Yok böyle din!

thetiduygu

Profesör
Katılım
9 Haziran 2009
Mesajlar
1,042
Reaksiyon puanı
10
Puanları
0
Yok böyle din! Sınanan Defne değil biziz! Yok böyle din! Sınanan Defne değil biziz!

Bu sınavda kaybetmezsek, ölü Defne’yi olmasa da, yaşayan Defneleri kazanabiliriz. Hem belki “Defne’nin ölümü”nden aldığımız dersle, yaşayan Defnelerin “ölü kalpleri”ni diriltiriz.

Asıl derdimi öyküdeki babaya söyleteyim: Babasıyla sabah namazına kalkmış bir delikanlı, komşu evlerin ışıklarının yanmadığını görünce, “Şunlara bak baba, namaza kalkmamışlar!” der. Baba mahzun olur: “Ah evladım, böyle diyeceğine namaza kalkmasaydın keşke.”

Bir de şöyle bir öykü bilirim: Bir sarhoşun Mevlânâ’nın dergâhına girip patavatsızlık etmesi üzerine, müridler sarhoşu tartaklar. Mevlânâ ise müridlere çıkışır: “Şarabı o içmiş ama siz sarhoş olmuşsunuz.”

Şarapçının niye sarhoş olduğu ilgilendirmez müridi; sarhoşa nasıl davranacağı ilgilendirir. Müridin sarhoşa kabalık yapmaması, sarhoşun müride kabalık yapmamasından önceliklidir. Bu önceliği bilmezsek, ömrümüzü başkalarını ayıplamak gibi affedilmez bir ayıba harcarız. Şarapçının sarhoşluğu geçer ama başkasının ayıplarını sayarken kendini ayıpsız bilme sarhoşluğu geçmez.

Kur’ân’ın Karun, Firavun, Nemrud, Ebu Leheb, Câlut gibi kötülük tiplerini ısrarla hatırlatması, içimizdeki sapma dinamiklerini hatırlatmak adınadır. Başkalarını ayıplayarak içimizdeki ayıpları unutturmak için değildir. Kur’ân başkalarını etiketlemeye değil kendimizi sorgulamaya çağırır: “Firavun’u firavunlaştıran benlik sende de var!” demeye getirir. “Karun’u Karunlaştıran kibre ve gurura sen uzak dur!” diye uyarır. Karun ölmüştür ama Karunlaşma tehlikesi yaşamaktadır. Tebbet Sûresi’nde “Kurusun iki eli Ebu Leheb’in” derken, elimizde olanların bizi de “Ebu Lehebleştirme” tehlikesine dikkat çeker: “Malın ve kazancın seni de helak edebilir.” Maksat, Ebu Leheb diye birini çekiştirmek, çekiştirmemizi istemek değildir.

Aldananları görmek, aldanabileceğini gösterir insana. Kendisi gibi insanların da aldanabildiğini görünce, aldananlara “oh olsun!” demeden önce kendisinin de aldanabileceğini hatırlayıp “eyvah!” diyebilmek kulca bir titreyiştir. Başkalarının kötülüğünü ağzında çoğaltarak kendini temize çekmek ise kulluk değildir. Kendi dindarlığını yücelterek günahkârları aşağılamak ise dindar bir insanın işi değildir. Yoktur böyle dindarlık.

Dergâhta sınanan sarhoş değil müridlerdir. Şimdi sınanan ise Defne değil, biziz! Defne hakkındaki sözlerimiz Defne’ye bir şey kazandırmaz da kaybettirmez de. Kaybedeceği olan biziz. Bu sınavda kaybetmezsek, ölü Defne’yi olmasa da, yaşayan Defneleri kazanabiliriz. Hem belki “Defne’nin ölümü”nden aldığımız dersle, yaşayan Defnelerin “ölü kalpleri”ni diriltiriz.

Öbür türlüsü kolaycılıktır; konfor sunar aklımıza. Klişe ile çözeriz her çelişkimizi. Sloganla yükseltiriz sesimizi. Sustururuz. Dine yaslanma keyfini yaşatırız nefsimize. Çakırkeyf oluruz biraz da. Hafif sarhoş… Değil mi?

http://http://www.haber7.com/haber/20110211/Yok-boyle-din-Sinanan-Defne-degil-biziz.php
 

evowinds

Dekan
Katılım
2 Kasım 2008
Mesajlar
9,100
Reaksiyon puanı
174
Puanları
243
Ben hala anlamıyorum. Magazin haberleri ünlüleri birbirleriyle "aşk" yaşarken
haber yapar, görüntülerini verir. Onları göklere çıkarır.
Sonra biri ölür kötülenir herkes tiksinir. Ama magazinden vazgeçmez.
İş ölümle bitince mi değişiyor? Yaşarken herşey serbest ve günah değil, ayıp değil de
ölünce mi sevap günah, edep, adap, ahlak hatırlanıyor anlamadım.
Başka şeye gelince "Din böyle söylüyor" olmuyorda birilerinin kabahatini örtmek için
neden dine sarılınıyor? Din en başta zaten sana böyle yaşama diyor.
Her şeyi işimize geldiği gibi algılıyoruz. Bektaşi gibi.. Bektaşiye sormuşlar:
- Neden namaz kılmazsın? O da demiş ki:
- Ayet var, namaza yaklaşmayın diye..demiş. ayetin başını okumuş, işine geleni
anlayınca sonunu okumamış.

