AKP nereye gidiyor? Ahmet Altan

HAKAN34

Asistan
Katılım
5 Ekim 2008
Mesajlar
193
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
AKP nereye gidiyor?


s1%20altan1.jpg

Ahmet Altan - 08.11.2008



javascript:decreaseFontSize(); javascript:increaseFontSize();








Bizde politika bile biraz duygusaldır.
İnsanlar destekledikleri partilerine sevgi ve şefkat da hissederler.
Küçük kusurlarını, sapmalarını, zigzaglarını görmezden gelirler.
Ama bu küçük “ihanetler” birikmeye başlar, insanlar açıkça itiraf edemeden de olsa kendilerine “neler oluyor, nereye doğru gidiyor bu parti” diye sorar, kendini kandırmaya çalışır.
Sonra bu küçük sapmalar büyük değişikliklere dönmeye başlar.
Bugün bu ülkede AKP’ye özellikle de Başbakan Erdoğan’a gönülden bağlı insanlar var, onu bir kahraman, bir yiğit, haksızlığa karşı direnecek yürekli bir lider, sevilecek ve desteklenecek bir önder olarak görüyorlar.
Böyle görmelerinin haklı nedenleri bulunuyor.
Çıkardığı “uyum yasaları”, Avrupa Birliği üyeliği için attığı çok ciddi adımlar, fikir özgürlüğünden biraz yan çizse de inanç özgürlüğü konusundaki kararlı tutumu, askerlerin muhtırası karşısında o cesaret dolu dik duruşu, sistemin hedefi haline gelmesi.
Erdoğan’ı sevenler yakında sanırım Attila İlhan’ın bir mısraını içleri acıyarak hatırlayacaklar.
“İnsan bırakmaz sevdiğini
Sevmek insanı bırakır”
Çünkü “sevdikleri insan”, onların sevgisini ve güvenini boşa çıkaracak adımlar atıyor.
Kendisini sevenlerin verdiği oyları “pazarlık masasında” kendi kişisel iktidarını koruyabilmek için koz olarak kullanıyor.
Daha önce de çeşitli sarsıntılar yaşadı Erdoğan ama bu son yaptıkları çok ciddi bir yol ayrımına girildiğini gösteriyor.
İlk işaret aslında Aktütün faciasında görüldü.
Orada hayatını kaybeden 17 askerin hesabını sormak yerine genelkurmay başkanının yanında saf tuttu.
Gelen mektuplardan, onu sevenlerin bu tavırdan ne kadar yaralandıklarını biliyorum.
Ama çoğunluğu bunun “geçici bir tavır” olduğuna inanmak istiyordu.
Ne yazık ki bunun “geçici” olmadığı anlaşılıyor.
Güneydoğu’da yaptığı konuşmalarla, “ya sev ya terk et” türü ilkel milliyetçiliği benimseyen açıklamalarla, pompalı tüfekle sokağa çıkanı “sabrın da bir sonu var” deyip destekleyen hatta daha da beteri kışkırtan sözlerle, “devletin” yanına doğru adım adım yaklaşıyordu.
Kürtleri ezen, türbanlıları üniversitelere sokmayan, solcuları hapse atan, yurttaşının “fikirlerini, inançlarını, görüşlerini” tek bir kalıba dökmeye uğraşan ve bu kalıba sığmayanları cezalandıran devletin temsilciliğini üstlenmeye hazırlanıyordu.
Askeri siyasetin içinde tutan bir devletti bu.
Kendini, bütün yurttaşlarından üstün gören bir devletti.
Her şeyin doğrusunu herkesten daha iyi bildiğine inanan bir devletti.
İnsanlarına hizmet edeceğine, insanlarından hizmet bekleyen bir devletti.
Ülkesinin sınırlarını dünyaya ve değişime kapatmak isteyen bir devletti.
Erdoğan bu devletin müttefiki ve adamı olmak için yürüyor şimdi.
Dün AKP kadrolarında bir değişim oldu.
Dengir Mir Fırat, görevinden ayrıldı.
Fırat’ın ayrılması belki bir parti hakkında karar vermek için yeterli olmayabilir.
Ama yerine kim geldi?
Abdülkadir Aksu.
AKP’nin içinde Cemil Çiçek’le birlikte devletin en muhkem “yandaşı” olan ikinci isim.
İçişleri Bakanlığı sırasında Ergenekon soruşturmasıyla ilgili ciddi hiçbir adım atılmayan siyasetçi.
Yanılmayı çok isterim ama bundan sonra Ergenekon soruşturmasının yavaşlayacağını, derinlerine inilmeyeceğini, şu anda yakalanmış olanlarla yetinileceğini sanıyorum.
Avrupa Birliği konusunda da pek bir şey yapılmayacaktır.
Hukuk sistemimiz düzeltilmeyecek, siyasi yapımızdaki çarpıklıklar bir değişimden geçmeyecek, sivil bir anayasa yazılmayacaktır.
Bu ülkenin “ezilenlerinin” AKP’den beklediklerinden hiç biri korkarım bundan sonra gerçekleşmeyecektir.
Özgürlüklerin genişletilmesini AKP’den bekleyen muhafazakârların, Kürtlerin, demokratların “partisiz” ve ümitsiz kalacağı bir döneme giriyoruz gibi görülüyor.
AKP, kendisini kapatmaya çalışan Anayasa Mahkemesi’nin istediği türden bir parti olacak herhalde. Artık kapatılmaz.
Kapatılmasına gerek kalmadı çünkü o eski AKP’yi bizzat Erdoğan kapatıyor şimdi.
İnsanlar kendilerine yeni bir parti bulana kadar da Erdoğan çok sevdiği başbakanlık koltuğunda oturur.
Kendisini sevenlere, destekleyenlere, oy verenlere, bütün o ezilmişlere sırtını dönmesinin bedeli olarak o koltuğu bir süreliğine ona hediye ederler.
Son seçimde, büyük bir kesim değişimi gerçekleştirecek partinin AKP olduğunu sanarak oy verdi.
Şimdi o insanlar ihanete uğruyorlar.
Ülkenin yönetimi belli ki yargıçlarla generallerin iradelerine bırakılıyor.
Elbette Erdoğan’ı sevenler hemen vazgeçmeyecekler çünkü “insan bırakmaz sevdiğini” ama “sevdiğin” senin düşmanınla anlaşırsa “sevmek insanı bırakır” ve o insanlar usul usul uzaklaşırlar.
Bir kere daha kandırılmış olmanın acısıyla giderler.
Ve, umarım giderken artık değişimi “liderlerden” değil bizzat kendilerinden beklemeleri gerektiğini anlarlar.

