Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz.. Tarayıcınızı güncellemeli veya alternatif bir tarayıcı kullanmalısınız.
Tek bir şey söyleyeceğim. Sun Zi , cariyelerden oluşan birliği, hükümdara eğitimini göstermek için yapmış, 5 dakikada muma çevirmiş. Acımasız mutlak disiplin diyebiliriz sanırım.
1 Savaş kandırmacalı bir iştir.
2 Savaşta gözü kara bir hız hoş görülebilir, ama işi maharet göstereceğim diye uzatmanın yararı görülmemiştir.
3 Bu nedenle askerlikte kural on katıysan kuşat, beş katıysan saldır, bir katıysan dağıt, denksen hakkından gel, azsan çekilebil, zayıfsan kapışmaktan kaçındır. O nedenle zayıf bir ordu bilinçsizce direnirse güçlü bir düşmanın tutsağı olur.
4 Bir komutan hükümdarın yakın yardımcısıdır. Hükümdar ile komutan birbirine yakınsa o ülke güçlü olur, ilişkileri zayıfsa o ülke mutlaka zayıf düşer.
5 Yetenekli komutanına hükümdarı karışmayan kazanır.
6 Hızın rüzgar gibi, yavaşlığın orman gibi olmalı.
7 Askerler tam anlamıyla komuta altına girmeden önce cezalandırılırsa itaatsiz olurlar.
Kitap Farabi'nin düşüncelerini açıklayarak konu konu ilerliyor. Ağır bir kitap değil. Anlatımı basit. Kimileri için farkındalık oluşturmak amacı ile okutulabilir.
1 Aynı zamanda Platon aşk kavramını derinlemesine ele alırken güzellik kavramı ile de bunu açıklayarak, "Aşk güzelin sevgisi değildir" der. "Tam tersine aşk güzelliği var etmektir" diyerek ekler.
2 Kötülük, seçme ve iradenin bir ürünüdür.
3 Her insan kendi çevresindeki beş insanın toplamıdır.
4 Farabi için mutluluk herhangi bir hazza dayalı değildir. Yani herhangi bir nesnenin kazanımı mutluluğun kazanımı değildir. Bu hususun çok önemli olduğunu düşünüyorum. Günümüz modern insanı mutluluğun bir insanın varlığının veya herhangi bir nesnenin kazanımı olduğunu zanneder. Bir nesneyi aldığımızda yaşanılan o hissiyat mutluluk değildir.
5 Ancak aklın olmadığı vücutta duygular sadece içgüdüsel olarak kalacaktır. Çünkü aklın olmadığı yerde duyguların da tanım olarak bir anlamı kalmayacaktır.
6 Ancak ne yazık ki kalbi ve aklı arasındaki bağlantıyı sağlayamayan insanların bu endişelerden sıyrılması pek mümkün değildir.
7 İslam terminolojisinde bilginin ne olduğu şöyle açıklanır:"Doğruluğu delillerle temellendirilmiş doğru içerik."
8 Gerçeği ve korkuyu yaşamadan , o korkunun ötesine geçemeyiz.
Öncelikle küçük bir uyarıda bulunayım. Kitabı yeni okuyacaklar, bence, iki noktada çok uç durumlar görecekler. Psikolojik olarak kaldıramayacağınız şeyler olabilir. Henüz bunun farkında da olamayabilirsiniz.
Herkesin övdüğü, dikkat çektiği kitabı sonunda ve nedense geç olsa da okudum. Açıkça belirteyim uzun bir süredir siyasi tartışma yada kitap okumuyordum. Gereksiz sıkıntı basıyor beni. Her ne kadar bu kitap roman olsa da siyasi olayları konu alıyor. Yine de beni sardı ve bir kaç günde okudum.
Kitapta toplumun tahlili yapılıyor. Kişilerin benimsedikleri görüş ve kendileri hakkında bilgilere yer veriyor. İnsanlar din, siyaset ve futbol konusunda hiç vicdan azabı çekmeden karşıt görüşlü kişiyi öldürebiliyor. Bu durumu çok rahat ve üzülerek görüyorsunuz. Daha fazla anlatmak istediklerimi yaptığım alıntılardan görebilirsiniz.
