- Katılım
- 29 Haziran 2007
- Mesajlar
- 64,455
- Reaksiyon puanı
- 530
- Puanları
- 0

İlk olarak kısaca bu fikirle ilgili yaşadığım süreci anlatmak istiyorum. Kişiye özel tasarım fikri aklıma gelmeden önce insanların sevebileceği ne yapabilirim diye düşünüyordum ve son yıllarda dünya üzerinde hızlı yükselen girişimlere baktığımda bu sitelerin daha çok, içeriğinin kullanıcılar tarafından üretildiği siteler olduğuna dikkat ettim. Yani siteler sana başka insanların ürettiği içeriği sunarken başkalarına da seni(!) sunuyor. Kullanıcılar da bu etkileşimden hoşnut oluyor. Dolayısıyla artık hemen hemen herkesin sadece internet kullanıyor olması değil, her anında internet kullanıyor olması zaten bunu kaçınılmaz kılmıştı.
Fakat bu tarz sitelerin tüketim dünyasında henüz yeterince yer edinmediğini düşünüyorum. Yani sosyal paylaşım konusunda yeterince doymuş bir pazar varken tüketim konusunda henüz çok daha fazla fırsat var. Bu nedenle insanların kolaylıkla kılıf ya da giyim üzerine tasarım yapıp bunu satın alabileceği ya da satın almasa bile başkalarına sunup yine kendisi gibi sıradan insanların yaptığı tasarımları satın alabileceği bir site kurma fikri geldi aklıma. Tabi bu konuda benim girişimimin de alacağı çok yol var şu anda çünkü yurtdışında bu fikirle yola çıkan girişimler halihazırda olsa da hiçbiri kullanıcıya gerçekten almak isteyeceği tasarımları sunamıyor ve binlerce tasarım arasından seçmesini bekliyor. Nasıl Facebook, Twitter, Instagram size bütün kullanıcıların içeriğini değil de sadece arkadaşlarızın ya da sizin ilginizi çekeceğini düşündüğü içerikleri gösteriyorsa internetin zamanla sadece sosyal paylaşımı değil tüketim dünyasını da bu yöne iteceği ve büyük bir değişim yaşatacağı çok açık. Dolayısıyla ben de bu alana odaklanmayı seçtim.
İkinci olarak halen Koç Üniversitesinde 3.sınıf okuyan bir öğrenci olarak girişimci olmakla ilgili fikirlerimi ve bu siteyi hazırlarken yaşadığım süreci anlatmak istiyorum. Genellikle çevremdeki üniversite öğrencilerinde girişim konusunda gözlemlediğim en büyük eksiklik özgüven. Kimisinde tecrübesizlik kimisinde de sermaye eksikliği bu özgüveni yaratıyor. Hatta çoğu zaman her ikisi. Fakat yaşadığımız dünyaya ve herkesin tanıdığı başarılı insanlara baktığımız zaman bu özgüvensizliğin fazlasıyla yersiz olduğunu anlıyoruz.
Örneğin Steve Jobs, yaptıkları ve başarıları fazlasıyla ortada. Ama teknoloji dünyasını bu derece değiştirmiş bir kişi olarak Steve Jobs üniversiteyi birinci sınıfta bıraktığında ne parası vardı ne de tecrübesi. Mühendis bile değildi, sadece kendisine ve sahip olduğu fikre güveniyordu. İlk bilgisayar üreticilerinden olan IBMin kurucusu bile önceki yıllarda belki sadece 5 bilgisayarlık bir pazar vardır sözünü etmişken, Steve Jobs bilgisayarların hakim olacağı bir geleceği görüyordu. Sahip olduğu tek şey buydu. Yani aslında kendisine güvenmemek için çok fazla sebebi vardı ama güvenmeyi seçti ve öldüğü sıralarda dünyanın en değerli şirketi olan Appleı kurdu. Burdan yola çıkarak benim gibi üniversitede okuyan ve girişimcilik yapmayı düşünen arkadaşlara verebileceğim tek tavsiye: Kendinize güvenin.
İyi olduğunu düşündüğünüz bir fikriniz mi var, sizi heyecanlandırıyor ve durmadan bu fikri geliştirebilecek yeni fikirler mi geliyor aklınıza, o zaman şu anda başlayın üzerinde çalışmaya. Önceden başkası yapmış mı, olsun emin olun siz daha iyisini yapacaksınız. Facebook bile ilk değildi. Sonuçta bir şeyi yapabileceğinizi de düşünseniz yapamayacağınızı da düşünseniz, iki durumda da haklısınız. O yüzden fikrinize ve kendinize inanın ve başkalarının söylediklerine kulak asmayın. Çünkü sizin başarılı olup olmayacağınız konusunda kimse sizden daha haklı olamaz. Sadece fikrinize ve projenize odaklanın ve onu geliştirebilecek, projenizle ilgili faydalı bilgiler verebilecek insanların söylediklerine kulak verin.
Bugün Facebook, Google, Apple, Angry Birds gibi dünyanın en büyük girişimleri bizim gibi üniversite öğrencileri tarafından kuruldu. Yani üniversite bir girişime başlamak için yanlış bir zaman değil aksine en doğru zaman. Çünkü ileriki yaşamınızda risk almak çok daha zor olacak. Enerjinizin ve zamanının çoğunu sizden alan bir işiniz olacak. Ayrıca ailenizi ve o anki konumunuzu düşünürek bu işi riske atmayı göze alabilecek misiniz, çünkü artık hiçbir kararınızı tek başınıza veremiyor olacaksınız. Aynı anda düşünmek zorunda olduğunuz onlarca şey olacak ve fikrinize odaklanamayacaksınız. Evet, belki şu an işiniz için yeterli sermayeniz yok ama bu bir açıdan avantaj, çünkü paramı kaybedicek miyim gibi bir düşüncenin aklınızın bir tarafını oyalama ihtimali yok. Siz mecburen sadece fikrinize odaklanacaksınız ve eğer iyi bir şey yaparsınız para zaten size gelecek ama olamazsanız zaten demektir ki olsaydı da kaybedecektiniz. Sonuç olarak üniversite öğrencisi olarak bir girişimde bulunmanın erken olduğu fikrini aklınızdan çıkarın ve mezun olmadan önce bir şeylere başlayın. Tecrübe ve sermaye eksikliği özgüveninizden bir şey kaybettirmesin.
Ben 4 ay önce bu sitenin kodlarını yazmaya başladığımda şu anda ortaya çıkan şeyin %90ının nasıl yapılacağını bilmiyordum ve hepsini yaparken öğrendim. Pikontiyi geliştirmeye, yukarıda söylediğim fikirleri ve daha fazlasını eklemeye devam edeceğim. Bunların da çoğunu yine yaparken öğreneceğim. Eğer iyi bir fikriniz varsa düşünmek sadece zaman kaybettirir o yüzden daha geç olmadan işe koyulun ve ona kafa yorun. Fikriniz yoksa da arayın yakında bulacaksınız.
Son olarak da bol bol hayal kurun

Pikonti