Devr-i saadet

PcMaSTeR

Profesör
Katılım
18 Ağustos 2006
Mesajlar
3,511
Reaksiyon puanı
5
Puanları
218
Saçmalıklara kılıf uydurmak için Süleyman Demirel'in desteğinden medet umacak kadar gülünç duruma düşenler, yeni bir "argüman" geliştirdiler: 1960 yılında Anayasa Mahkemesi olsaymış darbe de olmazmış!

Yani ne yapacaktı bu mahkeme? Menderes bir anayasa değişikliğine gitmişti de onu mu iptal edecekti? Yoktu böyle bir şey.

Yok canım, herhalde Tahkikat Komisyonu'nu lağvedecekti...

Yani yasamanın işine karışacak, bir meclis komisyonuna müdahale edecekti! Özlenen bu mudur şimdi?
Ama o komisyonu Menderes dağıtmıştı zaten!

26 Mayıs akşamı bunu açıkça söylemişti de... Oku yaydan çıkaran darbeciler artık geri dönemediler.
Ne komik ülkedir bu yahu, Tahkikat Encümeni kurmak yasak, Susurluk Araştırma Komisyonu kurmak serbest!...

Tahkikat Encümeni, "CHP'nin darbe kışkırtıcılığı yapıp yapmadığını" araştırıyordu... Eee, yapmamış mıydı? Bal gibi yapmıştı!
"Üzerinde kafa yormak gerekiyor" dediler bazı meslekdaşlar. Evet, yorunuz. Kafacığınızı yorunuz.
Çünkü bizimki çalışmıyor. Bir Anayasa Mahkemesi'nin 27 Mayıs darbesini nasıl önlemiş olacağını siz bize anlatınız.

Örneğin DP'yi kapatıp, Menderes ve birkaç arkadaşına 1965 yılına kadar siyasi yasak koyarak mı? Dilekçeyi de İnönü verecekti. Bunun adına sizin köyde darbe demiyorlar herhalde...
Adamı asarsan darbe, asmayıp da süründürürsen yumuşak geçiş mi sayılıyor?

Başka nasıl önleyecekti yahu, benim aklım ermiyor. Yoksa erken seçim kararı mı alacaktı, gene yasamanın görevini üstlenip?

Memur maaşlarına zam mı yapacaktı da bürokrasinin Menderes'e duyduğu derin nefreti dindirecekti?
Ben size birkaç şey daha hatırlatayım da kafacığınızı onlara da yorunuz:

Atatürk'ün kurduğu cumhuriyettir, bir anayasa mahkemesi bile olmayan devlet!
Atatürk'ün cumhuriyetinde senato da yoktur.

Gerek olsaydı, Atatürk kurardı onları...
Kusura bakmayınız, bu mantık sizin mantığınızdır.

Atatürk döneminde ordu asla ve asla politikaya da karışamaz.
O dönemde birden fazla parti de yoktur, olanlar ya kapatılmış ya da kendi kendini kapatmaya zorlanmıştır.
İşinize geldiği zaman en Atatürkçü sizsiniz... İşinize geldiği zaman Atatürk'ün aklına bile getirmediği kurumları göklere çıkaran da siz.

Atatürk "egemenlik kayıtsız şartsız milletindir" demişti.
Oysa siz, "egemenlik azıcık kayıtlı ve şartlı olarak milletindir" diyorsunuz!
Atatürk'e ihanet ediyorsunuz.

1961 ve 1980 yıllarında oluşan devlet, Atatürk'ün kurduğu devlet değildir.
Onun "modifiye" ve "rektifiye" edilmiş şeklidir. Bu da yetmedi, şimdi de "konsolide" ediliyor.

Niçin oynadınız Atatürk'ün kurduğu sistemle? Ne hakkınız vardı buna?
Yoruldu mu kafacığınız? Futbola dönün, akşama maç var.


Engin ARDIÇ
 

idealterror

Asistan
Katılım
11 Haziran 2008
Mesajlar
425
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
vaov,

islamci kesim liberal dusunce ile herhalde ancak turkiye'de kesisebilirdi.

 

fish

Profesör
Katılım
4 Aralık 2007
Mesajlar
2,606
Reaksiyon puanı
4
Puanları
0
PcMaSTeR dedi ki:
Atatürk döneminde ordu asla ve asla politikaya da karışamaz.

Atatürk "egemenlik kayıtsız şartsız milletindir" demişti.