1 Parti neye gerçek diyorsa, gerçek odur. Parti'nin gözünden bakmadıkça, gerçekliği görmek olanaksızdır.
2 önceden bilmediğin hiç bir şey gelmedi başına.
3 Sıkıp içini boşalttıktan sonra, içine kendimizi dolduracağız.
4 Dış dünya ve geçmişle tüm bağlantıları kopmuş olan Okyanusya yurttaşlarının, uzayda yıldızlar arasında, neresinin yukarısı, neresinin aşağısı olduğunu bilmeden dolaşan birinden farkı yoktur.
5 Sorun, dünyanın gerçek zenginliğini artırmadan sanayinin çarklarının nasıl döndürüleceğiydi. Üretimin sürdürülmesi, ama ürünlerin dağıtılmaması gerekiyordu. Uygulamada bunu gerçekleştirmenin tek yolu da, savaşın sürekli kılınmasıydı.
6 Yaptığınız, söylediğiniz yada düşündüğünüz her şeyi en küçük ayrıntısına kadar açığa çıkarabilirlerdi; ama nasıl işlediğinizi sizin bile bilmediğiniz, yüreğinizin içi, sırrını korurdu.
7 Açıkçası, Parti'nin dünya görüşü, onu hiç anlayamayan insanlara çok daha kolay dayatılıyordu. Hiç bir şeyi kavrayamadıkları için hiç bir zaman akıllarını kaçırmıyorlardı.
Mehmed uzun/ Nar çiçekleri.
Dünya üzerinde kurulan milliyetçiliğin vb. Teşkilat veya kuruluşların yaptığı faliyetlerin birçok masum insanı göçe zorlaması. Yapılan haksızlıkların dile getirmeye"çalışmış" olan mehmed uzunnun denemelerini içeriyor.
Yazarın ırkına bakarak bir eleştiri yapmayın. Edebiyatın dili evrenseldir. Yazar hiçbir şekişde ırkçılık yapmamış.
Açıkçası kitabı edebiyat yanında biraz da bilimsel, daha doğrusu popüler bilimsel, şeyler okuyayım diye aldım. Diğer yandan merakımda vardır bu tür konulara. Kitap ağırlıklı olarak felsefik ve konuya bağlı olarak bilimsel anlatımlar içeriyor. Kimi yerlerde ne okuduğumu anlamadım, tekrar tekrar okudum. Yazarın ön sözde dediği gibi kimi teoriler saçma gelebilir. Bana özellikle dini grupların bazı söylemleri saçma geldi. Biraz uzun anlatımlar oldukları için alıntı yapmadım onlardan. Kimi teorilerde ise resmen arabesk yaşam tarzını gördüm. İçerisinde yer alan bilimsel bulgular/deneyler ilginizi çekecektir. Bilgi birikimi yaptıktan sonra tekrar okunup değerlendirilmesi gereken bir kitap.
1 Arthur Schopenhaur:" İstediğim gibi davranmakta özgür olabilirim, ama istediğim gibi istemekte özgür müyüm?"
2 Chomsky'ye göre "Bütün dillerde ortak bazı özellikler varsa ve bunlar insanın beyninin ortak özelliklerinin zorunlu sonucu ise o zaman beyinde, evrensel nitelikli dil bilgisinin bütün karmaşık kurallarının bulunması gerekir."
Okur notu: geçmiş zaman haberlerinde kafasına aldığı darbe sonucu farklı dil konuşmaya başlayan ve en ilginci kişilik bölünmesi yaşayan birisinin hiç bilmediği bir dili farklı bir ağızla konuşması bu duruma örnek gösterilebilir.
3 Beyin büyüklüğü doğrudan, canlının bilgi işleme yeteneğini göstermez.
4 En son da beyinde elektriksel akım bozuklukları veya kısa devreler ya da halk arasındaki adı ile sara atakları da "sanmalara" neden olabilmektedir.
5 Otomatiklikten kurtulma farklı bilinç halleri yaratır.
6 Eldeki veriler meditasyon uygulamalarının
7 Saat gibi çalışan bir kalp ritmi kötüdür, ömrü kısaltır.
8 Rüyaların içeriğini unutmamızın bir nedeni çoğunlukla anlaşılırlıktan yoksun olmalarıdır. Buna ek olarak uyanık bilincimizdeki nedensellik (neden-sonuç) ilkesi ile ortaya çıkmamaları, rüyaların genelde eşsiz olması ( uyanık günlük bilincimizde benzer şeylere pek rastlamayız), rüyalardaki düşünsel malzemelerin uyanık bilincimize tercüme edilmesindeki yetersizliktir.
