- Katılım
- 29 Haziran 2007
- Mesajlar
- 64,457
- Reaksiyon puanı
- 530
- Puanları
- 0
800'den fazla GDO'lu ürünü tüketiyoruz ama ne yediğimizi biliyor muyuz? ntvmsnbc, ''GDO nedir, GDO'lu tarım nerelerde yapılıyor?, Gıdaların genetiği nasıl değiştiriliyor? Hangi yiyecekler GDO'lu?'' sorularına yanıt aradı.
İnsanlar, tarıma başladığından beri yetiştirdileri bitki ve hayvanlara istedikleri özellikleri kazandırmaya çalışıyor. Yetiştirmek, yapay bitkilerin özelliklerine müdahale ederek onları daha verimli hale sokmak olarak tanımlanıyor.Bir başka deyişle bitkilere müdahale tarımın başlangıcından itibaren söz konusu. Ancak bu müdahale bitkilerin doğrudan genleri üzerinden olmamıştı. Bilimin gelişmesiyle 1980lerden sonra bu da mümkün oldu.
Genetiği değiştirilmiş gıdalar, ilk üretildikleri dönemden bu yana tartışmaların konusu oldu.
Dünya genelinde Genetiği Değiştirilmiş Organizma (GDO) en çok 4 üründe kullanılıyor. Mısır, soya, pamuk ve kanola.
Mersin Limanı'nda geçtiğimiz günlerde ele geçirilen ve GDO'lu olduğu iddia edilen 21 ton ithal pirinç gündemdeki yerini koruyor.
Konuyla ilgili açıklama yapan Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, GDO'nun çeltiğe bulaştığını belirterek, "Bu durum, pirinç GDO'lu anlamına elmez" demişti.
Mersin'de GDO'lu olduğu iddia edilen pirinç ithal eden firmalara yönelik operasyonun ardından Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı, aynı tür ithalatın Tekirdağ'da da yapıldığını açıklamıştı.
Dünyada ise ticari olarak GDO'lu pirinç üretilmiyor.
Ziraat Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı Ahmet Atalık, konuyla ilgili NTV'ye yaptığı açıklamada, ABD, Japonya, Çin ve İran'ın pirincin genetiğini değiştirdiğini söyledi.
GDO NEDİR?
Bilimadamları 25 yıl önce, genleri DNAdan ayırarak başka bir canlıya yerleştirebilceklerini keşfettiler.
Bir canlıdaki genetik özelliklerin kopyalanarak, bu özellikleri taşımayan bir canlıya aktarılması sonucunda üretilen yeni canlıya Genetiği Değiştirilmiş Organizma (GDO) deniyor.
Özellikle 1980lerden sonra bitki biyoteknolojisi alanında önemli gelişmeler sağlandı. İlk transgenik (genetiği değiştirilmiş) ürün olan, uzun raf ömrüne sahip Flavr Savr domaesi 1996 yılında raflardaki yerini aldı. Bunu, gen aktarılmış mısır, pamuk, kolza ve patates izledi.
Bu yöntemle elde edilen bitkiler, ilaçlara ya da zararlılara karşı daha dirençli oluyor. Bu da kimyasal böcek ilaçlarının kullanılmasını azaltıyor. Günümüzde mısır ve pamuğun zararlılara, soya ve kanolanın böcek ilaçlarına, papaya ve kabağın da virüslere karşı dirençli olmasında GDO teknolojisi kullanılıyor.
Genlere müdahale ederek bitkilerin lezzet, besleyicilik ya da dayanıklılık gibi özelliklerini geliştirilebiliyor. İstanmeyen durum ve olaylara daha kolay müdahale edilebiliyor. Genetiği değiştirlmiş organizmaların özellikle aşı ve ilaç yapımında kullanılması önem kazanıyor. Susuzluğa dayanıklı bitki geliştirme çalışmaları ise halen devam ediyor.
