- Katılım
- 5 Kasım 2007
- Mesajlar
- 9,864
- Reaksiyon puanı
- 255
- Puanları
- 1,263
The Matrix Reloaded
Kuvvetli Kalabalık (2003)
Durum: Bir zamanlar Matrix’in ajanlarından biri olan Smith (Hugo Weaving), artık düzenbaz bir virüstür ve kendini kopyalama yeteneğine sahiptir. Terkedilmiş bir avluda, Smith ve bir birçok kopyası (100 kadar), ‘hacker’lıktan sanal kahramana dönüşmüş Neo (Keanu Reeves) ile yüzleşecektir.
Sahne: Wachowski Kardeşler bu çekim için bilgisayar efektlerinden yeterince yardım almış da olsa olay zaten sanal bir ortamda geçtiği için bu yöntem konuya tam oturmuş diyebiliriz. Yönetmenler bu sahnenin, karakterlerin aksine, olabildiğince gerçekçi görünmesi için hiçbir zorluktan kaçınmamışlar. Yüksek çözünürlükteki kameralar başlangıçta Reeves ve Weaving’i farklı zemin ve alanlarda çektikten sonra onların benzerleri bilgisayar ortamında yaratıldı. Sonuç; dijital ortamda düzenlenmiş; büyüleyici sanatsal yumruklar, tekmeler ve hepsinden daha da başarılı uçuşlar. En unutulmazı ise; Neo’nun mevcut Smith’leri defetmek için inanılmaz bir beceriyle kullandığı sopa sahnesi. Matrix çekimlerinin kalitesi hakkında ne söylerseniz söyleyin, “Kuvvetli Kalabalık” sahnesi, “geliştirilmiş efektler”iyle, dövüş sahnelerine etkileyici bir örnek.
[FLASH]http://video.eksenim.mynet.com/askmen/Matrix-Reloaded/294459.swf[/FLASH]
Kill Bill Vol.1
Gelin – Crazy 88’s Karşılaşması (2003)
Durum: Gelin (Uma Thurman) doğmamış çocuğunun ölümü ve müstakbel kocasının cinayetinin öcünü almak için O-Ren Ishii’yi (Lucy Liu) aramaktadır. Blue Leaves Evi’nde, Gelin’in O-Ren’e ulaşma hayaliyle arasındaki tek engel ise korkusuz Crazy 88’s çetesidir.
Dövüş: Sarı, dar tulumuyla Uma Thurman, akrobatik ve başarılı bir şekilde bu kanlı dövüş sahnesinde yeteneklerini gösteriyor. Gelin kendini Blue Leaves evinde gösterdikçe, hiç kimsenin canını veya uzuvlarını affetmiyor. Ve sonunda büyük bir beceriklilikle kullandığı kılıcı ve atletik hareketleriyle düşmanlarını elemeyi başarıyor. (Bazı sahnelerde dublörü Zoe Bell kullanılıyor.) Hatta Quentin Tarantino’nun orijinal kurgusundaki vahşet sahneleri yapımcı firma tarafından biraz fazla bulunduğu için, yönetmeni, filmin bir kısmını siyah-beyaz çekerek, dökülen mebzul miktardaki kan oranını biraz azaltmaya zorluyorlar. Bu değişiklik beklenenin aksine, zaten kusursuz çekilmiş olan bir dövüş sahnesinin en ilgi çekici kısmı haline geliyor. Başka bir ilgi çekici kısım ise, Gelin’in, O-Ren’in çılgın koruması/ liseli Go go Yubari’yle olan bire bir dövüşü elbette…
[FLASH]http://video.eksenim.mynet.com/askmen/Kill-Bill-Vol-1-Final/294453.swf[/FLASH]
Star Wars: Episode VI – Return of the Jedi
Endor Savaşı (1983)
Durum: İkinci Death Star’ın tamamlanmasına yakın, “Asiler Topluluğu”cesur “Üç Dişli”leri, Galaktik İmparatorluğa saldırmak üzere harekete geçirirler. Asilerin bilmediği şey ise Death Star’ın çoktan kullanılmaya başlandığı ve imparatorun onları beklediğidir.
