Müslümanlar Niçin Geri Kalmıştır?

  • Konuyu başlatan Konuyu başlatan tuvana
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi

tuvana

Doçent
Katılım
14 Şubat 2009
Mesajlar
816
Reaksiyon puanı
1
Puanları
0
Bizi geri bırakan islâm mı?

"Madem El-Hakku Ya`lu haktır. Neden kâfir, müslime; kuvvet hakka galibdir?" Sözler, 725

Bir zamanlar sıkça gündeme taşınan şimdi de yer yer nükseden bir hastalık var: Dinin, terakkiye mani olduğunu sanmak ve Hıristiyan ülkelerden geri oluşumuzun sebebini İslâm dininde aramak.

Bu iddiaya cevap vermeden önce bazı noktalara işaret etmek isterim. Bunlar arasından geçireceğimiz hat bizi sorunun ilk cevabına ulaştıracaktır.

Birinci nokta:
İslâm dini ilk zuhur ettiği dönemde müslümanlar bir süre müşriklerin baskılarına, zulümlerine maruz kalmışlar, daha sonra devlet haline gelmiş ve bir asır öncesine kadar sürekli ilerlemişlerdir. Asr-ı saadetin bir iman, ahlak, fazilet,adalet ve huzur asrı olması bunun ilk delilidir. Daha sonra Endülüs Emevî devletinin Avrupa’ya ilimde önder olması, Selçuklu ve Osmanlı İmparatorluklarının hem ilim hem de sanatta yükseldikleri şahikalar bu tür iddialarla örtülecek, saklanacak cinsten değildir.

Burada İslâm ve müslüman kavramlarını birbirinden ayırma gereği ortaya çıkıyor. İlerleyen de müslümanlardır, gerileyen de. İslâm ne ise odur.

“Bugün sizin dininizi ikmal ettim (kemale erdirdim). Üzerinize nimetimi tamamladım. Ve sizin için din olarak İslâm’ı beğendim. (İslâm’a razı oldum.)” Mâide Sûresi, 3

O zaman şu sorunun cevabını aramak gerekiyor:
İmparatorluklar kurduğumuz dönemlerde mi İslama daha çok bağlıydık, geri kaldığımız dönemlerde mi?

Bir diğer nokta:
Geri kalışımızın sebebi olarak İslâm’ı gösterenlerin, Müslümanları bir tarafa bırakıp İslâm üzerinde konuşmaları ve “Kur’anın şu hükümleri, Resulullahın şu hadisleri terakkiye manidir.” diye yola çıkmaları ve delillerini ortaya koymaları lazım gelir.

Meselâ, yalanı, zulmü, içkiyi, kumarı, zinayı, stokçuluğu, faizi, gıybeti, ırkçılığı kısacası her türlü kötülüğü yasaklamanın terakkiye engel olduğunu ispat etmeleri gerekir.

Üçüncü nokta:
Hıristiyanların bizden ileri olmalarını İslâm’a hamledenlere bir vazife daha düşüyor. O da, bu günkü teknolojinin, maddî kalkınmanın esaslarını İncil’de arayıp bulmak ve “Biz bunlardan yoksun olduğumuz için geri kaldık.” diye bir gerekçe ile ortaya çıkmak. Bunu yapmaları mümkün değil. Zira İncil’de ne iktisadi hayata ne de devlet yönetimine dair bir tek ayet mevcut değil.

Son bir noktaya da işaret edip cevabına geçelim:
Bu iddiayı ortaya atanların, dünün çalışkan, cevval, hamiyetli, dürüst, vatansever insanını, bugünün hak hukuk tanımaz, soygunculuğu hüner sayan, şehvet düşkünü, her şeyi nefsine feda eden, egoist insanı haline getiren eğitim düzeninin İslâmdan kaynaklandığını da ispat etmeleri gerekir.

Şimdi, söz konusu sorunun cevabını Nur Müellifinin tespitlerini esas alarak ortaya koymaya çalışalım:

Nur Külliyatından Lemaat adlı eserde şöyle bir soruya yer verilir:

Bir zaman bir sâil dedi: "Madem El-Hakku Ya`lu haktır. Neden kâfir, müslime; kuvvet hakka galibdir?"

Yani, “Madem ki hak üstündür, ona üstün gelinmez. Kâfirlerin Müslümanlara, kuvvetlinin haklıya galip gelmesine ne dersiniz?”

Bu sorunun cevabı dört ayrı yönüyle çok öz ama çok doyurucu olarak verilir.

Önce vesileler ezerinde durulur ve bu hikmet dünyasında vesilelerin, sebeplerin çarpıştığına dikkat çekilir. Müslüman olsun kâfir olsun, her kim ulaşmak istediği sonucun ön şartlarını yerine getirir, sebeplerine vesilelerine tam riayet ederse başarı onun olacaktır. Hangi üründen hangi şartlarda hangi tekniklerle ve nasıl bir planlama ile verim alınacağı bellidir. Bu şartlara kim uyar, bu vesileleri kim yerine getirirse başarı onundur.

