GDO nedir? En çok hangi ürünlerde kullanılır? Türkiye'de GDO'lu ürün var mı?

Bu konuyu okuyanlar

AliA

Müdavim
Emektar
Katılım
29 Haziran 2007
Mesajlar
64,457
Reaksiyon puanı
528
Puanları
0
800'den fazla GDO'lu ürünü tüketiyoruz ama ne yediğimizi biliyor muyuz? ntvmsnbc, ''GDO nedir, GDO'lu tarım nerelerde yapılıyor?, Gıdaların genetiği nasıl değiştiriliyor? Hangi yiyecekler GDO'lu?'' sorularına yanıt aradı.

GDO-HL.hlarge.jpg

İnsanlar, tarıma başladığından beri yetiştirdileri bitki ve hayvanlara istedikleri özellikleri kazandırmaya çalışıyor. ’Yetiştirmek’, yapay bitkilerin özelliklerine müdahale ederek onları daha verimli hale sokmak olarak tanımlanıyor.Bir başka deyişle bitkilere müdahale tarımın başlangıcından itibaren söz konusu. Ancak bu müdahale bitkilerin doğrudan genleri üzerinden olmamıştı. Bilimin gelişmesiyle 1980’lerden sonra bu da mümkün oldu.

Genetiği değiştirilmiş gıdalar, ilk üretildikleri dönemden bu yana tartışmaların konusu oldu.

Dünya genelinde Genetiği Değiştirilmiş Organizma (GDO) en çok 4 üründe kullanılıyor. Mısır, soya, pamuk ve kanola.

Mersin Limanı'nda geçtiğimiz günlerde ele geçirilen ve GDO'lu olduğu iddia edilen 21 ton ithal pirinç gündemdeki yerini koruyor.

Konuyla ilgili açıklama yapan Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, GDO'nun çeltiğe bulaştığını belirterek, "Bu durum, pirinç GDO'lu anlamına elmez" demişti.

Mersin'de GDO'lu olduğu iddia edilen pirinç ithal eden firmalara yönelik operasyonun ardından Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı, aynı tür ithalatın Tekirdağ'da da yapıldığını açıklamıştı.

Dünyada ise ticari olarak GDO'lu pirinç üretilmiyor.

Ziraat Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı Ahmet Atalık, konuyla ilgili NTV'ye yaptığı açıklamada, ABD, Japonya, Çin ve İran'ın pirincin genetiğini değiştirdiğini söyledi.

GDO NEDİR?

Bilimadamları 25 yıl önce, genleri DNA’dan ayırarak başka bir canlıya yerleştirebilceklerini keşfettiler.

Bir canlıdaki genetik özelliklerin kopyalanarak, bu özellikleri taşımayan bir canlıya aktarılması sonucunda üretilen yeni canlıya Genetiği Değiştirilmiş Organizma (GDO) deniyor.



Özellikle 1980’lerden sonra bitki biyoteknolojisi alanında önemli gelişmeler sağlandı. İlk transgenik (genetiği değiştirilmiş) ürün olan, uzun raf ömrüne sahip Flavr Savr domaesi 1996 yılında raflardaki yerini aldı. Bunu, gen aktarılmış mısır, pamuk, kolza ve patates izledi.

Bu yöntemle elde edilen bitkiler, ilaçlara ya da zararlılara karşı daha dirençli oluyor. Bu da kimyasal böcek ilaçlarının kullanılmasını azaltıyor. Günümüzde mısır ve pamuğun zararlılara, soya ve kanolanın böcek ilaçlarına, papaya ve kabağın da virüslere karşı dirençli olmasında GDO teknolojisi kullanılıyor.

Genlere müdahale ederek bitkilerin lezzet, besleyicilik ya da dayanıklılık gibi özelliklerini geliştirilebiliyor. İstanmeyen durum ve olaylara daha kolay müdahale edilebiliyor. Genetiği değiştirlmiş organizmaların özellikle aşı ve ilaç yapımında kullanılması önem kazanıyor. Susuzluğa dayanıklı bitki geliştirme çalışmaları ise halen devam ediyor.

