myefsane
Dekan
- Katılım
- 15 Eylül 2006
- Mesajlar
- 6,951
- Reaksiyon puanı
- 49
- Puanları
- 48
Ne doğan güne hükmüm geçer
Ne halden anlayan olur
Ah aklımdan ölümüm geçer
Sonra bu kuş, bu bahçe, bu nur
Ve gönül tanrısına der ki
Pervam yok verdiğin elemden
Her mihnet kabulüm yeter ki
Gün eksilmesin penceremden
C.S.TARANCI
YALNIZLIK ÜZERİNE
Yalnızlık üzerine çok şiirler yazıldı. Çok türküler, şarkılar söylendi. Yıllar geçti yüzler eskidi, dünyanın çehresi değişti ama bu şarkıların, şiirlerin, türkülerin en yoğun teması hiç değişmedi.
“Yalnızlık mı? Gerçeği söylemek gerekirse yalnızlık tek başına olmak değildir. Düşünceler yalnız insanlara her zaman eşlik eder. Çare bulunamayan yalnızlık başka bir şeydir. Gerçek yalnızlık, karşısındaki insanın bakışlarında kendini gösteren yalnızlıktır."
Michel del Castillo
“Yalnızlık insanın kaderi değildir” diye düşünenler vardır. Bu kadar kalabalık bir dünyada insan neden yalnız olsun ki?.. Şehirler, caddeler, sokaklar hınca hınç dolu. Hatta bazen o kalabalıklar içinde yürümekte dahi zorluk yaşarız. Ama kalabalıkta olmak yalnız olmamak anlamına gelmez. Etrafın çok kalabalık olabilir. Sürekli insanlarla iletişim içinde olmanın zorunluluğu ile insanlarla konuşuyor veya sohbet ediyor gibi görünebilirsin. Ama eğer yanında , yörende seni anlayabilecek seninle dertlenip seninle hüzünlenecek birileri yoksa bilmelisin ki yalnızsın. Ve yalnızlığını fark ettiğinde etrafındakilerin konuşması beynini zonklatan bir balyozun darbeleri gibi dayanılmaz olur. Kimsenin görmediği, kimsenin olmadığı bir yere kaçmak istersin ama ne fayda... Hep birileri olur çevrende ve bu birileri seni yalnızlıktan kurtarmamakla beraber iyice yalnızlığa iterler.
Kara gökler kül rengi, bulutlarla kapanık
Evlerin bacasını kolluyor yıldırımlar
İn cin uykuda yalnız iki yoldaş uyanık
Biri benim, diğeri serseri kaldırımlar...
Ve derken kendini bir gece yarısı kemiyetin kalabalığından kaçma gayesi içinde loş bir gecede arabaların farları ile zaman zaman aydınlanan bir tenha sokakta görürüsün. Dolaşırsın saatlerce dolaştığını sanarak. Dalarsın derinlere kah dilinin ucuna bir sitem gelir, kah güzel bir şey hatırlarsın yüzünü tatlı bir tebessüm bürür. Fakat çok çekmez bu hallerin. Duyduğun bir yaprak hışırtısı ile ürperirsin bir an ve o zaman fark edersin gecenin serinliğinde titrediğini ve ne kadar yalnız olduğunu ...
Kaynak
Ne halden anlayan olur
Ah aklımdan ölümüm geçer
Sonra bu kuş, bu bahçe, bu nur
Ve gönül tanrısına der ki
Pervam yok verdiğin elemden
Her mihnet kabulüm yeter ki
Gün eksilmesin penceremden
C.S.TARANCI
YALNIZLIK ÜZERİNE
Yalnızlık üzerine çok şiirler yazıldı. Çok türküler, şarkılar söylendi. Yıllar geçti yüzler eskidi, dünyanın çehresi değişti ama bu şarkıların, şiirlerin, türkülerin en yoğun teması hiç değişmedi.
“Yalnızlık mı? Gerçeği söylemek gerekirse yalnızlık tek başına olmak değildir. Düşünceler yalnız insanlara her zaman eşlik eder. Çare bulunamayan yalnızlık başka bir şeydir. Gerçek yalnızlık, karşısındaki insanın bakışlarında kendini gösteren yalnızlıktır."
Michel del Castillo
“Yalnızlık insanın kaderi değildir” diye düşünenler vardır. Bu kadar kalabalık bir dünyada insan neden yalnız olsun ki?.. Şehirler, caddeler, sokaklar hınca hınç dolu. Hatta bazen o kalabalıklar içinde yürümekte dahi zorluk yaşarız. Ama kalabalıkta olmak yalnız olmamak anlamına gelmez. Etrafın çok kalabalık olabilir. Sürekli insanlarla iletişim içinde olmanın zorunluluğu ile insanlarla konuşuyor veya sohbet ediyor gibi görünebilirsin. Ama eğer yanında , yörende seni anlayabilecek seninle dertlenip seninle hüzünlenecek birileri yoksa bilmelisin ki yalnızsın. Ve yalnızlığını fark ettiğinde etrafındakilerin konuşması beynini zonklatan bir balyozun darbeleri gibi dayanılmaz olur. Kimsenin görmediği, kimsenin olmadığı bir yere kaçmak istersin ama ne fayda... Hep birileri olur çevrende ve bu birileri seni yalnızlıktan kurtarmamakla beraber iyice yalnızlığa iterler.
Kara gökler kül rengi, bulutlarla kapanık
Evlerin bacasını kolluyor yıldırımlar
İn cin uykuda yalnız iki yoldaş uyanık
Biri benim, diğeri serseri kaldırımlar...
Ve derken kendini bir gece yarısı kemiyetin kalabalığından kaçma gayesi içinde loş bir gecede arabaların farları ile zaman zaman aydınlanan bir tenha sokakta görürüsün. Dolaşırsın saatlerce dolaştığını sanarak. Dalarsın derinlere kah dilinin ucuna bir sitem gelir, kah güzel bir şey hatırlarsın yüzünü tatlı bir tebessüm bürür. Fakat çok çekmez bu hallerin. Duyduğun bir yaprak hışırtısı ile ürperirsin bir an ve o zaman fark edersin gecenin serinliğinde titrediğini ve ne kadar yalnız olduğunu ...
Kaynak