AŞILARDA GENETİĞİ DEĞİŞTİRİLMİŞ ÜRÜNLER TAŞIYOR
Gıdaların genetiğinin değiştirilmesi ile ilgili tartışmlar devam ediyor ancak genetiği değiştirilmiş ürünler yeni değil. İnsülin geninin domuzlardan alınıp bir bakteriye aktarılmasıyla diyabet hastalarına insülin sağlanabiliyor. Tiroid ve büyüme hormonları genleri, hayvanlardan kesilerek bakterilere aktarılıyor ve hormon eksikliği olan insanlar faydalanabiliyor. Şekersiz yiyecekler kullanılan Aspartame maddesi de GDOlardan üretiliyor.En önemlisi ise hepatit B aşısı başta olmak üzere bir çok aşının GDOlardan elde ediliyor olması.
AÇLIĞA ÇARE Mİ?
Ayrıca genetik müdahale ile daha bol ürün elde edilemesi de teorik olarak mümkün. Bu özelliklerinden dolayı, GDOyu savunanlar, bunun dünyada artan gıda ihtiyacın karşılanması konusunda cevap olabileceğini savunuyor.
ABD Tarım Bakanlığının yaptırdığı bir araştırma ise GDOlu ürünlerin daha yüksek verim sağladığının genel bir doğru olarak kabul edilemeyeceğini ortya koydu. Bu rapora göre verimin daha yüksek olduğu bölgeler olduğu gibi daha düşük olduğu bölgeler de var.
ELEŞTİRİLER
GDO teknolojisindeki gelişmeler ve bu tür bitkilerin daha yaygın olarak kullanılması ile birlikte GDOlu ürünler hakkında tartışmalar da yoğunlaştı. GDOlu ürünler özellikle insan sağlığı ve çevreye etkileri konusunda eleştirilerin merkezine yerleşti.
Konuyu sağlık açısından ele alan bazı bilimadamları, GDO içeren yiyeceklerin insan sağlığına zararlı olaileceğini savnuyor. Gen bitkinin içine yerleştirildiği için, onu tüketenlerin de risk altında olacağı, sağlık konusundaki eleştirilerde sık sık dile getiriliyor. GDOların hedef olan ürün hariç diğerlerinde nasıl bir etki yaptığı bilinmiyor. Zaman zaman bu gıdaların kansere yol açacağı iddiaları dil getirilse de bunun doğruluğunu kanıtlayan bir araştırma henüz yapılmadı.
ÇEVREYE TEHDİT Mİ?
GDOlu bitkilere getirilen eleştiriler önemli bir bölümü de doğal çevreye olan etkileri ile ilgili. Karşıt görüştekiler GDO içeren ürünlerinin tohumları çevreye karışıarak doğal ürünleri etkileyip yapısnı bozabileceğini savunuyor. GDOlu ürünlerin doğal ortama yayılıp yaygınlaşması sonucunda böcek nüfusunun olumsuz etklilenmesi ve tüm ekosistemin çökme olasılığı da dile getirilen bir başka eleştiri. GDOlu ürünlerin biyoçeşitliliği tehlikeye sokacağı ve biyolojik kirliliğe neden olacağı da yaygın endişeler arasında.
ETİK BİR TARTIŞMA
Tartışmanın bir başka boyutu da ekonomi temelli. Bugün GDOlu gıda üretimi bir kaç şirketin tekeli altında. Geleneksel tarımda kullanIlan bitkilerin tohumlarıyla bir sonraki yıl yenide ürün alınabiliyor. GDOlu tarında ise bu mümkün değil; üreticiler, firmalardan her sene tohum alınmak zorunda.
Eleştirilerin ticaret ve etiğin kesiştiği bir konu da patent konusu. GDOlu bitkilerin patentinin neredeyse tamamı şirketlerin elinde bulunuyor. Tüm insanlığa ait olan bir materYal olan DNAnın özellşetirlmesi endişe ve tartışma kaynağı.
HUKUKİ BOYUT NET DEĞİL
Konunun yasal boyutu da net değil. Transgenik bitki üretimi yapan ülkeleri bu konuda mevzuat çalışmalarını yapmış olsalar da, bu ürünlerin pazarlandığı ülkelerdeki teknolojik ve mevzuat eksikliği önemli sorunlar yaratıyor.
GDOlu ürünler için ruhsatlandırmayı ABDde Gıda ve ilaç Dairesi (FDA), Avrupa Birliğinde ise Avrupa Birliği Gıda Güvenliği Kurumu (EFSA) yapıyor. Ama bazı AB ülkeleri kendi biyogüvenlik yasalarını kuruyor ve birliğin kontrol mekanizmalarına ek olarak kendi ülkelerindeki bilim merkezlerinde yeni güvenlik araştırmaları yaptırıyor.
