Vahdettin'in Kuvay-i Milliye'ye desteği

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...

winstoncash

Profesör
Katılım
18 Ağustos 2008
Mesajlar
1,201
Reaksiyon puanı
18
Puanları
0
Aşağıdaki belgeyle desteklenmiş haber, Vahdettin'in vatan haini olduğunu iddia eden cahillere ithaf olunur...

Tarihçi yazar Mustafa Armağan'ın Zaman gazetesinin Pazar ekindeki yazısında yer verdiği çarpıcı belge:
İşte Vahdettin'in Kuva-yı Milliye'yi destekleyen hatt-ı hümayunu
2006 yılında bir çağrıda bulunmuştum bu köşeden. Gelin, demiştim, Milli Mücadele'nin Sivas'ta çıkan ilk yayın organı "İrâde-i Milliye" gazetesinin tamamını yeni harflere çevirip yayımlayalım. Doğrusu gösterdiğiniz alaka, heyecan aşılıyor meyus kalbime. Hâlâ cevap verenler, hazır olduklarını söyleyenler oluyor.
Şimdi size ve o gönüllülere buradan duyurmak boynumun borcu oldu: Çağrımız Sivas'ta yankılandı ve bir grup öğretim üyesi elbirliği etmek suretiyle 40 kadar "İrade-i Milliye" nüshasını Latin harflerine çevirdiler, Sivas Belediye Başkanı Sami Aydın Bey'in destekleriyle Buruciye Yayınları tarafından Osmanlıca orijinaliyle birlikte 2007 yılında yayınlandı. Yani eksik de olsa bu ilk resmi yayın organının bir koleksiyonuna sahibiz. Emeği geçenlere teşekkür ediyorum. Keşke diğer gazete koleksiyonları da aynı bahtiyarlığı yaşayabilse.
Yine de bir iki noktaya dikkatinizi çekmek istiyorum. Birincisi, kronik problemimiz olan ciddi okuma hataları. En basiti, kapı, eşik anlamına gelen 'südde' kelimesinin ısrarla 'sedde' yazılması (msl. s. 19) ya da "istiksâratımızın" (s. 159) kelimesinin doğrusunun "istiksar etmezler" olması gibi. Bunlar ufak tefek kusurlar gibi görünüyor ama yapılan işin önemi karşısında daha ciddi olunması gerekirdi.
"İrade-i Milliye" gazetesinin maalesef tam bir koleksiyonu hiçbir yerde yok. İnkılap Tarihi Enstitüsü'nde de sadece mikrofilmleri mevcut. Asıllarını isteyince yok diyorlar. Nasıl yok olur? Anlamak mümkün değil. Allah'tan Amerikalılar var da, gazetenin Türkiye'de dahi bulunmayan bazı nüshalarını Chicago Üniversitesi Arşivi'nden temin edebiliyorsunuz.
Benim asıl üzerinde durmak istediği nokta, şeklinden şemailinden ziyade "İrade-i Milliye" gazetesinde yazılanlar. Kuva-yı Milliye dönemine ait çok önemli ve dikkatlerden kaçmış beyanlar ve telgraflar, haberler, sıcağı sıcağına tepkiler, en azından Ankara'ya gitmeden önce Mustafa Kemal tarafından yazılan başyazılar. Her biri önemli bizim için.
Mesela 14 Eylül 1919 tarihli nüshada daha önce de dile getirdiğim bir telgraf yer alıyor. Çeken "Üçüncü Ordu Müfettişi, Yaver-i Hazret-i Şehriyarileri Mustafa Kemal", çekilen kişi "Zat-ı Şahane" yani Sultan Vahdettin, çekildiği yer Havza. Tarih 14 Haziran 1919.
Burada Mustafa Kemal Paşa, son görüşmelerini hatırlatıyor padişaha ve şöyle diyor: Huzurdayken İzmir'in işgali karşısında "pek mahzun olan" kalbinizin "bu nokta-i necâta ait ilhamatı"nı, yani ülkenin sizin öncülüğünüzde millî mukaddes bir kudretle kurtulacağına dair verdiğiniz ilhamları şu an gibi hatırlıyorum. Sizin "ilkâ"nızdan, yani Şemseddin Sami'nin "Kamus-i Türkî"sine bakılırsa, benim fikrimi çelmenizden aldığım imanın azmiyle görevime devam ediyorum.
645620081214063826440.jpg

