Yılmaz erdoğan şiirleri

Bu konuyu okuyanlar

Murataltug

Müdavim
Katılım
15 Ekim 2017
Mesajlar
5,873
Reaksiyon puanı
3,096
Puanları
113
Yaş
38
Yılmaz Erdoğan Şiirleri Hepsi Bu Şiiri

komik sey
Değişen ben değilim
Dönüşen savaş
Yaşlanmakla ıslanmak aynı şey:
Bir yağmurun gölgesinde ihtiyarlamak
Şimdi ölüm bile yetmiyor
Acılarımızı tartmaya
Dostlar
Alıngan bir sahili pinekliyorlar
Bir merhaba'yı bıçaklar gibi artık
Selamlaşmalar

Yılmaz Erdoğan Şiirleri Hepsi Bu Şiiri

Değişen ben değilim
Dönüşen savaş
Artık zaman bile yetmiyor
Yaşadığımızı sanmaya
Yine de ışıklar bu kenti
Güzelmiş gibi gösteriyor
Geceleri...

Yılmaz Erdoğan Şiirleri Hepsi Bu Şiiri

Geceler...
Yani
Ahmet Haşim'in kafiyeleri...
Seni aklıma düşüren
Yerçekimi değil
Yalancı yıldızlar
Öyle uzaksın ki
Üflesem soğuyacaksın
Sarılsam okyanus
Bir aşka yetecek kadar
Ve anımsatacak kadar
Sebepsiz bir ölümü,
Acılarımız
Ve kafiyelerimiz var...
İşte hepsi bu kadar...



Yılmaz Erdoğan - Gülüşün

Gülüşünde bir mana var
Saklayamazsın
Sarılışında ne düşler
Sakınamazsın
Aynı yolları,
Kimsesiz mekanları
Birlikte özleme hasreti...
Gülüşünde bir mana var
Saklayamazsın

Yılmaz Erdoğan - Gülüşün

Bütün iç savaşlarda
Rehin alındı bu yürek
Kandıramazsın
Hangi çekilişin
Büyük ikramiyesi bu,
En uzak sevişmelerin
Yeni yetme utancı
Lakin aşk
Biraz da utanmaktır yaşamaktan...
Sakınamazsın...

Yılmaz Erdoğan - Gülüşün

Yeni yetmelik işine gelince
O zaten hepimizin gizli öznesi
Türkçe'de var
Bazı dillerde yok
Gülüşünde bir mana var
Saklayamazsın
Kime niyet kime felaket bu aşk
Anlayamazsın
Ödümüz patlıyor acı çekmekten
Oysa
Biraz da acıdır
Aşkın mayası...
Kaçınamazsın...

Yılmaz Erdoğan - Gülüşün

Gülüşündeki manayı saklayamazsın
Tutunacak verimiz yok
Resmi tutanaklarda
Gülüşünde bin yıllık hasret var
Saklayamazsın
Bu yazık karşılaşmanın
Alnımıza çakılıyor anafikri
Aşka cesaretimiz yoksa
Başka zaman görüşürüz!


Yılmaz Erdoğan - Gülüm Demem

Sana yaralarımdan çiçekler ilk yardım geceler birazda
Ve yangında kurtarılması imkansız acılar bırakıyorum
Seni özümün gizinde saklıyorum
Bütün aşklarımın izlerini sayıklayarak
Ve aldatarak tüm sevdiklerimi
Sana cinayetimin ipuçlarını bırakıyorum
Vasiyeti olmayan ölüler ülkesinden



Türkülerin sırtında
bir nakarat bırakıyorum sana
sana gülüm demem gülün ömrü az olur
Öç biter, biter şarkı yaz olur




Yılmaz Erdoğan - Gizli Bir El

Sen,
Sen olalı böyle gün böyle el
Böyle alkış görmedin
Seni böyle sevmenin saatindeyim
Sabaha karşıyım, gece yanlısıyım
Dünyanın en kalabalık yalnızıyım
Mısralarımı çare bilenler bilsinler
Ayan beyan gece gece
Bir insan kadar acılıyım

Yılmaz Erdoğan - Gizli Bir El

Sen sen olalı
Güzel günler yaşamadın
Bensiz kasımlar geçti üstünden
Hiçbir sevdayı ıslatmayan yağmurlarla
Gözlerinden tam olarak nereye gidilir
Kaybolmak isterim bizzat
Hiç pusula rehber istemem
Kabaca tarif edilmiş bir ölümdür aradığım
Ölüm arkam sağım solum
Yazık bir şaire konulmuş ambargoyum
Sen güzel olmadan önce
Bu kadar güzel değildi güzel