UZLAŞI MÜMKÜN MÜ?
GDOlu ürünler hakkında bir uzlaşma olabilir mi? Bu konuda tartışılan bir kaç alternatif var:
Halen yetiştirilmekte olan transgenik ürünlerin yetiştirildiği ekim alanlarının % 99un ABD, Arjantin, Kanada ve Çinde yer alıyor. ABD de işlenmiş gıdaların yüzde 75i GDOlu ürün içeriyor. Yapılan araştırmalarda, Amerkian vatandaşların çoğu GDO içeren ürünler hakkında resmi kuruluşlara güvendiği, AB vatandaşalrınınsa daha çok sivil toplum kuruluşları ile üniversitelere itibar ettiği görülüyor.
TÜRKİYEDE GDOLU ÜRÜN VAR MI?
Herhangi bir denetim olmadığı için Türkiyede ne kadar alanda GDOlu ürün yetiştirildiği bilinmiyor. Bununla birlikte biyogüvenlik yasası geçtiğimiz ay çıktığı için genetiği değiştirilmiş bitkilerin kontrolsüz biçimde Türkiyeye girdiği ve gıda sanayiinde yıllardır kullanıldığı biliniyor. Yapılan bir çalışmaya göre Türkiyede satılan 800e yakın gıda maddesi, GDO içeriyor.
HANGİ ÜRÜNLERDE GDO VAR
Özelikle GDOlu soya ve mısır nedeniyle geniş bir ürün yelpazesinde GDOlu ürünler kullanılıyor. GDOlu soya; sucuk, salam, sosis gibi kırmızı etin kullanıldığı ürünlerde, etsuyu tabletlerde, fındık-fısık ezmesi, çikolatalı ürünler, çeşitli unlu mamüller, süt tozu, hazır çorbalar ve hayvan yemlerinde kullanılıyor.
GDOlu mısırın kullanıldığı alanlarsa; nişasta bazlı tatlandırıcılar yoluyla gazoz, kola ve meyve suları, mısır yağı, bebek mamaları, hazır çorbalar ve hayvan yemleri.
ntvmsnbc
|
İnsanlar, tarıma başladığından beri yetiştirdileri bitki ve hayvanlara istedikleri özellikleri kazandırmaya çalışıyor. Yetiştirmek, yapay bitkilerin özelliklerine müdahale ederek onları daha verimli hale sokmak olarak tanımlanıyor.Bir başka deyişle bitkilere müdahale tarımın başlangıcından itibaren söz konusu. Ancak bu müdahale bitkilerin doğrudan genleri üzerinden olmamıştı. Bilimin gelişmesiyle 1980lerden sonra bu da mümkün oldu.
Genetiği değiştirilmiş gıdalar, ilk üretildikleri dönemden bu yana tartışmaların konusu oldu.
Dünya genelinde Genetiği Değiştirilmiş Organizma (GDO) en çok 4 üründe kullanılıyor. Mısır, soya, pamuk ve kanola.
Mersin Limanı'nda geçtiğimiz günlerde ele geçirilen ve GDO'lu olduğu iddia edilen 21 ton ithal pirinç gündemdeki yerini koruyor.
Konuyla ilgili açıklama yapan Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, GDO'nun çeltiğe bulaştığını belirterek, "Bu durum, pirinç GDO'lu anlamına elmez" demişti.
Mersin'de GDO'lu olduğu iddia edilen pirinç ithal eden firmalara yönelik operasyonun ardından Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı, aynı tür ithalatın Tekirdağ'da da yapıldığını açıklamıştı.
Dünyada ise ticari olarak GDO'lu pirinç üretilmiyor.
Ziraat Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı Ahmet Atalık, konuyla ilgili NTV'ye yaptığı açıklamada, ABD, Japonya, Çin ve İran'ın pirincin genetiğini değiştirdiğini söyledi.
GDO NEDİR?
Bilimadamları 25 yıl önce, genleri DNAdan ayırarak başka bir canlıya yerleştirebilceklerini keşfettiler.
Bir canlıdaki genetik özelliklerin kopyalanarak, bu özellikleri taşımayan bir canlıya aktarılması sonucunda üretilen yeni canlıya Genetiği Değiştirilmiş Organizma (GDO) deniyor.
