Server Uraz: Pit10’un Tepesinde Üstüne Basa Basa Büyüyorum

Bu konuyu okuyanlar

Mustafa Deliktaş

Müdavim
Emektar
Katılım
9 Ağustos 2015
Mesajlar
3,292
Reaksiyon puanı
2,239
Puanları
113
Nisan ayında Sony Music ve Basemode Records etiketiyle Yılan Hikayesi albümünü yayınlayan Server Uraz ile albümün satır aralarına ışık tutup merak edilen ve bilinmeyen noktaları gün yüzüne çıkardık. 15 yıllık kariyerini bir çırpıda silerek devam ettiği yeni kariyer çizgisine, Yılan Hikayesi ile geçmişine tuttuğu intikam aynasına, pişmanlıklarına, gelecek planlarına, pop ile olan temasının kendisine verdiği zarara, bu albümdeki tarz değişikliğine ve daha pek çok konuya değindiğimiz röportajı Hiphoplife takipçilerine sunuyor ve keyifli okumalar diliyoruz.

Geçen sene kariyerine kendi adınla devam etme kararı aldın ve Yılan Hikayesi de yeni açtığın sayfanın ilk mürekkebi. Bu değişimden bahseder misin çünkü sadece isminde değil, tarzında, imajında hatta albümdeki vokal tekniğinde bile değişiklikler gözlemliyoruz.

Herkes değiştiğimi sanıyor ama aslında gerçekleşen olay tam tersi. Özüme döndüm. Bir yapımcıyla anlaşmalı çalışırsanız onun kuklası olursunuz. Olmak zorunda kalırsınız. Bunu çamuru yapımcıya atıp işin içinden çıkmak için söylemiyorum. Müzik piyasası böyle yürüyor. Yapımcı ne derse o olur. Bir oyuncu olarak filmin yönetmenine öyle oynamayacağım böyle oynayacağım diyemezsiniz, o zaman git kendi filmini çek derler adama, ama önce bize sözünü verdiğin rolü oyna, oynamıyorsan da bedelini öde derler. Kariyerimle ilgili bazı kararlar verdiğimde çok genç ve hırslıydım. Hatalar yaptım, hala yaptığım hataların bedelini ödüyorum. Burası kurtlar sofrası, bilirsin adamı öyle rahat rahat özgürlüğüne kavuşturmazlar. Ama bedeli ne olursa olsun ben artık kendi filmimi çekiyorum. Bu noktada hatalarımın olması, tek hatalının ben olduğum anlamına gelmiyor tabii ki. Ödenecek bedel sadece benden çıkmayacak, bütün hatalılar, hatalıdan ziyade bütün kötü niyetliler er geç bedel ödeyecek. Gün geçtikçe zayıflıklarımdan ve zaaflarımdan arınıyorum, gün geçtikçe güçleniyorum. Artık kazanmak istediğim bir şey olmadığı için kaybedecek de bir şeyim yok. Bu saatten sonra karşımda kim durmak istiyorsa hodri meydan.

15 yıllık müzik kariyerini silmek risk değil mi ? Sen bir risk mi aldın yoksa planlı programlı olarak yeni bir sayfa mı açtın ?

Ticari anlamda risk değil intihardı. 1 küsür senedir kendi adımla yaptığım çalışmaları “Pit10” adıyla yayınlamış olsaydım şu ankinin 10 katı dikkat çekip ilgi görecekti. Çünkü dediğin gibi ortada Pit10 ismiyle yapılmış ve temelleri çok güçlü bir kariyer vardı, alıcısı net ve belliydi. Ancak çıkılan son katlar zayıf ve hatalı olursa ben o binanın temeline dinamit koyar patlatır, yeni bina yaparım. Pit10 ismi son 2-3 senede kirletildi. Server Uraz tertemiz. Çünkü o benim. Başkalarının bana biçtiği rol değil. Artık kimsenin benim adıma karar almasına müsaade edemem. Geçen gün son klibimin habe-rini Akşam gazetesinde kocaman “Pit10’dan “Olmaz” Damgası” başlığı ile yapıp içeriğe artık Pit10 ismini kullanmadığımı kendi adımla devam ettiğimi yazmışlar. Haberin kliple ve şarkıyla ilgili içeriği çok değerli ve güzel yazılmış ama olmaz. Eminim bunu yapan gazeteci kötü niyetli değildir, Pit10 ismi Server Uraz isminden daha çok biliniyor diye yapmıştır ama olmaz. Server Uraz, Pit10’un gölgesinde değil tepesinde, üstüne basa basa büyüyor.

