Ne kadar gözyaşı, o kadar reyting. Abi, o kadar ağlatsın ki çok izlensin.
Yıllardır devam eden, sündürdükçe uzayan senaryosuyla sonunda ne olacaksa olsun diye, bitmesini beklediğimiz Yaprak Dökümü sona erdi. Dizinin hikayesi romanı çoktan geçti, aldı yürüdü. Başka bir şeye dönüştü. Türk usulu sulu sepken ağlayan kadınlarla dolu bir ihanetler ve yalanlar karnavalı haline geldi. Son bölümde ise yine onlar ağladı, biz ağladık. Gözyaşları sel oldu. Reyting avcılarının da beklentisi buydu zaten. Ne kadar gözyaşı, o kadar reyting. Abi, o kadar ağlatsın ki çok izlensin. Ağlattı, izlendi de. Geçenlerde Bahzat Ç.nin fikir babası yazar Emrah Serbesin senaristliğini yaptığı Şen Yuva dizisi atvden transfer olduğu foxta da sona erdirildi. Uzun süren dizileriyle bilinen foxta bile tutunamayan dizi, kahkahanın kurbanı oldu. Senaryosunu saçma bulanlar olsa da hatırı sayılır bir kitlesi vardı.
Peki bizde komedi dizileri neden zor tutunuyor? Ayrıca komedi dizilerinin sayısı neden dramların yanında devede kulak kalıyor? Bunun tek bir cevabı var: Biz ağlamayı seviyoruz arkadaş. Şimdi Kanal Dnin bir başka dizisi Öyle Bir Geçer Zaman ki reytingleri altüst ediyor. Bakın ona, dizi sırasında kaç evden hıçkırık sesi geliyor. Ali Kaptan bağırdıkça içimizdeki sert baba figürüne karşı öfkemiz açığa çıkıyor Mete gibi, ama sonunda çaresiz Cemilenin gözyaşlarında boğuluyoruz. En çok Cemileyi seviyoruz, Osmanı seviyoruz, Berrini seviyoruz. Niye? Çünkü en çok onlar ağlıyor. Biz hep ezilenin yanındayız. Ağlayan, acı çeken, kaybedenin yanında. Bu ülke kaybettiklerinin kıymetini çok iyi biliyor ve nerede biri ağlasa başımızı çevirip yanından gidemiyoruz.
Acıyı sevdiren sadece, Doğulu kanımız değil. Ruhumuza yerleşmiş, içimize işlemiş ağlamak. Ağlamak Güzeldir diyen kadını seviyoruz. Ağladıkça içimizin açılacağona inanıyoruz. Ağlatan kitaplar okumayı seviyoruz. Ağlatan filmlere koşuyoruz. Bi ağladım, bi ağladım, sen de mutlaka git filme, yanında selpak da götür, diye birbirimizi tembihliyoruz. Diğer ülkelerde nasıldır bilmiyorum ama bildiğim bir şey varsa, biz ağlamaktan ve ağlatanları sevmekten vazgeçmeyeceğiz.
Kaynak
Yıllardır devam eden, sündürdükçe uzayan senaryosuyla sonunda ne olacaksa olsun diye, bitmesini beklediğimiz Yaprak Dökümü sona erdi. Dizinin hikayesi romanı çoktan geçti, aldı yürüdü. Başka bir şeye dönüştü. Türk usulu sulu sepken ağlayan kadınlarla dolu bir ihanetler ve yalanlar karnavalı haline geldi. Son bölümde ise yine onlar ağladı, biz ağladık. Gözyaşları sel oldu. Reyting avcılarının da beklentisi buydu zaten. Ne kadar gözyaşı, o kadar reyting. Abi, o kadar ağlatsın ki çok izlensin. Ağlattı, izlendi de. Geçenlerde Bahzat Ç.nin fikir babası yazar Emrah Serbesin senaristliğini yaptığı Şen Yuva dizisi atvden transfer olduğu foxta da sona erdirildi. Uzun süren dizileriyle bilinen foxta bile tutunamayan dizi, kahkahanın kurbanı oldu. Senaryosunu saçma bulanlar olsa da hatırı sayılır bir kitlesi vardı.
Peki bizde komedi dizileri neden zor tutunuyor? Ayrıca komedi dizilerinin sayısı neden dramların yanında devede kulak kalıyor? Bunun tek bir cevabı var: Biz ağlamayı seviyoruz arkadaş. Şimdi Kanal Dnin bir başka dizisi Öyle Bir Geçer Zaman ki reytingleri altüst ediyor. Bakın ona, dizi sırasında kaç evden hıçkırık sesi geliyor. Ali Kaptan bağırdıkça içimizdeki sert baba figürüne karşı öfkemiz açığa çıkıyor Mete gibi, ama sonunda çaresiz Cemilenin gözyaşlarında boğuluyoruz. En çok Cemileyi seviyoruz, Osmanı seviyoruz, Berrini seviyoruz. Niye? Çünkü en çok onlar ağlıyor. Biz hep ezilenin yanındayız. Ağlayan, acı çeken, kaybedenin yanında. Bu ülke kaybettiklerinin kıymetini çok iyi biliyor ve nerede biri ağlasa başımızı çevirip yanından gidemiyoruz.
Acıyı sevdiren sadece, Doğulu kanımız değil. Ruhumuza yerleşmiş, içimize işlemiş ağlamak. Ağlamak Güzeldir diyen kadını seviyoruz. Ağladıkça içimizin açılacağona inanıyoruz. Ağlatan kitaplar okumayı seviyoruz. Ağlatan filmlere koşuyoruz. Bi ağladım, bi ağladım, sen de mutlaka git filme, yanında selpak da götür, diye birbirimizi tembihliyoruz. Diğer ülkelerde nasıldır bilmiyorum ama bildiğim bir şey varsa, biz ağlamaktan ve ağlatanları sevmekten vazgeçmeyeceğiz.
Kaynak