Soruda geçen kuvvet kavramına da şöyle değinilir: “Kuvvetin bir hakkı var, bir sırr-ı hilkati var.”
Başarılı olmak, düşmanınıza, yahut rakiplerinize galip gelmek istiyorsanız kuvvetli olmaya çalışmanız gerekir. Zira, kuvvetin de bir hakkı vardır. O hakkı kim elinde tutarsa galip gelmesi kuvvetle muhtemeldir. Çelikle tahtayı çarpıştırırsanız tahtanın mağlup düşeceği bellidir.

İkinci olarak, mesele insandaki sıfatlar alemi yönünden ele alınır. Bütün güzel sıfatlar Allah kelamında zikredilmiş ve Resulullah (asm.) tarafından da en güzel şekilde sergilenmiştir. Şu var ki uygulamada nefsin, şeytanın, bozuk toplum yapısının ve daha nice faktörün tesiriyle, bir Müslüman bu güzel sıfatların tümünü hayatında sergilemeyi başaramayabilir. Yine bir gayr-ı müslimde, gördüğü eğitimin ve toplum yapısının bir ürünü olarak bazı güzel sıfatlar bulunabilir. Bunlar ondaki müslim sıfatlardır. Bir iş görüleceği zaman, kalplerdeki inançlar değil, bu sıfatlar çarpışırlar.

Ticaret hayatını örnek verelim: Bilgi, dürüstlük, çalışkanlık, mesai tanzimi, prensiplilik gibi sıfatlar ticaretin sonucuna doğrudan tesir ederler. Bir gayri müslim bu sıfatlara sahipse ve yine bir müslüman bu sıfatlardan mahrumsa o gayri müslimin müslümandan daha zengin olması beklenen bir sonuçtur. Burada kâfir müslümana değil, müslim sıfatlar gayri müslim sıfatlara galip gelmişlerdir. Ve sonuç, sıfatlar aleminde, yine hakkın olmuştur.

Bu konu işlenirken fikrimize ufuklar açan şöyle bir tespite yer verilir:

“Hem dünyada, hayatın hakkı şamil ve âmmdır. O rahmet-i âmmenin bir cilve-i manidar, onun bir sırr-ı hikmeti var; küfür mani değildir.”

Hayatın hakkı umumidir, şamildir. Yani bu noktada mümin, kâfir, insan, hayvan farkı yoktur. Kime hayat verilmişse ona rızk da verilir. Rızk; imanın ve ibadetin değil hayatın hakkıdır. Onların hakkı ahiret yurdunda ebedi saadettir.

Bu ufukta düşüncelerimizi şöyle sürdürebiliriz:

Allah’ın her isminin tecellisi için farklı aynalar, ayrı zeminler söz konusudur. Bunların çoğu, kişinin inancıyla ilgili değildir. Meselâ, Rezzak isminin tecellisinden daha fazla nasip almak isteyen bir çiftçi bunun için gerekli şartları yerine getirdiğinde tarlasına daha fazla mahsul verilir. Burada kişinin inancına bakılmaz. Yine, Şafi isminin kendisinde tecelli etmesini isteyen birisi, hastalığına faydalı ilacı kullanır. Onun şifa bulmasında da inancına bakılmaz. Çünkü kişi bu ismin tecellisini istemeyi bilmiştir ve bunun karşılığı olarak kendisine şifa ihsan edilmiştir. Bu yola girmeyen bir insan, kâmil bir mümin de olsa, şifaya kavuşmayabilir.

Buna göre bir Müslüman dünya hayatında İlâhî isimlerin feyzinden faydalanmayı diliyorsa, o tecellilere layık bir ayna olma yolunu tutmalıdır. Bunu yapmazsa sonuç alamaz. Ama aynı mümin ibadet, salih amel ve ihlas şartlarını yerine getirmekle ahiret yurdundaki İlâhî lütuflara talip olmuş olur.

Bu şartları yerine getirmeyen bir insan da dünyada ne kadar başarılı olursa olsun, cennetten nasip alamaz.

Aynı parçada konunun bir üçüncü boyutuna da dikkat çekilir:
Allah’ın iki ayrı kanunlar manzumesi olduğu nazara verilir. Bunlardan birisi insanın iradî fiillerini nizam altına alan Kur’an hükümleridir. Diğeri ise kâinatın ve içindeki eşyanın nizamını sağlayan kanunlardır. Birincisi bildiğimiz şeriattır. İkincisine de şeriat-ı tekvini deniliyor. Tabiat kanunları bu ikinci şeriattandır.

Kur’an hükümlerine itaat ve isyan edenlerin mükafat ve cezalarını ekseriyetle ahirette görecekleri, tekvini şeriata uyanların yahut uymayanların ise büyük çoğunlukla karşılıklarını bu dünyada görecekleri ifade edilir. Buna göre tekvini şeriata uymayan bir mümin cezasını başarısızlık, sefalet, perişanlık olarak bu dünyada çeker. Bu kanunlara uyan bir gayr-ı müslim ise İlâhî iradeye bilmeyerek de olsa uygun hareket etmesinin mükafatını bu dünyada görür.

