İTÜ'de dünkü istifalar blöf çıktı

myefsane

Dekan
Katılım
15 Eylül 2006
Mesajlar
6,951
Reaksiyon puanı
49
Puanları
228
İstanbul Teknik Üniversitesinden (İTÜ) yapılan açıklamada, üniversiteden istifa eden herhangi bir öğretim üyesi bulunmadığı açıklandı.

107120080806044448823.jpg


adlog.php

İstanbul Teknik Üniversitesinden (İTÜ) yapılan açıklamada, üniversiteden istifa eden herhangi bir öğretim üyesi bulunmadığı, ''atamaları doğrudan rektör tarafından yapılan enstitü müdürlerinin, yüksekokul müdürlerinin değişen rektörle birlikte istifalarının ise üniversitelerde yıllardır var olan teamülün gereği'' olduğu bildirildi.
İTÜ Halkla İlişkiler Ofisinden yapılan yazılı açıklamada, ''yeni rektör atanması sürecinde basında çıkan istifalarla ilgili haberlerin gerçeği yansıtmadığı'' belirtilerek, ''İTÜ'den istifa eden herhangi bir öğretim üyesi bulunmamaktadır'' denildi.
Görevlerinden istifa ettiği belirtilen öğretim üyelerinin, rektör değişimi sonucu görevleri otomatik olarak sonra eren 3 rektör yardımcısı, rektör danışmanları ile görev süreleri sona ermiş ve görevlerini vekaleten eski rektörün görev süresince uzatılmış olarak yürüten dekan vekilleri olduğu ifade edildi.
Görevlerini asaleten yürüten İnşaat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mehmet Ali Taşdemir, Fen Bilimleri Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Sumru Pala ve Meslek Yüksekokul Müdürü Prof. Dr. Remzi Akkök'ün bu görevlerinden istifa ettiği belirtilen açıklamada, şunlar kaydedildi:
''Dolayısıyla görevlerinden istifa etmiş olanların sayısı 3'tür. Atamaları doğrudan rektör tarafından yapılan Enstitü Müdürlerinin, Yüksekokul Müdürlerinin değişen rektörle birlikte istifaları ise üniversitelerde yıllardır var olan teamülün gereğidir. Benzeri istifalar eski rektörün görevi devraldığı 2004 yılında da teamüllere uygun olarak gerçekleşmiştir.''
İTÜ'nün birlik ve beraberliğini bozmaya yönelik yanlı ve yanlış olarak basına iletilen bilgilerin, üniversitenin durumunu yansıtmadığı da ifade edildi.
AA İTÜ'de dünkü istifalar blöf çıktı haberi EĞİTİM haberleri haberiHaber7 haber7.com - Güncel Haberler, Son dakika haberleri - Bu noktada haber var
 

burock

Doçent
Katılım
21 Şubat 2008
Mesajlar
792
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
ne insanlar var ya.maksat ortalığı karıştırmak :nono::nono::nono:
 

eF.E

Profesör
Katılım
5 Temmuz 2008
Mesajlar
2,062
Reaksiyon puanı
31
Puanları
228
bizde vay anasını harbi adamlarmış diyoduk ki foyaları meydana çıktı..
 

centigrade

Doçent
Katılım
24 Mayıs 2008
Mesajlar
994
Reaksiyon puanı
4
Puanları
18
bizde vay anasını harbi adamlarmış diyoduk ki foyaları meydana çıktı..

elindeki saltanatı kim bırakmak ister.
bu memlekette akademisyenlerin yarısından çoğu istifa etse eğitim sistemimiz düzelir gibi gelio bana.
eğer hiçbir şeyi iyi yapamıyorsanız ama teorik bir konuda basmakalıp bir sistem uygulayabilirim diyorsanız ve asistanken öğrendiklerinizi 50 yıl boyunca anlatabiliyorsanız tebrikler sizden çok iyi bir akademisyen olur hatta 30 yıl içinde mutlaka prof olursunuz.
ha memlekete bi katkınız olmaz ama prof olmuşsunuzdur.
elin adamı icat eder sizde yıllar yılı bunu anlatır durursunuz.yahu bende bişeyler katim literatüre diye uğraşmazsınız eğer Türkiyede profesörseniz.

