Başbakan dün Türkiye’nin fotoğrafını çekti..
Durumumuz iyi mi kötü mü anlayamadım.. G20’lerin içindeyiz de zengin ülke miyiz, yoksul ülke miyiz çözemedim..
Başbakan’ı pür dikkat dinledim..
İşin içinden çıkamadım..
Başbakan önce Türkiye nereden nereye geldi diye söze başlayarak ücretlerdeki artıştan, ihracattaki patlamadan söz etti..
Sekiz yıl öncesiyle karşılaştırarak övündükçe övündü..
Bizim de yüzümüz güldü..
İyiyiz dedik, en azından iyi yoldayız..
Ama baktım aynı Başbakan 2 milyon aileye bedava kömür dağıtmakla da övünüyor..
16 milyon aileden 2 milyonu kömür alamaz durumdaysa demek ki yoksuluz..
Burası yoksul insanlar ülkesi..
Gidişat parlak değil..
Başbakan övünmeye devam etti..
1 milyon 896 bin çocuğa eğitim, 1 milyon 44 bin çocuğa sağlık yardımı yaptıklarını açıkladı..
Anladım, yardım almadan yaşayamıyoruz..
İlker Tandoğan adlı okurum bu durumu çok güzel anlatmış.. Dışa bağımlı hayat diyor..
Bakın nasıl anlatıyor?
*
Halkımızın dayanma gücü kalmadı..
400 YTL asgari ücret alan bir insan sizce düşünebilir mi?
İşe gidiş 1 saat..
Dönüş 1,5 saat... (Bekleme süresi var, az sayıda verdikleri otobüsleri.. Trafik var, itiş kakış var...)
Gün içerisinde yaptığı işi düşünün..
Bu insan eve gidince sizce ne yapar?
Okuyabilir mi?
Bilgi sahibi olmadan nasıl değerlendirsin olayları objektif bir şekilde..
100 YTL yol,
100 YTL sigara (bu streste bırakmak mümkün mü..),
Ev kirası asgari 350-400 YTL,
Mutfak masrafları asgari 400-500 YTL
Aidat, telefon, elektrik, doğal gaz, çocukların masrafları (...),
Giyim kuşam derken... Dışa bağımlı hale gelmiş bu insanlar yardıma hayır der mi?
Kimin eli kimin cebinde.. Ahlak kalmamış..
Önünden gidenin arkasında gitmez mi?
Boş olan beyinleri bilgi bakımından söylüyorum..
3-5 cümleyle subjektif hale getirilir mi?
Ondan sonra kime neyi anlatıp, değerlerimize sahip çıkalım diyeceğiz..
Bu insanlar değerlerinin ne olduğunu bile unutmuşlar..
Yani OLAY bitmiş...
Formalite yazılar, konuşmalar ve hayat..
Zaman hızla geçip gidiyor..
Aç gözlü insanlar daha çok kazanmanın peşindeler...
Bana yazar mısınız? Biz bu hale nasıl geldik?
*
Başbakan kürsüden anlatıyor..
“İşi gücü olmayan vatandaşım kaymakamlığa müracaatını yapsın. Asgari 150 YTL’yi oradan bir defa kaymakamlıktan alır. Bununla iş kalmıyor yemeği de gider. Bununla kalmıyor, kış kömürü de gider. Bununla kalmıyor, çocuklarını okutacak, çocukları için de destek ayrıca gider. Şöyle bir düşündüğünüz zaman asgari ücrete ulaşır.”
Dışa bağımlı hayat budur işte..
Yardıma muhtaç yaşam portresi!
Altı yıl işbaşında olan bir iktidar için övünülecek değil, aslında utanılacak bir durum..
kaynak
Durumumuz iyi mi kötü mü anlayamadım.. G20’lerin içindeyiz de zengin ülke miyiz, yoksul ülke miyiz çözemedim..
Başbakan’ı pür dikkat dinledim..
İşin içinden çıkamadım..
Başbakan önce Türkiye nereden nereye geldi diye söze başlayarak ücretlerdeki artıştan, ihracattaki patlamadan söz etti..
Sekiz yıl öncesiyle karşılaştırarak övündükçe övündü..
Bizim de yüzümüz güldü..
İyiyiz dedik, en azından iyi yoldayız..
Ama baktım aynı Başbakan 2 milyon aileye bedava kömür dağıtmakla da övünüyor..
16 milyon aileden 2 milyonu kömür alamaz durumdaysa demek ki yoksuluz..
Burası yoksul insanlar ülkesi..
Gidişat parlak değil..
Başbakan övünmeye devam etti..
1 milyon 896 bin çocuğa eğitim, 1 milyon 44 bin çocuğa sağlık yardımı yaptıklarını açıkladı..
Anladım, yardım almadan yaşayamıyoruz..
İlker Tandoğan adlı okurum bu durumu çok güzel anlatmış.. Dışa bağımlı hayat diyor..
Bakın nasıl anlatıyor?
*
Halkımızın dayanma gücü kalmadı..
400 YTL asgari ücret alan bir insan sizce düşünebilir mi?
İşe gidiş 1 saat..
Dönüş 1,5 saat... (Bekleme süresi var, az sayıda verdikleri otobüsleri.. Trafik var, itiş kakış var...)
Gün içerisinde yaptığı işi düşünün..
Bu insan eve gidince sizce ne yapar?
Okuyabilir mi?
Bilgi sahibi olmadan nasıl değerlendirsin olayları objektif bir şekilde..
100 YTL yol,
100 YTL sigara (bu streste bırakmak mümkün mü..),
Ev kirası asgari 350-400 YTL,
Mutfak masrafları asgari 400-500 YTL
Aidat, telefon, elektrik, doğal gaz, çocukların masrafları (...),
Giyim kuşam derken... Dışa bağımlı hale gelmiş bu insanlar yardıma hayır der mi?
Kimin eli kimin cebinde.. Ahlak kalmamış..
Önünden gidenin arkasında gitmez mi?
Boş olan beyinleri bilgi bakımından söylüyorum..
3-5 cümleyle subjektif hale getirilir mi?
Ondan sonra kime neyi anlatıp, değerlerimize sahip çıkalım diyeceğiz..
Bu insanlar değerlerinin ne olduğunu bile unutmuşlar..
Yani OLAY bitmiş...
Formalite yazılar, konuşmalar ve hayat..
Zaman hızla geçip gidiyor..
Aç gözlü insanlar daha çok kazanmanın peşindeler...
Bana yazar mısınız? Biz bu hale nasıl geldik?
*
Başbakan kürsüden anlatıyor..
“İşi gücü olmayan vatandaşım kaymakamlığa müracaatını yapsın. Asgari 150 YTL’yi oradan bir defa kaymakamlıktan alır. Bununla iş kalmıyor yemeği de gider. Bununla kalmıyor, kış kömürü de gider. Bununla kalmıyor, çocuklarını okutacak, çocukları için de destek ayrıca gider. Şöyle bir düşündüğünüz zaman asgari ücrete ulaşır.”
Dışa bağımlı hayat budur işte..
Yardıma muhtaç yaşam portresi!
Altı yıl işbaşında olan bir iktidar için övünülecek değil, aslında utanılacak bir durum..
kaynak