Bu üç madde başarının yahut başarısızlığın telem sebepleridir. Ve olayların çok büyük çoğunluğu bu maddelerin biriyle yahut bir kaçıyla açıklanır. Şu var ki, bazen bütün şartları yerine getirdiğiniz halde mağlup düşebilirsiniz. Burada İlâhî takdirin gizli bir rahmet hikmet cihetini aramakla mükellefiz. İşte cevabın dördüncü bölümünde bu noktaya işaret edilir; konunun kader ve İlâhî irade yönüne dikkat çekilir.

Dördüncü maddede, batılın kısa süreli de olsa bazen hakka galip gelmesinin, hakkın inkişafına yardım ettiği, onu daha da güçlendirdiği, parlattığı nazara verilir.

Bu maddenin şu noktadan önemi büyüktür:
Bir hadisi-i şerifte “Belaların çoğu peygamberlere, sonra derecesine göre Allah’ın diğer sevgili kullarına gelir.” buyrulur. Peygamberlerin çoğunun ümmetlerinden, hakaret görmeleri, ülkelerinden kovulmaları, işkencelere tabi tutulmaları Rabbanî bir sır İlahî bir hikmettir. Onların çektikleri sıkıntılar, Nur Müellifinin ifadesiyle birer menfi ibadettir. Sabır esasına dayanan, tevekkül ve rıza esasına dayanan ama katlanılması oldukça zor olan bu ibadetin mükafatı da aynı ölçüde büyüktür. Bu sıkıntılarla başta peygamberler olmak üzere Allah’ın sevgili kulları hem manen terakki ederler, hem de çoğu zaman bunun karşılığı olarak hak davaları geç de olsa insanların kalplerinde yer tutar. Onlara zulmedenler kabirlerinde azap çekerlerken, onların ümmetleri yer yüzünde hakkı yaşar ve yaşatırlar.

Bir bitkinin gelişmesinde gecenin ve gündüzün ayrı faydaları olduğu gibi insan ruhunun inkişafında da celal ve cemal tecellilerinin, tesirleri öyledir.

Bu bir İlâhî hikmettir. Ve Hak dostlarına, bu sır ile gelen bela ve musibetlerin ilk üç maddeyle bir ilgilisi yoktur.


Alaaddin Başar (Prof.Dr.)
sorularlaislamiyet
 

Xasiork

Asistan
Katılım
20 Kasım 2007
Mesajlar
229
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
Osmanlı için konuşuyorum:
Eğer sen matbaayı gavur icadı diye kabul etmezsen böyle geri kalırsın.
 

tuvana

Doçent
Katılım
14 Şubat 2009
Mesajlar
816
Reaksiyon puanı
1
Puanları
0
Osmanlı için konuşuyorum:
Eğer sen matbaayı gavur icadı diye kabul etmezsen böyle geri kalırsın.
aslında doğru bir teşhis gerçekten malesef bazı şeyleri iyi kavrayamıyoruz şimdi olduğu gibi geçmiş zamanlardada cahil insanlar olmuştur olacaktırda mesele bu düşünceyi yok etmekte bazı kavramları anlamakta nedense zorlanaıyoruz bakın Efendimiz Hz.Muhammed(s.a.v) ne buyurmuş ilim çin'de dahi olsan gidin alın biz anlayamıyoruz malesef 23 Nisan günü münasabetiyle sayın milli eğitim bakanımız mecliste bir konuşma yaptı belki dinlemişsinizdir ilimin ve bilimin öneminden bahsetti japonyanın gelmiş olduğu olduğu noktayı işaret ederek bakın amerikalılar onlara atom bombası attı fakat japonlar dünyaya küsmedi aksine işlerine daha çok sarılarak hatta amerika ile iş birliği yaparak şu anki duruma geldiler yani anlayabilene güzel örnekler var umarım anlarız.
 

atlantisprensi

Asistan
Katılım
9 Şubat 2008
Mesajlar
282
Reaksiyon puanı
9
Puanları
18
Osmanlı için konuşuyorum:
Eğer sen matbaayı gavur icadı diye kabul etmezsen böyle geri kalırsın.

osmanlıya ilk matbaa 1475te bir yahudi tarafından getirilmiş ve kullanılmıştır. istanbulun fethinden hemen 25 yıl sonra. matbaaya karşı çıkan osmanlı devleti veya halkı değil sadece müstensih denilen elle kitap yazan kişilerdir. bilmeden konuşmayalım.
 

Rqn Ltntp

Asistan
Katılım
29 Nisan 2009
Mesajlar
379
Reaksiyon puanı
10
Puanları
0
aslında doğru bir teşhis gerçekten malesef bazı şeyleri iyi kavrayamıyoruz şimdi olduğu gibi geçmiş zamanlardada cahil insanlar olmuştur olacaktırda mesele bu düşünceyi yok etmekte bazı kavramları anlamakta nedense zorlanaıyoruz bakın Efendimiz Hz.Muhammed(s.a.v) ne buyurmuş ilim çin'de dahi olsan gidin alın biz anlayamıyoruz malesef 23 Nisan günü münasabetiyle sayın milli eğitim bakanımız mecliste bir konuşma yaptı belki dinlemişsinizdir ilimin ve bilimin öneminden bahsetti japonyanın gelmiş olduğu olduğu noktayı işaret ederek bakın amerikalılar onlara atom bombası attı fakat japonlar dünyaya küsmedi aksine işlerine daha çok sarılarak hatta amerika ile iş birliği yaparak şu anki duruma geldiler yani anlayabilene güzel örnekler var umarım anlarız.