AŞILARDA GENETİĞİ DEĞİŞTİRİLMİŞ ÜRÜNLER TAŞIYOR

Gıdaların genetiğinin değiştirilmesi ile ilgili tartışmlar devam ediyor ancak genetiği değiştirilmiş ürünler yeni değil. İnsülin geninin domuzlardan alınıp bir bakteriye aktarılmasıyla diyabet hastalarına insülin sağlanabiliyor. Tiroid ve büyüme hormonları genleri, hayvanlardan kesilerek bakterilere aktarılıyor ve hormon eksikliği olan insanlar faydalanabiliyor. Şekersiz yiyecekler kullanılan Aspartame maddesi de GDO’lardan üretiliyor.En önemlisi ise hepatit B aşısı başta olmak üzere bir çok aşının GDO’lardan elde ediliyor olması.

AÇLIĞA ÇARE Mİ?

Ayrıca genetik müdahale ile daha bol ürün elde edilemesi de teorik olarak mümkün. Bu özelliklerinden dolayı, GDO’yu savunanlar, bunun dünyada artan gıda ihtiyacın karşılanması konusunda cevap olabileceğini savunuyor.

091106-acligacaremi.jpg


ABD Tarım Bakanlığı’nın yaptırdığı bir araştırma ise GDO’lu ürünlerin daha yüksek verim sağladığının genel bir doğru olarak kabul edilemeyeceğini ortya koydu. Bu rapora göre verimin daha yüksek olduğu bölgeler olduğu gibi daha düşük olduğu bölgeler de var.

ELEŞTİRİLER

GDO teknolojisindeki gelişmeler ve bu tür bitkilerin daha yaygın olarak kullanılması ile birlikte GDO’lu ürünler hakkında tartışmalar da yoğunlaştı. GDO’lu ürünler özellikle insan sağlığı ve çevreye etkileri konusunda eleştirilerin merkezine yerleşti.

Konuyu sağlık açısından ele alan bazı bilimadamları, GDO içeren yiyeceklerin insan sağlığına zararlı olaileceğini savnuyor. Gen bitkinin içine yerleştirildiği için, onu tüketenlerin de risk altında olacağı, sağlık konusundaki eleştirilerde sık sık dile getiriliyor. GDO’ların hedef olan ürün hariç diğerlerinde nasıl bir etki yaptığı bilinmiyor. Zaman zaman bu gıdaların kansere yol açacağı iddiaları dil getirilse de bunun doğruluğunu kanıtlayan bir araştırma henüz yapılmadı.

ÇEVREYE TEHDİT Mİ?

GDO’lu bitkilere getirilen eleştiriler önemli bir bölümü de doğal çevreye olan etkileri ile ilgili. Karşıt görüştekiler GDO içeren ürünlerinin tohumları çevreye karışıarak doğal ürünleri etkileyip yapısnı bozabileceğini savunuyor. GDO’lu ürünlerin doğal ortama yayılıp yaygınlaşması sonucunda böcek nüfusunun olumsuz etklilenmesi ve tüm ekosistemin çökme olasılığı da dile getirilen bir başka eleştiri. GDO’lu ürünlerin biyoçeşitliliği tehlikeye sokacağı ve biyolojik kirliliğe neden olacağı da yaygın endişeler arasında.

GDO-TABLO.jpg


ETİK BİR TARTIŞMA

Tartışmanın bir başka boyutu da ekonomi temelli. Bugün GDO’lu gıda üretimi bir kaç şirketin tekeli altında. Geleneksel tarımda kullanIlan bitkilerin tohumlarıyla bir sonraki yıl yenide ürün alınabiliyor. GDO’lu tarında ise bu mümkün değil; üreticiler, firmalardan her sene tohum alınmak zorunda.

Eleştirilerin ticaret ve etiğin kesiştiği bir konu da patent konusu. GDO’lu bitkilerin patentinin neredeyse tamamı şirketlerin elinde bulunuyor. Tüm insanlığa ait olan bir materYal olan DNA’nın özellşetirlmesi endişe ve tartışma kaynağı.

