- Katılım
- 22 Ağustos 2014
- Mesajlar
- 3,656
- Reaksiyon puanı
- 2,683
- Puanları
- 358
- Yaş
- 27
Hemen hemen herkes siyasetçi Özlem Zengin'in kadın hakları hakkında yaptığı konuşmayı biliyordur, hafızaları tazelemek adına kısa bir özet geçelim;
Ardından gelen karalama kampanyalarının ardından bir açıklama daha yapmıştı;
Bu süreçte karalama kampanyasına EGM'nin de katıldığını gördük.
Zamanında adliyede bir kaç kez işim oldu, bu süreçte merakımdan dolayı adliye çalışanlarının hemen hemen hepsini gözlemledim ve Adalet'in sağlanması gereken yerde çalışanların işlerine siyaseti karıştırdığını gördüm. Bir tanesi bilgisayarda işlem yaparken sistem gitti ve "Aaa bilgisayarıma fetöcüler girdi... Kesin yine darbe yapıyorlar!" tarzında gereksiz ironilerde bulundu, seçim dönemine denk gelmiştik ve çalışanlar arasında sürekli siyasilerin tartışmaları vardı, bazısı kazandık diyordu bazısı oylar çalındı diyordu. Doğrusu bu düşüncelerini dışarı yansıtmalarına da pek anlam veremedim sonuçta insanların "Adalet"i beklediği bir ortamda bulunuyorlar fakat her fırsatta da taraflarını belli etme çabalarına giriyorlar. EGM'ye gelecek olursak Adalet Bakanlığı'ndan sonra siyasi olaylara el atacak son kuruluş olmalı çünkü bu ülkede eşitliği sağlaması gereken kilit noktalardan bir tanesi de EGM'dir. Fakat sosyal medyadan görüyoruz ki son zamanlarda siyasi olaylardan pek geri kalmıyorlar, insanların saptırdığı bir karalama kampanyasına karışarak körü körüne "SİYASİ BİR İSİME" göndermeli paylaşım yaptılar.
Şimdi gelelim asıl konuya;
Adaleti, gününü siyaset ile geçiren insanlar sağlarken ve EGM'nin din, dil, ırk, görüş fark etmeksizin bu millete hizmet etmesi gerekirken siyasi olaylara el atması benim bu devlete olan güvencimi fazlasıyla sarsıyor. Bunlar benim görüşlerim, elbette hiç kimse bu açıdan bakmak ve baktırılmak zorunda değil. Ülkemizde ki "Muhalefet" anlayışının kontrolsüz olmasının bu tip şeylere yol açtığını düşünüyorum. Muhalefet olmak için polise saldıranlar, ezanı ıslıklayanlar, MİT tırlarını durduranlar, MİT çalışanlarını ifşa edenler, meyveleri sebzeleri çöpe dökenler, teröristlerin Afrin'den ateşlediği roket nedeniyle hayatını kaybedenler ve karşılık verildiğinde "Bizim Afrin'de ne işimiz var?" diyenler ve daha niceleri... Bu ülke nereye gidiyor? Artık bu zihniyetteki insanlardan bunalmaya başladım, şu son olaylardan sonra ilk fırsatta bu ülkeyi terk etmeyi hedef listeme ekledim. Aslında bu ülkede ekonomiden ve hayat şartlarından daha önemli bir problem var, konu başlığı ipucu verebilir.
Mümkünse bu konunun altında siyaset yapılmasın, zaten konuyu siyaset bölümüne açmamamın sebebi de bu. Bu konu hakkında görüşlerinizi "SAYGI ve TERBİYE" çerçevesinde tartışabilir, bildirebilirsiniz.
Bu ülkede AK Parti gelene kadar 'kadın' kelimesinin adı yoktu, Türkiye'de kadınların yüzde 70’i de yoktu, hiçbir mesleği olamıyordu, üniversiteye gidemiyordu, milletvekili bile olamıyordu. Önemli bazı isimlerin eşi bile olamıyordunuz. Şimdi böyle baktığınız zaman inanılmaz bir mağduriyet vardı.
