Murataltug
Dekan
- Katılım
- 15 Ekim 2017
- Mesajlar
- 5,873
- Reaksiyon puanı
- 3,096
- Puanları
- 113
- Yaş
- 38
yaşar kemal baldaki tuz
Politikam da sanatımdan ayrılmaz… Halkın mutluluğunun önüne kim geçiyorsa ben sanatımla ve bütün hayatımla onun karşısındayım.
Kimi yaya kimi atlı
Kimi uçar çift kanatlı
Dünya şirin baldan tatlı
Eyvah balı tuza katmış
Âşık Veysel
Bir bozuk düzen memlekette hangi dalı tutsan eline geliyor. Var Herkes umudunu kesmiş gibi. Biribirine kimsenin güveni yok.
büyük bir iddiadır. Ama gerçek
budur. Biz topraklarımızı yok etmek için elden geleni ardımıza komamışız. Orta Anadolu, biliyoruz ki, böyle çöl değildi
Biz hiçbir zaman bakmamışız toprağa, bakmıyoruz da Toprak yene yene, kemrile kemrile, akıp gide gide bitmiş.
Köylüsü, aydını el ele vermişiz, kemiriyoruz, öldürüyoruz topraklarımızı Bu gidişle bire bir, bire iki verim veren topraktan başkası kalmayacak.
Ormansız toprak olmaz. Birkaç dikili ağacımız kalmış, onu da bitirmek, tüketmek için büyük çabamızı görmüyor musunuz?
El ele verip, milletçek birleştiğimiz tek şey ormanlarımızı bir an önce yok etmek çabası değil mi?
Bu gidişle, gidiş bunu apaçık gösteriyor, topraklarımızın üstünde aç, sefil, ekmeğe, bir dilim kuru ekmeğe muhtaç sürüneceğiz
Epeydir bir hürriyet savaşındayız. Ama bir türlü o efsunkar ahuya kavuşamadık
Yüz yıllık hürriyet savaşında canlarını verecek kadar hürriyet aşığı insanlar da çıktı tek tük.
Hiçbir şeyden korkmayız da, hürriyetleri doğuracak şartları bir araya getirmekten korkarız!
sütten ağzı yanan, yoğurdu üfler içer,
Türk halkı ağaların, beylerin ellerinden kurtulup bağımsızlığına kavuşacaktır.
Sanayi ile ziraat, etle tırnak gibi biribirine bağlıdır. Sanayii olmayan ziraat memleketleri ilkelliğin koynunda kahrolmaya mahkumdur
Hakkımızda devlet etmiş fermanı Ferman padişahın dağlar bizimdir
sanatçı artık yerini bulmuş, ne yapacağını, nasıl karşı koyacağını öğrenmiş kişidir. Müstakil bir kişiliktedir.
Söyleyeceği sözü, toplumun kötülüklerine karşı koyma gücü vardır çok namuslu bir kişidir.
O namuslu sanatçıdan, küçülmeyenlerden söz ediyorum.
Doğrunun, güzelin, iyinin yanındadır.
sanatçı en geri toplumda
bile yalnız kalmaz, kendisini destekleyecek düşünce arkadaşları bulur, hak bildiği yolda gider.
Toplum ne kadar bozulmuş olursa olsun, kendisini besleyecek kadar da olmasa , sanatçı azıcık ilgi görür. Ya da gördüğünü sanır. Ama çoklarınca da hor görülür. Saygı görmez.
Kendisine yaranmayan sanatçıyı hor görmek de bir kısımlarının ödevi Bir harp olur, seferberlik gibi, yani
Birinci Dünya Savaşı gibi. Binlerce genç Sarıkamışın karında donar kalır. Bir evden Sarıkamışa beş kardeş gider, beşi de gelmez.
Bir harp olur, seferberlik yani
Seferberlikte asker kırılır, artık
çocukları, on altı doğumluları almaya başlarlar. Sarıkamışta kırıldı Gonca gülün tazeleri
Sarıkamışta kırıldı
Gonca gülün tazeleri
Yüzbaşılar yüzbaşılar
Tabur taburu karşılar
Yağmur yağıp gün değince
Yatan şehitler ışılar
Her şey biter, eskir, kanunlar iptal edilir. Çok şey unutulur. Tarih bile unutur. Ama türküler unutulmaz.
