunda olan oldu, bunalıma girdim arkadaşlar. Bana lisedeyken "depresyon" tanısı kondu. Bakın, "depresyon" kesinlikle "moral bozukluğu" değildir, yaşamadan anlayamazsınız. Bu öyle bir şey ki, hayattan hiçbir şeyden; ama hiçbir şeyden zevk almamaya başlarsınız, tabiri caizse cinsel isteğiniz bile sıfıra iner, yanında Angelina Jolie bile olsa hiçbir şey hissetmezsiniz, o kadar çökmüştüm yani millet.

Neyse bana o dönem doktor, bir anti-depresan yazdı; amma velakin benim bünye zayıf olduğu için ilacı tolere edemedim, biraz da içinde bulunduğum durumu kendim atlatabilirim sandım. Ama bu durum çok uzun sürmedi.

Çünkü tıp fakültesinde 3.senemin sonuna geldiğimde o inekleyen ben sınıfta kalınca daha da kötü oldum; çünkü hep yüksek notlar alan ben bu durumu kaldıramazdım.

Bakın şimdi bu nokta çok önemli millet: Benim ailem haliyle benim sürekli yüksek notlar almama alışmıştı. Ama sınıfta kalınca ailemle kanlı bıçaklı hale geldim bir ara. Ben de bozuk psikolojiyle dersleri tamamen boşlamaya başladım, bunda yıllarca ineklememin motoru yakmasının da etkisi oldu tabi.

Ben dersleri boşlayınca bu sefer 4.sınıfta üst üste tam 3 sefer kaldım. En sonunda ailem baskı yapmaya başladı, dediler ki "Çalışmazsan okul bitmez." Neyse ki onların motoru ateşlemesiyle içimdeki uyuyan inek yeniden uyanmıştı; ama yanında birisini daha getirmişti bu sefer: "Sınav kaygısı"

Diyeceksiniz ki "Her öğrenci sınavda heyecan yapar." Benimkisi öyle bir şey değildi arkadaşlar, ben, sınavları aşırı derecede kafaya takıyordum. Mesela bu sene başındaki sınav haftasında tam olarak 72 saat yemek yiyemedim, bu noktada abartmıyorum arkadaşlar. Yani bende bir süredir yemek bozukluğu da var, öyle ki ben, benden 7 yaş küçük kardeşimden bile daha zayıfım, şu an kilom 48-50 kg civarı.

Neyse ben artık aileme baskı yaptım, dedim ki "Ben bir psikoloğa gitmek istiyorum." Psikoloğa gittim, ilk seansta şunları söyledi: "Arada kendine vakit ayır." Bunun gibi birçok şey söylemişti; ama benim bir kulağımdan girip öbüründen çıkıyordu psikoloğun söyledikleri; çünkü kafam çok doluydu.

Bana psikolog ne derse desin, ben ona "Peki ya dersler ne olacak?" diye cevap veriyordum. En sonunda psikolog daha ilk seansta bunaldı, daha doğrusu bunaldığını ben ailemle konuşunca öğrendim; çünkü ben psikoloğun odasından çıkınca psikolog, ailemle de konuşmuş ve onlara şöyle demiş: "Bu çocuğun sanrıları var, psikiyatriye gitmesi lazım."

Şimdi bilmeyen arkadaşlar için "Sanrı" ne demek, onu izah edeyim. "Akıl oyunları" filmini izlediyseniz, hatırlarsınız, o filmdeki matematikçinin hayali arkadaşları vardı, öyle değil mi? Adeta o adam, gerçek dünyadan kopmuş gibiydi. İşte dünyadan kopma, kendi dünyanda yaşama durumuna biz "psikoz" deriz. Sanrı, bir psikoz belirtisidir ve "bir şeylere ikna edilemeyecek derecede kafayı takmak" demektir.

Bir üstteki paragrafta altı çizili olarak yazdığım kısma dikkat etmişsinizdir muhtemelen. İşte insanlarla muhatap olmak bana bu yüzden acı veriyor millet.

Uzun lafın kısası, ben hayali arkadaşlarımla daha iyi anlaşıyorum; çünkü onlar beni hiç üzmüyorlar.

Sabrınız için teşekkür ederim.
Mesaj otomatik birleştirildi:

Bu arada forumun açığı diye bir şey yok.
Konu daha önce gündem kategorisinde açılmış, sizde o bölümdeyken mesaj yazmışsınız. Konu daha sonra siyaset kategorisine taşınınca, 100 mesajın altında siyasette mesaj yazmış oldunuz.
Her neyse kelimelere çok takılmayın, yanlışım varsa ban atın gitsin.
 

webrettin

Profesör
Katılım
16 Mart 2009
Mesajlar
1,676
Reaksiyon puanı
49
Puanları
48
Yazdiklarinizdan anladigim mükemmelliyetci yapınız kısır döngülerin yaninda toplum içinde de etkileşimde oldugunuz kişileri kirmamaya ve ayni hassasiyeti de toplum tarafından beklemenize yol açmış. Zaten toplum sizi resmen ezmiş kirmistir. Uzaklasmaniz cok normal. Bazı fitratlar hassas olup birtakım olumsuzluklara meyilli olabilir. Fitrat değişmez. Ama şartlar iyilestirilebilir. Hata oldugunu düşündüğünüz bir davranışınizda kendinizi ceza beklentisinde bulmanız yine etrafinizi içinizde elestirirken kiyasiya begenmediginize işaret ediyor.

Tamamen kişisel görüşüm hiçbir bilimsel yanı olmadığını belirteyim. Şartları iyileştirmek için ilk olarak toplumu bireyleri negatif eleştiri ile bakmamak sizinde elestirel bakilmadiginiz duygusunu size verebilir kazandırabilir. Bu öğrenmeniz gereken bir davranış olabilir. Kısa sürede zaten sonuç vermeyecektir. Kendi kendinize konuşmanızın içeriği büyük ihtimalle eleştiri hosnutsuzluk olmalı.

Mükemmeliyetcilik nasıl ehlilestirilebilir bilmiyorum ancak egzersizler belki fayda verebilir. Isyerinizde akrabalarinizla arkadaşlarınızla vb size odaklanilabilecek ortamda basarizliginiz ima veya bahsedildiginde gülüp geçme egzersizi hatta kendi basarisizliginizi sizin umursamadan anlatma egzersizi fayda verebilir. Yazida kolay biliyorum ama bunları ders gibi adim adim çalışmak kişiliği olumlu etkileyebilir. Umarım yaşadığınız olumsuz süreç yerini pozitif bir bakış açısına ve yaşama bırakır.
 
Son düzenleme:
Üst