Seni özlemiştik ey ramazan

wwhirlwind

Profesör
Katılım
21 Aralık 2006
Mesajlar
2,313
Reaksiyon puanı
2
Puanları
0
SABAHIN erken saatinde önünüze bırakılan telefon faturası canınızı sıkmıştır. İki gün önce gelen elektrik faturası da yabana atılır gibi değildi.

Aslında birkaç gün sonra açılacak okulların getireceği masraf da yavaştan kendini hissettirmeye başladı. Kira, taksitler, ufak tefek sıkıntılar ve daha nice baş ağrıtıcı teferruat.

Hayat böyle geçip gidiyor; bazen sıkıcı, bazen renkli. Bazen hüzün, bazen sevinç dolu. Bazen sessiz, bazen gürültülü. Aslında çoğumuz hayatımızı bu rutin olaylara teslim ediyoruz. Belirleyici olamıyoruz.

Bu gidişatın savunmasını da hazırlamışız kendimizce: "Kader böyle, ne yapayım." Böyle deriz. Ama kader böyle değil aslında, kaderi çizen insanların kendisidir, insanların tercihidir.

* * *

Kaderi yazan Yüce Rab, kulları kendi iradeleriyle yapacaklarını bildiği için öyle yazmıştır. Yoksa O, yazdığı için biz öyle yapıyor değiliz. Yani kul seçiyor, Allah yaratıyor.

Bundan dolayı da yaptıklarımızdan, kaderimizden, eylemlerimizden sorumlu oluyoruz zaten. Yoksa Allah kaderimize yazdı diye günah işleyecek olsaydık -kaderi böyle yanlış anlayacaksak- o zaman günahlarımızdan sorumlu tutulmazdık ki!

Hem yüce Allah bizi zorlayacak hem de sorumlu tutacak? Böyle bir şey mümkün değildir elbette.

Birkaç gün sonra "kaderimizi" güzelliklerle dolduracak bir fırsat dönemine giriyoruz. Ramazan ayı bütün bereketi, güzelliği, rahmeti, affı ve güler yüzüyle evlerimize konuk olacak.

Havalar sıcak, yazın son günlerinden tam sıyrılamadan ramazanla yüzleşeceğiz. Zor olacak belki. Özellikle de yoğun şekilde çalışacaklar için. Ama büyük nimetler ve rahmetler zorluktan sonra nasip oluyor değil mi?

Sınanacağız. Belki bir kısmınız iyi başlayacak ama iyi götüremeyecek. Belki zaman zaman sinirlerimiz gerilecek. Her ne kadar bu ayda şeytanlar zincirlenip kontrol altında tutulsa da varlıklarını hissedebileceğiz.

Bu mübarek mevsimde sıhhati yerinde olanlar oruç tutmaya gayret etmeliler. Namazlarını aksatmamalılar. İftarda imkán elverdiğince fakirleri, yoksulları, çocukları, yaşlıları sofralarına konuk etmeliler.

Teravih namazları bu ayın en güzel ibadetlerindendir. Farz veya vacip olmamasına rağmen Müslümanların ibadet hayatında önemli bir yer tutmaktadır teravih namazı. Camiler teravihle, salat ve selamlarla daha da güzelleşecek.

Sahurlara kalkmaya çalışmalıyız. Gecenin bereketi sahurla tamamlanır. Sahur vakti, sabaha en yakın andır ki, meleklerin amin demek için fırsat kolladıkları dakikalardır seher vakitleri.

Bu anda Kuran’la ahdimizi, yakınlığımızı yineleyelim. Kutsal vahyi meal ve tefsirinden okuyalım. Rabbimizin bizden ne istediğini daha iyi anlayalım.

* * *

Ramazan boyunca daha nazik olalım. Patronumuzdan fabrikatörümüze, politikacımızdan gazetecimize, işçimizden memurumuza kadar herkes birbirine daha da iyi ve anlayışlı olmalı bu ayda. Daha sevecen olmalı.

