Hangi yaşta nasıl dini eğitim verilmeli?

AliA

Ordinaryüs
Emektar
Katılım
29 Haziran 2007
Mesajlar
64,457
Reaksiyon puanı
529
Puanları
0
Çocukların dinî eğitiminde her yaşın ayrı bir önemi vardır. Sağlıklı bir din eğitimi verebilmek için her anne-babanın yakın ve uzak plan olmak üzere belirli hedefleri olmalıdır. Bu çerçevede okul öncesi dönem sevdirme ve benimsetme, yedi yas ve sonrasında ergenlik dönemine kadar süreç ise ibadetlere alıştırma süreci olarak değerlendirilmelidir.

169520100218123732560.jpg


Müslüman bir toplumun bireyleri olan çocuklarımız şu veya bu şekilde Allah, peygamber ve melekler hakkında bazı şeyler duymakta ve bunlar hakkında sorular sormaktadır. Çocuğun ilk eğitimcisi olmaları münasebetiyle anne-babaların üzerlerine düşen en önemli vazife çocuğun sorularına hazırlıklı olmak, hangi yaşta neyi nasıl öğretebileceğim öğrenmektir.

Çocukların dinî eğitiminde her yaşın ayrı bir önemi vardır. Ancak din eğitimi ve dinî duyguların gelişimi açısından okul öncesi dönem, "altın çağ" olarak nitelendirebileceğimiz en önemli dönemdir. Bu dönemin iyi değerlendirilmesi; anne-babanın din eğitimi konusunda sağlam bilgilere sahip olması, çocuğun hangi sorusuna nasıl cevap vereceğini bilmesi ve hangi bilgiyi hangi aşamada, hangi çerçevede öğreteceğinin bilincinde olmasına bağlıdır.

Kur'an'ın ve Hz. Peygamber'in (s.a.v.) metodu olan tedrici eğitim metodunu biz de çocuklarımızın dinî eğitiminde uygulamak durumundayız. Eğitimin süreç içerisinde gerçekleşen bir olgu olduğunu hiçbir zaman unutmamak gerekir. Onları yetiştirirken daima beklemeli, teenni ile hareket etmeli ve basit alıştırmaları bıkmadan, usanmadan tekrarlamalıdır. Çocuğun iman esaslarını öğrenmesi ve ibadet alışkanlığı kazanmasında her zaman sabırlı olunmalıdır.

Sağlıklı bir din eğitimi verebilmek için her anne-babanın yakın ve uzak plan olmak üzere belirli hedefleri olmalıdır. Bu çerçevede okul öncesi dönem sevdirme ve benimsetme, yedi yaş ve sonrasında ergenlik dönemine kadar süreç ise ibadetlere alıştırma süreci olarak değerlendirilmelidir.

İKİ YAŞ

İki yaşındaki çocuklarda özellikle dil alanında büyük gelişmeler yaşanır. Bu yaşta çocuk sosyal açıdan kendisi dışında ama kendisini ilgilendiren dış dünya ile ilgili konulara ilgi göstermeye başlar. Bu yaşta çocuklara dinî hikâyeler okumak ve dinletmek, Kur'an-ı Kerim ve güzel sözler dinlemesini sağlamak yaşına uygun bir uygulama olacaktır. Bu yaşta "la ilahe illallah" yani kelime-i tevhidi çocuklara ezberletebiliriz.

ÜÇ YAŞ

Üç yaşın başlarındaki çocuklar dengesiz, olumsuz, kararsız ve isyankârdır. Büyüklerin sözlerini dinlemez, hatta tersini yapar, kısıtlandığı zaman ise öfkelenir, çevresinden yardım istemez, kendi başına işlerini yapmaya çalışır. Bu davranış şekilleri, çocuğa göre değişmekle beraber üç yaşın ortalarında veya sonlarında azalır, normale döner. Ancak bu dönemde oluşan saplantılar ve ruhsal bunalımlar ileriki yıllarda inatçılık ve direnç belirtileri şekline dönüşebilir. Bundan dolayı çocuklara bir takım dinî içerikli bilgileri zorla verme, ibadet kalıplarını öğretme gibi çabalar içine girerek çocukla inatlaş-mayınız. Aksi takdirde çocuk, bu konularda ömür boyu olumsuz bakış açısına sahip olabilir. Bu sebeple özellikle bu yaş grubundaki çocuklara baskı ve zorlamalardan kaçınmak gerekir. Onları istemediği bir dinî faaliyeti gerçekleştirmeye zorlamamalıdır.