Eğer bir insan, eğer bir çağ, eğer bir olay seviliyorsa, sevilmişse, sevdası türkülerdedir
Benden selam söyle garip anama
Bir Alman şairi diyor ki, “En güzel şiir olaylardan çıkan, olayların yarattığı şiirdir.
Atatürkün büyüklüğü kuşaklar boyunca, yaptıkları kadar da, belki onlardan daha çok onun üstüne çıkmış türkülerde yaşayacaktır
türküleri yapanlar, kanunları yapanlardan daha güçlüdür.
Anavarza at oynağı Kana belenmiş gömleği Kıyman aşiretler kıyman Kör karının bir değneği
aydın olarak suçumuz var, büyük suçumuz. Biz topal eşekliyiz, çağımızın içinde değil, çağımızın çok ardından, çok gerilerden gitmişiz, gidiyoruz.
Aklımızı başımıza toplayıp da çağın ileriliğine adım uyduramamışız uyduramıyoruz.
Son zamanlarda bir çeşit milliyetçilik sözü sık sık edilir oldu. Önüne gelen milliyetçi kesilmeye başladı.
Bir insan milliyetçiyim demekle milliyetçi olmaz. İşin içinde milliyet sözünün sömürülmesi var.
milletleri millet eden kültürleri. İşte bunun üstünde önemle duracaksın. Ama çok çok önemle duracaksın.
Milletler kültürleri kadar millettir. Kültürlerinin kökü kadar millettir. Milletler gider de kültürleri kalır.
Tarihten, coğrafyadan adları silinir de kültürleri kalırsa, o milletler ölmüş değillerdir. Onları öldürmeye de kimseciklerin güçleri yetmez.
Sen kültürünü küçük gör, başkaları da küçük görsünler, önem vermesinler. Sen kültürüne güvenme, inanma, sevme… Başkalarına da sevdirmeye
çalışma, sonra milliyetçiyim diye ortaya çık, olur mu?
Her milletin kültürü hastır. Her milletin kültürü, dünya kültürü için bir renk, bir tattır.
kültür İnsan soyunun ilerlemesine yardımcıdır. İnsan ileriliğinin,
kardeşliğinin temel taşlarından biridir.
Milletlerin kendi kültürlerini sevmeleri, korumaları, saymaları olgunlaştırmaları, gerektir.
Başka milletlerin de öteki milletlerin kültürlerini sevmeleri, saymaları ve hatta korumaları gerektir
Halkın dışında, halkın meselelerinin dışında kalmak çırılçıplak kalmak demektir.
Dünyayı bugün iki güç meydana getiriyor. Aydınlarla, çalışan halk
Ben diyorum ki, bir Cervantes’i,
bir Dostoyevskiyi, bir Moliere’i bir Shakespeare bir Şarloyu her çeşit insan seviyor, anlıyor. nasibi alıyor.
Dünyadan denizlerden ,yıldızlardan
her gün gördüğümüz
gökyüzünden, bile her insan kendi kadarını, gücü kadarını alabiliyor
.
Sonuç şu, herkes doğadan bile kendince yararlanabiliyor. Ama az
ama çok yararlanıyor.
herkes seviyor, anlıyor. Ama herkes kendi kadar, huyu kadar nasibini alıyor
İnsan soyut bir yaratık değil. Gökten düşmüş değil. İnsan,
dünyada meselelerin içinde. Çağımızın meseleleri de gün gibi ortada.
Can çıkmayınca huy çıkmaz derler
Geri olduğumuzu göğsümüzü gere gere de söylüyoruz. Geri olduğumuzu söylemek bize bir yücelik, bir onur, bir övünme fırsatı veriyor, ilerilik kazandırıyor
Memleketin her derdine öyle bir parmağımızı basıyoruz ki, hem de en can alıcı yerine, hem de yaranın gözüne. Daha ne istiyoruz?
