Hadislere inanmıyorum

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...

HanifTürk

Öğrenci
Katılım
8 Ağustos 2008
Mesajlar
70
Reaksiyon puanı
0
Puanları
6
Hadislere inanmam



Çünkü, hadis: "Kuran-ı Kerim'i anlayabilen bir tek benim. Benim açıklamalarım, tasvirlerim ve anlatımlarımla ancak ashabım anlayabildi" der.Bu da, ayete göre mümkün değil. Çünkü A'la Suresi 6. ayet: "Bundan sonra sana Kur'an'ı okutacağız ve asla unutmayacaksın"; 7. ayet ise: "Ancak Allah'ın dilediklerini unutacaksın" buyurmaktadır.



Bunda alınacak bir şey yok. Çünkü 4. ayette, görünen bitkilerin kömür, ama görünmeyen (mikroskobik bakteri, alg gibi tek hücreli bitkilerin), zamanla 5. ayetteki "ğussa"e (güsul sıvı, ıslak, nafta, cyan rengi, yosun, alg ve bitki olan bakterilerin klorofil kabuğu rengi demektir), yani petrole dönüştüğü yazılıdır..



Kur'an her çağın kitabıdır. Nasıl olur da Resulullah daha bu yüzyılın başında keşfedilen petrolü bilebilirdi? Petrolü bilemeyeceği için, Allah, "Sen ayetlerimizin içeriğini unutmayacaksın. Ama, sen petrolü kastettiğimi bilmeden sadece vahyedileni koruyacaksın. Gelecekte petrol ve ona dayalı yan endüstriler keşfedilince, o günün alimleri petrolün ne anlama geldiğini bileceklerdir" demektedir.



"Peygamberlerden sonra gelen en üstün insanlar benim ashabımdır. Onlardan sonra gelenler de din alimleridir. Alimler benim varislerimdir. Sonra gelecek ummetime bu dini en güzel öğretecek olan alimler olacaktır" hadisi. Bu da sahih, adı altında sahte hadis. Çünkü asıl olan ayetlerdir. Vakıa Suresi'ne bakarsanız, 7. ayet ,bizim üç sınıf halinde toplaşacağımızı bildirir. Oysa, sana hadisler hep "Cennetlikler ve Cehennemlikler" diye iki sınıf üzerinden yutturulmuştu.



Vakıa Suresi'ni biraz daha deşersek, üç sınıfın "Cehennemlikleri" olan en altdakiler, bu surenin 41 ila 50. ayetleri arasında anlatılır. Cennetlikler ise, 27. ayet ile 40. dahil ayetlerde anlatılır. Şimdi sıkı dur: Bunun üstünde, Allah'a teğet olan / değen en üstteki üçüncü sınıf ise, bu ikinci sınıfın tavanındadır. Bu sınıf ,10. ayetten başlar ve 26. ayet (dahil) biter. Bütün bunları, Vakıa Suresi'nde baştan itibaren bir sırayla oku, sonra verdiğim sırayla bir daha oku. Göreceksin ki, naim mekanındaki mukarrebun - sabıkun denilen mekan, Al-i İmran 104 ile 114 ayetlerinde tanımlananlar için özel olarak kurulmuştur.



"Allah İbrahim'i dost edinmiştir" ayeti uyarınca o yoldan gidenlerin de Allah'a yakınlaşacağı bildirilmiştir.



Ve hadise devam ediyoruz: "Kuran-ı Kerim'i, benim hadislerim ve sünnetlerim ışığında anlayabilmişlerdir ve yazdıkları kitaplarla ümmetime bu dini tebliğe devam edecekler".



İyi de, hadis ve sünnetler ile Kur'an ayetleri hep çelişiyor. Bizim seçmemiz gereken ayetlerdir. Sen askerde onbaşıdan mı emir alırsın, yoksa generalden mi? Kur'an bozulmamış ve korunmuştur;

: Diyorlar ki "Mesela, Kuran-ı Kerim'de namaz farz deniyor; ama kac rekat ve nasıl kılınacak bir bilgi verilmiyor. Bunları Resullallah açıklıyor. Aksi takdirde, herkes istedigi gibi, istediği miktar bu ibadeti yapabilirdi" diyorsun. Namazın, ruku, secde, kade ve kıyam adlı dört bedeni hareket üzerine olduğu Kur'an'da yazılıdır.



Örneğin, "Ruku edenlerle rüku edin, secde edenlerle secde edin ve zekat verin" gibi. İnanır mısınız, namazın kaç rekat olduğu 1419 yıldır Kur'an'da yazılı, ama gözler ve kalpler mühürlenince kimse görememiş. Kaç rekat namaz kılacağımız,

Nisa Suresi 101, 102 ve 103. ayetlerde açıkça yazılı...



Mezhepleri ise, sonra yazacağım inşallah. Ama şunu bilmenizi isterim ki, Allah'ımızın İpi dururken niçin kul iplerine tutunalım. Bence Resulullah Şafii değildi ve Ali Efendimiz de Alevi değildi...





İbadet kişiseldir ve sadece Allah ile kulu arasındadır; ama, bilim tüm insanlığın malıdır. Allah, zenginliği dilediğine, ama bilimi
isteyene, dileyene verir. Müslümanlık babadan oğula geçer, fakat Hanifliği sen babana öğretirsin. Rabbim ilminizi artırsın.
 

hangman

Asistan
Katılım
11 Temmuz 2008
Mesajlar
275
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
sürekli bu tarz konular açmandaki sebebi anlayabilmiş değilim; inanmıosan inanma bize ne ki?:censored:
 

Nemesis

Dekan
Katılım
31 Ekim 2007
Mesajlar
7,765
Reaksiyon puanı
13
Puanları
218
Yaş
38
Konum
Uşak
Neden buraya bu foruma acarsın böyle konuyu be kardesim? İnanmıyorsan kendine bize ne? Hayır apaçık belli niyetin. İtiraflar bölümüne açaydın bari.
 

HanifTürk

Öğrenci
Katılım
8 Ağustos 2008
Mesajlar
70
Reaksiyon puanı
0
Puanları
6
Kardeşlerim her halde yazdıklarımı okumamışsınız niye inanmadığımı ve hadislere inanılırsa nasıl bir sorun ortaya çıkacağını ve Kur"an-ın hadisleri kabul etmediğini Hz.Muhammed"in hadis olarak sadece Kur"an bıraktığını anlatabilmek ve ALLAH"ın insanlara indirdiği dinin indirildiği gibi insanlara anlatabilmek için başka bir sebep aramak boşuna emektir.
 

hangman

Asistan
Katılım
11 Temmuz 2008
Mesajlar
275
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
Kardeşlerim her halde yazdıklarımı okumamışsınız niye inanmadığımı ve hadislere inanılırsa nasıl bir sorun ortaya çıkacağını ve Kur"an-ın hadisleri kabul etmediğini Hz.Muhammed"in hadis olarak sadece Kur"an bıraktığını anlatabilmek ve ALLAH"ın insanlara indirdiği dinin indirildiği gibi insanlara anlatabilmek için başka bir sebep aramak boşuna emektir.
anladık dostum, ama hala bize ne sen inanmıosan inanma... ayrıca dediklerinin bi kısmını da araştırdım hepsi alakasız şeyler!
 

HanifTürk

Öğrenci
Katılım
8 Ağustos 2008
Mesajlar
70
Reaksiyon puanı
0
Puanları
6
Alakasız olanlar ne ayrıcada seni ilgilendirmiyorsa ilgilenenler olacaktır
 

EBB

Doçent
Katılım
10 Mayıs 2008
Mesajlar
778
Reaksiyon puanı
2
Puanları
0
Hadislere inanmam



Çünkü, hadis: "Kuran-ı Kerim'i anlayabilen bir tek benim. Benim açıklamalarım, tasvirlerim ve anlatımlarımla ancak ashabım anlayabildi" der.Bu da, ayete göre mümkün değil. Çünkü A'la Suresi 6. ayet: "Bundan sonra sana Kur'an'ı okutacağız ve asla unutmayacaksın"; 7. ayet ise: "Ancak Allah'ın dilediklerini unutacaksın" buyurmaktadır.



Bunda alınacak bir şey yok. Çünkü 4. ayette, görünen bitkilerin kömür, ama görünmeyen (mikroskobik bakteri, alg gibi tek hücreli bitkilerin), zamanla 5. ayetteki "ğussa"e (güsul sıvı, ıslak, nafta, cyan rengi, yosun, alg ve bitki olan bakterilerin klorofil kabuğu rengi demektir), yani petrole dönüştüğü yazılıdır..



Kur'an her çağın kitabıdır. Nasıl olur da Resulullah daha bu yüzyılın başında keşfedilen petrolü bilebilirdi? Petrolü bilemeyeceği için, Allah, "Sen ayetlerimizin içeriğini unutmayacaksın. Ama, sen petrolü kastettiğimi bilmeden sadece vahyedileni koruyacaksın. Gelecekte petrol ve ona dayalı yan endüstriler keşfedilince, o günün alimleri petrolün ne anlama geldiğini bileceklerdir" demektedir.



"Peygamberlerden sonra gelen en üstün insanlar benim ashabımdır. Onlardan sonra gelenler de din alimleridir. Alimler benim varislerimdir. Sonra gelecek ummetime bu dini en güzel öğretecek olan alimler olacaktır" hadisi. Bu da sahih, adı altında sahte hadis. Çünkü asıl olan ayetlerdir. Vakıa Suresi'ne bakarsanız, 7. ayet ,bizim üç sınıf halinde toplaşacağımızı bildirir. Oysa, sana hadisler hep "Cennetlikler ve Cehennemlikler" diye iki sınıf üzerinden yutturulmuştu.



Vakıa Suresi'ni biraz daha deşersek, üç sınıfın "Cehennemlikleri" olan en altdakiler, bu surenin 41 ila 50. ayetleri arasında anlatılır. Cennetlikler ise, 27. ayet ile 40. dahil ayetlerde anlatılır. Şimdi sıkı dur: Bunun üstünde, Allah'a teğet olan / değen en üstteki üçüncü sınıf ise, bu ikinci sınıfın tavanındadır. Bu sınıf ,10. ayetten başlar ve 26. ayet (dahil) biter. Bütün bunları, Vakıa Suresi'nde baştan itibaren bir sırayla oku, sonra verdiğim sırayla bir daha oku. Göreceksin ki, naim mekanındaki mukarrebun - sabıkun denilen mekan, Al-i İmran 104 ile 114 ayetlerinde tanımlananlar için özel olarak kurulmuştur.



"Allah İbrahim'i dost edinmiştir" ayeti uyarınca o yoldan gidenlerin de Allah'a yakınlaşacağı bildirilmiştir.



Ve hadise devam ediyoruz: "Kuran-ı Kerim'i, benim hadislerim ve sünnetlerim ışığında anlayabilmişlerdir ve yazdıkları kitaplarla ümmetime bu dini tebliğe devam edecekler".



