- Katılım
- 30 Mayıs 2007
- Mesajlar
- 6,902
- Reaksiyon puanı
- 181
- Puanları
- 1,243
Belki bazı arkadaşlar çok kızacak bu düşünceme ama; Allah'ın böyle bir camiye ihtiyacı yok abiler. Müslüman için ibadethane bir manastır gibi değildir. İslam gerçekçi bir dindir.
Üstelik burası daha önce kilise idi. İslam tarihinin hiç bir yerinde bir kilisenin camiye dönüştürüldüğünü ne duydum ne okudum. Geçmişinin kilise olması değil problem, böyle bir ihtiyaç olmadığı halde kilisenin bozularak camiye dönüştürülmesi..
Örneğin Adana'ya gelmiş olanlar bilir; Adana'nın merkezinde, her biri 300-400 yıllık 6-7 adet cami var hepsi de yan yana. Yani neredeyse 100 metre gidiyorsun tarihi bir camiye rastlıyorsun.. Oysa cami, insanların toplandığı bir yerdir, ayrıldığı bir yer değil. Malesef her yere cami dikme kültürü sadece biz Türklerde var. Bunu da bir hadise dayanarak yapıyoruz, "bir cami diktiren cennete gider" diye. O yüzden bu konuda bence çok feci bir aldanış var. Örneğin insanımız 40'ına 50'sine kadar hayatını yaşar, sonra yaş kemale erip artık emekli olunca namaza başlar. "Artık vakti geldi" denilir, namaz nasıl bu şekilde insanı kurtarmazsa, bir cami dikmek de insanı kurtarmaz.
Bu kadar kısa mesafelerde bir sürü cami olması, cemaati birleştirmez, ayırır. Hatta o yüzden, bazı mezheplerin fıkhında, yaklaşık 6 kilometre mesafe çapında başka bir camide Cuma namazı kılmak caiz değildir. Yani bu çaptaki bir alanda bir kaç cami varsa, bu camilerden sadece birinde Cuma namazı kılınabilir ve diğer yerlerdeki insanlar buraya gelmelidir.
Çünkü dediğim gibi, caminin kültürü belli, "insanları bir araya toplamak". Ne kadar çok cami o kadar çok ayrılıktır..
Yine bir başka örnek vereyim, geçen yıl bir sebeple Osmaniye'nin Hasanbeyli İlçesine çok sık gidiyordum. Aslında Hasanbeyli bir dağ kasabası, bir yaylalık, ama Osmaniye'yi il yapınca, Hasanbeyli gibi köyleri de ilçe yapmak zorunda kaldılar.
Arkadaşlar, Hasanbeyli sadece 300 metre kadar bir ana caddeden oluşan bir köy; buna rağmen içinde 4 tane cami var. Oraya gidiş saatimde rast gelince namaza bir giriyorum, kocaman camide bütün cemaat sadece 6 kişi! Akşam geliyorum yine aynı durum..
Buranın resmi nüfusu 4.500 ama yaylalık bir yer olduğu için genellikle 1.000 kişiyi geçmiyor. Bu kadar kişiye bir cami yeter de artar bile; böylece insanlar her gün bir araya gelebilir, dünyalık ve ahiretlik işlerinde yardımlaşabilirler.
O yüzden bence, Ayasofya bırakalım müze kalsın..
Üstelik burası daha önce kilise idi. İslam tarihinin hiç bir yerinde bir kilisenin camiye dönüştürüldüğünü ne duydum ne okudum. Geçmişinin kilise olması değil problem, böyle bir ihtiyaç olmadığı halde kilisenin bozularak camiye dönüştürülmesi..
Örneğin Adana'ya gelmiş olanlar bilir; Adana'nın merkezinde, her biri 300-400 yıllık 6-7 adet cami var hepsi de yan yana. Yani neredeyse 100 metre gidiyorsun tarihi bir camiye rastlıyorsun.. Oysa cami, insanların toplandığı bir yerdir, ayrıldığı bir yer değil. Malesef her yere cami dikme kültürü sadece biz Türklerde var. Bunu da bir hadise dayanarak yapıyoruz, "bir cami diktiren cennete gider" diye. O yüzden bu konuda bence çok feci bir aldanış var. Örneğin insanımız 40'ına 50'sine kadar hayatını yaşar, sonra yaş kemale erip artık emekli olunca namaza başlar. "Artık vakti geldi" denilir, namaz nasıl bu şekilde insanı kurtarmazsa, bir cami dikmek de insanı kurtarmaz.
Bu kadar kısa mesafelerde bir sürü cami olması, cemaati birleştirmez, ayırır. Hatta o yüzden, bazı mezheplerin fıkhında, yaklaşık 6 kilometre mesafe çapında başka bir camide Cuma namazı kılmak caiz değildir. Yani bu çaptaki bir alanda bir kaç cami varsa, bu camilerden sadece birinde Cuma namazı kılınabilir ve diğer yerlerdeki insanlar buraya gelmelidir.
Çünkü dediğim gibi, caminin kültürü belli, "insanları bir araya toplamak". Ne kadar çok cami o kadar çok ayrılıktır..
Yine bir başka örnek vereyim, geçen yıl bir sebeple Osmaniye'nin Hasanbeyli İlçesine çok sık gidiyordum. Aslında Hasanbeyli bir dağ kasabası, bir yaylalık, ama Osmaniye'yi il yapınca, Hasanbeyli gibi köyleri de ilçe yapmak zorunda kaldılar.
Arkadaşlar, Hasanbeyli sadece 300 metre kadar bir ana caddeden oluşan bir köy; buna rağmen içinde 4 tane cami var. Oraya gidiş saatimde rast gelince namaza bir giriyorum, kocaman camide bütün cemaat sadece 6 kişi! Akşam geliyorum yine aynı durum..
Buranın resmi nüfusu 4.500 ama yaylalık bir yer olduğu için genellikle 1.000 kişiyi geçmiyor. Bu kadar kişiye bir cami yeter de artar bile; böylece insanlar her gün bir araya gelebilir, dünyalık ve ahiretlik işlerinde yardımlaşabilirler.
O yüzden bence, Ayasofya bırakalım müze kalsın..