İçinde hakikaten bu payeyi hakeden insan sayısı o kadar az ki.sadece ünvandan başka bişey değil pekçoğu, politikayla ve yalakalıkla biryerlere gelmiş adamlar pekçoğu.

daha da düzelmez bu kraliyet rejimi.öyle bi sistem yerleştirmişler ki memlekete sorgu sual soran yok bu adamlara.
dışardan baksan herşey bilim adına içeriden bakınca elinde bi birikim olmadığını görüyosun ve üzülüyosun.
ama maalesef memleketin durumu böyle.inşallah birgün düzelir
 

Yunus ÖZCAN

Doçent
Katılım
16 Temmuz 2008
Mesajlar
593
Reaksiyon puanı
9
Puanları
0
elindeki saltanatı kim bırakmak ister.
bu memlekette akademisyenlerin yarısından çoğu istifa etse eğitim sistemimiz düzelir gibi gelio bana.
eğer hiçbir şeyi iyi yapamıyorsanız ama teorik bir konuda basmakalıp bir sistem uygulayabilirim diyorsanız ve asistanken öğrendiklerinizi 50 yıl boyunca anlatabiliyorsanız tebrikler sizden çok iyi bir akademisyen olur hatta 30 yıl içinde mutlaka prof olursunuz.
ha memlekete bi katkınız olmaz ama prof olmuşsunuzdur.
elin adamı icat eder sizde yıllar yılı bunu anlatır durursunuz.yahu bende bişeyler katim literatüre diye uğraşmazsınız eğer Türkiyede profesörseniz.

İçinde hakikaten bu payeyi hakeden insan sayısı o kadar az ki.sadece ünvandan başka bişey değil pekçoğu, politikayla ve yalakalıkla biryerlere gelmiş adamlar pekçoğu.

daha da düzelmez bu kraliyet rejimi.öyle bi sistem yerleştirmişler ki memlekete sorgu sual soran yok bu adamlara.
dışardan baksan herşey bilim adına içeriden bakınca elinde bi birikim olmadığını görüyosun ve üzülüyosun.
ama maalesef memleketin durumu böyle.inşallah birgün düzelir


+1 işşallah
 

idealterror

Asistan
Katılım
11 Haziran 2008
Mesajlar
425
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
elindeki saltanatı kim bırakmak ister.
bu memlekette akademisyenlerin yarısından çoğu istifa etse eğitim sistemimiz düzelir gibi gelio bana.
eğer hiçbir şeyi iyi yapamıyorsanız ama teorik bir konuda basmakalıp bir sistem uygulayabilirim diyorsanız ve asistanken öğrendiklerinizi 50 yıl boyunca anlatabiliyorsanız tebrikler sizden çok iyi bir akademisyen olur hatta 30 yıl içinde mutlaka prof olursunuz.
ha memlekete bi katkınız olmaz ama prof olmuşsunuzdur.
elin adamı icat eder sizde yıllar yılı bunu anlatır durursunuz.yahu bende bişeyler katim literatüre diye uğraşmazsınız eğer Türkiyede profesörseniz.

İçinde hakikaten bu payeyi hakeden insan sayısı o kadar az ki.sadece ünvandan başka bişey değil pekçoğu, politikayla ve yalakalıkla biryerlere gelmiş adamlar pekçoğu.

daha da düzelmez bu kraliyet rejimi.öyle bi sistem yerleştirmişler ki memlekete sorgu sual soran yok bu adamlara.
dışardan baksan herşey bilim adına içeriden bakınca elinde bi birikim olmadığını görüyosun ve üzülüyosun.
ama maalesef memleketin durumu böyle.inşallah birgün düzelir


evet aynen yuzeyselligin dibine vurmussunuz.
turkiye'de niye bilim gelismiyor, acaba kaynak olmadigi icin mi yoksa sadece proflardan dolayi mi? bir prof nasil prof olunur? hangi asamalardan gecer? universitede kalmasi icin ne gibi seyler yapmasi gerekiyor? soz ettiginiz asistanlar sadece turkiyedeki asistanlar icin mi gecerli, yurtdsinda ogretimini tamamlamis olup da prof gelenler icin ne yapmalarini salik verirsiniz?
veya mesela universiteyi terketmesi gereken yuzde ellilik kesim hangi kesimdir? mesela kimler profluk unvanini hakeder, bir anlatin bakalim. (not iclerinde gercekten unvanini alip sonrasinda dunyaya bilim namina hic bir katkisi olmayan proflari bu kategorinin disinda tutuyorum)

hayatinda yuksek lisans yapmamis bir profun ogrencisi olmamis, bilim uretememis, bilgi sahibi olamamais ama fikir sahibi olan insanlarin proflari ne yonden elestirdigine bakalim. universiteyi hala egitim yeri olarak goren zihniyeti taniyalim. (ki universite hayvanlar gibi ozgun ogretim yeridir, egitim ilkokulda lisede filan olur)

bu arada hic bir sekilde itudeki olaylara karsiyim veya evet oyle olmali diye bir fikir de beyan etmedim dikkat ederseniz...
 

