Arda Turan: Liverpool'da oynamak isterim!

Bu konuyu okuyanlar

AliA

Ordinaryüs
Emektar
Katılım
29 Haziran 2007
Mesajlar
64,457
Reaksiyon puanı
529
Puanları
0
Kaptan Arda Turan "Futbol Akşamı" Programına Konuk Oldu

Gençlerbirliği maçında Galatasaray özellikle ilk yarıda hakikaten çok pozisyon buldu. Sayılmayan 2 gol var, ki bir tanesi topun senin eline çarptığı pozisyon. Ondan sonra ikinci yarıda Genlerbirliği’nin de tehlikeli ataklarını izledik ama sonuçta 1-0'la da olsa 3 puan geldi Ali Sami Yen’de. Önce bu maçı değerlendirelim. Neler söyleyeceksin?

Öncelikle kazanmak çok önemliydi. Yani artık ligde her alınan puanın, her atılan golün çok önemi var. Oyun anlamında da maça gerçekten iyi başladığımızı düşünüyorum. Zaten bizim oyun stratejimizde topu ayağımızda çok kullanmak, yani çok paslı bir sistem yatıyor. Sabırlı bir oyun yatıyor. Yani bizim takım 60’larda 70’lerde bu maçta olduğu gibi gol bulabilir ama ilk yarıda çözebilirdik maçı. 4 tane net pozisyonumuz var, goller var, verilmeyen çok ince ofsaytlar var, tartışılan bir elle gol var. Ama oyun anlamında ilk yarı gerçekten çok iyiydik. İkinci yarı skoru bulamayınca Gençlerbirliği takımının da direnci arttı. Gerçekten iyi; genç arkadaşlarımızdan oluşan güzel bir takıma sahipler. İyi mücadele ediyorlar. Dirençleri artınca özgüvenleri de yerine geldi ve daha iyi oynadılar. Bizim de geleneksel olarak yaptığımız statik hatalardan dolayı birkaç pozisyon verdik. Yani maç oraya da gidebilirdi, dönebilirdi de ama golü atan taraf biz olduk ve sonunda maçı kazanmasını bildik. Gerçekten çok önemliydi.

Antalya maçının öyle olması beni çok mutlu etti. 1-0 kazansaydık, kazanılmış herhangi bir maç olacaktı ama 2-0’dan 3-2 yapmakla inancımızı, gücümüzü her şeyimizi ortaya koymuş olduk. Ben çünkü uzun zamandır sıkıntılı oyunlar oynuyordum. En azından beklenilen performansa gelemedik ama yine de bu dönemleri kazanarak geçmek bizim için avantaj oldu tabi.

Ofsayt taktiği var mı ?

Hocamızla da konuştuk bunu. Hocamız asıl bizim öne doğru çıkmamızı istiyor. Çok doğru olanı, mantıklı olanı istiyor. Tam anlamıyla ofsayt taktiği değil, aslında biz öne çıkıp oyunu sıkıştırmak istiyoruz ama Türkiye’de bu da çok tehlikeli çünkü hakemlerimiz bazen kaçırabiliyorlar. İnsanlık hâli, hata yapıp kaçırabiliyorlar. En azından maçta 1-2 kez kaçabiliyor. Kaçtığı zaman da çok riskli pozisyonlar oluyor. Çıkarken hem adama hem alana bakmak en mantıklısı; tabii bunda hatalar yaptık ama bizim takımımızın oyuncuları çok kaliteli oyuncular, milli takımın defansını oluşturuyorlar. Bu sadece savunma oyuncuları için değil bütün takım için geçerli. Bundan sonra hata yapmayız, daha dikkatli oluruz diye düşünüyorum. Bu hatayı maalesef 2-3 kere tekrarladık. Antalya’da cezalandırıldık ama İstanbul’da Ali Sami Yen’de cezalandırılmadık. Umarım bundan sonra olmaz böyle şeyler.

Caner, zaten çok iyi duran top kullanma yeteneğine sahip, ben de bir kaç maçta rica ettim kullanır mısın diye. Caner’in sol ayağı çok etkilidir yani. Kalenin oraya düşürebilecek sert şutları vardır. Uzaktan golleri de vardı, beraber oynadığımız zamanlarda.

Eline çarpıp da gol olan bir pozisyon var.