İyi de, hadis ve sünnetler ile Kur'an ayetleri hep çelişiyor. Bizim seçmemiz gereken ayetlerdir. Sen askerde onbaşıdan mı emir alırsın, yoksa generalden mi? Kur'an bozulmamış ve korunmuştur;

: Diyorlar ki "Mesela, Kuran-ı Kerim'de namaz farz deniyor; ama kac rekat ve nasıl kılınacak bir bilgi verilmiyor. Bunları Resullallah açıklıyor. Aksi takdirde, herkes istedigi gibi, istediği miktar bu ibadeti yapabilirdi" diyorsun. Namazın, ruku, secde, kade ve kıyam adlı dört bedeni hareket üzerine olduğu Kur'an'da yazılıdır.



Örneğin, "Ruku edenlerle rüku edin, secde edenlerle secde edin ve zekat verin" gibi. İnanır mısınız, namazın kaç rekat olduğu 1419 yıldır Kur'an'da yazılı, ama gözler ve kalpler mühürlenince kimse görememiş. Kaç rekat namaz kılacağımız,

Nisa Suresi 101, 102 ve 103. ayetlerde açıkça yazılı...



Mezhepleri ise, sonra yazacağım inşallah. Ama şunu bilmenizi isterim ki, Allah'ımızın İpi dururken niçin kul iplerine tutunalım. Bence Resulullah Şafii değildi ve Ali Efendimiz de Alevi değildi...





İbadet kişiseldir ve sadece Allah ile kulu arasındadır; ama, bilim tüm insanlığın malıdır. Allah, zenginliği dilediğine, ama bilimi
isteyene, dileyene verir. Müslümanlık babadan oğula geçer, fakat Hanifliği sen babana öğretirsin. Rabbim ilminizi artırsın.


Abuk subuk konuştuğunun farkında mısın?

Resulullah şafii değildi demişsin.. Şafiilik hakkınjda ne biliyorsun da böyle saçmalıyorsun.. Hz Ali alevi değildi.. Sen herşeyi birbirine karıştırıyorsun.. Önce mezhepler konusunda biraz kendini geliştir.. Şafiilik nerden çıkmıştır.. İmam Şafii kimdir ne yapmış ne etmiş.. öğreniver sonra kalkıp burda birşeyler hakkında yaz çiz.. öyle işkembeden atıyorsun..

İnanmayan insanlar gibi cımbızla ayetleri seçip çelişki var.. Şuna inanmıyorum buna inanmıyorum diyen senin gibiler için Kur'an'da açıklayıcı ayetlerde var;


“Hak dini onlara açıklasın diye, her peygamberi Biz kendi kavminin lisanıyla gönderdik.”(İbrahim Sûresi,14-4)

“O kimseler ki, yanlarındaki Tevrat ve İncil’de vasıflarını yazılı buldukları ümmî peygamber olan Resulullaha uyarlar. O peygamber ise kendilerini iyiliğe sevk edip kötülükten sakındırır; temiz ve güzel nimetleri onlara helâl, habis olanları ise haram kılar; daha önce kendilerine yüklediğimiz ağır yükleri ve üzerlerindeki bağları onlardan kaldırır. İşte ona îmân eden, ona hürmet eden, düşmanlarına karşı ona yardımda bulunan ve onunla indirilmiş olan nûra uyanlar, kurtuluşa erenlerin tâ kendisidir.”(A'raf Sûresi, 7-157)

“Peygamber size ne emretmişse alın, neyi yasaklamışsa ondan da kaçının. Allah’tan korkun. Muhakkak ki Allah’ın azâbı pek şiddetlidir.”(Haşir Sûresi, 59-7)

“Allah ve Resulü bir meselede hükmünü verdiği zaman, bir mü’min erkeğin yahut bir mü’min kadının artık işlerinde başka bir yolu seçme hakkı yoktur. Kim Allah’a ve Resulüne isyan ederse, apaçık bir sapıklığa düşmüştür.” (Ahzab Sûresi ,33-36)

“Peygambere itaat eden Allah’a itaat etmiş olur. Kim bundan yüz çevirirse, seni öylelerinin üzerine muhâfız olarak göndermedik; sen ancak doğru yolu gösterip tebliğ etmekle mükellefsin.”(Nisa, 4-80)

“De ki: Eğer Allah’ı seviyorsanız bana uyun ki Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah çok bağışlayıcı, çok merhamet edicidir” (Âl-i İmran Sûresi, 3-31)


----------------------

Sen nasıl bir inanansın.. ?
 

hangman

Asistan
Katılım
11 Temmuz 2008
Mesajlar
275
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
Alakasız olanlar ne ayrıcada seni ilgilendirmiyorsa ilgilenenler olacaktır
Nisa Suresi 101, 102 ve 103. ayetler
kaç rekat namaz kılınması gerektiği nerede yazıyo dostum bi koyabilir misin foruma, merak ettim ben yanlış yeri mi okuorum sen de bi koy
Nisa Suresi 101, 102 ve 103. ayetleri
 

HanifTürk

Öğrenci
Katılım
8 Ağustos 2008
Mesajlar
70
Reaksiyon puanı
0
Puanları
6
Abuk subuk konuştuğunun farkında mısın?

Resulullah şafii değildi demişsin.. Şafiilik hakkınjda ne biliyorsun da böyle saçmalıyorsun.. Hz Ali alevi değildi.. Sen herşeyi birbirine karıştırıyorsun.. Önce mezhepler konusunda biraz kendini geliştir.. Şafiilik nerden çıkmıştır.. İmam Şafii kimdir ne yapmış ne etmiş.. öğreniver sonra kalkıp burda birşeyler hakkında yaz çiz.. öyle işkembeden atıyorsun..

İnanmayan insanlar gibi cımbızla ayetleri seçip çelişki var.. Şuna inanmıyorum buna inanmıyorum diyen senin gibiler için Kur'an'da açıklayıcı ayetlerde var;


“Hak dini onlara açıklasın diye, her peygamberi Biz kendi kavminin lisanıyla gönderdik.”(İbrahim Sûresi,14-4)

“O kimseler ki, yanlarındaki Tevrat ve İncil’de vasıflarını yazılı buldukları ümmî peygamber olan Resulullaha uyarlar. O peygamber ise kendilerini iyiliğe sevk edip kötülükten sakındırır; temiz ve güzel nimetleri onlara helâl, habis olanları ise haram kılar; daha önce kendilerine yüklediğimiz ağır yükleri ve üzerlerindeki bağları onlardan kaldırır. İşte ona îmân eden, ona hürmet eden, düşmanlarına karşı ona yardımda bulunan ve onunla indirilmiş olan nûra uyanlar, kurtuluşa erenlerin tâ kendisidir.”(A'raf Sûresi, 7-157)

“Peygamber size ne emretmişse alın, neyi yasaklamışsa ondan da kaçının. Allah’tan korkun. Muhakkak ki Allah’ın azâbı pek şiddetlidir.”(Haşir Sûresi, 59-7)

“Allah ve Resulü bir meselede hükmünü verdiği zaman, bir mü’min erkeğin yahut bir mü’min kadının artık işlerinde başka bir yolu seçme hakkı yoktur. Kim Allah’a ve Resulüne isyan ederse, apaçık bir sapıklığa düşmüştür.” (Ahzab Sûresi ,33-36)

“Peygambere itaat eden Allah’a itaat etmiş olur. Kim bundan yüz çevirirse, seni öylelerinin üzerine muhâfız olarak göndermedik; sen ancak doğru yolu gösterip tebliğ etmekle mükellefsin.”(Nisa, 4-80)

“De ki: Eğer Allah’ı seviyorsanız bana uyun ki Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah çok bağışlayıcı, çok merhamet edicidir” (Âl-i İmran Sûresi, 3-31)


----------------------

Sen nasıl bir inanansın.. ?

Abuk subuk konuştuğunun farkında mısın?

Kardeşim benim yazdığıma inanmak zorunda değilsin ama beni böyle eleştirmeyede hakkın yok varsa bir bilgin yazarsın bende Hakikati anlatırım.

Resulullah şafii değildi demişsin.. Şafiilik hakkınjda ne biliyorsun da böyle saçmalıyorsun..

Şafi değildi derken Hanefi de değildi diyorum çünkü şafilik ve hanefilik yani mezhepler Hz.Muhammed"in ölümünden 150 yıl sonra çıkmış bidatlerdir

Hz Ali alevi değildi.. Sen herşeyi birbirine karıştırıyorsun.. Önce mezhepler konusunda biraz kendini geliştir.. Şafiilik nerden çıkmıştır.. İmam Şafii kimdir ne yapmış ne etmiş.. öğreniver sonra kalkıp burda birşeyler hakkında yaz çiz.. öyle işkembeden atıyorsun..

Peki ben bilmiyorum şafilik nereden çıkmış neden Hanefi mezhebinde haram olanlar şafii mezhebinde helal ve nasıl oluyorda ikiside hak oluyor




“O kimseler ki, yanlarındaki Tevrat ve İncil’de vasıflarını yazılı buldukları ümmî peygamber olan Resulullaha uyarlar. O peygamber ise kendilerini iyiliğe sevk edip kötülükten sakındırır; temiz ve güzel nimetleri onlara helâl, habis olanları ise haram kılar; daha önce kendilerine yüklediğimiz ağır yükleri ve üzerlerindeki bağları onlardan kaldırır. İşte ona îmân eden, ona hürmet eden, düşmanlarına karşı ona yardımda bulunan ve onunla indirilmiş olan nûra uyanlar, kurtuluşa erenlerin tâ kendisidir.”(A'raf Sûresi, 7-157)

Bak ayet ne demiş "onunla indirilmiş olan nûra (Kur"an-a ) uyanlar (Demiş mezhep yada hadis dememiş)


“Peygamber size ne emretmişse alın, neyi yasaklamışsa ondan da kaçının. Allah’tan korkun. Muhakkak ki Allah’ın azâbı pek şiddetlidir.”(Haşir Sûresi, 59-7)

Ayetin tamamı şu

7. Allah'ın o kent halkından, Resulüne verdiği ganimetler, Allah'a, Resul'e, ona akrabalığı bulunanlara, yetimlere, yoksullara, yolcuya aittir. Ta ki içinizden yalnız zenginler arasında dolaşan bir şey olmasın. Peygamber size ne verdiyse onu alın. Size neyi yasakladıysa ondan sakının ve Allah'tan korkun. Çünkü Allah'ın azabı şiddetlidir.

Dikkat edersen burada ganimetten bahsediyor ama siz anlamını kaydırıp başka anlam yükleyip yazıyorsunuz.

Nasıl inandığımı sormuşsun Sadece ve Sadece Hz.Muhammed"e ve Kur"an-a inananım
 

HanifTürk

Öğrenci
Katılım
8 Ağustos 2008
Mesajlar
70
Reaksiyon puanı
0
Puanları
6
Hangman Kardeş

101- Yeryüzünde sefere çıktığınızda kâfirlerin size bir kötülük yapacağından korkarsanız namazı kısaltmanızda size bir vebal yoktur. Kuşkusuz kâfirler sizin apaçık düşmanınızdır.