taraf
 

legolas4444

Profesör
Katılım
1 Mayıs 2008
Mesajlar
1,367
Reaksiyon puanı
16
Puanları
218
ya bu hainin yazısını buraya eklemeyi utanın be arkadaşlar.
 

TakeOne

Doçent
Katılım
29 Nisan 2006
Mesajlar
560
Reaksiyon puanı
5
Puanları
18
Bana sorarsanız, silin bu yazıyı. Bu herif bir vatan hainidir. Vatansızdır.
Vatanı olmayanlar bilemezler, tanına ne olduğunu...
 

HAKAN34

Asistan
Katılım
5 Ekim 2008
Mesajlar
193
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
utanılacak durum yok!
Düşüncelerinizden de haklı iseniz sorun yok!
diyebilmeli kişi.
Yok düşüncelerinizde yanıltıyorsa yazdıkları ve doğruları gözünüze gözünüze sokuyorsa
böyle tepki vereceğinize kendinizi düzeltirsiniz...

bunu paylaşma şunu paylaşma deme hakkınız yok! asıl utanılacak durum bu "üye'yi sindirme" mesajlarınızdır.
Konu da şu şu görüşlerini beğenmiyorum, aslında olması gereken doğru şu'dur tarzında yazarsanız polemiğe girmeden aydınlanmış oluruz.
Forum kurallarına aykırı konu varsa yetkili arkadaşlar müdahale ediyorlar zaten.

teşekkürler
 

ayhan.akyuz

Asistan
Katılım
18 Haziran 2007
Mesajlar
396
Reaksiyon puanı
1
Puanları
0
utanılacak durum yok!
Düşüncelerinizden de haklı iseniz sorun yok!
diyebilmeli kişi.
Yok düşüncelerinizde yanıltıyorsa yazdıkları ve doğruları gözünüze gözünüze sokuyorsa
böyle tepki vereceğinize kendinizi düzeltirsiniz...

bunu paylaşma şunu paylaşma deme hakkınız yok! asıl utanılacak durum bu "üye'yi sindirme" mesajlarınızdır.
Konu da şu şu görüşlerini beğenmiyorum, aslında olması gereken doğru şu'dur tarzında yazarsanız polemiğe girmeden aydınlanmış oluruz.
Forum kurallarına aykırı konu varsa yetkili arkadaşlar müdahale ediyorlar zaten.

teşekkürler
insanları rahatsız eden liboş karakterlerin gelen rüzgara doğru yelken açmaları yani iki yüzlülük mesele o
ak p hatası yokmu çok ama şimdimi gördünüz günaydın derler adama
yenişafağa dikkat şimdiye kadar dümen suyundan giden şimdi akpartiye savaş açmış bence basitlik bu
 

HAKAN34

Asistan
Katılım
5 Ekim 2008
Mesajlar
193
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
sanırım erdoğan'ın taşıyacağından daha fazla yük sırtlamasını istiyorlar
ya da taşımasını istedikleri yük'ü kaldıramayacağını, kaldırmaya kalksa bile sonucuna katlanamayacağını bildiği için,
kurnazlıkla siyasi harakiri yapar tarzda çıkışlar yapıyor! topu tac'a atıyor, faul yapıyor, oyuncularda gerginlik yaratıp oyunu oynanamaz hale getiriyor...
 

