nagaracuga
Doçent
- Katılım
- 4 Ocak 2008
- Mesajlar
- 706
- Reaksiyon puanı
- 492
- Puanları
- 63
Âlemde ziyâ kalmasa, halk etmelisin, halk!
Ey elleri böğründe yatan, şaşkın adam, kalk! (Mehmet Âkif Ersoy)
el-Fetâva’l-Hindiyye’nin elfâz-ı küfür bahsinin bir başka yönü, meselelerin güncelliğidir. Yani, daha soyut ve ilke değeri taşıyan meseleler ve önceki kitaplarda geçen misallerin yanı sıra, kitabın telif edildiği dönemi yansıtan bazı anlatımlar da bulunmaktadır. Mesela, yaratma sözcüğünün kullanılmasının küfre düşmeye sebep olup olmayacağına dair bir meselede şu yaşanmış olay zikredilir: “Zamanımızda bu türden bir hadise meydana gelmiştir. Şöyle ki, bir köylü, bu ağacı yarattım (halaktu) demiş, müftilerin cevapları bu sözle o kimsenin kâfir olmayacağında ittifak etmiştir, zira bu makamda yaratma sözüyle genelde ağaç dikme kastedilir, ancak gerçekten yaratmayı kastetmişse kâfir olur” (Akâidden Fıkha: Hanefî Fıkıh Kitaplarında Elfâz-ı Küfür)
"Yapıp yaratanların en güzeli olan Allah çok yücedir." Mü'minûn Suresi 14. âyet
Halk (yaratma) kökünden gelen hâlik kelimesi 14. âyette çoğul şekliyle (hâlikîn) kullanılarak yaratmanın Allah’tan başkasına da nisbet edildiği görülmektedir. Tefsirlerde Araplar’ın halk kavramını, “bir şey yapma, üretme” (sun‘) anlamında insanlara nisbet ederek kullandıkları da bildirilmektedir. Bununla birlikte söz konusu kavram müslümanlar arasında zamanla sadece Allah için kullanılmış, O’ndan başkasına nisbet edilmesi kulluk edebine aykırı görülmüştür.
(Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 4)
Sual: Günümüzde yaratmak kelimesi mahlûklara isnad edilerek çok kullanılıyor. Bu küfre sebep olur mu?
Cevap: Yaratmak kelimesi umumiyetle yapmak manasına kullanılıyor. Pek "Allah yaratmaz, ancak kul yaratır" veya “Allah da yaratır, kul da yaratır” mânâsına kullanmıyor. Yaratmak kelimesini kullananlara, “Yaratmak Allah’a mahsustur” dendiği zaman, “Ben öyle demek istemedim, yapmak demek istedim” diyor. O halde bu niyetle kullanmak küfre sebep olmaz ise de dikkat etmeli, kullanmamalıdır. (Prof. Dr. Ekrem Buğra Ekinci)
İnsanlar için "yaratıcı" veya "yaratmak" kelimelerini kullanmak uygun mudur?
Öncelikle "yaratma" sıfatının insanlara mecazen de olsa atfedilmesini uygun bulmadığımızı ifade edelim.
İnsanın yaratmasıyla Allah’ın yaratması arasında (yok)la (var) arasındaki kadar fark vardır. Bu büyük farkın farkına varmayanlar, "yarattım" diyenlerin küfre düşeceğini düşünüyorlar. Halbuki, Allah’ın yaratmasıyla kulun yaratması arasında fark vardır. Allah’ın yaratması yoktan var etmesi demektir. Kulun yaratması da var olana şekil vermesi demektir...
Bu sebeple hiçbir kul, yoktan var ederek yaratamaz. Yaratıkların hepsinin de önce bir çekirdeği, özü ve aslı mevcuttur. Bu çekirdek, öz ve asıldan üretmiş, şekillendirmiş, geliştirmiş olur insan. Bu manada kullara "yarattı" denebilir. Ama "yoktan var etti" manasında yarattı denemez.
Bir mobilyacı ağaç yaratamaz. Ama yaratılmış ağaçlardan güzel mobilya yapabilir. Buna yarattım derse, yoktan yaratmış olmaz. Belki var olan ağaçtan güzel şekiller yapmış, kendi ifadesiyle yaratmış olur...
Kopyalama olayı da böyledir. Yoktan yaratma değil, var olan geni geliştirme olayıdır. Nitekim bu konuda Prof. Dr. Hayreddin KARAMAN Hocaefendi "Hayatımızdaki İslam" kitabında, kopyalamayı soran okuyucuya verdiği cevabında şöyle demektedir:
“Kopyalama yaratma değildir! Yaratma, yoktan var etmedir. Allah canlı ve cansız bütün varlıkları yoktan ve önceden mevcut bir örneğe bakmadan, ondan yararlanmadan yaratmıştır. Genetik kopyalama ise mevcut yaratılmış genler üzerinde işlemler yaparak gerçekleştirilmektedir. Bunun yaratma ile bir ilgisi olmadığına göre ortada bir “ikinci yaratıcı” da yoktur.”
“Genetik kopyalama insanlara uygulanamaz. Hayvan ve bitkiler için ise, insanlara faydalı olmak, hiçbir şeye ve kimseye zarar vermemek kaydıyla uygulanabilir.”