Aynn, eğitim şart, kardeşlerimizle kavga ederek, biribirimize düşerek ne kadar ilerleyebilirz ki? Zaten onlar değil mi ki bizim ilerlememizi istemeyenler, bizi birbirimize düşürerek, sürekli kaos ortamı oluşturarak, düşmanlığımızı pekiştirenler?

Bi' örnek vereyim, biz mecliste 'kürt sorununu' konuşurken onlar tuzluktaki delik sayısının çok olmasını ve sağlık açısından zararlı olup olmadığını tartışıyorlardı.

Eğitime herzmankinden daha fazla önem vermeliyiz, ve birbirimizi kollamalıyız..
 

atlantisprensi

Asistan
Katılım
9 Şubat 2008
Mesajlar
282
Reaksiyon puanı
9
Puanları
18
Osmanlı için konuşuyorum:
Eğer sen matbaayı gavur icadı diye kabul etmezsen böyle geri kalırsın.
osmanlıya ilk matbaa 1475 yılında bir yahudi tarafından getirilmiş ve kullanılmıştır. yani istanbulun fethinden hemen 25 yıl sonra. osmanlı veya halkı matbaaya asla karşı olmamıştır. matbaaya karşı olanlar sadece müstensih denilen elle kitap yazanlardır. bilmeden konuşmayalım.
 

sakral

Öğrenci
Katılım
27 Ocak 2009
Mesajlar
47
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
SA. Xasiork arkadaşamız osmanlıda matba konusunda bir teorisi var ama sanırım okuldaki osmalı tarihi hocalarından duymuş olcak neyse. gercek şu osmalıda matbanın tam anlamıyla gelişememesinin sebebi o zamanın zanaatcılarının madur ollmamalarıdır bildiginiz üzere osmanlıda hattatcılık çok üst düzeydeydi zaten ama matbadada kitaplar basılıyordu matbada basımı yasak olan tek kitapda dini içerikli kitaplardı onuda hattalar yazıyordu. geri kalmışlık konusundada hak batıl herzaman savaş halindedir kimi zaman batıl öne gecer kimizaman hak bu cağda batıl önde gidiyor lakin galipler hak yolunda olanlar olacaktır... saygılar
 

Big

Doçent
Katılım
23 Şubat 2008
Mesajlar
746
Reaksiyon puanı
2
Puanları
0
Osmanlı için konuşuyorum:
Eğer sen matbaayı gavur icadı diye kabul etmezsen böyle geri kalırsın.
Matbaanın devlet sınırları içine girmeyişinin nedeni olarak ben bu kitapları yazanlar yüzünden olduğunu sanıyordum hani işlerinden olacakları için buna gavur içacı deyip dini ön plana koyarak işsiz kalmamak için ama sadece duyum bir kaynaktan araştırmadım bugüne kadar
 

tetrapanazomi

Asistan
Katılım
8 Nisan 2009
Mesajlar
417
Reaksiyon puanı
26
Puanları
0
O zaman matbaa yoktu, geç geldi bu yüzden geri kaldık öyle mi? Buyrun şimdi binlerce matbaa var ve yüzbinlerce kitap basılıyor hadi ilerleyin, süper güç olun. Her zamanki gibi mazrufla değil zarfla ilgileniliyor yine.
Nasreddin Hoca'nın dediği gibi "Marifet kavuktaysa al sen tak, sen oku mektubu!"
 

İSYAN-1

Asistan
Katılım
8 Şubat 2009
Mesajlar
149
Reaksiyon puanı
1
Puanları
18
din bazı kurum ve kişilerin tekeline bırakıldığı sürece bu böyle devam edip gidecektir, onlar dini kullanarak müslümanlara herzaman engel olacaklardır. herkes bi konuda fetva veriyor beceremediği herşeye günah diyor(teknoloji,ilim,sanat vs. vs.) hal böyle oluncada müslümanlar geri kalıyor.
insanlar kimseden medet ummadan peygamberine,kitabına, sünnetine, hadislere, ayetlere itibar edip kendi dinini yaşasa (tarikat,hoca,şıh vs. olmadan) sorun çözülür...
 

respector

Asistan
Katılım
15 Mart 2009
Mesajlar
475
Reaksiyon puanı
2
Puanları
0
Hristiyanlar (Batı toplumu) neden ileri gitmiştir?
Soruyu bu şekilde sorunca cevap yine din üzerinden insanın esir alınışı olarak ortaya çıkar.. İnanç gereklidir ama inananın samimiyetini ve saflığını sömürmek için neredeyse bütün din uygulayıcıları yarışa girmiştir. İslamda ruhban sınıfı yoktur ama Şeyhlerle, tarikatlarla minare kılıfına sokulmuştur. Batı toplumunun bu kadar ileride olmasının sebebi "Sanayi devrimi"dir. Sanayi devriminin sebebi ise bir uçta koloniciliğe diğer uçta Fransız ihtilaline kadar gider.