Savaş: Star Wars hayranları büyük bir sadakatle “The Empire Strikes Back” teki buzlu Hoth’daki savaşı hiçbir şeye değişmeseler de, biz serinin son bölümündeki, coşkulu cazibesi ve bitmeyen aksiyonuyla, Endor savaşını tercih ediyoruz. Mantıken, imparatorluğun asillerinin kaybetmesi için hiçbir sebep yok ama zaten hangimiz bunun hesabını tutuyor ki? İmparatorluğun kazanmasını istiyor muyuz? Hayır! Bu savaş sahnesi sürekli olarak izleyiciyi zorlayıcı bir hikaye örgüsüne sahip olduğu için insanı sarıyor. Uzayda, Lando Calrissian ve Asi takımın diğer üyeleri, Death Star’ın tehlikeli bir şekilde güçlü imparatorluk gemilerine saldırmasını önlemek için ortalığı karıştırıyorlar.Endor’da ise Han Solo, Chewbacca ve tüylü Ewoklar saldırı birliklerine ve AT-ST bekçilerine görev veriyorlar. Fakat en enteresan sahne Luke Skywalker, Darth Vader ve kötü imparatorla Death Star’ın güvertesinde son bir savaş verirken yaşanıyor.
[FLASH]http://video.eksenim.mynet.com/askmen/Star-Wars-Episode-VI-Return-of-the-Jedi-1983/293587.swf[/FLASH]
Tora! Tora! Tora!
Pearl Harbor’a Saldırı (1970)
Durum: Tarih 7 Aralık 1941, Japon deniz kuvvetleri Hawaii Askeri üssüne beklenmedik bir saldırıda bulunuyorlar. Saldırı 2000 den fazla kişinin hayatına mal olurken, 1200den fazla kişinin de yaralanmasına sebep oluyor ve tarihte unutulmaz bir iz bırakıyor.
Savaş: Unutulmayan eskilerden Tora! Tora! Tora!’ nın, en beğenilen savaş filmlerinden biri olmasının sebebi çekimlerinin titizlik ve büyük bir çabayla yapılmasının yanı sıra filmin yapıldığı dönemin bilgisayar temelli filmlerin (ki 2001 yapımı Pearl Harbor’da mebzul miktarda kullanılmış bir yöntemdir) başladığı yıllardan önce çekilmiş olmasıdır. Film En İyi Görsel Efekt dalında Oscar ödülü kazanmıştır. Orijinalinde iki ayrı prodüksiyona ayrılmış olan filmin (Amerikan ve Japon) çekimlerinde Amerikan ve Japon askeri malzemelerinden alınmış gerçek ölçekli ve uyarlanmış Amerikan uçaklarının ve filosunun kopyaları kullanılmıştır. Pearl Harbor savaş sahnesi, Japon uçaklarının teğet geçtiği Amerikan üssü ve savaş uçaklarına koşuşan Amerikan askerleri sahnesi sayesinde oldukça hızlı ve öfkeli. Aynı zamanda savaş sahneleri boyunca hiç soundtrack kullanılmamış olması, bu sahnelere daha da gergin bir hava katmış. En unutulmaz an ise, saldırıya uğradığının öğrenen bir grup askerin camlara koştuktan saniyeler üzerlerine bir bomba düşmesi.
[FLASH]http://video.eksenim.mynet.com/askmen/Tora-Tora-Tora-1970/293589.swf[/FLASH]
300
Thermopylae Savaşı (2007)
Durum: Sparta’da, 1 milyon kişilik Pers ordusu, Kral Leonidas (Gerard Butler) ve onun 300 Spartalı askerini fethetmeyi ummaktadır. Üç günlük uzun ve yorucu bekleyişleri sonundaki yine de güçlerinden bir şey kaybetmemiş Spartalıların ilk savaşları başlamak üzeredir.
Savaş: Persli kuvvetlerin, düşmanlarının silahsızlanması talebi üzerine Spartalılar hep bir ağızdan büyük bir cesaretle bağırırlar “Gelin de alın”. Sıradaki sahnede ise klostrofobik bir ortam; iki tarafın birbirini iterek çarpışması ve ardından Leonidas’ın önderliğinde cesur, kanlı bir Persli katliamı… Sahnenin kilit özelliği; görüntülerin ağır çekimden, kılıcın her hareketinin anlaşılabildiği bir şekilde yansıtılması ve Leonidas’ın karizmatik toplu katliamı. Görsel olarak insanı saran bir başka kısmı ise Perslilerin uçurumun kenarından döküldükleri an. Savaşın tarz sahibi görüntüleri Frank Miller’ın çizgi romanına sadık kalınarak hazırlanmış ve bu sahnenin çekimi Montreal’daki bir ses stüdyosunda dijital eklemeler ve sonradan yerleştirilen bir zeminle sağlanmış.