Turab Garip

Dekan
Emektar
Katılım
30 Mayıs 2007
Mesajlar
6,887
Reaksiyon puanı
175
Puanları
1,243
idealterror dedi ki:
not iclerinde gercekten unvanini alip sonrasinda dunyaya bilim namina hic bir katkisi olmayan proflari bu kategorinin disinda tutuyorum

Zaten buradaki arkadaşlar da işte bu profları eleştiriyor, sen de hem fikir olduğuna göre sorun nedir?

Türkiye'de bir prof olmak için genellikle en önemli etken ya akrabaklık bağlarının kuvveti, ya da cüzdanın kalınlığıdır. Genellikle çok zor bir olay değildir. Her araştırma için de milyarlarca YTL'lik kaynak gerekmiyor, dünyanın tanınmış isimleri trilyonlar harcamadan da bir şeyler yapabiliyorlar. Biz ülke olarak küçük büyük hemen hemen hiç bir icada imzamızı atamamışız; hepsi de parasızlıktan mı? Hiç değilse araştrımaya sevk edecek ciddi makalelerimiz olsaydı. Onlar da yok, bir elin parmaklarını geçmez. Hatta geçenlerde bir üniversitede profların yabancı makalelerden çalıntı yaptıkları çıkmıştı ortaya..
 

mustapha_84

Doçent
Katılım
18 Aralık 2007
Mesajlar
520
Reaksiyon puanı
3
Puanları
18
evet aynen yuzeyselligin dibine vurmussunuz.
turkiye'de niye bilim gelismiyor, acaba kaynak olmadigi icin mi yoksa sadece proflardan dolayi mi? bir prof nasil prof olunur? hangi asamalardan gecer? universitede kalmasi icin ne gibi seyler yapmasi gerekiyor? soz ettiginiz asistanlar sadece turkiyedeki asistanlar icin mi gecerli, yurtdsinda ogretimini tamamlamis olup da prof gelenler icin ne yapmalarini salik verirsiniz?
veya mesela universiteyi terketmesi gereken yuzde ellilik kesim hangi kesimdir? mesela kimler profluk unvanini hakeder, bir anlatin bakalim. (not iclerinde gercekten unvanini alip sonrasinda dunyaya bilim namina hic bir katkisi olmayan proflari bu kategorinin disinda tutuyorum)

hayatinda yuksek lisans yapmamis bir profun ogrencisi olmamis, bilim uretememis, bilgi sahibi olamamais ama fikir sahibi olan insanlarin proflari ne yonden elestirdigine bakalim. universiteyi hala egitim yeri olarak goren zihniyeti taniyalim. (ki universite hayvanlar gibi ozgun ogretim yeridir, egitim ilkokulda lisede filan olur)

bu arada hic bir sekilde itudeki olaylara karsiyim veya evet oyle olmali diye bir fikir de beyan etmedim dikkat ederseniz...
Tamam Türkiye'de kaynak yok gerekli destekte verilmiyor diyelim.Peki bu zamana kadar bundan şikayet eden basın açıklaması falan yapan bir rektör gördükmü?Ben görmedim şahsen.Bütün konuşmaları siyasi sürekli chp ideolojisi etrafında dönüp duruyorlar.Bir kerede hükümeti bilimsel çalışmalara kaynak sağlasın diye eleştirsinlerde bizde görelim bunlar gerçekten mesleklerinimi yapmak istiyor yoksa ucuz siyasetmi.
 

idealterror

Asistan
Katılım
11 Haziran 2008
Mesajlar
425
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
Zaten buradaki arkadaşlar da işte bu profları eleştiriyor, sen de hem fikir olduğuna göre sorun nedir?