Aynı şey tam tersi, rakibe olsaydı penaltı verir miydi hakem? Ve ben son anda ayağımın ucuyla yetişiyorum. Topun elimden gittiğinin farkında bile değilim. Zaten elle bariz bir refleks dahi olsa ben onu söyleyecek bir adamım yani. Pozisyonda da görüldüğü gibi o kadar çabuk geliyor ki elime... Kewell’la birbirimize bakarken mı top elime mi çarptı? Ben elimi kullanmam bir defa, mümkün değil. Sadece elin açıklığına verirse hakemimiz saygı duyuyoruz ama benim fikrime göre de gol çünkü ben elimi kullanmıyorum. Çok ufak bir zamanda elime çarpıyor, bir de galiba sarı kart gerekiyor. Aynı pozisyon Gençlerbirliği savunmacısına olsa bize karşı penaltı verilir miydi? Verilse ne olurdu diye düşünelim. Ben bu pozisyonun gol olduğunu düşünüyorum ama tabii hocamızın takdiridir saygı duymak lazım. Elimi orada kullanmam imkansız bir şey; o kadar yetenekli olduğumu bilmiyordum. Mesela burada hakem arkadaşlarımız ağabeylerimiz de geldi. Kızmamak lazım çünkü yani ele geliyor gibi görünüyor pozisyon bence de %100 gol ama o andaki psikolojiyle, hata yapmayayım psikolojisiyle, zaten gergin bir ortamda elle oynama kararı vermek onlar için daha rahatlatıcı bir karar gibi geldi bana.

En azından şöyle demek lazım. Bu hatalar herkese karşı oluyor. Bu hatalara karşı daha olumlu yönden bakmak lazım çünkü bu hakemlerimizle yola devam edeceğiz. Sonuçta hakem arkadaşlarımız gerçekten hata yapıyorlar, bizler de sahanın içinde çok hata yapabiliyoruz; onlara çok tepki gösterip taraftarın önüne atmış olabiliyoruz ama yani herkes şöyle düşünmeli ki onlar da insan, biz de büyük sorumlulukları olan insanlarız. Hata yapmaları doğal ama bazen tabii bariz ve net hatalar insanların tepkisine yol açabiliyor. Sadece tek rahatsız olduğum konu var. Skorlara etki eden pozisyonlarda değilim ben. Bir tarafta ters pozisyonda taban faul olurken diğer tarafta olmuyor. Maç içinde şöyle söylüyorum bazen hocamıza: Nonda dedi ki “Arda çok canımı acıtıyorlar artık hakeme söyler misin?”. Hocamıza rica ediyorum, diyorum ki, "Hocam arkadaşımız böyle diyor, canım acıyor diyor, yani artık çok vuruyorlar." Ben bu durumlarda tamamen futbolcuların korunmasından yanayım, ben de çok tekme yediğim için. Mesela şöyle pozisyonlar oluyor; top daha gelmeden tekme yiyorsunuz, hâliyle refleks olarak vücudunuzu yaslıyorsunuz, orada faul çalıyorlar. Burada 4. hakemin veya orta hakemin çok daha dikkatli olması lazım çünkü önde oynayan büyük takım oyuncularının, veya fark etmez, küçük takım oyuncularının, ofansif oyunculara karşı sertlikleri ortada. Buna dikkat etmek lazım.

Şimdi Keita isyan edince sarı kart gördü. Kulüp yönetmeliğinde sarı karta bir ceza var, para cezası var. 5000 Euro her yediğimiz sarı kart için ceza alıyoruz. Ama şimdi Keita’nın verdiği tepkiye bir insan olarak bakalım. Kafasını önüne eğip gidecek mi? Ama böyle bir yaşam yok. Keita, iyi futbolcu, çok iyi niyetli, taraftarı ayağa kaldırıyor ama yani pozisyon ortada, tekme herkesi rahatsız etmeli. Tuncay Abi İngiltere ile ilgili bir şey söyledi. İyi oynadığımız zaman hakemler bizi teşvik ediyorlar. Çok güzel bir şey. Burada da aslında böyle şeyler olabilir; bir şeyleri değiştirmek lazım diye düşünüyorum her konuda. Aslında çok da güzel örnekler var, mesela her oynadığımız maçtan sonra hakemler çok hata yapsalar da hocamız Frank Rijkaard buna büyük olgunlukla yaklaşıyor, bize karşı da aynı tavırda yaklaşıyor. Bizde isyan ettiğimiz zaman işimize bakalım, bırakalım hakemi. İyi bir örnek çünkü Frank Rijkaard; hem karakter anlamında, hem hocalık, hem futbolculuk anlamında heralde bu ülkedeki herkesten daha üst seviyededir. Böyle bir insan böyle bir örnek veriyorsa, böyle konuşuyorsa; herkesin böyle davranması gerektiğini düşünüyorum çünkü isyan etmek bir fayda göstermiyor.