Şımarıklığın da, istemenin de bir yeri, bir ölçüsü olmalı değil mi? Bundan ileriye gitmek bozgunculuğun ta kendisi.
Köylümüz ağaların elinde. Halkımız kara cahil.
Şeyhlerin, mollaların elinde.
Söyleye söyleye dilimizde tüy bitti Yetmez mi? Bir şeyi söyledikten sonra… Çok çok söyledikten sonra, bir gün olur çaresi de bulunur.
dertlerimize bir çare… Çare dedik mi, orada zınk diye duruyoruz. Elde hiçbir imkan yok ki!.. Çarelere
gelince yan çiziyoruz. Önümüze büyük engeller dikiliyor
Biz böyle gelmiş, böyle gideriz.
Düzelmeyiz. Düzelsek de, bu gidişle daha yüz yıl, yüz elli yıl ister, diyoruz. Ama dünya
bizi beklemiyor, diyorlar
karanlıklardan kaçmak, karanlığın üstüne gidememek, onunla
savaşamamak bilgisizlikten, inanamamaktan geliyor.
Bilgili, olgun, gerçek aydınlar, umutsuzluğa düşmezler, umutsuzluğun üstüne çıkarlar.
Umutsuzluğumuz, karamsarlığımız, korkumuz, derdi keşfedip onun karşısında eli kolu bağlı kalmamız,
yarım aydın bencil, bilgisiz
oluşumuzdandır.
Umutsuzluk geri kafalılıktan,
düşünememekten doğar
inanmıyorlardı. Saygıları ve inançları yoktu.
İlk akla gelenleri herhangi bir olayda hemen içeri alıyorlar, olmadık işkenceler ediyorlardı
insanlara kötülükler ediyorlardı. Bunu dünyanın milletin karşısında göğüslerini gere gere yapıyorlardı.
Memleketimizde, onların devrinde, çok kişi işkence gördü, zulüm gördü, hapislerde çürüdü
İnsana saygı duymak, kendine saygı duymak… İşte bunu yerleştireceksin kafalara.
İnsana saygı, kötülüklerin, keyfiliklerin önüne geçebilecek tek silahtır.
İnsana azıcık saygısı olan, kendisine azıcık saygısı olan, ilk akla gelene kötülük edemez
Esirliği, sömürmeyi, hürriyetsizliği,
bencilliği kaldırmak zor olmayacak Yeter ki, insanların gözü açılsın kardeş olmanın, kardeş kardeş yaşamanın tadına bir kere varsın insanlar…
Bir insan düşünün, ya bir köyde çiftçidir, ya bir fabrikada işçidir. Onun dünyadan ve insanlardan istediği bir tek şeyi var. Rahat rahat çalışmak, kazanmak, çocuklarını geçindirmek.
insanı işinden, yerinden alıp hiç ilgisi olmadığı bir işe sokuyorlar.
Ölüyor, öldürüyor. Hiç mi hiç bir şeyden haberi yok. Bu işleri kendi gönlüyle yapmıyor.
İşte benim en zoruma giden, insanları ilgileri olmayan işlere sürmek, onları aşağılatmak.
İyi niyetli, temiz yürekli güçlü, kutsanacak insan soyu kötülükler karşısında. azımsanmayacak bir güç kötülüklere savaş açmışlar
Kim bu sanatçılar? Toplumda ödevleri ne? İlk işleri yeni, güzel dünyalar yaratmak. insan kültürüne bir şeyler katmak
İnsanlara yardım etmek.
sanatçılar? ödevleri ne?
İlerlemelerinde, kafalarının
güzelleşmesinde insanlara yardımcı olmak. Güzel yapıtlarla dünyamızı güzelleştirmek, zenginleştirmek…Hepsi bu kadar
Bu kadarı iyi, güzel. Sağ olsunlar. Elleri dert görmesin Sanatçı önce insan olacak. Yüreği en duygulu insanın yüreği.
En inanmış insanın yüreği.