[FLASH]http://video.eksenim.mynet.com/askmen/300-Spartans/293593.swf[/FLASH]
Lord of the Rings: Two Towers
Miğfer Dibi (2002)
Durum: Tolkien’in Hornburg Savaşı’ndan uyarlanan bu epik düello, hükümdar Saruman’ın ordusu ile sayıca azınlıkta olan Rohirrim ve Elf savaşçıları arasında geçiyor. Hayatlarının tehlikede olmasının yanı sıra Miğfer Dibi kalesinin kontrolü de bu savaşla belirlenecektir.
Sahne: Klasik Tolkien kitaplarının sinemaya uyarlanması aşamasında, yönetmen Peter Jackson’ın taş üstünde taş bırakmamacasına çektiği bu sahne Yüzüklerin Efendisi hayranlarını memnun etmiş durumda. Kitapta “savaş” kelimesiyle karşılaştıysanız, beyaz perdede çok daha fazlasını görmeye hazır olun. Miğfer Dibi Savaşı’yla Jackson, savaş sahneleri konusunda çıtayı yükseltti. Yağmurdan sırılsıklam olmuş kale savunucuları, sonu gelmeyecek gibi görünen Orc ordularına oklarla saldırıyor. Sığınaklarının saldırıya uğramasına ise masum Rohirrimliler yapabildiği tek şey çaresizce seyretmek oluyor. Sahne ilerledikçe yoğunluk da artıyor. Şafak sökerken, zekice tasarlanmış bir şekilde Rohirrimli süvariler Saruman’ı dört bir yandan sarmaya başlıyor. Hemen ardından Gandalf ve beyaz süvarilerin de gelmesiyle, düşman ait olduğu yere geri gönderiliyor.
[FLASH]http://video.eksenim.mynet.com/askmen/Lord-of-the-Rings-The-Two-Towers/294486.swf[/FLASH]
Lord of the Rings: Return of the King
Pelennor Alanında Savaş (2003)
Durum: Gothmog tarafından yönetilen Orc orduları, Gandalf ve takipçilerinin koruduğu Minas Tirith’e saldırıya geçerler ve bütüm Orc, Nazgul, Rohirrimli ve Oliphauntlunun da katıldığı tam kadro bir savaş başlar.
Sahne: Bazı Yüzüklerin Efendisi hayranları, Miğfer Dibi Savaşı’nı bu savaşa tercih edecektir. Öbür hayranlar ise Peter Jackson’ın en iyiyi en sona sakladığını savunacaktır. Pelennor savaşının birinci sınıf bir karaografiye, kusursuz bilgisayar efektlerine ve bir sürü Orc’a sahip olduğu inkar edilemez bir gerçek. Sonuç, heyecanın hiç bitmediği, seyirciyi etkileyen ve bu iki amaca birden hizmet edebilen bir savaş sahnesi… Bu sahnedeki etkileyici unsur Rohirrimlilerin Orcları yerle bir ettiği büyüleyici anda gizli. Eşdeğerde etkileyici bir başka sahne de Aragorn ve “Ölüler Ordusu” olarak bilinen hayaletimsi savaşçıların zafer anındaki gelişler. Duygusal olarak öne çıkan bir sahne de, kahraman Eowyn ile cadı-kralın nefes kesici karşılaşması.
[FLASH]http://video.eksenim.mynet.com/askmen/Lord-of-the-Rings-Return-of-the-King/293600.swf[/FLASH]
Apocalypse Now
Helikopter Saldırısı (1979)
Durum: Vietnam’da Teğmen Bill Kilgore (Robert Duvall), kendisi ve askerlerinin biraz savaşın tadını çıkarması için, yönetimindeki savaş uçaklarını, yakınlardaki bir kasabayı yok etmek üzere gönderir.