Genel bir ilk yarı değerlendirmesi alsak. Galatasaray’ın 3 yenilgisi, 3 beraberliği var. 3 beraberlik de Ali Sami Yen Stadı’nda geldi biliyorsun sen de. Galatasaray lige hakikaten çok iyi başlamıştı, üst üste maçlar kazanılıyordu. Eskişehir maçından alınan beraberlik, bir kırılma noktası mıydı? Ardından Ankaragücü yenilgisi, Fenerbahçe yenilgisi geldi. Ne değişti yani o başlangıçtan sonraki seyir anlamında?

Hiçbir zaman bahane sunmuyoruz, kesinlikle en baştan söyleyeyim ama bu takım 16 Temmuz’dan itibaren maç oynamaya başladı. Rakiplerimizden çok daha önce maç oynamaya başladık. 22 Haziran’da sezonu açtık. Kısa Avrupa Şampiyonası döneminde tatil yapamayıp yine bir sezon ve kısa bir tatil tekrar yeni bir sezona başladık. Milli Takım’ın iskeletini oluşturuyoruz, yabancılarımızın hepsi milli takımlarında oynuyor bunlar çok büyük etkenler ve biz bayağı bir maçı, uzun bir dönemi çok iyi götürdük. Çok üst düzey bir form grafiği oldu ama sonraki düşüşün çok normal olduğunu düşünüyorum. Her zaman söylediğimiz bir şey var, kötü oynarken de kazanabilmek çok önemli. Bazı durumlarda bunu yapamadık. Bazı durumlarda sıkıntılar oldu. Oyun anlamında iyi olup skoru alamadığımız maçlar oldu. Eskişehir maçında da çok iyi oynamıştık, top hep bizdeydi. Ankaragücü maçında golü atan taraf olsaydık farklı olabilirdi. Yani sonuçta bir sürü şey var ama kazanabileceğimiz maçları da puan alabileceğimiz maçları da kaybettik. Bursa’da ne kadar kötü oynasak da, öyle bir söylem olsa da, ben hep şunu düşündüm Bursa’dan dönerken: Maç ortadaydı aslında; biz atsaydık, biz pozisyon bulsaydık çevirebilirdik. İlk yarıyı bitirdiğimiz yerden çok memnunum ben açıkçası. Takım olarak ikinci yarı Galatasaray’ın her zaman ligin son 6-7 haftasına girdiğinde şampiyonluğun en büyük adayı olacağını düşünüyorum. Çok yetenekli bir takımız, bu form grafiğini de böyle tuttuysak formumuz yükseğe çıktığında da şampiyonluğun en büyük adayı olacağımıza inanıyorum.

Her attığımız golden sonra en çok sevinen oyuncu benimdir. Genç yaşta bir sorumluluk var üstümde. Gerçekten çok istiyorum ki Galatasaray şampiyon olsun, ben de genç yaşta şampiyon olmuş bir takımın oyuncusu olayım. Şampiyon olan takımın kaptanı olayım çok istiyorum. Gerçekten, hani haberler çıkıyor ama gerçekten Galatasaray ile yaşıyorum, yani beni iyi tanıyan insanlar çok iyi bilirler.

Sevgili Arda genelde kamuoyunda seninle ilgili bir yorum var. Arda mutsuz, bir türlü yüzü gülmüyor diyorlar. Ben ise Gençlerbirliği maçında atıldan golden sonra Kewell’in üzerinde seni gördüm. İnanılmaz derecede zafer çığlıkları atıyordun ve inanılmaz gülücükler sarfediyordun. Gerçekten bir mutsuzluğun var mı?

Şöyle düşünüyorum ben her zaman. Bir defa takımın en çok başarılı olmasını isteyen oyunculardan bir tanesiyim. Benim hayatım, yaşantım Galatasaray. Ben hiçbir zaman söylenenlere kulak asmıyorum. Hani magazine, sağda solda konuşulanlara. Beni yakından tanıyanlar bilirler zaten. Benim nasıl Galatasaray için yaşadığımı, nasıl sevdiğimi, yani burada kazandığımız zaman; şunu da geçtim hani hep performans düşüklüğü, performans indi çıktı. İnanırmısınız bu bile çok da umrumda değil çünkü benim için takım kazandığı zaman sorun yok. Hani bir futbolcu, herkes de konuşur Cüneyt abi daha iyi bilir bunu, bir futbolcunun yerine başkası oynadığı zaman içinden der ki birazcık kötü oynasın da kıymetim anlaşılsın.. Ben kendi içimde onu bile yendiğimi düşünüyorum. Yani ben tribünde de olsam, kenarda da olsam, sahada da olsam benim için tek önemli olan şey Galatasaray’ın kazanması.