Hedeter

Öğrenci
Katılım
5 Kasım 2008
Mesajlar
76
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
Çok güzel bir yazı.Paylaşımı yapan arkadaşa teşekkür ediyorum.Dengir Fırat konusuna fazlaca değinmemiş.Uyuşturucu kaçakçılığı yapan ve dini siyasete alet eden bir parti için ne söylese azdır.
 

HAKAN34

Asistan
Katılım
5 Ekim 2008
Mesajlar
193
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
ben size teşekkür ederim
 

legolas4444

Profesör
Katılım
1 Mayıs 2008
Mesajlar
1,367
Reaksiyon puanı
16
Puanları
218
insanları rahatsız eden liboş karakterlerin gelen rüzgara doğru yelken açmaları yani iki yüzlülük mesele o
ak p hatası yokmu çok ama şimdimi gördünüz günaydın derler adama
yenişafağa dikkat şimdiye kadar dümen suyundan giden şimdi akpartiye savaş açmış bence basitlik bu


Bende senin yorumuna katılıyorum. Aslında seninle anlaşacak bir çok ortak yönümüz var .. En basiti vatanımızı savunmamız konusunda hemfikiriz..Ahmet Altan gibi kendi çıkarı uğruna ruhunu hristiyanlara satan bir adama benim verdiğim tepkiyi veriyorsun. Yada yandaş medyayada aynı tepkiyi veriyorsun. Ben uzun zamandır diyorum bu forumda. Bugün başbakanı koşulsuz destekleyen medya bir anda çıkarları çeliştimi en büyük düşmanıda olur. Bak Fehmi Koru nasıl dönmeye başladı..Bu kadar hırsızlığa , yolsuzluğa bunlar göz yummadımı? Onlarda bu vebale ortak değiller mi?
 

DogukanDogu84

Profesör
Katılım
4 Ocak 2007
Mesajlar
1,686
Reaksiyon puanı
9
Puanları
218
aynen bu adamı görünce midem bulanıyor, Ahmet Altan, Mehmet Altan, Yasemin Çongar gibilerinden Allah bu ülkeyi kurtarsın!!! Bu arada Yasemin Çongar brüksel lahanası Joost Lagendijk ile evli hatırlatayım. :)
 

HAKAN34

Asistan
Katılım
5 Ekim 2008
Mesajlar
193
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
Yazık