Japonya'da 7 ay kaldım. Benim için inanılmaz bir hayal kırıklığı oldu. Hayatımda bu kadar özgüvensiz ve travmatik insanlar görmedim. Ayrıca kadınla ilgili herşeye inanılmaz bir cinsellik yüklüyorlar. Adeta maddenin esiri olmuş, dar ve karanlık bir oda gibi geldi bana Japonya... Bunun sebebi geleneksel Japon kültürü ile hiç benzemeyen aşırı amerikan etkisinin çatışması...

Biz de bu yönden Japonlara biraz benziyoruz. Tam tarifimizi yapamadığımız için kimlik bunalımı yaşıyoruz.

İslam toplumu ileride olmak için gerekli donanımlara sahip ama bu forumda da olduğu gibi "flört günah mı?" gibi acayipliklerle uğraştığı sürece Tankı alan Bağdat'ı ele geçirecektir. Zamanında büyük katkılar yapmış ve Batı uygarlığını karanlık çağdan çıkarmış İslam medeniyeti ve bilimi bugün acınacak bir durumdadır ne yazıkki.
 

sersev

Öğrenci
Katılım
25 Mart 2008
Mesajlar
90
Reaksiyon puanı
2
Puanları
8
Matbaa 25 yıl sonra geldi ama sadece gayri müslümlere(müslüman olmayanlara)kitap basma hakkı verildi.Sebepte elle kitap yazan hattatları korumaktı.Matbaanın icatından 300 yıl sonra ibrahim mütereffika tarafından ilk türkçe(osmanlıca)yayın basılmıştır.Kitap okumayan ve çalışmayı sevmeyen milletlerin ilerlemesi mümkün değildir.Ayrıca Kuran-ı Kerim 1300 küsür yıl sonra Türkçe'ye çevrilebilmiştir.Dolayısıyla halk dinini tam öğrenememiştir.Dini çıkarı için kullananlar halkı aldatmışlar hemde dini yanlış öğretmişlerdir.Bu sebeple(müslüman ülkeler)geri kalmışlardır.Dinimizi az biliyoruz ve hurafelerden kurtulamıyoruz.Ne zamanki müslüman aydınlarımız halkımıza dinimizi güzelce öğretir,birazda çalışırsak ilerlemeyi sağlıyabiliriz.
 

tuvana

Doçent
Katılım
14 Şubat 2009
Mesajlar
816
Reaksiyon puanı
1
Puanları
0
burdaki mesele japonların genel ahlakı veya matbaanın gelişi gidişi meselesi değil bizlerin neden ilimde ve bilimde geri kaldığımızın nedenlerinin çözümünü bulmaktır.
 

SpeedyStop

Öğrenci
Katılım
6 Şubat 2009
Mesajlar
48
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
Bırakın onlar önde olsunlar bu fani dünyada (para,mal,mülk) biz b dünyada geriyiz belki ama ahirette en öndeyiz çünki biz ümmeti Muhammetiz (s.a.v)
 

msuf

Öğrenci
Katılım
1 Mayıs 2009
Mesajlar
6
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
11.yüzyılda Biruni İbn-i Sina gibi alimler yetişmiştir nedeni ise onların cihad etme gibi bi dertleri yoktu çünkü İslam dünyaya hakimdi ve onlar ilk önce dinlerinde alimleşmiştirler.Bu zamanda adam Müslümanım diyor ama Şeriat istemiyorum diyor sonrada biz neden gelişemiyoruz çünkü kendini geliştirmeye çalışanların çoğu sapıtıyor.Dinlerini bilmiyorlar.Biruni bu konuda bir kişi bu ilimlere başlamadan önce itikat'ının sağlam olması gerekir der.Sapıtan insanların çoğuna bakınız çok zeki insanlardır ancak Allah inancı sağlam değildir.Eğer biz ilk önce dinimizi öğrenip cihat edersek inş ilmimizide geliştiririz.Nitekim onlar öyle yapmışlardır.Biruni 1000 sene önce bazı maddelerin yoğunluk değerlerini bu zamandakiler ile neredeyse aynı bulmuştur.Yaptıkları işi sadece Allah rızası için yaptılar.Ayrıca bilimsel faaliyetler ihtiyaçlardan doğar Osmanlı zamanında kafirler yoksuldular eziliyordular.Adamlar bizim sadrazamımıza eşitti dansı yasakladığımızda 100 yıl yapamadılar o kadar güçlüydük.Neye ihtiyacımız vardı Allah'a ibadet'e.Nitekim Ecdadımızda bunu yapmıştır.Ve biz güçlü olduğumuz zaman bile onlara zulm etmedik.Ama onlar teknolojide geliştikten sonra sömürmeye başladılar.Ve belimizi doğrultamadık.Kıyamet yakındır inş.Peygamberimiz [sav]"İslam garip geldi yine garip hale gelecektir."O yüzden şu anda bize düşen fitnelerin içinden kurtulup sadece cihada ve ibadete yönelmeliyiz.Selamun Aleyküm.
 

quazar

Doçent
Katılım
6 Haziran 2007
Mesajlar
805
Reaksiyon puanı
5
Puanları
0
Osmanlı için konuşuyorum:
Eğer sen matbaayı gavur icadı diye kabul etmezsen böyle geri kalırsın.


