Erdoğan'ın Gençlerle Video Konferans Buluşması dislike yağmuruna tutuldu

Katılım
12 Mart 2011
Mesajlar
35,206
Reaksiyon puanı
10,327
Puanları
293
Peki yeni nesilin hiç mi haklılık payı yok sizce? Bir telefona, bir bilgisayara gerçek değerinin 10 katını vermek hoşunuza gidiyorsa sizi yeni yapılan köprünüzle baş başa bırakıyorum.
Ben istediğim ürünü alamayacaksam, istediğim gibi para harcayamayacaksam neden üniversite okuyayım, neden bu ülkede bir meslek icra edeyim?
Sevgili doktor, kusura bakma ama bu yazdıklarınız ne sosyolojiyle, ne psikolojiyle, ne akılla ne de mantıkla uyuşmuyor. Hayata ve hayatın gerçeklerine biraz daha realist yaklaşabilirsiniz. Bunun iktidarla, siyasetle bir ilgisi yok. İnan bana... Tıp camiası için hayat tozpembe görünür, diğer insanların durumunu aynı gözlükle değerlendirirsen hataya düşmüş olursun, vesselam.
 

Assad Najjar

Profesör
Katılım
18 Ocak 2019
Mesajlar
1,673
Reaksiyon puanı
2,303
Puanları
358
Yaş
30
Sevgili doktor, kusura bakma ama bu yazdıklarınız ne sosyolojiyle, ne psikolojiyle, ne akılla ne de mantıkla uyuşmuyor. Hayata ve hayatın gerçeklerine biraz daha realist yaklaşabilirsiniz. Bunun iktidarla, siyasetle bir ilgisi yok. İnan bana... Tıp camiası için hayat tozpembe görünür, diğer insanların durumunu aynı gözlükle değerlendirirsen hataya düşmüş olursun, vesselam.
İsmini bilmiyorum, o açıdan "Seyyah bey" diyeceğim. (Açıkçası ben insanlara bey/hanım diye hitap ederim, yaşları benden küçük de olsa, bu resmiyet takıntısını lisedeki Tarih hocam bulaştırdı bana.)

Seyyah bey, görüşünüze kesinlikle saygı duyarım. Neticede burası bir forum ortamı ve kurallar çerçevesinde herkes istediğini yazabilir. Bu arada "ConfickerBelasi" isimli arkadaşımız neden yorumunuza dislike yaptı (Bu kelimenin Türkçesini bilsem keşke, çok güzel olacak o zaman.), bilemiyorum; ama üzdü beni açıkçası.

Her neyse 100 mesaj olmama yalnızca 6 mesaj kaldı. Yakında "Siyaset" bölümünde çok eğleneceğiz.

Aslında forumun sahibi Hakkı bey ile tanışmayı çok isterim, umarım bir gün nasip olur. Her zaman bir CEO ile tanışmak istemişimdir hep.

Son olarak bu forumda benim deli olduğumu düşünen arkadaşlarımız var. Bir nevi haklılar da aslında, pek de akli melekelerimin yerinde olduğu söylenemez. Ama olsun, ben foruma renk katacağımı düşünüyorum, forumdaki herkes akıllı olsa çok sıkıcı olurdu. Araya birkaç tane deli serpiştirmek lazım.

Ben kendimi neye benzetiyorum, biliyor musunuz? Muhabbet kuşlarına... Yani gibi onlar gibi çok şekerimdir; ama biri bana parmağını uzatırsa ısırırım.
 

OzkanK.

Rektör
Katılım
3 Eylül 2019
Mesajlar
10,693
Reaksiyon puanı
13,061
Puanları
4,958
İsmini bilmiyorum, o açıdan "Seyyah bey" diyeceğim. (Açıkçası ben insanlara bey/hanım diye hitap ederim, yaşları benden küçük de olsa, bu resmiyet takıntısını lisedeki Tarih hocam bulaştırdı bana.)

Seyyah bey, görüşünüze kesinlikle saygı duyarım. Neticede burası bir forum ortamı ve kurallar çerçevesinde herkes istediğini yazabilir. Bu arada "ConfickerBelasi" isimli arkadaşımız neden yorumunuza dislike yaptı (Bu kelimenin Türkçesini bilsem keşke, çok güzel olacak o zaman.), bilemiyorum; ama üzdü beni açıkçası.