Ardından gelen karalama kampanyalarının ardından bir açıklama daha yapmıştı;
Ben dedim ki, ‘AK Parti iktidara gelene kadar, kadın kelimesinin adı yoktu’ dedim bu ‘kadının adı yoktu’ya döndü. Benim aslında kastettiğim kadın kelimesini sadece kullanmak değil, kadın asli unsur haline geldi. Genel Kurul'da bu bir tartışmaya vesile olmadı. Ben konuşmamı Twitter hesabına koyduktan sonra buradan yola çıkarak inanılmaz bir şahsımda bir değerlendirme kampanyası başlatıldı
Evet kadın vardı, zaten bunlar yoktu demiyoruz. Benim söylemek istediğim şey elbette bu değildi. Bunlar vardı; ama Türkiye'de kadınların yüzde 70’i de yoktu, hiçbir mesleği olamıyordu, üniversiteye gidemiyordu, milletvekili bile olamıyordu.
Önemli bazı isimlerin eşi bile olamıyordunuz. TRT’de izleyici konuk bile olamıyordunuz. Alkışlamak için bile TRT'nin dekorunda oturamıyordunuz. Peki bu gördüğümüz Türkiye tablosu muydu? Hayır değildi.
Türkiye; sokağa çıktığınız zaman, başı açık, başı kapalı, başını çok farklı örten bir sürü kadından oluşan bir ülke. Türkiye’nin gerçekleri, Türkiye’nin kamu hayatına yansımıyordu.
Kamusal alan için de geçerli. Bir anne evladının asker törenine gidemiyordu. Stadyumlara giremiyordu. Şimdi böyle baktığınız zaman inanılmaz bir mağduriyet vardı. Kim geçirdi bu mağduriyetleri, AK Parti iktidarı geçirdi.
Bu süreçte karalama kampanyasına EGM'nin de katıldığını gördük.
Zamanında adliyede bir kaç kez işim oldu, bu süreçte merakımdan dolayı adliye çalışanlarının hemen hemen hepsini gözlemledim ve Adalet'in sağlanması gereken yerde çalışanların işlerine siyaseti karıştırdığını gördüm. Bir tanesi bilgisayarda işlem yaparken sistem gitti ve "Aaa bilgisayarıma fetöcüler girdi... Kesin yine darbe yapıyorlar!" tarzında gereksiz ironilerde bulundu, seçim dönemine denk gelmiştik ve çalışanlar arasında sürekli siyasilerin tartışmaları vardı, bazısı kazandık diyordu bazısı oylar çalındı diyordu. Doğrusu bu düşüncelerini dışarı yansıtmalarına da pek anlam veremedim sonuçta insanların "Adalet"i beklediği bir ortamda bulunuyorlar fakat her fırsatta da taraflarını belli etme çabalarına giriyorlar. EGM'ye gelecek olursak Adalet Bakanlığı'ndan sonra siyasi olaylara el atacak son kuruluş olmalı çünkü bu ülkede eşitliği sağlaması gereken kilit noktalardan bir tanesi de EGM'dir. Fakat sosyal medyadan görüyoruz ki son zamanlarda siyasi olaylardan pek geri kalmıyorlar, insanların saptırdığı bir karalama kampanyasına karışarak körü körüne "SİYASİ BİR İSİME" göndermeli paylaşım yaptılar.
Şimdi gelelim asıl konuya;
Adaleti, gününü siyaset ile geçiren insanlar sağlarken ve EGM'nin din, dil, ırk, görüş fark etmeksizin bu millete hizmet etmesi gerekirken siyasi olaylara el atması benim bu devlete olan güvencimi fazlasıyla sarsıyor. Bunlar benim görüşlerim, elbette hiç kimse bu açıdan bakmak ve baktırılmak zorunda değil. Ülkemizde ki "Muhalefet" anlayışının kontrolsüz olmasının bu tip şeylere yol açtığını düşünüyorum. Muhalefet olmak için polise saldıranlar, ezanı ıslıklayanlar, MİT tırlarını durduranlar, MİT çalışanlarını ifşa edenler, meyveleri sebzeleri çöpe dökenler, teröristlerin Afrin'den ateşlediği roket nedeniyle hayatını kaybedenler ve karşılık verildiğinde "Bizim Afrin'de ne işimiz var?" diyenler ve daha niceleri... Bu ülke nereye gidiyor? Artık bu zihniyetteki insanlardan bunalmaya başladım, şu son olaylardan sonra ilk fırsatta bu ülkeyi terk etmeyi hedef listeme ekledim. Aslında bu ülkede ekonomiden ve hayat şartlarından daha önemli bir problem var, konu başlığı ipucu verebilir.
Mümkünse bu konunun altında siyaset yapılmasın, zaten konuyu siyaset bölümüne açmamamın sebebi de bu. Bu konu hakkında görüşlerinizi "SAYGI ve TERBİYE" çerçevesinde tartışabilir, bildirebilirsiniz.
Son düzenleme: