Yaz Geçer.

Bu konuyu okuyanlar

Süpürgesiz cadı

Profesör
Katılım
25 Kasım 2017
Mesajlar
1,045
Reaksiyon puanı
617
Puanları
113
20180228_012645.png

Ölü bir yılan gibi yatıyordu aramızda
yorgun, kirli ve umutsuz geçmişim
oysa bilmediğin bir şey vardı sevgilim
Ben sende bütün aşklarımı temize çektim

imrendiğin, öfkelendiğin
kızdığın, ya da kıskandığın diyelim
yani yaşamışlık sandığın
Geçmişim
dile dökülmeyenin tenhalığında
kaçırılan bakışlarda
gündeliğin başıboş ayrıntılarında
zaman zaman geri tepip duruyordu. Ve elbet üzerinde durulmuyordu.
Sense kendini hala hayatımdaki herhangi biri sanıyordun, biraz daha
fazla sevdiğim, biraz daha önem verdiğim.
...




Radyo oyunları, film senaryosu, şarkı sözü, hikâyeleri, romanları, oyunlarıyla tanınan yazar Murathan Mungan, en çokta şiirleri ile gönüllere taht kurmuş olsa gerek!

1986-1992 yılları arasında hayat verdiği şiirlerini topladığı Yaz Geçer adlı kitabı yirmi birinci basım olarak şiir severler için tekrar raflarda yerini almıştır.

Yaz geçer yine gelir… Yaz geçer iyi gelir sözcükler, diyerek başladığı kitabında şiirlerini üç bölüme ayırmıştır.

İlk bölümde daha çok terk edilme temalarını işlerken Yalnız bir Opera adlı anı-şiirini kaleme alarak başlar: ‘’Yaz başıydı gittiğinde. Sersemletici bir rüzgâr gibi geçmişti Mayıs. Seni bir şiire düşündükçe kanat gibi, tüy gibi, dokunmak gibi uçucu ve yumuşak şeyler geliyordu aklıma. Önceki şiirlerimde hiç kullanmadığım bu sözcük usulca düşüyordu bir kâğıt aklığına, belki de ilk kez giriyordu yazdıklarıma, hayatıma…’’

Gitmişti ve aralarına koca bir yaz girmişti. O üç aylık süreçte birbirlerini görmemişlerdi ve eksik kalmıştı her şey. Geri döndüklerinde ise her şey değişmişti. Tekrar gittiklerinde birbirlerinden artık bir mevsim değil koca bir hayat girmişti aralarına ve kapı kapanmıştı hiç açılmamacasına… Kış başlamıştı artık; hoşnutsuzluğun kışı, ayrılığın kışı…

Her ayrılık sonunda olduğu gibi yapılacakları yapıyordu artık şair. ‘’Kitaplara sarılmak, dostlarla konuşmak, yazıya oturup sonu gelmeyen cümleler kurmak, camdan dışarı bakıp puslu şarkılar mırıldanmak…’’ sözleri ile anlatıyordu. Ve teselli edilişlerinden:

‘’Bana zamandan söz ediyorlar, gelip size zamandan söz ederler. Yaraları nasıl sardığından ya da her şeye nasıl iyi geldiğinden… Hepsini bilirsiniz zaten, bir işe yaramadığını bildiğiniz gibi… Her şeye iyi gelen zaman sizi kanatır…’’ diye devam eder.

İkinci olarak Bilardo Topları şiirini yine anı tarzında dile getirir:

‘’Ayrıldığımız gündü. Mutfaktaydık, buzdolabının yanında, kapısı açıktı, her şey bambaşka görünüyordu yüzüne vuran o soğuk ışıkta.
- Biliyor musun, sen neye benziyorsun? dedin. Korkuyla, ‘’neye?’’ dedim.
- Bilardo toplarına.’’
- Neden? dedim.
- Yazgını hep başkalarının ıstakalarının insafına bırakıyorsun da ondan…

Terk edilişten önce son konuşmasıydı bu sevgilinin ve artık şair şimdi ne zaman birinden ayrılsa, ıstakaların sesi patlıyordu kulaklarında…
Birinci bölümün son şiiri ise, Terastaki Havlu’ydu. ‘’Yalnızca terasta unuttuğun havlu çırpınıyordu rüzgârda,’’ diyerek bir yaz rastladığı ve bir daha hiçbir yazda rastlayamadığı sevgiliyeydi sözleri.

İkinci bölüm içeriğinde beş şiir içerir ve ana tema denizdir. ‘’Denizim ben batık aşklarla dolu,’’ diyerek dile getirir kaybedişlerini. Alabalık ve Siyambalığı, Kadırga, Yedi Dalga, Kalyon ve Köpükler, Kamçılar adlı şiirleri yer alır.

‘’…Buluşurdu sessizliğimiz okuduğumuz sayfaların derinliğinde,
Ne zaman sussak aramızdan geçerdi hayalet gemileri karşılıklı kıyılarda,
Aynı denize bakan iki koltuk, iki lamba, iki ay,
Aynı pencerenin derinleştirdiği gecede,
Gemilerin ıslığını dinlerdik, tek bir söz bile etmeden konuşurduk saatlerce…’’
Kadırga adlı şiirinden bir bölüm olarak yer alır.

Üçüncü ve son bölüm olarak Yaz Sonu Şiirleri ve Yaz Bitti adıyla son bulur.

Geçiyordum Uğradım şiiri ile şair, doğduğu eve kadar uzanıp zamanı sorgular. Belki bir gömüde birkaç eski eşyanın ışıltısı yahut aynada eski yüzüyle karşılaşmayı diler. Ancak öyle uzak gelir ki anılar, ‘’doğduğum ev artık yavrusunu tanımayan bir hayvan gibi bakıyor uzaklara,’’ diyerek şikayette bulunur. Ve sorgular: ‘’Neden dönüşler loş zamanlara saklanır? Neden kimse yola çıktığı gibi dönmez geriye? Zaman nerde adılın...’’
Bir avuntu, umma şiiri olan Sandık Odası şiirini ise:

‘’… Ne zaman, nerede bir şey yitirsek, burada bulacağımızı sanırdık.

Bu sandık odasında. Mümkünmüş gibi, balkonda unuttuğumuz nice yazlardan sonra…’’ dizeleri ile sonlandırır.

Öğle Saati, Vazoda Tozlu Güller, ‘’Bir ben söylerdim kuytu akşamlarda, dalgın çalgıların unuttuğu şarkıları,’’ diye seslendiği Dalgın Çalgılar, Yaz Sonu ve Yaz Bitti şiirleri ile bu anlam dolu, duygu yüklü kitabı sonlandırır.

Yaz bitti, bitmeyen şeyler kaldı geride…

Murathan Mungan.
Yaz Geçer.
 
Üst