Matbaa gavur icadı olduğu için değil o dönemin ekonomik sistemine karşı olumsuz etkisi olduğu için kabul görmedi. Binlerce hattatın geçim kaynağı olan bir memlekette tabiiki zor.
Al sana güncel örnek;
Bugün arabalar su ile dahi çalışacak şekilde teknoloji ilerlemiştir ve bu artık mümkündür. Niye halen petrolle uğraşıyoruz? Petrol şirketleri istemiyor diye su ile veya daha ucuz ve bol enerji kaynaklarını kullanamıyoruz?
Sen papağan gibi kafana ezbercilikle sokulan bilgileri sayıkla dur dünya dönüyor...
 

msuf

Öğrenci
Katılım
1 Mayıs 2009
Mesajlar
6
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
Osmanlı için konuşuyorum:
Eğer sen matbaayı gavur icadı diye kabul etmezsen böyle geri kalırsın.
kardeşim Osmanlı'yı böyle çirkin bir şekilde suçlaman hiç iyi değil.Yorumlardada olduğu gibi hattatlar mağdur olmasın diye olmuş olabilir.Bu zamanda şeker hastalığının ilacı bulundu diyorlar neden çıkarmıyorlar çünkü çok büyük bir piyasası var.Ayrıca teknoloji olarak neden 7-8 sene once 3g yi çıkarmadılar bunun bir piyasası var.Bize küçüklüğümüzden beri okutulan batı tarihi idi.Batı tarihinin ne kadar kendilerinin çıkarlarına yönelik olduğu ile ilgili Cemil Meriç kitabında bunula ilgili bir alıntı yapmıştır.Ayrıca biz müslümanlara böyle yaklaşırsak gelişmemiz söz konusu değil.
 

Nnetmaniaa

Doçent
Katılım
25 Ocak 2009
Mesajlar
901
Reaksiyon puanı
7
Puanları
0
Bana bir harf öğretenin 40 yıl kölesi olurum
İlim çindede olsa gidip alınız

dien bir din mi bizi geri bırakıyor
Yaw çok çalıştıkda islama atıyoz suçu he
Bayram tatili 9 gün olsun die dua edioz sonra nie ilerlemioz dioz

İslamı doğru yorumlamayan cahiller bizi geri bırakıor İslam değil
 

braveheart.fb

Profesör
Katılım
21 Mart 2009
Mesajlar
1,985
Reaksiyon puanı
92
Puanları
228
...
Evet batı interneti getirmiştir. ama bunu kulanma ahlakını insana verememiştir. evet batı tv 'yi bulmuştur ama onu kullanma ahlakını insana armağan edememiştir......

Evet Bizim onların zekasına ,aklına tiyacımız var.ama emin olun tüm dünyaynın da bizim vicdanımıza itiyacı var.

Batı bu gün sahip olduğu teknolojiyle neler yapabileceğini ve bu güne kadar neler yaptığını düşünün sonra batının doğunun vicdanına ne kadar itiyac duyduğunu daha iyi anlarsınız.

Üzerinde durulması gereken doğunun neden geri kaldığı değil batının neden vicdansız kaldığıdır. Zaten batının sahip olduğu teknolojiden doğunun bu kadar rahatsız olmasının temelindede batının vicdani değerden yoksun bir şekilde bu teknolojiyi kulanması değilmidir?

Tarih bilgim zayıftır.Bildiğim kadarıyla osmanlı yıkılışını hazırlayan en büyük neden sanai devrimidir.Ve tarihçiler osmanlının sanai devrimi fark ettğini ama bilerek hata kendi yok oluşu pahasına buna buna sırt çevirdiğini söylerler. mantık açık ve nettir: Yok olurum,ama bu sömürü çarkının içine giremem. teknılojinin içinde yüzüp vicdansızca hareket edeceğime bu vicdansızların kulandığı teknolojiye sırt çevirim..

Bu yüzden İnsanlığın kurtuluşu batının aklıyla doğunun vicdanın birleşmesinde geçer.
 

msuf

Öğrenci
Katılım
1 Mayıs 2009
Mesajlar
6
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
...
Evet batı interneti getirmiştir. ama bunu kulanma ahlakını insana verememiştir. evet batı tv 'yi bulmuştur ama onu kullanma ahlakını insana armağan edememiştir......

Evet Bizim onların zekasına ,aklına tiyacımız var.ama emin olun tüm dünyaynın da bizim vicdanımıza itiyacı var.

Batı bu gün sahip olduğu teknolojiyle neler yapabileceğini ve bu güne kadar neler yaptığını düşünün sonra batının doğunun vicdanına ne kadar itiyac duyduğunu daha iyi anlarsınız.

