ashabulyemin
Profesör
- Katılım
- 6 Aralık 2008
- Mesajlar
- 3,389
- Reaksiyon puanı
- 20
- Puanları
- 0
İlâ
İlâ kelimesi sözlükte yemin manasına gelir. Istılahta ise, boşama yetkisine sahip olan kocanın, karısıyla cinsel ilişkide bulunmayacağına yemin etmesidir. İlâ ile ilgili olarak Kur’ân-ı Kerimde şöyle buyrulmaktadır: “Eşlerine yaklaşmamaya yemin edenler için dört ay bekleme süresi vardır. Eğer (bu süre içinde) dönerlerse şüphesiz Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir. Eğer (yemin edenler yeminlerinden dönmeyip kadınlarını) boşamaya karar verirlerse (ayrılırlar). Biliniz ki, Allah hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.”[1]
Bu konuyla ilgili olarak Hz. Ali’nin şöyle dediği rivayet edilmiştir:
“Bir kişi karısına ilâ yapar (onunla cinsel ilişkide bulunmamaya yemin eder) ise, aradan dört ay geçse dahi boşanma meydana gelmez. Ya karısına döner, ya da boşar.”[2]
B- Hükmü
Karısıyla cinsel ilişkide bulunmamaya yemin (ilâ) eden kişi için, yemin vaktinden itibaren dört aylık süre vardır. Bu süre içinde karısıyla cinsel ilişkide bulunursa yemini (İlâsı) çözülür ve yemin keffareti vermesi gerekir. Bundan sonra başka bir şey yapması gerekmez. Ama bu süre içinde cinsel ilişkide bulunmazsa, karısı kendisine geri dönmesini veya boşamasını talep edebilir. Kocası ona geri dönmez veya boşamazsa durumu mahkemeye intikal ettirir. Hakim de onu ric’î bir talakla boşar.
Karısının kendisine geri dönmesi için talepte bulunmasından sonra dönüp karısıyla cinsel ilişkide bulunursa, yemini eğer Allah’ın ad ve sıfatlarından biri üzerine ise yemin keffareti vermesi gerekir. Ama adak ve benzeri bir şeyi taahhüt şeklinde yemin etmişse, bu durumda taahhüdünü yerine getirmesi veya yemin keffareti vermesi gerekir. [3]
[1] Bakara, 2/226-227.
[2] Muvatta’ , II/556
[3] Şirbinî, Muğni 5/26-28.
İSLAMDA NAFAKA
NAFAKA TANIMI
Nafaka, kişinin bakmakla yükümlü olduğu kimselerin yiyecek, giyecek, mesken ve diğer temel ihtiyaçlarını karşılamasıdır. Nafaka temin etmek vacip olup, vücup sebepleri şu üç maddede toplanabilir:
1.Evlilik,
2.Akrabalık,
3.Mülk.
Nafakayla ilgili olarak Kur’ân-ı Kerimde şöyle buyrulmaktadır:
“Erkekler, kadınların koruyup kollayıcılarıdırlar. Çünkü Allah insanların kimini kiminden üstünden kılmıştır. Bir de erkekler kendi mallarından harcamakta (ve ailenin geçimini sağlamak) tadırlar.”[1]
“Onların (annelerin) yiyeceği, giyeceği, örfe uygun olarak babaya aittir.”[2]
Sünnetteki delile gelince; kişinin ailesine, akrabalarına ve köleleriyle cari yelerine gerekli nafakayı vermesini teşvik eden bir çok hadis-i şerif mevcuttur. Bunlardan birisinde şöyle buyrulur:
“Nafaka vermeye ailenle başla. Kadın der ki; ya beni doyur, ya da boşa. Köle der ki; beni doyur da öylece çalıştır. Evlat der ki; beni kendilerine bırakacağın kimselere teslim edinceye dek doyur.” [3]
Bu hadisin başka bir rivayetinde “Beni doyur” ifadesi yerine “Nafakamı ver” sözü kullanılmıştır.
Bu hadis-i şerifte, hak edenlere nafakalarını vermek, açık bir ifadeyle teşvik edilmektedir. Evlilik bağı, kocanın karısına nafaka vermesini gerektirdiği gibi, ric’î talakla boşanan kadınla benzer durumda bulunan kadınlara da kocalarının nafaka vermelerini gerekli kılar.
