legolas4444
Profesör
- Katılım
- 1 Mayıs 2008
- Mesajlar
- 1,367
- Reaksiyon puanı
- 16
- Puanları
- 218
BİR okuyucum, Mahmut Bey'in e-posta ile elime ulaşan yazısı çok ilginç... Yazı sosyal yapımızdaki gelişmeyi, gastronomi bilimi çerçevesinde aydınlatacak bir reklam broşürü ile ilgili!.. Bakınız meğerse durum ne imiş?!.
Elime ulaşan yazı şöyle; "Şişli'deki bir Lokantacının reklam broşüründen harfi harfine aktarılmıştır.
“aDiyet, perhiz, rejim gibi faaliyetler hedefte Türk delikanlılarının ve genelde de Türk milletinin devamını engellemek için dış mihraklar tarafından gündeme getirilmiş şuurlu bir düzmecedir. Gaye, eskiden bir koyunu, bir oturuşta götüren dev gibi babayiğit atalarımızı ve tarlada doğum yaptıktan sonra bebeğini kundaklayıp, elde orak tarlada çalışmaya devam eden Türk kadınlarını; kalori hesaplayan, hapşırınca yatağa giren, fitness ve aerobik yapan çıtkırıldım tiplere dönüştürmek ve büyük Türk ırkını Çinliler, Japonlar gibi sıska, zayıf ve sağlıksız bir ırk haline getirmektir. İcabı halinde 240 kiloluk top mermisini tek başına namluya süren bir babayiğidin, kalori hesaplayan, yoğurtlu kebabı reddeden bir züppe haline getirilmesinden daha büyük bir soykırım olabilir mi? İç yağının, kuyruk yağlarının, anamızın Vita yağının kolestrol yaptığı palavradır. Kolestrol, kebapları yedikten sonra iki şişe soda içerek ayarlanabilecek bir gaz durumudur. Sakın bu oyuna düşmeyin. Feminizm, kadın hakları, çevre şuuru ve eşitlik adı altında Türk kızlarının akılları çelinerek, yemek yapmayı bilmeyen, bizim istikbalimiz olan yavrularını, abuk subuk yiyeceklerle yetiştirecek, damak zevki gelişmemiş, sunta kılıklı diyet bisküvilerini yiyecek sanan bir hale getirmişlerdir. Ayrıca kör olası dış mihraklar, bu kızlarımıza kebap, soğan, çiğ köfte vb. lezzetleri yiyen, bardak bardak şalgam suyu içen yiğitlerimize hanzo-kıro gibi sıfatlar takmayı öğretmişlerdir. Ayrıca son yıllarda moda gibi gösterilmeye çalışılan Çin mutfağı diye bir şey yoktur. Bu sözde mutfak, acaip zerzevat ile acaip mahlukatın, wog adı verilen bir tencerede yarı pişmiş yarı çiğ olarak hazırlanıp insanlara eziyet olsun diye sopalarla yenmesinden ibaret bir hokkabazlıktır. Sakın kanmayın, sakın yemeyin. Helal değildir!” Broşür şu uyarı ile bitiyor; Unutmayın su uyur, düşman uyumaz!"
Mahmut Bey'in yorumu, "Valla ne diyeceğimi bilemiyorum. Değişik bir bakış açısı!! Tabi bu bir reklam broşürü..."
Bu broşürle bizi aydınlattığı ve doğru rotayı gösterdiği için lokanta yetkililerine milletim adına ben de şükranlarımı sunarım!..
--------
GENÇLİK VE SPOR GENEL MÜDÜRÜ Sayın Mehmet Atalay ile konuştum, "Aslanlar yurda döndü" yazımla ilgili açıklamalar yaptı...
Sayın Atalay, Pekin Olimpiyatları'na hiç kimsenin devlet kesesinden, yani kaba tabirle "Avantadan" götürülmediğini belirtti, bu yönde çıkan yazıların doğru olmadığını anlattı...
Devlet, Pekiníe misafir olarak sadece Hamza Yerlikayaíyı götürmüş, elbette buna bir itirazımız olamaz... Büyük Şampiyon Hamza Yerlikaya, milletimize defalarca yaşattığı onurla bu ayrıcalığı kat kat hak etmiştir... Kendi adıma gücüm yetse ben kendisini sırtıma alıp, Pekiníe kadar taşırım, o hep başımızın tacı olarak gönüllerdedir, keşke ayrıcalık şampiyonlarımız için olsun...
BAYRAK meselesi de şöyle gelişmiş... Çin polisi oldukça ceberut davranıyormuş, tribünlerin ön tarafına üç sıra polis barikatı kurmuşlar, aşmak mümkün değilmiş... On bin metreden, sonra, Boks Federasyonu başkanımızın, fizik gücünü kullanıp, boğuşa boğuşa polisleri yarıp bayrağımızı Elvanía verebildiğini ama beş bin metrede polisin geçilemediğini öğrendik...
Sayın Atalay, sporumuzla ilgili önemli alt yapı çalışmalarından ve destek olunması halinde çok iyi sonuçlara ulaşılacağından bahsetti... O halde bizim işimiz de karınca kararınca destek olmaktır, Pekin’e "Avantacı" götürülmediğini öğrenmediğimiz için de memnunuz ve "Üzdüklerimizden" özür dileriz.