Türkiye'de bir prof olmak için genellikle en önemli etken ya akrabaklık bağlarının kuvveti, ya da cüzdanın kalınlığıdır. Genellikle çok zor bir olay değildir. Her araştırma için de milyarlarca YTL'lik kaynak gerekmiyor, dünyanın tanınmış isimleri trilyonlar harcamadan da bir şeyler yapabiliyorlar. Biz ülke olarak küçük büyük hemen hemen hiç bir icada imzamızı atamamışız; hepsi de parasızlıktan mı? Hiç değilse araştrımaya sevk edecek ciddi makalelerimiz olsaydı. Onlar da yok, bir elin parmaklarını geçmez. Hatta geçenlerde bir üniversitede profların yabancı makalelerden çalıntı yaptıkları çıkmıştı ortaya..
kesinlikle size yuzde yuz katiliyorum. ammea...

vallahi ne diyeyim. istisnasiz hepsi ama hepsi parasizliktan. bilim yapilmadigi icin caliniyor. teknoloji uretilmedigi icin disardidan satin aliniyor. acaba parasizliktan mi yapamiyoruz, yoksa gerekli onemi vermiyor muyuz? acaba gerekli onemi vermemek parasizliktan mi kaynaklaniyor? acaba parasizliktan arastirma yaptirilamiyor, dolayisiyla arastirmayi yonetenler hicbirsey ogrenmeden sepet gibi prof mu oluyorlar? niye 'modern'(tamam sirf itlik olsun diye yaptim kabul :)) avrupada ve abd'de arastirmalara niye bu kadar para odenmekte, niye buralarda bilim daha gelismis?
devlet universitelere sonsuz kaynak saglamak zorunda degildir fakat bu kaynaklari elde edebilecegi degerlerin uretilmesine katkida bulunabilir. fakat katkida bulunan tek bir hukumet yok. yani degil akp, solcusu sagcisi dincisi ateisti liberali ile hicbir parti buna kasmamis.

tabi bu acmazi cozmenin bir iki yolu var. ama politika uretmek benim isim olmadigi icin yazmiyacagim oturup uzun uzun.

fakat sunu da eklemek lazim; bilimsel kaynak saglansa bile, y.o.k. var, bilimin nasil yapilacagina bu kurum karar veriyor; bir rektor cikip y.o.k. kalksin desin alnini karislarlar valla, hangi donemde olursa olsun.
muhafazakar bir parti de sol veya liberal bir parti de ne diyon len sen hoduk, siyaset yapma, haddini bil gibi seyler soyluyor.

universitelere ozerklik getirilirse, senatonun kendi ic mekanizmasi yok'ten bagimsiz olarak curuk yumurtalari atmaz mi? (cunku curuk yumurtayi atma yetkisi bildigim kadari ile yokte) universitenin kendi ic mekanizmasi yani senato'ya bu hak verilse bu hakki kullanmak istemez mi?

ayrica bakanlik da oturup yeni duzenleme ile doner sermayeyi bilimsel arastirmalara yonlendirmek yerine, aynen hazineye devretmekte. bu mudur bilimi desteklemek?

turkiye'de gercekten cok degerli proflar var ve ben bunlarin sayisinin yuzde ellinin olduguna gonulden inaniyorum(hadi inanmak istiyorum diyeyim, fakat yuzde yuz diyemeyiz. dunyanin hic bir ulkesinde de yuzde yuz degildir nitekim, ama biz niye yuzde yuz olmayalim) bu proflarin cikardigi(cikarabildigi) makale sayisi esasinda tahmin ettiginizden cok fazla, ve gercekten ciddi olma sevdasindalar(yani atiflar fazla) fakat gordugunuz uzere bu pek bir sey degistirmiyor.

intihal yapan proflar da zaten yok tarafindan cezalandirilmakta, ipi cekilmekte. dolayisiyla bu tur islere girismis proflarin maskaraligindan butun bir universite kurumu suclanmali midir? yuzde ellisi gitse egitim sistemi duzelir demek? proflarin yuzde ellisi siyaset ve intihal yapiyor mu demek? ciddi bir iddia...

kissadan hisse, ben de isterim gereksiz proflar ortamdan cekilsin(zira aralarindan pek coklari da gereksiz gibi gorunse de universitenin entellektuel duzeyinin gelismesinde hayvani katkida bulunuyor), kadrolari rahat biraksin, bilime hevesli insanlar gecsin yerlerine. ama bana soyleyin simdi, turkiyede bilim yapilamamasinin tek sebebi fikirleri olan proflar mi? siyaset yapan proflar mi? chpli her prof bilim yapilmasina mani mi olur? akpli her rektor universiteyi kotu mu yonetir? bilimin partisi dini mi olur? sezerin atamalari yanlisti, ayni hata demokrat oldugunu savunan abdullah gul tarafindan tekrarlanmali miydi?

amam Türkiye'de kaynak yok gerekli destekte verilmiyor diyelim.Peki bu zamana kadar bundan şikayet eden basın açıklaması falan yapan bir rektör gördükmü?Ben görmedim şahsen.Bütün konuşmaları siyasi sürekli chp ideolojisi etrafında dönüp duruyorlar.Bir kerede hükümeti bilimsel çalışmalara kaynak sağlasın diye eleştirsinlerde bizde görelim bunlar gerçekten mesleklerinimi yapmak istiyor yoksa ucuz siyasetmi.

efendim, akpli bir prof da chpli bir prof da boyle bir basin aciklamasi yapmamistir, zira yapmayacaktir da. bunlar hep yazismalarda kalir, basina yansimaz.
fakat halki daha cok ilgilendiren kisimlari mesela tip universitelerinin yerlerde surunmesi hakkinda ayda bir belki bir haber okuruz. o da bir seyi degistirmez. kimden neyi isteyecekler ki?
hukumet farkinda degil midir, turkiyede bilim yapmak imkansizdir, turkiye'de bilimsel arastirma icin kaynaga ihtiyac vardir...

neyse tartisigimiz konu bu degil. anlamadigim su, bir meslek erbabi olmak, bir fikri savunmayi engeller mi? mesela ayakkabicilar, sadece muhtarlari desteklesin, insaat muhendisleri parti destekleyebilir fakat ogretim uyeleri siyaset yapamaz gibi...
fakat hoca dedigin bilim yaparken, ne muslumandir, ne ateisttir, ne akplidir ne chplidir.
yani sizin bu yazdiginizi okuyan, akp kadrosunda hic prof yok, dr yok sanar... ez keza ayni sey chp icin de gecerlidir.
 

myefsane

Dekan
Katılım
15 Eylül 2006
Mesajlar
6,951
Reaksiyon puanı
49
Puanları
228
ürkiye'de kaynak yok gerekli destekte verilmiyor
deniliyor ya üniversitenin ortasına havuz yaptıranada kadar o parayla bilgisayar sınıfı açılabilirdi. Kaynak yok destek yok diyenler paraları gösterişe süse veriliyor. Önemli olan göz boyamak saltanatlık gibi olan yerden inmemekti.
hoca dedigin bilim yaparken, ne muslumandir, ne ateisttir, ne akplidir ne chplidir.
evet bilim yaparken siyaset kesinlikle yapılmamalı....
 

idealterror

Asistan
Katılım
11 Haziran 2008
Mesajlar
425
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
ne yazik ki bilim bilgisayar ile yapilmiyor. zira havuz ile hic yapilmiyor.

ote yandan, farkinda misiniz bilmem ama fen islerine ayrilan bir butce vardir, insanlar universitenin gorunusu okuzlesmesin diye bu para ile bahce bakimi yapar, havuz yapar.

ben burada universiteye ayrilan paranin hesabini yaparken, siz tuttunuz bu paranin icinden bakima ayrilan parayi bilime kullansinlar dediniz... bu mudur bilimi gelistirmenin cozumu, bu mudur yapici olmak?
 

centigrade

Doçent
Katılım
24 Mayıs 2008
Mesajlar
994
Reaksiyon puanı
4
Puanları
18
kesinlikle size yuzde yuz katiliyorum. ammea...

vallahi ne diyeyim. istisnasiz hepsi ama hepsi parasizliktan. bilim yapilmadigi icin caliniyor. teknoloji uretilmedigi icin disardidan satin aliniyor. acaba parasizliktan mi yapamiyoruz, yoksa gerekli onemi vermiyor muyuz? acaba gerekli onemi vermemek parasizliktan mi kaynaklaniyor? acaba parasizliktan arastirma yaptirilamiyor, dolayisiyla arastirmayi yonetenler hicbirsey ogrenmeden sepet gibi prof mu oluyorlar? niye 'modern'(tamam sirf itlik olsun diye yaptim kabul :)) avrupada ve abd'de arastirmalara niye bu kadar para odenmekte, niye buralarda bilim daha gelismis?
devlet universitelere sonsuz kaynak saglamak zorunda degildir fakat bu kaynaklari elde edebilecegi degerlerin uretilmesine katkida bulunabilir. fakat katkida bulunan tek bir hukumet yok. yani degil akp, solcusu sagcisi dincisi ateisti liberali ile hicbir parti buna kasmamis.

tabi bu acmazi cozmenin bir iki yolu var. ama politika uretmek benim isim olmadigi icin yazmiyacagim oturup uzun uzun.