EVLİLİK NAFAKASI
Koca, karısının yiyecek, giyecek ve mesken ihtiyacını karşılamakla yükümlüdür. Yedirme ve giydirmede kocanın mali durumu esas alınır. Bunda kadının sosyal konumu göz önünde bulundurulmaz.
Mesken ihtiyacının karşılanmasına gelince, bunda kocanın mali durumu değil, kadının sosyal konumu esas alınır. Karısının konumuna uygun bir meskeni temin etmesi, kocanın görevidir. Çünkü yedirme ve giydirmede esas, bunların kadına mülk olarak verilmesidir. Yani koca, yiyecek ve giyeceği karısına mülk olarak verir. Kişi, ancak sahip olabildiği şeyleri başkasına mülk olarak verebilir.
Meskene gelince, bunda asıl olan faydalanmaktır, mülk edinmek değildir. Dolayısıyla koca, meskeni karısına mülk olarak vermekle değil, onu kiralık da olsa, bir meskende barındırmakla yükümlüdür.
Kocanın nafaka vermesini gerektiren sebepler
Kocanın, karısına nafaka vermesinin vacip olması için şu şartların gerçekleşmesi gerekir:
1.Kadın kendini kocasına teslim etmeli, kocasının kendisinden şehevi bakımdan yararlanmasına imkan tanımalıdır.
2.Kadın, cinsel ilişkiye müsait bir durumda olmalıdır.
3.Kadın, naşize (kocasının itaatinden çıkmış) olmamalıdır.
Naşizelik ve nafaka şartlarından birini ihlal etme sebebiyle kadının nafaka alma hakkı düşer. Hamile olmaması durumunda kadının bain talakla boşanmasıyla da nafaka alma hakkı düşer. Eşlerden birinin ölümü halinde de kadının nafaka hakkı düşer.
İddet nafakası
Ric’î olarak boşanan kadının iddet beklerken nafakasını kocasının temin etmesi gerekir. Hamile değilken bain talakla boşanan kadının, kocası üzerinde nafaka hakkı yoktur. Ama hamileyken bain talakla boşanan kadına iddet süresi boyunca kocasının nafaka vermesi gerekir.
“Eğer hamile iseler, doğum yapıncaya kadar nafakalarını verin”[4] ayeti bunu bildirmektedir.
Gereksiz yere iddet evinden çıkması durumunda, boşanmış olan hamile kadının nafaka alma hakkı düşer.
Aynı şekilde hamile de olsa kocası ölen kadına nafaka vermek vacip değildir. Ama ona mesken temin etmek gerekir. Ancak hamileyken bain talakla boşanır, sonra kocası vefat ederse, iddeti eski hali üzere kalıp nafakası kesilmez. Zira boşanma iddeti vefat iddetine dönüşmez. Ama ric’î talakla boşanmış olsaydı, boşanma iddeti vefat iddetine dönüşürdü.
Fasit nikaha dayanılarak kendisiyle cinsel ilişkide bulunulduğu için iddet beklemekte olan hamile kadına, kendisiyle cinsel ilişkide bulunmuş olan erkeğin nafaka verme mecburiyeti yoktur. [5]
Çocukların Nafakası
Küçük de olsalar, işsiz büyük de olsalar, kız ve erkek çocukların nafakalarını temin etmek, babalarının görevidir. Çocuğun nafakasının babası tarafından temin edilmesinin vacip olması için şu üç şartın mevcut olması gerekir:
1.Çocuğun yaşı küçük olmalıdır. Ergenlik çağına vardıktan sonra nafakasını babasının vermesi artık vacip olmaktan çıkar. Ancak çocuk deli veya çalışıp para kazanamayacak derecede hasta yahut sakat ise, ergen olsa dahi nafakasını babasının vermesi gerekir.
2.Çocuk fakir olmalıdır. Yaşı küçük olan çocuğun veya yaşı büyük de olsa deli veya çalışıp para kazanamayacak derecede hasta yahut sakat olan çocuğun varlıklı olması halinde, nafakasını babasının temin etmesi vacip olmaz. Varlıklıdan kasıt, kendisine yetecek miktarda mala sahip olan kimsedir.
3.Çocuk hür olmalıdır. Köle ise nafakasını efendisinin temin etmesi gerekir.