Gerçekten mutsuz değilim. O kadar mutluyum ki hep hayatım boyunca böyle şeyleri hayal etmiştim. Hayal ettiğim şeyi kaybetmemek için de çok çalışıyorum. Ama tabii ki ben artık Galatasaray takım kaptanıyım, her zaman eskisi gibi gülemem. Tabii ki kendi doğallığımdan hiçbir zaman hiçbir şey kaybetmiyorum ama daha ağır başlı olmam gerekiyor. İnsanlar büyüdükçe kendini geliştirmeli.

Bu kaptanlık ağır geliyormu sana?

Hiç ağır gelmiyor. Hem de hiç. Neden ağır gelsin?

5 yıl yaşlandığını söyleyenler var. Buna bağlıyorlar, o yüzden.

Kaptanlık neden ağır gelsin abi? Benim şimdi takım arkadaşlarım benden memnunsa, benim hocam benden memnunsa, Galatasaray Başkanı benden memnunsa neden ağır gelsin? Ve ben bu kaptanlık bandını takmaktan gurur duyuyorum. Ve çok mutluyum yani. Her sahaya çıkışımda, Ali Sami Yen’e her çıkışımda; soyunma odasında ayna var Cüneyt abi siz bilirsiniz. Aynanın önünde geçerken, kendime bir defa bakıyorum sahaya çıkmadan önce, yani şükrediyorum bulunduğum hale. Çünkü o kadar mutluyum ki, düşünsenize ben on yaşından beri buradayım. Top toplayıcıydım ama ben bunları duygusallık olsun diye söylemiyorum. Ben gerçekten çok iyi Galatasaraylıydım. Ve Galatasaraylılığımı da çok iyi kanıtladığımı düşünüyorum. Gerekli yerlerde, gerekli şekillerde hiçbir zaman taviz vermedim Galatasaraylılığımdan. Ne para için, ne başka şey için. Bana teklif edilen paralar başkasına teklif edilseydi herkes çok daha farklı davranabilirdi. Bu da profesyonellik. Ama ben hiçbir zaman gerektiğince profesyonel olmadım. Hayatım boyunca da olmayacağım yani. Çünkü ben böyle mutluyum. Yani Galatasaray’ı seviyorum. Annem’e mesela diyorum, mesela bazen evde kızıyorum anne takım böyle, babama diyorum görüyor musun baba ben ne yaptım. "O da olsun oğlum işte bak herşey Galatasaray Kulübü sayesinde, yine işler düzelir." diyor. Yani gerçekten Galatasaray’ı çok seviyorum. Benim mutluluğumu hiç kimse elimden alamaz. Benim mutluluğumu yüzümdeki ifadeden çıkarmak yerine, buradaki personele soracaklar, takım arkadaşlarıma soracaklar. O zaman benim ne kadar mutlu olduğumu anlarlar diye düşünüyorum.

Belki sende hastalıktan sonra bir mutsuzlık, bir güçsüzlük oldu. O yüzden olmuş olabilir. Benim bile bir on on beş gündür yorumlarımda fark var hastalığımdan dolayı.

Hastalık biraz ağır geldi. Hastalıktan çabuk geldim, yani tam dinlenemedim. Takımla beraber olayım diye erken geldim ve çok maç oynadık. İster istemez insanın beyni de yoruluyor. Hani genç futbolcusun, oynarsın; öyle değil işte.

Performans düşüklüklerinde tepkiler olabilir, sıkıntılar olabilir. Ama ben şunu düşünüyorum. 30 maç oynamış bir futbolcuyken bazen daha çok saygıyı hakettiğimizi düşünüyorum açıkçası. Çünkü her maç inanılmaz performans sergileyemeyiz, mümkün değil. Benim sahada olan arkadaşlarıma saygım her zaman sonsuz ve büyük oldu yani. Ben de böyle yaptığım zaman, çünkü ben her fırsatta hocam bana oynar mısın Arda dediğinde, her maçta oynamak isterim derim. Bu işten çok büyük keyif alıyorum ve hep takımımla olmak istiyorum. Ama 30 maç oynayan bir futbolcuya, beş maçtır kötü oynuyor, hızlı yürümüyor, koşmuyor gibi homurdanmalar başlayınca, Ali Sami Yen’de bile homurdanma başlayınca o kadar üzülüyorum ki eve geldiğimde; diyorum ki insan en çok tamam kendi evladına kızarmış öyle ama diyorum acaba taraftar düşünmüyormudur ya bizim taraftarımız hani Arda her maçta oynamak istiyor, sahada. Benim gibi düşünmüyorlar mı diye ister istemez düşünüyorum. Belki haksızım, belki her maç iyi performans göstermek zorundayım; onlar için öyle ama ne bileyim yani..