Sahne: Apocalypse Now filminin yapımında yönetmen Francis Ford Coppola, Vietnam Savaşı’yla ilgili bir film çekmek değil, Vietman Savaşı’nı tekrar canlandırmak niyetindeydi. Dar bir bütçe ve kendisini iflasın eşiğine getirecek kadar uzun süren bir yapım aşaması sonucu film, her şeye rağmen sınırları zorlamayı başarmıştır. Coppola’nın detaylara olan dikkati ve oyuncuların başarısı filmde kendini gösteriyor- İnanılmaz bir helikopter saldırısı. Bir parça belgesel tadında, fonda “Ride of the Valkyries” çalarken, helikopterlerin kasabayı boydan boya bombalaması… Savaş sahnesinin sonuç kısmı aynı zamanda filmin damgası: Albay Kilgore’a sabahları bomba kokusunun verdiği inanılmaz coşku ve sevinç…
[FLASH]http://video.eksenim.mynet.com/askmen/Apocalypse-Now/294826.swf[/FLASH]
Braveheart
Stirling Savaşı (1995)
Durum: William Wallace (Mel Gibson) önderliğindeki bir grup savaşçı ve bitkin İskoç klanları, kendilerinden daha fazla ve daha güçlü olan İngilizlere başkaldırırlar. Stirling Savaşı tarihte, İskoçya’nın Birinci Bağımsızlık Savaşı’nın bir bölümü olarak geçer.
Savaş: Mel Gibson’la ilgili kişisel görüşünüz ne olursa olsun, Stirling Savaşı’ndan da anlaşıldığı üzere, film yönetmenliğindeki yeteneği inkar edilemez bir gerçek. Filmin hayranları, Mel Gibson’ın savaş öncesi konuşmasını ezbere bilir. Ancak savaşın başlamasıyla izleyiciler, haksızlığa uğramış İskoçlarla, güçlü İngilizlerin acımasız ve kanlı savaşına tanık olurlar. Sahnede kılıç, balta çarpışmaları ve at kişnemelerinden oluşan koro Gibson’ın zirveye taşıdığı sahneyle kesilir: boynunun vurulması. Tarihçiler, filmdki sahnelerin gerçekle birebir uyuşmadığını belirtiyorlar. Ancak bu ufak bir detay… Bugün sinemalarda gördüğümüz pek çok epik film için Mel Gibson ve Bravehart’a bir teşekkür borçluyuz.
[FLASH]http://video.eksenim.mynet.com/askmen/Braveheart/293610.swf[/FLASH]
Er Ryan'ı Kurtarmak
Omaha Sahili (1998)
Durum: 6 Haziran 1944. Yüzbaşı John H. Miller (Tom Hanks) Çavuş Michael Horvath (Tom Sizemore) ve Er Daniel Jackson (Barry Pepper), Alman ordusuyla çarpışmak üzere kıyıya yaklaşan müttefik kuvvetlerin arasındadır.
Savaş: Bu acımasız ve şaşırtıcı derecede gerçekçi 24 dakikalık savaş boyunca Steven Spielberg neden en iyilerden biri olduğunu bir kez daha kanıtlıyor. Kendini görevine adamış (ve deniz tutmuş) askerlerin bulunduğu donanmaya çarpan dalgaların sesi, tartışmasız bugüne kadar yapılmış gerçeğe en yakın savaş sahnesi için, ürpertici bir başlangıç yapıyor. Bu tarihi savaş sahnesini çekmek için, sahne, savaş araçları ve 1000den fazla oyuncuya toplamda 11 milyon dolar para harcanmış. Savaşın zemin özelliklerini de yansıtabilmek için Spielberg düzinelerce sualtı kamerasının yanı sıra, suda savaşan askerlerin durumunu daha da iyi yansıtabilmek için, suda kullanmak üzere bol miktarda sahte kan kullanmış. Bu savaş sahnesini en iyi seçen sadece biz değiliz. Empire ve TV Guide dergileri de filmin kalitesini ve akılda kalıcılığını fark etmiş. Sahnede özellikle seçebileceğimiz bir zirve sahnesi yok. Zira bütün sahne zirve niteliğinde.