Çocuk kız ise evleninceye kadar nafakasını babası temin eder. Evlenince nafakasını, önce de ifade edildiği gibi artık kocasının temin etmesi gerekir.
Çocukların nafakaları; kendilerine yetecek miktarda azık, katık ve giysidir. Hastalık sebebiyle gerektiğinde tedavileri için icap eden masrafı babalarının karşıaması gerekir.
Çocukların nafakasını temin etmek, annelerinin görevi değildir. Yalnız doğurduktan kısa bir süre sonraya kadar çocuğunu emzirmesi annenin görevidir. Çünkü çocuk, hayata ilk adımı atarken süt emmezse, büyük ihtimalle yaşama şansını kaybeder. Bununla beraber –emsali kadınlar eğer emzirme ücreti alıyorlarsa- kadın, kocasından emzirme ücreti alma hakkına sahiptir. Çocuğu emzirecek yabancı bir kadın bulunursa, anası çocuğu emzirmeye zorlanamaz.[6]
Anne-Babanın nafakası
Ana- babanın nafakasını şu şartlarla çocuklarının vermesi gerekir:
1.Ana-baba, kendilerine uygun tarzda meskene, azık ve katığa sahip olamayacak derecede fakir olmalıdır.
2.Nafaka vermekle yükümlü olan evlat, kız olsun erkek olsun kendi durumuna uygun bir kazanca sahip olacak derecede varlıklı olmalıdır.
3.Nafaka vermekle yükümlü olan evladın kendi şahsının, karısının ve çocuklarının bir gün ve bir gecelikten fazla miktarda azığı bulunmalıdır. Aksi takdirde evladın, ana-babasına nafaka vermesi vacip olmaz. Çocuklarından nafaka alabilmeleri için, ana-babanın Müslüman olmaları şart değildir.
[1] Nisâ, 4/34.
[2] Bakara, 2/233.
[3] Buharî, Zekat, 18; Tirmizî, Zekat, 38, Zühd 32.
[4] Talak, 65/6.
[5] Cezirî, Mezahib, 4/576-577.
[6] A.g.e. IV/587-588
http://www.konakdersleri.com/ilim.php?giris=543&konu=TALAK-BOSANMA
İlâ kelimesi sözlükte yemin manasına gelir. Istılahta ise, boşama yetkisine sahip olan kocanın, karısıyla cinsel ilişkide bulunmayacağına yemin etmesidir. İlâ ile ilgili olarak Kur’ân-ı Kerimde şöyle buyrulmaktadır: “Eşlerine yaklaşmamaya yemin edenler için dört ay bekleme süresi vardır. Eğer (bu süre içinde) dönerlerse şüphesiz Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir. Eğer (yemin edenler yeminlerinden dönmeyip kadınlarını) boşamaya karar verirlerse (ayrılırlar). Biliniz ki, Allah hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.”[1]
Bu konuyla ilgili olarak Hz. Ali’nin şöyle dediği rivayet edilmiştir:
“Bir kişi karısına ilâ yapar (onunla cinsel ilişkide bulunmamaya yemin eder) ise, aradan dört ay geçse dahi boşanma meydana gelmez. Ya karısına döner, ya da boşar.”[2]
B- Hükmü
Karısıyla cinsel ilişkide bulunmamaya yemin (ilâ) eden kişi için, yemin vaktinden itibaren dört aylık süre vardır. Bu süre içinde karısıyla cinsel ilişkide bulunursa yemini (İlâsı) çözülür ve yemin keffareti vermesi gerekir. Bundan sonra başka bir şey yapması gerekmez. Ama bu süre içinde cinsel ilişkide bulunmazsa, karısı kendisine geri dönmesini veya boşamasını talep edebilir. Kocası ona geri dönmez veya boşamazsa durumu mahkemeye intikal ettirir. Hakim de onu ric’î bir talakla boşar.
Karısının kendisine geri dönmesi için talepte bulunmasından sonra dönüp karısıyla cinsel ilişkide bulunursa, yemini eğer Allah’ın ad ve sıfatlarından biri üzerine ise yemin keffareti vermesi gerekir. Ama adak ve benzeri bir şeyi taahhüt şeklinde yemin etmişse, bu durumda taahhüdünü yerine getirmesi veya yemin keffareti vermesi gerekir. [3]
[1] Bakara, 2/226-227.