1961 ve 1980 yıllarında oluşan devlet, Atatürk'ün kurduğu devlet değildir.
Onun "modifiye" ve "rektifiye" edilmiş şeklidir. Bu da yetmedi, şimdi de "konsolide" ediliyor.


1759_60x60.jpg
Engin ARDIÇ

evet atatürk döneminde ordu asla ve asla politikaya karışmazdı...çünkü gerek yoktu....çünkü irtica diye bir tehlike yoktu...çünkü o zamanlar din devlet işinde sömürü haline getirilmemişti..

evet 1961 ve 1980 yıllarında ve hatta 2008 yılında şuanki devlette atatürk ün kurduğu devletten farklı...ama şuanki millette akatürk ün kurtuluş savaşı yıllarında birlik olduğu türk milletinden çok farklı...daha az okuyan daha az mantıklı düşünen daha çok dini ahlaki değerleri istismar eden daha günübirlikçi bir nesil bir millet oluştu malesef...

bu sebeple de atatürkün türk milletinin dine devlete bakış açısına güvenerek kurmaya bile gerek duymadığı bazı kurumlar malesef bugün miletimizdeki değer değişikliklerinden kaynaklanan devlete ve dine karşı oluşan tehlikeleri önlemek amacıyla kurulmak ve hatta belki de görevlerinin dışına taşarak çalıştırılmak zorunda kalmıştır...

1930 lu yıllarda devletimiz dinimiz bağımsızlığımız başka tehdit unsurları altındayken bugün malesef daha tehlikeli unsurlar tehdit etmektedir bizleri...ve en vahimi de o yıllarda bu tehlikeler dış mihraplardan kaynaklanırken bu zamanda milletin kendisinden içimizden kaynaklanmaktadır..

işte azıcık kafa yorarsak görev tanımını bugün aşan kurumların neden şimdi kurulduğunu bulmuş oluruz sayın ardıç...
 

Reallist

Profesör
Katılım
7 Nisan 2008
Mesajlar
1,272
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
fish dedi ki:
atatürk döneminde ordu asla ve asla politikaya karışmazdı...çünkü gerek yoktu...

İsmet Paşa'nın hatıratında neler yazdığını birlikte okuyoruz…

İnönü, CHP'nin eski yayın organı Ulus gazetesinde yayınlanan anılarının 17 Mayıs 1968 tarihli kısmında, kendi ağzından aynen şunları söylüyor:

“Kafileyi durdurdum. Subayları bir kenara topladım. İçinde bulunduğumuz vaziyeti bilesiniz. Padişah düşmanınızdır. Yedi düvel düşmanınızdır. Bana bakın, dedim. Kimse işitmesin millet düşmanınızdır…”

Kaynak



fish dedi ki:
çünkü irtica diye bir tehlike yoktu..

Hangi İrtica dan bahsediyosın ?

Ne 28 şubat öncesi nede 28 Şubat sonrası gözükmeyen tarikatların irticasından mı bahsediyorsun ? Tarikat üyelerine aynı tip elbise giydirilerek sokaklarda, camilerde gözükmesinden mi bahsediyorsun ? Sisi adlı transseksüelin organizasyonu ile tvde boy gösteren Fadime Şahin, Ali Kalkancı, Emire Kalkancı dan mı bahsediyorsun ?

-Orada izlenim edindiniz, bilgiler aldınız. Sonra bunları TV'lere çıkarmaya başladınız.

Hepsini ben yolladım. İşte Fadime Şahin, Ali Kalkancı, Emire Kalkancı o süreçten takip edilerek ekrana çıkmak istediler, uyandırmak istediler. Ama 28 Şubat, Sincan olayları vs. ile pekişti. Elma ile armudu karıştırıyorlar. Yani Müslüm Gündüz, gibi Ali Kalkancı gibilerin devletin rejimine zarar vereceği herhangi bir konu yoktu. Onlar dine zarar veriyorlardı.
Kaynak