Sivas'ta çıkan İrade-i Milliye gazetesinin 14 Eylül 1919 tarihli ilk sayısında çıkan Mustafa Kemal Paşa'nın Vahdettin'e çektiği telgrafın orijinali.
Müthiş bir metin tabii. Ancak telgrafın bu şeklini başka kaynaklarda bulabileceğinizi sanıyorsanız aldanıyorsunuz. "Nutuk" dahil diğer kaynaklarda "ilkâ" kelimesinin "dilhah"a dönüştürüldüğünü görüp hayrete düşüyorsunuz (mesela "Atatürk'ün Bütün Eserleri", c. 2, s. 375). Meğer, diyorsunuz, Atatürk'ün kendi sözleri de zamanla kitabına uydurulmuş.
Peki sonradan tamamen unutulacak olan bu "fikir çelme" hadisesi neyin nesiydi? Ona dair de bazı ipuçları bulabiliyoruz aynı telgrafta. Mustafa Kemal Paşa, Samsun'a çıktıktan bir ay kadar sonra şu gerçeği itiraf ediyor:
"İstanbul'da iken milletin bu kadar kuvvetli ve az vakitte felaketlerden bu derece müteyakkız [uyanmış] olduğunu tahayyül edemezdim."
İlginç değil mi? Devam ediyor Paşa:
"Millet baştan aşağı uyanık olup istiklal-i millet ve devleti ve hukuk-i âliye-i saltanat ve hilafeti teyid için kavi bir azim ve iman ile mücehhez bulunuyor." Yani uyanmış olan millet, milletin ve devletin bağımsızlığı ile saltanat ve hilafetin yüce haklarını desteklemek için sağlam bir kararlılık ve imanla donanmış durumda.
Mustafa Kemal Paşa'nın bir ay içerisinde çektiği bu net resim çok mu çok önemli. Neden? Piyasadaki inkılap tarihlerinde o yıllarda milletin yere serilmiş olduğu ve sonra Atatürk'ün gelip onu dirilttiği anlatılır da ondan. Oysa gerçek hiç de öyle değilmiş. Üstelik bunu bizzat kendisi söylüyormuş.
Daha neler söylüyormuş? Devam edelim okumaya.
Mustafa Kemal'e göre Vahdettin son hatt-ı hümayunuyla bütün milletin azim ve mücadele gücünü uyandırmış imiş. Peki kime karşıymış bu mücadele? Cevabını telgraf sahibi veriyor zaten:
Milletin beka ve varlığına düşman olanlara karşı. Yani İngilizlere ve İngilizlere yaltaklanmayı meslek edinen zayıf karakterlilere karşı.
Şimdi düşünelim:
Beni Anadolu'ya ikna ettiniz diyen kim? Atatürk.
Anadolu'ya geçmeden önce milletin bu kadar uyanık ve mücadeleye hazır olacağını hayal bile edemezdim diyen kim? Yine Atatürk.
Uyanmış olan milletin bağımsızlık ateşiyle tutuşmuş olduğunu ve saltanat ve hilafetin haklarını desteklemek için kararlılık içinde olduğunu söyleyen kim? Yine Atatürk.
Vahdettin'e, hatt-ı hümayununuz milletin mücadele gücünü uyandırdı diyen de o, İngilizlere ve onların destekçilerine karşı mücadele etmek üzere anlaştıklarını söyleyen de.
Peki Turgut Özakman neyi savunuyor: Canım Vahdettin gönderdi ama Atatürk'ün ne için gittiğini bilmiyordu ki. Bilse asla göndermezdi.
Şimdi Havza telgrafıyla görüyoruz ki, ikna eden de, gönderen de, hatt-ı hümayunuyla halka direniş mesajı veren de, İngilizleri barışa ikna etmek için Mustafa Kemal'le gizlice mutabakat sağlayan da Vahdettin'den başkası değil. Aralarında bütün bunlar önceden konuşulmamış olsa Mustafa Kemal ne diye anlatsın ki derdini sultana?
Üstelik Vahdettin'in Anadolu halkına, yanınızdayım mesajını veren bir beyannamesi var ki, gazete sütunlarında alkışla karşılanmış. Mustafa Kemal, 28 Eylül 1919 tarihli nüshada bu beyannamenin Osmanlı tarihinde her bakımdan benzersiz olduğunu yazıyor. "Padişahımız" diyor, "Anadolu harekâtının tamamiyle meşru olduğunu ilan ederek mevcut cereyanı, yani Kuva-yı Milliyeyi lütfen teşvik etmekte ve hatta katılarak kuvvetlendirmektedir."
Daha ne desin?


