Güzel bir yazı (uzun demeyin, okuyun bence)

DogukanDogu84

Profesör
Katılım
4 Ocak 2007
Mesajlar
1,686
Reaksiyon puanı
9
Puanları
218
Türkiye Nereye Gidiyor?
İkinci Dünya Savaşı'nda tüm dünyanın gözleri önünde Hitler soykırım yapıyor.
Milyonlarca Yahudi yakılıyor, kesiliyor, biçiliyor. Biz bu durumu filmlerden, kitaplardan öğreniyoruz. Üzülüyoruz, kahroluyoruz. Bugün bile Hitler'in yaptıklarını gördükçe filmlerde lanetler yağdırıyoruz, insanlığın üzerine kabus gibi çöken bu cellada. Fakat?
Fakat bunun bir oyun olduğunu düşünemiyoruz.
Çünkü Yahudi propogandası dünyanın dört bir yanında işliyor. Hollywood film sektörü onların elinde, gazeteler, televizyonlar hepsi onların kontrolünde, ne gösterirlerse ona inanıyoruz. Televizyonla, sinemayla eğitiliyoruz, okullardaki eğitim, yazılan tarih bile onların istediği gibi. Onlar istediği biçimde gösterebiliyorlar dünyaya. Farklı bir sesin, farklı bir duruşun kendine yer bulması mümkün değil, çünkü sesini duyuracak bir mecra yok.
Tek bir filmde bile kötü bir rolde Yahudi yoktur. Hırsızı, katili, tecavüz edeni yoktur. İzin vermezler buna. İçerisinde kötülüklere bulaşmış birinin olmadığı ırk mümkün mü?
Biz dinler savaşı yaşıyoruz şu an. George Bush bile ağzından kaçırıp; "Bu bir Haçlı seferidir" diyor. Aslında kaçırmıyor ağzından, bilerek yapıyor bunu. Sonra gaf deniliyor, üzeri kapatılıyor.
İkinci Dünya Savaşı başlamadan önce, bir grup din adamı ve İsrail projesni hazırlayanlar bir araya geliyorlar. Kendilerine vaad edilen Kutsal Topraklar için harekete geçiyorlar. Ama ne yapacaklar? Yerleri, yurtları nasıl olacak? Hitler de projeye dahil ediliyor. Güya Hitler, Yahudi soykırımı yapacak ve tüm dünya buna üzülüp, bu zulüme itiraz edecek. Yani vücudu kurtarmak için kangren olan kolun kesilmesi bu. Başarılı da oluyor.
Gözden çıkarılan bir kısım Yahudi katlediliyor. Ama öyle filmlerde anlatıldığı gibi milyonlarca değil. O kadar fazla değil. Yoksul, sakat, yaşlı olanlar, yani bu ırkın geleceğini oluşturmada değeri bulunmayanlar fırınlarda da yakılıyor, işkencelerle de öldürülüyor akıl almadık biçimde. Hitler'e kızıyoruz, gönlümüzü mazlumdan yana çeviriyoruz.
Hiç bir biçimde elit, zengin Yahudiler'e dokunulmuyor. Onlar gelecek adına önemli çünkü. Gemilere, trenlere binip uzaklaştırılıyor. Nereye gönderiliyorlar? Amerika'ya, İran'a, Irak'a, Türkiye'ye, Filistin'e ve saymakla bitiremeyeceğimiz birçok yere dağılıyorlar.
Gemiden, trenden inerken gözleri yaşlı, biz geldik diyorlar, canımızı zor kurtardık. Bağrına basıyor halk, savaş mağdurlarını. Evinde misafir edeni de oluyor, yemek vereni de. Zaman geçtikçe plan işlemeye devam ediyor. Filistin'de örneğin, kendilerine kapılarını açanların evlerini, topraklarını satın almak istediklerini söylüyorlar. Fiyatı birse, yüz teklif ediyorlar. Kimse başlarını döndüren bu paralara itiraz edemiyor. Satıyorlar.
Kimse de sormuyor, düşünmüyor, bunlar savaş mağduruydu, nerden buldular bu kadar parayı diye.
Para bir kağıt parçası, topraklar, evler, gelecek, ülke satın alınıyor aslında. Ülken yoksa, umudun yoksa, toprağın yoksa paranın önemi var mıdır? Nerede, nasıl harcayacaksın?
Biraz daha zaman geçince, Yahudi'ler gidin diyorlar buradan, satın aldık toprakları. Filistin-İsrail savaşı başlıyor. Büyük İsrail Projesi işliyor. Kutsal Topraklar, vaad edilmiş topraklar alınıyor. Nerede peki bu kutsal topraklar? Irak'ta, İran'da, Türkiye'de Harran Ovası'na, Fırat'a kadar olan kısımda.
Irak parçalanıyor, İran ateş üstünde. Ya Türkiye? Topraklarımız aynı Filistin'de olduğu gibi satın alınıyor. Güneydoğu'daki topraklarımız çorak, kurak denilmeden yine birse fiyatı yüz verilerek alınıyor. Topraklarını satanların yüzleri gülüyor, taksi plakası alıyorlar o paralarla, otel açıyorlar büyük şehirlere gelip. Ama bilemiyorlar ki bir daha topraklarına, memleketlerine asla geri dönemeyecekler.
Toprakların daha kolay satılması için yasa teklifleri veriliyor, kabul ediliyor. Son beş yılda Güneydoğu'da, Doğu'da satılan toprakların haddi hesabı yok.