Her neyse 100 mesaj olmama yalnızca 6 mesaj kaldı. Yakında "Siyaset" bölümünde çok eğleneceğiz.

Aslında forumun sahibi Hakkı bey ile tanışmayı çok isterim, umarım bir gün nasip olur. Her zaman bir CEO ile tanışmak istemişimdir hep.

Son olarak bu forumda benim deli olduğumu düşünen arkadaşlarımız var. Bir nevi haklılar da aslında, pek de akli melekelerimin yerinde olduğu söylenemez. Ama olsun, ben foruma renk katacağımı düşünüyorum, forumdaki herkes akıllı olsa çok sıkıcı olurdu. Araya birkaç tane deli serpiştirmek lazım.

Ben kendimi neye benzetiyorum, biliyor musunuz? Muhabbet kuşlarına... Yani gibi onlar gibi çok şekerimdir; ama biri bana parmağını uzatırsa ısırırım.


Bu yazış tarzı bu söylemler :D uzun uzun yazmalar sizinle çok eğlenecez tarzı söylemler Sardaukar pampa senmisin =?
Harbi O galiba efsane geri geliyor SND ayık olsun :D :p
 

Assad Najjar

Profesör
Katılım
18 Ocak 2019
Mesajlar
1,673
Reaksiyon puanı
2,303
Puanları
358
Yaş
30
Ooo, "ConfickerBelasi" ve "Dilara Kaya" arkadaşlarımız da burdaymış. Buradan bu arkadaşlarımıza saygılarımı ve sevgilerimi iletiyorum.:)

İstek parça varsa söyleyin, birazdan radyo yayınımız başlayacak çünkü.:tearsofjoy:
 
M

Murat Burç

SDN Okuru
Sevgili doktor, kusura bakma ama bu yazdıklarınız ne sosyolojiyle, ne psikolojiyle, ne akılla ne de mantıkla uyuşmuyor. Hayata ve hayatın gerçeklerine biraz daha realist yaklaşabilirsiniz. Bunun iktidarla, siyasetle bir ilgisi yok. İnan bana... Tıp camiası için hayat tozpembe görünür, diğer insanların durumunu aynı gözlükle değerlendirirsen hataya düşmüş olursun, vesselam.
Bu yazının tercümesi çöp Ekonominin konuşulması hoşuma gitmiyor nasıl saçmalayabilirim acaba demek.
 
M

Murat Burç

SDN Okuru
Taktik hep aynı gündem değiştirmeye çalışıyorlar... Ekonomi konuşulmasın diye Seyyah bile gündemi konuyu değiştiriyor :p
Aynen öyle. Beni bu düşüncemden Allah'tan başka kimse vazgeçiremez.

Ekonomi dışında ( mülteci meselesi ve sınır ötesi operasyonlar hariç) birşeyleri konuşan herkes benim gözümde gündem değiştirmeye çalışıyordur.

Ben hep dedim hep diyeceğim Türkiye'nin en büyük sorunu ekonomidir. Bizim başımızdaki ekonomi problemi öyle büyükki Türk tarihinin başına bundan daha büyük bela gelmedi.
Niye böyle diyorum çünkü başımıza daha önceden gelen belalara karşı verebileceğimiz bir cevap vardı şuan yok.

Benimle dalga geçip eğleniyor olabilirsin ama bu benim hiç umrumda değil.
 
M

Murat Burç

SDN Okuru
Her naneye maydanoz olmak zorunda değilsin. Ekonomi falan benim aklımın ucundan bile geçmedi. Ayrıca ekonominin iyi olduğunu falan da savunmadım. Seni saygılı olmaya, edebini muhafaza etmeye davet ederim.
Arkadaş para diyor, pahalılık diyor siz bunlar akla psikolojiye sığmaz, uymaz diye cevap veriyorsunuz.

Yazılanları bir daha okuyun bence.
 