[2] Muvatta’ , II/556
[3] Şirbinî, Muğni 5/26-28.
İSLAMDA NAFAKA
NAFAKA TANIMI
Nafaka, kişinin bakmakla yükümlü olduğu kimselerin yiyecek, giyecek, mesken ve diğer temel ihtiyaçlarını karşılamasıdır. Nafaka temin etmek vacip olup, vücup sebepleri şu üç maddede toplanabilir:
1.Evlilik,
2.Akrabalık,
3.Mülk.
Nafakayla ilgili olarak Kur’ân-ı Kerimde şöyle buyrulmaktadır:
“Erkekler, kadınların koruyup kollayıcılarıdırlar. Çünkü Allah insanların kimini kiminden üstünden kılmıştır. Bir de erkekler kendi mallarından harcamakta (ve ailenin geçimini sağlamak) tadırlar.”[1]
“Onların (annelerin) yiyeceği, giyeceği, örfe uygun olarak babaya aittir.”[2]
Sünnetteki delile gelince; kişinin ailesine, akrabalarına ve köleleriyle cari yelerine gerekli nafakayı vermesini teşvik eden bir çok hadis-i şerif mevcuttur. Bunlardan birisinde şöyle buyrulur:
“Nafaka vermeye ailenle başla. Kadın der ki; ya beni doyur, ya da boşa. Köle der ki; beni doyur da öylece çalıştır. Evlat der ki; beni kendilerine bırakacağın kimselere teslim edinceye dek doyur.” [3]
Bu hadisin başka bir rivayetinde “Beni doyur” ifadesi yerine “Nafakamı ver” sözü kullanılmıştır.
Bu hadis-i şerifte, hak edenlere nafakalarını vermek, açık bir ifadeyle teşvik edilmektedir. Evlilik bağı, kocanın karısına nafaka vermesini gerektirdiği gibi, ric’î talakla boşanan kadınla benzer durumda bulunan kadınlara da kocalarının nafaka vermelerini gerekli kılar.
EVLİLİK NAFAKASI
Koca, karısının yiyecek, giyecek ve mesken ihtiyacını karşılamakla yükümlüdür. Yedirme ve giydirmede kocanın mali durumu esas alınır. Bunda kadının sosyal konumu göz önünde bulundurulmaz.
Mesken ihtiyacının karşılanmasına gelince, bunda kocanın mali durumu değil, kadının sosyal konumu esas alınır. Karısının konumuna uygun bir meskeni temin etmesi, kocanın görevidir. Çünkü yedirme ve giydirmede esas, bunların kadına mülk olarak verilmesidir. Yani koca, yiyecek ve giyeceği karısına mülk olarak verir. Kişi, ancak sahip olabildiği şeyleri başkasına mülk olarak verebilir.
Meskene gelince, bunda asıl olan faydalanmaktır, mülk edinmek değildir. Dolayısıyla koca, meskeni karısına mülk olarak vermekle değil, onu kiralık da olsa, bir meskende barındırmakla yükümlüdür.
Kocanın nafaka vermesini gerektiren sebepler
Kocanın, karısına nafaka vermesinin vacip olması için şu şartların gerçekleşmesi gerekir:
1.Kadın kendini kocasına teslim etmeli, kocasının kendisinden şehevi bakımdan yararlanmasına imkan tanımalıdır.
2.Kadın, cinsel ilişkiye müsait bir durumda olmalıdır.
3.Kadın, naşize (kocasının itaatinden çıkmış) olmamalıdır.
Naşizelik ve nafaka şartlarından birini ihlal etme sebebiyle kadının nafaka alma hakkı düşer. Hamile olmaması durumunda kadının bain talakla boşanmasıyla da nafaka alma hakkı düşer. Eşlerden birinin ölümü halinde de kadının nafaka hakkı düşer.
İddet nafakası
Ric’î olarak boşanan kadının iddet beklerken nafakasını kocasının temin etmesi gerekir. Hamile değilken bain talakla boşanan kadının, kocası üzerinde nafaka hakkı yoktur. Ama hamileyken bain talakla boşanan kadına iddet süresi boyunca kocasının nafaka vermesi gerekir.