HUKUKİ BOYUT NET DEĞİL

Konunun yasal boyutu da net değil. Transgenik bitki üretimi yapan ülkeleri bu konuda mevzuat çalışmalarını yapmış olsalar da, bu ürünlerin pazarlandığı ülkelerdeki teknolojik ve mevzuat eksikliği önemli sorunlar yaratıyor.
GDO’lu ürünler için ruhsatlandırmayı ABD’de Gıda ve ilaç Dairesi (FDA), Avrupa Birliği’nde ise Avrupa Birliği Gıda Güvenliği Kurumu (EFSA) yapıyor. Ama bazı AB ülkeleri kendi biyogüvenlik yasalarını kuruyor ve birliğin kontrol mekanizmalarına ek olarak kendi ülkelerindeki bilim merkezlerinde yeni güvenlik araştırmaları yaptırıyor.

UZLAŞI MÜMKÜN MÜ?

GDO’lu ürünler hakkında bir uzlaşma olabilir mi? Bu konuda tartışılan bir kaç alternatif var:

  • GDO içeren ürünler için izole yetiştirme alanları kurulabilir.
  • En büyük 5 GDO üreticisi için kısıtlamalar getirebilir
  • GDO içeren ürünlerin etkileri tam olarak gözleninceye kadar reklam yapılmayabilir
  • GDO ürünleri yetişmek isteyen çiftçilere lisans alma zorunluluğu getirebilir.
HANGİ ÜLKELERDE ÜRETİLİYOR?

Halen yetiştirilmekte olan transgenik ürünlerin yetiştirildiği ekim alanlarının % 99’un ABD, Arjantin, Kanada ve Çin’de yer alıyor. ABD ‘de işlenmiş gıdaların yüzde 75’i GDO’lu ürün içeriyor. Yapılan araştırmalarda, Amerkian vatandaşların çoğu GDO içeren ürünler hakkında resmi kuruluşlara güvendiği, AB vatandaşalrınınsa daha çok sivil toplum kuruluşları ile üniversitelere itibar ettiği görülüyor.

TÜRKİYE’DE GDO’LU ÜRÜN VAR MI?

Herhangi bir denetim olmadığı için Türkiye’de ne kadar alanda GDO’lu ürün yetiştirildiği bilinmiyor. Bununla birlikte biyogüvenlik yasası geçtiğimiz ay çıktığı için genetiği değiştirilmiş bitkilerin kontrolsüz biçimde Türkiye’ye girdiği ve gıda sanayiinde yıllardır kullanıldığı biliniyor. Yapılan bir çalışmaya göre Türkiye’de satılan 800’e yakın gıda maddesi, GDO içeriyor.

HANGİ ÜRÜNLERDE GDO VAR

Özelikle GDO’lu soya ve mısır nedeniyle geniş bir ürün yelpazesinde GDO’lu ürünler kullanılıyor. GDO’lu soya; sucuk, salam, sosis gibi kırmızı etin kullanıldığı ürünlerde, etsuyu tabletlerde, fındık-fısık ezmesi, çikolatalı ürünler, çeşitli unlu mamüller, süt tozu, hazır çorbalar ve hayvan yemlerinde kullanılıyor.

GDO’lu mısırın kullanıldığı alanlarsa; nişasta bazlı tatlandırıcılar yoluyla gazoz, kola ve meyve suları, mısır yağı, bebek mamaları, hazır çorbalar ve hayvan yemleri.

gdo-460-02.jpg


ntvmsnbc
 

deniz19kaya

Öğrenci
Katılım
16 Ocak 2014
Mesajlar
5
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
Merhaba arkadaşlar. Günümüzde hayvanlar ahırlarda çok yapay koşullarda yetiştiriliyorlar. Bende bu nedenle GDO suz ürünlerden et ürünlerine dikkat çekmek istiyorum. Hayvanlar suni yemlerle güneş ışığı görmeden hareket etmeden besleniyorlar. Tabi bu şekilde beslenen hayvanların sağlıklı olması düşünülemez. Onları yiyen insanlarda hasta oluyor. Ben hayvansal ürünleri mümkün olduğunca köyümden getirtiyorum. Bulamayınca orvital, www.yabaani.com gibi sitelerden bu işle ilgilenen özel firmalardan etimi sütümü temin ediyorum. Ama bu şekildede kolay olmuyor. Sonuçta en iyi çözüm tükettiğimiz hayvansal ürün miktarını azaltmak.
 