Assad Najjar

Profesör
Katılım
18 Ocak 2019
Mesajlar
1,673
Reaksiyon puanı
2,303
Puanları
358
Yaş
30
Her naneye maydanoz olmak zorunda değilsin. Ekonomi falan benim aklımın ucundan bile geçmedi. Ayrıca ekonominin iyi olduğunu falan da savunmadım. Seni saygılı olmaya, edebini muhafaza etmeye davet ederim.
Beyler, beyler... Sakin olalım lütfen. Hakikaten kalbimi kırıyorsunuz, gerçekten. Bakın ben anksiyete ve depresyon hastasıyım, sizi böyle görünce daha kötü oluyorum.?????
 

HÜDHÜD

Rektör
Katılım
5 Mayıs 2017
Mesajlar
10,093
Reaksiyon puanı
6,555
Puanları
293
Aynen öyle. Beni bu düşüncemden Allah'tan başka kimse vazgeçiremez.
Ekonomi dışında ( mülteci meselesi ve sınır ötesi operasyonlar hariç) birşeyleri konuşan herkes benim gözümde gündem değiştirmeye çalışıyordur.

Ben hep dedim hep diyeceğim Türkiye'nin en büyük sorunu ekonomidir. Bizim başımızdaki ekonomi problemi öyle büyükki Türk tarihinin başına bundan daha büyük bela gelmedi.
Niye böyle diyorum çünkü başımıza daha önceden gelen belalara karşı verebileceğimiz bir cevap vardı şuan yok.

Benimle dalga geçip eğleniyor olabilirsin ama bu benim hiç umrumda değil.
Doğru söylemek adına her doğru her yerde söylenir mi?

Doğru konuşmak ve insanların arkasından konuşmamak güzel bir meziyettir.Ancak doğru konuşayım derken insanları kırmak da doğru değildir. Durumuna göre kul hakkına da girebilir.

Adamın biri, "Nerede olursa olsun ben hep doğruyu söylerim, asla müdara etmem." diye iddiada bulunurmuş. (Müdara; idare etme, gönül alma, yumuşak davranıp hoş geçinme demektir...)

Bir gün birinin şahide ihtiyacı olmuş, bu doğru konuşan adamı şahit olarak mahkemeye götürüp kadı efendinin karşısına dikmiş. Bizim doğrucu bakmış ki, kadı efendinin bir gözünde şaşılık var. Hemen, "Selamün aleyküm kör kadı." deyivermiş. Kadı da kızıp, "Atın şu münasebetsizi içeriye." diyerek hapsi boylatmış. Mahkumlar ısrar etmişler, "Neden hapse atıldın?" diye... O da omuzlarını silkiyormuş: "Ben sadece doğruyu söyledim: 'Selamün aleyküm kör kadı.' dedim. O da beni hapse attı. Halbuki ben doğruyu söylemiştim."

Mahkumlar gülmüşlür:

"Efendi, her doğruyu her yerde söylemek doğru mu? İşte böyle münasip olmayan yerde söyleyeceğin bir doğru, münasip olan yerlerde söylemen gereken doğrulara da mani olur, şahitlik bile yapamaz hale getirirler seni..." demişler,

Bundan dolayıdır ki ilim ve hikmet erbabı, "Her doğruyu her yerde söylemek doğru değildir." derler. Hele günümüzde, sözüne sohbetine iyice dikkat etmek gerektiğini bilmeyenimiz yoktur herhalde... Ama yine de "kör kadı" diyenler çıkıyor, güya doğruluktan ayrılmayacaklarını ifade ediyorlar...

Halbuki bir doğru söyleyip de bir sürü zararlara sebep olmaktansa, zararlı insanlarla zararsız şekilde muhatap olup belaya girmemeye çalışmak da sünnetin iktizasıdır.

RİSÂLE-İ NUR’UN AŞİNASI olan herkes,

“Her söylediğin hak olsun. Fakat, her hakkı söylemeye senin hakkın yoktur. Her dediğin doğru olmalı. Fakat, her doğruyu demek doğru değildir.” (bk. Mektubat, Yirmi İkinci Mektup / Uhuvvet Risalesi)
sözünü bilir. Bu sözün hangi risâlede geçtiğini de.