Lig’de 36 puandayız, liderin bir puan arkasındayız. Avrupa Kupası’nda Graz mağlubiyeti dışında uzun zamandır yenilmiyoruz ve lider bitirdik. Rakibimiz Atletico Madrid'e karşı yüzde elli şansımızın olduğunu düşünüyorum. Ve Türkiye Kupası’nda yeni başlıyoruz. Yani takım için herşey günlük gülistanlık denebilecek kadar güzel. Bu kadar sıkıntılar, sakatlıklar, formsuzluklar yaşamamıza rağmen. Diyorum ki yani herşey iyi gidiyor, neden böyle eleştiri var...

Gerçekten Türkiye’nin şartları Avrupa’yla kıyaslanılmayacak kadar uzak. Çünkü yani ben burada maç kaybettiğim zaman hiçbirşey yapmam mümkün değil.

Birde şöyle yorumlar var. Avrupa’da oynayamaz yorumları var. Şimdi Avrupa’nın en büyük futbolcuları, en büyük klüplerinde oynamış futbolcular ülkemize geliyorlar oynuyorlar. Beraber oynuyoruz. Hani Arda’sı, Sercan’ı var. Bursaspor’lu Volkan çok yetenekli oyuncu. Birçok oyuncu var neden Türkiye’den oyuncular Avrupa’da oynayamaz? Oynamadık mı Avrupa Şampiyonası? Avrupa Şampiyonası’nda çeyrek final, yarı final oynamadık mı? Kimlere karşı galip geldik... Yani Türkiye’nin futbolcusu her yerde oynar. Bu mantaliteden kurtulmamız lazım. Ligimizden on tane futbolcu da inanıyorum ki İngiltere Premier Lig’de oynar. Hem de çok iyi oynar. Saha şartları mükemmel, top mükemmel. Burada bir gidiyorsunuz beş tane statta belki biraz iyi zemin var. Orada her statta iyi zemin var. Avrupa Şampiyonası’nda 20 maç oynasak on beşini iyi oynarız, keyif veririz. Çünkü sahalar güzel, zeminler güzel. Burada rakip vuruyor, saha kötü, atmosfer kötü. Türkiye’nin her şeyi kötü demek istemiyorum ama Türk futbolcusuna güvenilmeli. Halkı da güvenmeli, taraftarı da güvenmeli diye düşünüyorum.

Avrupa’da rahatlıkla oynayacağına inanıyorum. Sana art arda soracağım iki soru var. Baros'un sakatlığı sizi olumsuz etkiledi mi? Bunu en çok yaşayanlardan bir tanesisin. Bir de belki ben bunlara katılmıyorum ama rahatsız oluyor musun diye soracağım; Türkiye’de bir grup insan seni Messi’yle kıyaslıyor. Herkesin yeteneği kendine göre ayrıdır yani. Bu değerlendirmeyi nasıl görüyorsun?

Bir defa Milan Baros bizim için çok önemli bir oyuncu. Gerçekten önemli çünkü farklı, değişik bir oyuncu. Aralara iyi koşu atar, ilginç yerlerden çıkar, ilginç goller atar. Rakibi kemirir yani. Nonda da çok büyük bir futbolcu; zamanında Avrupa’nın en yüksek ücretini almış futbolulardan biri. Çok yetenekli ama bir tek Nonda ile kalmak takımı tedirgin eder. Sonuçta Buca maçı oynuyoruz ya da bir maç oynuyoruz hemen Nonda’yı oyundan almak istiyoruz yani aman sakatlanmasın hani bir forvetimiz kalsın işte. Harry Kewell zaman zaman, ben zaman zaman, Aydın biraz oynadı; biz onu kapatmaya çalıştık ama Milan Baros gerçekten bizim için çok önemli. Zaten Milan Baros savaşçı kişiliği karakteriyle de önemli. Hani bazı futbolcular takıma savaşçı ruh katar ya Milan Baros da onlardan bir tanesi; kaybederken üzülen oyunculardan bir tanesi, o yüzden çok önemliydi bizim için.

