muratteas
Dekan
- Katılım
- 11 Şubat 2009
- Mesajlar
- 9,578
- Reaksiyon puanı
- 96
- Puanları
- 228
![899074-15024701-640-360.jpg](/proxy.php?image=http%3A%2F%2Fi.tr.eurosport.com%2F2012%2F10%2F12%2F899074-15024701-640-360.jpg&hash=c2015055166b9df7de9bed2d23f204f9)
"Yıllarca Siena olacağız sloganıyla ilerleyen Fenerbahçe Ülkere, Sienayı komple İstanbula taşıma kararını verdiren, felaket Top 16 performansı sonrası çorap söküğü gibi gelen kötü sonuçlar, 9 Mayısta TBL çeyrek finalinde kapatılan sezon ve enkaza dönen takım oldu.
Şubenin birçok yerinde revizyona giden Fenerbahçede idari kadroya en önemli takviye Kemal Dinçer, onun da belki de en önemli hamlesi Simone Pianigianiydi. İtalyan koç, Sienadaki son senesinin en önemli parçalarından ikisini, Bo McCalebb ve David Anderseni İstanbula getirdi. Daha önce beraber çalıştığı Romain Sato ve Mike Batisteyi de Atinadan çıkarmayı başardı. Yıllar sonra ilk defa, en iyi malzemeyle yemek yapılmak için kollar sıvandı.
Yerli oyuncu iskeleti, Banvitten Barış Ermiş ve kiradan dönen Maxim Mutaf ile takviye edildi. Burada son ve en çok ses getiren hamle, ezeli rakibin elinden olaylı bir şekilde alınan İlkan Karaman oldu. Hazırlık dönemi ve Türkiye Kupası maçlarından sonra Pianigianinin son ilavesi olarak, 6. yabancı rolünü üstlenecek J.R. Bremer kadroya katıldı.
Takım ve teknik ekip kurulurken birçok detay düşünüldü. Öyle ki, Pianigianinin ilk yurt dışı deneyiminde yardımcı koç olarak yanına Luca Dalmonte getirildi. Kulübü ve ülke basketbolunu çok iyi tanıyan Ertuğrul Erdoğan da ekipte tutuldu. Kadroya yapılan takviyelerde de yine çoğunlukla Simonenin tanıdığı isimler tercih edildi.
Kısacası Fenerbahçe Ülker, hem oyuncu kadrosu, hem de teknik ekiple alakalı, kağıt üzerinde çok parlak ve iyi kurgulanmış bir transfer dönemi geçirdi.
![899077.jpg](/proxy.php?image=http%3A%2F%2Fi.tr.eurosport.com%2F2012%2F10%2F12%2F899077.jpg&hash=b7b5e51c46c042227e084448f5ee7c31)
Pianigiani sistemi topa baskı ve sert savunma ile tanınır; her şey savunma ile başlar. Bu yapıda baskı ile kazanılan toplar, iyi savunma sonrası çekilen temiz savunma ribaundları ile, başta takımın guardı tarafından körüklenen hücum temposu da son derece önemlidir. Bu temel giriş bölümüne eldeki oyuncular ile birlikte bakıldığında, aslında birçok şey yerli yerine oturuyor. Bo, Ömer ve Romain gibi kıymetli savunmacılar, işin hücum kısmında da koça ciddi tempo imkanı sunuyorlar.
Kısa oyuncuların baskı, delicilik ve tempo kozlarının anlam kazanması için eldeki uzunlara bakmak lazım. Pota altında istenen dengeyi sağlamak adına Andersen ve Batiste ikilisi büyük önem taşıyor. Andersen çemberden uzaklaştıkça da tehdit olmaya devam eden bir hücumcu. Batiste ise PAOda Diamantidis ile oynadığı ikili oyunlar ile bu konuda uzman ilan edilmiş, ciddi de bir pota altı sertlik ve ribaund kozu. Oğuz, İlkan ve Kaya gibi isimlerle de bir arada düşünüldüğünde Pianigianinin elinde, Sienada olduğudan daha yeterli bir uzun rotasyonu olduğu bile söylenebilir. Elbette Stonerook gibi eşsiz bir parçanın varlığı hariç...