[FLASH]http://video.eksenim.mynet.com/askmen/Er-Ryan-i-Kurtarmak-Final/294481.swf[/FLASH]
Kaynak
Kuvvetli Kalabalık (2003)
Durum: Bir zamanlar Matrix’in ajanlarından biri olan Smith (Hugo Weaving), artık düzenbaz bir virüstür ve kendini kopyalama yeteneğine sahiptir. Terkedilmiş bir avluda, Smith ve bir birçok kopyası (100 kadar), ‘hacker’lıktan sanal kahramana dönüşmüş Neo (Keanu Reeves) ile yüzleşecektir.
Sahne: Wachowski Kardeşler bu çekim için bilgisayar efektlerinden yeterince yardım almış da olsa olay zaten sanal bir ortamda geçtiği için bu yöntem konuya tam oturmuş diyebiliriz. Yönetmenler bu sahnenin, karakterlerin aksine, olabildiğince gerçekçi görünmesi için hiçbir zorluktan kaçınmamışlar. Yüksek çözünürlükteki kameralar başlangıçta Reeves ve Weaving’i farklı zemin ve alanlarda çektikten sonra onların benzerleri bilgisayar ortamında yaratıldı. Sonuç; dijital ortamda düzenlenmiş; büyüleyici sanatsal yumruklar, tekmeler ve hepsinden daha da başarılı uçuşlar. En unutulmazı ise; Neo’nun mevcut Smith’leri defetmek için inanılmaz bir beceriyle kullandığı sopa sahnesi. Matrix çekimlerinin kalitesi hakkında ne söylerseniz söyleyin, “Kuvvetli Kalabalık” sahnesi, “geliştirilmiş efektler”iyle, dövüş sahnelerine etkileyici bir örnek.
[FLASH]http://video.eksenim.mynet.com/askmen/Matrix-Reloaded/294459.swf[/FLASH]
Kill Bill Vol.1
Gelin – Crazy 88’s Karşılaşması (2003)
Durum: Gelin (Uma Thurman) doğmamış çocuğunun ölümü ve müstakbel kocasının cinayetinin öcünü almak için O-Ren Ishii’yi (Lucy Liu) aramaktadır. Blue Leaves Evi’nde, Gelin’in O-Ren’e ulaşma hayaliyle arasındaki tek engel ise korkusuz Crazy 88’s çetesidir.
Dövüş: Sarı, dar tulumuyla Uma Thurman, akrobatik ve başarılı bir şekilde bu kanlı dövüş sahnesinde yeteneklerini gösteriyor. Gelin kendini Blue Leaves evinde gösterdikçe, hiç kimsenin canını veya uzuvlarını affetmiyor. Ve sonunda büyük bir beceriklilikle kullandığı kılıcı ve atletik hareketleriyle düşmanlarını elemeyi başarıyor. (Bazı sahnelerde dublörü Zoe Bell kullanılıyor.) Hatta Quentin Tarantino’nun orijinal kurgusundaki vahşet sahneleri yapımcı firma tarafından biraz fazla bulunduğu için, yönetmeni, filmin bir kısmını siyah-beyaz çekerek, dökülen mebzul miktardaki kan oranını biraz azaltmaya zorluyorlar. Bu değişiklik beklenenin aksine, zaten kusursuz çekilmiş olan bir dövüş sahnesinin en ilgi çekici kısmı haline geliyor. Başka bir ilgi çekici kısım ise, Gelin’in, O-Ren’in çılgın koruması/ liseli Go go Yubari’yle olan bire bir dövüşü elbette…
[FLASH]http://video.eksenim.mynet.com/askmen/Kill-Bill-Vol-1-Final/294453.swf[/FLASH]
Star Wars: Episode VI – Return of the Jedi
Endor Savaşı (1983)
Durum: İkinci Death Star’ın tamamlanmasına yakın, “Asiler Topluluğu”cesur “Üç Dişli”leri, Galaktik İmparatorluğa saldırmak üzere harekete geçirirler. Asilerin bilmediği şey ise Death Star’ın çoktan kullanılmaya başlandığı ve imparatorun onları beklediğidir.