102- Sen onların aralarında bulunup da onlara namaz kıldırdığında( İmam ) içlerinden bir kısmı seninle beraber namaza dursun. Silahlarını da yanlarına alsınlar. Bunlar secdeye vardıklarında (1.Rekat) diğer bir kısmı arkanızda beklesin. Sonra o namaz kılmamış olan diğer kısım gelsin seninle beraber kılsınlar (2. Rekat dikkat imam tamamı olan 2 rekati kıliyor )ve ihtiyatlı bulunsunlar, silahlarını yanlarına alsınlar. Kâfirler arzu ederler ki, silahlarınızdan ve eşyanızdan bir gafil olsanız da size ani bir baskın yapsalar. Eğer size yağmur gibi bir eziyet erişir veya hasta olursanız silahlarınızı bırakmanızda bir vebal yoktur. Bununla beraber ihtiyatı elden bırakmayın. Kuşkusuz Allah kâfirlere alçaltıcı bir azap hazırlamıştır.

103- O korkulu zamanda namazı kıldınız mı gerek ayakta, gerek otururken ve gerek yanlarınız üzerinde hep Allah'ı zikredin. Korkudan kurtulduğunuzda namazı tam erkanı ile kılın. Çünkü namaz müminlere belirli vakitlerde yazılı bir farzdır.​
 

Turab Garip

Dekan
Emektar
Katılım
30 Mayıs 2007
Mesajlar
6,902
Reaksiyon puanı
181
Puanları
1,243
HanifTürk dedi ki:
Nasıl olur da Resulullah daha bu yüzyılın başında keşfedilen petrolü bilebilirdi?

Asıl bilmeseydi ben o zaman yuh o peygambere derdim, yuh o Allah'a ki peygamberine böyle basit bir mevzuyu öğretememiş derdim..

Senin iddiana göre kardeşim petrol diye bir maddenin ortaya çıkacağını Allah bile bilmiyordu, kuyuları kazdık petrol çıkınca Allah da öğrenmiş oldu..

Ahzap suresinde ayet açık, seçik ve net, "Allah ve Resulu bir konuda hüküm verdiklerinde.." diyor, Allah'ın Resulu Allah'ın izniyle ve Allah'ın öğrettiği şekilde hüküm verebilir. Ben de kendi peygamberine öğretmekten aciz bir Allah'a inanmam.

Ayrıca seferiyat namazının iki rekat olduğunu ıspatlama yöntemin de yanlış, zira Allah orada insanlar ikiye bölünerek nöbetleşe namaz kılsınlar demiş, sen iki rekat diye yorumluyorsun. Kendin hüküm veriyorsun kısaca, Allah böyle labirentlik işlere bırakmaz hükümleri.

Arkadaşlar, HanifTürk ve benzer inanıştakiler, "hepimiz peygamberiz" anlayışına sahipler, muhtemelen onlarca konu açacak bu şekilde, boşuna kendinizi yormayın diye tavsiyede bulunmak isterim, tabi yine de siz bilirsiniz.

Hepinize sevgiler.
 

hangman

Asistan
Katılım
11 Temmuz 2008
Mesajlar
275
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
Hangman Kardeş

101- Yeryüzünde sefere çıktığınızda kâfirlerin size bir kötülük yapacağından korkarsanız namazı kısaltmanızda size bir vebal yoktur. Kuşkusuz kâfirler sizin apaçık düşmanınızdır.

102- Sen onların aralarında bulunup da onlara namaz kıldırdığında( İmam ) içlerinden bir kısmı seninle beraber namaza dursun. Silahlarını da yanlarına alsınlar. Bunlar secdeye vardıklarında (1.Rekat) diğer bir kısmı arkanızda beklesin. Sonra o namaz kılmamış olan diğer kısım gelsin seninle beraber kılsınlar (2. Rekat dikkat imam tamamı olan 2 rekati kıliyor )ve ihtiyatlı bulunsunlar, silahlarını yanlarına alsınlar. Kâfirler arzu ederler ki, silahlarınızdan ve eşyanızdan bir gafil olsanız da size ani bir baskın yapsalar. Eğer size yağmur gibi bir eziyet erişir veya hasta olursanız silahlarınızı bırakmanızda bir vebal yoktur. Bununla beraber ihtiyatı elden bırakmayın. Kuşkusuz Allah kâfirlere alçaltıcı bir azap hazırlamıştır.

103- O korkulu zamanda namazı kıldınız mı gerek ayakta, gerek otururken ve gerek yanlarınız üzerinde hep Allah'ı zikredin. Korkudan kurtulduğunuzda namazı tam erkanı ile kılın. Çünkü namaz müminlere belirli vakitlerde yazılı bir farzdır.​
şaka mı yapıosun:D
 

titanyum

Profesör
Katılım
17 Nisan 2006
Mesajlar
3,795
Reaksiyon puanı
7
Puanları
218
puhahha yine sen dimi az önce allah uyumaz diyodun şimdide inanmıyorum mu diyosun :D

iyi valla bi kaç kişi de böyle adamlarla laf yarışı yapıyo ya inanmıyorum size:uvv::twisted:
 

EBB

Doçent
Katılım
10 Mayıs 2008
Mesajlar
778
Reaksiyon puanı
2
Puanları
0
Peki ben bilmiyorum şafilik nereden çıkmış neden Hanefi mezhebinde haram olanlar şafii mezhebinde helal ve nasıl oluyorda ikiside hak oluyor

Ayetler konusu bir yana sen burda bile saçmalamışsın..

Bre gafil;

Şafii mezhebinde haram olan bilmem hanefilikte helal gibi birşey söz konusu bile değil.. ( çekişme ters düşme söz konusu değil )

Sen nerenden anlamışsın bilmiyorum ama bildiğim birşey var ki sen zerre kadar bilgi sahibi olmadan sallıyorsun..

Hakka en yakın mezhepler hiç bir zaman çekişme içerisine girmemiştir.. Konulardaki değerlendirmeler ve ele alınan ölçütler farklıdır örnek olarak;

( hadise inanmayan biri için açıklamaya gerek yok da en azından okuyan diğer insanlara )

Şafii mezhebi, Peygamberimizin ( s.a ) abdest aldıktan sonra yüzünde veya vücudunda kan akması durumunda abdest almadığını rivayet eden hadisleri ele almış.. Hanefiler aynı durumda Peygamberimizin abdestini tazelediğini rivayet eden hadisi elel almış.. İkisi de doğrudur.. İkisi de aynı amaca hizmet eder..

Senin gibiler bunu bilmeden böyle cahil cahil konuşur.. Hanefilik şafiilik ne alaka Peygamberimiz'le.. saçmalayıp durmuşsun..

İnsanları bilgilendirmek istiyorsan; hislerini katmadan bilgi ver arkadaş.. Hislerini katıp başlıklar atıp paylaşımda bulunuyorsan.. "Bu böyledir diyeceğine bu benim düşüncelerimdir bilgi değildir" dersin..
 

hakimebu

Asistan
Katılım
29 Mayıs 2008
Mesajlar
196
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
Ayetler konusu bir yana sen burda bile saçmalamışsın..

Bre gafil;

Şafii mezhebinde haram olan bilmem hanefilikte helal gibi birşey söz konusu bile değil.. ( çekişme ters düşme söz konusu değil )

Sen nerenden anlamışsın bilmiyorum ama bildiğim birşey var ki sen zerre kadar bilgi sahibi olmadan sallıyorsun..

Hakka en yakın mezhepler hiç bir zaman çekişme içerisine girmemiştir.. Konulardaki değerlendirmeler ve ele alınan ölçütler farklıdır örnek olarak;

( hadise inanmayan biri için açıklamaya gerek yok da en azından okuyan diğer insanlara )

Şafii mezhebi, Peygamberimizin ( s.a ) abdest aldıktan sonra yüzünde veya vücudunda kan akması durumunda abdest almadığını rivayet eden hadisleri ele almış.. Hanefiler aynı durumda Peygamberimizin abdestini tazelediğini rivayet eden hadisi elel almış.. İkisi de doğrudur.. İkisi de aynı amaca hizmet eder..

Senin gibiler bunu bilmeden böyle cahil cahil konuşur.. Hanefilik şafiilik ne alaka Peygamberimiz'le.. saçmalayıp durmuşsun..

Allah razi olsun kardesim
 

HanifTürk

Öğrenci
Katılım
8 Ağustos 2008
Mesajlar
70
Reaksiyon puanı
0
Puanları
6
Nasıl olur da Resulullah daha bu yüzyılın başında keşfedilen petrolü bilebilirdi?
Asıl bilmeseydi ben o zaman yuh o peygambere derdim, yuh o Allah'a ki peygamberine böyle basit bir mevzuyu öğretememiş derdim..

Öğrense ne olacaktı kardeş Bak ne demiştim ben sana Misalli ayetlerin Hakiki yorumu tevili sadece ALLAH"a aittir peygamber bile bilemez

4- Otlağı çıkaran,

5- Sonra da onu karamsı bir sel köpüğü haline getiren O'dur.( Yerküre içerisinde organik (Ağaç otlak ve hayvan fosilleri) materyalin başkalaşımı ile oluşmuş ve gözenekli kayaçlar içerisinde depolanmış sıvı haldeki hidrokarbonlara ham petrol adı verilir.)
6- Bundan böyle sana Kur'ân'ı okutacağız da unutmayacaksın.

7- Yalnız Allah'ın dilediği başkadır. Çünkü o açığı da bilir, gizliyi de.

ALLAH"ın unutturduğu ayetler ne olaki kardeşim


Senin iddiana göre kardeşim petrol diye bir maddenin ortaya çıkacağını Allah bile bilmiyordu, kuyuları kazdık petrol çıkınca Allah da öğrenmiş oldu..

Ne alaka var kardeşim buna sadece böyle cevap veririm.

Ahzap suresinde ayet açık, seçik ve net, "Allah ve Resulu bir konuda hüküm verdiklerinde.." diyor, Allah'ın Resulu Allah'ın izniyle ve Allah'ın öğrettiği şekilde hüküm verebilir.

ALLAH elmacik kardeş nerede öğretiyor bu hükmü peygambere Kur"an da değilmi yani Peygamber kendi arzusuna göre hüküm veremiyor sadece Hükmü ALLAH veriyor o uyguluyor.

Ayrıca seferiyat namazının iki rekat olduğunu ıspatlama yöntemin de yanlış, zira Allah orada insanlar ikiye bölünerek nöbetleşe namaz kılsınlar demiş, sen iki rekat diye yorumluyorsun. Kendin hüküm veriyorsun kısaca, Allah böyle labirentlik işlere bırakmaz hükümleri.