Yılmaz Erdoğan - Gizli Bir El

Bir yüze bir perçem ne zaman uğrar
Tende rüzgar nasıl kayar
Sırtındaki ürperti tabiatın mucizesidir
Bir deprem bir tufan nasıl çaresiz kalır
Sen böyle güzel
Güzel böyle sen
Gelecek sen
Bekliyorum
Gelme sende olur
Sen de yeter
O zaman mutlaka olur

Yılmaz Erdoğan - Gizli Bir El

Ve sensiz olalı
Böyle görünmeye başladı mavi
Göz göre göre büyürmüş
Umut didişe didişe
Aşk yenişe yenişe
Mavi yeşile yeşile
O gözlerle sade bakılmaz
Anlar da insan
Bir sevdayı, bir görmeyle.


Yılmaz Erdoğan - Duyuru

Aşk yasaklandı artık halka açık yerlerde
El tutmak yol açıyor diye hesapsız susmalara
Kaldırdık tüm tutuşmaları
Yasak kelime oyunu yapmak
Yalan söylemek mecburi
Ve serbest ayyuka çıkmak
Artık yağmur sonraları toprak kokmak yasak
Tomurcuklanmak günah
Ve bir insan gözü yüzünden yüz gün art arda uyumamak
Kimse ölmesin diye kimsenin aklında

Yılmaz Erdoğan - Duyuru

Her sevdalı verdiği sözü geri alacak
Güneşi, ayı hatta hiçbir tabiat olayı
Şahit gösterilmeyecek hiçbir sevdaya
Ne deniyorsa ona atacak kalp
Ve süresi yirmidört saate çıkarılacak
Meskûn mahalde ağlamanın...
"Ne verdin de ne istiyorsun" yazacak ilkokul fişlerinde
Ve her gün
Her sevişmede
Veresiye değil
Peşin satan kazanacak.



Yılmaz Erdoğan - Çöl Daha İyi

çöle kıyısı olan kentlerin
limanları sıkılgan olur
kuş uçar gemi geçmez,
kervan zaman içinde.
böyle kentlerde insan
fırtına gibi sever,
sevdiği için ağlamayı.
hangi türküde sevmekten bahsedilse
ben hicaz olurum
elimi ıslatır elinin teri
ziyan olurum
seni sevmekle ıslanır akşam sefalarım
hangi türküde sevmekten bahsedilse
bu çölde ben
bahsedilen şair olurum.!


Yılmaz Erdoğan - Büyüyorum

Büyüdükçe,
Sentetik zamanlara
Kangren ayaklar bastım,
İzi kaldı
Ömrümün...
Kara çaldılar yüzüme
Bütün kara parçalarında
Elbette
"Afrika dahil"
Parça başı çalışan
Kiralık katildi zaman
Gülüşüm sivas yangını
Ağlarsam kızma...
Ölmek bile
Yakışıyor bazı adama...

Yılmaz Erdoğan - Ankara

Ankara'ya öyle yakışırdı ki kar..
Asfaltlar ışıldar, buz tutardı resmi yalanlar...
Kimse keman çalmaz belki ama
Çok keman çalınsın balolarında
Diye yapılmış
Gri sisli binalar...
Alnının ortasında
Ciddi bir devlet asabiyeti.
Çok kötü günlermiş gibi en genç zamanlar,
Bu zulüm bu sevda bitmezmiş sevmek
Bir halkı sevmekse aşk o zaman sevmekmiş! Biz bir şeyi delicesine severiz



Kahve önü
Kürsüler üstünde
Öğrenciler
Bir daha asla yaşayamayacağı
Aşkları teğet geçerken
sevmeyenleri severek
sevenin gözlerinden kaçarak
Karışarak toplumcu gerçekçi yalnızlıklara,
Yüksek rakımlarda çatlamış dudaklarını
Hep kardeş olacak değiliz ya,
Yaşasın halkların sevgililîğî


Soyut bir sevdaya Beşik kertilmiş
Dağda çoban,
Şehirde şark çıbanı
Fırat'ın büyük elleri
Ararat'ın kız yelleri
Cilo'nun derin nefesleri
kente memleketi kurtarmaya gelmiş
Anadolu çocukları,
ankara' ya öyle yakışırdı ki kar