Hemen hatırlatalım ki, yaratma kelimesini kullananların niyetleri mühimdir. İmanına delil bulunan kimsenin “yarattım” demesiyle küfrüne hüküm verilemez. Ağız alışkanlığı yahut da kelimenin manasının nereye kadar uzandığını bilememesi olarak yorumlanır. Çünkü imanına delil vardır. (Sorularla İslamiyet)
Ey elleri böğründe yatan, şaşkın adam, kalk! (Mehmet Âkif Ersoy)
el-Fetâva’l-Hindiyye’nin elfâz-ı küfür bahsinin bir başka yönü, meselelerin güncelliğidir. Yani, daha soyut ve ilke değeri taşıyan meseleler ve önceki kitaplarda geçen misallerin yanı sıra, kitabın telif edildiği dönemi yansıtan bazı anlatımlar da bulunmaktadır. Mesela, yaratma sözcüğünün kullanılmasının küfre düşmeye sebep olup olmayacağına dair bir meselede şu yaşanmış olay zikredilir: “Zamanımızda bu türden bir hadise meydana gelmiştir. Şöyle ki, bir köylü, bu ağacı yarattım (halaktu) demiş, müftilerin cevapları bu sözle o kimsenin kâfir olmayacağında ittifak etmiştir, zira bu makamda yaratma sözüyle genelde ağaç dikme kastedilir, ancak gerçekten yaratmayı kastetmişse kâfir olur” (Akâidden Fıkha: Hanefî Fıkıh Kitaplarında Elfâz-ı Küfür)
"Yapıp yaratanların en güzeli olan Allah çok yücedir." Mü'minûn Suresi 14. âyet
Halk (yaratma) kökünden gelen hâlik kelimesi 14. âyette çoğul şekliyle (hâlikîn) kullanılarak yaratmanın Allah’tan başkasına da nisbet edildiği görülmektedir. Tefsirlerde Araplar’ın halk kavramını, “bir şey yapma, üretme” (sun‘) anlamında insanlara nisbet ederek kullandıkları da bildirilmektedir. Bununla birlikte söz konusu kavram müslümanlar arasında zamanla sadece Allah için kullanılmış, O’ndan başkasına nisbet edilmesi kulluk edebine aykırı görülmüştür.
(Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 4)
Sual: Günümüzde yaratmak kelimesi mahlûklara isnad edilerek çok kullanılıyor. Bu küfre sebep olur mu?
Cevap: Yaratmak kelimesi umumiyetle yapmak manasına kullanılıyor. Pek "Allah yaratmaz, ancak kul yaratır" veya “Allah da yaratır, kul da yaratır” mânâsına kullanmıyor. Yaratmak kelimesini kullananlara, “Yaratmak Allah’a mahsustur” dendiği zaman, “Ben öyle demek istemedim, yapmak demek istedim” diyor. O halde bu niyetle kullanmak küfre sebep olmaz ise de dikkat etmeli, kullanmamalıdır. (Prof. Dr. Ekrem Buğra Ekinci)
İnsanlar için "yaratıcı" veya "yaratmak" kelimelerini kullanmak uygun mudur?
Öncelikle "yaratma" sıfatının insanlara mecazen de olsa atfedilmesini uygun bulmadığımızı ifade edelim.
İnsanın yaratmasıyla Allah’ın yaratması arasında (yok)la (var) arasındaki kadar fark vardır. Bu büyük farkın farkına varmayanlar, "yarattım" diyenlerin küfre düşeceğini düşünüyorlar. Halbuki, Allah’ın yaratmasıyla kulun yaratması arasında fark vardır. Allah’ın yaratması yoktan var etmesi demektir. Kulun yaratması da var olana şekil vermesi demektir...
Bu sebeple hiçbir kul, yoktan var ederek yaratamaz. Yaratıkların hepsinin de önce bir çekirdeği, özü ve aslı mevcuttur. Bu çekirdek, öz ve asıldan üretmiş, şekillendirmiş, geliştirmiş olur insan. Bu manada kullara "yarattı" denebilir. Ama "yoktan var etti" manasında yarattı denemez.
Bir mobilyacı ağaç yaratamaz. Ama yaratılmış ağaçlardan güzel mobilya yapabilir. Buna yarattım derse, yoktan yaratmış olmaz. Belki var olan ağaçtan güzel şekiller yapmış, kendi ifadesiyle yaratmış olur...
Kopyalama olayı da böyledir. Yoktan yaratma değil, var olan geni geliştirme olayıdır. Nitekim bu konuda Prof. Dr. Hayreddin KARAMAN Hocaefendi "Hayatımızdaki İslam" kitabında, kopyalamayı soran okuyucuya verdiği cevabında şöyle demektedir:
“Kopyalama yaratma değildir! Yaratma, yoktan var etmedir. Allah canlı ve cansız bütün varlıkları yoktan ve önceden mevcut bir örneğe bakmadan, ondan yararlanmadan yaratmıştır. Genetik kopyalama ise mevcut yaratılmış genler üzerinde işlemler yaparak gerçekleştirilmektedir. Bunun yaratma ile bir ilgisi olmadığına göre ortada bir “ikinci yaratıcı” da yoktur.”
“Genetik kopyalama insanlara uygulanamaz. Hayvan ve bitkiler için ise, insanlara faydalı olmak, hiçbir şeye ve kimseye zarar vermemek kaydıyla uygulanabilir.”
Hemen hatırlatalım ki, yaratma kelimesini kullananların niyetleri mühimdir. İmanına delil bulunan kimsenin “yarattım” demesiyle küfrüne hüküm verilemez. Ağız alışkanlığı yahut da kelimenin manasının nereye kadar uzandığını bilememesi olarak yorumlanır. Çünkü imanına delil vardır. (Sorularla İslamiyet)