llavinya
Dekan
- Katılım
- 9 Ekim 2006
- Mesajlar
- 7,781
- Reaksiyon puanı
- 92
- Puanları
- 0
Uyanıklık ile uykuluk arası bir hal. Etrafta bir yangın teleşesi ile koşuşturan insanlar. Ben ise bir amelenin öğle vaktinde yorgunluk ve açlığın iki koluna takıp ;sofrada bir tabak kuru fasülye ile pilav yanında bir baş soğanı yedikten sonra önüne iliştirilen kaçak bir çaydan demlenmiş bir bardak çayı yudumlayıp memleketim bitlisin tütününden sarımlık bir ciğaradan son bir nefes alıp çigerinin en kuytuluk köşesinde duran bir oh çekiş ile rahatlamış bir adamın halindeyim Mussala taşının üstünde. Olanlardan habersiz.
Bir kaç dakikaya kalmaz bu kalabalıktan kopup işimin başına geçeceğim düşüncesi kafamda. Fakat vakit çok geç.
Son günüm olsaydı eğer dünyada veya son bir günlük şans verseydiler öldükten sonra; ilk başta o Saçlarına yıldız düşmüş anamın o titrek sesinden bir dua alıp, beni af edip helal ettiğini duymak ve o ağlamaya nazır gözleri ve çehresi ile gülmesini isterdim.
Belki binbir yetim haneyi tek tek dolaşır o kaç zamandır bir çocuğun çığlıklarına hasret duran kulağımın içindeki çekicin örsün özenginin yanımda götüreceğim bin bir eşya ile o çocukların mesut halini temaşe edip sesleri vuslat kılmak isterdim.
Belki Bin bir darul acizenin merdivenleri bir çırpıda çıkıp ,bir bayram günü gözlerini yatırıp ıraklara bekleşen ve kulaklarını kapının kirişine dayayıp , kapının her açılışında gelen kişinin oğlu veya kızı olması duasını eden o annelerin babaların her birisi ile tek tek ,belki on yıllardır bekleyen bir hasreti bir evlat gibi dindirmek isterdim.
Belki bin bir aşığın yanına varıp dertleşmek isterdim. Sonra yare verilmek üzere bir satırlık bir mektup bırakırdım.
"Seni seviyorum"
Bu telaşe ,bu acele niye.
Şemsettin Tan
Bir kaç dakikaya kalmaz bu kalabalıktan kopup işimin başına geçeceğim düşüncesi kafamda. Fakat vakit çok geç.
Son günüm olsaydı eğer dünyada veya son bir günlük şans verseydiler öldükten sonra; ilk başta o Saçlarına yıldız düşmüş anamın o titrek sesinden bir dua alıp, beni af edip helal ettiğini duymak ve o ağlamaya nazır gözleri ve çehresi ile gülmesini isterdim.
Belki binbir yetim haneyi tek tek dolaşır o kaç zamandır bir çocuğun çığlıklarına hasret duran kulağımın içindeki çekicin örsün özenginin yanımda götüreceğim bin bir eşya ile o çocukların mesut halini temaşe edip sesleri vuslat kılmak isterdim.
Belki Bin bir darul acizenin merdivenleri bir çırpıda çıkıp ,bir bayram günü gözlerini yatırıp ıraklara bekleşen ve kulaklarını kapının kirişine dayayıp , kapının her açılışında gelen kişinin oğlu veya kızı olması duasını eden o annelerin babaların her birisi ile tek tek ,belki on yıllardır bekleyen bir hasreti bir evlat gibi dindirmek isterdim.
Belki bin bir aşığın yanına varıp dertleşmek isterdim. Sonra yare verilmek üzere bir satırlık bir mektup bırakırdım.
"Seni seviyorum"
Bu telaşe ,bu acele niye.
Şemsettin Tan