s1%20altan1.jpg

Ahmet Altan - 09.11.2008







Başbakan Erdoğan, Aktütün olayından bu yana yaptığı her konuşmayla yeni bir şaşkınlık yaratıyor.
Çok değil, daha üç yıl önce Türkiye’yi Avrupa’ya taşıyacak, siyasette askerin hâkimiyetini kıracak, anayasayı sivilleştirecek, hukuk sistemini yenileyecek, ülkeyi özgürleştirecek ve “tarihe geçecek” bir lider olarak duruyordu sahnede.
Ardı ardına uyum yasaları çıkartmıştı.
Ankara ve İstanbul koalisyonunun baskısıyla ezilen Anadolu’nun, varoşların, ezilenlerin temsilcisiydi.
Dine saygılı bir dindar, bir muhafazakâr ve Avrupa Birliği üyeliği konusunda kararlı bir ilericiydi.
Türkiye’nin ihtiyaç duyduğu bir sentezi yaratacak ve “muhafazakârlarla ilericileri” aynı hedefte birleştirecekti.
Avrupa Birliği gibi ortak bir amaca giden yolda önderliğe soyunmuştu.
Kürt meselesinde nispeten barışçı bir çizgideydi.
Sınırötesi operasyonlara, “sınırın içindeki sorunları çözdünüz mü” diye karşı çıkıyordu.
Beldes ve Köydes gibi projelerle bütün Anadolu’daki köylere yol, su, elektrik götürüyordu.
Sağlık sistemini yenilemiş, insanların hayatlarını kolaylaştırmıştı.
“Türkiye’nin zencileri” denilen ezilenlerin sesi olmuştu.
Şemdinli skandalındaki kayganlığı dışında hep dik durmuştu, cesur durmuştu, eğilmemişti.
İstanbul ve Ankara kızmıştı ama Türkiye’nin geri kalanı sevmişti onu.
Son seçimlerde yüzde kırk yedi gibi muazzam bir oy oranına ulaşmıştı.
Seksen beş yıldır değişmeyen baskı rejimini, devletin vatandaşını ezen tutumunu, hukuksuzluğu Avrupa üyeliğiyle sona erdirecekti.
Bir ümitti.
Sonra Anayasa Mahkemesi girdi devreye.
AKP’ye kapatma davası açıldı.
Hukukla alakası olmayan tuhaf bir karar verdi mahkeme.
Bu kararıyla AKP’yi kapatmadı ama esir aldı.
Ve Tayyip Erdoğan değişti.
“Zencilerin sesi” olan ve bununla övünmesi gereken “büyük zencinin” rengi her konuşmayla biraz daha açıldı.
Biraz daha “beyazlaştı.”
Zenci ülkenin beyaz devletine adım adım yanaşmaya başladı.
Halkının değil, devletin sözcülüğünü tercih etti.
Bu devleti, halkına saygı gösterecek bir yapıya kavuşturması gerektiğini unuttu.
Aktütün’de hesap sorması gerekirken Genelkurmay Başkanı’na sahip çıktı.
Kürt meselesinde çözümün yolunu arayacağına, savaşçıların, “şahinlerin” üslubunu benimsedi.
Onun bu konuşmaları, yıllarca onu destekleyenleri hayal kırıklığına uğratırken, onu eleştiren dostlarının sayısı artmaya başladı.
Fehmi Koru, “Obama olarak başladı şimdi Bush oldu” dedi onun için.
Biz o sözü manşete taşıdık.
Erdoğan dün bu söze cevap verdi.
Eski dostu Koru’ya “sevsinler seni” dedi.
Konuşmasını baştan sona okudum.
Siz de okuyun.
İtiraf edeyim hayatımda okuduğum en tuhaf konuşmaydı.
Öyle cümleler vardı ki ne dediğini, ne demek istediğini anlamadım bile.
Sivil anayasa yapmaktan “şimdilik” vazgeçtiğini anlayabildim.
“Devletin değerlerine” çok önem verdiğini de.
O çok önem verdiği “devletin değerleri” arasında, inanç ve fikir hürriyetine baskı yapmak olduğunu unutmuştu anlaşılan.
Başörtülü çocukları okula sokmayan, Erdoğan’ın çok önem verdiği “devletin değerleri”.
Kürtlerin anadilde eğitim yapmasını engelleyen, o devletin değerleri.
İnsanları fikirlerinden dolayı hapse atan, o devletin değerleri.
Generallerin Çankaya’da cumhurbaşkanının eşinin elini sıkmamasına yol açan, o devletin değerleri.
Aynı generallerin Parlamento’yu boykot edecek cüreti bulmalarının kaynağı, o devletin değerleri.
İnsanları gözaltında öldüren, o devletin değerleri.
Ergenekon’un oluşmasına göz yuman, o devletin değerleri.
Erdoğan şimdi o değerleri savunuyor.
Konuşmalarında “bayrak ve devlet” kelimelerinden geçilmiyor.
Peki, “özgürlük, adalet, eşitlik, kardeşlik, başörtüsü, Kürt realitesi, Alevi açılımı, Avrupa, zenginleşmek, barış” kelimelerine ne oldu?
Kim sildi bu kelimeleri Erdoğan’ın konuşmalarından?
Biz “bayrak ve devlet” konuşmalarını çok dinledik, bugünkü statükoyu sürdürmek isteyen her işbirlikçi lider zaten bu hamasetin arkasına saklanıyor.
Erdoğan’ın da aynı siperin içine girmesi ve kendini destekleyen milyonlarca insanı ortada bırakması bakalım ona ne kazandıracak.
Dün, “ben Obama değilim” diye bağırıyordu.
Obama, Amerika’yı ve dünyadaki savaşçı eğilimleri değiştireceği ümidini yaratarak yeryüzünde heyecan uyandıran genç bir siyasetçi.
Obama olmak hiç de fena bir şey sayılmaz.
Erdoğan haklı, o Obama değil.
Ama daha üzücü olanı...
Onun artık Erdoğan da olmaması.
O artık bir “beyaz” adam.

taraf
 

alirizak

Asistan
Katılım
6 Mart 2006
Mesajlar
288
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
Bu yazının altına imzamı koyarım. Dediklerine tam anlamıyla katılıyorum. AKP kendisini başarıya ulaştıran yoldan çıkmaya başlıyor. Belki tekrar yoluna girer ancak şu anda statükoya doğru bir ilerleyiş var AKP'de. hayırlısı...
 
Üst