Üç yaşın sonlarında sakinlik dönemi başlar. Çocuk daha dengeli ve ölçülü hareket etmeyi öğrenir. Bu yaş çocuğu çok soru sorar, "neden" ve "niçin"lerle konuyu irdeler. Allah'a, meleklere dair, Hz. Peygambere ve diğer iman esaslarına dair çok fazla soru sormaya başlar. Ancak ona basit ve anlaşılır, kısa cevaplar vermekle yetinin. Bu yaşta çocuğun sinir sistemi hazır olmadığı için ona uzun dualar ve sureler ile bazı bilgileri zorla ezberletme gibi davranışlardan kaçınmak gerekir. Bu süreçte çocuğun anne-babayla beraber namaz ibadetini yerine getirmesine müsaade edilmelidir. Ama ısrarla her seferinde ondan yapmasını isteyerek de nefret ettirmemelidir.

DÖRT YAŞ

Dört yaş, çocuğun en çok araştırmacı olduğu dönemlerden birisidir. Her şeyi öğrenmek ister. Bu yaşta çocuğa seveceği, hoşuna giden hikâyelerden bol bol okuyun ya da anlatın. Dinî temaları, hikâye ve masal diliyle işleyin. Bunun için dinî hikâyeler ve seçilmiş masallardan yararlanabilirsiniz. Elinizde mevcut değilse bile siz kendiniz kurgulayarak çocuğa vermek istediğiniz mesajı bir hikâye içinde verebilirsiniz.

853720100218123805514.jpg


Çocuk kaç yaşında hafızlığa başlamalı?
Son dönemlerde bazı anne-babalarm ısrarla çocuklarını altı-yedi yaşlarında hafız yapma gayreti içine girdiklerini görüyoruz ki bu üzerinde durulması gereken riskli bir durumdur. Bu yaş çocuğu Kur'an ezberlemede çok sıkıntı yaşayacak ve bunun üzerine Kur'an'dan soğuma tehlikesi söz konusu olacaksa -ki bu ihtimal çok yüksektir- bu yaşta çocuk hafız yapılmamalıdır. Kur'an'dan uzaklaşması, nefret etmesi tehlikesini düşünerek, teenni ile hareket etmeli, ilerleyen yaşlarda çocuk teşvik edilerek, hazırlanarak hafızlık yapması düşünülmelidir.

BEŞ YAŞ

Beş yaş, çocukluk evresinin düğüm noktasıdır. Bu yaşı "altın yaş" olarak nitelendiriliriz. Bu yaş çocuğu çevresine uyum gösterir. Bu yaşta çocuklar ev işlerine yardım etmeyi sever, zayıf ve küçükleri korur, başkalarının üzerinde olumlu tesir bırakmak ister, işte bu çağ çocuğun bir takım ibadetlere, dinî ritüel ve davranışlara aşinalık kazandırabilmesi için en önemli zaman dilimidir, inanç esasları temel an*lamda bu çağda iyi ve doğru şekliyle kavratıp benimsetebilirsiniz.

ALTI YAŞ

Altı yaşında (bazen beş buçuk yaşında) çocuk üç yaşlarında olduğu gibi tekrar olumsuz davranışlar göstereceği bir döneme adım atmıştır. Çevresiyle çatışmaya girer, uyumsuzluk gösterir. Her zaman birinci ve en iyi olmak ister. Bu dönemde çocuk mantıksal düşünmeyi öğrenmeye başlamıştır. Bu dönemde çocuğa bol bol dinî hikâyeler okumalı, bununla kalmayarak onları hafızasında tutmasını sağlamalı ve sorular sorarak zihnini çalıştırmayı öğretmelisiniz.