Nisan'dan bu yana Tankurt'la birlikte pek çok imza günü düzenleyip Türkiye'yi gezdiniz, organizasyonlarda yer aldınız. Eski kitlenin bu süreçte yeni rotana ve Server Uraz'a olan o-lumlu ve olumsuz tepkileri nasıldı ?

Açık yüreklilikle olumsuzluklardan da bahsetmek isterdim ancak “Pit10 dönemini özledik, Pit10 olarak devam etseydin, Server Uraz tat vermedi” gibi yorumlar yok denecek kadar az. Haziran ayında 9 - 10 şehir gezip kitlenin nabzını yüz yüze yokladık. Herkes gidişattan çok memnun, özelli-kle köklü dinleyiciler müziğimden yeniden çok eskiden aldıkları tadı, hatta daha fazlasını aldıklarını ifade ediyorlar. Daha önemlisi geçtiğim sıkıntılı süreçlerden sıyrılışımda payları çok büyük çünkü onlar müziğimi dinleyen bir kitle olmaktan ziyade zorlu süreçlerimde arkamda benimle yürüyen çok büyük bir güç olarak varlıklarını hissettiriyorlar.

server_uraz_yh_rop1_buyuk.jpg


Bir önceki albümünde pop müzikle olan yakınlığın için dinleyicilerinin olumsuz eleştirilerine karşı çıkmıştın ve o dönemdeki çalışmalarının arkasında durmuştun fakat şimdi "Yeterince şaşı kalktım artık pop’la yatmam" diyerek bu sürecin sana ne kadar zarar verdiğinden bahsediyorsun. Takipçilerin o dönemde seni eleştirmekte haklılar mıydı ?

Ben şu “böyle diyordun ama sonra böyle yaptın hani öyle diyordun” muhabbetinden çok sıkıldım. Sadece kendi adıma değil, bütün rapçilere sürekli geçmişiyle bugünü arasındaki farklılaşan bakış açıları sunulup anladığım kadarıyla utandırılmak isteniyor. Bunu sadece röportajda soru soran senin gibi arkadaşlar değil dinleyici kitlesi de yapıyor, hatta meslektaşlarım da birbirine yapıyor. Böyle sorular sorulunca soranı hep bir elini yumruk yapıp öbür elini açıp o yumruğun üstüne çarpıştırmak suretiyle “ohh nasıl koydum soruyu” derken hayal ediyorum, öyle yaptın mı?

Öncelikle şu iyi anlaşılsın ki bizler politikacı değiliz, bizler kanaat önderleri de değiliz gazeteci de değiliz. Dolayısıyla geçmişte vardığımız kanıların, kararların ve fikirlerin ölene kadar arkasında durmamız gerekmiyor. Bizler kendilerini yaptıkları müzikle ifade eden insanlarız. Bizler deneyen insanlarız, deneyen ve her deneyen kadar yanılabilen. Elbette hatalarla doluyuz. Yürüdüğümüz yolda ve müzik kariyerimizde de bu hataları olabildiğince azaltarak en doğrusunu bulmaya çalışıyoruz. Fikirlerimizin değişmesi tutarsızlığımızı değil yenilenen ve en doğruyu bulmaya çabal-ayan zihnimizi işaret eder. Ben, esas geçmiş düşüncelerine saplı kalıp hayatı boyunca hiç bir fikrini değiştirmeyen insanlardan şüphe ederim. Vizyonlu olmak denemeyi, denemek yanılmayı, yanılmak da düzelterek yeniden denemeyi gerektirir. Hayatım boyunca pek çok hata yaptım, pek çok da hata yapacağım; ben bir insanım.