fakat sunu da eklemek lazim; bilimsel kaynak saglansa bile, y.o.k. var, bilimin nasil yapilacagina bu kurum karar veriyor; bir rektor cikip y.o.k. kalksin desin alnini karislarlar valla, hangi donemde olursa olsun.
muhafazakar bir parti de sol veya liberal bir parti de ne diyon len sen hoduk, siyaset yapma, haddini bil gibi seyler soyluyor.

universitelere ozerklik getirilirse, senatonun kendi ic mekanizmasi yok'ten bagimsiz olarak curuk yumurtalari atmaz mi? (cunku curuk yumurtayi atma yetkisi bildigim kadari ile yokte) universitenin kendi ic mekanizmasi yani senato'ya bu hak verilse bu hakki kullanmak istemez mi?

ayrica bakanlik da oturup yeni duzenleme ile doner sermayeyi bilimsel arastirmalara yonlendirmek yerine, aynen hazineye devretmekte. bu mudur bilimi desteklemek?

turkiye'de gercekten cok degerli proflar var ve ben bunlarin sayisinin yuzde ellinin olduguna gonulden inaniyorum(hadi inanmak istiyorum diyeyim, fakat yuzde yuz diyemeyiz. dunyanin hic bir ulkesinde de yuzde yuz degildir nitekim, ama biz niye yuzde yuz olmayalim) bu proflarin cikardigi(cikarabildigi) makale sayisi esasinda tahmin ettiginizden cok fazla, ve gercekten ciddi olma sevdasindalar(yani atiflar fazla) fakat gordugunuz uzere bu pek bir sey degistirmiyor.

intihal yapan proflar da zaten yok tarafindan cezalandirilmakta, ipi cekilmekte. dolayisiyla bu tur islere girismis proflarin maskaraligindan butun bir universite kurumu suclanmali midir? yuzde ellisi gitse egitim sistemi duzelir demek? proflarin yuzde ellisi siyaset ve intihal yapiyor mu demek? ciddi bir iddia...

kissadan hisse, ben de isterim gereksiz proflar ortamdan cekilsin(zira aralarindan pek coklari da gereksiz gibi gorunse de universitenin entellektuel duzeyinin gelismesinde hayvani katkida bulunuyor), kadrolari rahat biraksin, bilime hevesli insanlar gecsin yerlerine. ama bana soyleyin simdi, turkiyede bilim yapilamamasinin tek sebebi fikirleri olan proflar mi? siyaset yapan proflar mi? chpli her prof bilim yapilmasina mani mi olur? akpli her rektor universiteyi kotu mu yonetir? bilimin partisi dini mi olur? sezerin atamalari yanlisti, ayni hata demokrat oldugunu savunan abdullah gul tarafindan tekrarlanmali miydi?



efendim, akpli bir prof da chpli bir prof da boyle bir basin aciklamasi yapmamistir, zira yapmayacaktir da. bunlar hep yazismalarda kalir, basina yansimaz.
fakat halki daha cok ilgilendiren kisimlari mesela tip universitelerinin yerlerde surunmesi hakkinda ayda bir belki bir haber okuruz. o da bir seyi degistirmez. kimden neyi isteyecekler ki?
hukumet farkinda degil midir, turkiyede bilim yapmak imkansizdir, turkiye'de bilimsel arastirma icin kaynaga ihtiyac vardir...

neyse tartisigimiz konu bu degil. anlamadigim su, bir meslek erbabi olmak, bir fikri savunmayi engeller mi? mesela ayakkabicilar, sadece muhtarlari desteklesin, insaat muhendisleri parti destekleyebilir fakat ogretim uyeleri siyaset yapamaz gibi...
fakat hoca dedigin bilim yaparken, ne muslumandir, ne ateisttir, ne akplidir ne chplidir.
yani sizin bu yazdiginizi okuyan, akp kadrosunda hic prof yok, dr yok sanar... ez keza ayni sey chp icin de gecerlidir.

yazının tamamını okudum.güzel konulara değinmişsin.