Kötülüklerle en önde, kellesini koyarak dövüşecek,
en yiğit yürek insan soyunu aşağılatan işlemlere karşı koymadı mı, o hiçbir şeydir.
insanı aşağılatan işlemlere karşı koymayan yürek, küçük yürektir.
İnsan soyunun yüzkarasıdır o hüner dediğimiz küçücük şeyi de gösteremez.
Küçük yürek ne kadar hünerli olursa olsun, ondan, iyi çıkmaz. Şu gelmiş geçmiş dünyaya bakın, hep kalanlar büyük yürekler,
büyük yürekler, karşı koyan yüreklerin büyük sorunu var Kırk günlük yolda yaprak kımıldasa onun yüreği oynar.
büyük yürekli insanlar başı belada kişilerdir Memleket ve insan meselelerini yüreğinde duyar insanın tırnağına taş değmesi onun yüreğini oynatır.
Politikacı Armatör. Futbolcu Güreşçi Şarapçı Ne olursan ol… Ne cehenneme gidersen git. Ama burada insanlarımızın hayat davası var, burada oynama
büyük zorluklar karşısındayız diye
Armut piş, ağzıma düş diyip el bağlayıp duracak mıyız?
Zordur. Reformlar çok şey
pahasınadır. Armut piş, ağzıma düş diye bir reformu tarih yazmamıştır.
milletin gücü her şeye yeter. Yetmek zorunda Halkın yenemeyeceği güç yoktur. Yeter ki, gücünü bir araya topla
Ne kadar zor olursa olsun, biz bu reformları yapacağız. Halkımızı asırlık sefaletinden kurtaracağız.
Atalar ne demişler, zora dağ dayanmaz demişler
Bizde iki şey var; biri göklere çıkarmak, biri de yerin dibine batırmak.
yolda rastlanan türlü türlü namussuz insanlarıyla uzun, sıkıntılı bir yolculuktan sonra nihayet bildiği damını kendi evini gören yolcu ne bahtiyardır
çocukların gürültüsü, konuşmaları içinde hüzünlü hatıralar tatlı konuşmalarla sarmaş dolaş bir yuvası olan aile babası mesuttur
Politikam da sanatımdan ayrılmaz… Halkın mutluluğunun önüne kim geçiyorsa ben sanatımla ve bütün hayatımla onun karşısındayım.
Kimi yaya kimi atlı
Kimi uçar çift kanatlı
Dünya şirin baldan tatlı
Eyvah balı tuza katmış
Âşık Veysel
Bir bozuk düzen memlekette hangi dalı tutsan eline geliyor. Var Herkes umudunu kesmiş gibi. Biribirine kimsenin güveni yok.
büyük bir iddiadır. Ama gerçek
budur. Biz topraklarımızı yok etmek için elden geleni ardımıza komamışız. Orta Anadolu, biliyoruz ki, böyle çöl değildi
Biz hiçbir zaman bakmamışız toprağa, bakmıyoruz da Toprak yene yene, kemrile kemrile, akıp gide gide bitmiş.
Köylüsü, aydını el ele vermişiz, kemiriyoruz, öldürüyoruz topraklarımızı Bu gidişle bire bir, bire iki verim veren topraktan başkası kalmayacak.
Ormansız toprak olmaz. Birkaç dikili ağacımız kalmış, onu da bitirmek, tüketmek için büyük çabamızı görmüyor musunuz?
El ele verip, milletçek birleştiğimiz tek şey ormanlarımızı bir an önce yok etmek çabası değil mi?
Bu gidişle, gidiş bunu apaçık gösteriyor, topraklarımızın üstünde aç, sefil, ekmeğe, bir dilim kuru ekmeğe muhtaç sürüneceğiz
Epeydir bir hürriyet savaşındayız. Ama bir türlü o efsunkar ahuya kavuşamadık
Yüz yıllık hürriyet savaşında canlarını verecek kadar hürriyet aşığı insanlar da çıktı tek tük.