Üzerinde durulması gereken doğunun neden geri kaldığı değil batının neden vicdansız kaldığıdır. Zaten batının sahip olduğu teknolojiden doğunun bu kadar rahatsız olmasının temelindede batının vicdani değerden yoksun bir şekilde bu teknolojiyi kulanması değilmidir?

Tarih bilgim zayıftır.Bildiğim kadarıyla osmanlı yıkılışını hazırlayan en büyük neden sanai devrimidir.Ve tarihçiler osmanlının sanai devrimi fark ettğini ama bilerek hata kendi yok oluşu pahasına buna buna sırt çevirdiğini söylerler. mantık açık ve nettir: Yok olurum,ama bu sömürü çarkının içine giremem. teknılojinin içinde yüzüp vicdansızca hareket edeceğime bu vicdansızların kulandığı teknolojiye sırt çevirim..

Bu yüzden İnsanlığın kurtuluşu batının aklıyla doğunun vicdanın birleşmesinde geçer.
çok güzel yazmışsın kardeşim ancak bizim onların hiç bir şeyine ihtiyacımız yok.Allah'ı bulmayan akıl akıl değildir.Bizim yapmamız gereken Müslüman gibi yaşamak ve Allah için ilimi öğrenmek.Bizim ihtiyacımız olan şeyi sadece bize Allah verir.
 

Nnetmaniaa

Doçent
Katılım
25 Ocak 2009
Mesajlar
901
Reaksiyon puanı
7
Puanları
0
Mehmet akif Ersoy un Bir sözü var
"Batıya Bir gün erken gidin Bir saat erken geliniz"

BUrada anlatılmak istenen teknolojisini almak için erken davranınız ama yozlaşmış değerlerine alışmadan dönün geriye demek
 

crazyboys90001

Profesör
Katılım
25 Ağustos 2008
Mesajlar
1,266
Reaksiyon puanı
32
Puanları
0
arkadaşlar ben konuya farklı bir açıdan bakmak istiyorum...türkiye olarak bakmak istiyorum olaya..eğer devlet çalışma ortamı yaratırsa her insan teknoloji yaratabilir..dikkat ediniz ortam yaratırsanız dedim.bana kalırsa bu tamamen silah gücü ile ilgili..senin savaş uçağın varsa sana kimse zarar veremez ve hiçbir devlet seni tehdit edemez...kimse burada dini suçlamasın.müslümanlar olarak olaya bakmasın.müslümanlığın ne kadar geniş ve her alanda süper bir din olduğunu herhalde biliyoruz...tekrar diyorum...aslında bu işler senin silahına bağlıdır..

örnek veriyorum.IRAN..ABD neden irana şimdiye kadar saldıramıyor...neden iran kendi savaş uçağını üretecek kadar ileri teknoloji var...ÇÜNKÜ iranın elinde nüklleeer silah var.bu da iranı düşmanlarından koruyor ve teknolojisini geliştiyor....

bana katılmayabilirsiniz.bana göre tek gerçek bu...dinle ALAKASI yok...bizde silah gücü varsa bizimde microsoftumuz olurdu veya apple mız olurdu......

olsun bize shifdelete yetiyor :D
 

respector

Asistan
Katılım
15 Mart 2009
Mesajlar
475
Reaksiyon puanı
2
Puanları
0
"bizim onların hiç bir şeyine ihtiyacımız yok."

Bu biraz iddialı olmuş... Batı toplumu bir gün tüm teknolojisini de alıp giderse, Bize kalan Mad Max tadında bir yaşam olacaktır.

Günlük hayatımız tamamen "gavur icadı" üzerinden şekillenmekte... Hata olsak tüm tedavimiz yine bu "gavurlardan" gelmekte... Açıkcası bu "gavurlukları" yapmamış olsalar ilk salgında toptan kırılır gideriz gibime geliyor.
 

geceyürüyen

Asistan
Katılım
27 Şubat 2009
Mesajlar
124
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
Dünya üzerindeki müslümanlar tek birlik olabilseler işte ba sen ozaman nasıl gelişiyoruz. Adamlar AB kurmuşlar. Nedir AB (Hiristiyan kulübü)-Sözde AB. Halbuki biz Türkiye olarak D8 birliğine tam destek verip müslümanlar birliğini kursak işte o zaman bizi kimse tutamaz.Önce birlik olmak gerekir. Hiç kimse tek başına büyük buluşlar gerçekleştiremez.
 

Nnetmaniaa

Doçent
Katılım
25 Ocak 2009
Mesajlar
901
Reaksiyon puanı
7
Puanları
0
Arap ülkelerine güven olmaz hemen satarlar adamı araplar müslüman değil bence
gercek müslüman öle olmaz

osmanlıyı sattıkları gibi bizide satarlar
Para düşkünü hepsini
 

msuf

Öğrenci
Katılım
1 Mayıs 2009
Mesajlar
6
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
"bizim onların hiç bir şeyine ihtiyacımız yok."

Bu biraz iddialı olmuş... Batı toplumu bir gün tüm teknolojisini de alıp giderse, Bize kalan Mad Max tadında bir yaşam olacaktır.