Bu konu yüzünden zamanında acımasızca eleştirildim. Elbette kimse bu adam bir kuruma/şahsa yüzbinlerce dolarlık anlaşmayla bağlı o yüzden ona çizilen yolda yürümek zorunda, kendi yolunu çizemiyor, elini kolunu bağladılar ve bu yüzden yanlış seçimin arkasında durmak zorunda demedi. Demelerini de beklemedim, sadece o eleştirilere üzülerek, kırılarak, yer yer haklı bularak sineye çektim. Yapıcı eleştirilere elbette kulak astım ama bazı eleştiriler çok aciz gözüküyordu. Çocuk benim şarkımın altına pişkin pişkin çok pis laf koymuş gibi “Popçularla feat yaparım develer hendek atlarsa” yazarken benim aslında ne gibi savaşlar verdiğimden, nelerle uğraştığımdan haberi yok. Aslında çocuğun kendi fikri de yok, yaptığım pop düetinin neden eleştirilmesi gerektiğini, neden üstüme oturmadığını da bilmiyor garibim. İşte Allame’nin şarkısında pop düeti yapmakla ilgili bir cümle duymuş beğenmiş, onu pop düeti yaptığını gören tüm mc’lere yazıp yaşıtlarından takdir bekliyor. Beklemekle uğraşma, ben söyleyeyim hemen sana mutlu ol kardeşim: üfff çok güzel laf soktun bana, yaptığın alıntı da cuk oturdu valla kendimden utandım, tebrikleeeer, bravoooo!

Pop müzikle yapılan iş birlikleri günümüz rap piyasasında artık kaçınılmaz, ben artık yapmasam da başkaları yapıyor. Rock, elektronik müzik, indie gibi müziklerle yapılacak iş birliklerine kendi adıma karşı değilim, kendi duruşumu bozmayacak bilakis destekleyecek bir proje olursa alternatif müziklerle iş birliği yaparım, ama popüler kültüre ait etmenler barındıran işlere yokum. Benim tavrım, duruşum ve tarzım popüler kültüre yakışmadı. Ne ben yakıştırdım ne dinleyicilerim yakıştırdı. Bu yüzden “yeterince şaşı kalktım, artık popla yatmam” dedim. Yakışanlar yapsın, ortaya güzel işler çıkarsa seve seve dinlerim ama popüler kültürün aradığı ve yükselteceği yeni rap’çi ben değilim, ben artık kafama göre takılmayı tercih ediyorum, içimden geldiği gibi.

Bir rapçinin bu yolda her zaman bu sorunlarla karşılaşabileceğini mi düşünüyorsun yoksa bu süreci sen mi değerlendiremedin ?

Bu süreci ben değerlendiremedim çünkü bende star ışığı yok. Star ışığı diyince kimsenin aklına güzel güzel parlamak, etrafa pozitif enerji yayarak hayranlık uyandırmak gelmesin. O kodaman yapımcıların “star ışığı” dediği şeyin ne olduğuna çok güzel şahit oldum. “Star ışığı var” demek sanatçı yürümek istediği yolda zafer (şöhret, saygınlık, para.. vs) kazanmak için her şeyi yapar demek. Her şeyi yapmak ne demek? Kazanmak istediğin zafer için karakterinden taviz verebilmek, olmadığın biri gibi davranıp inanmadığın fikirlere adapte olup inanabilmek demek. Star ışığına sahip olmak yeri geldiğinde omurgasız olabilmek demek. Dediğim gibi, bende star ışığı yok ama star ışığı olan pek çok müzisyen görüyorum, tırmalıyorlar, karşılığını da elbet alacaklar. Yürüyün, endüstri sizi seviyor.

Yılan Hikayesi albümü için bir nevi geçmişinle yüzleşme diyebilir miyiz ?

Yılan Hikayesi albümü için geçmişimden aldığım intikam diyebiliriz. “Benden alınan yıllarımın iadesi” diyebiliriz. Ey ey ey diyebiliriz. Saldırganlığımın bir yere kanalize edilmesi gerekiyordu, müzik dışında her yol başıma bela açacaktı. Ben de beladan uzak durabilmek için bu albümü yap-mayı seçtim.