Hiçbir şeyden korkmayız da, hürriyetleri doğuracak şartları bir araya getirmekten korkarız!
sütten ağzı yanan, yoğurdu üfler içer,
Türk halkı ağaların, beylerin ellerinden kurtulup bağımsızlığına kavuşacaktır.
Sanayi ile ziraat, etle tırnak gibi biribirine bağlıdır. Sanayii olmayan ziraat memleketleri ilkelliğin koynunda kahrolmaya mahkumdur
Hakkımızda devlet etmiş fermanı Ferman padişahın dağlar bizimdir
sanatçı artık yerini bulmuş, ne yapacağını, nasıl karşı koyacağını öğrenmiş kişidir. Müstakil bir kişiliktedir.
Söyleyeceği sözü, toplumun kötülüklerine karşı koyma gücü vardır çok namuslu bir kişidir.
O namuslu sanatçıdan, küçülmeyenlerden söz ediyorum.
Doğrunun, güzelin, iyinin yanındadır.
sanatçı en geri toplumda
bile yalnız kalmaz, kendisini destekleyecek düşünce arkadaşları bulur, hak bildiği yolda gider.
Toplum ne kadar bozulmuş olursa olsun, kendisini besleyecek kadar da olmasa , sanatçı azıcık ilgi görür. Ya da gördüğünü sanır. Ama çoklarınca da hor görülür. Saygı görmez.
Kendisine yaranmayan sanatçıyı hor görmek de bir kısımlarının ödevi Bir harp olur, seferberlik gibi, yani
Birinci Dünya Savaşı gibi. Binlerce genç Sarıkamışın karında donar kalır. Bir evden Sarıkamışa beş kardeş gider, beşi de gelmez.
Bir harp olur, seferberlik yani
Seferberlikte asker kırılır, artık
çocukları, on altı doğumluları almaya başlarlar. Sarıkamışta kırıldı Gonca gülün tazeleri
Sarıkamışta kırıldı
Gonca gülün tazeleri
Yüzbaşılar yüzbaşılar
Tabur taburu karşılar
Yağmur yağıp gün değince
Yatan şehitler ışılar
Her şey biter, eskir, kanunlar iptal edilir. Çok şey unutulur. Tarih bile unutur. Ama türküler unutulmaz.
Eğer bir insan, eğer bir çağ, eğer bir olay seviliyorsa, sevilmişse, sevdası türkülerdedir
Benden selam söyle garip anama
Bir Alman şairi diyor ki, “En güzel şiir olaylardan çıkan, olayların yarattığı şiirdir.
Atatürkün büyüklüğü kuşaklar boyunca, yaptıkları kadar da, belki onlardan daha çok onun üstüne çıkmış türkülerde yaşayacaktır
türküleri yapanlar, kanunları yapanlardan daha güçlüdür.
Anavarza at oynağı Kana belenmiş gömleği Kıyman aşiretler kıyman Kör karının bir değneği
aydın olarak suçumuz var, büyük suçumuz. Biz topal eşekliyiz, çağımızın içinde değil, çağımızın çok ardından, çok gerilerden gitmişiz, gidiyoruz.
Aklımızı başımıza toplayıp da çağın ileriliğine adım uyduramamışız uyduramıyoruz.
Son zamanlarda bir çeşit milliyetçilik sözü sık sık edilir oldu. Önüne gelen milliyetçi kesilmeye başladı.
Bir insan milliyetçiyim demekle milliyetçi olmaz. İşin içinde milliyet sözünün sömürülmesi var.
milletleri millet eden kültürleri. İşte bunun üstünde önemle duracaksın. Ama çok çok önemle duracaksın.
Milletler kültürleri kadar millettir. Kültürlerinin kökü kadar millettir. Milletler gider de kültürleri kalır.
Tarihten, coğrafyadan adları silinir de kültürleri kalırsa, o milletler ölmüş değillerdir. Onları öldürmeye de kimseciklerin güçleri yetmez.
Sen kültürünü küçük gör, başkaları da küçük görsünler, önem vermesinler. Sen kültürüne güvenme, inanma, sevme… Başkalarına da sevdirmeye
çalışma, sonra milliyetçiyim diye ortaya çık, olur mu?
