CuMaAli
Profesör
- Katılım
- 6 Mayıs 2011
- Mesajlar
- 1,332
- Reaksiyon puanı
- 2
- Puanları
- 218
Çünkü herkes onu 1959da Fenerbahçeyi şampiyon yapan başkan olarak tanıyor.
1959da şampiyonluk kupasını kaldırdıktan bir yıl sonra darbeciler onu Yassıadada yargıladı. Partiden arkadaşları, Fenerbahçedeki halefi başkan Medeni Berk ve eski başkan Osman Kavrakoğlu ile birlikte. Meclis ikinci başkanı olduğu için cezası idamdı. Fotoğraf idam gününü beklerken İmralıdaki tek kişilik hücresinde çekilmiş. Sonra cezası müebbete çevrildi, iki yıl sonra da affedildi. Fenerbahçenin başka başkanları ise onun kadar şanslı olamayacaktı.
İktidar mücadelelerinin ortasında doğmuş bir kulüptür Fenerbahçe. Kurucu başkan Ziya Songülen, Osmanlıda sadrazamlık, kaptan-ı deryalık, sefirlik yapmış mavi kanlı bir ailenin mensubuydu. 1911-1914 yılları arasında ligde fırtına gibi esen takımın fahri başkanlığını ise V. Muradın torunu Şehzade Osman Fuat Efendi üstlenmişti.
Bu renklerin cazibesine 1912 yılında Babıâli Baskınından sonra İttihatçılar da kapıldı. Kulübü ele geçiren partinin İstanbul kolu, 1914te başkanlığa Nafia Nazırı Hulusi Beyi oturtmayı başardı. Ama bu bile iktidar şimşeği karşısında sarı lacivert renklere paratoner olamadı. Nazırdan büyük Sadrazam vardır çünkü. Fenerbahçenin başarılarının Sadrazam Talat Paşanın başkanlığını yaptığı, İttihatçıların takımı Altınorduyu gölgede bırakması kabul edilemez bir durumdur. 1913-14 sezonunda ligin tozunu attıran Fenerbahçe şampiyon olur, iktidarın partisi Altınordu ise ikinci. 1914 yılında kendi elleriyle İttihat Terakki Kupasını Fenerbahçeye veren Talat Paşa intikam için bilenmiştir. Ve 1916 yılında Fenerbahçenin, aralarında takımın bel kemiği olan Otomobil Nuri, Baron Feyzi, Refik Osman ve Bekirin de bulunduğu yedi futbolcusu askerlikten muaf tutulma garantisiyle bir anda Altınorduya transfer ediliverir. Savaş yıllarında paha biçilemeyecek ve reddedilemeyecek bir tekliftir bu.
İttihatçıların iktidarda kaldığı 1918e kadar bütün kupalar Altınordunun olur. Zaten İttihatçılar Fenerbahçeyi de başkasına bırakmamışlardır. Bu süre zarfında Fenerbahçenin başkanlarının hepsi İttihatçıdır. 1916-1918 yılları arasında kulübün başkanlık koltuğuna İttihatçıların ideologlarından Dr. Nazım Bey oturmuştur.
Ve İşgal yılları İşgal kuvvetleri, 1920nin Haziranında Fenerbahçe Kulübünü basıp İttihatçıların şubesi olması ve Anadoludaki direnişe silah ve adam gönderilmesindeki rolü nedeniyle yetmiş gün kapatırlar. Kapatma kararı öyle büyük bir infial oluşturur ki işgal kuvvetlerinin komutanı General Harrington kulübü yeniden açmak zorunda kalırken Bu ne tuhaf bir millet. Ülkelerini işgal ettik, bu kadar tepki göstermediler. Feneri kapattık hepsi ayaklandı. Neredeyse silaha sarılacaklar diyecektir.
Artık yeni bir cumhuriyet kurulmaktadır. Memleketteki her büyük siyasi kırılmanın Fenerbahçede bir akis bulması geleneği değişmez. Cumhuriyet tek parti diktatörlüğüne doğru hızla yol almaktadır. 1920-1923 arasında kulübün manevi başkanlığını yürüten Sultan Abdulazizin torunu, son halife Abdülmecit Efendinin oğlu Şehzade Ömer Faruk Efendi, yeni rejimin önce saltanatı ve ardından halifeliği kaldırmasından sonra ailesiyle birlikte Türkiyeden sürgün edilir.
Yeni rejimin gadrine uğrayan tek Fenerbahçe başkanı o olmayacaktır. İki yıl sonra da Atatürke suikast davasında İstiklal Mahkemesi tarafından yargılanan eski İttihatçı başkan Dr. Nazım Bey idam edilecektir.
İttihatçılar gitmiş yerine Kemalistler gelmiştir. Fenerbahçenin başkanlığına da eski İttihat ve Terakki yöneticisi, 1915-16 arası Fenerbahçeye başkanlık yapan Atatürkün yakın arkadaşı, Çankaya sofrası müdavimlerinden Tarım Bakanı Sabri Bey (Toprak) getirilir. Ancak Sabri Beyin İttihat ve Terakki kapatılınca kütüphanesini bile getirip teslim ettiği Fenerbahçe yine de henüz tam olarak yeni rejime bağlı telakki edilmez.