ALLAH labirentlik iş yapmaz diyorsun Ama hanefiye göre kanın abdesti bozması şafiye göre kadının bozması sana mantıklı geliyor yani ALLAH insanlara tam olarak abdestin bozulma sürecini anlatmıyor yada anlatıyorsada labirent gibi kimi öyle anlıyor kim böyle Ayrıca ben yorumlamıyorum dikkat edersen ayette birinci rekat arkasından diğerleri ikinci rekati kılıyor.

Arkadaşlar, HanifTürk ve benzer inanıştakiler, "hepimiz peygamberiz" anlayışına sahipler, muhtemelen onlarca konu açacak bu şekilde, boşuna kendinizi yormayın diye tavsiyede bulunmak isterim, tabi yine de siz bilirsiniz.

Kardeş seni ALLAH"a havale ediyorum siz bunları okumasanızda ben Tarihe not düşmek adına yazacağım
 

HanifTürk

Öğrenci
Katılım
8 Ağustos 2008
Mesajlar
70
Reaksiyon puanı
0
Puanları
6
Ebb kardeş

Midye, istiridye gibi deniz hayvanları Şâfiî, Mâlikî ve Hanbeli mezheplerine göre yenebilirken, Hanefî mezhebine göre yenilmemektedir. Hanefî mezhebinin haram saymasının sebebi, bu çeşit hayvanları gerek görünüş, gerekse yenen kısımları itibariyle hoş olmaması, çirkin ve pis sayılmasıdır.


AyrıNtılı :::

Değerli Kardeşimiz;

Midye yemek Hanefi mezhebine göre caiz değildir. Zaruri bir hal yoksa yememek evladır.

“Taze et yemeniz için denizi sizin hizmetinize veren Allah’tır”1 mealindeki âyet-i kerime ile “Denizde avlanmak ve onları yemek size helâl kılındı ki; hem size hem de yolcu olanlarınıza faydalı olsun”2 mealindeki âyet, denizlerin birer ilâhî nimet deposu olduğunu ve onlardan insanların faydalanabileceğini ifade etmektedir.

Âyet-i kerimelerde, Cenab-ı Hak belirli bir kısmını haramlaştırmadan ve başka hayvanlar gibi boğazlanma şartını koşmadan, bütün deniz hayvanlarının helâl olduğunu bildirmekte, kullarına kolaylığı ve genişliği temin etmektedir. Hattâ mümkün mertebe hayvana eziyet vermekten kaçınılması kaydıyla, onları yakalamak için insana herşeyi kullanabilme müsaadesini vermektedir.

Bilindiği gibi, yaşadıkları yerler bakımından hayvanlar kara ve deniz hayvanları olmak üzere ikiye ayrılır. Karada yaşayan hayvanların hangilerinin yenip yenmeyeceği fıkıh kitaplarında belirtilmiş, ayrılmıştır. Denizde yaşayan hayvanların hangilerinin yenilmesinin helâl, hangilerinin haram olduğu hususunda ise mezhepler arasında farklı görüşler mevcuttur.

Yukarıda meallerini verdiğimiz âyet-i kerimeden hareket eden Şâfiî, Mâlikî ve Hanbelî mezhebi âlemlerine göre, deniz hayvanlarının, yani suyun içinden başka bir yerde yaşayamayan hayvanların hepsi, nerede bulunursa bulunsun, ister balık şeklinde olsun, isterse başka cins ve şekide bulunsun, helâldir, yenebilir. Yine aynı mezheplere göre, bu hayvanların isimlerinin farklı olması, diri veya ölü olması; yakalayanların Müslüman veya gayrimüslim olması hükmü değiştirmez.

Mâlikî mezhebi hiçbir deniz hayvanını istisna kılmazken, Hanbelî mezhebi yılan balığını habis saydığı için; Şâfiî mezhebi de kurbağa, yengeç ve timsah gibi hem denizde, hem de karada yaşayabilen hayvanların etinin yenilmesini haram olarak vasıflandırmaktadır.
Hanefî mezhebine göre ise, balık sûretinde olmayan deniz hayvanlarının etlerini yemek haramdır. Buna göre, daima suda yaşayan, suda barınan hayvanlardan her çeşit balık eti yenebilir. Kalkan balığı, sazan balığı, yunus balığı, yılan balığı bu kabildendir. Fakat, diğer su hayvanları caiz değildir. Midye, istiridye, istakoz ve yengeç gibi hayvanların yenilmesi helâl olarak kabul edilmemektedir, haram sayılmaktadır.3

Bu esaslara göre, midye, istiridye gibi deniz hayvanları Şâfiî, Mâlikî ve Hanbeli mezheplerine göre yenebilirken, Hanefî mezhebine göre yenilmemektedir. Hanefî mezhebinin haram saymasının sebebi, bu çeşit hayvanları gerek görünüş, gerekse yenen kısımları itibariyle hoş olmaması, çirkin ve pis sayılmasıdır.

1. Nahl Sûresi, 14.
2. Mâide Sûresi, 96.
3. el-Mezâhibu’l-Erbaa, 2: 5.

Mehmed Paksu Helal – Haram
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet Editör
 

HanifTürk

Öğrenci
Katılım
8 Ağustos 2008
Mesajlar
70
Reaksiyon puanı
0
Puanları
6
Şafii mezhebi, Peygamberimizin ( s.a ) abdest aldıktan sonra yüzünde veya vücudunda kan akması durumunda abdest almadığını rivayet eden hadisleri ele almış.. Hanefiler aynı durumda Peygamberimizin abdestini tazelediğini rivayet eden hadisi elel almış.. İkisi de doğrudur.. İkisi de aynı amaca hizmet eder..

Bak kardeşim ALLAH abdest konusunu şafi yada hanefiyi bırakmayacak kadar açık şekilde açıklamıştır.

Ey iman edenler sarhoş iken, ne dediğinizi bilinceye ve cünüp iken de yolculukta olmanız hariç gusül edinceye kadar namaza yaklaşmayın. Eğer hasta veya yolculukta iseniz, ya da biriniz ayak yolundan (hacet yerinden) gelmişseniz yahut kadınlara dokunmuş da, su bulamamışsanız bu durumda temiz bir toprakla teyemmüm edin, (hafifçe) yüzlerinize ve ellerinize sürün. Şüphesiz, Allah, bağışlayandır esirgeyendir. (4/43)

Ey iman edenler, namaza kalktığınız zaman yüzlerinizi ve dirseklere kadar ellerinizi yıkayın, başlarınızı meshedin ve her iki topuğa kadar ayaklarınızı da. Eğer cünüpseniz temizlenin (gusül edin); eğer hasta veya yolculukta iseniz ya da biriniz ayak yolundan (hacet yerinden) gelmişse yahut kadınlara dokunmuşsanız da su bulamamışsanız bu durumda temiz bir toprakla teyemmüm edin (hafifçe) yüzlerinize ve ellerinize ondan sürün. Allah size güçlük çıkarmak istemez, ama sizi temizlemek ve üzerinizdeki nimeti tamamlamak ister. Umulur ki şükredersiniz. (5/6)

Abdest nasıl alınır hiçbir hoca hacı kitabına gerek kalmadan namaza kalktığınız zaman yüzlerinizi ve dirseklere kadar ellerinizi yıkayın, başlarınızı meshedin ve her iki topuğa kadar ayaklarınızı da.

Abdesti bozan haller Eğer cünüpseniz temizlenin 1 Cünüplük 2ayak yolundan (hacet yerinden) gelmişse tuvalet 3 yahut kadınlara dokunmuşsanız kadına dokunmak

hani nerede burada kan yada nerede bir ihtilaf olacak konu
 

HanifTürk

Öğrenci
Katılım
8 Ağustos 2008
Mesajlar
70
Reaksiyon puanı
0
Puanları
6
O size ancak şunları haram kıldı: Leş, kan, domuz eti ve Allah’tan başkası adına kesilmiş olan. Fakat kim kaçınılmaz şekilde mecbur kalırsa; saldırmamak ve zorunluluk sınırını aşmamak şartıyla. Çünkü gerçekten Allah bağışlayandır, merhamet edendir.

16- Nahl Suresi 115

De ki: Bana vahyolunanlar içinde bir kimsenin yiyeceği olarak leş, akıtılmış kan, domuz eti ki bu gerçekten pisliktir, Allah’tan başkası adına kesilmiş bir murdar dışında haram kılınmış bir şey bulamıyorum. Kim kaçınılmaz şekilde mecbur kalırsa saldırmamak ve zorunluluk sınırını aşmamak şartıyla. Şüphesiz senin Rabbin bağışlayandır, merhamet edendir.

6- Enam suresi 145
MİDYE, KARİDESİN HARAM KILINMASI

Ayetlerde gördüğümüz gibi Kuran; 1- Leş, 2- Kan, 3- Domuz eti, 4- Allah’tan başkası adına kesilenler olarak haramlarını bu 4 maddede toplamıştır ve sadece bunların haram olduğunu da vurgulamıştır. Çok zor durumda kalıp da bu 4 maddeden biri dışında hiçbir yiyecek bulamayan kişinin aşırıya gitmemek şartıyla bunlardan yiyebileceği gibi bir detay da belirtilmiştir. Etrafımızdaki insanlara sorarak bir araştırma yapsak böyle bir zaruret durumuyla yüzyüze gelen yüz kişide bir kişi bile zor buluruz. (O da belki hayatında bir kez bu durumda kalmıştır.) Yani Kuran konuyu en detaylı şekilde açıklamıştır. Fakat buna rağmen mezheplerin, Kuran’da olmayan haramları, bu konuda da dinimize ilave ettiklerini görmekteyiz. Örneğin Türkiye’de en yaygın mezhep olan Hanefi’ye göre midye ve karides yemek haramdır. Ne yazık ki birçok kişi bu izahı dinin bir hükmü sanmakta ve Allah’ın bu nimetlerini kendilerine haram kılmaktadırlar. Mezhepler haram olan yiyecekler konusunda Kuran ile çelişmekle kalmamış, kendi aralarında da çelişmişlerdir. Mesela Maliki mezhebi Hanefi’nin haram kıldığı midye ve karidesi helal kabul eder. Maliki mezhebinin haram dediği at etiyse Şafi, Hanbeli gibi mezheplere göre helaldir. Büyük alimlerin (!) ilave haramları bunlarla bitmez. Azı dişleriyle kapıp avlayan, parçalayan kurt, ayı, köpek, sincap, tilkinin dahil olduğu hayvanlar da bu haram edilenler listesindedir. Tırnaklarıyla kapıp avlayan kuşların eti de mezheplerce haram edilmiştir. Yılan, kurbağa, kaplumbağa, yengeç tipi hayvanlar da listeye dahildir. Kuran’ın izahlarını yeterli görmeyenler kendi örf, adetlerinde çirkin gördüklerini, uydurma hadislerle destekleyerek haram kılmışlardır.

