mustafa0155
Asistan
- Katılım
- 23 Temmuz 2008
- Mesajlar
- 113
- Reaksiyon puanı
- 0
- Puanları
- 0
Ağla ki, Gözyaşların Bize Hayat Üflüyor!..
Sâlih el-Mürrî'den gelen bir rivâyete göre; "Her kim günah korkusundan dolayı ağlarsa, günahı affolur. Her kim Allah'a (celle celâlüh) olan iştiyâkından dolayı ağlarsa, Cennet'te Cemâlullah'ı görür, dilediği zaman, o cemâl-i bâ-kemâli seyreder... Her kim ateş korkusundan dolayı ağlarsa, Allah onu ateşten korur. Her kim Cennet şevk-u iştiyâkıyla ağlarsa, Allah (celle celâlüh) onu Cennet'e koyar." …ve hak dostlarından biri: "İlâhî! Sana olan haşyet ve saygısından dolayı gözyaşı dökenin âhiretteki karşılığı nedir?" der. Cenâb-ı Hak şöyle buyurur: "Bunun karşılığı, onun yüzünü Cehennem'den âzât etmem ve o dehşetli günde ona aslâ korku yaşatmamamdır!"
Herşeyin maddiyât etrafında dönüp durduğu, şu son demlerini yaşayan fânî cihanda, Senin o, meleklerin taşıdığı kristallerden daha değerli gözyaşların da olmasaydı, biz gedâların-ın hâli nice olurdu! Ağlamana kıyamayız ama, ey Bülbül-i Şeydâ, ağla, ağla ki, Sen ağladıkça, biz yoldakilerin yürek yağları biraz olsun eriyor, paslanan kalpler-imiz bir nebze olsun arınıyor ve biraz daha hakîkate yakınlık kazandığımızı hisseder gibi oluyoruz.
Ağla! Ağla ki, gözyaşlarınız bize; "İki göz vardır, ateş yüzü görmez: Allah saygısından ağlayan gözler ve bir de Allah yolunda nöbet bekleyen gözler!" hakîkatini haykırıyor. Ağla ki, taşlaşan kalplerin başka kurtuluş ümidi de kalmadı zaten. Belki gözyaşlarınız sayesinde, bir nebze olsun, kurtuluş yolunda ümitli adımlar atabiliriz.
İbn Mes'ûd (radıyallâhü anh) der ki, daha biz yeni müslüman olmuştuk; henüz birkaç sene ancak geçmişti. İşte tam bu esnada şu âyet geldi ve bizleri sarstı. "İman edenlerin kalplerinin Cenâb-ı Hakk'ı ve O'nun tarafından inen hakîkatleri hatırlayarak yumuşayıp saygı ile dirilme vakti henüz gelmedi mi? Sakın onlar daha önceki kitap ehli gibi olmasınlar. Zira kitabı tanımalarının üzerinden kendilerince uzun zaman geçmesi sebebiyle, onlarda ülfet ve kanıksama meydana gelmiş, neticede kalpleri katılaşmıştı. Hatta onların çoğu büsbütün yoldan çıkmışlardır." (Hadîd, 16). Kalpleri diri ve canlı olan kimseler, işte bu âyeti işitince, gözyaşı dökerler. Allahım! Vakti geldi artık.