Neden? Çünkü Lozan Antlaşmasıyla topraklarımızda tek bir işlem yapamıyoruz. O bölgedeki topraklar çok kıymetli ve Büyük İsrail Projesi için lazım, gelecekler, toprakları kazıp işletip, madenleri çıkarıp ekonomik güç elde edecekler, ülkelerini daha kolay zenginleştirecekler.
Telekom'dan tutun da bir çok kurumumuz ya özelleştiriliyor ya da türlü bahaneler bulup el konularak yabancılara veriliyor. Ne için dersiniz? Büyük İsrail Projesi için. Kutsal topraklar için. Bunu kendi elimizle, kendi yöneticilerimizle yapmamız ne acı!
Onların, bu plana ortak olan, müslüman görünen, bunu her fırsatta dile getiren siyasetçilerimizin ABD'de, dünyanın dört bir yanında gidecek yerleri var. Hatta çocukları bile geleceklerini orda oluşturuyorlar şimdiden.
Tıpkı Hitler gibi. Hitler ne kadar Yahudi düşmanıysa, bunlar da o kadar büyük kısmı müslüman olan bu ülkenin bütünüyle müslüman kalmasını istiyor. Yani dini kullanarak çok güzel oynuyorlar, ki din tüm toplumlarda en etkili, en kolay siyaset aracıdır, çok çabuk ikna edersiniz. Uyutursunuz. Uyuyoruz da, dinler savaşında bırakın müslümanlığı, öte tarafın istediği ne varsa onu yapıyorlar. Irak'ta müslüman halk "imdat" diye bağırırken savaşta, komşusu olarak, en yakını olarak, ağzımızı açabildik mi?
Gelelim Hitler'e. Ne oldu Hitler'e? Sözüm ona intihar etmiş. Cesedi ortada yok, mezarı yok. Kendisinden geriye kalan tek bir şey yok. Krallar gibi devam etti hayatına, verilen görevi yerine getirdi çünkü.
Ama bizler Hitler gibi, bir süre sonra bizim bazı siyasilerimizin sahip olacağı gibi başka bir ülkede yeni bir yaşama sahip olmayacağız. Hep burada olacağız, gidecek başka yerimiz yok bizim, tıpkı Filistin'deki gibi kanlı topraklarda yaşayacağız, bombalar altında, ağlayarak, yarın bugünlere hatırlayıp kahrolarak.
Topraklarımız gidiyor, itiraz eden yok. Geleceğimiz, çocuklarımız, umutlarımız çalınıyor, ses yok. Basireti bağlanmış herkesin.
Ülke bilinçli olarak kutuplaştırılıyor, bilerek gerginlik yaratılıyor. Kafalar karıştırılıyor her fırsatta.
Nasıl mı? Şeker Bayramı yerine Ramazan Bayramı denilsin deyip, durunp dururken, sebep yokken gerginlik yaratarak. Ergenekon'la, Deniz Feneri'yle, çiftçiyi bilerek azarlamakla ve daha bir sürü örnek sayabiliriz. Yani bir şekilde dinler savaşının sonucu olarak, Büyük İsrail Projesi'ne hizmet ediliyor.
Biz ne yapıyoruz? Krılıçdaroğlu mu, Fırat mı? Ekranlara kilitleniyoruz, anketler yapıyoruz hangisi haklı diye! Baykal mı Tayyip mi diye ayrılıyoruz? Oruç tutan mı, tutmayan mı diye kavga ediyoruz. Alevi-Sunni ayrımı yapılarak, birbirimizden soğutuluyoruz. Türk-Kürt diye birbirimize düşüyoruz, yabancılar tarafından oluşturulmuş terör örgütünün yaptıklarıyla oyalanarak.
Bizi ele geçirmek öyle kolay ki, tek bir kurşun atmadan, savaşsız, kendi içimizde kavga ettirerek ele geçirirler bizi, ki yapılan da o.
Çok uzağa değil, sitemizin forum sayfalarındaki siyasi tartışmalara bakın. Nasıl soğumuşuz birbirimizden, hakaretler ediyoruz düşüncesi bizimkine uymayana. Tahammül edemiyoruz fikirlerimize. Sevgi problemimiz had safhada.
Tuttuğumuz futbol takımları için bile birbirimiz öldürebiliyoruz. Ülkemiz üzerinde oyun oynayanlar ne istiyorsa onu yapıyoruz yani. Dünya değişiyor, değişen dünyada ülkemizin rejimi çoktan değişti, topraklarımız gitti. Hala kukla seyrediyoruz, kuklacıları gören yok.
Şu söz burada çok anlamlı hale geliyor, kimseyi harekete geçirmez biliyorum ama, yine de lütfen dikkatle okuyalım;
"Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş bütün tersanelerine girilmiş bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere memleketin dahilinde iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler.Hattâ bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini müstevlîlerin siyasi emelleriyle tevhid edebilirler.Millet fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir.
Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerâit içinde dahi vazifen, Türk istiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır!"

Alıntıdır.
www.zekirdek.com
 

Darknes$

Rektör
Emektar
Katılım
13 Haziran 2008
Mesajlar
17,955
Reaksiyon puanı
351
Puanları
263
Güzelmiş iyi yazmışlar

Not:İlk defa Sdn'de böyle bir uzun yazı okudum beliritiyim
 

EBB

Doçent
Katılım
10 Mayıs 2008
Mesajlar
778
Reaksiyon puanı
2
Puanları
0
"Ülke bilinçli olarak kutuplaştırılıyor, bilerek gerginlik yaratılıyor. Kafalar karıştırılıyor her fırsatta.
Nasıl mı? Şeker Bayramı yerine Ramazan Bayramı denilsin deyip, durunp dururken, sebep yokken gerginlik yaratarak. Ergenekon'la, Deniz Feneri'yle, çiftçiyi bilerek azarlamakla ve daha bir sürü örnek sayabiliriz. Yani bir şekilde dinler savaşının sonucu olarak, Büyük İsrail Projesi'ne hizmet ediliyor."

Okuduğumdan çıkardığım şu bu yazarın kıblesi belli değil.. "Kıblesi belli değil" sözünden kastım, neyi savunuyor belli değil.. Yahudilerin orta doğu projesinden girmiş..

Şeker bayramından ergenekona ve deniz fenerine..

Şeker bayramı diye millete ezberletilen ve sonuç olarak kültür yozlaşmasına,

Atatürkçülük adı altında çete örgüt kurmaya,

Deniz feneri olayındaki gibi insanlarımızda "yardımlaşma ve dayanışma" direncini kırmaya,

yönelik her türlü faaliyette elbette yabancı güçlerin parmağı vardır..

Yazar bunu farklı ele almış ki.. Her ne kadar üzerimize oynanan oyunu anlatmaya çalışsa da havada kalan cümleler var..

Ben benim olanı savunmalıyım.. Müslüman olan müslüman olmayanı neden içinde barındırıp güçlenmesini sağlasın..

Garip ifadeler var..

İlginç bir yazı.. Ama beni tatmin etmedi..



( Yahudiler konusundaki tespitleri yerinde! )

 
Üst