Oysa farklı farklı kültürlerde insanların yemek listesi de farklıdır. Örneğin kurbağa eti, at eti kimi kültürlerde hiç yenmezken, bazı ülkelerin kültürlerinde bunlar çok prestijli yemek sınıfındadırlar. Birçok kültürde ayı, aslan, kurt gibi vahşi hayvanları yeme alışkanlığı da olabilir. Kendi kültürlerine göre din oluşturanların bu saçma ve gereksiz ilaveleri, birçok farklı kültürde yaşayanlara gereksiz zorlukları beraberinde getirmiştir. Mesela ülkemiz gibi üç tarafı denizlerle çevrili bir ülkede istiridye, midye ve karidesin haram kılınması beraberinde din adına zorlukları taşımıştır. Ayetlerde %1’den bile daha az ihtimalle karşılaşılacak durumları açıklayan Allah’ın, %90’dan daha fazla insanın karşılaşacağı midye, karides gibi yiyecekler haram olsaydı bunları açıklamaması hiç düşünülebilir mi? Madem ki açıklanmamıştır, demek ki Allah bunları haram etmek istememiştir. Allah’ın haram etmediği her şey helal olduğuna göre demek ki bunlar afiyetle yenilebilir.

Allah’ın kendilerine verdiği rızıkları haramlaştıranlar hüsrana uğramışlardır, sapıtmışlardır, doğru yolu bulamamışlardır.

6- Enam Suresi 140


De ki: Ne oldu size de Allah’ın size rızık olarak indirdiği şeylerden bir haram yaptınız bir de helal? De ki: Allah mı size izin verdi, yoksa Allah’a iftira mı ediyorsunuz?

10-Yunus Suresi 59

Ayetlerde görüldüğü gibi fazladan haramlar türetip midye, karides, at etine haram demek dinde titizlik, dinde takva olmak demek değildir. Bilakis Allah’ın haram kılmadığına haram demek Allah’a iftiradır, dine ihanettir, kitlelerin dinden kaçmasına sebep olmak demektir. Maide suresi 87. ayette Allah’ın helal kıldığı güzel şeylerin haram kılınmaması geçer. Bunu yapmak haddi aşmak olarak değerlendirilir. Ayetin “Ey iman edenler” diye başlaması bu ayette belirtilen haddi aşmanın “Ben Müslümanım” diyenler tarafından gerçekleştirildiğini gösterir. Demek ki “Ne olacak fazladan bir midye, karides haram olsun...” diyemeyiz. Din adına dine zorluk ilave etmek haddi aşmadır, sapkınlıktır, Allah’ın emirlerine karşı gelmek demektir.

Ey iman edenler, Allah’ın sizin için helal kıldığı güzel şeyleri haramlaştırmayın, haddi aşmayın. Şüphesiz Allah haddi aşanları sevmez.

5- Maide Suresi, 87
ÜÇ PARMAKLA PİLAV YEMEK

Buraya kadar yemek konusunda dine “haram” başlığı altında yapılan ilaveleri gördük. Bunların yanında yemek yemenin adabından, yemeğin menüsüne kadar yüzlerce “Sünnet” başlıklı adetler de dine ilave edilmişlerdir. Kuran’da geçmeyen herhangi bir şeye ister sünnet, ister başka ad altında olsun ufak dahi olsa bir sevap yüklemek mazur görülemez. “Sünnet” başlıklı uydurma ilavelere göre yemekte şu hususlara dikkat edilir:

Yemek yer sofrasında yenmelidir. İster pilav, ister et olsun tüm yiyecekler üç parmakla yenir. Çatal, kaşık kullanılmaz. Yer sofrasında sağ ayak dikilip, sol ayak alta alınıp yemek yenir. Sağ elle yemek çok çok önemsenir. Sol elle yenilenleri şeytanın yediğine inanılır. Bu arada tavuk, kuzu, inek eti, kabak, patlıcan gibi yiyecekler sünnettir. Peygamber’in yaşadığı dönemde Amerika kıtası keşfedilmediği için patates, domates, mısır sünnet dışı yiyeceklerdir. Yani kabak yiyen sevap kazanırken, aynı öğünde patates yiyenler bu sevaptan mahrumdurlar. Suyu 3 yudumda içmek, yemeği 21 lokmada bitirmek şeklinde sayılar da önemlidir. Suyu 4 yudumda içmek isteyen bu mantığa göre sevaptan yararlanamaz. Yemeklerin ortadaki bir kaptan yenmesinin de sünnet olduğu iddia edilir. Oysa Nur suresi 61. ayette toplu olarak veya ayrı yemekte sakınca olmadığı açıklanır, ama yine de mezhepçi kafa sevap hakkını toplu yemekten ve ortadaki kaptan beraber yemekten yana kullanmıştır. Özellikle Ramazan’da yemeğe zeytin veya hurma ile başlamanın sevap olduğuna dair çok meşhur bir inanç da oluşturulmuştur. Bu inanca göre peynir ve çorba ile orucu açan, zeytin veya hurma ile orucu açanın sevabını alamaz. Yemeği bitirdikten sonra üç parmağı yalamanın ve bunları yalarken sıranın nasıl olması gerektiğinin de mezhepçi sünnet anlayışında açıklamaları vardır. Yemek yerken dikkat edilecek hususların listesi daha da çoğaltılabilir. Kuran’ı yeterli görmeyen yaklaşım, dini Kuran dışı birçok ayrıntıya boğmuştur.

Kuran’dan dinini anlayan Müslümanla, mezheplerin Müslümanı sofrada da kendini belli etmektedirler. Görüldüğü gibi Kuran’ın Müslümanına göre 4 tane haram yiyecek varken, her mezhepte farklı olmak üzere mezheplerin İslam’ında düzinelerce haram yiyecek vardır. Kuran’ın Müslümanına göre yemekte aslolan yemeğin haram olmaması, Allah’a şükredilmesi, rızkı verenin Allah olduğunun bilinmesidir. Kuran’ın Müslümanına göre yemekteki bu seremonilerin dinle bir alakası yoktur. Arapların örf ve adetlerindeki bu yemek stilleri Peygamber’in de, o dönemdeki putperestlerin de yemek yeme şekli olabilir. Yemeği çatal-kaşıkla veya çubukla veya elle yemek Allah’a yakınlığı veya takvayı değil sadece örf ve gelenekleri simgeler. Fakat Kuran’ın İslam’ı yerine Arapçı, mezhepçi İslam’ı benimseyenler putperestiyle, Müslümanıyla tüm Arapların örfü olan yemek yeme şeklini, hatta menüsünü “Sünnet” adı altında insanlara yutturmuşlardır. Ne yazık ki bu yutturmacalara öylesine inanılmıştır ki kimi Türkler, Afganlılar, İranlılar bu örfleri din sandıkları için Araplar’dan daha Arapçı olmuşlardır. Fakat onlar bunu Sünnet tatbikçisi olmak olarak algılamaktadırlar.

... Kitap’ta hiç bir şeyi eksik bırakmadık

6- Enam Suresi 38
 

EBB

Doçent
Katılım
10 Mayıs 2008
Mesajlar
778
Reaksiyon puanı
2
Puanları
0
Şafii mezhebi, Peygamberimizin ( s.a ) abdest aldıktan sonra yüzünde veya vücudunda kan akması durumunda abdest almadığını rivayet eden hadisleri ele almış.. Hanefiler aynı durumda Peygamberimizin abdestini tazelediğini rivayet eden hadisi elel almış.. İkisi de doğrudur.. İkisi de aynı amaca hizmet eder..

Bak kardeşim ALLAH abdest konusunu şafi yada hanefiyi bırakmayacak kadar açık şekilde açıklamıştır.

Ey iman edenler sarhoş iken, ne dediğinizi bilinceye ve cünüp iken de yolculukta olmanız hariç gusül edinceye kadar namaza yaklaşmayın. Eğer hasta veya yolculukta iseniz, ya da biriniz ayak yolundan (hacet yerinden) gelmişseniz yahut kadınlara dokunmuş da, su bulamamışsanız bu durumda temiz bir toprakla teyemmüm edin, (hafifçe) yüzlerinize ve ellerinize sürün. Şüphesiz, Allah, bağışlayandır esirgeyendir. (4/43)

Ey iman edenler, namaza kalktığınız zaman yüzlerinizi ve dirseklere kadar ellerinizi yıkayın, başlarınızı meshedin ve her iki topuğa kadar ayaklarınızı da. Eğer cünüpseniz temizlenin (gusül edin); eğer hasta veya yolculukta iseniz ya da biriniz ayak yolundan (hacet yerinden) gelmişse yahut kadınlara dokunmuşsanız da su bulamamışsanız bu durumda temiz bir toprakla teyemmüm edin (hafifçe) yüzlerinize ve ellerinize ondan sürün. Allah size güçlük çıkarmak istemez, ama sizi temizlemek ve üzerinizdeki nimeti tamamlamak ister. Umulur ki şükredersiniz. (5/6)

Abdest nasıl alınır hiçbir hoca hacı kitabına gerek kalmadan namaza kalktığınız zaman yüzlerinizi ve dirseklere kadar ellerinizi yıkayın, başlarınızı meshedin ve her iki topuğa kadar ayaklarınızı da.

Abdesti bozan haller Eğer cünüpseniz temizlenin 1 Cünüplük 2ayak yolundan (hacet yerinden) gelmişse tuvalet 3 yahut kadınlara dokunmuşsanız kadına dokunmak

hani nerede burada kan yada nerede bir ihtilaf olacak konu

google'den tarama yapan arkadaş.. hele şu cümlelerin ardındaki rakamların neye ait olduğunu da açıklayıver de sana iki çift laf edip konuyu kapatacağım..

Googleden kopyala yapıştır muhabbetiyle.. İnanıyorum deyip hadisi saymıyorum çelişkisine düşecek kadar gaflet uykusuna dalmış birisin..
 

HanifTürk

Öğrenci
Katılım
8 Ağustos 2008
Mesajlar
70
Reaksiyon puanı
0
Puanları
6
KURAN’DAN SONRA HANGİ HADİSE İMAN EDİYORLAR?

7- Araf suresinin 185. ayetidir. Ayetin Türkçe çevirilerinde hadis kelimesinin yerine söz dendiğine de şahit olabilirsiniz. Bu çeviri de tabi ki doğrudur; çünkü Arapça hadis kelimesi Türkçe söz kelimesinin karşılığıdır. Bu ayette ve diğer ayetlerde hadis kelimesinin kullanımı ve Kuran’a eş kaynaklar olarak uydurulan sözlere hadis denmesi, Kuran’ın bir mucizesidir. Kuran dinin başına bela olacak, Peygamber’e atfedilecek, dinin tek kaynağını yüzlere çıkaracak hadislere mucizevi bir tarzda işaret etmiştir. Peygamber’e birçok yalanı atfeden hadisçiler, agval=sözler, ahber=haberler, hikem=hikmetler veya başka bir Arapça kelimeyi Peygamber’in sözlerini belirtmek için kullanabilirlerdi. Her hususta çelişen hadisçilerin bu sözlere oy birliğiyle hadis deyip, Kuran’ın bu ayetlerinin işaretine girmeleri, Kuran’ın sayısız mucizelerinden biridir.

