Bir Müslüman olarak sorumluluklarımız

Katılım
11 Ağustos 2010
Mesajlar
5,807
Reaksiyon puanı
68
Puanları
1,228
Bismihi teala

Hamd, alemlerin Rabbi olan Allah’a mahsustur. Salat ve selam, O’nun sevgili Rasulüne, pak ehli beytine ve kıyamete kadar yolunu sürdürenlerin üzerine olsun.


Allah1.jpg
Asr suresinde Rabbimiz buyuruyor : “Asra andolsun ki, insan hüsrandadır. Ancak iman edenler, salih amel işleyenler, hakkı tavsiye edenler ve sabrı tavsiye edenler müstesna”

İmam Şafii (ra) bu sure hakkında : “Eğer Kur’an’dan bize sadece bu sure indirilmiş olsaydı hiçbir mazeretimiz kalmazdı (yeterliydi)” demektedir.

Dikkat edilecek olursa, Allah (cc) bu kısacık surede insanın kurtuluş yolunu çok veciz bir şekilde beyan ediyor. Nedir bunlar?

Evvela iman. Vahiyle gelenlerin tümüne iman etmek.

Saniyen salih amel. Allah (cc) ve Rasulünün (sav) emrettiklerini yapmak, nehyettiklerinden kaçınmak.

Salisen Hakkı tavsiye. İslam dinini beyan etmek. Marufu emretmek, münkeri nehyetmek. Gerek fiili, gerek kavli ve gerekse kitabi olarak.

Rabien sabır. Bütün bunları yerine getirme konusunda, gerek devam etmede ve gerekse başa gelen bela ve sıkıntılara göğüs germede sabretmek, pes etmeden katlanmak ve direnmek.

Görülüyor ki kurtuluş yollarını bize Rabbimiz böyle beyan ediyor. O halde Hakkı tavsiye, kurtuluş yollarından biridir.

Yine Rabbimiz yüce kitabında : “Sizden, hayra çağıran, iyiliği emredip kötülüğü men eden bir topluluk olsun. İşte onlar kurtuluşa erenlerdir.” (Al-i İmran 104) diye emir buyuruyor.

Bu ayette Rabbimiz bizlere emir buyuruyor. Hayra çağırın, iyiliği emredin ve kötülükten men edin. Kurtuluşa giden yoldur bu. Bu, kurtuluşa götüren dört yoldan bir tanesidir.

O halde Mü’minler ve Müslümanlar olarak bizler bundan sorumluyuz. Bilenler, bilmeyenlerden çok daha fazla sorumluluk sahibidir. Bilmeyenler de bilmek, öğrenmekle sorumludur. Öğrenmekten de, öğretmekten de maksat ameldir. Çünkü aslolan amel etmektir, yani emredilen şeyleri yapmak, yasaklanan şeylerden de kaçınmaktır.

Kaynak
 

ashabulyemin

Profesör
Katılım
6 Aralık 2008
Mesajlar
3,389
Reaksiyon puanı
20
Puanları
0
Allah8cc]razı olsun
Hoş geldin ya Nebi[sav]


Peygamber sevgisi, kişiliğe ve davranışlara yansımalı

Dr. Casim Avcı, gerçek peygamber sevgisinin gönülde ve dilde kalmayarak insanın kişiliğine, davranışlarına yansıyan bir sevgi olduğunu söyledi. Peygamber Efendimiz'i (sas) sevmek için öncelikle tanımak gerektiğini dile getiren Avcı, Allah Resulü'nü seven kişinin O'nun sünnetine ittiba edeceğini ifade etti.

- Allah (cc)'tan sonra sevgiye en layık olan Peygamberimiz (sas)'dir. Allah'ı sevmek, Resulullah'ı sevmektir. Allah Resulü'ne itaat, Allah'a itaattir. Birçok kişi 'Peygamberimizi, çok seviyorum' der ancak bu sevgi dilde kalır, hayata yansımaz. İslam Araştırmaları Merkezi (İSAM)'nden İslam Tarihi ve Medeniyeti Uzmanı Dr. Casim Avcı, gerçek peygamber sevgisinin gönülden gelen; gönülde ve dilde kalmayarak insanın kişiliğine, davranışlarına yansıyan bir sevgi olduğunu söylüyor. Avcı, "Sizden biriniz beni; anne-babası, çocukları ve bütün insanlardan daha fazla sevmedikçe gerçek iman etmiş olamaz." hadisini hatırlatıyor.

Sadece dille 'Peygamberimizi, çok seviyorum' demenin yeterli olmadığını söyleyen Avcı, sevginin her şeyden önce gönülde olması, gönülden gelmesi gerektiğini belirtiyor. Avcı, "Kalbiyle inanmayan bir insanın dille 'inanıyorum' demesi, dinde bir mana ifade etmediği gibi dildeki Peygamber sevgisinin de bir anlamı yoktur. Sevgi bir bütündür; gönül, dil ve fiilde var olandır, kendisini gösterendir. Zaten varsa kendisini gösterir, görünür ve fark edilir. Sahabelerin hayatlarına baktığımızda bu sevgi bütününü görebiliriz. Peygamber sevgisi onların hal ve hareketlerine, yüzlerine yansıyordu. Ebu Eyyub el Ensari, Peygamber sevgisi olmasaydı; ilerlemiş yaşına rağmen o günün şartlarında kilometrelerce yol kat edip İstanbul'a gelmezdi." şeklinde konuşuyor.

Allah ve Resulullah sevgisinden mahrum bir kalbin harabe olmuş bir binaya benzediğini belirten Avcı, bir Müslüman için de bundan daha büyük bir mahrumiyet olamayacağını ifade ediyor. Peygamber sevgisinin hal ve hareketlere yansıtılarak gösterilebileceğini söyleyen Avcı, bunun da ancak Efendimiz'i tanımak, hayatını ve sünnetini bilmekle mümkün olabileceğini dile getiriyor. Avcı "O'nu ne kadar tanırsak o kadar severiz. Tersi de doğrudur. Ne kadar seviyorsak o kadar tanımaya ve örnek almaya çalışırız." diyor.

Avcı'ya göre, 'Peygamber Efendimiz (sas) yaptı, tavsiye etti ve bu davranışımdan memnun kalır' diyerek sünneti uygulamak sevginin göstergesidir. Bir yetimin başını okşamak, yaşlılara ve engellilere yardımcı olmak, çocukları sevmek, onlarla şakalaşmak, ailede huzursuzluğa yol açacak her türlü davranıştan uzak durmak, aile saadeti için çalışmak gibi davranışlar buna örnektir. Böyle güzel duygu ve niyetlerle hareket eden bir Müslüman, Allah'ın rıza ve sevgisine, Resulullah'ın şefaatine nail olur.

Seven bir mümin ne yapar?

Sünnet-i seniyyeye ittiba ederek, Allah Resulü'nün hayat tarzını hayatına uygulamaya çalışır.

Peygamberimiz'e her fırsatta salât ve selamda bulunur.

Resulullah'ın sevdiklerini ve O'nu sevenleri de sever.

O'nun (sas) güzel ahlakıyla ahlaklanır, bütün kötü ahlak ve davranışlarından sakınır.

İyiliği emreder ve insanları da kötülükten sakındırmak için elinden geleni yapar.

İslam'ı hayatının her anına yansıtır ve bu güzellikleri başkaları da öğrensin diye çaba gösterir.
http://www.ebediyyen.biz/showthread.php/51979-Peygamber-sevgisi-kişiliğe-ve-davranışlara-yansım
 
Üst