Bu söz, Uhuvvet Risâlesi’nde geçer. Bu sözün Uhuvvet Risâlesi’nde geçiyor olması, "her doğruyu demenin" mü’minler arasında kardeşâne bir beraberliğin tesisine engel teşkil ettiğine işarettir. Bediüzzaman Said Nursî, Uhuvvet Risâlesi’nde bu hatırlatmayı yaptığına göre, görmüştür ki, mü’minler arasında kardeşliğe zarar veren unsurlardan biri, "her doğrunun söylenmesi"dir. Demek ki, doğru olduğu halde söylenmesi doğru olmayan doğrular vardır.

Nitekim, ilgili sözün hemen ardından gelen cümle, "doğru bir sözü söylemesi doğru olmayan" kişilerin varlığına dikkat çeker. “Zira, senin gibi, niyeti hâlis olmayan bir adam, nasihatı bazan damara dokundurur, aksülamel yapar.” kaydı gösterir ki, bazı kişilerin bazı doğruları söylemesi doğru değildir. Buna göre, bir kişi, bir doğruyu"damara dokundurma" kasdıyla söylüyorsa; o kişi, o doğruyu söylemeye ehil değildir. Ki, Kastamonu Lâhikası’nda yer alan bir mektupta geçen “Risâle-i Nur tokatlarda istimal edilmez.” sözü de bu mânâda mütalâa edilmelidir.

Yine Bediüzzaman’ın mektuplarından çıkan bir diğer ders, söz doğru, söyleyecek kişi doğru, niyeti de halis olsa bile, "Her doğrunun her yerde ve her zaman söylenmesinin doğru olmadığı"dır. Belâgatın Bediüzzaman tarafından ‘mukteza-yı hale mutabakat’ şeklinde yapılan kısa ama enfes tarifi de bu noktaya dikkat çekmektedir. Her doğru her yerde söylenmez. Bazı doğru sözlerin bazı yerlerde söylenmesi yanlıştır. Aynı şekilde, her doğru her zaman söylenmez. Bazı doğru sözlerin bazı zamanlarda söylenmesi de yanlıştır.

Bu yanlışlık ise, ya sözün kendisi ile ilgilidir; yahut sözün muhatabı olan kişilerle...

Birer örnekle açıklayacak olursak; doğru bir söz, belli kayıtlar altında ve belli şartlar dahilinde söylenmiş ise, o kayıtları gözardı ederek, o şartları görmezden gelerek bu sözü her hale ve her zamana olduğu gibi uyarlayıp söylemek, doğru bir sözün yanlış söylenmesinin örneğidir. Bediüzzaman’ın “Ata et, aslana ot atılmaz.” veciz cümlesiyle özetlediği durumlar ise, sözün muhatabı olan kişilerle ilgili yanlışların örneği...

Mü’minler arasındaki gerilimlere baktığımızda ise, bu gerilimlerin büyük kısmının bu yöndeki dikkatsiz ve hikmetsiz söylemlerden, doğru zamanda doğru kişilere doğru biçimde söylendiğinde kabul göreceği halde yanlış bir üslûpla söylenmiş sözlerden kaynaklandığını görürüz. Nice doğru vardır ki, muhtevası doğru olmakla birlikte, yanlış cümlelerle söylenmiştir. Nice doğru söz vardır ki, yanlış yerde, yanlış zamanda, yanlış kişilere söylenmiştir.

Ve nice kardeş kalbler, sırf bu yüzden; söylenmesi doğru olmayan doğrular yüzünden, yanlış yerde ve yanlış zamanda yanlış kişilere söylenen doğrular yüzünden birbirine karşı kırık ve kırgın haldedir.

Risâle-i Nur dairesindeki mü’minler ile tasavvuf yoluna sülûk etmiş mü’minler arasındaki gerilim örneğinde olduğu gibi...

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet


 
M

Murat Burç

SDN Okuru
kardeşâne bir beraberliğin tesisine
Benim kardeşe ihtiyacım yok. Benim doğruyu söyleyene ihtiyacım var.

Biri kırılmasın, gücenmesin diye lafımı eğip bükemem. Birinin kalbinin kırılması gerekiyorsa da cam parçalar gibi parçalarım.