Savaş: Star Wars hayranları büyük bir sadakatle “The Empire Strikes Back” teki buzlu Hoth’daki savaşı hiçbir şeye değişmeseler de, biz serinin son bölümündeki, coşkulu cazibesi ve bitmeyen aksiyonuyla, Endor savaşını tercih ediyoruz. Mantıken, imparatorluğun asillerinin kaybetmesi için hiçbir sebep yok ama zaten hangimiz bunun hesabını tutuyor ki? İmparatorluğun kazanmasını istiyor muyuz? Hayır! Bu savaş sahnesi sürekli olarak izleyiciyi zorlayıcı bir hikaye örgüsüne sahip olduğu için insanı sarıyor. Uzayda, Lando Calrissian ve Asi takımın diğer üyeleri, Death Star’ın tehlikeli bir şekilde güçlü imparatorluk gemilerine saldırmasını önlemek için ortalığı karıştırıyorlar.Endor’da ise Han Solo, Chewbacca ve tüylü Ewoklar saldırı birliklerine ve AT-ST bekçilerine görev veriyorlar. Fakat en enteresan sahne Luke Skywalker, Darth Vader ve kötü imparatorla Death Star’ın güvertesinde son bir savaş verirken yaşanıyor.
[FLASH]http://video.eksenim.mynet.com/askmen/Star-Wars-Episode-VI-Return-of-the-Jedi-1983/293587.swf[/FLASH]
Tora! Tora! Tora!
Pearl Harbor’a Saldırı (1970)
Durum: Tarih 7 Aralık 1941, Japon deniz kuvvetleri Hawaii Askeri üssüne beklenmedik bir saldırıda bulunuyorlar. Saldırı 2000 den fazla kişinin hayatına mal olurken, 1200den fazla kişinin de yaralanmasına sebep oluyor ve tarihte unutulmaz bir iz bırakıyor.
Savaş: Unutulmayan eskilerden Tora! Tora! Tora!’ nın, en beğenilen savaş filmlerinden biri olmasının sebebi çekimlerinin titizlik ve büyük bir çabayla yapılmasının yanı sıra filmin yapıldığı dönemin bilgisayar temelli filmlerin (ki 2001 yapımı Pearl Harbor’da mebzul miktarda kullanılmış bir yöntemdir) başladığı yıllardan önce çekilmiş olmasıdır. Film En İyi Görsel Efekt dalında Oscar ödülü kazanmıştır. Orijinalinde iki ayrı prodüksiyona ayrılmış olan filmin (Amerikan ve Japon) çekimlerinde Amerikan ve Japon askeri malzemelerinden alınmış gerçek ölçekli ve uyarlanmış Amerikan uçaklarının ve filosunun kopyaları kullanılmıştır. Pearl Harbor savaş sahnesi, Japon uçaklarının teğet geçtiği Amerikan üssü ve savaş uçaklarına koşuşan Amerikan askerleri sahnesi sayesinde oldukça hızlı ve öfkeli. Aynı zamanda savaş sahneleri boyunca hiç soundtrack kullanılmamış olması, bu sahnelere daha da gergin bir hava katmış. En unutulmaz an ise, saldırıya uğradığının öğrenen bir grup askerin camlara koştuktan saniyeler üzerlerine bir bomba düşmesi.
[FLASH]http://video.eksenim.mynet.com/askmen/Tora-Tora-Tora-1970/293589.swf[/FLASH]
300
Thermopylae Savaşı (2007)
Durum: Sparta’da, 1 milyon kişilik Pers ordusu, Kral Leonidas (Gerard Butler) ve onun 300 Spartalı askerini fethetmeyi ummaktadır. Üç günlük uzun ve yorucu bekleyişleri sonundaki yine de güçlerinden bir şey kaybetmemiş Spartalıların ilk savaşları başlamak üzeredir.
Savaş: Persli kuvvetlerin, düşmanlarının silahsızlanması talebi üzerine Spartalılar hep bir ağızdan büyük bir cesaretle bağırırlar “Gelin de alın”. Sıradaki sahnede ise klostrofobik bir ortam; iki tarafın birbirini iterek çarpışması ve ardından Leonidas’ın önderliğinde cesur, kanlı bir Persli katliamı… Sahnenin kilit özelliği; görüntülerin ağır çekimden, kılıcın her hareketinin anlaşılabildiği bir şekilde yansıtılması ve Leonidas’ın karizmatik toplu katliamı. Görsel olarak insanı saran bir başka kısmı ise Perslilerin uçurumun kenarından döküldükleri an. Savaşın tarz sahibi görüntüleri Frank Miller’ın çizgi romanına sadık kalınarak hazırlanmış ve bu sahnenin çekimi Montreal’daki bir ses stüdyosunda dijital eklemeler ve sonradan yerleştirilen bir zeminle sağlanmış.