Bu Kuran uydurulacak bir hadis (söz) değildir. Aksine o önündekini tasdikleyici, her şeyi detaylandırıcıdır. İnanan bir topluluk için kılavuz ve rahmettir.

12- Yusuf Suresi 111

Allah, Kuran’ın uydurulan bir hadis olmadığını söylediği bu ayette, kitabın detaylandırıldığı gibi geleneksel İslamcıların bir türlü anlayamadıkları bir gerçeği de vurgular. Oysa gelenekçiler kitabın detaylı olduğunu görmezlikten gelip hadisleri, gelenekleri, şahsi görüşlerini Kuran’ın detayları yetersizmiş gibi dine sokarlar. Bunlarda da hadisler başroldedir. Oysa aynı ayet Kuran’ın uydurulmuş bir hadis olmadığını söyleyerek, anlamaya niyeti olana mucizesini sergiler.

Şimdi sen bu hadise (söze) inanmazlarsa, belki de arkalarından kendini eritircesine üzüleceksin.

18- Kehf Suresi 6

Ayetten, Peygamber’in insanlar inanmıyor diye üzüldüğü yegane hadisin (sözün) Kuran olduğunu anlıyoruz. Peygamber Kuran dışında bir hadise kimseyi davet etmemiştir. Hiç kimsenin kendi hadislerini yazmasını da söylememiştir. Eğer Peygamber’in kendi hadisleri de dinin kaynağı olsaydı Peygamber’imiz onları da yazdırırdı, insanlar o hadislere inanmadığı için de kendisini eritircesine üzülürdü. Peygamberimiz’in uğrunda mücadele verdiği tek hadis Kuran’dır. Kuran’ın hadis kelimesiyle belirtip uymamızı istediği tek hadis de Kuran’dır. Kuran kendisi dışında uymamız gereken hiçbir hadise işaret etmez. Eğer Peygamber’in hadisleri (sözleri) de Kuran dışında dinin bir kaynağı olsalardı, Kuran bunu bir çok ayetle belirtirdi. Bu konuda tek bir ayet olmaması ve hadis kelimesinin Kuran’da gösterdiğimiz şekliyle kullanımı, günümüzdeki hadis kavramının sonradan uydurulduğunun açık bir delilidir.

İşte bunlar, Allah’ın ayetleridir ki, onları sana gerçek olarak okuyoruz. Hal böyleyken Allah’tan ve ayetlerinden sonra hangi hadise inanıyorlar?

45- Casiye Suresi 6

Allah ayette böyle sormaktadır. Geleneksel İslam savunucuları, Sunni ve Şii mezheplerinin taklitçilerinin hareket tarzlarından çıkan cevap ise şöyledir: Buhari’ye, Müslim’e, Oniki İmamın hadislerine(sözlerine), Ebu Davud’a, İbni Mace’ye inanıyoruz.

Kimin hadisi (sözü) Allah’tan daha doğru olabilir?

4- Nisa Suresi 87

Eğer doğru sözlüler iseler onun benzeri bir hadis getirsinler.

52- Tur Suresi 34

Kuran’ın bu izahına karşı Ebu Davud adlı meşhur hadis kitabında Peygamber’in kendisine, Kuran ve benzeri hadis verildiği söylenerek hadisler kurtarılmaya çalışılır. Oysa bu söz hadisleri kurtarmaya yetmez. Çünkü hadisler Kuran kadar değil, Kuran’ın hacminden kat kat fazladır. Üstelik bu gelenekçi zihniyeti ifade eden hadis, Kuran’ın benzeri bir hadis olamayacağını söyleyen yukarıdaki ayetle çelişmektedir.

İnsanlardan öyleleri vardır ki, Allah yolundan bilgisizce saptırmak ve o yolu oyalanma aracı yapmak için hadis eğlencesi satın alırlar. İşte böylelerine rezil edici bir azap vardır.

31- Lokman Suresi 6

Aynı surenin 7. ayetinde, ayetler bu şahıslara okunduğunda yüz çevirdiklerini görüyoruz. Ne yazık ki sadece Kuran’a dayandırarak bir hükmü söylediğimizde, mezhep taassubu yüzünden ayetleri görmezlikten gelenler, bu ayetleri sadece musikisi için değil, anlamak için de okurlarsa açıklamaya çalıştıklarımızı daha iyi kavrayacaklardır. (26. Bölümdeki Recm konusu, Kuran’a rağmen hadisi Kuran’ın önüne geçirenlere iyi bir örnektir.)

Kuran’da Peygamberimiz’le ilişkili olarak hadis kelimesi sadece iki defa ve aşağıdaki şekliyle kullanılmıştır:

Ey inananlar yemeğe çağırılmadan Peygamber’in evlerine girmeyiniz... Yemeği yiyince dağılın, bir hadise dalmayın. Böyle davranmanız Peygamber’i rahatsız eder.

33- Ahzab Suresi 53

Hani Peygamber eşlerinden birine gizli bir hadis söylemişti. Derken o bunu haber verip, Allah da ona bunu açığa vurunca, o da bir kısmını açıklamış bir kısmından vazgeçmişti.

66- Tahrim Suresi 3

Görüldüğü gibi hadis kelimesi Peygamberimiz’le ilişkili olarak iki defa geçer. Oysa buradaki kullanımın Sunni ve Şii mezhepçi görüşle hiçbir alakası yoktur. Hadis kelimesini Hz. Muhammed Peygamberimiz’in sözleri olarak kullanan iki ayetin işareti, tartışmamız açısından çok önemlidir. Geleceği bilen Allah, hadis kelimesini Sunnilerin ve Şiilerin iddia ettikleri gibi dini öğretiler için değil, Peygamber’in kişisel sözleri için kullanır. Üstelik her iki yerde de hadis kelimesi olumsuz bir bağlamda kullanılır. Sünnet kelimesi ise Kuran’da tek geçerli sünnetin Sünnetullah (Allah’ın sünneti, Allah’ın adeti) olduğu şeklinde geçer. (16. Bölümde göreceğiz.) İslam’ın diğer kaynaklarından biri olarak gösterilen icma kelimesi ve türevlerinin Kuran’daki geçişi de sürekli olumsuzdur. Bu, Kuran’ın hadis ve sünnet kavramları gibi, icmayı da mucizevi bir şekilde mahkum ettiğini gösterir. (İcma kelimesi ve türevleri için bakınız 20- Taha 60, 70-Mearic 18, 104- Hümeze 2, 3-Ali İmran 173, 3-Ali İmran 157, 10-Yunus 58, 43-Zuhruf 32, 26-Şuara 38, 12-Yusuf 19, 10-Yunus 71, 20-Taha 64, 17-İsra 88, 22-Hac 73, 54-Kamer 45, 28-Kasas 78, 7-Araf 48, 26-Şuara 39, 26-Şuara 56, 54-Kamer 44)
 

HanifTürk

Öğrenci
Katılım
8 Ağustos 2008
Mesajlar
70
Reaksiyon puanı
0
Puanları
6
1- ALLAH’IN BALDIRI OLUR MU?

Kuran:
“ ... O’nun benzeri gibi hiçbir şey yoktur.”

42- Şura Suresi 11

Hadis: “Allah ahirette Peygamberlere kimliğini kanıtlamak için bacağını açıp baldırını gösterir.”

Müslim - İman 302, Buhari 97/24,10/29, Hanbel 3/1

Bu hadisin hangi kitaplarda geçtiğine iyice dikkat edin. Hadis kitaplarının sözde en doğrusu olarak gösterilen, tek hadisini inkar edenin kafir olacağı söylenen Müslim ve Buhari’de. Hadisçilerin mantığına göre bu hadisi inkar eden kafir, bu hadise inanan gerçek Müslüman olacaktır. Allah’a hiçbir şeyin benzemediğini söyleyen ayete karşın, hiçbir mecazi ifadeyi çağrıştırmadan, Allah’ın baldırı olduğunu ve ahirette baldırını açacağını söylemenin saçmalığını uzunca anlatmaya gerek var mı?
2- ALLAH EL SIKIŞIR MI?

Kuran: “Ve hiçbir şey O’nun dengi değildir.”

112- İhlas Suresi 4

Hadis: “Allah benimle görüştü ve el sıkıştı. Elini iki omuzum arasına koydu. Öyle ki parmaklarının soğukluğunu iki göğsüm arasında hissettim.”

Hanbel 5/243

Yine bu hadiste hiçbir mecazi manayı çağrıştırmadan, Allah’a parmak, parmaklarına da soğukluk atfederek Allah şekilleştirilmektedir. Bu hadis1 İhlas Suresi’nin Allah’ın hiçbir şeye denk olmadığını söyleyen ayeti gibi daha birçok ayetle de çelişir. Eğer hadisteki “el” ifadesi mecazi bir manaya gelip insani eli çağrıştırmasa kabul edilebilir olurdu. Örneğin “Her şey Allah’ın elindedir.” dediğimizde cümlenin akışından her şeyin Allah’ın kontrolünde olduğu anlaşılır. Fakat Allah’a parmak, parmaklara soğukluk atfeden bu hadisten böyle mecazi bir manayı kimse çıkaramamaktadır. Üstelik bu hadiste Allah ile Peygamber’in el sıkışması gibi kabul edilemez bir ifade de yer almaktadır. Şimdi bu hadisleri din kabul eden hadisçiler, mezhepçiler mi gerçek Müslümandır, yoksa hadislerdeki yanlışlıkları görüp Kuran’ı yeterli gören Kuran Müslümanları mı?

3- DİN DEĞİŞTİREN ÖLDÜRÜLSÜN MÜ?

Kuran:
“Dinde zorlama yoktur.”

2-Bakara Suresi 256

Hadis: “Dinini değiştireni öldürün.”

Nesei 7-8/14,Buhari 12/1883

Allah’ın hükmünü hadisle aşmaya, Allah’ın dinini kendi kafalarına uydurmaya çalışanların bu uydurması yüzünden çok kelleler gitmiştir. Radikal dinci örgütlerin yaptığı katliamları bu örgütlerin zihinlerinde meşrulaştıran bunun gibi hadislerdir. Evlerinin bodrumunu insan mezarına çevirenleri Diyanet kınamaktadır, ama aynı Diyanet Buhari ve Nesei gibi hadis kitaplarını da övmekte, dinin kaynağı olarak göstermektedir. Bu ne biçim bir iştir? Eğer Sunniliği savunursanız bu katliamlara karşı çıkmanız boşunadır. Çünkü bu katliamlara temel olacak deliller Sunni hadis kitapları ve mezhep izahlarında mevcuttur.
4- ÖLÜNÜN SUÇU NE?

Kuran:
“Doğrusu hiçbir günahkar bir başkasının günah yükünü yüklenmez.”

53- Necm Suresi 38

Hadis: “Ölü ailesinin kendisi için ağlamasından dolayı azaba uğratılır.”

Buhari-K. Cemiz 32,33,34

Ne akla, ne de Kuran’ın genel mantığına uymayan bu hadis de uydurmacılığın Kuran ve akılla çelişkilerine örnektir.
5- NEDİR BU KADIN DÜŞMANLIĞI?

