- Katılım
- 29 Haziran 2007
- Mesajlar
- 64,455
- Reaksiyon puanı
- 530
- Puanları
- 0

Günümüzün zavallı insanı, nice değer ölçülerini kaybettiği gibi, peygamberlere ve özellikle de peygamberler sultanı Hz. Muhammed Aleyhisselâma karşı, bakışı, tavrı, düşüncesi de tamamen alt üst olmuş durumda.
Oysaki Onu, herhangi bir insan gibi beşerî kriterlerle değerlendirmemiz katiyen doğru değildir. Hatta mümkün de değildir. Zira O, yeryüzünü yeniden dizayn etmek ve insanlığa yeni ufuklar açmak üzere müstesna bir ruh ve müstesna kabiliyetlerle donatılarak gönderilmiş bir insandır... Ve Onu takdir bizim kriterlerimizi aşar. Bu itibarla, kim ne anlatırsa anlatsın Onu tam anlatmış olamaz. Onu en iyi anlayanlardan biri olan Hassan b. Sabitin:
Ben sözlerimle Muhammedi (sallallâhu aleyhi ve sellem) övmedim. Fakat Onunla sözlerimi methettim. dediği gibi, bütün güzel sözlere güzellik kazandıran, o sözler içindeki Onun yâd-ı cemîlidir. Yoksa bizim ifadelerimizin Ona kazandıracağı hiçbir şey yoktur. Bütün bunlar bir ölçüde aynı duygu ve aynı düşünceyi paylaşmanın neticesidir. Hepsi de ilhamlarını aynı kaynaktan almış ve aynı şeyleri, ayrı ibarelerle söylemiş kimselerdir; bazısının mücmel bıraktığını diğeri tafsil edip açıklamış; bazısı daha şairâne gitmiş ama hep aynı mihver etrafında dönüp durmuşlardır. Aynı şekilde bizler de, her yönüyle tahdis-i nimet olan, Ona ümmet olmanın ayrıcalığını yaşıyor ve coşkunluğumuzu haykırıyoruz: Rabbimize ne kadar hamd ve şükretsek azdır ki, bizleri en büyük bir nimetle serfiraz kılmış ve Hz. Muhammed Mustafaya (sallallâhu aleyhi ve sellem) ümmet eylemiştir. Bu bir fazl-ı ilâhîdir. O, fazlını, istediğine ve istediği ölçüde verir. Ancak bize verdiği, hiçbir ölçü ve tartıya gelmeyecek kadar engindir. Evet, başkalarına göre bize bahşedilen, sahili olmayan bir ihsan denizidir...
O, Allahın hususî olarak yarattığı ısmarlama bir insandır. Bir insan olarak aramıza katılışı bizler için en büyük bahtiyarlıktır. Çünkü Cennetler bile Onun teşrifiyle şeref kazanmıştır ve şeref kazanacaktır. Bu itibarla, insanımıza Onu, hem de kendi kâmetine uygun anlatabilmek bizim için en büyük vazifedir. Zira insanlık O Sultanı anladığında ve Ona tâbi olduğunda hakikî insanlığa erecektir.
Zaman