Her milletin kültürü hastır. Her milletin kültürü, dünya kültürü için bir renk, bir tattır.
kültür İnsan soyunun ilerlemesine yardımcıdır. İnsan ileriliğinin,
kardeşliğinin temel taşlarından biridir.
Milletlerin kendi kültürlerini sevmeleri, korumaları, saymaları olgunlaştırmaları, gerektir.
Başka milletlerin de öteki milletlerin kültürlerini sevmeleri, saymaları ve hatta korumaları gerektir
Halkın dışında, halkın meselelerinin dışında kalmak çırılçıplak kalmak demektir.
Dünyayı bugün iki güç meydana getiriyor. Aydınlarla, çalışan halk
Ben diyorum ki, bir Cervantes’i,
bir Dostoyevskiyi, bir Moliere’i bir Shakespeare bir Şarloyu her çeşit insan seviyor, anlıyor. nasibi alıyor.
Dünyadan denizlerden ,yıldızlardan
her gün gördüğümüz
gökyüzünden, bile her insan kendi kadarını, gücü kadarını alabiliyor
.
Sonuç şu, herkes doğadan bile kendince yararlanabiliyor. Ama az
ama çok yararlanıyor.
herkes seviyor, anlıyor. Ama herkes kendi kadar, huyu kadar nasibini alıyor
İnsan soyut bir yaratık değil. Gökten düşmüş değil. İnsan,
dünyada meselelerin içinde. Çağımızın meseleleri de gün gibi ortada.
Can çıkmayınca huy çıkmaz derler
Geri olduğumuzu göğsümüzü gere gere de söylüyoruz. Geri olduğumuzu söylemek bize bir yücelik, bir onur, bir övünme fırsatı veriyor, ilerilik kazandırıyor
Memleketin her derdine öyle bir parmağımızı basıyoruz ki, hem de en can alıcı yerine, hem de yaranın gözüne. Daha ne istiyoruz?
Şımarıklığın da, istemenin de bir yeri, bir ölçüsü olmalı değil mi? Bundan ileriye gitmek bozgunculuğun ta kendisi.
Köylümüz ağaların elinde. Halkımız kara cahil.
Şeyhlerin, mollaların elinde.
Söyleye söyleye dilimizde tüy bitti Yetmez mi? Bir şeyi söyledikten sonra… Çok çok söyledikten sonra, bir gün olur çaresi de bulunur.
dertlerimize bir çare… Çare dedik mi, orada zınk diye duruyoruz. Elde hiçbir imkan yok ki!.. Çarelere
gelince yan çiziyoruz. Önümüze büyük engeller dikiliyor
Biz böyle gelmiş, böyle gideriz.
Düzelmeyiz. Düzelsek de, bu gidişle daha yüz yıl, yüz elli yıl ister, diyoruz. Ama dünya
bizi beklemiyor, diyorlar
karanlıklardan kaçmak, karanlığın üstüne gidememek, onunla
savaşamamak bilgisizlikten, inanamamaktan geliyor.
Bilgili, olgun, gerçek aydınlar, umutsuzluğa düşmezler, umutsuzluğun üstüne çıkarlar.
Umutsuzluğumuz, karamsarlığımız, korkumuz, derdi keşfedip onun karşısında eli kolu bağlı kalmamız,
yarım aydın bencil, bilgisiz
oluşumuzdandır.
Umutsuzluk geri kafalılıktan,
düşünememekten doğar
inanmıyorlardı. Saygıları ve inançları yoktu.
İlk akla gelenleri herhangi bir olayda hemen içeri alıyorlar, olmadık işkenceler ediyorlardı
insanlara kötülükler ediyorlardı. Bunu dünyanın milletin karşısında göğüslerini gere gere yapıyorlardı.
Memleketimizde, onların devrinde, çok kişi işkence gördü, zulüm gördü, hapislerde çürüdü
İnsana saygı duymak, kendine saygı duymak… İşte bunu yerleştireceksin kafalara.