Kuran:
“Ben sizden erkek olsun, kadın olsun hiçbir çalışanın ürettiğini boşa çıkarmayacağım. Hepiniz birbirinizdensiniz.”

3- Ali İmran Suresi 195

Hadis: Kadınlar arasında iyi kadın, yüz tane karga arasında alaca bir karga gibidir.

Buhari 9/1391

Kuran hayır üreten erkeğin de kadının da önünü açık tutarken, hadisler kadının önünü kapamaktadır. Kadın konusu, Peygamber’e iftira olarak uydurulan hadislerin en çok olduğu konulardan biridir. Ayrıntılı bilgi için 21. ve 22. bölümleri okuyunuz.
6- ZALİM KİM? SÖYLEYİN BAKALIM

Kuran:
“Zulmedenler dedi ki: Siz olsa olsa büyülenmiş bir adama uyuyorsunuz.”

25- Furkan Suresi 8

Hadis: “Peygamber Medine’de bir Yahudi tarafından büyülendi. Günlerce ne yaptığını bilmez durumda ortalıkta dolaştı.”

Buhari 76/47 Hanbel 6/57,4/367

Muhammed Abduh ve Mutezile’nin bu hadise itirazlarına karşın Muhammed Ebu Şehbe hadisi şöyle savunur: “Eğer Abduh sihir hadisini inkar etmişse akıl ve nakil ilimlerinde söz sahibi el Maziri, el Hattabi, Kadı İyaz, İbn Teymiyye, İbnul Kayyım, İbn Kesir, en Nevevi, İbn Hacer, el Kurtubi ve Alusi gibi pek çok alim de O’nun hem rivayet ve hem de dirayet yönünden doğru olduğunu ispat etmişlerdir.” Şehbe, Buhari ve Müslim’in de hadisi kabul ettiğini anlatır ve sihir sonucu olanları hadislere dayandırarak şöyle aktarır: “ Peygamberimiz’e sihir yapılmıştı. Öyle ki hanımları ile cinsi münasebette bulunmadığı halde bulunduğunu zannederdi. Süfyan bunun en şiddetli sihir olduğunu söylemiştir.” (Ebu Şehbe, Sünnet Müdafaası, sayfa 152-153)

Kuran’a göre ise Peygamber’in büyülendiğini söyleyenler zalimlerdir. En güvenilir (!) hadisçilerin çoğuysa Peygamber’in büyülendiğini söylemektedir. Lütfen bu önermelerden mantık kuralları içerisinde sonuç önermesini çıkarın ve zalimin kim olduğunu söyleyin.

7- MİRASTA VASİYET VAR MI?

Kuran:
“Ey iman edenler!Herhangi birinize ölüm gelip çattığında vasiyet zamanı aranızda tanıklık şöyle olsun: Kendinizden adalet sahibi iki kişi yahut, yolculuk etmekte iken ölüm musibeti başınıza geldiyse sizin dışınızda iki kişi”

5- Maide Suresi 106

Hadis: “Varis için vasiyet yoktur.”

Hanbel 14/238

Kuran’da hem Maide suresindeki bu ayette hem diğer ayetlerde vasiyet anlatılır. Vasiyetten arta kalanlar Kuran’da tavsiye edilen şekilde dağıtılır. Vasiyeti iptale yönelik bu hadis aslında Kuran’ın bir hükmünü iptale yönelik bir girişimdir.

8- EN BÜYÜK AZAP RESSAMLARA MI?

Kuran:
“Gerçekten Allah kendisine ortak koşulmasını bağışlamaz. Bunun dışında kalanı ise dilediğini bağışlar.”

4-Nisa Suresi 48

Hadis: Cehennemde en şiddetli azaba uğratılacak kişiler ressamlardır.

Buhari-Tesavir, 89

Kuran’a göre en büyük günah Allah’a ortak koşmadır. Allah ortak koşmayı affetmeyeceğini söylemekte, bunun dışında her günahın affedilebileceğini belirtmektedir. Bu yüzden Allah’ın en şiddetli azabına uğrayacak olanlar da ortak koşanlardır. Oysa Buhari’nin yukarıda alıntıladığımız hadisine göre en şiddetli azaba ressamlar uğrayacaklardır. (Mezhepçi, hadisçi İslam’ın sanat düşmanlığı sonucunda uydurdukları hadisleri kitabın 18. bölümünde okuyabilirsiniz.) Bu hadis başta Kuran ile çelişmektedir. Ayrıca mantık ile çelişen bu hadisin çeliştiği başka hadisler de vardır. Örneğin diğer bir hadise göre cehennemde en şiddetli cezaya satranç oynayanlar çarptırılacaktır. (Büyük Günahlar, Hafız Zehebi, sayfa 96-97)

9- ALTIN TAKILIR MI, İPEK GİYİLİR Mİ?

Kuran:
“De ki; ‘Allah’ın kulları için çıkardığı süsü ve temiz rızıkları kim haram etmiş? De ki: ‘ Bunlar dünya hayatında iman edenler için, kıyamet gününde ise yalnızca onlarındır. Bilen bir topluluk için biz ayetleri böyle detaylı anlatırız’”

7- Araf Suresi 32

Hadis: “Altın ve ipek ümmetimin kadınlarına helal, erkeklerine ise haramdır.”

Müslim 2/16

Altın ve ipek hem erkek için, hem de kadın için bir süs eşyasıdır. Kuran’da hiçbir ayette yasaklanmazlar. Allah inananların dünyada da bu süslerden yararlanabileceklerini söyler ve erkek kadın ayrımı yapmaz. Her hadisinin doğru olduğu iddia edilen Müslim’in bu hadisi Kuran’ın belirttiğimiz ayeti ile çelişir.
10- DEPREMLERİN SEBEBİ OLAN BALIĞIN CİNSİ NE?

Kuran:
“Bundan sonra yeri yumurta biçimine soktu.”

79- Naziat Suresi 30

Hadis: “Dünya balığın üzerindedir. Balık başını sallayınca Dünya’da depremler olur.”

İbn-i Kesir Tefsiri 2/29 68/1’in açıklamaları

Kuran, mucizevi bir şekilde dünyanın yumurta biçiminde elipsoid olduğunu, ceninin oluşumunu, evrenin oluşumunu, rüzgârların aşılayıcı olması gibi bir çok konuyu açıklarken (Kuran Hiç Tükenmeyen Mucize kitabında bu konuyu çok detaylı bir şekilde işledik), hadislerde yer alan yukarıdakilere benzer hurafeler hem Kuran’la, hem de mantıkla çelişirler. Dünyayı balığa oturtan, depremleri balığın kuyruğunun sallanmasına bağlayan bu zihniyete bir soralım: Bu balık palamut mudur, yunus mudur, lüfer midir? Lütfen bir hadis daha bulup, bizi aydınlatın!
 

EBB

Doçent
Katılım
10 Mayıs 2008
Mesajlar
778
Reaksiyon puanı
2
Puanları
0
ardarda mesaj yazarak kuralları ihlal etme bir..

yukarıda bahsettiğim konuda kaynağını belirt iki..

böyle ayetlerden bahsederek daldan dala atlama üç..
 

HanifTürk

Öğrenci
Katılım
8 Ağustos 2008
Mesajlar
70
Reaksiyon puanı
0
Puanları
6
Bakalım Sahih kabul edilen Kütüb-i Sitte de Kur"an ve Peygambere nasıl hakaret ediliyor

ZİNÂ HADDİYLE İLGİLİ HÜKÜMLER

1561 - İbnu Abbâs (radıyallahu anhümâ) anlatıyor: "Hz. Ömer (radıyallahu anh)'i hutbe verirken dinledim. Şöyle demişti:

"Allah Teâla hazretleri Muhammed (aleyhissalâtu vesselâm)'i hak (din ile) gönderdi ve O'na Kitab'ı indirdi. Bu indirilenler arasında recm âyeti de vardı! Biz bu âyeti okuduk ve ezberledik. Ayrıca, Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) zinâ yapana recm cezasını tatbik etti, ondan sonra da biz tatbik ettik. Ben şu endişeyi taşıyorum: Aradan uzun zaman geçince, bazıları çıkıp: "Biz Kitabullah'da recm cezasını görmüyoruz (deyip inkâra sapabilecek ve) Allah'ın kitabında indirdiği bir farzı terkederek dalâlete düşebilecektir. Bilesiniz, recm, kadın ve erkekten muhsan olanların zinâları, -delil veya hamilelik veya itiraf yoluyla- süb–t bulduğu takdirde, onlara tatbik edilmesi gereken Kitabullah'da mevcut bir haktır. Allah'a kasemle söylüyorum, eğer insanlar: "Ömer Allah Teâla' nın kitabına ilâvede bulundu" demeyecek olsalar, recm âyetini (Kitabullah'a) yazardım."

Ne demek bu Allah'a kasemle söylüyorum, eğer insanlar: "Ömer Allah Teâla' nın kitabına ilâvede bulundu" demeyecek olsalar, recm âyetini (Kitabullah'a) yazardım."

E şu anda Kur"anda olmasa gereken ayet ömerin insanlardan korkusu yüzünden kur^"an-a girmedi Kur"an eksiktir bu demek değilmi dikkat edin ehli sünnete göre bu hadisi inkar küfürdür


Buhârî, Hudud 31, 30, Mezâlim 19, Menâkibu'l-Ensar 46, Megâzi 21, İ'tisâm 16; Müslim, Hudud 15, (1691); Muvatta, Hudud 8, 10, (, 823, 824); Tirmizî, Hudud 7, (1431); Ebu Dâvud, Hudud 23, (4418).

1562 - İbnu Abbâs (radıyallahu anhümâ) anlatıyor: "Allahu Teâlâ Kur'ân-ı Kerim'inde: "Kadınlarınızdan fuhşu irtikâb edenlere karşı içinizden dört şahid getirin. Eğer şehâdet ederlerse onları ölüm alıp götürünceye, yahud Allah onlara bir yol açıncaya kadar. kendilerini evlerde alıkoyun (insanlarla ihtilattan menedin)" buyurdu. (Nisa 15).

Sonra Nur sûresinde recm âyeti nâzil oldu. Önceki (celdeyi emreden) vahiy bekâr (zâni) içindi. Sonra recm âyeti tilâvetten kaldırıldı, ancak hükmü bâki kaldı."

Bu nedemek acaba Sonra Nur sûresinde recm âyeti nâzil oldu Demek ki Recm ayeti vahiy ile inmiş

Sonra recm âyeti tilâvetten(Kitaptan) kaldırıldı, ancak hükmü bâki kaldı." Bu nedemek oluyor


Ebu Dâvud, Hudud 23, (4413).
 