TERCÜMAN : HER SABAH DÜNYA YENİDEN KURULUR. HER SABAH TAZE BİR BAŞLANGIÇTIR.
Elime ulaşan yazı şöyle; "Şişli'deki bir Lokantacının reklam broşüründen harfi harfine aktarılmıştır.
“aDiyet, perhiz, rejim gibi faaliyetler hedefte Türk delikanlılarının ve genelde de Türk milletinin devamını engellemek için dış mihraklar tarafından gündeme getirilmiş şuurlu bir düzmecedir. Gaye, eskiden bir koyunu, bir oturuşta götüren dev gibi babayiğit atalarımızı ve tarlada doğum yaptıktan sonra bebeğini kundaklayıp, elde orak tarlada çalışmaya devam eden Türk kadınlarını; kalori hesaplayan, hapşırınca yatağa giren, fitness ve aerobik yapan çıtkırıldım tiplere dönüştürmek ve büyük Türk ırkını Çinliler, Japonlar gibi sıska, zayıf ve sağlıksız bir ırk haline getirmektir. İcabı halinde 240 kiloluk top mermisini tek başına namluya süren bir babayiğidin, kalori hesaplayan, yoğurtlu kebabı reddeden bir züppe haline getirilmesinden daha büyük bir soykırım olabilir mi? İç yağının, kuyruk yağlarının, anamızın Vita yağının kolestrol yaptığı palavradır. Kolestrol, kebapları yedikten sonra iki şişe soda içerek ayarlanabilecek bir gaz durumudur. Sakın bu oyuna düşmeyin. Feminizm, kadın hakları, çevre şuuru ve eşitlik adı altında Türk kızlarının akılları çelinerek, yemek yapmayı bilmeyen, bizim istikbalimiz olan yavrularını, abuk subuk yiyeceklerle yetiştirecek, damak zevki gelişmemiş, sunta kılıklı diyet bisküvilerini yiyecek sanan bir hale getirmişlerdir. Ayrıca kör olası dış mihraklar, bu kızlarımıza kebap, soğan, çiğ köfte vb. lezzetleri yiyen, bardak bardak şalgam suyu içen yiğitlerimize hanzo-kıro gibi sıfatlar takmayı öğretmişlerdir. Ayrıca son yıllarda moda gibi gösterilmeye çalışılan Çin mutfağı diye bir şey yoktur. Bu sözde mutfak, acaip zerzevat ile acaip mahlukatın, wog adı verilen bir tencerede yarı pişmiş yarı çiğ olarak hazırlanıp insanlara eziyet olsun diye sopalarla yenmesinden ibaret bir hokkabazlıktır. Sakın kanmayın, sakın yemeyin. Helal değildir!” Broşür şu uyarı ile bitiyor; Unutmayın su uyur, düşman uyumaz!"
Mahmut Bey'in yorumu, "Valla ne diyeceğimi bilemiyorum. Değişik bir bakış açısı!! Tabi bu bir reklam broşürü..."
Bu broşürle bizi aydınlattığı ve doğru rotayı gösterdiği için lokanta yetkililerine milletim adına ben de şükranlarımı sunarım!..
--------
GENÇLİK VE SPOR GENEL MÜDÜRÜ Sayın Mehmet Atalay ile konuştum, "Aslanlar yurda döndü" yazımla ilgili açıklamalar yaptı...
Sayın Atalay, Pekin Olimpiyatları'na hiç kimsenin devlet kesesinden, yani kaba tabirle "Avantadan" götürülmediğini belirtti, bu yönde çıkan yazıların doğru olmadığını anlattı...
Devlet, Pekiníe misafir olarak sadece Hamza Yerlikayaíyı götürmüş, elbette buna bir itirazımız olamaz... Büyük Şampiyon Hamza Yerlikaya, milletimize defalarca yaşattığı onurla bu ayrıcalığı kat kat hak etmiştir... Kendi adıma gücüm yetse ben kendisini sırtıma alıp, Pekiníe kadar taşırım, o hep başımızın tacı olarak gönüllerdedir, keşke ayrıcalık şampiyonlarımız için olsun...
BAYRAK meselesi de şöyle gelişmiş... Çin polisi oldukça ceberut davranıyormuş, tribünlerin ön tarafına üç sıra polis barikatı kurmuşlar, aşmak mümkün değilmiş... On bin metreden, sonra, Boks Federasyonu başkanımızın, fizik gücünü kullanıp, boğuşa boğuşa polisleri yarıp bayrağımızı Elvanía verebildiğini ama beş bin metrede polisin geçilemediğini öğrendik...
Sayın Atalay, sporumuzla ilgili önemli alt yapı çalışmalarından ve destek olunması halinde çok iyi sonuçlara ulaşılacağından bahsetti... O halde bizim işimiz de karınca kararınca destek olmaktır, Pekin’e "Avantacı" götürülmediğini öğrenmediğimiz için de memnunuz ve "Üzdüklerimizden" özür dileriz.
TERCÜMAN : HER SABAH DÜNYA YENİDEN KURULUR. HER SABAH TAZE BİR BAŞLANGIÇTIR.