Fenerbahçe için dönüm noktası ise 5 Haziran 1932 günüdür. Yirmi beşinci yılını kutlayan kulübün Kadıköy Kurbağalıdere kenarındaki kulüp binası, gece yarısı bilinmeyen bir sebeple yanar ve kül olur. Yirmi beş yıllık Fenerbahçe hafızası yok olmuştur. Aralarında Harrington Kupasının da bulunduğu bütün kupalar, resmî evraklar ve İttihatçıların kütüphanesinden geriye hiçbir şey kalmaz.
Aslında hiçbir şey değil. Tuhaf bir şey olur: Yangının üzerinden yirmi yıl geçmiştir ki bir gün o yangında yok olduğu sanılan maroken kaplı ziyaretçi defteri imzasız ve isimsiz bir postayla kulübe gönderilir. Defterde 1918de kulübü ziyaret eden Atatürkün imzaladığı sayfa da vardır. Yirmi beş yıllık Fenerbahçeden geriye sadece Atatürkün imzaladığı o defter kalmıştır.
Yangınla bütün mazisi yok olan Fenerbahçe için yeni iktidara tümüyle teslim olma süreci de başlar. Beş parasız kalan kulüp için yardım kampanyaları başlatılır. İlk bağışı da bin lira gibi o döneme göre oldukça büyük bir meblağla Atatürk yapar.
CHPnin tüm dernekleri, kurumları çatısı altına alıp yuttuğu, tek parti rejiminin sertleştiği yıllardır. Önce Serbest Fırka, sonra Kadınlar Birliği, Türk Ocakları, hatta Mason Locaları bile kapatılır ya da kendini feshedip CHPye ilhak olur. Sıra Fenerbahçeye gelmiştir.
Şubat 1934de Taksim Stadında oynanan bir Fenerbahçe - Galatasaray maçında çıkan olaylar sonrasına yaşananlar, kulübün anahtarlarının teslim alınması için vesile olur.
Fenerbahçe, maçtan sonraki olaylar yüzünden yağan ağır cezalara mahkemeye gideceğiz diye itiraz edince, dönemin federasyonu Türk Spor Kurumu Başkanı, CHP milletvekili Halit Bayraktar çok sinirlenir: Fenerbahçe Stadını ellerinden alır, kulübü de bir süre kapatıp onlara hadlerini bildiririz.
Bu açık tehdit karşısında tek çare vardır: Kulübün anahtarını teslim etmek. Hemen Ankaraya, Fenerbahçeliliğiyle meşhur Adalet Bakanı Şükrü Saraçoğluna giden heyet, Saraçoğluna önce kulüp üyeliği teklif eder. Saraçoğlu daha fazlasını istediğini belli etmiştir. Kulüp yöneticileri acilen toplanır. Üç kişiden oluşan yönetim kurulu yedi kişiye çıkarılır. Bir de reislik makamı kurulur. Tüzük değişikliğiyle Mart 1934te Fenerbahçenin başına on altı yıl boyunca kalkmamak üzere Şükrü Saraçoğlu oturtulur. Kulüp hakkındaki tüm cezalar kaldırılır. Tek Parti döneminin son yıllarında Başbakanlık da yapacak rejimin en kudretli ve en şahin isimlerinden birinin güvenli kanatları altına girilmiştir artık. 1 Haziran 1934 günü Fenerbahçe Stadında özel bir tören vardır. Atatürkten izin alınarak ilk kez bir stada dikilen Atatürk büstünün açılışı yapılmaktadır. Bu Fenerbahçeye rejimin attığı son imza olacaktır.
1936da artık sporun tamamen CHPlileştirilmesi tamamlanmıştır. 1936 Berlin Olimpiyatlarının başında bulunan Nazilerin spor politikalarından sorumlu ismi Carl Diemin desteğiyle yeniden kurulan Türk Spor Kurumu ile bütün sporcuların CHPli olmasına karar verilir. Karara tepki gösterip kurumun başkanlığından istifa eden eski kaleci, CHP Milletvekili tanıdık bir isimdir: Adnan Menderes.
Ve 1946 seçimlerinde Türkiyenin gelmiş geçmiş en büyük futbol yıldızı olan Zeki Rıza Sporel, açık oy gizli sayım ilkesine göre yapılan hileli seçimlere rağmen, Demokrat Partiden İstanbul Milletvekili olarak Meclise girer. Milli yıldızın bu muhalif tercihi cezasız bırakılmayacaktır... İhbarlar gelir. Zeki Rıza Sporelin Kurtuluş Savaşına asker olarak çağrılmasına rağmen gitmeyip, ihanet ettiği iddia edilmektedir. CHPli vekillerin oyuyla Zeki Rızanın vekilliği düşürülür. Zeki Rıza, 1950de bu kez Rizeden DP milletvekili olarak Meclise dönecektir.