Konu: Henüz iki yılını dahi doldurmamış olan hükümete karşı darbe yapılırken, medyanın desteğini sağlamak.
Apoletliler, 28 Şubat (1997) döneminde edindikleri tecrübeyle, medya desteği olmadan, günümüz şartlarında müdahalenin imkânsızlaştığını kavramış durumda.
Ancak mutabakat sağlanamıyor.
Taraflar ayrılıyor.
Merak ediyorum: Acaba bu sefer, kim, kimle, neyi, ne zaman konuştu? Belli ki "fiyatta" anlaşmışlar.
Şu hale baksanıza: Doğan Grubu bünyesinde 100 köşeci varsa, bunların 90'ının yazdıkları (ve daha da önemlisi yazmadıkları) aynı; sadece üslupları farklı.
'28 Şubat'ta da aynısını yapmışlardı. Bir iki istisna kalem hariç tamamı postal civeleği kesilmişti başımıza.
O dönemde Sabah da aynı çizgideydi: Genelkurmay bünyesindeki illegal Batı Çalışma Grubu adlı teşkilatın ürettiği haberler sorgusuz sualsiz yayınlanıyor... Ankara'dan gelen telefonlarla istenmeyen gazetecilere yol veriliyordu.
Kaynak

Hangi irticadan bahsediyorsun ?

411 milletvekilinin türbana evet demesinden mi ? Halkın seçtiği %74 oranında milletvekilinin verdiği evetten mi ? Yoksa halkın seçtiği %47 lik partiden mi bahsediyorsun ? O zaman Türkiyede her iki kişiden biri irticacı ? Mantıklımı ?

Bu ülkede Atatürk'ün adına kötüleyen kim ? Atatürk'ün ilkelerini; kendi görüşlerine göre kullanan yaptıkları herşeyi Atatürkçülük adına yapan kim ?

Atatürk'ün laiklik ilkesini kullanarak kişilerin okuma hakkını elinden alan kim ? Devlet Laiktir. Herkeze hizmet etmek zorundadır. Kişilerde laik olmalıdır. Her dinden insana eşit yaklaşmalıdır.

Laik devletin vatandaşları, kanunları çiğnemeden, diğer insanların özgürlüklerine mani olmadan, kendi inançlarını (ya da inançsızlıklarını) gönlünce yaşar.
Yani laiklik, bir " yaşam biçimi " değil, farklı yaşam biçimlerini koruyan bir " ilke ". Böyle olduğu için de ben laikliği savunuyorum.
Ama " laiklik bir yaşam biçimidir " dediğiniz anda, niyetinizin beni devlet eliyle belli bir " kalıba sokmak " olduğu ortaya çıkar... Bana " öyle yaşama, böyle yaşa " demektesiniz ki... İşte tam da bu " zorlama " laikliğe aykırıdır.
Özetle: Laikliği bir yaşam biçimi olarak tanımlamanın kendisi laikliğe karşıdır!

Emre Aköz

fish dedi ki:
bazı kurumlar malesef bugün miletimizdeki değer değişikliklerinden kaynaklanan devlete ve dine karşı oluşan tehlikeleri önlemek amacıyla kurulmak ve hatta belki de görevlerinin dışına taşarak çalıştırılmak zorunda kalmıştır...

Hatta belki de görevlerinin dışına taşarak çalıştırılmak zorunda kalmıştır cümlesini Hukuksuzluk mu yapılmıştır mı anlamalıyız? Kendi görüşünden olmayan söylemleri görevlerinin dışına taşarak çalıştırılmak zorunda kalmıştır mı anlamalıyız? 9 - 2. 9'unuda aynı kişi atadığından olabilirmi ?

Atatürk'ün milliyetcilik ilkesini kullanarak farklı ırktaki vatandaşları dışlayan baskı uygulayan onları da 2. sınıf vatandaş ilkesi uygulayan kim ? Atatürk'ün milliyetciliği bu vatan topraklarının milliyetciliğidir. Farklı ırktan olan insanları dışlamak değildir.

Benim anladığımı sizin görüşten biri ülkeyi yönetmiyorsa irticacı oluyor birden bire ? Eğemenlik kayıtsız sartsız kimin o zaman ? Neden seçim yapıyoruz ki ? Siz atayın boşuna seçim masrafı yapmayalım..
 

fish

Profesör
Katılım
4 Aralık 2007
Mesajlar
2,606
Reaksiyon puanı
4
Puanları
0
Reallist dedi ki:
Benim anladığımı sizin görüşten biri ülkeyi yönetmiyorsa irticacı oluyor birden bire ? Eğemenlik kayıtsız sartsız kimin o zaman ? Neden seçim yapıyoruz ki ? Siz atayın boşuna seçim masrafı yapmayalım..

ya arkadaşım ne görüşü ....bırakın şu partileri göklere çıkarıp yerlere indirmeyi...bu memleket chp ve akp den ibret değil...bu ülkede 1950 lerden itibaren din sömürü haline getirilmiştir...atatürk ilkeleri yanlış uygulanmıştır...insanların dini ahlaki manevi değerleri kullanılıp durulmaktadır...resmen irtica denen illet vardır....bunun fadime şahin tipli şaklabanlarla ya da akp ile alakası yok....