İnsana saygı, kötülüklerin, keyfiliklerin önüne geçebilecek tek silahtır.
İnsana azıcık saygısı olan, kendisine azıcık saygısı olan, ilk akla gelene kötülük edemez
Esirliği, sömürmeyi, hürriyetsizliği,
bencilliği kaldırmak zor olmayacak Yeter ki, insanların gözü açılsın kardeş olmanın, kardeş kardeş yaşamanın tadına bir kere varsın insanlar…
Bir insan düşünün, ya bir köyde çiftçidir, ya bir fabrikada işçidir. Onun dünyadan ve insanlardan istediği bir tek şeyi var. Rahat rahat çalışmak, kazanmak, çocuklarını geçindirmek.
insanı işinden, yerinden alıp hiç ilgisi olmadığı bir işe sokuyorlar.
Ölüyor, öldürüyor. Hiç mi hiç bir şeyden haberi yok. Bu işleri kendi gönlüyle yapmıyor.
İşte benim en zoruma giden, insanları ilgileri olmayan işlere sürmek, onları aşağılatmak.
İyi niyetli, temiz yürekli güçlü, kutsanacak insan soyu kötülükler karşısında. azımsanmayacak bir güç kötülüklere savaş açmışlar
Kim bu sanatçılar? Toplumda ödevleri ne? İlk işleri yeni, güzel dünyalar yaratmak. insan kültürüne bir şeyler katmak
İnsanlara yardım etmek.
sanatçılar? ödevleri ne?
İlerlemelerinde, kafalarının
güzelleşmesinde insanlara yardımcı olmak. Güzel yapıtlarla dünyamızı güzelleştirmek, zenginleştirmek…Hepsi bu kadar
Bu kadarı iyi, güzel. Sağ olsunlar. Elleri dert görmesin Sanatçı önce insan olacak. Yüreği en duygulu insanın yüreği.
En inanmış insanın yüreği.
Kötülüklerle en önde, kellesini koyarak dövüşecek,
en yiğit yürek insan soyunu aşağılatan işlemlere karşı koymadı mı, o hiçbir şeydir.
insanı aşağılatan işlemlere karşı koymayan yürek, küçük yürektir.
İnsan soyunun yüzkarasıdır o hüner dediğimiz küçücük şeyi de gösteremez.
Küçük yürek ne kadar hünerli olursa olsun, ondan, iyi çıkmaz. Şu gelmiş geçmiş dünyaya bakın, hep kalanlar büyük yürekler,
büyük yürekler, karşı koyan yüreklerin büyük sorunu var Kırk günlük yolda yaprak kımıldasa onun yüreği oynar.
büyük yürekli insanlar başı belada kişilerdir Memleket ve insan meselelerini yüreğinde duyar insanın tırnağına taş değmesi onun yüreğini oynatır.
Politikacı Armatör. Futbolcu Güreşçi Şarapçı Ne olursan ol… Ne cehenneme gidersen git. Ama burada insanlarımızın hayat davası var, burada oynama
büyük zorluklar karşısındayız diye
Armut piş, ağzıma düş diyip el bağlayıp duracak mıyız?
Zordur. Reformlar çok şey
pahasınadır. Armut piş, ağzıma düş diye bir reformu tarih yazmamıştır.
milletin gücü her şeye yeter. Yetmek zorunda Halkın yenemeyeceği güç yoktur. Yeter ki, gücünü bir araya topla
Ne kadar zor olursa olsun, biz bu reformları yapacağız. Halkımızı asırlık sefaletinden kurtaracağız.
Atalar ne demişler, zora dağ dayanmaz demişler
Bizde iki şey var; biri göklere çıkarmak, biri de yerin dibine batırmak.
yolda rastlanan türlü türlü namussuz insanlarıyla uzun, sıkıntılı bir yolculuktan sonra nihayet bildiği damını kendi evini gören yolcu ne bahtiyardır
çocukların gürültüsü, konuşmaları içinde hüzünlü hatıralar tatlı konuşmalarla sarmaş dolaş bir yuvası olan aile babası mesuttur