Eğer eski kimliğinle bu sorunları yaşamasaydın Yılan Hikayesi albümü hiç bir zaman o-luşmayacak mıydı ? Bu sorunlar belki de kariyerinde bir adım daha atman için sana önayak oldu diyebilir miyiz ?

Kesinlikle doğru. Ben özgürce müzik yaptığım her dönemimde olumsuzluklardan beslendim. Bu albümü hazırlarken de olumsuzlukların tam ortasında bir çıkmazdaydım. Bana bu albümü yaşadıklarım yaptırdı. Aynı zamanda yaşadıklarım, yapım şirketim Epidemik’i kurmama sebep oldu. “Başarısızlık yoktur, tecrübe vardır” demişler, ne kadar doğru. Bugün attığım her doğru adımın arkasında benim kötü tecrübelerim var.

Akbaba Ziyafeti'nin klibinde kalabalık bir kadro görüyoruz. Eleştirilerin odak noktası da tarzından ve klibin konseptinden ötürü daha çok bir rock klibine benzetilmesiydi. Klibe de değinerek bu düşünceler için ne demek istersin ?

Doğru söylüyorlar, rap klibinden çok rock klibine benziyor. Ben de rap’çiden çok rock’çıya ben-ziyorum. Hatta rap’çilerden çok rock’çıları seviyorum. Çocukluğumdan beri rap dinlediğim kadar rock da dinliyorum. Rap ve rock duruş anlamında çok da farklı müzikler değil. Hatta 90’larda Tür-kiye’de rock müziğin sergileyip 2000’lerden sonra poplaştığı için sergileyemediği tavrı ve duruşu bugünlerde buralarda rap müzik sergiliyor. Bu yüzden bu ülkede rap, yeni rock diyebiliriz. Şu an yüz yüze olsak sana elimle devil horns yapardım.

Şarkıda hiphop kültüründe yer alan imajdan da bahsediyorsun ve sen de Server Uraz ismiyle birlikte Pit10'a nazaran sanatçı imajını daha fazla ön planda tutmaya başladın. Bir sanatçı için imaj en az müziğinin kalitesi kadar önemlidir fakat Türkiye'de bu kısım atlanıyor gibi. İmajına dikkat eden birisi olarak sen ne düşünüyorsun bu konuda, camiamızda bu kültürün imaj kısmına yeterince yatırım yapılmıyor, sence bunun sebebi ne ? İlgiyi çeken ve sanatçıyı sattıran unsur müzik midir imaj mıdır ?

İmajıma gerçekten kafa yorduğum düşünülüyor. Sorduğun sorudan da bunu anlıyorum, sürekli giy-diklerimi nerden aldığımı soran, saçını sakalını benim gibi yapan, dövmelerime benzer dövmeler yaptıran takipçilerimden de bunu anlıyorum. Hayır, ben imaj konusuna kafa yormuyorum. Ne saçımı başımı ne giydiklerimi kalıba sokmuyorum. İçimden geldiği gibi giyinip saçımı başımı dövmelerimi içimden geldiği gibi yapıyorum. Ticari müzikte imaj çok önemlidir evet. Ama benim gibi müziği sevdiği şekilde yapıp bunu kısıtlı bir kitleye dinletirken işin ticari boyutunu 2. plana atan müzisyenler için imajla ön plana çıkmaya çalışmanın bir anlamı yok. Ben buna kafa yormaya vakit harcamam.

Hatta aslında imaj işini o kadar umursamıyorum ki, sıkı takipçilerimden biri geçen gün neden sürekli aynı pantolonu giydiğimi, bunun arkasında özel bir sebep mi olduğunu sordu. Ben de yeni pantolon almaya üşendiğimi söyledim. Takılıyorum işte öyle, hoşuma giden şeyleri giyiyorum, çok da bir şey yok.

server_uraz_yh_rop2_buyuk.jpg


Biri Bizi Gözetliyor'da yine ülkemizdeki siyasi ve toplumsal gidişatı eleştiriyorsun. Eski protest parçalarına nazaran artık eleştirileri daha mecazi şekilde yazmana rağmen daha vurucu etki bırakıyorsun. Yaşananlar aslında seni farklı bir yola sokarken bir nevi gelişmeni de sağladı diyebilir miyiz ?