“Eğer hamile iseler, doğum yapıncaya kadar nafakalarını verin”[4] ayeti bunu bildirmektedir.
Gereksiz yere iddet evinden çıkması durumunda, boşanmış olan hamile kadının nafaka alma hakkı düşer.
Aynı şekilde hamile de olsa kocası ölen kadına nafaka vermek vacip değildir. Ama ona mesken temin etmek gerekir. Ancak hamileyken bain talakla boşanır, sonra kocası vefat ederse, iddeti eski hali üzere kalıp nafakası kesilmez. Zira boşanma iddeti vefat iddetine dönüşmez. Ama ric’î talakla boşanmış olsaydı, boşanma iddeti vefat iddetine dönüşürdü.
Fasit nikaha dayanılarak kendisiyle cinsel ilişkide bulunulduğu için iddet beklemekte olan hamile kadına, kendisiyle cinsel ilişkide bulunmuş olan erkeğin nafaka verme mecburiyeti yoktur. [5]
Çocukların Nafakası
Küçük de olsalar, işsiz büyük de olsalar, kız ve erkek çocukların nafakalarını temin etmek, babalarının görevidir. Çocuğun nafakasının babası tarafından temin edilmesinin vacip olması için şu üç şartın mevcut olması gerekir:
1.Çocuğun yaşı küçük olmalıdır. Ergenlik çağına vardıktan sonra nafakasını babasının vermesi artık vacip olmaktan çıkar. Ancak çocuk deli veya çalışıp para kazanamayacak derecede hasta yahut sakat ise, ergen olsa dahi nafakasını babasının vermesi gerekir.
2.Çocuk fakir olmalıdır. Yaşı küçük olan çocuğun veya yaşı büyük de olsa deli veya çalışıp para kazanamayacak derecede hasta yahut sakat olan çocuğun varlıklı olması halinde, nafakasını babasının temin etmesi vacip olmaz. Varlıklıdan kasıt, kendisine yetecek miktarda mala sahip olan kimsedir.
3.Çocuk hür olmalıdır. Köle ise nafakasını efendisinin temin etmesi gerekir.
Çocuk kız ise evleninceye kadar nafakasını babası temin eder. Evlenince nafakasını, önce de ifade edildiği gibi artık kocasının temin etmesi gerekir.
Çocukların nafakaları; kendilerine yetecek miktarda azık, katık ve giysidir. Hastalık sebebiyle gerektiğinde tedavileri için icap eden masrafı babalarının karşıaması gerekir.
Çocukların nafakasını temin etmek, annelerinin görevi değildir. Yalnız doğurduktan kısa bir süre sonraya kadar çocuğunu emzirmesi annenin görevidir. Çünkü çocuk, hayata ilk adımı atarken süt emmezse, büyük ihtimalle yaşama şansını kaybeder. Bununla beraber –emsali kadınlar eğer emzirme ücreti alıyorlarsa- kadın, kocasından emzirme ücreti alma hakkına sahiptir. Çocuğu emzirecek yabancı bir kadın bulunursa, anası çocuğu emzirmeye zorlanamaz.[6]
Anne-Babanın nafakası
Ana- babanın nafakasını şu şartlarla çocuklarının vermesi gerekir:
1.Ana-baba, kendilerine uygun tarzda meskene, azık ve katığa sahip olamayacak derecede fakir olmalıdır.
2.Nafaka vermekle yükümlü olan evlat, kız olsun erkek olsun kendi durumuna uygun bir kazanca sahip olacak derecede varlıklı olmalıdır.
3.Nafaka vermekle yükümlü olan evladın kendi şahsının, karısının ve çocuklarının bir gün ve bir gecelikten fazla miktarda azığı bulunmalıdır. Aksi takdirde evladın, ana-babasına nafaka vermesi vacip olmaz. Çocuklarından nafaka alabilmeleri için, ana-babanın Müslüman olmaları şart değildir.
[1] Nisâ, 4/34.
[2] Bakara, 2/233.
[3] Buharî, Zekat, 18; Tirmizî, Zekat, 38, Zühd 32.
[4] Talak, 65/6.
[5] Cezirî, Mezahib, 4/576-577.
[6] A.g.e. IV/587-588
http://www.konakdersleri.com/ilim.php?giris=543&konu=TALAK-BOSANMA