Falcı

*SiRiNe*

Dekan
Katılım
22 Kasım 2007
Mesajlar
5,336
Reaksiyon puanı
2
Puanları
0
Ben çayı demli içerim.



Çaydanlık porselen, çay da Türk çayı olacak.

Tercihen “Rize Çayı” olacak.

Poşet asla olmayacak.

İyi demli olacak.
Vakit alacak.
Emek isteyecek.
Tavşan kanı olacak.

Kahveyi de Türk içerim.

Bol köpüklü.
Bakır cezvede sabırla, sevgi ile taşmış taşmış da kenara alınmış ve fincana dökülmüş haliyle.
Asla şekerli olmayacak.

Sorulunca “Nasıl içersin?” diye, “Çok sade!” derim. “Cezvenin içinde daha önceden şekerli kahve pişirilmiş olmasın veya şekerli kaşıkla karıştırılmış da olmasın.” diye de nazikçe rica ederim.

Evet kılım!

Ama ne istediğimi, neyi sevdiğimi ve neyi sevmediğimi iyi bilirim.

Karar değiştirebilirim; ama açıkça söylerim.

Karşımdaki de bana açıkça söylesin isterim. O zaman ben de: “Sorun değil” der, gülümserim.

Birbirimize açığız diye şükrederim.

Ama iddia da ederim. Biz genelde aynen böyleyiz.

Türküz.

Özümüzde var demli, köpüklü olmak.

Hayatı demli yaşarız biz.

Bekletiriz acık bişeyleri. Allah' a havale edip sabrederiz.

İsteriz ki kokusu, rengi çıksın, tadı olsun.

Hayat demlensin isteriz.

Taşsın, köpürsün icabında.

Bir “acı” kahvenin, kırk yıl hatrı vardır bizde mesela.

Falı vardır dibinde.

Sohbeti boldur içince.

Olan karakterimizi inkar etmeye başladığımız zamana kadar gerçeğizdir kendimize.

Oysa her otel ve her iş yeri, demli çay yerine, poşet çayı verdi bize, “Yenilik bu!” diye diye. Bize ait olmayanı, “Bize de uyar!” diye yerleştirdi, sindirdi gönlümüze.

Basit, mini minnacık detaylar oysa bizi biz yapan.

Beni ben yapan benim adım, sanım, sevdiklerim, olma şeklim kendimce. Adetlerim, törelerim bildiğim ve beraberinde büyüdüğüm... Ailemden bana yadigar edilmiş haliyle.

Taklitsiz özümsenmiş halimle...

Kendimce.

Bence.

Pekiii...

Ben kendi sevdiğimden ödün veremezken, benim milletim neden kendinden bu kadar kolay ödün verir sizce?

Türk Kahvesi' ne, çayının içiliş şekline, o minicik lezzet katan detaya nasıl kolaycacık kıyıverir?

“Şeytan detayda gizlidir.” deriz bir de!

İnce belli bardaklarımızın kalçası geniş olur, ağır olur; Türk kadını, Akdeniz kadını gibi. Adamın eli, o ince beli kavrar, içine çeker bir yudumda, ağzı yana yana, üfleye üfleye, şöpürdete şöpürdete.

Tadına böyle varılır “çayın” bizim memlekette.

Biz ince belli-hafif kalçalı kadınlarımızdan da mı vaz geçtik, sıfır beden uğruna son günlerde?

Biz demliden demsize,
Türk Kahvesi' nin köpüğünden kapuçinoya,
İnce belliden kalın saplıya,
Kalçalı kadından sıfır bedene,
Salçalı yemekten çiğ balığa geçerken…

Farkına varmadan, ağır ağır ve sessizce...

Kendimizden mi vazgeçtik sizce?

Yonca TOKBAŞ
 

emelden

Dekan
Katılım
30 Ocak 2007
Mesajlar
5,260
Reaksiyon puanı
8
Puanları
0
Kendimizden falan vazgeçmedik.. tercihler değişir zamanla...

Ben de çayı açık severim

Tercihen çayın içinde tomurcuk çay da karışacak... :D

İnce belli, kalın belli fark etmez.
 

*SiRiNe*

Dekan
Katılım
22 Kasım 2007
Mesajlar
5,336
Reaksiyon puanı
2
Puanları
0
Ben demleme çay sevenlerdenim hala poşet çaylara lışamadım demleme çaydan aldığım tadi poşet çaylarda bulamıyorum. Sadece bitki çayını mecbur kalırsam poşet içerim yeşil çayında ıhlamurumda doğalını severim.

Ama kahvem bol köpüklü olsa da tamamen sade olmasın derim ben azcık tatlandırmaktan zarar gelmez... =)

Aslın da herşey tercih meselesidir bizler aynı kalıyormuyuz ki tercihler aynı kalsın.
 

findukfaresi

Dekan
Katılım
29 Mart 2008
Mesajlar
7,298
Reaksiyon puanı
73
Puanları
0
ben çaya alışamadım yıllardır trabzonda olmama rağmen bide yaşasın türk kahvesi
 

eF.E

Profesör
Emektar
Katılım
5 Temmuz 2008
Mesajlar
2,062
Reaksiyon puanı
31
Puanları
48
laf olsun diye yazı yazmış..

sıfır beden modasıyla ne alakası var yahu çay bardağının.. :)
 
Üst