HanifTürk

Öğrenci
Katılım
8 Ağustos 2008
Mesajlar
70
Reaksiyon puanı
0
Puanları
6
1559 - Hz. Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: "Ukl ve Ureyne kabilelerinden bir grup insan Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın yanına gelip:
Ey Allah'ın Resûlü! Biz hayvancılıkla uğraşıp sütle beslenen (çöl) insanlarıyız, (çift-çubukla uğraşan) köylüler değiliz" dediler. Bu sözleriyle, Medine'nin havasının kendilerine iyi gelmediğini ifàde ettiler. Resûlullah, onlara (hazineye ait) develerin ve çobanın (bulunduğu yeri) tavsiye etti. Kendilerine oraya gitmelerini, develerin sütlerinden ve bevillerinden(Deve Sidiği) içmelerini söyledi. Gittiler, Harra bölgesine varınca, İslâm'dan irtidâd ettiler. Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)'ın çobanını da öldürüp develeri sürdüler. Haber, Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)'e ulaştı.
Resûlullah, derhal arkadaşlarından takipçi çıkardı (yakalanıp getirildiler). Gözlerinin oyulmasını, ellerinin kesilmesini ve Harra'nın bir kenarına atılmalarını ve o şekilde ölüme terkedilmelerini emretti. "

Alemlere rahmet gelen bir peygambere yakışırmı bu Ama bu hadisi inkar ederseniz ehli sünnete göre kafir olursunuz

Buhârî, Muhâribin 16,17,18, Diyât 22, Vudü 66, Zekât 68, Cihâd 152, Megâzî 36, Tefsir, Mâide 5, Tıbb 5, 6, 29; Müslim, Kasâme 9, (1671); Tirmizî, Tahâret 55, (72), Et'ime 38, (1846); Ebü Dâvud, Hudud 3, (4364-4371); Nesâî, Tahrimu'd-Dem 7, (7, 93-98); İbnu Mâce, Hudud 20, (2578).
 

MegaWolt

Profesör
Katılım
29 Mayıs 2007
Mesajlar
3,522
Reaksiyon puanı
42
Puanları
228
Konum
Kayseri
Kaç zamandır gözüme bu tür konular ilişiyor, konuları açan arkadaşın maksadı ne onu anlamadım ben?
 

EBB

Doçent
Katılım
10 Mayıs 2008
Mesajlar
778
Reaksiyon puanı
2
Puanları
0
Kaç zamandır gözüme bu tür konular ilişiyor, konuları açan arkadaşın maksadı ne onu anlamadım ben?

şuana dek görülen şu;

provake etmek..

Kesinlikle bilgilendşrme veya bilgilenme ile lakası yok ki..

Her sorulan soruda kaçıyor.. Daldan dala atlayıp başka konulara giriyor..
 

okanliptus

Öğrenci
Katılım
12 Ağustos 2008
Mesajlar
5
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
Hadislere inanmam



Çünkü, hadis: "Kuran-ı Kerim'i anlayabilen bir tek benim. Benim açıklamalarım, tasvirlerim ve anlatımlarımla ancak ashabım anlayabildi" der.Bu da, ayete göre mümkün değil. Çünkü A'la Suresi 6. ayet: "Bundan sonra sana Kur'an'ı okutacağız ve asla unutmayacaksın"; 7. ayet ise: "Ancak Allah'ın dilediklerini unutacaksın" buyurmaktadır.



Bunda alınacak bir şey yok. Çünkü 4. ayette, görünen bitkilerin kömür, ama görünmeyen (mikroskobik bakteri, alg gibi tek hücreli bitkilerin), zamanla 5. ayetteki "ğussa"e (güsul sıvı, ıslak, nafta, cyan rengi, yosun, alg ve bitki olan bakterilerin klorofil kabuğu rengi demektir), yani petrole dönüştüğü yazılıdır..



Kur'an her çağın kitabıdır. Nasıl olur da Resulullah daha bu yüzyılın başında keşfedilen petrolü bilebilirdi? Petrolü bilemeyeceği için, Allah, "Sen ayetlerimizin içeriğini unutmayacaksın. Ama, sen petrolü kastettiğimi bilmeden sadece vahyedileni koruyacaksın. Gelecekte petrol ve ona dayalı yan endüstriler keşfedilince, o günün alimleri petrolün ne anlama geldiğini bileceklerdir" demektedir.



"Peygamberlerden sonra gelen en üstün insanlar benim ashabımdır. Onlardan sonra gelenler de din alimleridir. Alimler benim varislerimdir. Sonra gelecek ummetime bu dini en güzel öğretecek olan alimler olacaktır" hadisi. Bu da sahih, adı altında sahte hadis. Çünkü asıl olan ayetlerdir. Vakıa Suresi'ne bakarsanız, 7. ayet ,bizim üç sınıf halinde toplaşacağımızı bildirir. Oysa, sana hadisler hep "Cennetlikler ve Cehennemlikler" diye iki sınıf üzerinden yutturulmuştu.



Vakıa Suresi'ni biraz daha deşersek, üç sınıfın "Cehennemlikleri" olan en altdakiler, bu surenin 41 ila 50. ayetleri arasında anlatılır. Cennetlikler ise, 27. ayet ile 40. dahil ayetlerde anlatılır. Şimdi sıkı dur: Bunun üstünde, Allah'a teğet olan / değen en üstteki üçüncü sınıf ise, bu ikinci sınıfın tavanındadır. Bu sınıf ,10. ayetten başlar ve 26. ayet (dahil) biter. Bütün bunları, Vakıa Suresi'nde baştan itibaren bir sırayla oku, sonra verdiğim sırayla bir daha oku. Göreceksin ki, naim mekanındaki mukarrebun - sabıkun denilen mekan, Al-i İmran 104 ile 114 ayetlerinde tanımlananlar için özel olarak kurulmuştur.



"Allah İbrahim'i dost edinmiştir" ayeti uyarınca o yoldan gidenlerin de Allah'a yakınlaşacağı bildirilmiştir.



Ve hadise devam ediyoruz: "Kuran-ı Kerim'i, benim hadislerim ve sünnetlerim ışığında anlayabilmişlerdir ve yazdıkları kitaplarla ümmetime bu dini tebliğe devam edecekler".



İyi de, hadis ve sünnetler ile Kur'an ayetleri hep çelişiyor. Bizim seçmemiz gereken ayetlerdir. Sen askerde onbaşıdan mı emir alırsın, yoksa generalden mi? Kur'an bozulmamış ve korunmuştur;

: Diyorlar ki "Mesela, Kuran-ı Kerim'de namaz farz deniyor; ama kac rekat ve nasıl kılınacak bir bilgi verilmiyor. Bunları Resullallah açıklıyor. Aksi takdirde, herkes istedigi gibi, istediği miktar bu ibadeti yapabilirdi" diyorsun. Namazın, ruku, secde, kade ve kıyam adlı dört bedeni hareket üzerine olduğu Kur'an'da yazılıdır.



Örneğin, "Ruku edenlerle rüku edin, secde edenlerle secde edin ve zekat verin" gibi. İnanır mısınız, namazın kaç rekat olduğu 1419 yıldır Kur'an'da yazılı, ama gözler ve kalpler mühürlenince kimse görememiş. Kaç rekat namaz kılacağımız,

Nisa Suresi 101, 102 ve 103. ayetlerde açıkça yazılı...



Mezhepleri ise, sonra yazacağım inşallah. Ama şunu bilmenizi isterim ki, Allah'ımızın İpi dururken niçin kul iplerine tutunalım. Bence Resulullah Şafii değildi ve Ali Efendimiz de Alevi değildi...





İbadet kişiseldir ve sadece Allah ile kulu arasındadır; ama, bilim tüm insanlığın malıdır. Allah, zenginliği dilediğine, ama bilimi
isteyene, dileyene verir. Müslümanlık babadan oğula geçer, fakat Hanifliği sen babana öğretirsin. Rabbim ilminizi artırsın.

HanifTürk kardeş Türk olmana hiç bir şey demem, bu "haniflik" dediğin olay İbrahim peygambere izafe edilen bir inanç şeklidir. Bunlar, Muhammed peygambere de hiç inanmamışlardır. Muhammed peygamber elbette ki buna kayıtsız kalacak birisi değildi! nasıl ki yahudilere, hıristiyanlara, sabiilere çiçekler uzattıysa, bu haniflere de çiçekler uzattı! ama nedense bu hanifler hiç bir şekilde muhammed peygambere inanmadılar. Bu böylece sürüp gitti, zaten sayıları çok az idi. Türkiyede haniflik kavramını dinsel ve bilimsel ağızla gündeme getiren kişi Elazığlı Bülent Ayberk isimli şahıstır. Bu şahıs, yabancı bir isimle "müstear olarak hans von Aiberg" olarak da bilinir. Hani, internet şeyhi olarak bir emniyet operasyonuyla gözaltına alınmıştı. Sahtekarlık suçlamalarına yargı yolunda cevap verecektir. O kadar yalanı dolanı vardır ki bunu bilenlere sorabilirsiniz! sizin bunları bilmediğinizi varsayarak bu siteye not düştüm. Başı yalan olanın sonu da elbette yalandan başka bir şey olamaz. Başkalarının buluşlarını kendi bulmuş ağızları ile insanları işletmesini çok güzel becerir. Hatta, zaman yolculuğu ile günümüze transfer olmuştur bu zat-ı muhterem :)) hızır-hınzır ile de görüşür, dedesiymiş güya! dedem diye hitap ettiğini yazılarını okuyanlar bilirler. Aslında konuşulmaya değer birisi olsaydı, tüm bildiklerimi sayardım, ama değmez. Eger müslümansan piyasaya uy derim :)) yoksa bu tür söylemlerle hem marjinal kalırsın, hem de eşinle dostunla papaz olursun! Kur'anı bilirsen; "İnsanların ekserinin(ezici çoğunluk) Allah'a iman etmez olduklarından bahs eder(Rad+1). Niçin??? Çünkü, bunu yazanın, kendini, ehline ele verdiği bir kod'dur. Kısaca belki de 'ateist'lere bir selamı da vardır kimbilir! Kur'an'da bilenler bilir, ateistlere yer yoktur. Museviler de yoktur :)) varsa yahudi yoksa yahudi! niçin? yahudiler kendine pas vermediler de ondan... İbrahim peygamber paylaşılamayan bir isimdir, o coğrafya ve o dönem kitaplılarınca... Bakınız kur'an'da da ibrahim ismi bol bol övülür durur! çaktırmadan kendini de boşta bırakmaz bizimki! Allah ve melekleri de kendine salat ettirip durur. Kitapta "salat" kelimesine ne mana vereceklerini uyanık mealciler şaşırıp dururlar :)) dikkatle bakan gözler için kitabın durumu çook açık..!.. Senin vb.lerinin sonunu şimdiden söyleyeyim; ya geri dönüp yobaz olur çıkarsın! yada deist olursun en kötüsü... Bu arada cennet falan da kayıp gitmiştir elinden :)) güldüğüme sakın bakma, bunlar naçiz dostça sözlerdir. Tutarlılık olsaydı "haniflik" fena olmazdı hani.. Ama gerçekler, ahh şu gerçekler. Saygılarımla
 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
Üst