irtica nedir din yolu ile siyaset yapmaya kalkmak, dini lüzumlu lüzumsuz herşeye alet etmek, hatta daha da ileri giderek milleti birbirine din yolu ile düşürmektir...akp irtica mı yapıyo diyorum ben...

kimseleri savunmadan kimsenin hiçbir paritinin zatın kuruluşun ideolojisi arkasına sığınmadan sadece okuyarak okududuğunu gördüğünü gerçekten anlayarak fikir beyan edn artık...sıkıldım ben akp lisin chp lisin sağcısın solcusun dinlisiz ataeistsin gibi ayrımlardan....

benim görüşümde olmayan başta olduğu için irtica yapar yapmaz gibi bir yorum getirmiyorum bu irtica bu memlekette var...zaten böyle bir tehlike olduğu için asker karışmıştır devlet işine...inönüden şundan bundan örnek vermeyi de bırakın artık...inönü milleti düşman bellemişse kendi bileceği iştir...zararlarını hep birlikte çekmekteyiz...

ama artık bırakın sizin düşünceniz bizim düşüncemiz laflarını....vallahi sıktı....tek bir düşünce de birleşmek kurutuluş savaşından bu yana şu millete nasip olmadı oldurulmadı yaaaa o yüzden bu haldeyiz işte parça pinçik bölüp pörçük...
 

Reallist

Profesör
Katılım
7 Nisan 2008
Mesajlar
1,272
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
fish dedi ki:
resmen irtica denen illet vardır....

fish dedi ki:
irtica nedir din yolu ile siyaset yapmaya kalkmak, dini lüzumlu lüzumsuz herşeye alet etmek, hatta daha da ileri giderek milleti birbirine din yolu ile düşürmektir..akp irtica mı yapıyo diyorum ben...

Resmen dediğine göre bir parti yada partiler; din yolu ile siyaset yapmaya kalkmış. A partisi değil B partisi değil C partisi değilse kim ?

İrtica ne ? Devlette dini kesimin çalışması mı ? Eğer devlette çalışan kişi laik ( eşit ) davranmıyorsa o zaman irticacıdır. Her kişiyide irticacı diye yaftalamayalım. Hizmet veren olduğu için eşit yaklaşı gerekmektedir.

Ama okula türbanla girmek irtica mı ? Orkulda irtica ise dışarda ne ? Özgürlük mü ? Hizmet almak için tek tip kiyafet mi giymek gerekiyor? Türban hem dini simge hemde özgürlüktür. Dini simge olduğu için problemlerler çıkıyor.

Yalnız bu irtica nedensen bazı şeyler için kullanılıyor. Hala çözmüş değilim...

Darbeciler Böyle Köşelik Oldu.

27 Mayıs darbesini hep idamlar üzerinden konuştuk. Peki işin maddi yönü? Darbeyi yapanlar, darbeyi kışkırtanlar nasıl köşelik oldu? İşte bilinmeyen yönü..
Kaynak

28 Şubat'ın Asıl Vurguncusu

28 Şubat'çılarla omuz omuza verdi. Altın gibi değerli 210 bin metrekare araziye çerez parasına kondu... O kim mi? Kudretli Genel Yayın Yönetmeni...

Kaynak


TMSF ye Devredilen BANKALAR

Not:Devredilen bankaların ekonomiye maliyetini 37.6 milyar dolara olarak açıklayan Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF), bugüne kadar ancak 1 milyar 136 milyon dolar tahsilat yaptı. Tarih :30.10.2004
http://www.tmsf.org.tr/index.cfm?fuseaction=public.dsp_menu_content&menu_id=54


kimseleri savunmadan kimsenin hiçbir paritinin zatın kuruluşun ideolojisi arkasına sığınmadan sadece okuyarak okududuğunu gördüğünü gerçekten anlayarak fikir beyan edn artık.

Ben sadece alıntı yazarak cevap vermedim görüşlerimide bildirdim. Söylediklerime kaynakta gösterdim. Eğer direk söyleseydim "sabit fikirlilikten" uyduruyon atıyon diye yazacak çok insan var.