Tabi tabi. Yaptığım protest parçalar ilk kez kitlelere yayıldığında 2005-2006 yıllarıydı. Bu kadar yıl aynı kalsam ayıp olurdu. Şu değişim meselesine değindim röportajın başında, bu da aynı hesap. İnsanın bu kadar yılda bazı görüşleri tepetaklak oluyor, bazı görüşleri gelişiyor. En önemlisi fikirlerini ifade edebilme yetin ve iletişim becerilerin artıyor. Deneyim zamanla birleşince normal olan bu sonuç elbette.

Zaman Geldi'de yine eski yapımcınla olan dava süreçlerine değiniyorsun. Son durum nedir, bu konuda söylemek istediğim bir şey var mı ?

Şu an şahsıma açılmış 3 adet çok yüklü tazminat davası var. Hukuksal süreç devam ediyor. Sürece zarar vermemek adına şu an bu konuyla ilgili fikir beyan etmem doğru olmaz. Hele bir alnımızın akıyla bitirelim şu işi, sonra konuşuruz.

Sürüyorum'da ruh halinin tüm benzetmelerini Dream TV, MTV, TRT ve TV8 gibi televizyon kanallarının yayın hayatlarıyla bağdaştırarak betimliyorsun. Ana akıma ve televizyonun simgelediklerine olan tepkini de düşünerek bu betimlemelere değinir misin ?

Komiklik olsun diye yaptım.

Yine aynı şarkıda oldschool hiphop’a olan özlemine değiniyorsun. Trap başta olmak üzere son yıllarda hiphop’ın çehresinde ve yine dinleyici kitlesinde ciddi bir değişim var. Sen bu değişimi ve varacağı noktayı nasıl gözlemliyorsun ?

Boombap rap müziği çok özledim. East Coast West Coast ekollerini ve sound’larını çok özledim. Ancak her alanda olduğu gibi hiphopta da değişim kaçınılmaz. Şu an dünyada rap müziğe trap altyapılar ve flowlar hakim. Aslında trap bile bu kadarcık senede kendi içinde değişti. Hatırlarsanız trap ilk olarak EDM alt janrı olarak çıkıp, sönmekte olan dubstep’in yerine geçmişti. Günümzde trap, rap müzikle harmanlandı ve ortaya bu yeni rap sound’u çıktı. Kaçınılmaz yeniliklere karşı değilim, dinlemekten de keyif alıyorum. Hatta trap soundunun ve flowlarının hakim olduğu 1-2 demo bile yaptım. Bu tarz bana daha eğlenceli şarkılar yapabilmem için olanak tanıyor. Dedim ya hep olumsuzluklardan beslendim diye, belki de artık daha yüzeysel ve eğlenceli bir şeyler de yapmamın zamanı gelmiştir.

Yılan Hikayesi albümünde hem yazım hem de vokal tarzında değişiklikler var. Artık satırlarda daha fazla sözcük kullandığını, bir cümleyi uyak derdi olmadan 2-3 satıra yaydığını ve okurken vokal tekniğinin de değişip ritme daha az eşlik ederek okuduğunu görüyoruz. Bu değişimlerin kaynağına özeleştiri yaparak değinir misin ?

Bu albümde belli şarkılarda anlatmak istediğim konuları ancak bu vokal tekniği ile istediğim çarpıcılıkta vurgulayabilirdim ve alışılageldik vokal tekniğimi bu yüzden biraz değiştirdim. Değişimi seven bir insanım. Bu albümde satırlara her zamankinden daha fazla kelime koydum, belki bir sonrakinde de her zamankinden daha az kelime koyarım.

Son Derece İyi’de tehditler savuran agresif bir Server Uraz dinliyoruz. Kininin seni ve müziğini etkilediğini, daha iyi ve akılda kalıcı işler çıkartabilecekken belli noktalara takılı kalmanı sağladığını düşünüyor musun ?