Her ne kadar çocuklar üç-dört yaşlarından itibaren sorular sormaya başlasa da onların bu sorularının bir yetişkin gibi anlatılanı tam anlamak veya cevabını kavramak şeklinde olmadığını bilmelisiniz, işin hakikatinde çoğu zaman çocuklar sordukları sorunun cevabıyla çok fazla ilgili değillerdir. Ancak beş-altı yaşlarından itibaren çocuğun sorduğu sorular gelişigüzel sorulan sorular değil, dinlenmek ve cevaplarını öğrenmek içindir ki bu da çocuğun kendisine verilenleri almaya hazır olduğu manasına gelmektedir. Bu sebeple özellikle beş-altı yaşlarında sorulan soruları ciddiye almalı gerektiği gibi cevaplandırma gayreti içine girmelisiniz.

YEDİ YAŞ

Altı-yedi yaşlarına kadar bütün pedagogların ittifak ettiği nokta bu dönemin bilgi öğretme ve ezberletme zamanı olmadığı, sevdirme ve benimsetme zamanı olduğu gerçeğidir. Temyiz çağına kadar çocuklara iman esaslarının ayrıntılarını ve bir takım kelami bilgileri öğretmek asıl amacınız olmamalıdır. Allah sevgisi, Peygamber sevgisi kazandırılırsa bu dönem için asıl aşama kat edilmiş demektir.

ON YAŞ

Altı-on yaş arasında çocukların inişli çıkışlı bazen dengesiz ve olumsuz davranışlar gösterdiğini bilmelisiniz. Çocuk ancak on yaşında iken beş yaşında gösterdiği denge ve düzeni yani ölçülü davranış özelliğini kazanacaktır. Bu yaş grubunun en temel özelliklerinden birisi de çocukların çok kolay etkilenme özelliğidir. Bu yaşlar arasında çocukların tutarsız özellik gösterebileceğinin bilincinde olarak onları ibadetlere alıştırmada çok zor şeyleri tercihle karşı karşıya bırakmayın. Ama ibadet ve iman eğitimini de bu çağda tamamen yerleştirmeye ve benimsetmeye çalışmalısınız. Bu dönem, çocuğun akli melekelerinin olgunlaşma, kendilerine göre doğru ve yanlışları ortaya koyma zamanıdır. Bundan dolayı dinî doğruları çocuğa benimsetmek önemlidir. On yaşına giren çocuğun huzurlu döneme girmesi de bu yaşın çocukların artık bazı ibadetleri tam olarak yerine getirme zamanının olduğunu gösterir.

ON YAŞ SONRASI

On yaş sonrasında çocuklarda ergenlik döneminin etkileri kendisini gösterecektir. Çocuğun ergenlik dönemine kadar din eğitiminden amacımız, ergenlik çağına girdiğinde çocuklarımızın ibadetlerini kolaylıkla yerine getiren bir fert olmasını sağlamaktır. Bunu gerçekleştirmek ise okul öncesi dönemde iman esaslarını kavratma, yedi yaşından itibaren de namaz-oruç gibi ibadetlere hazırlık sürecini başlatmaya bağlıdır. Yedi-on yaş arası çocukların namaz kılmalarını, bir takım ibadetleri gerçekleştirmelerini teşvik etmeli, yaptıkları zaman takdir etmelisiniz. Ancak on yaşından itibaren bu vurgular daha kuvvetli olmalıdır.