Asfaltlar ışıldar,
Buz tutardı resmi yalanlar
balkona kar seyretmeye çıkar kızlar
dibimiz donmuştur çoğu zaman
kar Kızlara ilginç gelmemiştir
Hiçbir şey kapalı bir dükkan kadar
Hüzünlü gelmez insana
Ankara'da,


Yoksa hayat Yaşanmayacakmı
Duygusu çöker bozkıra.
Kimse keman çalmaz
Belki fiim hiçbir zaman fiyakalı olmayacak
Hiçbir lahmacunda
okul yolundaki üçüncü sınıf lokantadakinin
Tadını vermeyecek bir daha
Çok daha iyilerini yedim
Bizzat Urfa'da
Ama hiçbirinde aç oturrnadım sofraya
Ankara'ya
Öyle yakışırdı ki kar



Bilinmez bir dilin ıslığından
sıkıldı bizim konsolosluktaki konuklar
Öyle deme ankara'yı sevmeyene zulümdür
insanın ankara'yı sevdiğini anlamadan
Ankara'da yaşamak
Yollarına sevdiğimiz insanların
Adlarını vermediler
ama biz her duvara
onların adını yazarak yaşadık


Kül ve betondan mürekkep
Yaşadıkça yaşanılası gelen
O tuhaf bozkır kokusunda.
Ankara'ya öyle yakışırdı ki kar.
Asfaltlar ışıldar...
Bir günden bir sürü gün yapan
Mesai saatlerinde hiçbir şey yapan
Hiçbir şey alıp hiçbir şey sunan
Rakıyı bol sulu içen
Dokunmasın için deği!
Çabuk bitmesin dîye devletimin tekel rakısı,


Hep kağıtlara bakarak,
Hep kağıtlardan bakarak
Hem neşet ertaş' ı hem bülent ersoy' u
sevmeyi başararak,
Karısının bayat ekmeklerden yaptığı tatlıyı
beğenmeyerek ama
Yine de bu tasarrufunu takdir ederek
Boynu kıdemli bir atkının içinde saklıyken
Hep bir şeylere küsmüş gibi
Yürüyen...
Memurlar.......



Ankara'ya öyle yakışırdı ki kar..
Asfaltlar ışıldar,
Buz tutardı resmi yalanlar...
kuruyemişçi Dükkanınında
Tuzsuz ay çekirdeği çitileyip
bafra içmektir-
Kötü ışıklandırılmış vitrininden
Umutsuzca içeri bakan,
Kimliği sorgulanmış,
Merhabadan çok
çıkar ulan kimliğini denmiş,
-Yani sistem kendi verdiği kimliği
Zırt pırt geri istemektedir-
Doğduğu yer yüzünden



Kimliği sorgulanmış,
Merhabadan çok
çıkar ulan kimliğini denmiş,
Doğduğu yer yüzünden
Doğuştan kavgacı zannedilen ama
Pek çoğu kavgadan nefret eden
Kavgacı esmer cesur korkak
Çoğu kürt çoğu türk çocuklardık...
Ankara'ya öyle yakışırdı ki kar....



belki ahmed arifin aklına
Hiçbir şairin aklına gelmeyecek
hiçkimse bir daha ankara' yı
O'nun kadar sevemeyecek -
bir şiir islenir:
Kar altındadır varoşlar
Hasretim,nazlıdır ankara.....
Ustam yine sen bilirsin ama
Hangi aralıkta bir şair ölmüşse
İşte o,en netameli aydır bence.
Ankara'ya öyle yakışırdı ki kar...
Asfaltlar ışıldar...
Yalanlar...
Şimdi ve sonra ne zaman ankara'ya kar yağsa
Elim gönlüm, çocukluğum buz tutar.
 

Murataltug

Müdavim
Katılım
15 Ekim 2017
Mesajlar
5,873
Reaksiyon puanı
3,096
Puanları
113
Yaş
38
Şimdi ölüm bile yetmiyor
Acılarımızı tartmaya
Dostlar yılmaz erdoğan

Mesaj otomatik birleştirildi:

 

Murataltug

Müdavim
Katılım
15 Ekim 2017
Mesajlar
5,873
Reaksiyon puanı
3,096
Puanları
113
Yaş
38
Her şey yapılabilir bir beyaz kağıtla Uçak örneğin uçurtma mesela Veya şiir yazılabilir süresi kısa Bir ömür üzerine
 
Üst