Bu albümde kin kusmak istedim. Akılda kalıcı bir şarkı yapmak istemedim. Yılan Hikayesi albümünde en ufak bir ticari matematik uygulanmadı. Bu albüm beni, geçmişimi ve zamanında söyleyemediklerimi anlatıyor. Bu yüzden bir özeleştirim yok, zaten yaparken ilgilenenler dışındakilerin dinleyeceğini düşünmüyordum. Bunu bile bile yaptım. Çünkü yapmazsam kendime ayıp ederdim.

Kendine ait bir plak şirketin olmasına rağmen albümünü Basemode Records etiketi ile başka bir şirketten çıkarttın ? Bu Epidemik'ten albüm çıkartacak isimleri tereddüte düşürmez mi ?

Tam tersi, Epidemik sanatçılarının bana daha fazla güvenmesini sağladı. Çünkü ben Epidemik’in sanatçısı değil yapımcısıyım. Şirketim henüz hem sanatçı hem yapımcı kimliğimi beraber yürütürken bir yandan diğer sanatçı arkadaşlarımla ilgilenebileceğim çapta değil. Bu yüzden Epidemik’te şu an sadece yapımcı kimliğimle kalmayı uygun gördüm. İlerde şirketim iki kimliğimi de içinde barındırırken bir yandan şirketimin sanatçılarına aynı ilgiyi gösterebileceğim kadar büyürse tabii ki albümlerimi kendi şirketimden çıkarırım. Ayrıca açık konuşmak gerekirse Yılan Hikayesi al-bümünden kazandığım paranın çok büyük bir kısmını Epidemik’e harcıyorum.

Peki Epidemik’te sen dengeyi nasıl kuruyorsun, sanatçılarınla arandaki ilişki nasıl ilerliyor ?

Epidemik çok güzel gidiyor. Dinlemekten keyif almayacağım hiçbir işi ticari maksatla çıkarmıyorum. Bu noktada Epidemik idealist bir yapım şirketi. Sanatçıların çok büyük kısmı zaten dostlarımdan oluşmakta. Bu yüzden aramızda yapımcı-sanatçı ilişkisinden çok arkadaşlık ilişkisi var. Epidemik sanatçılarının hiçbirinin müziğine ve sanatçı duruşlarına karışmak haddim değil çünkü hepsi işini doğru şekilde yapan tecrübeli müzisyenler. Sadece yeri geldiğinde kendi deneyimlerimi arkadaşlarıma aktarıp çizilecek yolları beraber belirliyoruz, fikir birliği ile iş yapıyor ve bu yolda beraber yürüyoruz. Türkiye’deki yapım şirketlerinin büyük kısmı gibi sanatçıyı sömürülecek işçi ya da yolunacak kaz gibi de görmüyorum. Kimsenin hakkını yemiyorum. Elimden geldiğince adil bir iş politikası sürdürüyorum. Bu noktada geneli sanatçıyı kukla eden gelenekçi yapım şirketlerinden ayrılıyoruz.

Epidemik’in geleceği için neler söylemek istersin ?

Bir gün kendi yapım şirketimi kurmak 15-16 yaşında yeni-yeni parladığım yıllarda hayalimdi. Hayal kırıklıklarım hayallerimi gerçekleştirmeme vesile oldu. Epidemik’in geleceği ne olur inan hiç bir fikrim yok ama şu an sistemi oturtmuş durumdayım ve beraber çalıştığım arkadaşlarımın çıktıkları basamaklarda ufak da olsa payımın olması bana gurur veriyor.

Yeni albüm için çalışmalara başladın mı ?

Başlamadım, yaşanmışlık biriktiriyorum, doğru zaman geldiğinde, bunu ruhum bana söyleyecektir.

Yakın zamanda yer alacağın yeni projeler ya da organizasyonlar var mı ?

Arkadaşlarımın albümlerine ortak yaptığımız çalışmalar var. Konser olayından hala eskisi kadar keyif almadığım için pek sahne almıyorum, keyif alacağıma inanana kadar da pek almam. Bunun haricinde Epidemik’e odaklanmış durumdayım.

Eklemek istediğin bir şey var mı ?

Bağımsızım. Na na na na naaaaa .
 
Üst