SmokeXD
Dekan
- Katılım
- 4 Eylül 2014
- Mesajlar
- 9,818
- Reaksiyon puanı
- 1,876
- Puanları
- 293
Yukardan bakma havası olmasın yeter...
Sarışın olması kafii. Zaafım var çünkü.![]()
Çoğunluğun sadık demesinin nedeni günümüzde ki ilişkiler yüzünden olsa gerek
Dürüst saygılı falan bunlar herkesin aradığı özellikler zaten. Kim yalancı ve saygısız biriyle birlikte olmak ister ki. Benim isteğim yüzünün güzel, tatlı ve vücudunun beni baştan çıkarması.![]()
Ben o kaf dağında olanlardan iğreniyorum
Öyle varsa bulursan madenini çıktıgı yeri banada söyleTerbiye, zeka, edep ve kibarlık isterim.
hahahhaahh çıldırdım :scared:Bazilarina gore:karsi cins olsun yeter![]()
Bir kadın, ne kadar güzel, kültürlü, zarif, dürüst ve
hoş olursa olsun,hırçın, huzursuz, ve asabiyse, son
derece iticidir.
Hangi erkek, böyle bir kadınla birlikte olmak ister?
Yanınızda, lüzumsuz el kol hareketleriyle, asabi
mimiklerle, dişlerini sıkarak konuşan, her an
patlamaya hazır bir bomba ile ne kadar huzurlu
ve mutlu olabilirsiniz?
Şık giyinmek de önemlidir ama zarafet, daha
önemlidir. İnsan yaratılış itibarıyla hantal olabilir.
Öyle ölçülü, öyle güzel yürüyen toplu hanımlar
vardır ki; onların yürüyüşlerini bile seyretmek, ruha
huzur verir. Hele onlarla yürüyüşe çıkmak, ne
kadar mutlu eder insanı! Yere basışlarındaki
yumuşaklık, adımlarındaki acelesiz huzurlu tempo
ruhu rahatlatır.
Zarafet, kadını şiirleştirir. Öne yıkılacakmış gibi,
asker gibi, omuzları düşük, kambur, boynu, başını
taşıyamıyormuşçasına bükülmüş, sallanarak veya
sürüklenerek, ya da paldır küldür yürüyen bir kadın
düşünün! ..
Ne kadınlar vardır; tesettürlü de olsalar, süzülür
gibi, dans eder gibi yürürler. Bir bardak su
verirken, bardağı değil, dünyaları uzatırlar, insana!
Hizmet önemli değildir. Sunuş önemlidir.
Yumuşak, hoş bir hareketle, gözlerinin içi gülerek,
saygı ve sevgi dolu bir bakışla uzatılan bardağın
içindeki, her ne ise, mutluluğa dönüşür. Daha
içmeden huzur, mutluluk ve yaşama sevinci yayılır
ruha. Sunulan suysa; su da hayatsa; bu su ab-ı
hayattır! ..
Günaydın! Aşkım! Canım! demeseler bile, öyle
bir tebessümle gelirler ki yanınıza; hangi kötü ruh
halinde olursanız olun, o anda gülümser, huzur
duyar, onunla bütünleşiverirsiniz. Bir demet çiçek
gibidirler. Cıvıl cıvıl bir kuş, berrak akan bir su,
gün ışığı gibidirler. Uzaktan duyarsınız, sıcaklığını.
Ona doğru yaklaştığınızın farkına bile varmazsınız.
Mıknatıs gibi kendilerine çekmişlerdir sizi. Demir
tozları gibi yapışır kalırsınız. Zaman durmuştur.
Mekân orasıdır. Dünya o kadarcıktır. Kalabalığın
sayısal değeri bire inmiştir. İkiye çıkmasına da
lüzum yoktur.
Şiir gibi yürürler. Şiir gibi dolanırlar, etrafınızda.
Şiir gibi konuşur, en güzel melodiler gibi gülerler.
Ağlayışları da hiçbir kadının ağlayamayacağı
kadar güzeldir.
Hiçbir kadın senin kadar güzel ağlayamaz.
.Bir yıldız yağmurudur, senin gözyaşların! der,
Ümit Yaşar Oğuzcan.
Film de onlardır, şarkı da, hayat da! Etiyle
kemiğiyle gerçektirler; yaşattıklarıyla, hayal
âleminin bireyleri Dokunmaya kıyamazsınız.
Bakmaya doyamazsınız. Okşasanız, saatlere
düşman olursunuz! Birkaç ömür daha istersiniz,
Yaratandan. Dünyanızı, cennete değişmezsiniz.
Dans edercesine yaşamaktır, onunla günlük hayatı
yaşamak. Gülümseyerek uyanırlar. Müzikle,
oynarcasına çay yapmaya giderler. Telaşsız, cıvıl
cıvıl güne başlayan sevimli kuşlar gibidirler.
Onların tüm amaçları, erkeklerini mutlu etmektir.
Onları mutlu ederek mutlu olurlar.
Bir de hizmetçi ruhlu kadınlar vardır. Sabah
sabah, oflaya puflaya yataktan kalkarlar. Söylene
söylene, takur tukur temizliğe başlarlar. Kafanıza
çarpar gibi kurarlar sofrayı. Mükellef bir kahvaltı
sofrasında bile çekilmezler.
Sadece bayanların mı romantizmden
hoşlandıklarını sanıyorsunuz? Ya da sevilmekten?
Erkeklerin de romantizme, sevgiye, ilgiye
ihtiyaçları olduğunu düşünmüyor musunuz? Onlar,
sevildiklerine inandıkları, doya doya sevgi aldıkları
zaman, kahvaltılarını yapmış olurlar. O konuda
akşama kadar acıkacaklarını, başkalarına ihtiyaç
duyarak, avuç açacaklarını, sevgi dileneceklerini
sanmıyorum.
Akşam da aynı sıcaklıkla karşılanıp, aynı huzur
ortamına çekildiklerinde, onlardan mutlu kimse
olmaz. Kovsanız da yanınızdan ayrılmaz, ne kadın,
ne erkek, kimseye ihtiyaç duymazlar. O sizindir.
İmzayla, kanunen değil, bir köle gibi, seve
seve! ..Artık herkes onu, sizden kıskansın!
Sahabeden birisinin hanımı ekmeğini, suyunu
güneşe koyar, sıcak su, kuru ekmek yermiş;
kocası işinde öyle yiyor diye. Eşini, erkeğini
kendisinden önce düşünür, İslam kadını! Onu ana
gibi şefkatle sarar. Abla gibi kanat gerer üstüne.
Kardeş gibi yanında, canında taşır. Arkadaş gibi
omuz verir, paylaşır. Eşi olarak da tüm yüreğiyle,
her şeyden çok sever, herkesten üstün tutar, sahip
çıkar kardeşim! SAHİP ÇIKAR!
Evde ne huzur veriyorsunuz da, dışarıdakilerden
kıskanıyorsunuz? Her şey iyi gidiyorsa; onlar
neden kendilerini dışarıya atıyorlar? Arılar, bal
dolu kovanlarını neden terk ediyor? Acı yok, tatlı
yok; evde duranın aklı yok!
Kalıp gibi, KOLALI KADIN olmayın! Sinirden tir tir
titreyen, söylenen, bağırıp çağıran, kavgazan,
fettan, fetfaz bir kadın olmayın! Önce sakin olun!
Huzur bulun; huzur verin! Sonra zarif olun! Daha
sonra da duygusal olun. Akıllı olun, AKILLI!
Unutmayın ki; onların herkesten önce, SİZE
İHTİYAÇLARI VAR!
Alıntıbayan yazmış bu arada bunu