aslında olay ilk olarak hiçbir akademik veriyi pratiğe dökemememizden kaynaklanıyor.bunu çok maliyetli işlerde gerçekleştiremediğimiz gibi maliyeti çok düşük işlerde de gerçekleştiremiyoruz.
bilimadamı dediğimiz insanlar gerçek dünyadan kopuk kendi kabuklarında yaşıyorlar.
halbuki akademik veriyi hayatın bütün alanlarına yansıtmak mümkün.eloğlu yapıyor biz neden yapamıyoruzun ilk nedeni bu.
hukuk profesörümüz başından geçen bir olayı anlatmıştı bizlere.
hukuk alanında özel danışmanlık verdiği bir firmanın toplantısında kendisine senetlerle ilgili bir soru sorulmuş teorik olarak konuyu en ince ayrıntısına kadar anlatmış.
kurumun ortaklarından birisi o zaman hocam şu senedi sen dolduruver sağlam olsun demiş.
hocamız eline aldığı senet kağıdıyla donakalmış bir vaziyette bikaç kaynağa bakması gerektiğini söyleyerek geçiştirmiş.
ama işin özü o ana kadar hiç senet yazmadığı için nedir nasıl doldurulur tereddüt etmiş.elindeki senedi doldurmak için 9 kitap karıştırdığını söyledi bize.ve ogünden beri bütün öğrencilerine çek ve senet doldurmayı pratikte öğretmek için fotokopi şeklinde de olsa doldurttuğunu söyledi.

yani esanfla fabrikatörle olayın esasen içinde olanlarla hareket etmeleri lazım okuldaki bütün ünvan sahiplerinin.yoksa herşeyimiz kağıt üstünde kalır bizde niye böyle oluyor der dururuz

bu en küçük örneği.


ziraat mühendisi yetiştiririz ama çiftçiyi başıboş ve karadüzen ekim dikim yollarıyla başbaşa bırakırız.mühendisler açıkta kalır ama fakülteleri doldurmaya devam ederiz.

profesörler veya doçent asistanlarına emreder asistan 4 veya 5 tane tezi kurcalayıp kes kopyala yapıp altına bir iki yorum ekler ve işte yepyeni bir kaynak çıkmıştır ortaya.sonra altına kalın harflerle ismini yazar dersin hocası olarak.hele örneği az bulunan bir kaynak çıktıysa ortaya kitaplaştırılır ama asistanın ismiyle değil dersin hocasının adıyla çıkar kitap.
olayın esas kahramanına teşekkür bölümünde yer verilir katkılarından dolayı.gerçi ortada pekte kahramanlık yoktur ama genede bi emek harcanmıştır.

siyasi görüş elbetteki de her entellektüel bakış açısına sahip insanda varolması gereken bir özelliktir.ancak bilimle ilimle irfanla uğraşırken bu özelliklerin dışarda kalması gerekir.
eğer denetim mekanizması tamamen senatoya verilirse daha ilginç tablolarla karşılaşmak olasıdır.
ancak ülkemizdeki pekçok sorun sadece ülkemize ait sorunlar değildir ancak bizde öyle sorunlu politikalar gelişmiştir ki kangren halini almiştr düzeltilmesi 5 veya 10 yılda pek mümkün olmayan insanların kanıksadığı yanlışların doğru varsayıldığı bir düzen halini almıştır.
akademik dünyada herşey veya herkes kötü değildir içinde gerçekten idealist insanlar vardır fakat düzenin çarkları içinde ya sesleri duyulmaz ya da zamanla bu çarkın bir dişlisi olmaktadırlar.
bir asistanımız yurtdışı tecrübelerini anlatırken bizi epey şaşırtmıştı.
isviçrede profesörler dahi odaları paylaşırlar dedi.ve binada büyük bir yazıcı vardır bu yazıcı herkesin ortak kulladığı yazıcıdır dedi.profuda doç u da asistanıda bunu kullanır dedi.
benim okuduğum üniversitede her asistanın kendine özel odası ,yazıcısı , son model bilgisayarı vs vs vs.yani dışardan gelen bir akademisyenin ağzının açık kalacağı bir lüks içindedir.

bilime kaynak ayırılmaktadır ancak bilimadamı sayımız yeterli olmadığı için bu para ortada heba olmaktadır.
sırf okulun ödeneği kesilmesin diye mermerin üstüne fayans döşenip masraf gösterildiğini bilirim.hala da durum değişmemiştir.her sene lüzumsuz alete edavata milyarlarca para harcanmaktadır.hemde faturları büyük ölçüde kabartılarak.hesap soramazsınız ,sorsanızda düzgün cevap alamazsınız.
çünkü çoktan herşey kılıfına uydurulmuştur.

herneyse lafı daha fazla uzatmayim.anlatılacak çok şey var ancak okuyanlarıda sıkmak istemiyorum.
daha sonra devam ederim.
 