KAYNAK
 

quasimodo

Profesör
Katılım
20 Aralık 2008
Mesajlar
1,929
Reaksiyon puanı
57
Puanları
0
Kardeşimizn güzel konuları yine yağmaya başladı
bu konuya yorum yazmakmı ııh haddim değil ama bizden bir şey ekleyelim dedik


SENAİ DEMİRCİ
Zeynep’le annesi, o içinde her şey olan kitabı, yani Kur’ân’ı okumaya başladılar Önce annesinin ağzından bir fısıltı duyar gibi oldu Zeynep “Efendim?” dedi Kendisine bir şey söylendiğini sanmıştı “Besmele çektim” dedi annesi “Bismillahirrahmanirrahim” Zeynep şimdi daha iyi duymuştu “Dedem beni kucağına alırken de aynı şeyi söylemişti” dedi
Annesi gülümsedi
“Çünkü her işin başı ‘Bismillah’tır Her işe başlarken ‘Bismillahirrahmanirrahim’ deriz Kur’ân okumaya başlarken de, yemek yapmaya başlarken de”
Zeynepcik sormadan edemedi:
“Neden bismillah diyoruz ki? Sebebini tam anlayamadım”
Annesi gözlerinin içine baktı Zeynep’in Bu bakış çok hoşuna giderdi Annesinin gözlerinin içinde kendisini görebiliyordu
Annesi anlatmaya başladı
“Hani, hatırlar mısın, bir masalda, ‘Açıl susam açıl!’ deyince açılan bir kapı vardı Kapı bu sözü söylemeden açılmıyordu”
Zeynep başını salladı Annesinin gözlerinin içindeki Zeynep de salladı başını
“Biz bu söze ‘parola’ diyoruz Dün seyrettiğimiz filmde de vardı, hatırlasana Kapıya bir yabancı gelirse, parolayı soruyorlardı Bilemezse içeri almıyorlardı Parolayı bilmeyen dışarda kalıyor, yabancı ve düşman sayılıyor Ama parolayı söyleyince, herkes dost olduğunu anlıyor ve sana öyle davranıyor”
Zeynep bütün bunların “Bismillahirrahmanirrahim”le ilgisini merak ediyordu Gözlerini annesinin gözlerinden ayırmadan öylece durdu Dudakları aralanmıştı meraktan
“Bismillah da onun gibi bir parola işte!” dedi annesi “Bir işi yapmaya başlayınca, varlıklar âleminin kapısını aralarsın Onların seni tanımasını, sana destek olmasını umarsın O zaman bir işe başlar başlamaz, kendini tanıtman gerek Onları ve seni yaratan Allah adına burada olduğunu söylemelisin İşte ‘Bismillah’ diyerek, Allah’ın adıyla iş yaptığını hatırlatırsın, O’nun kulu olduğunu hatırlarsın, O’nun izniyle hareket ettiğini söylemiş olursun Yani, bu âlemin parolasını fısıldamış olursun Eğer parolayı söylemezsen, yabancı ve düşman sanılırsın Bir bahçeye izinsiz girmek gibi bir şey bu! O zaman sana kapılar açılmaz, işlerin kolaylaşmaz Parolayı söylersen kapılar açılır, yabancılık çekmezsin, hiçbir şey de sana yabancı ve düşmanmış gibi gözükmez
“İşte biz de ‘Bismillah’ diyerek başlıyoruz okumaya; tâ ki Rabbimizin söyledikleri bize açılsın ve ne sorumuz varsa cevaplansın”
Zeynep, “Şimdi ‘Bismillah’ deyince Kur’ân’ın kapağı kendiliğinden mi açılacak?” diye sordu
Annesi bu masumca soruya tebessümle karşılık verdi Biraz gülüştüler
“Aslında, evet!” dedi annesi “Biz Allah adına açacağız Kur’ân’ı ve o da bize sırlarını açacak, sorularımızı cevaplayacak”
“Hadi var mısın?” dedi annesi Elinden tuttu Zeynep’in
Kur’ân’ın ilk kapağını Zeynep’in minik elleri kaldırdı Ama önce parolayı söyledi: “Mismillah!”
http://irsadforum.net/forum/cocuk-ve-egitim/cocugumla-her-gune-bir-ayet-bismillahirrahmanirrahim/



