legolas4444
Profesör
- Katılım
- 1 Mayıs 2008
- Mesajlar
- 1,367
- Reaksiyon puanı
- 16
- Puanları
- 218

Türkiye nefesini tuttu, Düyun-u Umumiye’den müjdeli haber bekliyor... "Düyun-u Umumiye’ye ümüğümüzü sıktırmayız" diyen Başbakan, Washington’daki temaslarının ardından, Düyun-u Umumiye ile anlaşmaya yakın olduğumuzu açıkladı.
Türkiye’nin önce kabadayılık yaptığını, sonra da yelkenleri suya indirerek, tıpış tıpış kapısına geldiğini gören Düyun-u Umumiye Başkanı, haklı olarak nazlandı, "Borç veririz ama, ne kadar veririz bilemem, sıkboğaz etme" dedi. Başbakan baktı ki, Düyun-u Umumiye ayak sürüyor, şirinlik olsun diye espriyi patlattı, "Ben de para almaya gelmiştim zaten" dedi. Düyun-u Umumiye Başkanı pek keyiflendi, purosunun dumanıyla halka yaparak, "Veririz veririz, telaşlanma" dedi... Masadakiler güldü.
*
Bakın "masa" dedim, aklıma geldi... Türk halkı, Düyun-u Umumiye’den ilk borcu, 1854’te aldı, inek gibi sağıldı, borcun son taksidini, taaa 100 yıl sonra, 1954’te ödeyebildi. Aslında, kredi kartından tufaya getirilen vatandaşlarımız gibi, bi 100 yıl daha öderdi... Ancak, Mustafa Kemal "Yetti gari" dedi, bu utanç verici sömürge sistemine Lozan’da bir "masa"da atılan imzayla son verdi.
*
Gel zaman, git zaman...
O "masa", geçen hafta, İsviçre tarafından Türkiye’ye hediye edildi. "Bu masa, sizin bağımsızlık onurunuz, lütfen kabul buyurun" denildi... "29 Ekim" doğumlu Cumhurbaşkanımız, Çankaya Köşkü’nde yer olmadığı için, masayı almadı. Köşk’ün kapısına gelen kargo kamyonuna, "Bizim yerimiz dar birader, bunu Resim Heykel Müzesi’ne götürün" dendi... Masa, Resim Heykel Müzesi’ne götürüldü ki, oraya da sığmadı... Masa ortada kaldı. Bu satırların yazıldığı dakikalarda, "Birinci Meclis’in deposuna mı koysak" diye düşünüyorlardı.
*
Benim bir önerim var...
*
Bu masayı, geçici olarak, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı’na verin... Düyun-u Umumiye ile yapacağımız yeni anlaşmanın imzasını bunun üzerinde atın. Sonra da İsviçreli bir koleksiyoncuya satın.
Yılmaz ÖZDİL