googlog
Profesör
- Katılım
- 21 Ağustos 2009
- Mesajlar
- 2,402
- Reaksiyon puanı
- 46
- Puanları
- 0
Hakikat kendisini saklıyken de ifşa eder.
Televizyon, görüntüden ibaret değildir. Muhatabına yalnızca görüntü iletmez. Televizyon bir eşyadır ve işlevleri mevcuttur: Öncelikli olarak, insanın eşya ile olan ilişkisi kurcalanmalıdır. Bu kurcalayış esnasında karıncalaşmaya maruz kalınabilir pekâlâ! Çünkü televizyon etkili bir kitle iletişim aracıdır, meşguliyet belirleyicidir.
Şimdi böyle dedim diye, şimdiye ait her şeyden mahrum kalalım demiyorum. Şimdi böyle dedim diye, dünyadan ve ülkeden bihaber yaşayalım demiyorum. Şimdi böyle dedim diye, kitle iletişim araçlarını önemsizleştirelim demiyorum. Şimdi böyle dedim diye, modern çağın her türlü getirisini tekçi ve kalıpçı bir anlayışla reddedelim demiyorum. Zira bir düşünürün ithamıyla: "Elinde çekiç olan, herkesi çivi görür."
Düşünsenize...
Her gün, her an bakılan o ekranın içinde yaşanılanlar, kişinin yaşantısı haline gelebiliyor zamanla: Ayıp addedilen her şeyin reklâmı yapılıyor ve çarpık ilişki biçimleri normalleşiyor. Demek ki bu durumda, aklımızın başımıza gelmesi için, başımızın aklımızı önemsemesi gerekiyor!
Mesele şu: Teknolojik gelişimi her şeyin kıstası olarak hadiselere iliklemenin kusurlu bir yaklaşım olduğu kanaatindeyim. Öyle ki... "Az sonra" ların çağında her şey olabilir sahiden! Hattâ elektrik bile gidebilir; ve elektriğin gittiği yerde muhabbet başlar.
Bugün malûm olduğu üzere, televizyon aracılığı ile hipnotize edilen modern çağın insanı, zihnini malûm televizyon kanallarına ipotek etmiştir. Bir nevi zihin ishalleşmesidir bu! İnsanî meşguliyetin dönüşüm geçirmesi sonucunda "gündem" sunulmuştur önüne. Hem zihin, hem de mide fesadına maruz kalmak kaçınılmazdır artık: Televizyon aracılığı ile varoluş vizyonunu yitiren modern çağın insanı, yeni misyonuyla yaşamaktadır: İki dünya saadeti gözetmez olan bu insansı tip, Allah'tan başka her şeye kuldur, çeşitli taklalar atarak yaşar ve çok tanrıcıklıdır.
Ekrandan sirayet eden gürültülerin sağırlaştırıcı etkisi, insanî duyarlılık diye bir şey bırakmaz insanda... İnsan seyircidir yalnızca: Gün boyunca kahkahalar ve çığlıklar eşliğinde ajite edilir. Televizyon dizileri çarpıcı bir örnektir buna. Görüntüye şahit olanlar, görüntü kareleriyle yaşamaya başlar: Şiddet, cinsel sapma, ihanet...
Her şeyi normalleştirmeye kalkışmak, anormalleşmektir! Bu arada: Diziyi gerçek, gerçeği dizi zannetmek de bir çeşit anormalliktir. Hal böyle iken, televizyon seyircisi olmayanı, aşağılamak maksadıyla, meczup addeden aptallar, televizyon seyircisi olmakla böbürlenedursun; televizyon denilen kitle iletişim aracının, kitle denilen müşterimsi topluluğa afyon enjekte ettiği aşikârdır.
Televizyon, görüntüden ibaret değildir. Muhatabına yalnızca görüntü iletmez. Televizyon bir eşyadır ve işlevleri mevcuttur: Öncelikli olarak, insanın eşya ile olan ilişkisi kurcalanmalıdır. Bu kurcalayış esnasında karıncalaşmaya maruz kalınabilir pekâlâ! Çünkü televizyon etkili bir kitle iletişim aracıdır, meşguliyet belirleyicidir.
Şimdi böyle dedim diye, şimdiye ait her şeyden mahrum kalalım demiyorum. Şimdi böyle dedim diye, dünyadan ve ülkeden bihaber yaşayalım demiyorum. Şimdi böyle dedim diye, kitle iletişim araçlarını önemsizleştirelim demiyorum. Şimdi böyle dedim diye, modern çağın her türlü getirisini tekçi ve kalıpçı bir anlayışla reddedelim demiyorum. Zira bir düşünürün ithamıyla: "Elinde çekiç olan, herkesi çivi görür."
Düşünsenize...
Her gün, her an bakılan o ekranın içinde yaşanılanlar, kişinin yaşantısı haline gelebiliyor zamanla: Ayıp addedilen her şeyin reklâmı yapılıyor ve çarpık ilişki biçimleri normalleşiyor. Demek ki bu durumda, aklımızın başımıza gelmesi için, başımızın aklımızı önemsemesi gerekiyor!
Mesele şu: Teknolojik gelişimi her şeyin kıstası olarak hadiselere iliklemenin kusurlu bir yaklaşım olduğu kanaatindeyim. Öyle ki... "Az sonra" ların çağında her şey olabilir sahiden! Hattâ elektrik bile gidebilir; ve elektriğin gittiği yerde muhabbet başlar.
Bugün malûm olduğu üzere, televizyon aracılığı ile hipnotize edilen modern çağın insanı, zihnini malûm televizyon kanallarına ipotek etmiştir. Bir nevi zihin ishalleşmesidir bu! İnsanî meşguliyetin dönüşüm geçirmesi sonucunda "gündem" sunulmuştur önüne. Hem zihin, hem de mide fesadına maruz kalmak kaçınılmazdır artık: Televizyon aracılığı ile varoluş vizyonunu yitiren modern çağın insanı, yeni misyonuyla yaşamaktadır: İki dünya saadeti gözetmez olan bu insansı tip, Allah'tan başka her şeye kuldur, çeşitli taklalar atarak yaşar ve çok tanrıcıklıdır.
Ekrandan sirayet eden gürültülerin sağırlaştırıcı etkisi, insanî duyarlılık diye bir şey bırakmaz insanda... İnsan seyircidir yalnızca: Gün boyunca kahkahalar ve çığlıklar eşliğinde ajite edilir. Televizyon dizileri çarpıcı bir örnektir buna. Görüntüye şahit olanlar, görüntü kareleriyle yaşamaya başlar: Şiddet, cinsel sapma, ihanet...
Her şeyi normalleştirmeye kalkışmak, anormalleşmektir! Bu arada: Diziyi gerçek, gerçeği dizi zannetmek de bir çeşit anormalliktir. Hal böyle iken, televizyon seyircisi olmayanı, aşağılamak maksadıyla, meczup addeden aptallar, televizyon seyircisi olmakla böbürlenedursun; televizyon denilen kitle iletişim aracının, kitle denilen müşterimsi topluluğa afyon enjekte ettiği aşikârdır.