Kaynak
 

zonaro

Öğrenci
Katılım
13 Aralık 2008
Mesajlar
81
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
bence bugünkü tarihimizin çoooğu yalan...
 

ashabulyemin

Profesör
Katılım
6 Aralık 2008
Mesajlar
3,389
Reaksiyon puanı
20
Puanları
0
Arkadaşlar
Günümüz tarihi Atatürkün vefatından önce 1930 yıllarında belirlenmiştir!!!daha sonralarıda aynı hedefte yani halkın uyutulmasında devam etmiştir.Hani o batacak!!durumda olan bandırma gemiside öyledir.
Vatan haini!!!vahdettin ülkemizi ingilizlere satmış ve ingiliz muhribiyle kaçmıştır.hazinesinide yanında götürmüştür.Hanedanda sürgün edilmiştir.
Beyler Halifei ruyizemin hazretleri Vahdeddin efendi asla hain olmamış son ana kadar ülkesinin kurtuluş planlarını yapmış sonra beş kuruşsuz ülkesini terke zorlanmıştır.Hanedan namusumuzken açlıkla boğuşmuş açlıktan ölmüş son hanedan osman bey mezarlık bekçiliği yapmış vefat etmiştir.Yani avrupalılar osmanlıdan intikamlarını bizim elimizle almıştır.
Türk milleti olarak utanç istiyorsak bu bize yeter artar bile.
 

engin azaklı

Asistan
Katılım
25 Ekim 2008
Mesajlar
330
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
hakikat aranıyorda benimmi haberimmi yok!
herkes mutlu olsun bakayım.
mutlu ol.
 

astronash

Asistan
Katılım
19 Ağustos 2007
Mesajlar
213
Reaksiyon puanı
1
Puanları
0
vahdettinle ilgili belgeler dökülecekse siz zararlı çıkarsınız. Neden bu kadar vahdettini savunma ihtiyacı duyarsınız anlamış değilim. Tartışmaya girmiyorum. Nutuk'u okuyun!
 

ashabulyemin

Profesör
Katılım
6 Aralık 2008
Mesajlar
3,389
Reaksiyon puanı
20
Puanları
0
vahdettinle ilgili belgeler dökülecekse siz zararlı çıkarsınız. Neden bu kadar vahdettini savunma ihtiyacı duyarsınız anlamış değilim. Tartışmaya girmiyorum. Nutuk'u okuyun!
Canım burada mevzu tartışma açmak değil. Gündeme yeni düşen bir haberi paylaşmak.Emin Oktay tarihinden ne pahasına olursa olsun kurtulmak.Niz gençlerin çabaları büyüklerimiz gibi uyutulmak değil gerçeğe yakınlara ulaşmak.Acı olsa bile.
 

winstoncash

Profesör
Katılım
18 Ağustos 2008
Mesajlar
1,201
Reaksiyon puanı
18
Puanları
0
vahdettinle ilgili belgeler dökülecekse siz zararlı çıkarsınız. Neden bu kadar vahdettini savunma ihtiyacı duyarsınız anlamış değilim. Tartışmaya girmiyorum. Nutuk'u okuyun!

biz kimiz, siz kimsiniz? bu kutuplaşma hevesi neyin nesi? siz derken tarihinden utanç duymayan, sadece 80 yıl önceki tarihini değil bu topraklarda yaşamasında emeği olan bütün ceddine sahip çıkanlardan mı bahsediyorsun? ben yalnızca ortaya yeni çıkan bir belgeyi ve haberi paylaştım. seni kızdıran ne oldu onu anlamadım. Atatürk bizzat kendisi söylüyor Vahdettin'in milli mücadeleye destek olduğunu, hatta kendisini ikna edenin Vahdettin olduğunu. Atatürk mü yalan söylemiş?
 

chimera

Dekan
Emektar
Administrator
Katılım
24 Kasım 2006
Mesajlar
8,774
Reaksiyon puanı
577
Puanları
0
Konu beğenilen köşe yazılarına taşınmıştır.
 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
Üst