Bu yazım sana yazılmış birşey olarak algılama. Senin üzerinden gönderme yaptım sadece. Seni kırdıysam özür dilerim.

fish dedi ki:
tek bir düşünce de birleşmek kurutuluş savaşından bu yana şu millete nasip olmadı oldurulmadı yaaaa o yüzden bu haldeyiz işte parça pinçik bölüp pörçük...

Herkez istiyor tek bir düşünce de birleşmek. Ama devlet eşit davranmayıp siyasi fikirlerle yürütüldükçe biz her zaman parça pinçik oluruz. Tek tarafı suçlamıyorum. Kavgalı olan her kesimin de suçu vardır. Birbirimizi anlamak yerine birbirimize benzetmeye çalışıyoruz.
 

fish

Profesör
Katılım
4 Aralık 2007
Mesajlar
2,606
Reaksiyon puanı
4
Puanları
0
şimdi şunu açıklığa kavuşturalım....dini kesim ne demek...ben de dinini yaşayan bir insan olarak dini kesimde yer almaktayım ...ama dini sömürmüyorum...

irtica yapan partiler oldu...refah partisi bunun en güzel örneğidir..kapatılma sebebi ortadadır...refah partisi dini kesim falan değildir....eğer onlar öyleyse o zaman ben bu dini kesime mensup olmak istemem...

irtica yapanlar dini kullanarak her türlü rantı kendilerine sağlamaya çalışan kesimlerden oluşmaktadır...

üniversitelere başörtüsü ile girmek irtica değildir...şahsi fikrim de girilebilmesi yönündedir ki bunun için eylemlere bile katılıp imza vermişliğim vardır...ama lütfen elimizi vicdanımıza koyarak şunu kendimize bir soralım :

bu üniversitelerde başörtüsü mevzusu altında gerçekten bu genç kızlarımızın okuma hakkının savunulması mı yatmaktadır...

işte buradaki samimiyet meçhuldür ...siyasette çareler tükenmez...böyle bir hak anayasa tüzüğüne başörtüsü maddesi sokulmadan da bir şekilde uzlaşı yoluyla verilebilirdi...nitekim eskiden üniversitelerde başörtülü kızlarımız varken anayasa da farklı maddeler mi yer alıyordu...hayır..

ama bu gibi diretmeler , anayasa değişikliğine gitmeler , illaki bu iş olacak tarzı dayatmalar, milletin egemenliği, isteği paravanı altına girerek sarfedilen sözler, samimiyete gölge düşürmektedir...bu sebeple de anayasa mahkemesi görev tanımını aşmak zorunda kalmıştır...

ben bu hakkın kullanılmasındna yanayım...kimsenin kılığına kıyafetine değil bana verdiklerine kattıklarına bakarım...ama devlet erkanındakilerin bu hakları verirken samimiyetinden şüphe edersem de bunu desteklemem söz konusu olmaz...

eskiler cahilmiş hadi diyelim...sağ sol dinli dinsiz bölünmelerine aldanmış da birbirilerini vurmuşlar...ama artık her türlü bilgi belge teknoloji elimizin altında...particilik zatcılık toplumun geneline yayılmayacak türden ideolojik fikirlerde ısrar hiçbir toplumu geliştirmez..

80 li 90 lı yılların çocukları bugünlerin gençleri olarak her türlü imkan elimizin altında iken 60-70 yıllardaki imkansızlıklar, kulaktan dolma bilgiler içinde büyüyerek birbirine düşmüş gençlerden bakıyorum da hiç farkı yok bu neslin...

gene sizcilik gene bizcilik ....işte asıl sorun burda zaten...yoksa bütün öne sürülen sebepler sadece bahane ve birilerine rant sağlama imkanı sunuyor ve bu nesil de buna bilinçsizce alet oluyor.....

 

Reallist

Profesör
Katılım
7 Nisan 2008
Mesajlar
1,272
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
fish dedi ki:
.böyle bir hak anayasa tüzüğüne başörtüsü maddesi sokulmadan da bir şekilde uzlaşı yoluyla verilebilirdi...nitekim eskiden üniversitelerde başörtülü kızlarımız varken anayasa da farklı maddeler mi yer alıyordu...hayır..

Bazı rektörler Anayasada ve kılık kıyafet yönetmeliğinde bile yazmamasına rağmen ayrımcılık yapmamışmıdır ?
Sen bu ayrımcılık yapamassın diye Refah Partisi söylemimiş midir ?
Sonra bu partiyi 28 şubatta Post Modern şekilde hükümeti devirerek yeni Hükümet kurulmadımı ? .
Refah Partisi Savcı tarafından kapatılmadı mı ? .