El Padrino

Müdavim
Emektar
Katılım
15 Şubat 2007
Mesajlar
6,045
Reaksiyon puanı
70
Puanları
48
ÇEVREYE TEHDİT Mİ?

GDO’lu bitkilere getirilen eleştiriler önemli bir bölümü de doğal çevreye olan etkileri ile ilgili. Karşıt görüştekiler GDO içeren ürünlerinin tohumları çevreye karışıarak doğal ürünleri etkileyip yapısnı bozabileceğini savunuyor. GDO’lu ürünlerin doğal ortama yayılıp yaygınlaşması sonucunda böcek nüfusunun olumsuz etklilenmesi ve tüm ekosistemin çökme olasılığı da dile getirilen bir başka eleştiri. GDO’lu ürünlerin biyoçeşitliliği tehlikeye sokacağı ve biyolojik kirliliğe neden olacağı da yaygın endişeler arasında.

Özellikle şu paragraf çok önemli.Yaradılışa müdahale etmenin sonucu çok ağır olabilir.Dünya'daki ekosistem birbirine değişmez ve şaşmaz bir bütünlük içersinde zincirin halkaları gibi birbirine bağlı.Eğer halkalardan birini kırarsanız bunun sonuçları çok ağır olabilir.

Geni değiştirilmiş gıdaların, insanlar tarafından tüketildiğinde ne gibi etkileri olduğu çok kesin ve küresel bir şekilde araştırılmalı ve sonuç tüm Dünya halkına açıklanmalıdır.Geni değiştirilmiş virüslü bakteri bitkiye verildiğinde bitkiyi değiştiriyorsa bizi neden değiştirmesin ?

Özellikle mısır ve soyanın hazır gıda ve yiyecek sektöründe kullanılmadığı alan yok.Hazır paketlenmiş bütün gıdaların içinde ya GDO'lu mısır ya da soya var.Türk markası veya yabancı markası farketmez.Hepsi GDO'lu.Çünkü hammeddeyi üreten birkaç şirket var ve hazır gıda üreticileri bu şirketlerden birinden almak zorunda.Bu şirketlerin hepside GDO'lu mısır ve soya üretiyor.Ne yaparsak yapalım bir şekilde yediriyorlar bize bunu.Kaçacak yerimizde yok... Dehşet verici !
 

algea

Doçent
Katılım
15 Temmuz 2011
Mesajlar
505
Reaksiyon puanı
22
Puanları
18
Ben GDO'lu ürünlere o kadar soğuk bakmıyorum. Doğada kendi kendine bitkilerin genetiğinin değişmesi yavaş ilerliyor. Insan oğlu yaklaşık 10000 yıldır yerşeşik yapıya geçti. Tarım ve islah çalışmaları ile doğanın bir kere yapamadığını yapay seleksiyon ile kendisi yapıyor. Bu sayede şu an yediğimiz bir çok ürün genetiği değişmiş olarak yiyoruz zaten. Dünyada şu an nufusu 7 milyar civarı. Bunların hepsinin beslenmesi ise bir sorun. Malum dünyada bir sürü aç var. Doğanın bir kere yapamadığını önce islah ile hızlandırmışız şimdide gen çalışmaları ile GDO lu ürünlerle genetiğinde sıçrama yaşatıyoruz. Bana kalırsa her yeni şeye olan korku gibi GDO ürünlere karşıda bir korku ve antipati var. Sonuçta genetiği değişmiş ürün aynı hücrenin mekanizmaları ile çalışıyor. Kimyasal ürünleri yine organik, farklı birşey sentezlemiyor ki. Şu an yeni teknolojilere karşı bir direnç var aynı şey radyo dalgaları için geçerli ama hayatımızın her yerindeler. Bana kalırsa GDO'lu ürünler aklanacaktır. Tabi gözü kapalı yemelimi hayır. Araştırmalar ile insan sağlığına zararı olmadığı kesinleşmeli. Yoksa koca dünya nufusunu nasıl besleyeceğiz.
 
Üst