Günlük hayatımız tamamen "gavur icadı" üzerinden şekillenmekte... Hata olsak tüm tedavimiz yine bu "gavurlardan" gelmekte... Açıkcası bu "gavurlukları" yapmamış olsalar ilk salgında toptan kırılır gideriz gibime geliyor.
biz onlarla savaşmak için onların silahını kuşanabiliriz ancak onlara ihtiyacımız yok.Uhud savaşında sanırsam birisi geliyor ve ben kureyşi sevmiyorum gibi bi tabir kullanıyor bende katılmak istiyorum diyor.Peygamber Efendimiz izin vermiyor.Ancak Müslüman olursa izin veriyor.Ve o adam Müslüman oluyor.Bizim onlara ihtiyacımız yok.Bizim sadece Allah'ın nimetlerine ihtiyacımız var.
 

john coffee

Öğrenci
Katılım
10 Nisan 2009
Mesajlar
55
Reaksiyon puanı
1
Puanları
0
Sevgideğer SDN izleyicileri kardeşlerimden hiç beklemediğim yorumlar açıkçası beni şaşırttı.Konu çok önemli ve üzerinde ciddiyetle durulması gereken bir kanayan yaramız.Ama kimse kusura bakmasın yapılan bu yorumlarla konunun anlam ve öneminin yeterince anlaşılamadığı görülüyor.
Halbuki başlığı açan "tuvana"kardeş konuyu çok güzel anlatmış,yerinde tesbitler yapmış.Birkaç kişi hariç, sanırım ana makale de tam okunmamış.Konu matbaaya veya japon kültürüne indirgenecek kadar basit değil bence.
Öncelikle şu "bizden adam olmaz,gavur yapmış"türünden kendimizi aşağılayan hakim düşünüşten bir sıyrılmamız gerekir.Bizden elbetteki adam olur ve inanın avrupalının amerikalının yağtığının alasını da yaparız.Peki nasıl?

Öncelikle bu saçma aşağılık kompleximizden kurtulmamamız gerekir.

Dostlar şunu unutmayalım;evrende tıkır tıkır işleyen hiç ama hiç şaşmayan bir sistem var.Bu sistemin işleyiş şeklini çözebilen ve bu sistemle uyumlu yaşayabilenler ancak başarılı olabilirler.Siz hiç duydunuz mu yerçekimi kanunu birilerine torpil yapmış veya ,rüzgar eserken müslim, gayr-ı müslim ayrımı yapmış.Duymadınız değil mi,duyamazsınız da.Deprem dini islam ülkelerde olmuyor mu?Sistem de kimseye torpil yok.(Rasullerin veya ehli kerametin mucizeleri konunun istisnasıdır.İstisnalar kayideyi bozmaz.)Fay hattının üzerinde yaşiyorsan depreme dayanıklı yapılar üretmelisin,gidip patates tarlasına binalar dikersen sonucuna da katlanırsın.

Şimdi gelişmiş ülkelerin genel toplum ve sanayideki davranış yapısına bakarsak;herşeyden önce şunu görürüz.Sözlerine sadıklar,ürettikleri malzemeden çalmıyorlar,sattıkları ürünün sonuna kadar arkasındalar vb örneklemelerle islam dininin genel ahlak kaidelerine bağlı olduklarını görürüz.Gelişmemiş ülkelere dönüp aynı konularda nasıl davranıyorlar bakalım;Söz verilir tutulmaz,malzemeden nasıl çalarım hinliği had safhada,ürün satılana kadar kırk takla sonrası malum.E şimdi siz olsanız hangi tip ülkeyle alışveriş yaparsınız?
İslam dini evrendeki en mükemmel sistem bütünüdür ve asla gelişmeye zenginliğe karşı değildir.Hele cumadan cumaya veya ramazandan ramazana hatırlanması gereken bir din hiç değildir.Şuna bütün kalbimle inanıyorum ki çok değil bu cennet vatanın üzerinde yaşayan insanların dörtte biri islam dinini hakkıyla layıkıyla yaşasın bu konuşmaları en azından kendi ülkemiz adına bir daha yapmayız.Gelişmemişliği islamiyete yüklemeye çalışan zavallılar bu mükemmel sistemden bihaberdirler.

Konu çok yönlü çok boyutlu,ele alınabilecek başka yönleri de var.Fakat sizleri sıkmamak için şu davetle bitirmek istiyorum:
Kur'an'ın anlattığı islamiyeti geleneksel dinin hurafelerinden bid'atlarından temzileyip te içimize özümüze sindirip yaşamımızın her anına yaydığımız gün felaha(kurtuluşa) ereceğimiz gündür.Dostlar;Hz.Muhammed'in açıkladığı islam'ı biraz daha araştırıp,öğrenip sahabenin yaptığı gibi"işittik,öğrendik ve itaat ettik"deyip gündelik hayatımıza yaymanın zamanıdır.Yoksa"Atalarının dini üzereler" hitabı bizlere olur.Sonucuda gelişmemişlik,kaos ortamı,kargaşa,şiddet,toplumsal nevroz,ahlaki değerlerin yozlaşması,tembellik,sömürü ve emperyalizmin aleti olmak olur..Ne dersiniz bunu bir daha düşünelim mi?
 
Üst