Messi konusuna gelince de Messi dünyanın en büyük futbolcusu. Yani o Barcelona’nın yıldızı, ben de Galatasaray’ın önemli oyuncularından bir tanesiyim. Takım kaptanlığını yapıyorum. Türk Milli Takımı’nın da öyle tabii ki. Pasaport şartları, farklılıklar var ama Messi’nin yoluna ulaşabilmem için benim daha çok çalışmam lazım. Messi’nin gittiği seviyelere gidebilmem için önümde çok uzun bir zaman var çünkü her şeyden önce benden daha çok yetenekli olduğunu düşünüyorum şahsen. Çok daha büyük futbolcu ama pasaport farklılıkları da var. O Arjantinli bir futbolcu, ben Türk futbolcuyum yani sonuçta oralara gidebilmek için bizim ekstradan bir güç sarfetmemiz gerektiğini düşünüyorum. Geçen akşam Tuncay Abi'yi izliyorum, o kadar gurur duydum ki. Aston Villa maçını kaybettiler ama o kadar da iyi oynadı ki aradım da kendisini, "Abi dedim, vallahi gurur duydum seninle. O kadar güzel çalımlar attı, o kadar heyecan verdi bana ama Türk futbolcusunun oralara gidebilmesi için çok çalışması lazım. Messi ile kıyaslanmak çok saçma geliyor bana yani. Messi gerçekten dünyanın en iyi futbolcusu, ben ise Galatasaray Kaptanı Arda’yım yani. Belki yapısal olarak farklı özelliklerimiz vardır, karakter olarak ya da. Barcelona’da oynuyor zaten, dünyanın en üst seviyesinde, o kendi için keyfi için zevki için oynadığını söylüyor bazen. Ben ise daha farklı olarak takımımı ayakta tutmak için. Böyle bir kişiliğe sahibim ama Messi çok büyük bir futbolcu, kıyaslanamayacak seviyede bir futbolcu. Messi ile kıyaslanmam saçma ama şundan dolayı düşünüyorum bazı insanların bana olan çok sevgisinden olabilir bazı insanların da reyting uğruna böyle bir malzeme yapmak için ortaya işte beni eleştirmek uğruna ortaya böyle bir tez attı diyebiliriz. Ben Messi’nin büyüklüğünü anlatmak için böyle konuştum ama ben şahsen kendi yeteneklerime, kendime çok güveniyorum. Ben iyi futbolcularla her zaman oynayabileceğimi düşünürüm. İyi takımlara karşı her zaman oynayabileceğimi düşünürüm. Ben açıkçası hayatım boyunca hiç bir rakipten korkmadım. Hiç bir rakipten de çekinmedim. Ben kim olursa olsun 11-11 çıkıyoruz sahaya. Ben her rakiple oynayabilecek seviyede olduğumu düşünüyorum. Avrupa Şampiyonu İspanya’yı burada darmadağın ettik, kazanamadık ama gerçekten darmadağın ettik. Ben sahanın içindeki bir futbolcu olarak biliyorum. Kazanmaya gittiğimiz içinde beraberliği kaybettik Dünya Kupası’na gidemedik ama ben kendime çok güveniyorum heryerde oynayabileceğimi düşünüyorum. Bu benim düşüncemdir giderim oynamayabilirim ama ben bu düşüncedeyim. Ben Türk futbolcusununda bu düşüncede olması gerektiğini düşünüyorum en azından.

Futbolunla değil özel hayatınla da hep gündemdesin.