ve size okuyan kardeşlerime her yorumunuza bir ekleme benden[sayı önemli değil]
 

wenus

Asistan
Katılım
14 Haziran 2009
Mesajlar
126
Reaksiyon puanı
3
Puanları
0
Her müslümanın birinci vazifesi, evladına İslamiyet’i ve Kur'an-ı kerimi öğretmektir. Evlat nimetinin kıymeti bilinmezse, elden gider. Bunun için Pedagoji [çocuk terbiyesi] dinimizde çok kıymetli bir ilimdir.

İslam dinine karşı olanlar, bu önemli noktayı anladıkları içindir ki, “Birinci hedefimiz, gençliğin ele alınması ve onların dinsiz olarak yetiştirilmesidir” diyorlar.

Sual: Bazı kimseler, “Çocuk din dersini, ancak lise, hatta üniversiteyi bitirince öğrenmelidir. Daha önce öğrenirse aklı karışır. Fen bilgilerini öğrenmesi ve inanması zor olur” diyorlar. Çocuğa küçükken dinini öğretmek gerekmez mi?

CEVAP

Fen bilgisi din bilgisinden ayrı değildir. Fen bilgisi İslami ilimlerin bir koludur. İslami bilgileri öğrenen fen ilimlerini de öğrenir. Her Müslüman, çoluk çocuğuna ve emri altında bulunanlara dinini öğretmekle sorumludur.

Bir hadis-i şerif meali:

(Hepiniz, bir sürünün çobanı gibisiniz. Çoban sürüsünü koruduğu gibi, siz de evinizde ve emriniz altında olanları Cehennemden korumalısınız! Onlara Müslümanlığı öğretmezseniz, mesul olursunuz.) [Müslim]

Bir âyet meali de şöyledir:

(Ey iman edenler, yakıtı insan ve taş olan Cehennem ateşinden kendinizi ve çoluk çocuğunuzu koruyun.) [Tahrim 6]

İyiliğe de, kötülüğe de sebep olanlar, yaptıkları işe ortak olurlar.

Üç hadis-i şerif meali:

(Dinimizde iyi bir çığır açan, bununla amel edenler gibi sevaba kavuşur, onların sevabından da hiçbir şey eksilmez. Kim de, dinimizde kötü bir çığır açarsa, onların günahı, ona da verilir, o kötü yoldakilerin günahından hiçbir şey eksilmez.) [Müslim]

(Hayra delalet eden [yol gösteren, sebep olan] o hayrı yapan gibi sevaba kavuşur.) [Taberani]

(Bir Müslümanın evladı ibadet edince, kazandığı sevap kadar, babasına da verilir. Bir kimse, çocuğuna dinini öğretmeyip, günah olan şeyler öğretirse, bu çocuk ne kadar günah işlerse, babasına da o kadar günah yazılır) [S. Ebediyye]

(Ağaç yaşken eğilir) ve (Demir tavında dövülür) gibi ata sözleri meşhurdur. Her şey zamanında yapılır.

Bir hadis-i şerif meali:

(Çocukken öğrenilen şey, taş üzerine kazılan nakış gibi kalıcıdır. Yaşlandıktan sonra öğrenmeye kalkması ise, su üzerine yazı yazmaya benzer.) [Hatib]

Bu bakımdan çocuklarımıza ilkönce, dinimizin emir ve yasaklarını ve Kur’an-ı kerimi öğretmeliyiz. Daha sonraya bırakmamalıyız. (Helekel-müsevvifun) hadis-i şeriftir. Anlamı ise, (Hayırlı işlerinizi hemen yapın. Yarına bırakmayın, yoksa helak olursunuz) demektir.

Hayırlı işlerin birincisi ve en önemlisi çoluk çocuğuna İslamiyet'i öğretmektir. Her Müslümanın bu birinci görevi hemen yapması, yarınlara bırakmaması gerekir.
 
Üst