9 Bilinç, otomatik olmayan hareketler, yeni durumlar, beklenmedik durumlar ve karmaşık işler ortaya çıktığında devreye girerek diğer durumlarda kendini adeta enerji tasarrufu için askıya alır.
10 Diğer yandan, ben hissi beraberinde büyük anılar topluluğunu içerir. Eğer bir anda anılarımızı kaybedecek olursak, Ben'liğimizi de kaybetmiş oluruz.
Çok geç ama sonunda okumuş bulunuyorum. Bir çocuk için, tarih koktuğundan dolayı, pek etkileyici olmayabilir ancak çocukluktan çıkmış kişiler için ideal. Abartılı bilim kurgu ögeleri içermiyor. Dönemin şartları düşünülerek kurgulanmış bir yapısı var. Kabataslak "yıldızlar arası" filmi gibi çevresiyle uyumlu teknolojik gelişmeler anlatılmış. Tüm dünya asitle erimiş de karaborsada portakal satılıyor gibi bir havası yok.
Gel gelelim biraz fazlaca ABD övülüyor gördüm. Biraz gözüme battı açıkçası. Ayrıca insanların heves/hırs/güç adına neler düşünüp yaptıklarına örnekler de mevcut. Hoş Ay'a gidişi planlayan kişiler aslında silah mühendisleri/üreticileri. Sonunda savaş kalmayınca "bu yolda" büyüklük göstermek istiyorlar.
Ay'a gidiş çalışmaları ,bulundukları coğrafi bölgeye ekonomik hareketlilik de getiriyor. Bu tür kazançlar önceden görüldüğü için siyasi olarak uygun bölgeler birbirine düşüyor. Bu durumlar tadında anlatılmış. Bilim-kurgunun önüne geçmemiş. Bi kaç yerde oldu-bitti gibi anlatımlar var ama çok olmadığından dolayı akışı bozmuyor.
Kitapta bolca rakamdan bahsediliyor. Bunlar çeşitli birimlerde ayrıca dip notlarda başka birimlerde veriliyor. Kişisel olarak rakamları yazı ile okuyunca resmen beynim durdu. kafamda canlandıramadım. Bu sizi etkilemesin ama. Zamanında Türksat uydusunun frekans tablosunu ezbere bilirdim ve sırasını saçma sapan şeylere bağlayıp karıştırmazdım. Herkesin bi popisi var benimki de böyle.
Öncelikle şunu söylemeliyim ki bi kaç imla ve basım hatası var. Böyle son hız giderken bi sendeleyip doğruluyor insan. Diğer taraftan kitap adından da anlaşılacağı üzere sohbet havasında, bence daha çok röportaj. Bir nöroloğun gözünden, içine bilimi sadeleştirip serpiştirip sıradan insanın merakını cezbeden konular anlatılmış. yazarın din algısının geleneksel islam olduğunu düşünüyorum. Zira bu yönde anlattığı konular var.
Örümcek Adam 2 2004 filminden bir sahne benim içinde bulunduğum durumu açıklar.
---------------------------
Üniversite merdivenlerinde tanıştık ve kolay olmayacağını biliyordum. O, Fen okuyordu, ben İngiliz Edebiyatı.İzafiyet teorisini
açıklamaya çalışıyordum. Rosie de T.S. Eliot'ı
açıklamaya çalışıyordu. Hala onun neden bahsettiğini anlamam.
---------------------------
21.42 dakikasında başlıyor sahne. Şairlerin duygudan duyguya geçişi, onları anlatımları çok değişik, hayatları da öyle. Ancak kitaptaki anlatım da şairene olduğundan yukarıda bahsettiğim duruma düştüm.
Arkadaşlar maalesef beynim yandığı için inceleme minceleme yok. Okudukça kendimi daha cahil hissettim. Ayrıca bi kaç bölüm yazarın diğer kitaplarında da geçiyor ve aynı cümleler geçiyor. Haliyle oraları atladım.