Ben buyum, düşüncelerim de aynen şu üstteki yazdığım gibidir. İsteyen istediğini düşünmekte serbest.

Bana insafsız ve vicdansız diyebilirsiniz kabul ederim. Bu dünyada kalbimi kırabilecek hiç kimse yok. Doğru bildiğim bana yeter.
 
Son düzenleyen moderatör:
M

Murat Burç

SDN Okuru
Bu cümlen bana yeter, bu zaten korkaklığın bir çeşit tezahürüdür... Hiç kusura bakma.

Ha şu da var, kimsenin gücü sınırsız değildir, bazen alttan alma veya zarar veya ziyana uğramamak için rol yapılır ama hep rol yapmışımdır demek, Ben hiç hata yapmam, hep doğru bildiğimi söylerim, söyleyemediğim zaman da hepsi rol gereğidir... Çok yanlış bir düşünce bence. Kibir var cümlende.
Arkadaşlar dediğim gibi

Kibirli, insafsız, vicdansız sıradan istediğinizi söyleyebilirsiniz.

Ben biri bana bunları dedi diye üzülecek etkilenecek biri değilim. İnanmadığım şeyden niye etkileneyim? Ölüp gidicez bir gün bu rahatlığımın ve vurdumduymazlığımın sebebi bu. :D

Konuya daha fazla cevap vermeyeceğim.
 

darkstar

Profesör
Katılım
21 Ağustos 2016
Mesajlar
1,638
Reaksiyon puanı
1,481
Puanları
358
Doğru söylemek adına her doğru her yerde söylenir mi?

Doğru konuşmak ve insanların arkasından konuşmamak güzel bir meziyettir.Ancak doğru konuşayım derken insanları kırmak da doğru değildir. Durumuna göre kul hakkına da girebilir.

Adamın biri, "Nerede olursa olsun ben hep doğruyu söylerim, asla müdara etmem." diye iddiada bulunurmuş. (Müdara; idare etme, gönül alma, yumuşak davranıp hoş geçinme demektir...)

Bir gün birinin şahide ihtiyacı olmuş, bu doğru konuşan adamı şahit olarak mahkemeye götürüp kadı efendinin karşısına dikmiş. Bizim doğrucu bakmış ki, kadı efendinin bir gözünde şaşılık var. Hemen, "Selamün aleyküm kör kadı." deyivermiş. Kadı da kızıp, "Atın şu münasebetsizi içeriye." diyerek hapsi boylatmış. Mahkumlar ısrar etmişler, "Neden hapse atıldın?" diye... O da omuzlarını silkiyormuş: "Ben sadece doğruyu söyledim: 'Selamün aleyküm kör kadı.' dedim. O da beni hapse attı. Halbuki ben doğruyu söylemiştim."

Mahkumlar gülmüşlür:

"Efendi, her doğruyu her yerde söylemek doğru mu? İşte böyle münasip olmayan yerde söyleyeceğin bir doğru, münasip olan yerlerde söylemen gereken doğrulara da mani olur, şahitlik bile yapamaz hale getirirler seni..." demişler,

Bundan dolayıdır ki ilim ve hikmet erbabı, "Her doğruyu her yerde söylemek doğru değildir." derler. Hele günümüzde, sözüne sohbetine iyice dikkat etmek gerektiğini bilmeyenimiz yoktur herhalde... Ama yine de "kör kadı" diyenler çıkıyor, güya doğruluktan ayrılmayacaklarını ifade ediyorlar...

Halbuki bir doğru söyleyip de bir sürü zararlara sebep olmaktansa, zararlı insanlarla zararsız şekilde muhatap olup belaya girmemeye çalışmak da sünnetin iktizasıdır.

RİSÂLE-İ NUR’UN AŞİNASI olan herkes,


sözünü bilir. Bu sözün hangi risâlede geçtiğini de.