Şöyle bir şey var. Herkes pahalı kıyafetler giyiyor, herkes pahalı saatler, takıyor ben bunu yadırgamıyorum. Bunu insanların gözünün içine sokarsak insanlarda derki bu çocuk ne yapıyor şaşırmış bu derler, ama böyle birşey yok bende kazandığım paranın primlerini mesela burada samimiyetle söylüyorum kazandığım primi kıyafetime harcıyorum yani ben kazandığım parayı tutuyorum. Geleceğe yatırımlar yapıyorum bir defa benim üstüme doğru düzgün bir şey yok. Herşey ailemin üstüne ben bundan da her zaman gurur duyuyorum ailem için birşeyler yapmaktan, yani ben önce aileme yatırım yapıp onların geleceğini hazırlayıp, kardeşimin geleceğini hazırlayıp, sonra kendi keyfim için ben her Avrupa Şampiyonası’nda tur atladığımızda kendime araba aldım, kendime hediye verdim, kendimi ödüllendirdim. Magazin tarafına gelince ben genç bir adamım kız arkadaşımda olacak ama bu yani kimseyi ilgilendrmez. Kimsenin benim özel hayatım hakkında yorum yapmasını gerektirmez. Bunlar bizim için özel şeylerdir. Aile, kız arkadaş ve bir başka şey böyle şeylerde insanlar haddini aşarlarsa bende o zaman tepki göstermek zorundayım, bu benim karakterim çünkü ben özellerimi, ailemi, kız arkadaşımı dokundurtmak istemem tabiki hiç bir şekilde ama Türkiye öyle bir yer ki o kadar kötü yansıtıyorlarki ister istemez üzülüyor. Bir kere şöyle söyliyim herkes bilir alkol kullanmıyorum. Ama ne benim ne ailemin umrunda değil magazin haberleri neden biliyormusunuz Galatasaray Başkanı Sayın Adnan Polat, yönetim kurulu beni uyarmadığı sürece, sakınca var demediği sürece, hocam beni uyarmadığı sürece, benim için hiç bir problem yok çünkü onlar gerçeği biliyorlar benim nasıl yaşadığımı nasıl davrandığımı. Kimse bilmez benim başkanımızla baba-oğul gibi bir ilişkim var yani. Para konusu açılıyor, sözleşme konusu at şuraya imza git hadi diyor, bende atıp gidiyorum hani hiç bakmıyorum ve başkanımızla öyle bir ilişkimiz var. Alt yapı benim evim, ben oraya eşofmanla da katılabilirdim. Zaten oraya ben sadece saygı olsun diye ceket giydim önümü ilikleyebilmek için. Her konuda tabi bende haklı değilim genç adamım hata yaptığım durumlar oluyor. Dedikleri kadar gece hayatı alemler falan yok. Şimdi takımımızda Emre Aşık, Ayhan gibi bir futbolcunuz varsa o zaman da çok avantajlısınız çünkü onlarda takımın gizli kaptanı. Şimdi Mustafa Sarp, Hakan Balta, Sabri işte Ayhan abi Emre Aşık, biz bide Elano, Keita, Kewell, Nonda birleşiyoruz yani üst düzey oynamış öteki arkadaşlarımızdan daha tecrübeli oyuncular Servet abi birleşiyoruz. Takım arkadaşlarımıza yansıttığımız zaman daha takım ayağa kalkıyor yabancılar bir defa Elano tam karakterli bir çocuk, savaşmak için oynamak için hep takım içinde olan bir oyuncu, Keita güleryüzlü, neşeli bir tip, eğlendiren bir adam zaten Harry, hep ayakta kalan inançlı bir adam liderlik yapıyor. Takıma çok güzel bir ortam var yani Franco çok sevimli, yani arkadaşlarımıza bir şey söylediğimiz zamanda saygıyla dinliyorlar. Onlarda bize söylediği zaman biz de onları saygıyla dinliyoruz yani bizde çok güzel bir arkadaşlık ortamı var zaten kaybettiğimiz maçlardan sonra şöyle birşey söylüyorum ben bu takım kupa kazanamazsa şampiyon olamazsa kimseye değil bize yazk olur çok iyi bir takım oluşturuldu. Çok yetenekli bir takım ve ortam çok iyi yani arkadaşlık çok iyi 2-0’dan 3-2 çevirebilmek için bir maçı sadece futbolculuk, yetenek, sistem yetmez arkadaşlık birbiri için mücadele de gerekir diye düşünüyorum. Rijkaard’la çalışmaktan gerçekten çok mutluyum çünkü yani açıkçası kim olursa olsun birazcık kompleksi olur insanın Milanlar, Barcelonalar, dünyanın en büyük futbolcularıyla çalışmış ama bu kadar mütevazi bu kadar içten bir insan Galatasaray için büyük bir şans ve ekibi de öyle hem disiplinliler hem çok güleryüzlüler.

Bir karışım var, buna katılıyormusun? ”Hasan Şaş’la Hagi’yi karıştırıp üstüne Metin Oktay’ı ekleyin, ortaya Arda çıkar”

Estağfurullah. Ben iyi bir Galatasaraylı olduğumu düşünüyorum. Umarım onlar kadar, Galatasaray Kulübü’ne katkı sağlayabilirim.

İlerde her pozisyonda oynamaya yatkınsın ama forvet oynaman gereken en son yer.

Ben ofansif anlamda heryerde oynayabilirim, kendimi hazır hissediyorum. Hiçbir zaman kurtarıcı olarak düşünmedim kendimi. Topu ayağıma almaktan hiç çekinmem. Bunu biri yapmak zorundadır. Sağda oynasam sola yardıma giderim. 2 taraftada oynamam benim için büyük artı.

Galatasaray’da geleceğin nedir?

İşlerimi bitirdiğim zaman Avrupa’da oynamak istiyorum. İşlerimi bitirdiğim zaman da büyüklerimiz gerekli kararı verecektir. Ama Avrupa’da oynamak çok istiyorum. Oynayıp ülkemi temsil etmek istiyorum.

Galatasaray’ı bırakırsan Fenerbahçe’de oynar mısın?