Hem takımın gelebileceği nokta, hem de takımdaki kendi varlıkları açısından Emir ve Bojanın oyunlarının Simonenin sisteminde nasıl evrileceği önemli. Bojan çok önemli skorer, Emirin yaratıcılığı ve saha görüşü, fiziksel özellikleriyle birlikte eşsiz. Ama ikisinin de savunmadaki katkıları kritik. Pianigianinin Sienasında sivrilen tüm skorerlerin, işin savunma bacağında da ortaya bir şeyler koyduğunu görüyoruz. Burada mikrofonlar Simonede, onları nasıl kullanacağını göreceğiz.
Hazırlık döneminin en önemli defosu, pota altındaki eksiklik ve sorunlardı. Batiste ve Andersenin yokluğunda koçun genel çözümü dört kısa oldu. Bu bazı maçlarda işe yararken Galatasaray maçında yarattığı ikinci hücum dezavantajı, üst seviye maçlar için önemli göstergeydi. Koç bunu dönem dönem baskı ve tempo için deneyebilir ama EL seviyesinde kalıcı çözüm olması zor. Aynı zamanda, takımın kısalarının deliciğilini daha da anlamlı kılmak, oyun alanını genişletmek için hem pota altı, hem de dış şut tehdidi kritik. Burada Batiste ve Andersenin sağlam ve formda bir şekilde işin içinde olmaları gerekiyor.
Son takviye Bremerin gelişiyle takımın Bolu ve Bosuz makası daralacaktır, bu önemli artı. Amerikalı oyuncu aynı zamanda skorer guard pozisyonuna da destek verecektir.
Yukarıda bahsettiğimiz uzun oyuncu sorununun da eldekilerin form tutmasıyla çözülmesi beklenebilir. Şu anda en önemli sorun, özellikle Galatasaray kupa maçında kendini gösteren dış şut yüzdesi sayılabilir. Takımın güvenilir bilek sayısı oldukça az. Ritm bulduklarında tehdit oluşturabilen kısalar var ama istikrar kelimesi kritik. Satonun peş peşe oynanan Galatasaray ve Boston Celtics maçlarındaki istatistik kağıtlarına bakmak yeterli olabilir.
Ligde hedef kuşkusuz şampiyonluk ama bu yolda da takım yalnız değil. Fenerbahçe için asıl heyecan vesilesi ise Euroleague, burada çıta en yukarıya konulmuş, hedef Londra olarak belirlenmiş vaziyette. Bu yolda ilk tur grubu oldukça zorlu; Kazan yerine Cantunun gelmesi (her ne kadar İtalyan temsilcisi de tehlikeli ekip olsa da) ise bir nebze soluklanma vesilesi.
![899076-15024725-640-360.jpg](/proxy.php?image=http%3A%2F%2Fi.tr.eurosport.com%2F2012%2F10%2F12%2F899076-15024725-640-360.jpg&hash=59d0cdd10db706533d40241c0cb91769)
Avrupa Şampiyonası elemeleri, Andersenin takıma geç katılması ve Batistenin sakatlığı derken, EL sezonuna belki de istenen seviyenin bir parça gerisinde giriliyor. Yeni düzende ilk tur gruplarının, gruptan çıkma vizesi dışında çok da bir önemi kalmamış durumda; o yüzden tüm takımların nişan aldığı yer Top 16 ve sonrası olacaktır. İlk virajda, içerideki Khimki maçı ve Slovenya deplasmanı Fenerbahçenin rahatlamasını ve bu geçiş dönemini daha az sorunla atlatmasını sağlayabilir.
Sarı-lacivert cephede sezon başlangıcı oldukça ümit verici. Geçen sezona göre kadro olarak Avrupada en çok fark yaratan takım olabilir Fenerbahçe. Kadro iyi, belki de Avrupanın en iyilerinden biri; salon yeni, taraftar heyecanlı. Şimdi ihtiyaç mümkün mertebe sorunsuz başlangıç, sakatlıklardan uzak gidişat ve elbette zaman.
Soru şu: Bu kadro Dörtlü Final yapabilir mi? Cevap: Evet, ama ELde yalnızca bir kez son sekiz yapabilmiş bir takımın daha ufak adımlarla gitmesinde fayda var. Önemli olan her daim bu seviyelerde olmak, yeni sezon da bu konuda önemli bir adım..."
http://tr.eurosport.com/basketbol/t...e-ulker-tbl-ilker-ucer_sto3455405/story.shtml