Özellikle 1980lerden sonra bitki biyoteknolojisi alanında önemli gelişmeler sağlandı. İlk transgenik (genetiği değiştirilmiş) ürün olan, uzun raf ömrüne sahip Flavr Savr domaesi 1996 yılında raflardaki yerini aldı. Bunu, gen aktarılmış mısır, pamuk, kolza ve patates izledi.
Bu yöntemle elde edilen bitkiler, ilaçlara ya da zararlılara karşı daha dirençli oluyor. Bu da kimyasal böcek ilaçlarının kullanılmasını azaltıyor. Günümüzde mısır ve pamuğun zararlılara, soya ve kanolanın böcek ilaçlarına, papaya ve kabağın da virüslere karşı dirençli olmasında GDO teknolojisi kullanılıyor.
Genlere müdahale ederek bitkilerin lezzet, besleyicilik ya da dayanıklılık gibi özelliklerini geliştirilebiliyor. İstanmeyen durum ve olaylara daha kolay müdahale edilebiliyor. Genetiği değiştirlmiş organizmaların özellikle aşı ve ilaç yapımında kullanılması önem kazanıyor. Susuzluğa dayanıklı bitki geliştirme çalışmaları ise halen devam ediyor.
AŞILARDA GENETİĞİ DEĞİŞTİRİLMİŞ ÜRÜNLER TAŞIYOR
Gıdaların genetiğinin değiştirilmesi ile ilgili tartışmlar devam ediyor ancak genetiği değiştirilmiş ürünler yeni değil. İnsülin geninin domuzlardan alınıp bir bakteriye aktarılmasıyla diyabet hastalarına insülin sağlanabiliyor. Tiroid ve büyüme hormonları genleri, hayvanlardan kesilerek bakterilere aktarılıyor ve hormon eksikliği olan insanlar faydalanabiliyor. Şekersiz yiyecekler kullanılan Aspartame maddesi de GDOlardan üretiliyor.En önemlisi ise hepatit B aşısı başta olmak üzere bir çok aşının GDOlardan elde ediliyor olması.
AÇLIĞA ÇARE Mİ?
Ayrıca genetik müdahale ile daha bol ürün elde edilemesi de teorik olarak mümkün. Bu özelliklerinden dolayı, GDOyu savunanlar, bunun dünyada artan gıda ihtiyacın karşılanması konusunda cevap olabileceğini savunuyor.
ABD Tarım Bakanlığının yaptırdığı bir araştırma ise GDOlu ürünlerin daha yüksek verim sağladığının genel bir doğru olarak kabul edilemeyeceğini ortya koydu. Bu rapora göre verimin daha yüksek olduğu bölgeler olduğu gibi daha düşük olduğu bölgeler de var.
ELEŞTİRİLER
GDO teknolojisindeki gelişmeler ve bu tür bitkilerin daha yaygın olarak kullanılması ile birlikte GDOlu ürünler hakkında tartışmalar da yoğunlaştı. GDOlu ürünler özellikle insan sağlığı ve çevreye etkileri konusunda eleştirilerin merkezine yerleşti.
Konuyu sağlık açısından ele alan bazı bilimadamları, GDO içeren yiyeceklerin insan sağlığına zararlı olaileceğini savnuyor. Gen bitkinin içine yerleştirildiği için, onu tüketenlerin de risk altında olacağı, sağlık konusundaki eleştirilerde sık sık dile getiriliyor. GDOların hedef olan ürün hariç diğerlerinde nasıl bir etki yaptığı bilinmiyor. Zaman zaman bu gıdaların kansere yol açacağı iddiaları dil getirilse de bunun doğruluğunu kanıtlayan bir araştırma henüz yapılmadı.
ÇEVREYE TEHDİT Mİ?
GDOlu bitkilere getirilen eleştiriler önemli bir bölümü de doğal çevreye olan etkileri ile ilgili. Karşıt görüştekiler GDO içeren ürünlerinin tohumları çevreye karışıarak doğal ürünleri etkileyip yapısnı bozabileceğini savunuyor. GDOlu ürünlerin doğal ortama yayılıp yaygınlaşması sonucunda böcek nüfusunun olumsuz etklilenmesi ve tüm ekosistemin çökme olasılığı da dile getirilen bir başka eleştiri. GDOlu ürünlerin biyoçeşitliliği tehlikeye sokacağı ve biyolojik kirliliğe neden olacağı da yaygın endişeler arasında.