İnsanlar üzülüyorlar ama ben maalesef bu konuda çok profesyonel değilim. Ben doğuştan Galatasaraylı’yım. Allah bana Fenerbahçe forması giymeyi nasip etmesin diyorum. Neden; çünkü Arda Turan Galalatasaray’da güzel. Fenerbahçe’nin sembol oyuncuları orada güzel. Ne ben orada olursam mutlu olurum, ne ailem mutlu olur. Her şey para değildir. Paradan önce çok daha önemli şeyler vardır.

Çok yetekli bir oyuncusun. Kendini daha da geliştirmek için çalışmalar yapıyomusun?

Şut çalışıyorum. Eskiden gol olmayacak pozisyonlarda vurmuyordum. Ama artık vuruyorum. Asist yapmaktan daha çok zevk alıyorum.

Takımda en sevdiğin oyuncu kim?

Hepimiz çok samimi ve içten bir takımız, herkesi seviyorum.

Avrupa’da hangi takımda oynamak istersin?

Liverpool’da oynamak çok isterim. Çünkü hem taraftar kültürü olan bir kulüp hemde formasının kırmızı olması beni çekiyor.

Arda’nın Türk futbolundaki yerini nasıl değerlendiriyorsun?

Önder oyunculardan bir tanesi olduğumu düşünüyorum.

Kazandığın parayı nasıl değerlendiriyorsun?

Dükkan alıyorum. Ev aldım 2-3 tane. Yani gayrimenkule yatırıyorum.

Fenerbahçe’nin fikstür avantajına inanıyormusun?

Bu avantaja hiç inanmadım. Fikstür avantajı diye birşey yoktur. İyi oynarsa, iyi mücadele ederse Galatasaray her maçın favorisidir. 17’de 17 yapabiliriz. Buna gücümüz var. Şampiyonluğun en büyük adayıyız. Avrupa’ya gelince Atletico Madrid bu aralar formsuz olsa da, kadrosundaki yıldızlarıyla büyük bir takım. Oyuncuları gününde olursa bize sıkıntı verecekleri bir gerçek. İyi oynarsak şanşlarımız eşit çünkü benzer bir takımız Atletico Madrid’le. Zor olacağı kesin. Önemli olan elimiz ayağımız titremeden bu maçları oynamak. Bizde bu güçteyiz. Galatasaray hem Avrupa’da hem kupada bulunduğu her alanda şampiyonluğa adaydır.

Madrid maçını geçersek sonraki turda istediğin bir takım var mı?

Her zaman basamak basamak bakmak lazım. En önemlisi önümüzdeki maç. Her maça ayrı bir konsantrasyonla bakıp, adım adım düşünmek lazım.

Bu sezon en çok keyif aldığınız maç hangisi oldu? Ve birde Dünya Kupası neden kaçtı?

Bence tarihimizde oynadığımız en iyi eleme grubu maçlarımızı oynadık tek tek baktığımız zaman. Ama futbol böyle bir oyun. Bazı golleri kaçırdık ve gidemedik. Çok emek sarfettik, çok istedik. Zaman zaman olan 10-15 dakikalık konsantrasyon eksikliği yüzünden çıkamadık.

Geçen 17 maçta en çok üzüldüğün ve pişmanlık duyduğun maç hangisi?

Belediye maçında çok üzüldüm. Çünkü çok önemliydi. Liderliği alacaktık. Onun dışında çok fazla üzüldüğüm bir maç olmadı.

B_ef337e443b22b201f04499530cd4a1bd.jpg


KAYNAK
 

secret_girl

Asistan
Katılım
8 Temmuz 2009
Mesajlar
313
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
bişey diyecem en iisi susuyum oynarsın arda sadece sen gereksiz laflaflara takma gereklilere tak
 

Mirack1907

Dekan
Emektar
Katılım
3 Mayıs 2007
Mesajlar
5,371
Reaksiyon puanı
57
Puanları
48
Yaş
36
Gidersin yakında pre lige kalırsın oralarda tuncay gibi sönersin olur biter
 

NikeSteeL

Dekan
Katılım
13 Mart 2009
Mesajlar
8,420
Reaksiyon puanı
131
Puanları
63
Steven Gerrard Giderse Takımdan Anca O Zaman Oynayabilirsin Liverpool da :)
 

drsakal

Profesör
Katılım
10 Aralık 2009
Mesajlar
1,602
Reaksiyon puanı
23
Puanları
38
Yeter durdun be arda. Tuncay bile futboluna ingiltereye gitikten sonra çok şey kattı.Yaşın fazla geçmeden iyi bi para kazandırarak git...
 

ByEGT

Profesör
Katılım
26 Kasım 2009
Mesajlar
3,025
Reaksiyon puanı
15
Puanları
38
Bu kadar yazıyı okuyamam. Videosu var mı? :)
 
Üst