[FLASH]http://video.eksenim.mynet.com/askmen/300-Spartans/293593.swf[/FLASH]
Lord of the Rings: Two Towers
Miğfer Dibi (2002)
Durum: Tolkien’in Hornburg Savaşı’ndan uyarlanan bu epik düello, hükümdar Saruman’ın ordusu ile sayıca azınlıkta olan Rohirrim ve Elf savaşçıları arasında geçiyor. Hayatlarının tehlikede olmasının yanı sıra Miğfer Dibi kalesinin kontrolü de bu savaşla belirlenecektir.
Sahne: Klasik Tolkien kitaplarının sinemaya uyarlanması aşamasında, yönetmen Peter Jackson’ın taş üstünde taş bırakmamacasına çektiği bu sahne Yüzüklerin Efendisi hayranlarını memnun etmiş durumda. Kitapta “savaş” kelimesiyle karşılaştıysanız, beyaz perdede çok daha fazlasını görmeye hazır olun. Miğfer Dibi Savaşı’yla Jackson, savaş sahneleri konusunda çıtayı yükseltti. Yağmurdan sırılsıklam olmuş kale savunucuları, sonu gelmeyecek gibi görünen Orc ordularına oklarla saldırıyor. Sığınaklarının saldırıya uğramasına ise masum Rohirrimliler yapabildiği tek şey çaresizce seyretmek oluyor. Sahne ilerledikçe yoğunluk da artıyor. Şafak sökerken, zekice tasarlanmış bir şekilde Rohirrimli süvariler Saruman’ı dört bir yandan sarmaya başlıyor. Hemen ardından Gandalf ve beyaz süvarilerin de gelmesiyle, düşman ait olduğu yere geri gönderiliyor.
[FLASH]http://video.eksenim.mynet.com/askmen/Lord-of-the-Rings-The-Two-Towers/294486.swf[/FLASH]
Lord of the Rings: Return of the King
Pelennor Alanında Savaş (2003)
Durum: Gothmog tarafından yönetilen Orc orduları, Gandalf ve takipçilerinin koruduğu Minas Tirith’e saldırıya geçerler ve bütüm Orc, Nazgul, Rohirrimli ve Oliphauntlunun da katıldığı tam kadro bir savaş başlar.
Sahne: Bazı Yüzüklerin Efendisi hayranları, Miğfer Dibi Savaşı’nı bu savaşa tercih edecektir. Öbür hayranlar ise Peter Jackson’ın en iyiyi en sona sakladığını savunacaktır. Pelennor savaşının birinci sınıf bir karaografiye, kusursuz bilgisayar efektlerine ve bir sürü Orc’a sahip olduğu inkar edilemez bir gerçek. Sonuç, heyecanın hiç bitmediği, seyirciyi etkileyen ve bu iki amaca birden hizmet edebilen bir savaş sahnesi… Bu sahnedeki etkileyici unsur Rohirrimlilerin Orcları yerle bir ettiği büyüleyici anda gizli. Eşdeğerde etkileyici bir başka sahne de Aragorn ve “Ölüler Ordusu” olarak bilinen hayaletimsi savaşçıların zafer anındaki gelişler. Duygusal olarak öne çıkan bir sahne de, kahraman Eowyn ile cadı-kralın nefes kesici karşılaşması.
[FLASH]http://video.eksenim.mynet.com/askmen/Lord-of-the-Rings-Return-of-the-King/293600.swf[/FLASH]
Apocalypse Now
Helikopter Saldırısı (1979)
Durum: Vietnam’da Teğmen Bill Kilgore (Robert Duvall), kendisi ve askerlerinin biraz savaşın tadını çıkarması için, yönetimindeki savaş uçaklarını, yakınlardaki bir kasabayı yok etmek üzere gönderir.