idealterror

Asistan
Katılım
11 Haziran 2008
Mesajlar
425
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
aynen katiliyorum. reformist bir universite hareketi(mesela akli basinda hicbir grup tarafindan gudulmeyen ogrencilerin icinden cikan) belki bu sorunlarin buyuk bir kismini cozer diye umid ediyorum. (turbandi, apolitize genc fikir, politize olmus bilim, yolsuzluk ve israf) (tabi hayalimde :()

bir gun insallah su anlasilir, universitenin sahibi ne rektorler ne proflardir. tek sahibi ogrencilerdir.
 

centigrade

Doçent
Katılım
24 Mayıs 2008
Mesajlar
994
Reaksiyon puanı
4
Puanları
18
aynen katiliyorum. reformist bir universite hareketi(mesela akli basinda hicbir grup tarafindan gudulmeyen ogrencilerin icinden cikan) belki bu sorunlarin buyuk bir kismini cozer diye umid ediyorum. (turbandi, apolitize genc fikir, politize olmus bilim, yolsuzluk ve israf) (tabi hayalimde :()

bir gun insallah su anlasilir, universitenin sahibi ne rektorler ne proflardir. tek sahibi ogrencilerdir.

hangi öğrenciler oldğunuda açalım yoksa bunu okuyan bir kısım düzenbozucular kendi kendilerine gelin güvey olurlar şimdi.

hakikaten üretmek için gelen öğrenci çığır açmak için ,hakeden ve çalıştığı için başaran öğrenci.

her prof doç veya asistanda kendini adadığı bilim dalının öğrencisi olarak görürse ve kendini gelişime kapatmazsa işte ozaman istenen seviyeye çok çabuk ulaşırız diye düşünüyorum...
 

Turab Garip

Dekan
Emektar
Katılım
30 Mayıs 2007
Mesajlar
6,887
Reaksiyon puanı
175
Puanları
1,243
@idealterror, niye oralarda bilim daha gelişmiş arkadaşım biliyor musun? Çünkü oralarda "devletin malı deniz, yemeyen keriz" anlayışı yok, ama bizde var. :)

Bir örnek verelim, 1990'lı yıllarda bir cerrah, "kansere çare buldum" diye ortaya çıkıyor, televizyonlara çıkarıp dalga geçiyorlar adamla. "Sen bu işten ne anlarsın, kanser senin alanın değil" diyorlar, fişliyorlar "kötü doktor" diye, oysa adam o sırada yaklaşık 200 tane kanserli hastayı tedavi ediyor. Sonra bakıyor ki burada bu işler olmayacak, kalkıyor Amerika'ya gidiyor ve orada patent almayı başarıyor.

Bizde Türk milleti olarak "çekememezlik" rahatsızlığı var, dünya üzerinde pek az millette var bu hastalık. Devletin malını yeme konusunda biribirimizle yarışmamız da çok az millette görülen bir hastalık..

İnan ki, her bir araştırma için milyarlarca lira gerekmiyor. Zaten senin dediğin gibi parasızlıktan bile olsa, o zaman da olayın bu hükümetle alakası yok; bu millet olarak bizim ruhumuza, kanımıza işlemiş demektir. Çünkü yıllardır nice hükümetler geldi geçti, "dincisi", solcusu, merkez sağcısı bilmem necisi, hepsinde de durum aynıydı, demek ki olayın hükümetlerle alakası yokmuş, bu benim görüşüm.

Türkiye'deki profların çoğu sadece koltukta oturmayı biliyorlar.

Yaının geri kalanında da güzel noktalara değinmişsin, buralarda ele aldıklarım dışındaki yerlerine katılıyorum. :)
 

idealterror

Asistan
Katılım
11 Haziran 2008
Mesajlar
425
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
su sartlar altinda vakif universitelerinin hayvan gibi bilim yapiyo olmasi lazim bu gorusune gore.

ama bu demek degildir ki dediklerin yanlis.
 

kimseciq

Asistan
Katılım
15 Mart 2008
Mesajlar
206
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
Universiteleri babalarinin ciftligi saniyordu eski rektorler. Simdi hakedenler basa gecince kuduruyorlar. Istifa blofleri yapiyorlar. Ama sadece idarecilikten istifa ediyorlar. Zaten istifa etmeseler yeni rektor idarecilikten azledecekti onlari. Yani once kendileri istifa ediyorlar Nasrettin Hoca misali esekten dusmus sonra da zaten inecektim demis :)
 
Üst