Bu söz, Uhuvvet Risâlesi’nde geçer. Bu sözün Uhuvvet Risâlesi’nde geçiyor olması, "her doğruyu demenin" mü’minler arasında kardeşâne bir beraberliğin tesisine engel teşkil ettiğine işarettir. Bediüzzaman Said Nursî, Uhuvvet Risâlesi’nde bu hatırlatmayı yaptığına göre, görmüştür ki, mü’minler arasında kardeşliğe zarar veren unsurlardan biri, "her doğrunun söylenmesi"dir. Demek ki, doğru olduğu halde söylenmesi doğru olmayan doğrular vardır.

Nitekim, ilgili sözün hemen ardından gelen cümle, "doğru bir sözü söylemesi doğru olmayan" kişilerin varlığına dikkat çeker. “Zira, senin gibi, niyeti hâlis olmayan bir adam, nasihatı bazan damara dokundurur, aksülamel yapar.” kaydı gösterir ki, bazı kişilerin bazı doğruları söylemesi doğru değildir. Buna göre, bir kişi, bir doğruyu"damara dokundurma" kasdıyla söylüyorsa; o kişi, o doğruyu söylemeye ehil değildir. Ki, Kastamonu Lâhikası’nda yer alan bir mektupta geçen “Risâle-i Nur tokatlarda istimal edilmez.” sözü de bu mânâda mütalâa edilmelidir.

Yine Bediüzzaman’ın mektuplarından çıkan bir diğer ders, söz doğru, söyleyecek kişi doğru, niyeti de halis olsa bile, "Her doğrunun her yerde ve her zaman söylenmesinin doğru olmadığı"dır. Belâgatın Bediüzzaman tarafından ‘mukteza-yı hale mutabakat’ şeklinde yapılan kısa ama enfes tarifi de bu noktaya dikkat çekmektedir. Her doğru her yerde söylenmez. Bazı doğru sözlerin bazı yerlerde söylenmesi yanlıştır. Aynı şekilde, her doğru her zaman söylenmez. Bazı doğru sözlerin bazı zamanlarda söylenmesi de yanlıştır.

Bu yanlışlık ise, ya sözün kendisi ile ilgilidir; yahut sözün muhatabı olan kişilerle...

Birer örnekle açıklayacak olursak; doğru bir söz, belli kayıtlar altında ve belli şartlar dahilinde söylenmiş ise, o kayıtları gözardı ederek, o şartları görmezden gelerek bu sözü her hale ve her zamana olduğu gibi uyarlayıp söylemek, doğru bir sözün yanlış söylenmesinin örneğidir. Bediüzzaman’ın “Ata et, aslana ot atılmaz.” veciz cümlesiyle özetlediği durumlar ise, sözün muhatabı olan kişilerle ilgili yanlışların örneği...

Mü’minler arasındaki gerilimlere baktığımızda ise, bu gerilimlerin büyük kısmının bu yöndeki dikkatsiz ve hikmetsiz söylemlerden, doğru zamanda doğru kişilere doğru biçimde söylendiğinde kabul göreceği halde yanlış bir üslûpla söylenmiş sözlerden kaynaklandığını görürüz. Nice doğru vardır ki, muhtevası doğru olmakla birlikte, yanlış cümlelerle söylenmiştir. Nice doğru söz vardır ki, yanlış yerde, yanlış zamanda, yanlış kişilere söylenmiştir.

Ve nice kardeş kalbler, sırf bu yüzden; söylenmesi doğru olmayan doğrular yüzünden, yanlış yerde ve yanlış zamanda yanlış kişilere söylenen doğrular yüzünden birbirine karşı kırık ve kırgın haldedir.

Risâle-i Nur dairesindeki mü’minler ile tasavvuf yoluna sülûk etmiş mü’minler arasındaki gerilim örneğinde olduğu gibi...

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet


Her doğruyu her yerde söylemek doğru mudur bilmem lakin milletin %50 sinin terörist ilan edildiği hakaretlere ve haksızlıklara maruz kaldığı bir ortamda "susan dilsiz şeytan gibidir".

Her doğruyu her yerde söyleyemeseniz de her daim Hakkın yanında yer almanız ve doğruları haykırmanız gerekir. Bediüzzaman'ın "Zalimler için yaşasın cehennem." sözünü de hatırlamakta ve hatırlatmakta fayda var.
 
Üst