İmkánı olan işverenler işçisine, çalışanına ramazan hediyesi olarak biraz daha fazla yardım edebilse keşke. Lüks otellerde değil, yoksulların yanında iftarımızı açabilsek keşke. Birbirimizi gördüğümüzde gülümseyebilsek keşke.

Göreceksiniz, ramazanda her şey daha da güzel olacak. İnanıyorum ki, suçlar daha da azalacak. Birbirimizin hata ve günahını daha az göreceğiz. Birbirimize daha da merhametli olacağız. Unutmayalım ki, yaratılanlar birbirlerine merhametle muamele ederlerse Allah da onlara merhamet eder.



NOT: Sevgili okuyucularım. Ramazan ayı boyunca "iftar" ve "sahur" programlarında "Star TV’de" olacağım. Her akşam iftar için saat 17.30’da, sahur için ise 03.00-05.00 arasında sizlerle birlikte olacağız.


SORALIM ÖĞRENELİM

Nişanı bozmanın dinen sakıncası var mı?

Leyla ŞİMŞEK MARDİN

Nişan, söz anlamındadır. İki tarafın ileride evleneceklerini etrafa ilan etmeleri demektir. Çok önemli bir gerekçe olmadan nişanı bozmak sakıncalıdır. Zira nişanın bozulmasından iki taraf da mağdur olur. Özellikle kız çocuğunun mağduriyeti daha da çok olmaktadır.

Ramazan ayı geliyor. Altı aylık hamileyim. Zorlanacağım. Oruç tutmak zorunda mıyım?

Zeliha YURT/MANİSA

Hamile olan hanımlar doktorlarıyla görüşmeliler. Doktor oruç tutmayı sakıncalı görüyorsa daha sonra kaza etmek koşuluyla oruç tutmayabilirler. Doktorun yanı sıra siz de kendi durumunuzu bilebilirsiniz. Gücünüz yetmeyecekse orucu erteleyiniz.

TV’den hatim dinleyince kabul olur mu?

Salih DOĞAN SAMSUN

TV veya radyodan hatim dinleyince dinleme sevabı alırsınız. Ama siz de içinizden tekrar ederseniz okunanı, okuma sevabı da alırsınız.



’Seni özlemiştik ey ramazan’ - Nihat HATİPOĞLU - Hürriyet
 

amesfa

Dekan
Emektar
Katılım
10 Eylül 2007
Mesajlar
9,865
Reaksiyon puanı
153
Puanları
243
Evet 11 ayın sultanı'na tekrarda ulaştık herkesin güzel bir ramazan ayı geçirmesini dilerim.
 

emelden

Dekan
Katılım
30 Ocak 2007
Mesajlar
5,260
Reaksiyon puanı
8
Puanları
0
Hepimize hayırlı Ramazanlar. Çok az bir zaman kaldı. :)
 

KraLiché

Öğrenci
Katılım
10 Ağustos 2008
Mesajlar
23
Reaksiyon puanı
0
Puanları
0
Herkese hayırlı ramazanlar bu ayda inşaallah bol dua edelim.
 

Beowulf

Profesör
Katılım
21 Mayıs 2008
Mesajlar
1,238
Reaksiyon puanı
10
Puanları
0
Ramazanda Herşey Bir Başka Oluyor! Özlemiştik! Hoşgeldin Ramazan!
 

kocaçınar

Asistan
Katılım
30 Eylül 2006
Mesajlar
155
Reaksiyon puanı
1
Puanları
18
Çocukluğumun Ramazanları, bir başka güzeldi, yoksa çocukluğum mu idi onu güzel kılan ?. Sanırım ikiside bir birbirini tamamlıyordu . Başlangıca 10-15 gün kala Ramazan hazırlıklarına start verilirdi.

Hemen her evin bahçesinde yufkalar açılırdı. İftarla sahur arasındaki saatlerde, sokaklarda yaşanırdı birlikte atılan adımlarla teravih namazları sonrasında şadırvan ve kapı önü muhabbetleri.