Tâbiînden biri, Nebî Aleyhisselâm'ı rüyâda görebilme arzusuyla tam yirmi sene gözyaşı döktü ve sonunda da bu nimete kavuştu. Ey kârî! Sen, ben, biz… O'nu görebilme adına bu kadarcık olsun ağlayabildik mi! O'nu görememek, gözyaşlarımızı ceyhûn etmesi gereken en büyük bir sebep. Ağlayalım ki, O'nun havz-ı kevseri'nden, yine O'nun mübârek elleriyle içebilelim. "Haşyet duymayan kalpten, yaşarmayan gözden, hakkı ve hakîkati işitmeyen kulaklardan, doymayan nefisten, faydasız ilimden, kabûle karîn olmayan duadan Sana sığınırım Allahım!" buyurmuyor mu? Biz de ağlayalım gözyaşları dindirmek için dua ederek ağlayalım…:clover::clover::clover:
Sâlih el-Mürrî'den gelen bir rivâyete göre; "Her kim günah korkusundan dolayı ağlarsa, günahı affolur. Her kim Allah'a (celle celâlüh) olan iştiyâkından dolayı ağlarsa, Cennet'te Cemâlullah'ı görür, dilediği zaman, o cemâl-i bâ-kemâli seyreder... Her kim ateş korkusundan dolayı ağlarsa, Allah onu ateşten korur. Her kim Cennet şevk-u iştiyâkıyla ağlarsa, Allah (celle celâlüh) onu Cennet'e koyar." …ve hak dostlarından biri: "İlâhî! Sana olan haşyet ve saygısından dolayı gözyaşı dökenin âhiretteki karşılığı nedir?" der. Cenâb-ı Hak şöyle buyurur: "Bunun karşılığı, onun yüzünü Cehennem'den âzât etmem ve o dehşetli günde ona aslâ korku yaşatmamamdır!"
Herşeyin maddiyât etrafında dönüp durduğu, şu son demlerini yaşayan fânî cihanda, Senin o, meleklerin taşıdığı kristallerden daha değerli gözyaşların da olmasaydı, biz gedâların-ın hâli nice olurdu! Ağlamana kıyamayız ama, ey Bülbül-i Şeydâ, ağla, ağla ki, Sen ağladıkça, biz yoldakilerin yürek yağları biraz olsun eriyor, paslanan kalpler-imiz bir nebze olsun arınıyor ve biraz daha hakîkate yakınlık kazandığımızı hisseder gibi oluyoruz.
Ağla! Ağla ki, gözyaşlarınız bize; "İki göz vardır, ateş yüzü görmez: Allah saygısından ağlayan gözler ve bir de Allah yolunda nöbet bekleyen gözler!" hakîkatini haykırıyor. Ağla ki, taşlaşan kalplerin başka kurtuluş ümidi de kalmadı zaten. Belki gözyaşlarınız sayesinde, bir nebze olsun, kurtuluş yolunda ümitli adımlar atabiliriz.
İbn Mes'ûd (radıyallâhü anh) der ki, daha biz yeni müslüman olmuştuk; henüz birkaç sene ancak geçmişti. İşte tam bu esnada şu âyet geldi ve bizleri sarstı. "İman edenlerin kalplerinin Cenâb-ı Hakk'ı ve O'nun tarafından inen hakîkatleri hatırlayarak yumuşayıp saygı ile dirilme vakti henüz gelmedi mi? Sakın onlar daha önceki kitap ehli gibi olmasınlar. Zira kitabı tanımalarının üzerinden kendilerince uzun zaman geçmesi sebebiyle, onlarda ülfet ve kanıksama meydana gelmiş, neticede kalpleri katılaşmıştı. Hatta onların çoğu büsbütün yoldan çıkmışlardır." (Hadîd, 16). Kalpleri diri ve canlı olan kimseler, işte bu âyeti işitince, gözyaşı dökerler. Allahım! Vakti geldi artık.
Tâbiînden biri, Nebî Aleyhisselâm'ı rüyâda görebilme arzusuyla tam yirmi sene gözyaşı döktü ve sonunda da bu nimete kavuştu. Ey kârî! Sen, ben, biz… O'nu görebilme adına bu kadarcık olsun ağlayabildik mi! O'nu görememek, gözyaşlarımızı ceyhûn etmesi gereken en büyük bir sebep. Ağlayalım ki, O'nun havz-ı kevseri'nden, yine O'nun mübârek elleriyle içebilelim. "Haşyet duymayan kalpten, yaşarmayan gözden, hakkı ve hakîkati işitmeyen kulaklardan, doymayan nefisten, faydasız ilimden, kabûle karîn olmayan duadan Sana sığınırım Allahım!" buyurmuyor mu? Biz de ağlayalım gözyaşları dindirmek için dua ederek ağlayalım…:clover::clover::clover: