Eski bir mektup

WaterBoy

Profesör
Katılım
24 Eylül 2007
Mesajlar
2,751
Reaksiyon puanı
5
Puanları
0
Israrla aynı çukurlara düşüp durmamızı tarih bilmezliğe, hafızasızlığa bağladığımdan mıdır nedir, bu aralar sadece tarih kitabı okumak geçiyor içimden…
Bugünün yol haritalarını dünde arıyorum.
Ve okudukça, hatırladıkça, okumayan, hatırlamayan ders almayanların nisyanına hayret ediyorum.
20 yıl öncesinden bir mektubu özetleyeceğim bugün…
Yeniler bilmeyebilir, bugün işine gelmeyenler hatırlamayabilir,
Okuyun bakalım, size tanıdık gelecek mi?

* * *

”Sayın Başbakan,
Sevdiğimiz, beğendiğimiz umut bağladığımız kişiydiniz. Şimdi itiraf edeyim, sizi artık tanıyamıyorum.
Hele şu sıra:
By-pass denilen cerrahi işlemin (..) sizde uyandırdığı etkiyi iki kelimeyle özetleyebilirim:
Basından nefret!
Sağlık seferinizden dönüş gününden beri bizleri köşeye sıkıştırma çırpınışı içindesiniz. Elhak, başarıyorsunuz da… Yetinmiyorsunuz, daha daha daha sıkıştırmayı düşlüyorsunuz.
Siz şu by-pass gerçeğini yaşıyorsunuz, ama bir başka gerçeği unutuyorsunuz:
Dev bir çomar olup, mini mini bir tekirin üzerine hamle ederseniz bile onun, can havliyle atılıp yüzünüzü, gözünüzü tırmalayacağını…
Elbette ki ne siz o yaratıksınız, ne de bizler öteki…
Ama üzerine basa basa söylüyorum:
Bizler hancıyız, sizler öyle de, böyle de yolcu…
Bazı akşamlar, televizyonumun penceresinden sizinle yüzyüze geliyorum:
Bakıyorum, (..) avaz avaz bağırıyorsunuz. Kelimeleri, dudaklarınızdan hem püskürtüyor, hem de adeta çevreye saçıyorsunuz:
‘Basın yalan yazıyor!’
Ben de işte asıl o zaman isyan ediyorum:
Hayır sayın Başbakanım!
Basın yalan yazmıyor. (..) Bizlerin arasında, bırakınız yalan haberi, yanlış habere bile tahammül gösterecek meslektaşım yoktur.
Kabul ediyorum: Devrişahanenizde basın sevilmiyor. Gazetelerimizin kamuoyunda cana yakın bir görüntü taşıdıklarını da sanmıyorum. Sizin de olayı içinizin yağları eriyerek körükleyişinize her gün tanık oluyorum. (..)
Bu ne kişiliksiz düzendir ki, parmağınızın bir işaretiyle Pazar günü olmasına rağmen savcılar çalışır, gazete toplatır. Bu ne onurdan yoksun devlet kuruluşlarıdır ki, yine bir göz kırpmanızla kağıdımıza katmerli zammı bindirir.

* * *

Bu açık mektup, 19 Nisan 1988 günü Hürriyet gazetesinin manşetinde “Sayın Başbakan” başlığıyla yayınlanmıştı.
Yazarı, gazetenin o zamanki sahibi Erol Simavi idi.
Muhatabı ise dönemin Başbakanı Turgut Özal…
Başbakan’ın o dönem basına yönelik giriştiği taarruzu kendisinin sağlık sorunlarına bağlayan ve tatsız bir hatırlatma ile son bulan bu mektup, “Basın Tarihi” kitaplarında yerini almıştır.
Keşke bu aralar yakın çevresi bir cesaret Başbakan’a 20 yıl önce Özal’ın bir yandan Hürriyet grubuna yüklenirken, öte yandan ona alternatif, kendine yakın medya oluşturma çabalarını ve sonuçlarını anlatsa…
Hatta o çatışmanın tanıkları, o dönem Harbiye Orduevi’ndeki yemekte çıkan kavgada Simavi’nin Özal’a ne dediğini de hatırlatsa da hafızasızlık illetine bir nebze derman bulsak.
Aynı çukurlara inatla düşüp durmasak…

CAN DÜNDAR
 

yansimalar

Asistan
Katılım
16 Eylül 2008
Mesajlar
104
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
Bugünü nasılda andırıyor. Bu şekil başbakanlar hep olacak demek ki
 

Reallist

Profesör
Katılım
7 Nisan 2008
Mesajlar
1,272
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
mitci candündar. 1980 lerde kime hizmet ettiğiniz onuda yazsanıza ..
 

WaterBoy

Profesör
Katılım
24 Eylül 2007
Mesajlar
2,751
Reaksiyon puanı
5
Puanları
0
mitci candündar. 1980 lerde kime hizmet ettiğiniz onuda yazsanıza ..

Bu da ne demek şimdi kanıt olmadan insanlara suç atmak kolay.Lütfen bir suçlama yapıyorsanız kanıtlarınızla beraber yapın.
 

eray045

Rektör
Katılım
12 Nisan 2008
Mesajlar
12,600
Reaksiyon puanı
250
Puanları
243
sıktı artık bu aptalca çıkışlarınız..
yazının içeriğine bakın.. yazan böyleydi yok şöyleydi muhabbetlerini kesin..
yazı hakkında bişey dicekseniz konuşun


lütfen :)
 
Üst