ETİK BİR TARTIŞMA
Tartışmanın bir başka boyutu da ekonomi temelli. Bugün GDOlu gıda üretimi bir kaç şirketin tekeli altında. Geleneksel tarımda kullanIlan bitkilerin tohumlarıyla bir sonraki yıl yenide ürün alınabiliyor. GDOlu tarında ise bu mümkün değil; üreticiler, firmalardan her sene tohum alınmak zorunda.
Eleştirilerin ticaret ve etiğin kesiştiği bir konu da patent konusu. GDOlu bitkilerin patentinin neredeyse tamamı şirketlerin elinde bulunuyor. Tüm insanlığa ait olan bir materYal olan DNAnın özellşetirlmesi endişe ve tartışma kaynağı.
HUKUKİ BOYUT NET DEĞİL
Konunun yasal boyutu da net değil. Transgenik bitki üretimi yapan ülkeleri bu konuda mevzuat çalışmalarını yapmış olsalar da, bu ürünlerin pazarlandığı ülkelerdeki teknolojik ve mevzuat eksikliği önemli sorunlar yaratıyor.
GDOlu ürünler için ruhsatlandırmayı ABDde Gıda ve ilaç Dairesi (FDA), Avrupa Birliğinde ise Avrupa Birliği Gıda Güvenliği Kurumu (EFSA) yapıyor. Ama bazı AB ülkeleri kendi biyogüvenlik yasalarını kuruyor ve birliğin kontrol mekanizmalarına ek olarak kendi ülkelerindeki bilim merkezlerinde yeni güvenlik araştırmaları yaptırıyor.
UZLAŞI MÜMKÜN MÜ?
GDOlu ürünler hakkında bir uzlaşma olabilir mi? Bu konuda tartışılan bir kaç alternatif var:
- GDO içeren ürünler için izole yetiştirme alanları kurulabilir.
- En büyük 5 GDO üreticisi için kısıtlamalar getirebilir
- GDO içeren ürünlerin etkileri tam olarak gözleninceye kadar reklam yapılmayabilir
- GDO ürünleri yetişmek isteyen çiftçilere lisans alma zorunluluğu getirebilir.
Halen yetiştirilmekte olan transgenik ürünlerin yetiştirildiği ekim alanlarının % 99un ABD, Arjantin, Kanada ve Çinde yer alıyor. ABD de işlenmiş gıdaların yüzde 75i GDOlu ürün içeriyor. Yapılan araştırmalarda, Amerkian vatandaşların çoğu GDO içeren ürünler hakkında resmi kuruluşlara güvendiği, AB vatandaşalrınınsa daha çok sivil toplum kuruluşları ile üniversitelere itibar ettiği görülüyor.
TÜRKİYEDE GDOLU ÜRÜN VAR MI?
Herhangi bir denetim olmadığı için Türkiyede ne kadar alanda GDOlu ürün yetiştirildiği bilinmiyor. Bununla birlikte biyogüvenlik yasası geçtiğimiz ay çıktığı için genetiği değiştirilmiş bitkilerin kontrolsüz biçimde Türkiyeye girdiği ve gıda sanayiinde yıllardır kullanıldığı biliniyor. Yapılan bir çalışmaya göre Türkiyede satılan 800e yakın gıda maddesi, GDO içeriyor.
HANGİ ÜRÜNLERDE GDO VAR
Özelikle GDOlu soya ve mısır nedeniyle geniş bir ürün yelpazesinde GDOlu ürünler kullanılıyor. GDOlu soya; sucuk, salam, sosis gibi kırmızı etin kullanıldığı ürünlerde, etsuyu tabletlerde, fındık-fısık ezmesi, çikolatalı ürünler, çeşitli unlu mamüller, süt tozu, hazır çorbalar ve hayvan yemlerinde kullanılıyor.
GDOlu mısırın kullanıldığı alanlarsa; nişasta bazlı tatlandırıcılar yoluyla gazoz, kola ve meyve suları, mısır yağı, bebek mamaları, hazır çorbalar ve hayvan yemleri.
ntvmsnbc