İlgili Sure ve ayeti de bu arada nakledelim:

Nisa Suresi, Ayet 43:

"Ey iman edenler! Siz sarhoş iken ne söylediğinizi bilinceye kadar, yolcu olan müstesna olmak üzere, cünüp iken de gusül edinceye kadar namaza yaklaşmayın. Eğer hasta olur veya bir yolculuk halinde bulunursanız yahut sizden biriniz ayak yolundan gelirse yahut kadınlara dokunup da -bu durumlarda- su bulamamışsanız o zaman temiz bir toprağa yönelin (teyemmüm edin); yüzlerinize ve ellerinize sürün. Şüphesiz Allah çok affedici ve bağışlayıcıdır."
 

nevuser

Profesör
Katılım
29 Mart 2010
Mesajlar
1,665
Reaksiyon puanı
2
Puanları
0
Ben hala anlamıyorum. Magazin haberleri ünlüleri birbirleriyle "aşk" yaşarken
haber yapar, görüntülerini verir. Onları göklere çıkarır.
Sonra biri ölür kötülenir herkes tiksinir. Ama magazinden vazgeçmez.
İş ölümle bitince mi değişiyor? Yaşarken herşey serbest ve günah değil, ayıp değil de
ölünce mi sevap günah, edep, adap, ahlak hatırlanıyor anlamadım.
Başka şeye gelince "Din böyle söylüyor" olmuyorda birilerinin kabahatini örtmek için
neden dine sarılınıyor? Din en başta zaten sana böyle yaşama diyor.
Her şeyi işimize geldiği gibi algılıyoruz. Bektaşi gibi.. Bektaşiye sormuşlar:
- Neden namaz kılmazsın? O da demiş ki:
- Ayet var, namaza yaklaşmayın diye..demiş. ayetin başını okumuş, işine geleni
anlayınca sonunu okumamış.

İlgili Sure ve ayeti de bu arada nakledelim:

helal olsun hocam çok doğru söyledin
 

mr_rain

Müdavim
Müdavim
Katılım
9 Temmuz 2008
Mesajlar
23,961
Reaksiyon puanı
452
Puanları
7,263
Konu taşınmıştır.
 

Elbruz46

Müdavim
Müdavim
Katılım
22 Şubat 2008
Mesajlar
11,938
Reaksiyon puanı
1,338
Puanları
293
Bu konuyu gündeme getiren HINCAL ULUÇ'tur...

Yine hedef saptırılmakta!!!

HINCAL ULUÇ bu olayı ele alırken DİN EKSENİ İle ele almadı

Ama nasıl oldu nasıl bitti yine konu dine geldi...

Hıncal Uluç yazdığı cümlelerin tek bir satırını din için yazdı diyebilen varsa gelsin yüzüme tükürsün!!!
 

DwL

Asistan
Katılım
19 Kasım 2010
Mesajlar
195
Reaksiyon puanı
2
Puanları
0
Ben hala anlamıyorum. Magazin haberleri ünlüleri birbirleriyle "aşk" yaşarken haber yapar, görüntülerini verir. Onları göklere çıkarır. Sonra biri ölür kötülenir herkes tiksinir. Ama magazinden vazgeçmez. İş ölümle bitince mi değişiyor? Yaşarken herşey serbest ve günah değil, ayıp değil de ölünce mi sevap günah, edep, adap, ahlak hatırlanıyor anlamadım. Başka şeye gelince "Din böyle söylüyor" olmuyorda birilerinin kabahatini örtmek için neden dine sarılınıyor? Din en başta zaten sana böyle yaşama diyor. Her şeyi işimize geldiği gibi algılıyoruz. Bektaşi gibi.. Bektaşiye sormuşlar:
- Neden namaz kılmazsın? O da demiş ki:
- Ayet var, namaza yaklaşmayın diye..demiş. ayetin başını okumuş, işine geleni
anlayınca sonunu okumamış.

İlgili Sure ve ayeti de bu arada nakledelim:

Çok doğru.Bizi geri götüren din değil.Dini anlamayan Müslümanlardır,yani iğneyi kendimize batırmalıyız.
 
Üst