Sahne: Apocalypse Now filminin yapımında yönetmen Francis Ford Coppola, Vietnam Savaşı’yla ilgili bir film çekmek değil, Vietman Savaşı’nı tekrar canlandırmak niyetindeydi. Dar bir bütçe ve kendisini iflasın eşiğine getirecek kadar uzun süren bir yapım aşaması sonucu film, her şeye rağmen sınırları zorlamayı başarmıştır. Coppola’nın detaylara olan dikkati ve oyuncuların başarısı filmde kendini gösteriyor- İnanılmaz bir helikopter saldırısı. Bir parça belgesel tadında, fonda “Ride of the Valkyries” çalarken, helikopterlerin kasabayı boydan boya bombalaması… Savaş sahnesinin sonuç kısmı aynı zamanda filmin damgası: Albay Kilgore’a sabahları bomba kokusunun verdiği inanılmaz coşku ve sevinç…
[FLASH]http://video.eksenim.mynet.com/askmen/Apocalypse-Now/294826.swf[/FLASH]
Braveheart
Stirling Savaşı (1995)
Durum: William Wallace (Mel Gibson) önderliğindeki bir grup savaşçı ve bitkin İskoç klanları, kendilerinden daha fazla ve daha güçlü olan İngilizlere başkaldırırlar. Stirling Savaşı tarihte, İskoçya’nın Birinci Bağımsızlık Savaşı’nın bir bölümü olarak geçer.
Savaş: Mel Gibson’la ilgili kişisel görüşünüz ne olursa olsun, Stirling Savaşı’ndan da anlaşıldığı üzere, film yönetmenliğindeki yeteneği inkar edilemez bir gerçek. Filmin hayranları, Mel Gibson’ın savaş öncesi konuşmasını ezbere bilir. Ancak savaşın başlamasıyla izleyiciler, haksızlığa uğramış İskoçlarla, güçlü İngilizlerin acımasız ve kanlı savaşına tanık olurlar. Sahnede kılıç, balta çarpışmaları ve at kişnemelerinden oluşan koro Gibson’ın zirveye taşıdığı sahneyle kesilir: boynunun vurulması. Tarihçiler, filmdki sahnelerin gerçekle birebir uyuşmadığını belirtiyorlar. Ancak bu ufak bir detay… Bugün sinemalarda gördüğümüz pek çok epik film için Mel Gibson ve Bravehart’a bir teşekkür borçluyuz.
[FLASH]http://video.eksenim.mynet.com/askmen/Braveheart/293610.swf[/FLASH]
Er Ryan'ı Kurtarmak
Omaha Sahili (1998)
Durum: 6 Haziran 1944. Yüzbaşı John H. Miller (Tom Hanks) Çavuş Michael Horvath (Tom Sizemore) ve Er Daniel Jackson (Barry Pepper), Alman ordusuyla çarpışmak üzere kıyıya yaklaşan müttefik kuvvetlerin arasındadır.
Savaş: Bu acımasız ve şaşırtıcı derecede gerçekçi 24 dakikalık savaş boyunca Steven Spielberg neden en iyilerden biri olduğunu bir kez daha kanıtlıyor. Kendini görevine adamış (ve deniz tutmuş) askerlerin bulunduğu donanmaya çarpan dalgaların sesi, tartışmasız bugüne kadar yapılmış gerçeğe en yakın savaş sahnesi için, ürpertici bir başlangıç yapıyor. Bu tarihi savaş sahnesini çekmek için, sahne, savaş araçları ve 1000den fazla oyuncuya toplamda 11 milyon dolar para harcanmış. Savaşın zemin özelliklerini de yansıtabilmek için Spielberg düzinelerce sualtı kamerasının yanı sıra, suda savaşan askerlerin durumunu daha da iyi yansıtabilmek için, suda kullanmak üzere bol miktarda sahte kan kullanmış. Bu savaş sahnesini en iyi seçen sadece biz değiliz. Empire ve TV Guide dergileri de filmin kalitesini ve akılda kalıcılığını fark etmiş. Sahnede özellikle seçebileceğimiz bir zirve sahnesi yok. Zira bütün sahne zirve niteliğinde.
[FLASH]http://video.eksenim.mynet.com/askmen/Er-Ryan-i-Kurtarmak-Final/294481.swf[/FLASH]
Kaynak