İktidarda DP vardır artık. Kaide değişmez. Fenerbahçenin iktidarında da DPliler vardır. Başkanlar Osman Kavrakoğlu, Agah Erozan DPli siyasetçilerdir.
1960ın Ocak ayında Başbakan Menderese çıkan Fenerbahçe heyetinin talebi nettir: Galatasaraya boğazın ortasında ada verilmiş ama on yıl boyunca Fenerbahçenin stadı bitirilememiştir. Menderesten münasip bir başkan daha istenir. Başbakan o sırada yanında olan partideki ikinci adam Medeni Berkle göz göze gelir. Futboldan hiç anlamayan, Fenerbahçe üyesi bile olmayan Berk, Ataköyün mimarı, imar işlerinde yetenekli bir isimdir.
Kulüp başkanlığına atanan Berk dört ay sonra kendini Yassıadada bulur. Fenerbahçe Yassıadaya düşen başkanına sahip çıkar. Şampiyon olmuş futbolcular sezon sonu topluca bir fotoğraf çektirmiş, bu poster fotoğrafı da imzalayıp Yassıadadaki başkanlarına gönderir. Fotoğraf Yassıada Komutanı Tarık Güryayı çok kızdırır. Bu Fenerbahçeyle 27 Mayıs arasındaki ilk fotoğraf krizi de değildir. Darbenin üzerinden bir ay geçmesine rağmen Fenerbahçe Kulübünden Adnan Menderesin fotoğrafı indirilmemiştir. Bir gün kulübü ziyaret eden Sıkıyönetim Komutanı Cemal Tural, müze bölümünde fotoğrafı görünce çok sinirlenir. Hemen indirilen fotoğraf iki gün sonra yeniden asılır.
Fenerbahçe darbeye karşı bu açık tavrının bedelini de ağır biçimde öder. Kulübün ikisi eski üç başkanı Yassıadada idamla yargılanırken, Mart 1961de İstanbulda oynanan bir Fenerbahçe - Gençlerbirliği maçında çıkan olaylar 27 Mayısçılara bekledikleri fırsatı vermiştir. 3-2 Gençlerbirliğinin önde götürdüğü maçın son dakikalarında Yükselin golünü önce verip santrayı gösteren hakem Muzaffer Sarvan hemen ardından golü iptal edince ortalık karışır. Hakeme itiraz eden Fenerin kaptanı Şerefin boğazını sahaya giren biri sıkıp şöyle bağıracaktır Ben deniz yarbayım, şimdi sizi nezarete götürürüm.
Maçın sonunda kulübün üç yöneticisi derdest edilip Harbiyeye götürülür. Sorgudaki Kurmay Albay komutanlarından aldığı mesajı iletir:
Siz ve kulübünüz yanlış yoldasınız. Gelecek hafta spor faaliyetlerini yasaklayacağız. Fenerbahçeyi de kapatacağız. Çünkü Fenerbahçe 27 Mayısa karşı
Mesaj alınmıştır. Yassıadada yargılanan Medeni Berkin yerine Zeki Rızanın futbolcu ağabeyi Hasan Kamil Sporel başkanlığa seçilir. Ama onun yardımcılığına da ünlü Bebek Davasından Yassıadada tutuklu olan Doktor Fahri Atabey getirilerek teslim olmadık mesajı verilir.
Ama sonra teslim olur Fenerbahçe. Mafyöz işadamları, kudretli paşalar, Kadıköylü Beyaz Türkler, 10. Yıl marşları, rejim bekçiliği
İktidarların Fenerbahçede iktidar olma hevesi ise hiç değişmez. 2014 yılında şampiyon olmuş, başkanı tutuklanmayı bekleyen bir Fenerbahçe var yine. Tarih sarı lacivert tekerrür etmektedir
[TABLE="width: 700"]
[TR]
[TD][/TD]
[/TR]
[/TABLE]
Kaynakça:
> Nedret Ebcim, Fenerbahçenin Yüzyılı: Kara Deryalarda Bir Fenersin, İleri Yayınları, 2007, İstanbul
> Rüştü Dağlaroğlu,: Fenerbahçe Spor Kulübü Tarihi (1907-1957), Fenerbahçe Kulübü, 1957. Piyasada bulunmayan eserin internetteki kopyası için bknz: http://fenerleaks.wordpress.com/tag/rustu-daglaroglu/
> Yalçın Doğan, Fenerbahçe Cumhuriyeti, Tekin Yayınevi, 1989, İstanbul
> Olimpiyat, Fenerbahçenin 25. Yılı Özel Sayısı, 1932
> 50. Yıl Kitabı: Fenerbahçe Spor Kulübü 1907-1957
> TBMM Meclis Zabıtları, 8. Dönem, 2. Yasama Yılı, 3. Cilt, 13. Birleşim, 1. Oturum, 06-12-1946.
25.5.2014
http://www.turkiyegazetesi.com.tr/yildiray-ogur/580697.aspx