"İrtica yapan partiler oldu...refah partisi bunun en güzel örneğidir. " Peki günümüzde bu irtica argümanları niye kayıp. Yukarda yığınla döküman serdim.İrtica sonucu nelerin olduğunu. Görmemek elde değil.Nedense bu irtica muhafazakar hükümetlere rastlıyor. Adnan Menderes, Turgut Özal, Necmettin Erbakan, Tayyip Erdoğan. Hükümette muhafazakarlık görülmek istenmiyor gibi bir duyguya kapılıyorum. Hatta farklı görüşten birileri geldiğinde oluyor. Demekki Devletin bir görüşü var...Muhafazakarlar başta olursa irtica demek. Sahte yada gerçek fark etmiyor..

Ne hikmetse sonra Rektör ile Savcı kanka çıktılar. Hatta Savcının bir kankasıda terör örgütünü ziyaret eden bir parti başkanı çıkıverdi. Bu arkadaşlar Ulusalcı mitinglerde boy göstermedimi ?

fish dedi ki:
eskiler cahilmiş hadi diyelim...sağ sol dinli dinsiz bölünmelerine aldanmış da birbirilerini vurmuşlar...ama artık her türlü bilgi belge teknoloji elimizin altında...particilik zatcılık toplumun geneline yayılmayacak türden ideolojik fikirlerde ısrar hiçbir toplumu geliştirmez..

80 li 90 lı yılların çocukları bugünlerin gençleri olarak her türlü imkan elimizin altında iken 60-70 yıllardaki imkansızlıklar, kulaktan dolma bilgiler içinde büyüyerek birbirine düşmüş gençlerden bakıyorum da hiç farkı yok bu neslin...

Şu an her türlü bilgi teknolojiler ile 3.şahıslar (bizi kullananlar) ortadan kalkıyor. Aşırı uç noktalar ise cahillikten meydana gelmektedir. İnsan eğitip geliştirmek yerine dışlamaya çalışmaya rağmen.

Bu sözümü unutma " Birgün herkezin ama herkezin gözünün önünde perde kalkacak "
 

nyoo

Profesör
Katılım
17 Nisan 2008
Mesajlar
1,096
Reaksiyon puanı
6
Puanları
218
yazık yaa, 35 yıl önce aziz nesinin söylediği ve o çok tepki çeken lafı geldi aklıma, üzülerek görüşlerine hiç katılmadığım şahsın o günkü tespitlerini doğruluyorum.
 

Reallist

Profesör
Katılım
7 Nisan 2008
Mesajlar
1,272
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
Hakaret etmek yerine birbirimizi anlamaya çalışalım..
 

engin azaklı

Asistan
Katılım
25 Ekim 2008
Mesajlar
330
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
Birgün herkezin ama herkezin gözünün önünde perde kalkacak..
evet denenmiş ve hep tura geldiği görülmemiştir.
 

ashabulyemin

Profesör
Katılım
6 Aralık 2008
Mesajlar
3,389
Reaksiyon puanı
20
Puanları
0
şimdi şunu açıklığa kavuşturalım....dini kesim ne demek...ben de dinini yaşayan bir insan olarak dini kesimde yer almaktayım ...ama dini sömürmüyorum
fish kardeşime katılıyorum sanki katılmamak eldemi adam eline bir poşet rozel almış çarşaflı avına çıkıyor bulduğu zaman elinden kurtuluş yok rozeti takıyor ve nihayet genel merkeze mescid açılacakmış onlarında askerleri şehid olmuş şimdi bunları görünce diyorlarki dini sömürüyor
haksızsınız efendim baykal hiç dini sömürürmü!!!!
arkadaşlar bakın politika yalancılıktır bir yönden siz birbirinizi yersiniz onlar malı götürür onlar oy için değişik tarikatlardandır alevidir yani üç oy nereden gelecekse oradandır.aralarında farklı olanıda yoktur.Birbirinizi kırmaya değmez
ya ertuğrul günay akp li oldu kurban hakkında yeni içtihadlarda bulundu müctehid olduğu halde kendini uzun yıllar chp de gizlemiş yakında tefsirde yazar
Bakın şimdi puan islamda ne alimler çıkacak
demirel üstadıazam olduğu halde yıllarca bir vakti kaç camide kıldı babasının hayrınamı nurlu süleyman oldu ailesi malı götürdü
yani malı götüren götürüyor en geçerli akçe müslüman gözükmekte
 
Üst