İfatar'a yakın Köyümüzün en meşhur çeşmesindeki su kuyrukları.. ve oradaki gençlerin çekingen sevda bakışları...ve Annemin, sahurdan kalan el yapımı makarnasını iştahla nasıl yediğim.

Komşularımızı sahura kaldıracağız diye, teneke ve su bidonlarından ,davullarımızı hazırlardık akşamdan. Sonrası hüsran uykuya dalmışız.:)


Ah.. Çocukluk yüzümü yıkayacağım diye, su içişim... Gerçekten de o yaşlarda oruç tutmaya çalışmak, yada tutmak biz farkında olmasak ta sabrı tahammülü öğretmiş bizlere

Belkide çocukluğumuzun Ramazan akşamlarında; Komşu bahçenin, meyvelerinin tadında gizlidir.:)

Ramazan ayı eski heyecanında eski tadında olmasa bile, hala dostların, akraba ve arkadaşların bir sofrada birleştiği, ekmeği aşı paylaştığı, bütünleştiği kutsal ay olma özelliğini koruyor.


Bir düşünsenize beyaz başörtüsü, pamuk elleriyle babaannenizi, anneannenizi. Aileyi az mı topladılar sofra başında, az mı çorba kaynattılar bereketli elleriyle sizin için? Topun patlaması için herkes sofra başında sabırla beklerken annelerimiz yemeklerimizi sıcak tutabilmek, sonra da tabaklar boşaldıkça hemen doldurabilmek için mutfakta az mı koşturdular? Ya sahurda, herkes uyurken yine ilk önce onlar uyanmadı mı sofra hazırlamak için?

Sahi iftara ne var?

-Mercimek çorba
-Kiremitte hamsi
-Gayyane (Hamsili mısır ekmeği)
-Çoban salta
-Tulumba tatlısı
-Meyvelerden demir elması.:icon_:
 

findukfaresi

Dekan
Katılım
29 Mart 2008
Mesajlar
7,300
Reaksiyon puanı
73
Puanları
0
ben oruç tutarken kendimi kaybediyosam oruç tutacakmıyımmmm
daha bi kaç sene öncesne kadar bayılıyodum sokak ortasndaaaaa
 

kocaçınar

Asistan
Katılım
30 Eylül 2006
Mesajlar
155
Reaksiyon puanı
1
Puanları
18
Ramazanın ilk gecesindeki sahur yemeği çok önemliydi. Çocuklar bile bu manevi havadan tat almaları için, Ramazan davuluna eşlik eden manilerle, tatlı uykularından uyandırılıp sahura kaldırılırdı.

Oruçlu olduğumuz günler, oruçluyken yapmamamız gereken şeyleri yaptığımız da olurdu. Bunları saklı gizli yapardık. Allah' tan saklı gizli bir şey yapılamayacağını biliyorduk ama, yine de bizi hiç olmazsa birilerinin görmesini istemiyorduk.


Yaptığımızın yanlış olduğunu bilirdik de, nefsimize yenilirdik. Başladığımız orucu tamamlamakta zorlanırdık. Bazen açlığa dayanamaz, öğleyin orucumuzu bozup; "Ben zaten öğleye kadar niyet etmiştim." diye, gerçek olmayan sözler söylerdik.:)

O zamanlar pişenlerde başka bir tat, sofralarda başka bir bereket, insanlarda başka bir mutluluk olurdu. Neydi bu mutluluğun sebebi, neydi insanları böylesine dost tutan, sabrı öğreten sadakati besleyen birliği beraberliği pekiştiren neydi?
O zaman biz vardı ben yoktu. "Biz" diyen kuvvetli "Ben" diyen yalnız kalırdı. Yoksa özlemlerimiz, son cümlenin içerisindemi saklı ?


Saygılarımla




Ramazan sofralarının bir başka vazgeçilmezi ise böreklerdir. Yufkalar oklava ile evlerde açılırdı (Peynirli, kıymaklı, otlu ve ıspanaklı gibi malzemeler ile çeşitlendirilirdi).

Eğer evde ekmek fırını varsa ki, genelde Karadeniz yöresinde "Kuzine" diye adlandırdığımız fırınlı sobalarda pişirtilirdi. Hoşafların yeri ise ayrıdır. Olmaz ise olmaz. Daha çok sahur yemeklerinde içilirdi. Ben çocukluğum da hoşafsız bir sahur sofrası hatırlamıyorum.:)
 

kocaçınar

Asistan
Katılım
30 Eylül 2006
Mesajlar
155
Reaksiyon puanı
1
Puanları
18
Sonra bayramda büyüklerimizden koparacağımız harçlıklarla, sinemaya gitmek ve matine arasında, gazoz içmebilmeyi hayal etmek..:)

Top'u beklerdik...

Yumurtalı, bol susamlı, mis gibi kokan Ramazan pideleri ellerin üzerinde zevkle taşınıp, evlerden evlere tabak tabak, sini sini yemekler götürülürken, biz, yani mahallenin çocukları, büyük bir heyecan ve sabırsızlıkla Ramazan topunun atılmasını beklerdik.


Muzırların patlattığı tapalar kulaklarımızı, ama en çok da kahkahalarımız çınlardı sokaklarda... Kanatlı kapılardan, merdivenlere, merdivenlerden sofalara ayak sesleri taşınırdı... Mutfakta bir hareket, bir hararet...
Sormayın gitsin...
 

kocaçınar

Asistan
Katılım
30 Eylül 2006
Mesajlar
155
Reaksiyon puanı
1
Puanları
18
Malum, her çocuk gibi beni de önce yarım oruçla kandırdılar. Yani sahura kalkmak, sonra ya öğünleri tam yiyip aralarda yememek veya öğleye kadar tutmak gibi.
Bu, doğrusu işin eğlenceli tarafıydı. Oyuna da engel olmuyordu. Fakat yine çocuk yaşlarda, kendi isteğimle tuttuğum ilk tam orucumu iyi hatırlıyorum. Öğle vaktini biraz geçtikten sonra anneme sık sık, iftara ne kadar kaldığını, iftar yaklaşınca da babama, bayrama kaç gün kaldığını sorduğumu da unutmadım.:)
 

mehmet

Profesör
Emektar
Katılım
9 Mayıs 2007
Mesajlar
2,699
Reaksiyon puanı
47
Puanları
228
Kocaçınar arkadaşım;

Lütfen ard arda mesaj yazmayalım.

saygılar
 

kocaçınar

Asistan
Katılım
30 Eylül 2006
Mesajlar
155
Reaksiyon puanı
1
Puanları
18
İyide Mehmet bey,

Ramazan Gününde bu Topik'e yazmak kadar doğal ne olabilir ki? Yani Topikler mutlaka "DİĞER ÜYELER İLE" diyalog şeklinde olacak. Diyor iseniz o başka.
 

mehmet

Profesör
Emektar
Katılım
9 Mayıs 2007
Mesajlar
2,699
Reaksiyon puanı
47
Puanları
228
İyide Mehmet bey,

Ramazan Gününde bu Topik'e yazmak kadar doğal ne olabilir ki? Yani Topikler mutlaka "DİĞER ÜYELER İLE" diyalog şeklinde olacak. Diyor iseniz o başka.

Gün içerisindeki yazdığınız mesajları birleştirebilirsiniz.
Ama farklı günlerde yazarsanız elbette dokunulmaz.

Saygılar
 

kocaçınar

Asistan
Katılım
30 Eylül 2006
Mesajlar
155
Reaksiyon puanı
1
Puanları
18
Gün içerisindeki yazdığınız mesajları birleştirebilirsiniz.
Ama farklı günlerde yazarsanız elbette dokunulmaz.

Saygılar


Sayın. Yönetici,

Ben bu türden sitelerde yöneticilik, Basın sözcülüğü, ve forum yöneticiliği yapmış birisiyim. Dolayısıyla çok ileti çok prestij mantalitesi bana uymuyor!

Kaldıkı bu konuda gözünüzden kaçan bir şey var! Bu topik bana ait değil! Ben yıllardır forum konularının birden fazla ve aynı içerikle açılanları ile mücadele etmiş birisi olarak, sizi eniyi anlayanlardan birisiyim.

Fakat anlayamadığım bir şey var. Forumlarda nasıl tartışılır?

Ortaya bir tez atılır. buna karşı, bir antitez oluşur, ama sonuçta ortaya bir sentez çıkar değilmi?

Bizim yaptığımız ortaya atılan "seni özlemiştik ey ramazan" Tezi'ne Günün de önemine binaen sentez oluşturmaktan ibaretti. İletilerimin nekadar aralıklarla yazılması, yada kaç cümle yazılması gerektiğinin forum yöneticileri tarafından takdir edilmesini ise ilginç buluyorum.

Sizin yaklaşımınız, Topik konularına fikri yazılarla katkıda bulunanları köreltmek değil. Hani şu üyelik rütbesi için, Topik konularınna sadece; Yaşşa, brawwo, yüreğine sağlık gibi, günde bilmek kaç yuz comment yapan üyelere olmalıdır.

Yazdığım İletilerin hiç bir cümlesinde; Türk toplumunun değer yargılarına gelenek ve göreneklerine T.C Devletinin kanunlarına aykırı bir içerik taşımadığı halde, İletilerimi silmeniz yada birleştirmenizi kınıyorum.

İyi paylaşımlar dilerim.

 

mehmet

Profesör
Emektar
Katılım
9 Mayıs 2007
Mesajlar
2,699
Reaksiyon puanı
47
Puanları
228
Hayırlı Ramazanlar kocaçınar arkadaşım;

Öncelikle,yazdığınız mesajların noktası ve virgülüne dahi dokunulmamıştır.
Sadece aynı gün yazdığınız mesajlar tarafımdan birleştirilmiştir.

Forum yönetimi olarak aynı gün ard arda mesaj yazmayı onaylamıyoruz.
Ama farklı günlerde yazarsanız (Günün Sorusu konusunda olduğu gibi)mesajınıza hiç dokunulmuz

Siz takdir eder misini bilmem ama;
10 adet mesajın (Zaten bir sayfada 10 mesaj var)hepsini bir üye yazmışsa,birde aynı gün 3-4 mesaj yazmışsa ve yazılan mesajlar 3-5 satırlık bir paragraf ise;yönetim kadromuzun kararı gereği mesajlarınızı birleştirmek kadar doğal birşey olamaz.
Yazdığım İletilerin hiç bir cümlesinde; Türk toplumunun değer yargılarına gelenek ve göreneklerine T.C Devletinin kanunlarına aykırı bir içerik taşımadığı halde, İletilerimi silmeniz yada birleştirmenizi kınıyorum.
Elbette böyle bir içeriği ne sizin yazacağınıza ihtimal verebilirim,ne de yönetimimiz buna müsade eder.

Ama şu da bir hakikattir ki;
En basit bir oyunun bile bir kuralı varsa;
Elbette forumumuzunda kendine has kuralları vardır.
Sizinde bildiğiniz gibi,bizim görevimiz o kuralları uygulamak,uygulatmaya çalışmak ve uymayanlara da gereken işlemi yapmak.

Kınamanız kadar doğal birşey olmadığını belirterek;
Saygılarımı Sunuyorum.
Mehmet
 

kocaçınar

Asistan
Katılım
30 Eylül 2006
Mesajlar
155
Reaksiyon puanı
1
Puanları
18
(...) Ara sıra kendinizi de hoş görün; oruçlu ikindilerde, büyümüşlüğün gereklerini görmezden gelin: İçinizdeki çocuğa da iftarlık almayı unutmayın!
 
Üst